![]() |
Söyleyin sevdiğim nerede....
Geçit vermez sıra dağlar Sevda kokan sırlı bağlar Gönlümce yanan çerağlar Söyleyin sevdiğim nerde Nazlı esen seher yeli Has bahçenin gonca gülü Kaf dağını aşan veli Söyleyin sevdiğim nerde İntikam alan dalgalar Aslına dönen gölgeler Hikmet saçan Hak bilgeler Söyleyin sevdiğim nerde Sonsuza uzayan çınar Gözyaşımca akan pınar Gülen ayva,ağlayan nar Söyleyin sevdiğim nerde Ağıt yakan can ozanlar Mızrabı kalbe vuranlar Yanık sesli Sibel canlar Söyleyin sevdiğim nerde Sonsuza giden kervanlar Anka olupta uçanlar Hak ile yeksan olanlar Söyleyin sevdiğim nerde Aşka hasret yanık ney'ler Yöğrük ata binen beyler Ahrete uzanan yollar Söyleyin sevdiğim nerde Kerbela'nın şehitleri Muhammed'in can gülleri Yüce Hakkın şahitleri, Söyleyin sevdiğim nerde Seher vakti,esen yeller Coşup taşan azgın seller Kan damlayan kızıl güller Söyleyin sevdiğim nerde Gül dalında nazlı şebnem Bahar gözlü yeşil çiğdem Sırra kadem basan adem Söyleyin sevdiğim nerde Has bahçenin bülbülleri, Seherde esen yelleri Mevla'mın güzel kulları Söyleyin sevdiğim nerde Rahmaniler,Rabbaniler Yol vuran kırk haramiler Aşktan mahrum zebaniler Söyleyin sevdiğim nerde Adalet kani hakimler Şifa eli,can hekimler Ülkelere hükmedenler Söyleyin sevdiğim nerde Nihat Gülle |
Şiir Ustalarıyla Geçmişte Yolculuk...
İstanbulu seyrediyorum gözlerim kapalı Orhan Velinin gözüyle bakıyorum sevdalı sevdalı Orhan Veli garipliğinde ve kimsesizliğinde efkarlı Garipliği satıyorum haraç mezat, alan yok belkide pahalı Ağır ağır çıkıyorum gökyüzü merdivenlerini Bir sırma kemer oluyor gözümde yalnızlıklar şehri Son kuşları izliyorum ah! hayatımdan uçup gidenleri Ahmed Haşimin gözüyle kararıp tunça dönüyor boğazın suları M.Akif Ersoyla buluşuyoruz bir bulvarda İstiklal marşını okuyorum sağnak bir yağmurda Şehidime dar gelmeyecek makberi kazıyorum gönlümde Altın kanatlı bir kuş kapıp uçuyor şehidimi kayboluyor ufukta Sonra üstad Necip Fazıl la sakarya şiirini okuyoruz birlikte Ben kahraman Türk insanını anlattım diyor o şiirimde Oğluma mektup yazıyoruz birlikte o kara zındanda Öp beni seccadem alnımdan diyorum yaşayan ölüler arasında F.Nafiz Çamlıbelle sessiz gemiyi geziyoruz bir ara Kaptanı yok,kamarotu,çarkçısı yok hali hazırda Meçhule giden gemiye bilet alıyoruz son limanda Ölüm temasını ne güzel anlatmıştı merhum o şiirde Yahya Kemal Beyatlıyla devam ediyorum yoluma O yolcu ben arabacı çıkıyoruz anadolu turuna Han duvarlarında yazılmış şiirleri okuyoruz yol boyunca Maraşlı Kul oğlunun dizeleri kurşun gibi işliyor ruhumuza Fazıl Hüsnü Dağlarca ile tanışıyoruz bir davette İnsanlar dağlarla bulutlarla hep o mavilikler içinde İnsan nasıl ölebilir yaşamak bu kadar güzelken diyor hoca Kim ölmek ister diyorum hoca,ah keşke elimizde olsa Cahit Sıtkı Tarancı geliyor sonra yanıma Yaş otuzbeş yolun yarısı eder diyorum saygıyla Dante gibi ortasında değil,sonuna geldik ömrün o hızla Hazırlanın o zaman pek yakın diyor o büyük buluşma Muhibbi Kanuni ile söyleşiyoruz bir süre sarayında “Ey çerh-i dil yağmaladın dil mülkünü” diyor o harika şiirinde Gönül sarayı dil mülkü yağmalanmadan temizlenir mi sizce Padişah konmaz o saraya,sultan tek olmazsa Nihat Gülle |
Türklerin (Bozkurtların) Diriliş Destanı..
