![]() |
Mayınlar Döşedim Geleceğime
Bilmezken acıların yakan yanlarını Ellerimle döşedim mayınları geleceğime Sen, döndürdün günümü gecemi Durdurduğunda hatırlamıyordum yerlerini Geleceğim yaklaşıyor, mayınlar bekliyor Gözlerimi bağlayın, yüreğimle yürüyeceğim Ellerimle havanı hissedip Kendim ödeyeceğim hatamı, sevabımı Ya parçalar mayın günümü Ya affeder canımın vurdumduymazlıklarını Sensin ya orda duran sevda Adımlayacağım hayatı, gözüm artık kara Gülay Yıldız |
Melekden Bir Gece
Soylu meleklerdir huzurlu uykuyu veren En güzel perisi olup rüyana gelen Benim en soylum sende kalsın bu gece Dalsın uykuna, dipsiz rüyanda iz olsun sana Sen günaydın için açarken gözlerini Minik bir buse olup konsun göz kapağına 18/11/2003 21:55 Gülay Yıldız |
Melek Fısıltısı
Yer kabuklarını sıyırdığım bir düşte, Fısıltı söylemlerinde gecenin, Düşümün meleği eğildi. ve 'duy' dedi -hırsız... Bir çocuk o daha Oyunları var oynayacak Büyür elbet ancak Önce oyunları oynanacak... yüreğimin titremesi hayra mı alâmet yoksa düş meleğimin sessizliğine mi? Denizmişim.. 'O' ise gölet; Hoyrat dalgalarımın içinde Balıklara yuva olacak kadar merhametli ben' e Erişme derdinde sancılı bir durgunluktan ibaret… yazık ki yazık... Bilseydim; Fırtınayı keser, dağları dizerdim göz ufkuma. Ardında kalışını umursamadan Açılırdım diğer yakama... Bilseydim; Yol açmazdım nehirlerle varlığına. Tek başına sislenmeni izler, Bırakırdım bir bulutla baş başa... Gecemin düş meleği... Derin bir uykuya daldı, uyanmayacak Fısıltıları birer fırtına şimdi kalbimde Şiddeti; Fırtına diye bildiklerimi unutturacak... Denizsem, akıntıma alıp götürebilirim acılarımı... Onca biriktirdiğim gözyaşı bile olsa Sürükleyebilirim tüm anılarımı. Ne fırtınalara göz yumar benliğim! Düşümden ve meleğimden sonra, O fırtınaları ancak Gemilerimi batırmak için izlerim! 2007 Gülay Yıldız |
Merhaba
Acının diğer yüzüyse mutluluk Gözlerin ışığın diğer yanındaysa Gündüze çevir içindeki *******i Sonsuzluğa bırak hapsolan kelimeleri Sensizlikten yanan bir umut dünyasına En sevdiğin çiçekleri sun ve aç kapıları Oysa gelmeyen beklenen olmak sıkıcı derdi baykuş O hep *******in bekleneni ama gündüze hasret Sal içindeki baykuşu *******e dönsün ama sen! Sen gündüzlerin yakan aydınlığında Açamamış sevgini tomurcuklandır 'Merhaba' de hayata gün ışığında Gülay Yıldız |
Mızrağımda Sevgin
Canımın kıyısına serdim bakışlarını Yüreğim öyle dingin, ruhum öyle sakin Ve Kamçısı celladımın tenimin üzerinde Nefesim öyle durgun, gözlerim öyle yenik Devamı yok / artık / kırdım döngünü; Öyle ki; Bilirim gideceğin yol cehennem üzeri! Kaç bakışını kaçırdınsa o kadar farkettim Sevdan benden asi, yüreğin benden gri Senden gelenleri astım mızrağıma Mızrağım elimde, elim havada Saplandığı yürekte kal, orda yaşa aşkını, Göğe dağılan ömrüme yanarım ben Sevdam bir bulutun içinde yağmur oldu Yine de sana yağdı... Gülay Yıldız |
Minik Ölüm
Geçmişine gömdüğün bir iki satır Ne nefes bilebildin; Ne bir saç teli kalabildi elinde... Sanala aşk yakışmazmış... Kanıtladın ölümünle... Gülay Yıldız |
