![]() |
Hasretin Ellerinde
Bilmeden siliyorum o güzel duyguları Beni seni anlamaz hata kandillerinde Korkunun yuvasında besleyip kaygıları Gözyaşı yapıyorum aşkın mendillerinde Islak ve nemli durur yüreğimde bir köşe Maskemdir gösterdiğim yüzümde ki her neşe Kuru dal gibi sevdam atıyorum ateşe Açar mı bilmiyorum baharın güllerinde Hazan gel artık hazan kapla bütün ruhumu Şu zaman saatinde boşalt bitir bu kumu Bir an sonsuza doğru gönderiver okumu Bir cansız beden kalsın hasretin ellerinde Ertuğrul Şakar |
Hatıra Kanser Gibi Bulaşır Kana
Yapraksız ağaç mı bekler yalnız Sabit olan ve değişmeyen Hep içinde büyüyen, gelişen Sorulu gözler mi hep durak Mevsim gibi mi geleceksin Sevginin ardına hasret ekerek Ne olacak sevilmekle büyüyen, gülüşen Gönül dediğim bahar özlemi toprak Vefayı hatırlatmayacağım sana Hatıra kanser gibi bulaşır kana Neydi ki umutlarda değişen Niçin dalını hazana bırakır yaprak Tektin ve tiril tirildin Bin defa öldün, bin dirildin Öyle bir bağlılık ki delişen İçi yakın, dışı sonsuzda ırak Kuru bir ağaç gibi gör bedeni Dal kurusu çıtırtıyla sev beni Sarı bir sonbahar belki ilişen Toprak gibi aç,susuz, kurak Ertuğrul Şakar |
Hatıralar Kişiye Özel
Ansızın gidivereceğim Benim haberim olmayacak Senin belki Kitabın içinde ne bulacağım Seni okuyamadıktan sonra Her düş bir şifredir belki Sonsuz, yokluktan farklı mı Farklı mı cisim ruhtan Kapı kapıdır belki Uyum dediğim teslimiyet yok Yok ayrışmadan yenilenmek Her yeni eskidir belki Aşk mı masanın üzerindeki paket Ne ruh, ne et Başka bir şey belki Dondurulmuş zamanlarım hatıradır Hatıralar kişiye özel Yokluk herşeydir belki Ertuğrul Şakar |
Hayalle Hasretin Arasında
Gül ve güneş arasında ışık Aşk hayatın başkalaşmasıdır Sevda hasrete yapışık Bedenin kendini aşmasıdır Görmek tamamlanıyor mu hissetmeyle Duydugum ses ötesi birşey mi Şekil kayboluyor mu gitmeyle Haykırmak ve susmak sanki herşey mi Sessiz özlemlerin mağarasında Ne gül var, ne güneş, ne ışık Hayalle hasretin arasında Issız damıtmalara alışık Susmak bir kıyamet çığlığı Beklemek sevda ülkesinde anıt Yürek bir kelebek ağırlığı Yaşamak talan yurdunda ağıt Gece gülleri uyandır sabaha Işık bir neticedir buluşmada Aşk eşikler asar siyaha Varlık tezatla oluşmada Bitmeyen incelmelerle iner Gül ve güneş birleşimi bir kırmızı Umut,aşk kafesinde tüner Sevda, tüller ardında susmaz sızı Ertuğrul Şakar |
Hayat Bazen
Hayat bazen Bölük pörçük Hiç bir şey etmeyen Bir ondalık Bazen bir gönül Milyon gönül Gök yüzü gözlerin altında Atam Fundalık Kalenin bayrağı barış Yeşili koyu Funda ve yeşil kal Sonsuzluk boyu Ertuğrul Şakar |
Hayat Ne Kadar Kolay Değil mi?