Koskocaman bir sıradağla örülmüş dört bir yanımız Ergenekon kadar sıkıcı ve dar, gaflet uykumuz Nerede Korkut ata eritsin bu demirden dağları Haydi canlar parçalayın bu çelikten ağları Dağılın tüm dünyaya üçler yediler kırklar aşkına Türkün adını yaymak için işte kızıl elma! Medeniyet meş’alesi elinizde koşun dörtnala Yedi düele,at koşturun mesajını iletin o sevgilinin Çelikten örülsede örümcek ağlarını yırt parçala Sen bir arslansın hangi tuzak seni yutar,hadi sıçra Titre titre ve kendine gel,kır zincirini köhne esaretin Cennette bile utanç verir yırt perdesini kara cehaletin Haydi canlar bir olalım, Cihanşahları yine çıkar aramızdan İşte Metehan,İşte Alparslan,İşte Fatih Sultan Senin ne farkın var o asil ecdadından Haydi kalk bu miskince uykudan uyan Yeter,yeter artık ecdadın ruhlarını sızlatma Su uyur düşman uyumazken,kış uykusuna yatma Son şehitlerde girdi cennete,o asil kanları yerde koma Şehit kanlarıyla sulanmış al bayrağı yabana atma Şimdi ilimle fenle fetih zamanıdır,kılıç kalkan devri geçti Atı alan çoktan yıldızları,gökyüzünü fethetti Lalezarda mevsim çoktan hazana erdi Silkin ölüm uykusundan düşman ta kalemize girdi Senin töreni kim bozabilir,senden başka Bin can verilse azdır,sendeki ilahi aşka Sen bir yıldırımsın,sığamazsın saraya köşke Kuşan pusatlarını yeniden dalma aleme,meşke Öyle kuşanki zırhları düşman seni görünce erisin Zannetmeki sen alalede,sıradan birisin Devler bile korkundan,inlerine sinsin Ejderhalar önünde yerlere dek eğilsin Bir Türk cihana bedeldir tarihler yazar Türk gibi kuvvetli olmazsan düşmanlar azar Kuvvet haktadır,Hak sefilde ne arar Sendeki iman gücü,iblisleri kovalar Maziye bak ne şanlı,övünmek neye yarar Ati’de seni bekleyen yeni zaferler var Ufukta düşman göründü,çabucak ver karar Sendeki eşsiz cesaret,çin setlerini yıkar Nihat Gülle |
Unutmaki Yalnızca Benimsin,Biricik sevgilimsin...
Senden ayrı yaşam anlamsız,hayat acı Sensiz yüreğim gurbet yabancısı Sensiz tüm sevgiler aldatıcı Sevişmeler bile zehirden acı İnandığım bir sen varsın sevdiceğim Bana öylesine yakınsınki biriciğim Gündüz hayalin,gece rüyana girerim Ağlasan gözlerinden süzülen yaş benim Gülsen yüzündeki neşe bulutuyum Pervaneyim aşk ateşinde sevgilim Aşkının ateşinde yanar dururum Gül dudağın kıvrımlarında tebessümün olurum Gözlerinden süzülen yağmur damlasıyım Hergün pencerene konan sevda kuşu her sabah alnından öpen gün ışığı Her gece uykunda seni koruyan aşk meleği Gümüş tenini aydınlatan ay ışığıyım Senden başka sevgili haram olsun bebeğim Senden başkasını severse dursun çarpmasın bu kalbim Ölürsem dizlerinde acı hissetmem bi tanem Gül yüzüne bakarken sonsuzluğa açılır sinem Ellerin ellerimde dizin dizlerimde olsun yeterki, Senden başkası olmayacak hayatımda aşkım inanki Sarmaşı güllerince sarılsın ellerimiz Kumrularca sevişsin sevdalı gözlerimiz Benim nazlı bebeğim,solmayan çiçeğimsin Sen yeryüzüne inmiş gizemli bir meleksin Benim baygın gözlü ürkek ceylanımsın Unutma ki yalnızca benimsin,biricik sevgilimsin Nihat Gülle |
Unuttum sevmeyi ben yavaş yavaş..
