www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Osman Demircan (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144015)

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:21 PM

Etek ve Pantolon8

Emel ve Derya bugün iş aramaya karar verdiler.Emel bir aydır işsizdi.Derya onunla kalmaktan mutluydu ama kadın sevgili ve anne olmadan önce birey olmalıydı ona göre. Günlerden pazartesiydi. Derya bürosundan mimar arkadaşlarını aradı fakat bir randuman alamadı.Sonra aklına Tuncay geldi.Tuncay Sürmene'den arkadaşıydı. Basın Yayın Bölümünden mezun olmuş sonra yerel bir televizyon kanalı kurmuştu.Emel spikerlik için uygundu diksiyonu düzgündü.Emel'i onunla tanıştırabilirdi. Hemen telefonuna sarıldı.
-Alo Tuncay nasılsın?
-Sağol iyiyim, sen nasılsın?
-İyi...
-Eşin nasıl hala evlimisin yoksa?
-Evet
-Telefonda sorulmaz ama çok merak ediyorum.
-Neyi?
Derya Tuncay'ın evliliğini merak ederdi.Çünkü karısının yüzü hep gülerdi.
-Eşinle konuştuğumda ona kadınlığını yaşattığını söyledi.Umarım sen de erkekliğini yaşıyorsundur.
-Evet Derya, biz sadece seks konusunda anlaşmıyoruz.Cinsel birlikteliğimiz olmadığı zamanlarda da anlaşıyoruz; çünkü tenlerimiz uyuşuyor.Yani yatakta sarılmamız bile bazen yetiyor.Aynı şeyi düşünüyor aynı şeye duygulanıyoruz.Aynı yataktan akan bir nehir gibiyiz.Biz çok mutluyuz.
-Biliyorum Tuncay. Bu yüzden çocuklarınız da mutlu.Tatmin olmuş anne ve babayla yaşıyorlar.
-Bir sıkıntın mı var Derya?
-Evet, bir arkadaşım var sana yayıncılık konusunda yardım edebilir.
-Hımm aslında ihtiyacım yok ama gelsin bir görüşelim
-Çok sevindim Tuncay, yardımcı olman beni çok mutlu etti.
-Yarın ofisimde olacağım.
-Tamam söylerim gelir, kendine iyi bak hoşcakal Tuncay
-Hoşcakal Derya
Bunu öğrenen Emel çok heyecanlanmıştı; yarın için hazırlığa başlamıştı bile...
Derya ise Emel için bir şeyler yapabilmenin mutluluğu içinde gözlerini kapamıştı günün yorgunluğunu çıkarmak için uyuyakalmıştı.
Sabah sabırsızca hazırlanan Emel ofisin yolunu tutmuştu; Derya ise henüz uyanmıştı. Ne var ki Tuncay işe geç gelecekti; eşi ufak bir rahatsızlık geçirmiş onun yanında olması gerekmişti. Heyecanla bekleyen Emel bunu öğrenince umutsuzluğa kapılmıştı. Aksiliklerin hep kendisini bulduğunu düşünüp umudunu kırmıştı.Beklemeliydi farkındaydı bunun.
Kulağına yan odadan ilahi sesleri gelince şaşırdı.Merak edip kapıyı çaldı.Buyrun sesiyle irkildi.Sanki bu ses tanıdık bir sesti.İçeri girince içine limoni koku doldu.Duvarlar sarıya boyatılmış koltuklar ve halı portakal çiçekleri desenliydi.Masada iri siyah gözlü, düz siyah saçlı, altın hızmalı gömlekli Ömer oturuyordu.Emel'i görünce gülümsedi. Dişlerinin arasından ışık hüzmeleri yayıldı.Dudaklarından aşk fışkırıyordu.O an dudaklarına dokunmak istedi Emel.
-Hoşgeldin yardımcı olabilir miyim?
-Olamazsın; çünkü erkeklerin ayrılmak için bahaneye ihtiyacı yoktur.
-Anlayamadım.
Emel o an hep bu odada olmak istedi.O kadar istedi ki...
Saatler sonrası gelen Tuncay onu odasına davet etti. Önce havadan sudan konuşulmuş sonra iş konusu açılmıştı.Ses tonunu, mimiklerini beğenen Tuncay kararını vermiş Emel'i işe almıştı. Emel çok mutluydu bunu Derya'ya borçluydu; ilk işi onu aramak olmuştu zaten. Dostlukları sağlam temellere dayanıyordu bu iki arkadaşın.
Eve gelir gelmez Derya'ya sarıldı.Ona Ömer'le ilgili duygularını anlattı.Mümkün müydü bu yalancı dünyada gerçek aşkı bulmak?
Şairlerden iyi arkadaş iyi dost olurdu.Duyarlı zeki insanlardı şairler.Peki onlar iyi bir sevgili ve eş olabilir miydi? Ömer şairdi ve Emel de şiir gibi bir kadındı. Kaynaşabilirler miydi?