Mutluluğum, sobe
Köşe başında gizlenirken yakaladım mutluluğu Çağırıyorum hadi gelsene, sobe Benden kaçmak zorunda değilsin Alacağım avucuma, seveceğim öylesine Kaderden kaçılmaz bilirsin Emin bu sefer sen benimsin Gözlerimdeki ışığı yakalamaca Bu oyunun adı bu, hadi çık karşıma Bir ışık gibi arkandan sessizce gelen Eski dünyanın, yeni insanı, bildin, tabi ki ben Yakalamak umudu avucumda tuttuğum Biliyorum, bana hasrettin buraya gelirken Güzelliğini sunacaksın mutluluğum Yardımını sunacaksın, gelecek yeni umudum Yakarışlarıma aldanıp da sanma ki, Uzun sürmez gelişin, bilirim anidir gidişin.... Gülay Yıldız |
Mutluluk Adına
Kapkaç *******in karanlığında Minik bir yıldızdan gelen ışıksan En karanlık kısmında bile hayatın Sorunsuz ışıldamalısın yanlızda olsan Santimi bile sayılmayan bedenlerin, Farkında olunmayan hayatların nefesiysen Hayat olup dolmalı, zehir olup çıkmalısın Yanlızlıkla bir olup ta o bedeni bile paylaşsan En asık surattaki dudağa hükmediyorsan İnadına tebessümü yaratmalısın zor da olsa Ve, ihtiyacı olanlara sunulsun diye sırf Kahkahayı tattırmalısın ona acıyla doluda olsan Zindanları aydınlatan gözlerdeki umutsan Her zaman, daima ve hep ile birlikte Mutluluğu eklemesin cümlelerine yaşama inat Herşey bittikten sonra da anılmak istiyorsan Gülay Yıldız |
Mutluluk; Sözüm Sana
Bırak şu saçma duruşu! Yaptığın tek şey nokta vuruşu... Al hüzünden uzun çizgileri. Geldiğinle gittiğin bir, Bitir şu çabuk gidişi... Gülay Yıldız |
Ne Desem Yetersiz
Duygularım tırmanır yine Özlem dağlarının yamaçlarında Biraz daha geçen deli zaman Ha gayret ulaşacaksın gözyaşı pınarıma Kıpkırmızı gözükür ordan deniz Bulutlar oluşturur göz buğusunu Sevgim akar her bir yağmurundan Islatır yüzünü, o yunus burnunu Ağlatırsın beni sevdiğim Zorlatırsın cehennem pencerelerini Elem kaplatırsın dört bir yanı Kaçışım olmaz, açılmaz zindan kapıları Boğulurum gözyaşı okyanusumda Her ettiğin laf dalga olur göğsüme Çırpındıkça batırır köpüğün Çeker beni çıkmazların içine Gülay Yıldız |
Mutsuzluk Perisine İnat
Mutsuzluk perim; bak ben hala mutluyum Onca olanların ardından ben hala umutluyum En kötü şartlara rağmen herşeye karşı koyan Karları dahi üzerinde örttürmeyen bir kardelen, En zorlu kayaların üzerinde büyüyen fidan gibi Kazandım savaşımı huzurluyum Unuttum, kini, nefreti, acıyı, kederi Sadece yaşama sevinciyle doluyum Uğraşma benle artık 'pes' de Boşuna tüm çabaların, gayretlerin Çünkü artık ben, benim Tek dostuyum kendimin... Gülay Yıldız |
Nefretle Şiir
İki hançeri kalbimde tutan, Derinlere daldıkça kanatan içimi / Sevdan değil de ne? / Gündüzü geceye veren, sonra geri alan yine Sevgim; Bir ışığın en minik zerresinde Ve en küçük serpintisinde dalganın. Verdim içimden çıkan bir nefesle Benim değil artık acın.... Dört nala giden bir atın yelesine bağlı Sonu olmayan bir nehrin akışında Nefretimi kustum öylece, ortada Aklım; Gidenlerin gölgesinde büyüyen bir tohumda kaldı Gülay Yıldız |