Hayat ne kadar kolay değil mi? Biz her şeyi ne çabuk zorlaştırıyoruz Isınmak isteyen bir sevgiyi Neden körükleyip korlaştırıyoruz Bir antik zaman mabedi gibi Aşkı neden taşlaştırıyoruz Bir salkım üzüm yemektir niyet Bağcıyı ne de çok telaşlaştırıyoruz Kurallar korkanlar için vardır Nasıl da ritmi yavaşlaştırıyoruz Ölüm bile bir kapı aralığı Canı cananla eşleştiriyoruz Geç kalmak diye bir şey var mı sahiden An'ı an'la ancak birleştiriyoruz Gel kolayca ikram et sevgi çorbandan Sevmeyi oldum olası güçleştiriyoruz Hazineler istemiyor ki hayat, korkma Bir sıcak gülümseme, içleştiriyoruz Ertuğrul Şakar |
Hayat Şaşırtmaya Alışmış
İçimi alıp götürürken Bir parçam ayrılmıştır bütünden Bal olmuş bir emek gibi özden Vagonlar boyu yürürken Son düzeltmeleridir ressamın Uzun uzun süzgün bakışlar Bir bilinmeze değil mi akışlar Nasıl parçası ayrılır tamın Demeler susuyor durgun Örtüyor zaman tipisi atışları Kaderin ara renk katışları Sahilde, dalgalarda yorgun Çiçek, gülücük, bakış yapışmış Gitme denmez, kal denmez Sözle sözcükle ödenmez Hayat şaşırtmaya alışmış Ertuğrul Şakar |
Hayat Tek Kişilik Değil
Hayat tek kişilik değil Bir pandomim Göz kendini seyredemez ki bir tanem Kime ikram edeyim bir salkım üzüm Nasıl aydınlanacak, gülecek yüzüm Aile çogul,belki de tekil Yalnızlık Allaha mahsus derler Tacmahal sevgiyle yaşıyor Kazım Uzun sensiz evde kalmış derler Hayatımın anlamı sensin İşimin şiirimin aşkımın Sen hayatıma anlam verensin Uzat ellerini şubat sonu Işıklara uzanırken sana uzanayım Sevmek kanatları ile uçayım................ Ertuğrul Şakar |
Haydi İşte
Teslim olmuş bahar Teslim olmuş meyve Teslim olmuş gelincik Teslim olmuş menekşe Haydi işte Ben dokunma özürlüsü Teğet geçen korkularla Sen de değil güzelim, Ben de bu Acizlik İradesizlik Bu benim işte... Ertuğrul Şakar |
Hep Sen Alma Ver Biraz da
Aklı asa gibi tutma Yüreğinle gör biraz da Hesap kitap edip yutma Şu nefsini kır biraz da Hayat kiraz dalı olmuş Sepet sepet meyve dolmuş Akıllıysan sanki n'olmuş Hal ve hatır sor biraz da Her köşede gamla, tasa İnsan mutsuz, girmiş yasa Sevinme doludur kasa Dert, gözyaşı sar biraz da Aklı yürek ile sula Kapılma paraya pula Saldırma yetime dula Hep sen alma, ver biraz da Ertuğrul Şakar |
Her Canda Heyecanlanıyorum
İz kalır mı gök boşlukta Gök mavisi umut izi Sonsuz bir gürültü sükutunda Kim dinler, kim anlar bizi Sabırlardan neşelerden geçerek Işık oyunları yıkar aşkı Kırılmış bir faydır volkan Lav gül olsaydı keşki Her canda heyecanlanıyorum Can sırrın labirenti Irmak sırda susarmı İçim her an beklenti Elementlerle dürülmüş Nefes dediğim ses Tarihin girdabında döner İnsanlarla örülmüş kafes Herşey unutulacak mı yine Yeni baştan hep yeni baştan Aşkı bir heykel gibi sevip Aşk mı oyacağız taştan Ertuğrul Şakar |
Her Davranış Tek Ve İlk