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:21 PM

Etek ve Pantolon9

Emel de kalem erbabıydı.Birçok yazısı ödül almış ve çeşitli dergilerde yayımlanmıştı.Hatta uygun ortamı bulsa roman yazmayı düşünüyordu. Ömer şairdi ve onu kaleminin gücüyle etkilemeye karar verdi.Aklına ona mektup yazmak geldi ve şu mektubu yazdı:
'Suskunluğumun hangi noktasındayım bilmiyorum ama kafamda soru işaretleri beynimdeki kılcal damarları çatlatıyor.Kaç gün ışığı kaç akşam karanlığı gözlerime gölgeler indirse de kirpiklerime biriken gözyaşları birçok romanı bakışlarımdan sildi süpürdü. Yazarlığın kalem uçlarında gezinen parmak uçları sessiz sedasız bana gitmeleri öğretti.O kadar zamandan sonra gördüğüm bütün düşleri gökyüzünden dökülen metal fırtınayla incittim.Soğuk ve gri demirler saplandı bembeyaz bulutlarıma. Artık ne zaman yağmur yağsa kör olurum. Sessiz kalan bütün bencillikler adına ismimi savaş meydanlarında çarpışan kılıçların tınısında parlattım.Şimdi göz kamaştırıyorsam bu döktüğüm kanların çokluğundandır.Hayat bana ilk önce konuşmayı sonra yazmayı daha sonra susmayı öğretti.Şimdi rüzgarları dinle onlar sana tenimin kokusunu taşırken hala ölmediğimi söyleyecektir.'
Ömer'in masasında zarf sevinç ışıltısı gibi parlıyordu. Alıp okuduğunda sinirlenip bağırmaya başladı.O güzelim dudakları kara delik gibi Emel'in bütün dünyasını yuttu.Ömer Derya'yı beğeniyordu. Onu yüceltecek şeyin sadece Derya olduğunu düşünüyordu.Emel yıkık bir duvar gibi taşları yerinden oynamış bir durumda masasına döküldü.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:21 PM

Etek ve Pantolon58

Koridorlarda kimselerin kalmadığı, herkesin odasına çekildiği kasvetli bir hastane gecesinde Emel kendi yaşadıklarını süsleyerek Nergis'e anlatıyordu:' Bir gece Kemancılar Sokağı'nda iki kişinin ayak sesleri duyuluyordu; biri kızdı biri hayat... Kız umutsuz ve korkak bir şekilde bir o kadar da yalnız yağmura aldırmadan koşuyordu. Arkasında hayat iki metre boylarında, maskeli adam kılığında kendisini takip ediyordu. Yağmur yağmaya devam ediyordu. Kızın elleri titriyordu. Daha fazla koşamayacağını anladı o an. Çıkmaz sokaktaydı ve önünde kocaman bir duvar vardı. Duvarın gölgesinde dehşit verici manzaralar vardı. Hayat duvarın dibinde ona tecavüz ediyordu. Kız dudağındaki kanla susuyordu.' Hayat bazen insanı umulmadık noktalara getirir de artık çok geçtir. Oysa yorulduğunda unutmak için sığınılan düşler sokağında hiçbir şey geç değildir. Emel düşler sokağındaydı ve bir yaz yağmurunun altındaydı. İlk defa elleri üşümüyordu. Kemancılar Sokağı'ndan düşler sokağına kaçmıştı. Burada bütün duvarları yıkmıştı. Üstelik Emel sessizliğin gölgesinde dudağındaki kanla kendi şarkısını söylüyordu. Onu sadece Nergis alkışlıyordu.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:21 PM

Ey Dost Nasılsın Bensiz

Ey dost nasılsın bensiz suya düştü hayallerimiz.
Sevdin mi bir başkasını ıslak kaldı heveslerimiz
Bitimsiz bir kuyu dibinde bütün yaşantım sensiz
Derinden derine acılarım var sensiz hem sessiz.

Girdap dolandı geceye boğuldu sularda aksimiz
Yüreğini açamadı kimselere soldu çiçeklerimiz
Öldü kelebeklerimiz yüreğini burkan bir duyguyla
Ey dost nasılsın bensiz suya düştü hayallerimiz.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:21 PM

Ey Sevgili

Bakışları beni her dem öldürür o gözler ki bana dağları hatırlatır
Bir ceylandır o bakışlarında açar baygın kokulu mor zambaklar
Genzimi doldururken yayla çiçekleri saçlarına konar kelebekler
Eser zülüfleri dağ rüzgarlarıyla yüreğimin tellerine içimi titretirler

Eyy sevgili! Seninle göz göze gelmek cenneti görmek demektir.
Seni sevmek kır çiçeklerinin üzerine yatıp yıldızları seyretmektir
Bana zirveleri yaşatan sensin dünyayı önüme seren sensin yar
Ceylan bakışlarınla yüreğime su serpensin için için coşturansın.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:21 PM

Fantastik Kimya Dersi

Aşkın okulunda kimyasal dersler çok olur.
Yürek tutuşur beden laboratuvara dönüşür
Ter boşalırken ateşli anlarında sevgi pişer
Kalbin deney tüpü içine kimyasallar girer
Pipet duygu tepkimelerini acımasızca içer

