![]() |
Çocukça
gün anneme nazla başlasa uyumak için her türlü numara bana yakışsa mızmızlansam babamdan yanağıma bir öpücük almadan güne başladım diye ağlasam bisikletimin freni tutmazsa diye korksam yokuştan elma ağaçlarına dadansam ham meyve yemekten karnım ağrısa dizlerimde erkek cocuk oyunlarının izi olsa kordelaları başımdan atsam papatyalardan kolye yapıp boynuma taksam tarihi bir çeşmeyi köşküm yapsam bende içindeki sultan olsam yollarını süpurup dursam şimdi gözümden geçti o gün hayalleri özledim kıpkırmızıydı Bursa şeftalileri francala kokuları küçük langa yolunda çukur fırında berber cubuğu dönerdi kırmızı beyaz koskada susamlı helva hey gidi teyyare evleri üniversite ne kadar büyüktü o yaz balık kokardı Kumkapı sahilleri hele sokaktan geçen poğaçacı amca özledim o günleri çocukça gözlerimin daldığı anlardan 1 Nevin Kalafatoğl |
Çocukluğumun Çamlıca Yollarından
yağmur yağıyor sağnaklar var gene dayanamıyorum artık güneşsizliğine günün Londra sokaklarında ama sıcak havalarındayım bu karanlık bulutun gözlerim giydi kuzgun yeşilleri ıslattı gökyüzündeki sular çılgınlığını yaşadı burcumun ateşi alevlendi birden.. döndü korlarına küllenmesin yüreğimdeki şarkı karanlıklardaki bulutlarla bilmeliyim bilebilmeli güneşi görebilmeliyim görebilmeli... fırtınalar o garip zamansız ve acı fırtınalar damarlarımdan gelen nabız seslerime karışırken bunalımlarım inanmak ne büyük lüks sana bogazın o kuytu sevecen yerinde Şemsipaşa yolunda yokuşlarında eski tramvay geçişlerine bakan camında evinin içindemi o bendeki fırtınalar buğularına yaz camının iki kelime dışı yağmurlu içisıcak bir zamanında vatman amca okur onu ve bana yollar.. çocukluğumun Çamlıca yollarından 04.01.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Çok Zenginim
*******i üretirim... Gündüzleri parçalar.. Güneşi kırpar Yıldız yapar.. Yanına offf yerine ayyy Koyar ******* yaparım... Günışığım Bunun için var... Bir yerine bin üretim. Ben çok zenginim.. 17.12.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Da veya De
Fon.... da Telefon.....da Sen......de Sensen.....de Müzik...de Güzel.........de Tuval.....de Gözyaşları..da Canlı.....da Kalbim.......de ............nasıldır ........bir düşün ..da veya... de 16.01.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Dağlara Özlem Kınamaları
gün duruluğunun son saatlerinde durdum bir kum tepeciğinde yalınayak ufukta morlar oluşmamıştı kızıllıklar denize varmamıştı kumdan bir cehennem ateşi geçerken bedenime serinliği vurmaya başladı meltemin ellerimi uzattığım anlardı zamanı enerjisine varmanın güneşte son değildi ne de ilk gece basmalarını beklediğimin Akdeniz'e aştım seni deniz gözlerim pramit şimdi Nefertiti'nin ve Nil'in yanındamıyım güneş oralarda bir yerde beklemekte ben Side ağustos böceklerinin akort saatlerinde insanlar insanlar insanlar bronzlaşmış kaba etleriyle karpuz tabakları ellerinde ahçı keplerinin gölgelerinde bir süpürge bir faraş akşam temizliklerinde gözlemlerim hayat ertesi gün aynı nakarat ve ertesi gün gene deniz ister ayaklarım şimdisu serinliklerinde bense biraz uyku ama gece mehtap görmeden yapamıyacağım bir nakarat şarkılar dinlenirken otellerin emekler bir günlük bu yad ellerde günler karışık *******e aşklar çarpışık gönüllerde günahlar gebe *******e yaşam bu oldu yazık bir gül koklamayalı bahçelerde aylar evimin balkonunda kaldı dağlar yaz tam ortasındayız gün bitmekte güneşi beklerken akşam denizin sesi solmakta ayaklarım altında kum yanmaları yalınayak beni almakta teknem ufukta sevgilim uzakta güneş denize doğru varmakta ihanetini yaşamakta ömrüm gönlüm dağları aramakta gözlerim seni Antalya ağlamakta yorgun sen bir başka şehir oldun gün kararmalarının ilk saatlerinde Nevin Kalafatoğlu |
Dağların kızı