Aradığım ne, arı gibi Bal yapma becerim yok Taşta tahtada çiçekte Niye kendimi çiziyorum Tuttuğum, gördüğüm benim artık Marazi bir hatıra insan Kendini değiştiren damgalarla Her şeyi ben yapıp geziyorum Bilinmez bilinir artık Başkalık silinir artık Yurt tutup kalınır artık Sezdikçe seziyorum Beni dokunan alıyor Ben dokuyorum tezgahlarda Madde olmasına maddeyim Ruhlarla beziyorum Benim balım bencillik Her davranış tek ve ilk Nasıl bir kan ve kemik Destanlar yazıyorum Ertuğrul Şakar |
Her Gül Bülbülle Kalmalı
Işığı nuru görmeden Sevip vuslata ermeden Hiçte arayıp sormadan Sevsen bile sevmez misin Seven zaten yaralıdır Sevmeyen paralıdır Türlü dertler sıralıdır Sevsen bile sevmez misin Çiçek düşer meyve olur Her tomurcuk bir renk solur Her şarkıda özlem kalır Sevsen bile sevmez misin Dış güzellik gönül taşsa Dökülen tek yönlü yaşsa Çevrende sevda dolaşsa Sevsen bile sevmez misin Dağlar aklını kaçırsa Pınar bir zehir içirse Yollar Ferhat'ı geçirse Sevsen bile sevmez misin İnandım kandı sözüme Dönüp bakmadan yüzüme Kibrit çakmadan izime Sevsen bile sevmez misin Her söz karşılık bulmalı İnsan muradın almalı Her gül bülbülle kalmalı Sevsen bile sevmez misin Ertuğrul Şakar |
Her Hayırlı İşte Afyon
Frig gibi,Hitit gibi antika Bağrımda bir kaya,bir dağ Ulaşılmaz baş döndüren patika Bir kale dimdik,dünya durdukça her çağ Türkiye gelir geçer üstünden Bembeyaz güler yüzlü otogar Savaş ve barış tren demektir Tarih kitabı gibi bir gar Ah kaymaklı lokum,ah kaymak Afyon et kokar, sucuk kokar Arı kovanı gibi esnaf,arı Yüzyıllardır mermer doğrar Her makus talihi millet Afyon'dan yakar,yıkar Hürriyetin yüreğidir vuran Zafertepe,Anafartalar Köylüler,çalışkan köylüler Alınteri bereket örülmüş duvar Ya sanayi,yükselen bacalar Daha güzele,iyiye yarış var Tertemiz yollar,parklar,sokaklar Afyon yeşillik,nazlı bir yar İlçeleri iri yarı,gelişmiş Her biri bir şehir çok bahtiyar Anadolu deyince uzat elini En eski çağlara kadar Her taşın altından,her hayırlı işte İnanın Afyon çıkar 1998 Ertuğrul Şakar |
Her şey hazır
Bir masanın guguklu Saati miyim? Her sabah sandalye Üstünde hazır Aynı yollar,aynı koşu Sıralı mıyım? Ölüm gelene dek Kurması hazır Monoton sorularım Bilmeceli cevaplar Söyleyin şarkılar,plaklar Çevrem hep hazır Sabah saatle yarıştım Aynayla barıştım Hap aldım yatıştım Rolüm,perdem hazır Tartışayım kendimi Bende bileyim derdimi Tartayım irademi Gerekmez,her şey hazır Doğarsın her şey hazır Ölürsün her şey hazır Ertuğrul Şakar |
Herkes Şair Olmalı Bu Dünyada