Kimyalar uyuşur dudak titremeye dönüşür.
Bütün kalp atışları kayaları havaya uçurur.
Sabrın taşları bir mermer gibi ansızın çatlar.
Bedenin yüksek dağlarında dinamit patlar.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:22 PM

Fenerbahçe Sevgisi

Yer gök her köşe bucak lacivert çiçeklerle bezendi.
Açtı gönlümün gülleri kalbim gül bahçesine benzedi.
Bir enerji fırtınası koptu Türkiye'de toprak renginde.
Büyüdü şafak kızıllığında dalga dalga gün batımları.
Kana susadı yaz akşamlarında kırmızı lale bahçeleri.
Kokusu yayıldı esti dört mevsim Fenerbahçe sevgisi.
Acıdır elem yıkıldı en zayıf yerinden insan çınar gibi
Gül dalından kan damladı sarardı sonbaharda yaprak
Kan ağladı şafak vaktinde bülbül denizi kızıla boyadı.
Fenerbahçe sevgisi bütün kalplerde gün gibi ağardı.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:22 PM

Filistin Gibi

Hiçbir ressama konu olmamış
Hiçbir şiirde bahsi geçmemiş
Kara gözlerimin içine bir bak.
En kötü halimle sev beni.
Bulabileceksen eğer bir ışık
Kirpiklerimden yakala beni.
Rüzgar değmemiş saçlarımla
Aşkın acı yerinden sürükle.
Afrika gibi tükenmiş her yanım,
Bütün dünyayla barıştır beni.
Lütfen ayaklarını öpeyim
Çok acılarım var Filistin gibi
Soykırımdan kurtar beni.
Acılarını sevmeli her insan.
Sabanlarla üzerinden geçilmiş
Bütün duyguları sömürülmüş
Toprak teninde zenci çocuğun
Ağlayışında duy sesimi.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:22 PM

Gerçeğe Gedik Açardım

Elimdeki değnekle bulutları karıştırmak isterdim.
Yaz yağmurları dökerdim kızgın kumlara birden
Zenci çocuğun eline göl suları serperdim serin.
Ağaç büyürdü Afrika bozkırında insan soyundan.

Elime değnek verseler ucuna denizleri asardım.
Dalgalanırdı deli mavi, gök kızıla boyanırdı aniden.
Karanfil kanardı ufukta martılar ölümüne yaşardı.
Dünyayı yerinden oynatır gerçeğe gedik açardım.

Elimdeki değnekle kelebekleri korkutmazdım hiç.
Çocukluğumu yaşayamasam da bunu yapardım.
Bir meşale yakardım mehtaplı gecenin ortasında.
Aydınlık yüzlere bakar yüreklere yıldızları ekerdim.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Git Artık Ne Olursun

Şu an nerdesin? Kiminle berabersin? Git artık ne olursun.
Hayalimdesin bıçağınla ellerin ihanetin kucağında vur vur
Kalmasın beynimde yerin, bu akşamüstü seni terk ederim.
Cinnet denizlerinde titreyerek seni aklımdan def ederim.

Başım bedenimden ayrılmış yüreğim elimde yine severim.
Sense kan görmek istemezsin yıkım ve veda saatlerinde
Bense yıkarım yüzünü istemem elimin tersiyle seni iterim.
Bilirsin ki seni çok sevsem de gidişinle ayak izini silerim.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Gizli Aşk

Hiç bozulmamış çiçekler
El değmemiş düşleri didikler
Ruhlardaki hoş kokular
Uçuşan düşünceleri besler

Güneş alev alev; ateşli saatler
Mutluluk eşkin eşkin ruha işler
Arzda endam eden kelebekler
Gizli bir ateşi söndürmek ister.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Gölge Düşmüş Coğrafyama

Gecenin en onarılmaz saatlerinde acılar en karanlık gölgesinde
Bütün kaybolmuş gündüzlerine dokundu çığlığını gömmüşlüğün
Nerede çocukluğun gecenin öteki yüzünü görmüş masumluğun
Varlık anında sızı sonsuz yenilgilerin ölümlerle dolu küçüklüğün.

Mutlu olmak adına hayatı atlıkarıncaya dönüştüren oyunculuğun
Büyün bitince büyüyen gece iç karartan ışığı yok eden yokluğun
Dudaklarında bin yıllık susuzlukla çok mutsuz kupkuru gülüşün
Savaş altındaki karanlıkta kalmış çocukluğun az büyümüşlüğün.