özlem kokuyorsun dağların kızı doruklarında bir çoban düşlüyorsun dağlarında sadece sana kaval çalan kuzular seviyorsun çobanın kızı gözlerinde mühür olan çiğdemler ve anemonlar vadide ilk heyecan serap gibi şefaf tenin sulardan çıkarken buz gibi akan çağlayan taneciklerinde ateş sönen iki diriliğinde bir vişne tanesi göğe bakan güller açıyorsun dağların kızı goncalardan arzular çağlarken suların sesine muz yapraklarından yorgan örtüyorsun üstüne üryan yeşil gözlerini kapatıyorsun dağ çiçeği kokuyorsun aşk iki damla sızıntı dudaklarından gül damlası billur sevgiliye sunulan çağlayanlardan aşık sana meftun sen aşkına kurban dağlardı yuvan kızıllıkların ardında kalan 29.03.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Dar Alanlarda Kadınlığım
dar alanlarda kısa paylaşımları dinliyorum Fahir Atakoğlu'ndan sıkışmış alanlarda paylaşımlar tanıdık geliyor duygularım paylaşilamayanları anımsıyorum hüzün kaplıyor yüreğimi 'tek sen değilsin,senin gibi çokları var' diyorum anlatamayan kimi zamanların kimi zaman zil sesi bir rakkasenin parmaklarında kimi zaman uçan kuşların kanatlarında bazen göz kırpan bir yıldız semada bazen ay ışığı yakamozları suda bazen okunan bir şiirde bazen bir aşk hikayesinde kalemimde yüreğimde ağlıyor zaman zaman Kadınlığım yaşayamadığım paylaşamadığım unuttuğum kurşunlar döküp kapattığım yollarını kaybettiğim varlığım isyanım kadınlığıma farklılığım parmak uçlarım beynim yüreğim hassaslığım sakladığım kıskandığım benliğim bulduğumda onurlandığım yok olmayan yaşayan kadınlığım 08.03.2004 Kadınlığını onurlandıranlara Nevin Kalafatoğlu |
Dar paylaşım alanları...
Dar alanda kısa paylaşımları dinliyorum... Fahir Atakoğlu'ndan ve sıkışmış alanlarda paylaşımları... tanıdık geliyor... duygularım... paylaşılmayan anıları anımsıyorum... hüzün kaplıyor melodilerde yüreğimi... duygularımı paylaşıyorum dar alanlarda dakikalarda notalar dans ediyor... kimi zaman zil sesi...rakkasenin parmaklarında... kimi zaman uçan kuşların kanatlarında... bazen göz kırpan bir yıldız semada... bazen ay ışığı...yakamozlar...sularda.. bazen okuduğum bir şiirde... bazen bir aşk hikayesinde... yüreğim.... kalemimde... ağrıyor çoğu zaman... dramatik dar alanlarda.... 27.11.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Dedirttin Sezoş
biz iki istanbullu deli deli yürekli Barış söyler doğru biri olmuş Egeli biri Akdenizli ahhh! o İstanbul yok mu içimizi eder sarhoş gözlerimiz de yaş ******* keder edilen kelimeler iki kadın iki hoş gönül isyan eder bizler sarhoş ................... dedirttin sezoş 19.02.2004 manicibaşı Nevin Kalafatoğlu |
Deneyim ve savas
Eğer olsaydı faydası yasadıklarımın, Koyardım bir sepete dağıtırdım aleme Kucak kucak Tadsınlar diye.. Saklamak değildi, niyetim, ama sozcukler sanal bir boslukta kaybolmakta. Ben butun isyanını yasarken hayatımın, hersey boslukta yok olmakta. butun konusulanlar unutulmakta, kalpler kırılmakta, gonuller parçalanmakta. Nefret bosuna değil savastan, savasmak bosuna yorgunluk degil, sabır tası catlamakta, çatırdayıp dagilmakta. Bu savaslar beni korkunç yormakta, tuketmekte. tekneme binmek istiyorum bugun, ufka dogru acıp yelkenimi bakmadan arkama gitmek istiyorum bugun, ama hava bulutlu, gunes batmamakta benim arzumsa gunese varmak gurupta, ona dokunmakistiyorum artık... benimle veya bensiz Hersey yok olmakta, kaybolmakta... 23.03.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Deniz Aydınlığı Sürgün
Ay bodrum *******inde sessiz denize daldım yüzen balıklar süzülen bir mavinin ardındaydılar karan, mavinin gece dalışıydı gözlerimse, deniz aydınlığın da sürgün ay yok oldu yaklaşan dolunaya inat yakamozlar gulet ışıklarında aklımda bir bardak bira içimde sarhoşluğu çağıran sesin sessizliğindi gözlerimse, deniz aydınlığın da sürgün dolunay terkedilmişliğinde Bitez’in cağrılar yankılanır hani gel demiştin koylarına *******inin geldim. Geldim geç kalmışlığında hayatın sensizliğinden maviler solgun deniz aydınlığı sürgün Nevin Kalafatoğlu Gümbet/14.07 2007 Nevin Kalafatoğlu |