Bekleme yolumu artık gönül pencerende Bir meçhul el ayırdı bizi aşkımızın en tutkulu çağında Ben o sevdiğin ipek saçlı romantik şair değilim Unuttum sevmeleri ben yavaş yavaş Beni ayırdılar senden,bir balığı denizden ayırır gibi Kurşuna dizdiler aşklar dolu ruhlarımızı Bütün özlemlerimi çaldılar hırsızcasına Unuttum gülmeyi ben yavaş yavaş Izdırap gemilerini yüreğime demirlediler Umut şilepleri terketti bir bir gönül limanımı Sensizliğin sularına gömüldü hülyalı bakışlarım Unuttum yaşamayı,ben yavaş yavaş Nihat Gülle |
Utanırım Kulluğumdan...
Biçare bir kulunum Nefs elinden zebunum Seni ister derunum Senden sana sığınırım Günahım hadden efzun Koma beni melül,mahzun Sil günahım bitsin hüznüm Gufranına sığınırım Utanırım kulluğumdan Affetmek senin şanından Kovma beni Hak, kapından Rahmetine sığınırım Ben fakir, sen ganisin Sen bir melik bir sultansın Eşi bulunmaz Sübhansın Şefkatine sığınırım Gel desen yüzüm yok dönmeğe Gücüm yok hesap vermeğe Takatım yok ateşlerde yanmağa Senden sana sığınırım Rahmani kaldır benliği Hem benliği,hem senliği Kur gönülde tevhitliği Gufranına sığınırım Nihat Gülle |
Vurgun..
Gözlerim uykuyla barıştı sanma Sen gittin gideli dargın sayılır Ben de bir zamanlar sevildim ama Seninki düpedüz vurgun sayılır Ne kadar zulmetsen ah etmem sana Her iki cihanda gül kana kana Seninle cehennem ödüldür bana Sensiz cennet bile sürgün sayılır Yalan mı söyledin göz göre göre Ne zaman dolacak verdiğin süre Gönülden gördüğüm takvime göre Aldığım her nefes bir gün sayılır Nihat Gülle |
Vurma Acı Kader Vurma.
Yahşi yerden yaman vurdun Kolum kanadım kırdın Beni yerden yere çaldın Vurma acı kader vurma Körpe aşkımı öldürdün Rengim benzimi soldurdun Saçım,başımı yoldurdun Vurma acı kader vurma Hayat bağım viran ettin, Tomurcuğumu soldurdun Gören gözlerim kör ettin Vurma acı kader vurma Ağu ettin bal aşımı Akıttın kanlı yaşımı Üzdün kader yoldaşımı Vurma acı kader vurma Sarardı güneşim soldu Nev baharım hazan oldu Gönlüm aşk oduna yandı Vurma acı kader vurma Külüm savurdun yerlere Feryadım çıktı göklere Gölgem karıştı gazellere Vurma acı kader vurma Beni yaşarken öldürdün Gönül gülümü yoldurdun Tatlı canımdan bezdirdin Vurma acı kader vurma Düşmanlarım hep güldürdün Dostlarım figan ettirdin Genç ömrümü tükettirdin Vurma acı kader vurma Vurma acı kader vurma Seven kalbimi kırma Nihat Gülle |
Vurulmuşum Sana..