Böyle coğrafyanın kanla çizilmiş atlasında kalemindir korktuğun
Seni mahkum eden alın yazısı değildir sana ebediyen çizilen
Bak ölümler sefaletler vicdansızca önünden akıp giderken
Söyle nasıl kurtulur kendi inancının gölgesinde sefil kalmış olan

Sürekli hükümlü yetiştiren hayatımızı kelepçeleyen adil olmayan
Bu keder coğrafyasında yaban sesiyle özgürlükten bahseden
Ağaçsız yoksul toprağımıza amansız kader gibi gölgesini vuran
Kurallı kuralsız bütün oyunlarıyla topraklarımıza kök salan
Hayata ait yenilgilerimizi yüzümüze vuran direnç abidesi görsün.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Göster Cennetine Cehennemin Ateşini

Söyle cehenneme nasıl cayır cayır yandığını
Görsün cennet alevlerin ne kadar olduğunu
Tutuşup mazeret dolu bir tahta gibi kor kor
Göster zamana güzelliğin nasıl kül olduğunu

Söyle yağmurun, karın yüreğine değmediğini
Ve hala ölmediğini susuzluğunun türküsünü
Söyle nasıl cehenneme ansızın dönüştüğünü
Göster çiçeklerin niçin bu kadar kuruduğunu

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Gözlerimdeki Uçurum

Zaman, gözlerimdeki uçurum kenarında
Seni düşündüm saatime her bakışımda
Kaybetme korkusunu yaşarken bedenim
Ellerim, ayaklarım pranga tutsaklığında.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Gözlerinde Erimek İstiyorum

Ellerin ellerime değse çığ düşer yüreğimden.
Eririm buzullar gibi karanlık gözlerinin içinde.
Yok mesafesi aşkın birikir damlaya damlaya
Kar olurum; kış olurum; yağarım asfaltlarına.

Hangi yana kaçsan seni bulurum kardelenim.
Sıcak eline, dudaklarına, yağar kar tanelerim.
Yüreğimden parça parça sökülen kristallerim
Beyaz gelinliğe büründürür tenini sevmelerim.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Gözünün İçine Bak Dünyanın

Düş cehenneme; kanın, dışkının tam içine
Gör amansız bir savaşın içinde olduğunu
Yaşa ölümü, korkuyu, umutsuzluğu ve sonu

Anla boynu kırık cesedi, bomba çukurunu
Çırpınan gaz odası kurbanını, haykırışlarını
Ölmek için çırpınanları, boşalan bağırsağı
Yaşamak için gözünün içine bak dünyanın

Korkma! Gör işgalcilerin akıttığı beyni, kini
Karınları burunlarında çırılçıplak gebeleri
Yağmalanan toprakları ve sömürülen ülkeyi
Anla bir deri bir kemik bırakılan bedenleri

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Güneydoğu

Bir özgürlük havalanır güvercin tedirginliğinde yalnız
Kanadı kırık umutsuzlukların tam ortasından apansız
Ağla serçe gözyaşlarınla ölümün tutsaklık olmayacak
Unutma ki gözlerin yine eskisi kadar güzel bakacak

Senin olmuş dünyanda hiç kartal kanadı kalmayacak
Kanlanmayacak hiçbir yerin bütün yaraların sarılacak
Görecek değil doyacak gözlerin mutluluğa ebidiyen
Ey Güneydoğu alın yazın romanlara konu olmayacak

Güvercin sevdalısı topraklarında kansız güller açacak
Bir garip serçe gibi ağladığında ölmeyecek insanlar
Kafdağı'ndan havalanacak masal kuşları mutluluk adına
Zeytin dalına tutunmuş yiğitlerin omuzlarına konacak

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Haberin Yok Ben Ölüyorum

Haberin yok ben ölüyorum boşuna bir ışık arama gözlerimde
Bir akasya ağacının kara kışta tepeden tırnağa donması gibi
Bir şiirden bir romandan dökülen yapraklarda benim hayatım.
Bir söz dahi bulup sana söyleyemediklerim ölü dudaklarımda.

Haberin yok ben ölüyorum bir ağlama başlıyor gözlerim yok
Nankörlük etmeyeyim yine de, senin gözlerinle baktım hayata.
Ölümüm çizilmiş buz üstüne bakışlarım kör karanlık sularda.
Çocukluğum aktı masallardan zümrüt balıklar oydu gözlerimi.

Haberin yok ben ölüyorum hele bir düşmeyeyim senin aşkına
Sürüklenir cesedim sokaklarda alaşağı edilir bedenim şimdi.
Top oynadığım caddelerden kaldırılır cenazem şiir bırakır beni.
Yine de bırakmam seni et, kemik, kan lime lime gelirim sana.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Hayatım Kan Revan

Yollar bir karanlığa saplanır adımlarım yaralanır
Sana her gelmek isteyişimde ayaklarım kanlanır
Bir kibrit ateşidir insandaki gurur hemen söner
Yıkıntılarım heyelanlarım bedenimi sana sürükler

Herkesin başında zaferden taçlar her an ışıldar
Benimse kafamı yarar taşlar çok yenilgilerim var
Hayat hikayelerinde gümüş kemerli kahramanlar
Benimse yenik ordularım var hayatım kan revan

Elleri bir su sızıntısıdır avuçlarından şefkat akar
Hiçbir kadın kucaklamadı beni bu zamana kadar
Herkesin başında zaferden taçlar her an ışıldar
Benimse yenik ordularım var hayatım kan revan