Deniz Kızı Eftelya
Aysunar.. aylinlerini.. dualar gönüle düşer anlarda Eftelya ve ay barışır... şiir olurlar... meltemden seyreyler Ay'ı yıldızları şiiri dinler mavileşir Eftelya Akdeniz Akdeniz kalır Kitap Kitap okunur Amentu yazgılar kesindir anarahminden beri değişmez huyu onun kaderi Ege Akdeniz Karadeniz Marmara bilir ahiri ve zahiri söylemez kimselere deniz kızı Eftalya 24.01.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Dinle
duygular değişti şimdi ben aşık oldum zamanlardan birinde birisine anlatmıştın sende tesadüfler döküldü kelimelerden bende vardım.... çoktum.. biraz içinde. seneler önce olaylarda birleştik duygularda buluştuk günlerce aşka dair yaşanmışlıkları anlattık birbirimize sonra aşkın içinde bulduk kendimizi dinle love story....yudumla kahvenle birlikte yaşandı ve bitti yine... Nevin Kalafatoğlu |
Doğa'nın gece hali
sabah kuş sesleri karşıladı beni merhaba dedim onlara şiir getirdiler usuma aman kaçmasın şiir derken gece oldu birden devran döndü gün bitti anlamadım bitti.. gitti.. ben uzunyollarda gezgin side antalya gecenin gün dönümünde yıldızım kaydı gök yüzünde ansızın heryer karanlık yollar karanlık gönlümde sevgilimle özlemli kuş seslerinde sabah şimdi gecenin tam yarısını geçtik özledim şiirimde...seni...andım varlığını usumda sakladım 09.04.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Doğmamış çocuklara şiirler 1
Siz miniciksiniz geçmiş günlerin seslerinden size Şarkılar söyleriz Dertli dertli Duygularımı size sakladım cocuklar Koyacak bir yer hiç bulamadım Hep aradım derin bakışlarda ruhları geleceklerin Bulamadım Gördüklerim sadece patlamış mısırlar çilekli Közlenmiş patates ruhum vardı benim Sabırı öğreten bir anneanne Oyuncak beklentilerimin noel babaları vardı Ateşte çıtırdayan seslerin Lezzetleri bahardı. Siz miniciksiniz şimdi Ekranda hayalleriniz parmak temasında bahar Biri yaz Biri uzay ve belki lazer ışıklarındasınız Haydi git bir çiçeğe dokun miniciğim Senin için sanal bunlar Size kokularla birlikte ruhumu göndereceğim Kaybolan şiirin satırlarından Ruhumla size masalar anlatacağım Dokun bir ağacın dallarına Kurumasınlar. Erik çiçekleri açmayı unutmasınlar… Nevin Kalafatoğlu Antalya /2006 0cak Nevin Kalafatoğlu |
Doğum Günün Kutlu Olsun Anne
sen ne kadar guzel bir kadındın... bakardım uzun uzun sana minnacıktım... gozumu guzelliğin bürürdü... o kosturman o telasın o sevgin... sevilendin... bazen acı olurdu sozlerin... gerçektiler cunki... uyutulmus beyinler anlamazdı seni... yorardın kendini... üzülürdün benim gibi... okulun meleği derlerdi oğrencilerin.... babamın bakıslarını yakalardım bazen sana... içim dolardı... sevinçle... oylesine ask dolu laciverte yakın mavı gozleri vardı... sen her zamanki asaletinle... soyle bir gözünü süzerdin... bir naz bakışı yakalardım... bal rengi gözlerinde... dudaklarına bazen kırmizi bir ruj surerdin... bir film artıstı kadar gorkemli olurdun... guzelliğin çikardı hafif dekoltelerinden... uç çocuk doğuran muhtesem kadın... bize ne fedakar anaydın... sen ornek olurdun anadoluya... kadınlar dolusurdu hep etrafına anlatırdın.. hayatın gerçeklerini onlara.. kurallarla... çeyizler yapardınız mutluluklara... gelinlikler dikilirdi atölyelerde... sen benim canım annem... sen olmasaydın ben yaşarmıydım diye sarıldım sana bu sabah gri beyaz olmus saçlarını sevdim.. sen hala cok guzelsin.. bugun optum optum kokladım... seni...üç kisilik iki damla goz yaşı döktük birlikte..bu sabah yaşadıklarımıza... direncimize... sevgimize... Beydağlar'ına karşı ağladık......iyi doğdun anneciğim... Doğum Günün Kutlu Olsun... ya sen olmasaydın... bana veremeseydin gönlündeki aşkı... ben bu şiiri mümkün değil.... yazamazdım... 26.10.2003 Sevgili annem Mübeccel Kalafatoğlu'na Nevin Kalafatoğlu |