Duygulanınca kurban olurum deyişine Ölürüm,kıyamam sana üzülme cann diye moral verişine Senin gibi bir sanatçının ne işi var burda diye hayret edişine Vurulmuşum sana ahh,Leydi Broce Shilds. Her gece Nihal hanımın sesinden şiirlerimi merakla dinleyişine Sevdayla coşup,çocukca sevinişine,çokmu seviyosun diye soruşuna Bu kadar sevilmek nasıl bir duygu diyince; süperr diye gurur duyuşuna Vurulmuşum sana ahh Leydi Broce Shilds Netten ayrılınca gitme aşkım,nereye gidiyosun diye inleyişine Özlemle yanıp tutuşurken ah aklımı alacaksın benim diye sitem edişine Kainat güzelim,prensesim,ölürüm sana diyince ağlatacaksın beni diyişine Vurulmuşum sana ahh Leydi Broce Shilds Mavi gölden süzülen bir kuğu kadar güzel boyuna posuna Cana can katan,baygın gözlerindeki masum sevdalı bakışına Sen benim eşsiz,pahasız incimsin diyince sevinç gözyaşları döküşüne Vurulmuşum sana ahh,Leydi Broce Shilds ******* boyu,fırtınalı bir aşk rüzgarında çılgınca savruluşuna Bir sosyete zengin kızı olduğun halde o asil,dürüst ve mert duruşuna İltifatların en güzelini duysanda şımarıcam ama bak diye şakalar yapışına Vurulmuşum sana ahh,Leydi Broce Shilds... Çok yazma aşkımm diye yalvarsan da,aşkı anlatan sözlerime katlanışına Romantik şairim,özledim,bende seni seviyorum aşkımm... diye haykırışına Sen çok duygusalsın seni kırmak istemiyorum diyen o eşsiz anlayışına Vurulmuşum sana ahh,Leydi Broce Shilds. Şiir ve şarkı sözlerinden başka armağan kabul etmeyişine Benle herşeyi doruklarda yaşamalısın deyince,utanıp lal oluşuna Ben özgür bir kızım desen de,tatile filan gelmeyişine Vurulmuşum sana ahh,Leydi Broce Shilds... İki büyük vurguna birden katlanam diyince,aşkına sahip çıkışına Evlilik tekliflerime sıcak bakmasa da,umut çiçeklerimi soldurmayışına Gül dudaklım,mihracem bu aşkın sonu hüsran deyince,duygulanışına Vurulmuşum sana ah Leydi Broce Shilds.. Nihat Gülle |
Yağmur Kaçağı...
Elimden tut yoksa düşeceğim, Yoksa bir bir yıldızlar düşecek. Eğer şairsem beni tanırsan, Yağmurdan korktuğumu bilirsen. Gözlerim aklına gelirse, Elimden tut yoksa düşeceğim. Yağmur götürecek yoksa beni... *******i bir çarpıntı duyarsan, Telaş telaş yağmurdan kaçıyorum. Sarayburnu'ndan geçiyorum, Akşamsa eylülse ıslanmışsam. Beni görsen belki anlayamazsın, İçlenir gizli gizli ağlarsın. Eğer ben yalnızsam yanılmışsam, Elimden tut yoksa düşeceğim. Yağmur götürecek Yoksa beni... Nihat Gülle |
Yalnızlık..
Güneşin gurubu ufku sararken, Kara bulut gibi çöker yalnızlık. Akşamın loşluğu cama vururken, Canımı tenimden söker yalnızlık. Avutmaz sevdamı ne lale ne gül, Açmaz kucağını menekşe sümbül, Halimi anlamaz şu dertli bülbül, Gözümden inciler döker yalnızlık. Maziyi andıkça yanar yüreğim, Resmine baktıkça kanar yüreğim, Işıklar söndükçe söner yüreğim, Acı tohumunu eker yalnızlık. Hazin tükenişim kanıma işler, Yakamı bırakmaz hayaller düşler, Döşümün solunda bir sancı başlar, Belimi ikiye büker yalnızlık. Karanlık abanır çığ gibi iner, Anılar toplanır omzuma biner, Ruhumun koyuna bir korku siner, Keyfince seyrime bakar yalnızlık. Muhteşem bir dünya, muhteşem sanat, Bir zerre içinde gizli kâinat, Yağmurda bereket rüzgârda kanat, Aklımı varlığa takar yalnızlık. Şu benim yıldızım usulca kayan, Haykırsam sesimi çıkar mı duyan, Halim bir Allah’a bir bana ayan, İçimi kor gibi yakar yalnızlık. Bir yanımda kalem bir yanda kâğıt, Önümde dizeler dilimde ağıt, Dağıt diyor gönlüm keyfince dağıt, Dört duvar içinde sıkar yalnızlık. Nihat Gülle |
Yalnızlıklar ülkesi...
Bir yalnızlıklar ülkesi kimsesiz yüreğim Örümcek ağlarını örmüş gülmeyen kaderim Sürüklenir bir meçhule hayatla boğuşan gemim Ecel terleri döker sevgi dolu gönlüm Aha yere batasıca ayrılık bumuydu istediğin Umut çiçeklerimi soldurdu her olumsuz dileğin Aşk yağmurundan kaçarken doluya tutuldu benliğin Gülleri açmadan soldu içimizde sevda bahçemizi Yorgun bir savaşçı gibiyim bilemezsin Spartaküs misali tükendi özgürlük hayallerim Sana kavuşmadan ölürsem açık gidecek gözlerim Bir aşk fırtınasında kaybolmuş kimsesiz,yalnız biriyim Nihat Gülle |
Yalvar Kul Allaha Seher Vaktinde...
