www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   ...:::Karışık ßenden Şiirler:::... (https://www.cakal.net/showthread.php?t=71941)

OrDeRPrOs 06-24-2007 12:42 AM

GÖZYAŞLARI DA ÇİÇEK AÇAR

Ellerimi dokunduğum her yerde
Çığlık çığlığa kıvranıyor hayat
Ve ölen arkadaşların giysilerini
Bir kere daha dürüp koyuyor analar
Çamaşır sandıklarına
Gözyaşları da çiçek açar

Bugün yurtyeri olsa da acılara
Kayaların en sarp yerlerindeki
Kırlangıç yuvalarını andıran alnın
Bir gün terli bir gelecek uçuracak
Sabahlardan akşamlara kadar
Gözyaşları da çiçek açar

Ansızın oyuna başlayan çocukların
Sesleri kadar canlı ve huylu
Sevinçleri kadar taze ve acemi
Bir duruş kuşatır seni o zaman
Gözyaşları da çiçek açar

Başını dayadığın ağaç dalı
Bak hafifçe eğildi toprağa doğru
Uyuyan bir çocuğun soluk alışını
Dinler gibi kendini vererek
Yaklaş yüzünü örse de acılar
Boynundan ter boşalan herkese
Gözyaşları da çiçek açar

Yaklaş, yüzünü örse de acılar
Ve nasıl yakalarsa toprağı kök
Suları renk, dalları kiraz
Sen de öyle yakala hayatı
Yürü kol kola canıma değsin
Gözyaşları da çiçek açar

OrDeRPrOs 06-24-2007 12:42 AM

HOŞUMA GİDER

HOŞUMA GİDER
Hoşuma gider
Elinde çay bardağı
Güneyde bir köy evinin
Üstü çinkolu balkonundan
ve yağmurlu havalarda
Dağlara bakan birisinin
Duruşu

Hoşuma gider
Her gün sokaklarda
Uzuneşek oynayan çocukların
Avuçlarına tükürerek
Koşmaları

Hoşuma gider
Çiçeği burnunda aşıkların
Bir okul sonrasında
Koltuklarına sıkıştırarak
Ciltleri bozulmuş kitapları
Ve ürkek bir tavşan gibi
Aşklarını, acılarını
Elleriyle bastırarak
Yürümeleri

OrDeRPrOs 06-24-2007 12:43 AM

KALEMÖZÜ

Bir ye adıdır şimdi
Yalçı Dağı'nın oralarda
Kalemözü
Ve tüfek memesine benzer
Bir de yere düşürülmüş
Bir kırlangıç yuvasına

- kalemi bileli beri
Şiiri arkalar gördüm

Bir süyüm sudur aslında
Çıkarken toprağın içinden
Bir çocuk parmağı gibi
İnce buharlar bırakır
Gökyüzüne ve toprağa

- İslaklığı Kalemözü'nün
Şiire yol açar

Bu durumuyla Kalemözü
Yeni bir gelenek sayılır
O yüzden çocuklara çeker
Ve duyarlı oluşu bile
Azımsanmaz hiç oralarda
Türkülere de konu olmuşsa
Kurşuna çalan rengi

- Sevdası kuşlarınkine yakın
Ve mevsimine göredir

Yataklık etmiştir özgürlüğe
Kuşlara ilkyaz gelince
Ve ozanın elindeki kaleme
Gurbet bulmuştur boyuna
Çünkü yer yer adıdır
Kalemözü

- Yiğide saklı durur
Dağların toy olanları

Sessizlik eski bir töredir
Ayrılıklarla başlar ilkin
Gece de inmişse Kalemözü'ne
Kına günleri ansılanır
Elin ortasında kan
Gibi bir uygarlık

- Türküyle girilir geceye
Bir de şiirle

Bir yer adıdır Kalemözü
Anamur'un az ilerisinde
Güneşin ve umudun altında
Bir damar gibi vurur olur
Toprağın derisine

- Güzün getirdiği yağmura
Sabanla varılır

Ey suları taşıyan toprak
Omuzların senin ne yaman
Ve ne kadar da sarkık
Bir dişi şahan duruşunda
Ve avına ayarlı

- Kuşlar havalanınca
Gökyüzü eskiyebilir

OrDeRPrOs 06-24-2007 12:43 AM

OYUNCAKÇI AMCA

Oyuncakçı amca,
Ne çok oyuncakların var;
Top, tank, tüfek, tabanca...
Gövdem titriyor,
Onlara bakınca!

N'olursun oyuncakçı amca,
Bundan böyle bizlere,
Oyuncak tüfekler yerine,
Ak yelkenli bir gemi,
Bir de süslü bebekler getir,
Unutma emi?

Sonra oyuncakçı amca,
Senden aldığım tüfekleri,
Bozarak onlardan kuş yaptım,
Bana kızmazsın değil mi?