Dokunulmuş Mars
şiirdi benimdi ona daha uzak oldum şimdi bir marsım vardı gök yüzünde bir ateşim birde duygular koçtum ben şimdi bana dokundular duygularımı çiğnedi postal sesleri uyduların ayak izleri kaldı okudular kızıllıklarını vermedim aslını özgürlüğümü elimden alamadılar o son dokunulmamışlığımdı benim direndim savaş açtım nede olsa marstım donna kişot misali yeldeğirmenleri ile savaştım göktaşı fırtınalarına karşı elimde meşalem vardı küçük bir kadındım yosun bakışlı duygu misali bir marslı ben beni kazandım beni artık sonsuza kadar vardım 31.01.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Dolunay
Ay gökte yanlızdi dün gece yıldızlar yere inmisti şehirde gök koyu bir laciverti sese dağlar, daha dağlar,daha daha dağlar sarılmıstı şehrin çercevesinde yıldızlar, parıltılar yer kürede düğün gecesine konfeti gibiydiler sesler yırtılırken gecenin sessizliğinde gözlerim yanlız yıldızı aradı her yerde sihir bozulmuştu altust olmuştu rüyalar gecenin derinliklerinde kaybolmuştular sanki fırçanın darbeleriydi, gece bulutları yanlız ayın neferiydiler ressamın tuvalinde.... 21.05.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Dost Kalemi Değdinde Memleketime
Bilirmisiniz,bazen gözlerinizi kapadığınızda bir koku yayılır.Hafif defne, biraz çam ve ardıç ve ağu çiçekleri, ballıbaba baharsa, sümbüller ve ağaç kavuklarına gizlenmiş yaban erguvan orkideler ve menekşeler. Eğer biraz emek katarsanız kömür, is, kara ve yoğun ve öksürüklü bir ses, kesif sigara kokusu ve umutlarda maviler, bir bardak çayın dibindeki göz, biraz balık kuyruğu bir sopaya dizili istavritler,çöven ekmeğinin kokusu,mısır haşlama. Balıkçı ağlarını yamalayan erkekler, dudaklar da Aman off Sırtında küfesi kadınlar, siyah yazmasının altında fettan bir zeka, amazon yürek, kesinlikle dik bir baş ve ölüm sessizliğinde yaşama korkusu, Ey sen memleketimin batan güneşi, sevgilimin tırnak ucundan daha kıymetli, zengin Karadeniz Bizleriz Şiir değil elbette dosta bir teşekkür ne de olsa memleket kokusu bir şişenin içinde hava özlediğim karam ve sevgili Amasram Halam Eniştem Ailem Babam ve bildik bilmedik sevgilerim,memeleketimin buğusu hepsini sizde hissetmek güzeldi şiirlerinizde Çınar gözlerinizin ıslaklığında Göle'ttiniz tesekkür ederim dost Nevin Kalafatoğlu Nevin Kalafatoğlu |
Dost sairin siirine latıfeler..
Hayal olan asktır dostum gercek olan sensin... Gerçek olan sensin dostum... hayal olan resim... Gerçek olan resim dostum hayal olan sensin.... Gercek olan asktır dostum hayal olan benim.... 23.09.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Dostlarla mesk'e mazeret,
Dostlarla mesk'e mazeret, Bu aksam dost meclisinde olmak vardı... Bu aksam gullere boğulmak vardı.. Zalim yollar, zalim kader... Bu aksam Tarabyayı solumak vardı... Askla mesk vardı.. sofralarda... Bulusmak vardı....Sair dostlarla... Tinisinda siirlerin mest olmak vardı.. Dostlara merhaba demek vardı gonulden.. Ve sizleri gormek yasamak vardi... 27.09.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Dostum 97
öbür okyanusların sesimiydin kokun çiçek aroması gibiydi sanki yüreğin doludizgin ateş gibiydin yumşacık için kalbindeki internasyonal sevgin gitar sesinde dinledim seni sen benim gibiydin sevgili Abir'e dost sohbetlerinden.. Nevin Kalafatoğlu |
Dönmek 1
Dünyayı gördüm bu gün kan göllerinden sağnaklar yıkadı beydağlarını öfkelerini kustu gökler şafakta çaktı şimşekler döktü göz yaşlarını karanlıklara döküldü gözyaşları aydınlıklara dağları bastı altın renkli bulutlar sütun sütundu binalar aralarından ışıdı gün ışıkları süzüldüler hasta odama doğru bana hoş geldin dediler... 18.05-18.09 2003 hastane günleri yaşam dansı Nevin Kalafatoğlu |