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Her An Kapı Çalabilir

Her an kapı çalabilir içeri azrail girmezse jandarma girebilir. Çocuklarına söyle ağlamasınlar. Eşine söyle kadın olmak zor; erkeğini elinden alabilirler. Bütün kapılar kapanabilir de. Sonra bir tekmeyle içeri polisler girebilir. Bileklerine kelepçe takabilirler alnına bir kurşun sıkabilirler; erkek olmak zor. Yüreğini ezebilirler.
Yaşamak zor yaşamak zor. İnsanlığını alabilirler. Kalırsın gurbet elllerde seni baştan aşağı jiletle kesebilirler. Kuyunu kazabilirler. Kanun çok yasak çok. Seni ölüme mahkum edebilirler.
İnsan olmak zor insan olmak zor. Seni kirletebilirler. Manda gibi sana çamuru sevdirebilirler. Senin dünyan burası diyebilirler. Eline silah verebilirler. Ya askerde ya savaşta öl ya da intihar et diyebilirler. Burası dünya sana yeni haritalar, yeni çemberler çizebilirler. Sonra ateşe verebilirler. İyi bir vatandaş ya da iyi bir kul olup olmadığını ölçebilirler. Seni cehenneme itebilirler. Kötüler için yaşasın cehennem diyebilirler. Seni kötü edenleri ise ödüllendirebilirler. Burası dünya...
Seni susuz bırakabilirler. Sonra çölde yaşayamıyor diye çamı suçlayabilirler. Onu dağlardan koparan elleri öpebilirler. Yüreğine su serpmeyebilirler. Bulutları sahiplenebilirler. Sonra dudakların çatladı diye seninle alay edebilirler. Ağlarsın ağlarsın sesini duymayabilirler. Köpekleri üzerine salabilirler. Sen avsın onlar için kanını dökebilirler. Kanınla beslenebilirler. Burası dünya...
Bu dünyada ezilen çok ezen çok. Bazen safları değişebilirler. Bazen ise el eli ezebilir ayak ayağa çember takabilir. Kardeş kerdeşi öldürebilir. Bıçak bıçağı bileyebilir. Bir gün karşına kendin gibi biri çıkabilir. O zaman mehşer yeri kurulabilir, kendinle hesaplaşabilirsin.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Her Aşk Kendi Mağdurunu Yaratır

Gözlerinde asılı duran tek damlayım bak!
Ha düştüm ha düşeceğim görmüyor musun?
Bu bana yapılabilecek en son şeydi ama
Gel gör ki aşkının mağduruyum ne fayda

Kötülük senin bakışında var ne söylesem
Ellerin ki kasap dükkanı kesiklerindeyim
Avucuna düştüm kaçışım yok ellerindeyim
Yanında bıçak altına yatan ceylan gibiyim.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:23 PM

Her Gün Başka Bir Kefenle Yaşadım

Yanında gözyaşımı sakladım gülüşümde zambakları soldurdum.
Sana daha şirin görünmek için yağmurlarda yüreğimi ağlattım.
Senin için duvarlarda biten ot gibi ayaklarımı hayattan kopardım.
Bir nefes alamadım seninle her gün başka bir kefenle yaşadım.

Zamanın keskinliğinde zambaklara düştü kanımın her damlası
Ellerine tutunamadım gözlerine bakıp karanlıklarına ulaşamadım.
Bir boşluktu bakışlarındaki her yıldız titremesi acıya asılı kaldım
Loşluğumda gömülü kaldım her gün başka bir kefenle yaşadım.

Şafak kızıllığında güneş güne vurdu yüzünü saçını döktü denize
Aklıma güzelliğin geldi bütün gün acını yaşadım zambak misali
Hatırlar mısın seni ne çok sevdim senin için bir öldüm bir dirildim
Bir nefes alamadım seninle her gün başka bir kefenle yaşadım.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

Her Kadın Mezopotomyalıdır

Çırılçıplak bedeniyle şarap kırmızısı saçlarıyla
Babil'in asma bahçelerinde salkım dudaklı kız
Kafasını bir yere koymuş resmini çizdirmekte
Ressamın fırçası en ince yerlerine değmekte
Kızın kahkahası Mezopotomya'dan işitilmekte.

Kız yerlere serilmekte ressama boz vermede.
Bacakları arasından Fırat nehrini geçirmekte
Kızın aklından geçeni tuale dökmesi imkansız
Ressamsa sadece Mezopotomya'yı çizmekte

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

Her Şey Tektir

Ağaçlar her sonbaharda döker yapraklarını
Zamanı gelince sen de dökersin yaşlarını
Aynı yaratıcının suretindedir dallarla yaşlar
Ağaçla insanın farkı nedir güz mevsiminde

Taşa benzer insanlar yontma bir heykeldir.
Dağlarla boy ölçüşen insan bazen zerredir
Aynı yaratıcının değil midir dağ ile zerreler
Çukura girince ağlar sağdaki soldaki gözler

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

Heyecanın Olmak İstiyorum

Her gözyaşımda okyanus damlalarının mutlulukları
Karanlık denizin ortasında varlığına akıyorum ben
İçimde biriktikçe, hesap veriyorum karanlık sulara
Avuçlarına bırakıyorum sevinç aşk adına ne varsa.