Şiir nedir, şair kimdir diye soruyor birileri Elemek için sevgileri, sözcükleri Dayatmak için kendi kalıplarını Paris'e en güzeli soran üç güzel Kabul etseydi diğer güzelliği ne olurdu? Gönül kimi severse güzel odur Bırakalım şimşekler yırtsın gökyüzünü Bırakalım şelale; şelale kalsın Hep gökten üç elma düşsün Niye dayatırsın üstünlüğü Gül mü güzel, karanfil mi? Var olmak en güzeli değil mi? Kurallar kuramlar bıktım artık Hayat değişmedikçe neye yarar Her insan şair olmadıkça Atlet olmayanlar koşmasın diyor Bu uzun yolda oksijen tüplüler Şiirin çimenlerini betonlayarak Beton sözcüklerin haşmeti Ruhların betonlarını döküyor şantiyesinde Kendi olamıyanlar söz ameleliğinde Herkes şiir yazmalı Herkes şair olmalı bu dünyada Evren şiir, insan şiir aşk şiir Ayrık diye koparma tabiattan Beğenmediğin, kafana yatmayan sözleri Her şiirin bir seveni, bir sevileni vardır Ertuğrul Şakar |
Hiç Bırakmadığım Yanım
Ayrılmış bir parça gibiyim Görülmez bir bütünden kopmuş Eksik bir yanım var nedense Hep bir masal içindeyim Bir varmış bir yokmuş Hiç bırakmadığım yanım Dünyaya tutunma arzusu Kaderimin limelenmiş karelerinde Hüzünlenerek dikiyorum hayatı Canımın içinde oksijen ve su Kapanıyor açılıyor hava Güzel ve çirkin içiçe Beklemek ölümün bir durağı Nefret ve sevgi karşımda Aşk tahtında kraliçe Zıtlar orkestrasında bir davul muyum Hep benim mi sesim bas Çiçeklere kuşlara hüznü kim ekti Sevinmeye hüzünleyen kim Nedir yüreğimin içindeki yas Ertuğrul Şakar |
Huzur Hüzün Tadında Mahzun
Son saatleri nasıl saklayabilirim Akan zamanda senlikteliğimi Bulutlar hüzün sarmada birebir Hasret alevlenmede İçim gitme demelere doyamıyor Her valiz bana düşman Doymak aç olmanın ölçüsü Açlığım yine beni kazanan Kahverengi bütün paletim İstanbul baştan başa kahverengi Huzur hüzün tadında mahzun Huzur sen olmanın dengi Saatler örtündüğüm hırka Beni ayırıyor her yerde ellerin Sen öndesin, bende her zaman arka Yollar fay kırıkları gibi derin Sensiz zaman neye yarar Sensiz su, sensiz güneş Senle iken ben benim Kıvılcımım, yüreğimde ki ateş Ertuğrul Şakar |
Işık Uzat
yaşamak ışıktır yürek ışıktır göz ışıktır şiirle yaşamak için şiir olmalı yürek şiir olmalı dil aydınlanmalıyım koşmalıyım ışığa şiire gel sev beni gel şiir söyle ışık uzat Ertuğrul Şakar |
İçimde Yaşayan
Herşey istemek Belki hiç bir şey istememektir Asude gibi yani Sonsuz aceleciliktir Tohum toprağın karanlık yüzüdür Işık karanlığın cekirdeğinde ki umut Dondurulmuş zamanlarda çizilmiş Bir kader ırmağıdır yüz Ben suçsuzum diyor çerceve Bütün suç içimde yaşayanda İçimde yaşayan ne var bilmiyorum Bilmiyorum kardelen bakışların esrarını Ertuğrul Şakar |
İçimde Yılkı Atları
Issız bir yalnızlığı yaşıyor İçimde yılkı atları Geçmiş küheylanların destanlarından düşmüş Suratları Hatıraları uğurluyoruz Gün gün, yıl yıl Süreli birlikteliklerin mutlulukları Biraz yakalara takıl Susadığım zaman aklıma geliyorsun Yürek kavruluşlarında biraz Terkedilmiş su yürekler adına Dünya dolusu sazlık, saz Ertuğrul Şakar |
İletken Cesaretlerin Hayranıyım