Dönmek 2
şaşmıştım seher vaktiydi sabah ezanı sarmıştı ufku uyanmıştı deniz uyanmıştı dağlar kolumda yoktu serumlar bir özgürlük hissi bedenimde anladım ben uykularımda gezerken beyaz kanatlı melekler gelmişti özgürlüğümü vermişti kollarımdaki ince iğne izleri morlar,maviler hoş bilezikler binbir meleğin emek izleriydiler sevgi dolu gözleri sabır dolu sözleri yüzlerdeki şevkat izleri benim dönüşümü müjdelediler... 18.05-18.09 2003 yaşanmayan yaz Nevin Kalafatoğlu |
Dönmek 3
özlemiştim deniz ve gök birbirini terk ederken gökkuşağı belirdi ufukta denizden dağlara süzüldü dağlar kollarını açtı hasrete mucizeler ışıldadı nurlarını döktü gün, pırıldadı başörtüleri süzüldü eteklere ... savruldular yeşil ve mavi kucaklaştı gene bir senfoni yükseldi yüreğimden isimsiz gözlerimden inciler süzüldü sevilme keyfi,sevme hazzını yaşarken şükürler gönderdim göklere tarifsiz özlenmiş görüntülerden... 2003 yaşanmayan yaz hastane günleri Nevin Kalafatoğlu |
Dönmek 4
Uyumuştum rüyaydı sarıgüllerle süslü yolu gördüm birden vuslatta beni bekleyen beş küçük meleğime gecikme nedenlerimi anlatırken sarı güllerin kokusu burnumda sarıgüllerin rengi ruhumda sarıgüllerin yolu önümde koskaca kara dağlar karşımda yollar açılmıştı nurlarla dünyaya dönüyordum. 2003 yaşanmayan yaz hastane günleri Nevin Kalafatoğlu |
Dönmek 5
Canım Evimde lokmalarım hesabını yaparken yaşamım çiğneme noktalarım üzerken beni tıkanırken yemek borum yutkunamazken kanım,canım,acıyan ameliyat izlerimle barışırken yaşam canlarım tutarken ellerimden şiirlerim hayatım oluverdi birden kıpkızıldı saçlarım güneşe inat isyankar... bakışlarım günlere yosun sevdim, ikinci yaşam bumu derken dostlarımla paylaştım duygularımı gerçekler geçerken... doğallığımı sıradanlığımı severken ikinci baharımı yaşarım derken... o bendim ben... ben... güz günleri başlarken 2003 yeni hayat dansı Nevin Kalafatoğlu |
Dört Kadın İki Simit ve Martılar
Kardan deniz geçişlerinde Beyazını Kadıköy toplamış karlı kuşların Martılar uçuşmuş beyaz göklere Vapur dumanlarının karabatakları oluşmuş Deniz geçişlerinde dört kadın Kadıköy Kara köy Aramızdaki feminen düşüncelerin akları Vapur izleri karadan denizlere uçuşmuş Simit yudumları doluşmuş göklere Vapur kıçında iki simit martılar Karaköy Kadıköy Buluşmuş 14.02.2004 Nevin Kalafatoğlu Menevşe Köylü Emily Elizabeth Reşide Sarıkavak Ben Aznavur pasajına yolculuk Nevin Kalafatoğlu |
Dört Mevsim Konçertosu
Dönüp baktığımda denize dalgaları dinlerim uzaklardan coşan içimden şiir geçer, bir de kırılmış kalbim gerçeği benliğime giydirdiğimden olmalı makyajsız cümleler, hisler, sorgular dışımdan geçenlerse şiir olamadılar onlar figüran gülücükler saçarken gözlerimde ışıklarını sakladım kendime bilemedi hiç kimse bir külah dondurmaydı sevdiğim bağdat caddesinde kar yağarken yediğim mutluluk oyunları geçmiş zamanların şaşırtmalarında düzenlenmişti, düzenim ve biraz deli biraz züppe ve hovarda gözlerimdeki perdeyi bilemediğimden beri. aralanmış bir kapının içine doğdum bir anda gerçekler keşfedildiler birer birer usum paramparça ve isyankar bedenim sancılı ölümcül, zincirlerimi kopardığımdan olmalı kurgulanmış mikado çöplerinde denge oyunlarında figürandım oysa dışımdan geçti ölümlerim deli tacizinde ömür boyu tutuklu beklentilerim özgürüm şimdi yabancı bir yaşamın öksüzlüğünden kurtulmuşluğumda içimde irin neşterin son atlısında dört nala gelin ve gelecek güzel günlerin firarında baharım artık konçertom dört mevsim 19.02.2006/Lara Nevin Kalafatoğlu |
Dua