Nesir de Sen Nazım da Sen
Nesirde sen; Bilseydim ansızın gideceğini, daha sıkı tutardım elini. Anlasaydım; uzağındaydın gülücüğümün, daha çok duyururdum kalbimin sesini. Yorulmuş bir kaç ritimsiz atışım artık. Bitkin ve tükenik duygularım. Korkularımı artıran gözyaşlarım kadar, silinmeye meyilli ansızlıklarım var. Kalsaydın evren dönebilirdi. Gittin, yaşam bitti... Ömre bedel bir gülücükse kalan, ömrü noktalatan bir acı şimdi aşk. Nazımda sen... Aşkı acımadan astılar akılların darağcına Ben tekmeledim sehpasını Sallanan bir ölüm değil Sondan mahrum bir sevda anı Gidişinin heybetiydi aklımı durduran Gelmeyişinin kesinliği ile ayıldı dünyam Tek kelime anahtarıydı dünün Bugün de, sensiz ve yenik bir gün Devrildi vedaları kaldırdığımız raflar Önümde bin türlü ayrılış ve har Bilmiyorum hiç birini Bildiğim bir tek sensizlik var nesir de §en nazım da §en... 12/02/2006 KG&CC Gülay Yıldız |
Not
Sürdürsede zaman sonsuz aralığını açmaya Ve solsada güller her seferinde yeşeren yaprakla Bitsede acılar sonsuz hüzünle gülümseyen dudakta Kamçılasada bir bedeni mutluluğun ateşiyle yanan kırbaç, Kanatsada her yarayı damla damla, merhemler Ben olmasamda sensiz ve gülsem yine Kalsam yanında *******ce ve ağlasam saatlerce Cehennem kapısından girerken sevinç çığlıkları atsalar Cennetten içeri bakınca üzüntüden ağlasa insanlar Ve bitmesi imkansız aşklar bitmek için yırtınsada Ve kalbim durduğunda bile durmasa gözyaşlarım... Bu kadar imkansızlıklar içinde gerçek olan tek hayal, Ömür boyu birliktelik, ömür boyu yanımda sen... Bu kadar hayalin içinde hayal olan tek gerçek, Seni daima sevecek bir ben! Ve unutma! Hayaller geçmişten, gerçekler gelecekten... Gülay Yıldız |
Ondandır
Ondandır; İki sözü bile anlamsız kılmam Ondandır; Aşkı bir dala asıp Bacaklarından sallandırmam Sensiz kalan üşümüş gözlerime Ondandır acınası bakışlar Gömülen sevgine; kuytularında kuyuların Ondandır sancılanmalar Ondandır bu hasret! Bendendir biçilen bedel! Sendedir acı...! İndirdim kalbimdeki tahttan seni Kattım halkın arasına Aşk artık; Sende idam! Bende ölüm! Gülay Yıldız |
Öfkeye Şiir
Daldığım derinlerde adın yok Almış götürmüş başka harflerden ibaret isimler Anılarının cenazesini kaldıran, Ardında bıraktığın kine yakın sözcükler... Kıymet dediğin, verilen değil alınanmış... Kıymetini yesin dünya senin Gözümde hiçsin! ' Gülay Yıldız |
Öldürmez Gidişin
İstemiyorum şu sonsuz varlığını Duymak istemiyorum her hatırada adını Silmek gerek şu ucsuz bucaksız sıcaklığını Beyinden, gönülden, hafızadan, yürekten Onsuz olmayı öğrenmeli gönül Eğitmeli onu da herşey gibi; Bilmeli, o gitti ama yaşam bitmedi Gülay Yıldız |
Ölümsüz Acı
İçimde yeşeren bir fidanı Ellerimle kopartmanın derdindeyim Yeşerenleri yok etmek bana senden kaldı Seninle gelenleri silmenin eylentisindeyim Kalpsiz bakışlarına mı isyan edeyim Yoksa ruhsuz gülüşlerine mi? İçimdeki dağları yıktık, sevgim dillerde Diller yerlerde, gözün yükseklerde Bensiz kalışlarına bırakıyorum seni Bensiz yaşayışların mahkumu ol Umutsuz kılıyorum hayatında kalan yeri Umutsuz yaşayışların mahkumu ol Ölümsüz gecenin en parlak yıldızıydım ya Ölümsüz oluşumda yanacak içindeki hasret Yaşayacağım bileceksin Ve asla göremeyeceksin... Bensiz, umutsuz kalacaksın Bensiz acı çek diye ölümsüz olacaksın... Gülay Yıldız |