HAKİKAT NAMAZI Sabah namazına hazır olanlar Onlardır Ef’ali Hakka verenler Fail Haktır diye huzur ederler Yalvar kul Allaha seher vaktinde, Yalvar kul Allaha beher vaktinde Öğlen namazını kılan mü’minler Her sıfatı Hakka nispet ederler Her nazar Mevsuf’u şuhut ederler Yalvar kul Allaha seher vaktinde, Yalvar kul Allaha beher vaktinde Akşam namazını imamla kılan Onlardır Allah’ı hem zahir gören Hak söyler ENEL HAK kulun dilinden Yalvar kul Allaha seher vaktinde, Yalvar kul Allaha beher vaktinde Yatsı namazında eyle sen huzur Muhammed yüzünden Hak olur zahir Hak batın ile halk olur zahir Yalvar kul Allaha seher vaktinde, Yalvar kul Allaha beher vaktinde Selat-ı vitiri kılan muhakkak Evvel,ahir,zahir,batın olur Hak Kalmaz şirkin abid mabud olur Hak Yalvar kul Allaha seher vaktinde, Yalvar kul Allaha beher vaktinde Teheccüd namazı farz değil sana Yetim malıdır yakar baştan ayağa Kalmaz şirkin olur abid mabud Hak Teberrüken kılar Fehmi yok haşa Nihat Gülle |
Yan Garip gönlüm....
Dost iline kalktı nice kervanlar Hayran oldu Hakkı bir kez görenler Aşkın ummanında yüzer gemiler Sende dal deryaya,yüz garip gönlüm Hakkın izinde yürür can kafilesi Aldatmasın seni nefsin hiylesi Ölmeden bitermi gurbet çilesi Sende geç gurbetten,gül garip gönlüm Aşkın ummanında inciler ara Sevdasız gönülde bulunma yara Bağdat bulunurmuş hep sora sora Sende pahasız inciyi bul garip gönlüm Seher vakti gelir yarin kokusu Burcu burcu açmış gülü nergisi Sende ezelden var Hakkın tutkusu Sende aşk ile candan geç garip gönlüm Rahmani kalmadı serde sabrım kararım Neresinden dönsen kardır zararın Mihnet altında yaşama budur yararın Sende bu sırra er,yan garip gönlüm Nihat Gülle |
Yanarım..
Ne kadere sitemkarım Ne feleğe isyankarım Ne ölümlerden korkarım Sensiz ömrüme yanarım Ne günahla bulanırım Ne sevapla avunurum Ne aşkımla övünürüm Yalnız geçen ömre yanarım Ne sefahat içindeyim Ne şefaat dilenirim Ne kuldan kulluk beklerim Ayrı geçen ömre yanarım Ne bir sevgi yoksuluyum Ne bir şöhret tutkunuyum Ne şehvetin tutsağıyım Aşksız geçen ömre yanarım Ne zevklerin sarhoşuyum Ne bir sokak berduşuyum Ne kahpeler yoldaşıyım Garip geçen ömre yanarım Ne bir gönül hırsızıyım Ne bir sevgi arsızıyım Ne aşksızım ne yarsızım Mahzun geçen ömre yanarım Ne bir servet avcısıyım Ne namertler muhtacıyım Ne gecenin yargıcıyım Tutsak geçen ömre yanarım Ne fakirlerin acıyım Ne kin nefret ağacıyım Ne zalime duacıyım Masum geçen ömre yanarım Ne talih kısmete güvenirim Ne şans ile avunurum Ne fala,yıldıza bakarım Boşa geçen ömre yanarım Yanarım yanarım,kül olsamda yanarım Gönlüme candan bir dost bir sevgili ararım Nihat Gülle |
Yaşıyorsun Ya Muhammed..