son yazlarını yaşıyor yaşadığım şehir.. ben ilk baharlarını beklerken.. güneş parlıyor... gün ışığı yakamozları... denizde.. akşam mahmurlugu çökerken semalardan... beyaz bulutlar pembe kontürlerini çiziyor.. vaktinde.. dağların eflatun tonları.. iftar saatini karşılıyor... oruçlarını bozarken Antalyalılar... ben....bir zeytin tanesi..bir parça pide...balkonumda şükrederek görüntülere görebildiğim... o kutsal renkli dağları seyrettiren... sığınıp ezan seslerinde yankılanan dağlarla hergün son lokmamı yermişcesine.. hamdlarımı sunuyorum... aşkla gözlerimi veren.. duygularımı bahşeden Yaradana... bir yudum suyla şükrederken yaşadığıma...anları... dolu dolu dolucasına.... Allah'a hamd ediyorum... 19.11.2003 Antalya İftar vakti... Nevin Kalafatoğlu |
Duam
Yeni penceremden gökyüzüne bakışlarım takıldığında bu sabah Acılarımın ne kadar güzel Yaşamımın ne kadar dolu Şansımın ne kadar açık Sabahın uçuk bir eflatun Denizin uçuk bir mavi Gök yüzünün buz rengi Palmiyelerin nasıl dans ettiğini Hüznümün keyfini nasıl sürdüğümü Ve tuşlarda dans eden parmaklarımın hiç tembel olmadıklarını Ve aşkın ne kadar delişgen Sevginin ne kadar kutsal olduğunu Caddeden kimsenin bu saatlerde özellikle geçmediğini Dostlarımın sevgilerini Balkonumun keyfini İşimi Ve Antolojiye üyeliğimin tam 3 yılını doldurduğunu Burada tanıdığım yüreği güzel dostlarımı Kuş seslerini Laranın falezlerini Düden in çoşkuyla denize kavuşmasını Ve tam orada Akdenize düşen gök kuşağını Gördüğüm için, Allahım, bana verdiğin güzellikler için, sana şükürler olsun… Verdiğin sevgi içimde hep tomurcuk olarak üreyecek Hergün açacak çiçeklerim ve ben onları gökyüzüne fırlatacağım İhtiyacı olanlar alsın koklasın diye… Benden hiç birşeyi esirgeme, güç ver ve beni sevginden mahrum etme Beni koru Beni bağışla Beni sevgilerden yoksun bırakma… Tüm dünya Ve çoçuklar senin sevginin kucağından eksik olmasın… Amin… Hoş kalın Ve sağlıkla…. 05.03. 2006/Antalya Nevin Kalafatoğlu |
Duam 2
acaba yaşayacak bir şeyim kalmadı mı ömrümde yoksa sabretmek hüznünü mü tadar hayatlar biter de kelimeler birden yazılır gibi olurda güzellikler erken mi solar sayfalar ve dökülen duygular. yoksa bir soğan suyu mudur mürekkebimiz ısık altında mı netleşir kelimelerimiz gözlerimiz alır da onları dökülür mü dualarım dudaklarımdan sessiz sessiz tadı acıda olsa yaz sen yüreğimizden mi? Kerametin Allah’ın verdiği güç ve sevgi nimetimiz Sen en güzel duygularımı yaşatır En saf ve temiz hallerini bilirsin Beni bütün çirkinliklerden esirgeyen ve bağışlayan Rabbim Nurunun ışığından aldığım yollar hakkına Nefsimin tutsaklığına ilaç ol bana Bağışla ve koru Tüm azalarımı sana teslim ettim Yaşamımın esiri et me beni Ver bana bütün güzelliklerini Ver bana aşkla sana dönmeyi Ve cennetinden bir damla su nasip et bana Amin 11.10.2006 /SİDE Nevin Kalafatoğlu |
Düğün
düğün günü serpişen bir konfetiydi yağmur damlaları Aspendosta sevda dokunuşlarında ıslandı müzik zifaf odasında doğdu ay o bir hilal ilk gecenin saflığında bedenler görkemli bir aşkla birleştiler binlerce renk uçuştu bale pabuçlarında tüm sevgililer kavuştu gözlerimde uçuştu kelebekler şimdi sesiz Beydağları'nda hep sevgililer al bir gülün vuslatını bekler gönüller gök bereketini verirken düğünün özlemleri kirazlı yaylaların sesssizliğinde vuslat ne güne diye sorar erenler... ermeyenler... kareograf Jiri Kylian prag doğumlu 20.yy. en önemli kareografından Svadebka (düğün) Aspendos Uluslararası opera ve bale festivali (12:06.2004-12.07.2004) Bavyera devlet balesi gösterisi Nevin Kalafatoğlu |
Dün gece