Öz
Bir aşkı katlettiler! Bedenim şahit... Gülay Yıldız |
Özlüyorum
Gecenin ardından sürüklenen bir gölge misali Adımlarım belirsiz ilerliyorum... Günüm; Bir kelebeğin ömrüne bedel Ne sensiz kalınır, ne sensiz olunur. Gözlerindeki aşkın anısına bu gözyaşları İçimde ölenleri diriltecek kadar güçlüyse selamın Kabulüm, gelsin... Ölüm, seslenişin kadar güzelse Sensizlik ölüm kadar hoş Bensizlik sana cesedim kadar boş. Gülay Yıldız |
Rağmen
Alevler yakıp etrafında dönenlere Üstüne çullanan senden kalanlara Her günü bir görüp, ağlatanlara Ona, buna, şuna inat ayaktayım Kelimeleri azad ettim, düzensiz sıradalar Kafiyeyi bitirdim, heceler benden yanalar Her mısraya bir mana uyduranlara inat Ben bugün yine kelamlardayım Acım büyük ama derinde Sevdam destan, aşkım efsane Sen her gidişinde ben yine divane Sana inat senli sevdalardayım Gülay Yıldız |
Ritimsiz Kalp
Yakıştırma doğaya, düşünme olmaz diye Kalbimin ritmi yok artık Ani gidiş gelişlerde sadece aşkımız gibi Bir yürek hayal et, ürkek bir kuş olsun Bedeninin en hassas noktasından Yüreğinden asılmış bir kuş gibi asın Yaşamım sona erecekse... Ve yıldızların türküsünü susturun Hayata küsüceksem Gülay Yıldız |
Ruhumu Dağıttım Meleklere
Ruhumu dağıttım dün gece meleklere İçinden çıkan bin bir hareli ışığı salıverdim gökyüzüne Sen, dev gibi olupta karışınca ele Sevgimi verdim dün gece azrailin eline İçimdeki aşkın en saf halini; Gözümdeki yaşla / Karıştırınca / Titrek ve buruk kaldı sevgim. Yaşıma yol oldu sözlerin! Sözlerini boğduğum kalbim; Elinde kaldı azrailin... Gülay Yıldız |
Rüzgarın En Kuvvetlisine
Yanlızlığın dokundu seni bekleyen günüme Gözündeki yaşların sevdası aktı kalbime Onsuz kalışlarında sarıldın bana Beni kattın, bilerek katıldım düşüne Gül, suya hasret zar zor büyür Su geldimi güneşi bekler durur Hem güneş hem su olabilirsen Hem gül büyür hem yüreğindeki bülbül Gülay Yıldız |
Sakladım Mısralarıma Gizini
Bazıları sandı ki; Geçer zamana bağlı sevdalar! Oysa bilmedikleri; Silinmeyen izlerdi mısralar.... Tesellisi zor bir aşksızlık dilimindeyim. Yoksun bir anlatımım şimdi, Belirsiz bedenlerin tütsülendiği yerde. Vurgundan uzak sevdasız atımlarım, Sarkacında zamanın, betimlenmekte. Ey; Bakire sözcüklerin dizildiği Bitiğe hayat veren cümlelerim! Laneti silin gözyaşlarımdan Ve elemli cehennem ateşini Koruyun açamadığım acılarımdan ki; Aşkını, zamansız gömüyor hücrelerim. Ocak,2006 P~ Gülay Yıldız |
Sana Şiirimsi Yazılar -I-