Ruhum eriyor; sonsuz, cömert, sınırsız duygu bu
Dinmeyen, düşkün yağmurlar bırakıyorum ellerine
Sana heyecan veren, hayatın için aşkı sunuyorum.
Umuduna, açmaya çalışan çiçeklerine yağıyorum.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

Hırs ve Azim

Türk siyasetinde en çok hakim olan duygunun hırs olduğunu gözlemlemekteyim. Siyasi partiler ' Bir hışımla geldi geçti; peh, peh, peh! ' profiliyle hareket etmekteler.
Ekranlarda bilmem hangi rektör yüz kaslarını gererek ' Benim semtime giremezsin, sen git kendi mahallende muhtarını seç! ' diyerek demokrasinin sınırlarını ortaya koymaktadır.
Bazı siyasi parti liderleri ise ' Ben yoksam felaket olur.' diyerek kurtarıcı rolüne girmektedir. Ben ise her zaman şunu derim 'Allah Türkiye'yi kurtarıcılardan kurtarsın.'
Gelgelelim Türkiye'de bu kadar hırsla hareket eden siyasetçiler içinden kimlerin kazanacağına? Bence bunlar hırslarıyla kendinden geçmiş, duygularını yitirmiş insanlar olduklarından hiçbir şey kazanamayacaklar.
Türkiye'de azimle yani sabırla yoluna devam edenler kazanacaklar. Çünkü bütün gerçek başarıların altında ezilmemiş güçlü sahsiyetler vardır.
Bu halk hiç süphesiz otobüslerin üzerinde konuşurken kendine tüküren siyasetçilere 'Yağmur yağar şakır şakır; Ya Rabbi çok şükür. ' demeyecektir.
Eğri fikir doğru murat almaz. Yani niyeti kötü olanlar hiçbir zaman aydınlığı bulamazlar. Kendi karanlıklarında kaybolur giderler.
Başka bir örnek vermek gerekirse hani o zorbalık sevdalıları var ya onlar aslında bir örümcek ağında yaşamaktadırlar. Bilirsiniz ki bütün hayvanlar yuvalarını barınmak için yaparken örümcekler avlanmak için yapar. Yani burası misafirler için hiç güvenli değildir. O yüzden gerçeğin, doğrunun yanında olmayıp, iyi ve güzel düşünen İNSANLARI kendi ağlarına düşürmeye çalışanlar bilsinler ki; bu dünya onlar için bir örümceğin ağından farksızdır. Ve dahi bilsinler ki insan olmak için illa Müslüman olmak, Hristiyan olmak, illa Atatürkçü olmak, illa laik olmak gerekmemektedir. Bence kaplerinde hardal tanesi kadar sevgi bulunsun yeter. Ama nerdeee...

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

İmkansız Aşk

Yalnızlığım keskin bıçaktır sensizliğimde.
Boynumda sana kurban oluşumun tadı.
İmkansızlık çırpınıyor bedenimde aşkla.
Ölüyorum çünkü sen yoksun senelerce.

Kurban olduğum gözlerinde çelik ışıltısı.
Her bakışında yaralandığım kanlı sevda.
Kıyasıya can çekişimde imkansız sevgi.
Başkalarının kollarında sen bana yasak.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

İnsanlaşma Bir Süreçtir

Dünyada oldum olası bir linç kültürü alıp başını gitmiştir.Ötekine karşı bir tahammülsüzlük ve anlayışsızlık öncelikle tavandan tabana doğru bir seyir izlemiştir.İnsanlar, takdir edilmiş bir hayatın çerçeveli ve yaldızlı kurgusu içinde yaşamaya devam etmiştir. Medeniyetler birbirini anlamaya çalışmamıştır.Sadede gelirsek, Fransız İhtilali'nden sonra dünyada bir bıçak gibi yayılan milliyetçilik akımı, bir çok insanın yargısız infazına sebep olmuştur. Bu infazdan sadece Ermeniler değil bütün milletler nasibini almıştır. Zenciler, Yahudiler, Kürtler, Araplar, Kızılderililer, Vietnamlılar, Koreliler, Boşnaklar soykırıma tabi tutulmuştur.
Ermeni soykırımı olayı ise böyle bir anlayış içinde Batı medeniyetinin Türkiye'de dayatmış olduğu giyotin kültürünün bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır. Türkler ve Ermeniler kardeş milletken bir anda bu dost ilişkileri bıçak gibi kesilmiştir. Avrupa faşizminin sömürü topraklarından çekilmesi durumunda dünyada yaşayan insanların kendi kaderlerini belirleyebileceklerine inancım sonsuzdur.
Türk halkı ise ne zaman ki bilgi toplumu olur ve dünyaya kültür ile bilgi ihraç eder; o zaman bazı karanlık eller Türk topraklarından çekilecektir.İşte o zaman el değmemiş topraklar gibi Türkiye bir cennet olacaktır.
İnsanlaşma ise bir süreçtir.Bu süreci tamamlayanlar dünyada yüzde onluk bir kesimdir.Bu oran yüzde yirmiye çıkarsa bir toplumda, o toplum kurtulmuş demektir.' Atlar at olarak doğar ama insanlar bebek olarak doğarlar; insanlığını sonradan kazanırlar.'
Şu dünyada sadece Türkler, İngilizler, Fransızlar veya Amerikalılar insan değildir. Herkes birbirini anlar ve tahammül ederse bir adım ileri gidilmiş demektir. Sorun o adımı atacak insanların olmayışıdır.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