Side'nin mozaiklerinde yüzdü ay ışıkları dün gece kadınsı içgüdülerimle dolaştım sokakları her duvarına dokundum mekanların gözler izledi beni tanıdım o gözleri sıcaktı ay ışığı vurmuştu sütunlara tarihin 4000 yıl öncesine varıyordu yaşanmışlıkları o palmiyenin altından seyrettim ay kızıldı insan doluydu kafeler ve dükkanlar yaşamışlıklarını anlatıyor gibiydiler bir ipek deryasına daldım birden içinde baharat kokuları inciler taşlar mercanlar gümüşler vardı kahvemi yudumladım seyredeken dokundum sanatcının ellerine takılarının hülyalara daldım yeşil bir sari işlemeli doladım bedenime kendimi Hindistanda sandım payetler taktım bileklerime küpeler taktım pırıltılı ayağımda romalı sandaletler aynaya baktım 2000 sene öncesini andım ay ışığında kendimi aldım kendime bir koku verdi bana mis gibi bir adam sür bunu dedi şimdi Side'nin tarihinden biri geldi aldı kokum gökleri göklerdeki yıldızlara kadar saldım kadın düşlerimde ben bir düş yaşadım biraz gercek oldum biraz romantik biraz eklektik ay büyüdü göğe vardı saatler birbirini çaldı batarken denize ay sabah sesini dinledim Side'nin Apollonda ay yolunu izledim gece düşlerimdeydi sevgilim 03.07.2004 Side 'de mehtaplı bir gece Apollonik Kafe yanımda Asude Kalem Nevin Kalafatoğlu |
Düş Gezgini
kıfayetsiz kalan bir söz düşümü onca laf onca söz onca yaşanmışlık satırlarda kalemi yazardı gökkuşağının tüm renklerini yıldızları çizmenin beyaz kağıtlara provasını yapardı ay da çizerdi ******* boyu karanlıklara bazen kelimelerin dansettiğini görürdü hayallerinde dolaşır dururdu rüyalarında bütün dünyayı alışkanlık gözleri sıcacık bakardı kitaplarına okumak bir serüvendi dünyasında masalları o zamanların ardında şimdiye göç eden görüntüler vardı hayallerinin rehberliğinde şiir oldu kalemi dedi biri şair olmadı ki belli kesinlikle şiir hiç o sadece düş gezgini Nevin Kalafatoğlu |
Düşle..........mek
Size bir düş öneriyoruz. Bu düş uzun değil ama kalıcı. Biz sizin için kapattık gözlerimizi ve düşlerimize sizlerle gittik. Gelir misiniz bizimle? Zor değil inanın, biraz gayret yeterli. Bir masal başlangıcına kapandık,evvel zamanların tozlu yollarını arşınladık, seneleri aştık. Dün gibi gelen her şey daha uzaklara kaçıyordu, andıkça biraz daha suretler silikleşiyordu. Bellekten silinen binbir kelime elenip ayaklarımızın ucuna düşerken bazen canlarımız yanıyordu. Kaç kişiydik biz? Parmaklarımla saymaya başladığımda kangren olurum korkusu düşecek kadar yüreğime, çoktuk! Ne günlerin derinliklerine dalmış, ne dalgalarla boğuşup isyankar olmuş, ne kadar çok yorulmuştuk. Sonra bir gün geldiğinde ölümün kokusu, ürkmüş ve meyvesi olmayan ağaç misali sadece çiçekler dökmüştük eteklerimize… Çiçeklerimiz mis gibi kokarlardı çürüyene kadar. Susuz bırakıldığında kuruyan mor yaban zambakları misali rengini kaybetmezdi. Sadece leş kokusunu duyar eriyen saplarının ve af dilerdik kendimizden. Biz her şeye vâkıf körlerdik. Yüreğimiz kendi kendine konuşur, kimseyi incitmemek adına için için ağlardı. Kimse ne kadar aklımızın başında, ne kadar ince ve ruhu insan olduğumuzu anlayamazdı. Bazen günler, bazen yıllar geçerdi biz körebe oynarken. Donmaya başlardık, kalbimizin ateşi sönmeye yüz tutarken bile bir nefesle kendimizi avutur, geçici bir sıcaklık gönderirdik ve sonra ardından gelen ani tükeniş, bitkinlik duygusu ve sarhoşluktan ani ayılış, kaskatı kapkara olmuş donmuş bir yüreği taşırdı. Biterdik yeniden doğmak üzere. Bir dalımız daha berelenmiş düş ağaçları olurduk. Ve o ormanda bir aradaydık hep, gözlerimiz düşlerimizde kalakalırdık öylesine… Ilık bahar meltemleri esene dek yalnızlığımızı sunardık kendimize, özgür ve fütursuz olmaya bir adım daha yaklaşıp içerdik geçmişlerin şerefine. İyi ki geldiniz bizimle… Yalnız değiliz biz. Ellerimiz ayrı klavyelerde dans etse de yüreklerimiz aynı acıların pençesinde, mutlu ve daha dimdik güçlerimiz. İmgelerden neler anlamaz ki insanlar… Bazen sadece duyarlar ve görürür gibi olurlar. Her hayal başkasıdır aslında ve her başkası çeşnidir hayata bakışlarda… Dokunamazlar, anlayamazlar bazen… Karamboldeyiz biz… Gözlerinizle kapanmış göz kapaklarımızın izlerini izlediniz kalemlerin sesinde… Sevgiyle… 30/09/06 LARA Nevin Kalafatoğlu |