Bilemedim Hangi kelime ile başlar şiirin doğurganlığı Karar veremedim, şiir mi yazılmalı Yoksa sayfalarca düzyazı mı? Ne kadar çıkartırsan sözcüğü o kadar sade kalırdı ya şiir, Yapamadım, Eleyemedim hislerimi döken onca kelamı Bir yanım varlığından bile haberdar değilken Diğer yanım gidişine şaşkın yasta... Ait misin diye bile düşünmeden, Başkalarının elindeki sevda oyuncağını söküp almışcasına Cezasını kestiler şaşkın halimin... Söküldü kalbime henüz yerleşmekte olan Sen damlaları. Ve birer buğu olup karıştılar, Var bile olamayan anıların isimsiz kaldığı odama Uğurladığım bilmediğim tenin, Görmediğimse gözlerin... Hayalini bile ağırlamadan, meleğini gönderiyorum, Uykunda gözlerine kondu bu gece emanetin... Kocaman karmaşık mısralarını kaldırdım hafızama Anlaşılsın olsun sanatım diye yazdım bak Mısralarca... Anladın mı peki içimdeki sancıyı ben andıkça Ne kafiye, ne uyum ne imge yetmez bilmedikleri anlatmaya Neydin, nereye gittin, Oysa sevilecek saçlarım vardı benim... Bilmedin... Gülay Yıldız |
Sana Şiirimsi Yazılar -II-
Bu size yazılmış bir mektuptur.. Nerden çıktı demeyin, sebep olmasa yazılmazdı sanırım.. Yoksunuz. Yokluğunuz öyle bildik yokluklardan değil. Misal, siz yokken sanki etraf da silikleşiyor. Her yer bulanık gibi... Yoksunuz. Yokluğunuz yoksulluğumun başlangıcı gibi. Bulanık bir kaç akşam üzeri anısını döndürüp döndürüp nimet diye sunuyor beynim... Siz'i ve de biz'i kalabalığından kurtarmanın da tam vakti... Sen'i ve ben'i başbaşa bırakmalı... İçimde öyle güzel birikiyor ki sözlerin... Her bir kelimenin altını çiziyor ve öyle arşivliyorum ön belleğimde. Sonra, gözlerine gözlerim gerçekten değdiğinde, hepsini gerçek hafızama alacağım... Bir daha asla unutmamak için... Yoksun.. Yok ___sun Yokluğun bile, içimdekileri düzene sokmama yardımcı diye güzel... Kaldırsana tüm engelleri. Biriktirdiğim onca güzel sana aitliği demliyorum sen yokken... Kaldırsana tüm engelleri! Kaldır sana tüm engelleri Kaldır _____sana _________ tüm engelleri Hem demlenmek iyidir. Koyulaşır her bir anı... Varlığına kavuşunca, sevmeler de kıvamlı olur, dokunmalarda, çıkar ayrı zamanların tüm acısı... Yoksun... Varlığın bir adım ötem de gibi... Bedenimi soldan kopartmışlar da yerine seni oturtmuşlar gibi... Açsana gelişleri, sağ yanım sol yanımdan ayrık kalmasın... Açsana gelişleri! Aç(sana) gelişleri Aç ___sana ________gelişleri... Aç ki, bir minik kelebek öpücüğü bırakabileyim yanağınla dudağının ortasında bir gamze çıkmazına... Ekim başı, 23:48 2007 G.Y Gülay Yıldız |
Sana Şiirimsi Yazılar -SON-
Bildiği(m) den daha beter içimdeki sancı... Kanat çırpışları azalan bir kelebek gibi Gününü tamamlamış meleğim. Derdine yanar halde ellerime kalanlardan Süzmekteyim kalıntılarını kanatlarımdan... Adımların uzaklaşırken fikrimin mahalinden Her yer kör karanlık gece gibi; Görmüyorum Duymuyorum Korkuyorum... Yokluğun iç yanımı soğutuyor çokca Üşüyorum... Bildiği(n) den daha beter içimdeki yangın Uzaklaşmadan git... Bir bunu diliyorum... Gülay Yıldız |
Sanadır Aşk