İletken cesaretlerin hayranıyım İyileştiriyor oyalama yüreğimi Devrolunmak ne kadar güzel durmaksızın Muştulamak için sırçalanmış emeğimi Kozalak gibi kopuyorum ağaçtan Aranılmak olmadan ıssız ormanda Mahsur kaldım hazan yapraklarıyla Kafiyesiz bir serilişte toprakta Unutmak istiyorum sahanlık dolusu hasreti Ergin bir çam ağacının dal yorgunluğu Devridaim olmak belki çok hoş Mutluluk yeniden doğar bensiz Tecrübe turfanda bir aşkı bulamaz Işıklandırmak için aşk ıslanmalı İndirmelisin acemi duyguları Şekillerle süslemeden göndermelisin Donakalmalıyım ışık donatısında Ayak üstü hafiflemeliyim rüyada İletken kırılmaları hissetmeli hücre Notalar oğullanmalı bestelere Meyvelenmek çiçeklerde kaderdir Canlılık; koku ve renk bürünür Edinmek için sendeki bir göz ışığını Ezberliyorum evvelki eylemlerini Ertuğrul Şakar |
İnadına
Bir şehrin ağırlığınca çöker İçime kaskatı beton Hani kelebeklerce uçacaktık Elmalar gibi tonton Vuslatı nerede bulurum Aşklar bile karton Kızlar var inadına güzel Sosis,salam,jambon Ertuğrul Şakar |
İnanamıyorum
Kırılmamış daha tutunduğum dal Bütün paniklememe karşın sağlam Bana şaka yapıyor hayat Sevgi koparılamıyan tutkal Terkettiğim boşvermişliğe inat Git bulutların üzerinde yat İnanamıyorum desem yeridir Sevincimi çogaltıyorum kat kat Bu nasıl bir esinti böyle Ağaçlar aşkın gözleridir Gel biraz hasret ve umut sun Gel benim sevdiğim şeyleri söyle Kendini anlat rahat rahat Biraz daha konuş ne olursun Seni gördüm ya hiç gam değil İşler senden sonraya dursun Ertuğrul Şakar |
İnsan Yanımın Gizemleri
Bir hukuk kitabının arasından Bir yüreğin sevdiği slaytlar düşer Düşüncenin ötesinde büyüyen duygu Renk ve sesin birlikte güzelliği İnsan yanımın gizemlerine tutulu bir ayna Bir ayna bilmediğim ben serüvenim Ben serüvenimin çaresi ve çaresizliği Bir on kasım gününün azizliği Bütün kaleler çimen çimenmiş Beklenmedik yeşillikler boyar bir funda Belkiler bir acizlik ve güçsüzlük görünür Her mükemmel bir eksik tasarımdır Slaytlar beceremiyorum göndermek için Söz çiçekleriyle örterek ayıbımı Beceremiyorum sakin ve ortadan olmayı Bir kanun maddesinin üstünde uyuyup Ertuğrul Şakar |
İster Doluyla Gel
Baharı görmeden yaza karıştım İster doluyla gel,ister sel ile Ateş ile ayaz ile yarıştım İster deliyle gel,ister el ile Mevsimler içiçe girdi şaşırdı Çiçek açımını rüzgar deşirdi Güneşse derimi çoktan pişirdi İster çalıyla gel,ister dal ile Tat almadım tat vermedim günlere Hasret kaldım serin yelli dünlere Bahar poşusuyla al düğünlere İster tel ile gel ister dil ile Ertuğrul Şakar |
Kaftanların Kafilesinde
Kamer altında kamelya Hınçsız gözenekleriyle karşıt Katmerli kovuşların gözyaşlarına Hıçkırık bir o kadar kilit Kaftanların kafilesinde kemer Harmani ipek kibir Güfte güdümlü iştirak ediyor aşka Ertuğrul Şakar |
Kaldırılmış Yorumlar