İntihar Çiçekleri

Nice aşklar eskittim yüzsüzlüğün kalp vuruşlarında
Damarlarımda dolaştı kan yerine kar yüzlü eşkiya
İntihar çiçekleri büyüdü gül yüzlü gülüşlerimde yar
Nice güller soldurdum yağmurları yok saymamdan

Seni ince bir sızı gibi mağara sızıntılarında sevdim
Zar gibi göl üzeri buzlarda dolaştım hassasiyetimle
Seni bir ömür sevebilecekken kırdın ayaklarımı yar
Her ne zaman sana gelmek istesem ölürüm tekrar

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

İntiharım Çok

Saf duyguda dudak titremede.
Ağzım buz ister misali nöbette.
Yangın yeri buralı değil uhrevi.
Deniz döksen söndüremez beni.

Hangi çerçeveyle bakarsan bak.
Her duruş çerçevesi kırık resim.
Eline kanım bulaşır camlarımdan.
Bu dünyalı değilim intiharım çok.

Ne kadar hayat dolu olursan ol.
Yetmez bana derin maviliklerin.
Yüreğime yağmur suları indirsen
Diriltemez sevgin bir daha beni.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

İntiharın Eşiğinde

Her taraf karanlık ve soğuktur intiharın eşiğinde
Gözlerini kapadığın an cehenneme sürüklenirsin.
Ömür boyu mutlu olmadın da ölürken ederler mi
Yok öyle şatafat içinde ölmek sana yedirirler mi.

Yok öyle kolay değil uçuruma atlamayı seçmek
İki gözyaşı döküp arkana bakmadan çekip gitmek.
Önünde ölmeyi çok isteyen nice insanlar vardır
Düşünce iflas etmiş, duygullar bayrak çekmişken.

Önünde atlamayı bekleyen çok sıranı bileceksin.
Önceden kalma borcun varsa onları ödeyeceksin.
Bilinmezler içinde bildiklerin ne ki? Koca bir hiç.
Haykırsan sesini duyan yok, ölüme sevinen çok.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

İstanbul'da İmdat

Saraylar cariyeler gördüğü gibi
Haliç'in kenar sularında,
Sokak çocuklarını da görmeliydi.
Mimar Sinan'ın avlularında
Dilencileri görmeliydi İstanbul.

Yedi tepeden yokuş aşağı
Kaydığını hissetmeliydi ayakların.
İnci gibi boğazına dizilirken yalılar
Kenar mahallelerde mavi gözlü
Yosun kokulu çocukları işitmeliydi.
Zengin bir ruh taşımalıydı İstanbul.

Martı gözleriyle dünyayı gezmeli
Engin bir bakışa bürünmeliydi.
Dizlerine kadar denize boğulmuş
Kadırgaları karadan yürütmüş şehir.

Kaldırım taşlarında üşürken insan
Parklarda, bahçelerde ateş gülleri
Caddede palmiyeler dikmemeliydi
Taşı toprağı altın dindar İstanbul.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

İstemiyorum Seni

Dökülen sıvalardan duvarlarda bir şeylerin kalmaması gibi..
Daha az seviyorum seni...Gün gün tükeniyorken ömrüm,
Daha çok, daha acı dökülüyor gözlerimden bıraktım seni
Hayallerim, aklım, beynim çürüyor yeter istemiyorum seni

Bir çiçeğin önünde otuz saniye durur gibi seviyorum seni
Bir duvar gibi üstüme çöküyor bana ettiklerin, eziyetlerin
Yoruldum bak ve gün, ay, yıl eksiliyorsun takvimlerimden...
Hayallerim, aklım, beynim çürüyor yeter istemiyorum seni

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:24 PM

Kadavra

Gri metal levhanın üzerinde bedenim upuzun
Neşter acımasızlığında kadavra cesedim ben
Boynuma açılan yarıkla kesik tenim kırmızı
Derimi yüzen eldivenden dökülmektedir kanım

Vücudum donuk bakışların altında problemli
Dehşet dakikasında kaburgalarım açık oturum
İç organlarım ibret tablosu ressamsız resim
İnsanlar ten ve kemik değildir ruhumu kurtarın

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:26 PM

Kadehten Dökülen Kadın

Kadehten önce kadının gül kırmızısı saçları aktı.
Sonra köpük köpük sarhoşluk sardı her yanı.
Kadının yemyeşil gözleri ihtiras kokan topraktı.
Asma bahçelerinin üzümü gibi baygın bakardı.