İçimdeki soru işaretlerini cümlemde anmazdım küçükken Bilmezdim sorgulama iyi, kötü, gerekli? Kalelerimi kaybettim bir bir Şimdi sevdam yenik, gözlerim siyahi *******i fezamda dolanıyor kahkaha sesleri Hepsi yakınımdalar, geçişleri teğet. Yakalasam birini koynumda uyutsam, Isıtsam beklentili... Isınınca öğretir mi bana da gülümsemeyi? Serzenişim bir kedi mırıltısı gibi sana Ve gözyaşlarım sade birer yağmur damlası Oysa; Sensizliğin getirdiği acıya bir sevgiler var Yüreğim daha beter Gönlüm daha beter Sevdam daha beter Kansız damarlar gibi büzüşmüş hayatım Ellerim, gözlerim, dizlerim titrer... Esaretinin içinde kaybolmakta yüreğim Gittikçe bir kırmızı kan yığını kalan Son damla düştüğünde yere O noktaya konulacak anıtım; Yüreğinde yaşayacak kadar büyük Asırlarca anılacak kadar destansı Gidenin olacağım gözlerinden Bir çivi gibi yüreğinde olacak sevgim Düşmeyenin olacağım sözlerinden Gülay Yıldız |
Sen
Gözlerin birer hayalin yansıması artık Hayal bile değil… Ellerin sadece birer resim… Nefesinden çok rüzgarın beni delirten Gülümsemenden çok çakmak çakmak gözlerin Ilık, sevecen bir sevgi sözcüğü beklenen! Arsız küfürlerin ardından sana kalan kalıntılar değil… Senden bana kalanlar nefes oluyor bana Onlarla dolaşıyor damarlarımda kanım Adını bile bilmiyorsun bende Bilmemezlik değil bu; aklına bile gelmemezlik Sen! Sevginin her zerresini yaşamışlığında bitiriyorsun beni Bense daha önce yaşadıklarıma lanetlerle Gözyaşlarımda yaşıyorum seni… Gülay Yıldız |
Sen Gibi
Bir gece öylesine çarptı gözüme Gökyüzünün en parlak yıldızıydı Tıpkı sen gibi... O derin siyahın en deli ışığıydı Aynı sen gibi... Binlercesinin içinden göze çarpıyordu Senin gibi erişilmez, senin gibi mağrur... Elimi uzatsam yakalarım belki Belki çoktan içime işledi Aynen senin gibi... Gülay Yıldız |
Sen Sonrası Günlüğü -1-
Diliyorum; Kalbimi al! Al ve rendele acılardan… Biliyorum; Kalanı loş bir kan yığını Ve ince bir sızı ardından… İsmini tavaf ediyorum; Bilinseydi bugünün sancıları Yine de sayıklanırdı senliğin adı Temmuz 2006 B.A Gülay Yıldız |
Sen Sonrası Günlüğü -3-
Emrinde adımladığım patika Ve yolun sonundaki uçurumdu sevda. Sınırından geçiyorum hayatımın Katliamsız ve tedirgin… Ölüme karşı çekilmiş bir kılıçtın, Kılıçtan keskin çıktı aşkın. Sona yaklaşmak gibi yanaşmak sana Ait sözcükleri 'dağarcığımdan' alıp sallandırıyorum bir 'darağacında'! Haziran - Temmuz 2006 Gülay Yıldız |
Sen Sonrası Günlüğü -2-
Suçladığın her bir dokunuş “benimdir” demek değildi… İçime kadar işleyen sıcaklığınla “seninim” demekti… Gökyüzü şahit kendimi tüketiyorum! Ben bilirken bana aitsizliği Başka gözler ait sansa ne olur Sanmasa ne! Kum tanelerini, sevda falında eliyorum. Her “sevmiyor”da tekrar baştan alıyorum. Tuz buz olmuş kalbimi kuma katıyorum. Sonra defalarca gözyaşımı damıtıyorum. Uyuyorsun; Tek bir aşka ait sözcüğü duymuyorsun. Bilmiyorsun; Akan her damlada, senliği dalgalara katıyorsun, Sevdanı ise lanetli yakamozuna Mitos’un… Temmuz 2006, B.A Gülay Yıldız |
Sen Sonrası Günlüğü -4-