Yorum yok Seslerin içerisinde susmaya ihtiyacım var Kaldırılmış yorumlar Çiğ ıslanmışlığı çiçeğin üzerindeki Mutluyum içimdeki kemiren kurtla Bahar umutları hep çiçek açar Bilmemelisin değişimi Aynı kaldığına inanarak Kaldırılmışsa yorumlar Yorum yok Ertuğrul Şakar |
Kalem Kağıt Değil Bu
Kalem kağıt değil bu Mürekkep de değil O denizdeki çarpan dalga O oynaşan tekne Bulutlardan süzülen güneş ışığı Yüreğimdeki hüzünler Damarlarımdaki kan Ayrılığa mı koşuyor Bırak noktaları şimdi Bırak durakları vedaları Duvarlardan kazıma,kalsın Bakışlarınla yazdığın sevdaları Yazıp okunmalı mı? Sessiz sedasız düşen harf Yüreğinde kıpırdayan umut Kalem kağıt değil bu... Ertuğrul Şakar |
Kan Gül Pıhtısı
Sevmek acı çekmek midir sence Hep beklemek midir yolcuyu Sevmek bulutlar gibi Güneşe örtmek midir örtüyü Kaybolmak mıdır yıldızlarca Uzaklaştırmak mıdır bulguyu Hep kar,hep tipi Denizde özlemek martıyı Acı,her acıdan ince Boynumda sanki güneşin ipi Kaybettim tat danilen algıyı Kan gül pıhtısı koyu Acıyı kaldır sevgiden Tatlandır gülüşlerinden Ertuğrul Şakar |
Kandil
Bir değerleniş yeniden Düşküne uzanan el Bir pirizma geçişi Işığa toparlanış Ellerimi yükselten Bir dua atmosferi Önüme döktüğüm geçmiş Bir arzulu gelecek Vuslat camı üzerinde Sallanan bir silecek Kendimi gösteren ayna İçimin eriyen yağı Yalnızlığımın defteri Hatalarımın silğisi Kandil yağın olayım Erit ve damıt beni Sonlu o yunlarımın Sonsuzluk hasreti Ertuğrul Şakar |
Kar (dörtlük)
Korku paltolarında,uçuşan apak sevgi Suyun kalıptan çıkmış en estetik biçimi Bir aşk kadar beyazsın, bir kara kadar yergi Korku ve çoşku ile oynatırsın içimi Ertuğrul Şakar |
Kar ve Güneş
Beyaz güller gibi döküldü Gökyüzü sepetinden Ayaz sonu pamuk karlar Beklesem mi beklemesem mi Ak dertlerle karakış Her dertte dertle yarış Bir kar parmak karış Dertlerime eklesem mi eklemesem mi İkibin altı sonu Yirmi altı aralık Yerde gecenin donu Teklesem mi teklemesem mi Ara sıra çapkın güneş Bakışlarıyla eritiyor karı Hasret bakışlı sarı Emeklesem mi emeklemesem mi Kar ve güneş İçim ateş Saat beş Pineklesem mi pineklemesem mi Ertuğrul Şakar |
Karabağ Kızıltısında Bir Gül
Hülyanın çiçekli sesleri ile süslü Sesinin katmanlarındaki bülbül Fısıldaşmakla konuşmak arası Dudaklarının toprağında bir sözgül Yakınsamakla başlıyor kulaklarım Kulaklarımda gül kurusu bir kül Beyazlık adına ne varsa her şey iskele Aşk ölümcül düşlü bir herkül Gram gram eriyorum mutluluktan Hayranlıkla dipçikleniyor gönül Erguvan muhafazalı bir kültür Karabağ kızıltısında bir gül Gözlerini ve dudaklarını bana sat Şen şakrak, ışıl ışıl; hem öv, hem övül Ertuğrul Şakar |
Kendimi Yaralıyorum
Geçmişin dönülmez patikalarında Zaman zaman filmi başa alıyorum Ne kadar doğru,ne kadar yanlış Hatıralar içinde bunalıyorum Hep benim yüzlerim kesik aynada Hep ben baş başa kalıyorum Gelincik, kardelen,zambak Ellerimi aşka kınalıyorum Geçmiş zamanların kınaları Avuç çiziklerimde daralıyorum Seni bir geçmiş gördüğüme darılma Hatalarımı her gün sıralıyorum Keşke hatasız ve zamansız olsaydım Seni düşündükçe, karalıyorum Zamanı aralıyorum Kendimi yaralıyorum Ertuğrul Şakar |