Ahh! Şarap tadında bir kadın dudağımdan öptü.
Üzüm dolusu aşkı köpürte köpürte kalbime saldı.
Başımı döndürdü kızıl şafaklarıma saçını döktü.
Kadehten dökülen kadın kokusunu habire yaydı.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:26 PM

Kadın ve Yatak

Kadınlar gözlerini kapatıp kocalarını dinlerler
Yalancı sevişmeden yalan çocuklar doğururlar
Bir sis perdesi akşam güneşiyle sulara değer
Yatakta kadınlar kaybolur çarşaf didiklerinde

Her yerde saç her telde ince can çekişmeler
Okşamalardan arta kalan kan revan cinayetler
Zor kibar ellerin hoyrat avuçlarda yok olması
Kadınlar çizgidir o incelikten herkes geçemez

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:26 PM

Kafirin Hüznünü Yaşar Gönlüm

Öksüz çocukların ahları içinde bir kafirin hüznünü yaşar gönlüm
Tutuşur yüzüm bir cehennem olur gözüm bir teselli göremem ki
Her köşe başında cinayetim işlenir katilim cennete kaçar gider.
Bakışlarımda kar yağar parmaklarımda kuşlar üşür ölürüm böyle.

Bir hazin türkü dolar gözyaşlarıma ağlarım duymazsın hıçkırığımı.
Bir sayfa aralanır şiirlerimden kaçan kuşları vururlar seyredersin.
Kendini Müslüman bilirsin beni sevap niyetine cehenneme itersin.
Şiir yanar, kalem yanar, elim tutuşur her şeyimi yakıp gidersin.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:26 PM

Kan Yağar Merhamet Dilenenlerin Üstüne

Mor zambaklar ellerini havaya kaldırır
Keder içerisinde kalır bedenleri kıvranır
Çakallar kuşları kanatlarından yakalar
Bembeyaz bulutlar kirli kanlara bulanır

Kan yağar merhamet dilenenlerin üstüne
Bütün yapraklar kararır zambaklar ölür
Yer ve gök titrer güzelliğe çirkinlik karışır
Kan yağar merhamet dilenenlerin üstüne

Siyah güller ak güller daim renksiz kalır
Kara kıştaysa turuncu açar nar çiçekleri
Sen ipince bir dalsın başında kavak yeli
Uyu sevdiğim serçe kuşları ötsün sana

Bir serinlik dolar her akşam rüyalarıma
Derede çakıl taşları saflığını hatırlatır bana
Gülüşünde masal kuşları beyaz kanatları
Rüzgar senle öpüşürken ruhumu uçurur.

Kan yağar merhamet dilenenlerin üstüne
Öyle sevdim ki seni ölürüm gülümsesen
Toprak dağlardan sel gibi koparak gelir
Duygular yüreğimden can vere vere gelir

Ben ağaçlara, dallara tutuna tutuna çıkarım
Seni meyvelerin kekremsi tadında ararım
Yapraklar ellerinle doldurur dünyamı ansızın
Titrek, ürkek bir duyguyla hazanını yaşarım

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:26 PM

Karalahana

Bu ara karalahana gibiyim. Karalahana kara değil; ben de ben değilim.
Kendi rengimi ortaya koyamamaktayım.Evet, ben yeşilim ama nedense kara talihim peşimde. Sürekli bana kapkara bir ön yargı giydirilmekte. Kişiliğime uygun bir boya hayatımı renklendirememekte.
Sürekli fırçalamakta beni insanlar kişiliğimi karalamakta. Benim yaprak yaprak bir mahşer yeri olduğumu görmemekte. Yemyeşil bir tabiata sahip olduğumu düşünememekte. Herkes bana dünya kazanında cehennem azabı yaşatmakta. Beni iliklerime kadar kaynatmakta.
Bembeyaz kar örtüsü üstüne karalahana gölgesi düşmekte. Yeşil ve beyaz kompozisyonu kış manzarasını oluşturmakta. Soğuk bakanlara yemyeşil lahana sımsıcak ruhunu akıtmakta. Soyadımı eriyen buz sarkıtlarının sularına katmakta.
Yoksulun karın tokluğudur karalahana. Bir coğrafyanın yamaçlarından kopup gelen sevgi selidir aslında. Bir toprağın yüreğine ekilmiş aşk tohumudur. Karadeniz ruhunun alevden bir bitkiye dönüşümüdür. Bütün ocakları tutuşturan bir fitildir bir kişiliktir başlıbaşına.
Bir karalahana iklimi yaşamaktayım. Kimse ruhumu yansıtan yayla yeşilini görememekte. Herkes beni içindeki karanlığa çekmekte. Bana karalahana demekte. Sonra oturup yemekte. Aslında şunu kimse bilmemekte:
Bir isyanın kök salışıdır karalahana.Dağlarda toprağa tutunmanın ve bir rüzgarı hissetmenin adıdır. Yaprak yaprak yeşil yeşil hayatın tadıdır ve benim açlığımdır.

Osman Demircan

GooD aNd EvıL 04-10-2009 05:26 PM

Karanfil

Korkular poyraz estiriyor düşlerime.
Bir yaprağı bile titremiyor karanfilimin.
Binip gidiyorum kapkara bulutlara.
Karanfil serpiyorum aydınlık yarınlara.

Biliyorum zayıflıklar boyun borcum.
Boyun eğmiyorum zavallılıklara.
Bembeyaz karanfiller koklatıyorum
Kan içre kan kırığı burunlara.
Senden ışık taşıyorum ağaran ufuklara.

Osman Demircan


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:25 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.