Önce senin nurun yaratıldı adem nebi yok iken Ademdede görünen sensin Ya Resulallah Nurun ile donandı yer-gök onsekizbinalem İki cihan serveri sensin ya Resulallah Adın adıyla birlikte yazıldı be'de noktaydın sen Levlake Levlak sultanı sensin ya Muhammed Aşk şarabın içenler geçti can ile tenden Aşıkların can özü sensin ya Resulallah Bilinmek sırrının aynasıydı pak kalbin Cebrail geçemedi sidretül müntehadan Refik-i aladasın ötesi yok bu makamdan Alemlere rahmetsin,cansın ya Resulallah Fakr-i fahri sultanısın,alemlerin şahısın Cihanda nice şahlar gelse hepsinin padişahısın Kimsesiz gariplerin,gönlündeki ahısın Ahir zaman peygamberi sensin ya Resulallah Seninle gark oldu nur'a,gönül kal'em Sen olmasan var olmaz,zulmette kalırdı adem Seninle dönüyor,aşk ile onsekizbin alem Sen ölmedin ölemezsin,yaşıyorsun ya Resulallah Gerçek aşkın kabesiydin ezelden Şefaat hakkındır,ümmetin bekler senden Şefkat kanatlarınla korunur cümle benden Din gününü bekleyen sensin ya Resulallah Aşkının nefhasıyla dirildi cümle canlar Aşk sırrına eremez seni tanımayanlar Öldü sanır seni hiç anlamayanlar Aşıkların gönlünde yaşıyorsun ya Muhammed Gelmesedin aleme yaratılmazdı cihan Gözümüzde tütüyor senin aşkın hem sevdan Seni unuturmu hiç aşkınla dolan Senin baktığın bahçede olmaz hazan Güllerin efendisi sensin ya Resulallah Rahmani,yoluna eyler can feda Kapında hem kuldur,eli bağlı bir geda Sensiz tarumar olur alem,bir anda Cennetin efendisi sensin ya Resulallah Nihat Gülle |
Yiğidim,Askerim Şehit mi Düştün... Nihat Gülle
Sarı meçlim nerelere kayboldun Hayalmiydin bir görünüp yok oldun Gül dudaklım nasıl açmadan soldun Yiğidim askerim şehit mi düştün Nihat Gülle |
Yokluğunda Öldüm...
Ben ölmezdim de, Senin gözlerin vurdu beni, Bilemedim nasıl vuruldum, Bir gözlerin oldum, gözlerim sen oldun Bilemedim nasıl vuruldum, Ben ölmezdim de, Senin sözlerin vurdu beni, En zehirli yılanların, Karadulların, zehrine eşti sözlerin, Felçliydim, dilsizdim, yatalaktım, Sana öyle tutsaktım, Ben ölmezdim de, Yokluğun öldürdü beni, Ne gözlerinin açtığı yaralar, Ne felç eden sözlerin, Gidişin var ya ardına bakmadan, Vefasız gidişin, Adım adım, gittin... Yavaş yavaş Adım adım öldüm, Belki dönersin diye Kaç kez dirildim, kaç kez gömüldüm... Dönmedin, Ben ölmezdim dönseydin... Yokluğun öldürdü beni... Nihat Gülle |
Yollarına güller ektim..
Bir güzele aşık oldum,vuruldum Aşkıyla mecnuna,deliye döndüm Yollarına gönlümün güllerini ektim Aşkıyla kendimden geçtim Geçti ömrüm gülemedim Bir gül kadar yaşamadım Nice gül bahçesi gördüm Sen gibi gül bulamadım Kendimle dost olamadım Yar yolunda ölemedim Dünya zından göremedim Aşk sırrını çözemedim Kaf dağını aşamadım Yar ile söyleşemedim Anka olup uçamadım Dağlar yüce geçemedim Gönül dağın aşamadım Sular gibi coşamadım Yollar uzak koşamadım Ayrıldım kavuşamadım Saray,konak yapamadım Sultan olup yaşamadım Gül yüzüne doyamadım Aşkına hiç kanamadım Nihat Gülle |
Yolun Sonu Gözüküyor...