Kesitlerde
Kesitlerde kesiler saklıyorum Üstü örtülmüş ve uyutulmuş Yıldız dediğin küme küme Bir ışıltıya dilek tutulmuş Zarlar elimde toplanıyor nedense Geçmiş zamanlara zarlar atılmış Düşünmek istemiyorum çıkışı Çıkış yokluğa katılmış Kesit midir duruşun ve hep öyle misin Öyle misin hep renklere boyatılmış Bütün galaksilerde bugün tatil Aşk yaşam çemberinde aldatılmış Ertuğrul Şakar |
Kırılgan Bir Dünyanın Kırılgan İnsanları
Kırılgan bir dünyanın kırılgan insanları Yüreklerinde hep ateş topu beslerler Kırılırken kırar bütün kıtaları Kral olur kırılmış gül bahçesine Bülbül hep feryat etmiştir Ateş hep yakmıştır Kediler nankördür bilir misin Yumuş yumuştur nankör tırnakları Dudağım kurur ateşinden Eşinden bir tane daha yoktur Kırılışlar nasıl çöker içinde İçinde kırılmamış bir vakit mi var Kırılgan bir dünyada sevgilim kırılgan Yansımaları kırılgan bir kristal gibi beklenmedik Ertuğrul Şakar |
Kıskanılmalı
Pınarlar çağlasa da çöller kıskanılmalı Yağmurlar rahmet ise seller kıskanılmalı Ufkun sırrı dediğim bir serapa yükseklik Aşkın cezbesindeki güller kıskanılmalı Ertuğrul Şakar |
Kıyında Bitiyor Bütün Denizler
Ne çiçekler açıyor içimde her dakika Avucuna sunulmak üzere her gün Sen eriyorsun günden güne Ben eriyorum senden sürgün Pişmanlık bir şey yapamamaktır Ellerini öperken bile uzak Zaman ayırmak istiyor bizi Sevdikçe yakınlaşıyor tuzak Annem diyorum eriyerek çaresizce Hayallerimin kapısında susuz Kelime ne kadar aciz sevgide Söz beyaz ağılı bir tuz Ayrılmak istemiyorum ben senden Sen olmak istiyorum her an Sevgi şelalesi gözünden Cennet iz düşümü bir zaman Eriyorsun bir mum aydınlığı gibi Gölgen olarak büyüyoruz bizler Can sanki bir aşk katibi Kıyında bitiyor bütün denizler Anam canım anam benim Varlığımın döküm kalıbı Sana bir şey verememektir Ömrümün en büyük ayıbı Ertuğrul Şakar |
Kim Aldanıyor Ve Kim Aldatıyor
Kim aldanıyor ve kim aldatıyor Güneş nerde, nasıl batıyor Kadeh mi büyülü el mi bilmiyorum Gül dudaklarla artık gülmüyorum Bu çağ nasıl bir çağ, nasıl bir insan Coğrafyalar boyu çizili bir kan Sözcükler barış dalı sözcükler Canilere yapıyor gözcülükler Hangi zamanlardan kaldı bu kin Kin ve nefretin adı mı din Öldürmenin birliğinde birleşenler Medeniyet diye mezar eşenler Barbar diye pusatlanmış bir korku Birleşik barbarları sarmış korku Kazanan kaybedecek zıtların tezatında Tırmanan inecektir bu dünya hayatında Aldatan aldanacak, kandıranlar kanacak Yaktım diye sevinen ateşinde yanacak Ertuğrul Şakar |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:38 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.