Büyülü duaların mırıldandığı anda Kara fikirli bir ihanetin esiriydin. Farkında mıydın bilmem ama Gözyaşlarım akarken hayatından Sevdiklerimi ellerinle tükettin. İsminle bir anlamdasın; Geçmişi söküp hortumlarla Günüme boşaltıyorsun gökyüzünden Senin afetinle başım dönüyor Yeniden aşka gömülüyor bedenim Onca ışıksız günü aydınlatmıştım oysa. Ve hep son anısıydım acının. Arındıramadığın geçmişine Arınamayacak gelecekler katarken sen, İçim ürperdi çalan her müziğin sözlerinde! Bir ayna yansımasına takıldı gözlerim, Çektiğin acıyla bir yandı düşlerim… Temmuz 2006 B.A Gülay Yıldız |
Sen Sonrası Günlüğü -5-
Ne desem satırlara sığmaz. Sen dolansan da başka aşk damarlarında, Senden uzakta günüm olmaz. Yabancı gözlerin haramında, Fikrim başka fikre değmez. Belki de kendinden uzak kaldın. Gardiyanıyken tarifsiz aşkımın, Katledeni oldu adın. Sayılıyken zaman ayrı tuttun kendinden, Her şeyinle her şeyimi terketmiş aklın. Temmuz 2006 03:15 Gülay Yıldız |
Seni Sevdiğim Kadar Sev Beni
Küskün *******de tomurcuklandı sevdan Ve dört melekle birlikte dualar edildi her gece. Azrail' i bile vardı dualarımın. Puslu *******in en derin imgesi haline geldim. En olası sevgileri bile Olmazlığa sürükleyen kaderime ışık tuttu sevgin. Senle sevildi yollar, senle sevildi zaman, Senle sevildi sabretmeyi öğrenmek... İmkansıza yakın sevdan... İmkansız bir vadi gibi Ve ben inişi imkansız bir uçurumdayım sanki Meleğini gönder... Kanatlı bir melek gönder. Beni sana indirecek, Gözlerini gözlerime, yüreğini yüreğime verecek bir melek gönder... Her gece uykunun arasında sarıl En uyunası zamanları feda et Ve nefesini hissettir saçlarımda. Senli günlere, senli *******den ulaşayım. Her saniyesini hayatın ödül yapmama izin ver sana. Parmaklarının ucundan parmaklarıma aksın hayat... Seni sevdiğim kadar sev beni... Kırlangıç Dostuma ve Onnun Yasaklı Meleğine... Gülay Yıldız |
Seni Seviyorum
Yaşama arzumsun sen bunu biliyorsun ******* boyunca gözyaşımda dolusun Gözyaşım aktıkça kanıma işliyorsun Sesin kulağımda fısıltı gibi şimdi Karanlık bir ufka yolluyorsun beni Gidiyorum sırf sen istiyorsun diye Anla beni 'SEN' diye haykırmak istiyorum Duy beni, 'SENİ SEVİYORUM' (Eylül 1996) Gülay Yıldız |
Senin Semahındır Döndüğüm
Gözlerinden gelen ışığa semah dönecek yüreğim Ellerin ne kadar eski bildik ama bu tat yeni Bir dokunuşun semazeni olmak varmış kaderde Ellerim ellerine hasret kalırcasına deli Masum duruşunda saklı selenin yeri Sessizliğinde tutuyorsun yüreğimi Kalbinle kalbime kan doluyor Nefesine aşina ciğerlerim, rüzgarına deli Esir edişinde gizli yüreğimdeki kıpırtı Gitme deyişlerinde gözlerinin Sevdanın adı senin adın olmalı Layığına kavuşan gönül mutlu, aşkına deli Rüzgarın En Kuvvetlisine; Gülay Yıldız |
Sensiz Sessizlik
Bir sessiz film gibi oldu yaşam Sessizce bekliyorum, sessizlikle dans ediyorum Sessizlik beni kandırıyor, sessizliğe gidiyorum Senlilikten sessizliğe geçmek zor oldu, evet! Senliliği sensizlik yapmaktansa, sessizlik yapmak Senli *******i sensiz kılmaktansa, sessiz kılmak Sessizliğin olmak daha az acıttı içimi Sensiz değilim artık, sessizim Senin değilim artık, sessizliğe aidim... Gülay Yıldız |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:49 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.