Karanlık sardı dünyayı Ahlar inletti semayı Kirlettik canım doğayı Yolun sonu gözüküyor Kur'an çekilmiş göklere Din vicdan hak getire Ar namus kalktı raflara Yolun sonu gözüküyor Seller gibi kan akıttık Sevgi değil nefret ektik Masumları hep ağlattık Yolun sonu gözüküyor Zulmet yağıyor yerlere Kan kusturduk gariplere Zehir döktük derelere Yolun sonu gözüküyor Göğün kalkanı delindi Buzullar bir bir eridi Yeryüzü bir çöle döndü Yolun sonu gözüküyor Depremler durmak bilmiyor Dalgalar insan yutuyor Hak bizi hep uyarıyor Yolun sonu gözüküyor Haya perdesini deldik Şeref libasını yırttık Hakkı hakikati örttük Yolun sonu gözüküyor Volkanlar hep indifada Kanlı savaşlar kapıda Kurt kuş bile hep feryatta Yolun sonu gözüküyor Rahmani gafletten uyan Dayan yalnız Hakka dayan Meş'um sona sende inan Yolun sonu gözüküyor Nihat Gülle |
Yüreğim Gurbet Yabancısı...
Çokmu acı çekiyorsun Yaraların çok mu derin Kimin kimsen yokmu senin Nede durgunsun yabancı Bekleyenin yokmu senin Açılmış bağrında yenin Olmadımı hiç sevenin Nede mahzunsun yabancı Çokmu sevdin bir zamanlar Hıçkırdıkça kurt kuş ağlar Dert pınarı senle çağlar Nede coşkunsun yabancı Halinden belli aşıksın Avare olsan da gayet şıksın Sanki yanan bir ışıksın Nede hislisin yabancı Nihat Gülle |
Zındandan Mehmed e Mektup.
Zindanda iki hece.Mehmed'im lafta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de geri adam,boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed'im! Kavuşmak mi? ..Belki..Daha ölmedim! Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yol da tutuktur hapse düşeli... Git ve gel... Yüz adım...Bin yıllık konak Ne ayak dayanır buna,ne tırnak! Bir alem ki, gökler boru içinde. Akıl almazların zoru içinde Üstüste sorular soru içinde. Düşün mü,konuş mu, sus mu,unut mu? Buradan insan mı çıkar,tabut mu? Bir idamlık Ali vardı,asıldı Kaydını düştüler,mühür basıldı. Geçti gitti,birkaç günlük fasıldı Ondan kalan,boynu bükük ve sefil; Bahçeye diktiği üç beş karanfil... Müdür bey dert dinler,bugün'maruzat'! Çatık kaş...Hükumet dedikleri zat... Beni Allah tutmuş kim eder azat? Anlamaz; yazısız,pulsuz,dilekçem... Anlamaz! ruhuma geçti bilekçem! Saat beş dedi mi,bir yırtıcı zil Sayım var, maltada hizaya dizil! Tek yekun içinde yazıl ve çizil! Insanlar zindanda birer kemmiyet; Urbalarla kemik,mintanlarla et. Somurtuş gibi bıçak,nara gibi tokat; Zift dolu gözlerde karanlık kat kat... Yalnız seccademin yönünde şefkat Beni kimsecikler okşamaz madem Öp beni alnımdan,sen öp seccadem! Çaycı getir ilaç kokulu çaydan! Dakika düşelim,senelik paydan! Zindanda dakika farksız aydan Karıştır çayını zaman erisin Kopuk kopuk,duman duman erisin! Peykeler,duvara mihli peykeler Duvarda,başlardan yağlı lekeler Gömülmüş duvara,bas bas gölgeler... Duvar,katil duvar yolumu biçtin Kanla dolu sünger... Beynimi içtin Sukut...Kıvrım kıvrım uzaklık uzar Tek nokta seçemez dünyada nazar Yerinde mi acep,ölü ve mezar? Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz? Güneşe göç varda,kalan biz miyiz? Ses demir,su demir ve ekmek demir... İstersen demirde muhali kemir. Ne gelir ki elden,kader bu,emir... Garip pencerecik,küçük daracık; Dünyaya kapalı,Allah'a açık Dua,dua eller karıncalanmış; Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış Gözyaşı bir tarla,hep yoncalanmış Bir soluk,bir tütsü,bir uçan buğu İplik ki incecik,örer boşluğu Ana rahmi zahir,şu bizim koğuş Karanlığında nur,yeniden doğuş.... Sesler duymaktayım; Davran ve boğuş! Sen bir devsin,yükü ağırdır devin! Kalk ayağa,dimdik doğrul ve sevin! Mehmed'im,sevinin,başlar yüksekte! Ölsek de sevinin,eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın elbet bizim,elbet bizimdir! Gün doğmuş,gün batmış,ebed bizimdir Nihat Gülle |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:47 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.