Düşlerim Ayaz
Hava soğuk dalgalarındayım Akdenizin yağmur sağnaklarında sararmış deniz mavisi uçkun bir yeşile kaçmış gözlerdeyiz Beyaz seramik kuşların altında Düşlerim ayaz; Kış martıları üşüyor,kanatları kırgın Şimdi karların içindeyiz Savurur soğuk ufuklar dalgalarını Döverken kıyılarını, Karadeniz... Yeşilinin hapsolmuşluğuna özlemlerim Burnumda memleketim Biraz ardıç, biraz kestane biraz palamut kokusu Bıldırcın konan *******im kış, hasretlerin de çocuk dokunmuşluğum Veba ölmüşlüğünde Göçmen kuşların ihanetindeyim Şimdi, mor bir sümbül işareti Erguvan menekşe yabani Susamlardan kaçan mor dağların perisi Şubatın umut kokularında Toprağa kavuşmuş yağmur donlarında incecik Gezinmekteyim Adımlarımın çıtırtısında Karadeniz Hava soğuk dalgalarındayım Akdenizin yağmur sağnaklarında sararmış deniz mavisi uçkun bir yeşile kaçmış gözlerdeyiz Beyaz seramik kuşların altında Düşlerim ayaz; Yollar sırılsıklam, aşksız mevsiminde, deniz Hasır bir koltuğun rehavetinde sallanan hurma ağaçları Ve bir kaç kişi Öylesine düşünmekteyiz. Nevin Kalafatoğlu 24.01.2006/Antalya Nevin Kalafatoğlu |
Düşünmeyi Düşün Beni
ben gözlerinde yıldız ışıltıları olan kadın... sen onları aldın... yerıne yağmurlar bıraktın... ne hayır... ne evet... bile demedin.... gene bıraktın beni fırtınalara... yapayalnız....tek başima.... duygularımdan uzak... kendi yanlızlığında... sessiz kaldın.... oylesine kalakaldık gökyüzüne.. mevsimler gecti... gececek yıllar.... anladım.. gömeceksin icine prangalarını...gene... sadece beni sev diyeceksin... seni İstanbul sokakalarında bırakmış... İzmir rıhtımlarındayken sen ağıtlar dökmüş karalar bağlamış... Beydağlarına haykırmış aşkımı kıskanclıklarımı cakıltaşlarına bırakmıştım... Apollon tapınağında kan kusmuştum sunak taşına kurban etmiştim kendimi ölmüştüm bin kez bınkez yıldızlarım kaymıştı gözlerimden... kör olmuştun... görememiştin... aşka acemiyim ben demiştin anlamamıştın... işte o günden sonra sevmemiştim... hic kimseyi... sevgimi dağıtmıştım...kucak kucak... şimdi...benisev...yalnız beni... demenin...yerimi.... onca acımı...silebilmek şiirlerden.. zor değilmi.... düşün...bari düşünmeyi düşün beni 6.11.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Eflatun Manolyalar
Hasretliklerimi an an Kokuşan zamanlardan. Sakladım dı, saf beyaz Sararan bir ömrün sevda sokaklarında Gül satarım ben, Kucak kucak atarım anılara arkalarından Yok olsa bile gül demetlerim Hayallerimi koklarım. Mordur, dağların gülleri bilirim zordur… Her an Her gün Her gece Göklerim mor benim. An be an başka renkler sürülür içime Dokunurum aşk gibi yorgun Renkleri az mavi çok mor… Böyle zamanlar da yaşamımı unutun Geçmişime her an açar manolyalar Dokunursam eflatun… Nevin Kalafatoğlu 25.02.2006 Nevin Kalafatoğlu |
Ekim'de...
gelirsen eger, askına susamıs bir gonul bulacaksın bir demet bembeyaz gul yasemınler açacak... baharı yasayacak kokularımi karıstıracağım Akdeniz hazanlarina kimseler koklamamısken aromasinı havanın ilk olacaksın... siir gibi gerçekler...gerceklerde siirler... gerceklesecek sırları hayatınin... filizleri baharının dokulen hazan yapraklarıyken... baska diyarlarda ikinci bahardır hazanlar buralarda içimizdeki baharlı hazan... asla sahıp olunamayan... bu nasıl bir hazandır... anlıyamazsın... dokunuslar... tadlarını anlar. anların... ruhunu alir... eritır bedeninde karısir bulutuna... inanilamaz bir doğa.... sadece yasanır sevilen isimsizdir... bilinir...dağlarında... gelmezsen eğer, ..............kaybedilen anları anliyamazsın.... ..............ıslanırsın sadece.... ..............Kasım yağmurlarında....... 04.10.2003 Antalya'da sonbahar... Nevin Kalafatoğlu |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:04 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.