OrDeRPrOs 06-24-2007 12:43 AM

SEN TEK BAŞINA DEĞİLSİN

Sen tek başına değilsin
Yağmurda koşan taylar gibi
Ve toprağı iyice kavrayan
Kökler kadar akranın var
Omuzlarında hayat ve şiir
Alınterinden bir yürüyüş

Sis örtse de alnını bazan
Dalına göre konsa da kuşlar
Kalem seni arkalıyor boyna
Gülü saklayan yaprak
Ve kızartan toz

Çok alışkın acılı yanın
Güneşte bozaran yavşanların
Islaklığına

Ellesen yorgun bir buzağıyı
Sırdaşın olur senin yiğidim
Mapusane günlerinde görüşmecin
Çünkü adaşların da uğurlandı
Sen tek başına değilsin
Omuzlarında hayat ve şiir
Alınterinden bir yürüyüş

Sen tek başına değilsin

OrDeRPrOs 06-24-2007 12:43 AM

YAKIMLAR 15

Bir kar yağışıydı endamın
Kuşların göğsü gibi sıcak
Alnından beyazlıklar havalanırdı
Sana yakın, bana uzak

Görünürdü boğazından geçerken
Siyah üzüm, mor dut
Oyuğuna kapattım ellerimi
Bırakma öylece tut

Alnından beyazlıklar geçerdi
Islak taylar gibi serin

OrDeRPrOs 06-24-2007 12:44 AM

ÜLKEMİN ŞİİR ATLASI

III

Ben aradığım her şeyi yana yakıla aradım
Kaygılar taşıdım mutlaka bulmalıyım diye
Ama kaldırdığım her taşın altından
Çıka çıka bir yığın böcek çıktı
Kimisi deliklerine kaçtı, kimisi üstüme ağdı

Yol günlüklerine geçti attığım adımlar
Çocukken boynunu kopardığım kuş yavruları
Düşlerimde yolumu kesip bir bir gözlerimi oydular
Ve eğdiğim fidanlar büyüyüp gelişince
Gövdeleri tabutuma birer tahta oldu

Sulara bıraktığım hüsnüyusufların
Yan yatıp suyun üstünde durması gerekirken
Hepsi de dibine çöküp gitti bir bir
Demek ki her şeyin bir derinliği var
Demek ki her şey biraz da derinliktir

Daima ayrılıklar üretti benim yürüyüşlerim
O yüzden adı ayrılık olan bir çiçektir
Şimdi benim avuçlarımdaki çizgiler
Oysa eskiden alçalan bir kara kırlangıcın
Kuyruğunun duruşuydu.

XLVI

Bilirim incelik ister marifet ister
Arkadaş seçmek de yar seçmek kadar
Çünkü göreceğin küçük bir ihanet bile
Adama evlat acısı gibi koyar

Düşün ki içini döktüğün, sırlarını verdiğin
Seninle birlikte aynı ufka alın dayamış
Birlikte saklanmış, birlikte yatmış birisi
Bakmışsın ki günün birinde ayrılıp gitmiş

Aslında bir su damlası kadar hafiftir insan
Bir söz kadar uçucu, bir reyhan kadar yabani
Ve kırlangıçların gözleri kadar ürkek
Eğer cesaretle doldurmamışsa kalbini

Bilirim oldum olası incelik ister
Arkadaş seçmek de yar seçmek kadar
Çünkü gün gelip çıkarıp öfkeni vereceksin
Ve yurduna dair taşıdığın güzel şeyleri


XLVII

Yürüdüğüm yolları deftere yazmayı
Günlük tutmayı bağırıp çağırmayı
Ve hayatım üstüne haberler çıkarmayı
Bir marifet sayıp kendimi ele verdim

Bir damla suyun bile ağırlığını düşünmedim
Ama taşı toprakla toprağı çamurla kıyaslayıp
Taşıdığım düşüncelerin sözlere dökülüşüne
Bir anlam veremeden çekip gitmedim

OrDeRPrOs 06-24-2007 12:44 AM

AĞIR ÇEKİM

Maskeli yüzleriyle
Eş dost hısım akraba
Gelirler arada bir
Söz döner dolaşır yine
Kurda kaptırınca kuzu
Ekşidir hep gülüşleri
Dilleriyse kaya tuzu

Artık yeller ateşlere
Doğru eser ve kuyu
Dibindeki Yusufların
Sayısı artar hızla
Akrep gibi kendini
Sokan aşklarımızla

En sıcak günlerde dağ
Çığ salar üstümüze
Sulak ovalarda susuz
Kalmış bitkiler gibi
Yüzümüze korkuların
Yerleşir soluk rengi

Örter alev damlası kum
Develerin de üstünü
Kaç ay oldu gelmediler
Giderek büyür fırtına
Bu yüzden kervanımız
Kaldı çöl ortasında

Ne erken ölümü yeğle
Ne bir kurtarıcı um
Gibi çelişkilerde
Bir ses: Boğuluyorum

OrDeRPrOs 06-24-2007 12:44 AM

Ağrı

Dağından söz edecektim, bu beni aşar
Ağrımdan söz edeyim, kapalı anlamımdan
Geniş görünen evdeki odanın darlığından
Ben burada sahiciyim, büyük hayaller
Kurmayı unutalı yüzyıllar oldu
Evin oğlu yama gibi duran balkondur
Evin kızı bir merdiven boşluğu

Bu evin toplamı dört kişiden ibaret
Değildir işte, size öyle geliyor
Bu evin toplamı ıssızlıklardan
Yazmak bana düşüyor, okumak bir yaprağa
Bir kez daha kopuyorken dalından

Yüksek sesle düşünmeye çekiniyoruz
Kemandan tel koptuğunu ah birimiz söylese
Kaya gibi görünen kum tanesinin
Acıklı durumuna son vermeyi denese
Sürekli yağmur yağmasa gökyüzü görünecek
Sürekli rüzgâr esmese dalında duracak yaprak
Bu evin toplamı odalardan oluşmuyor
Bu evin toplamı dört otobüs, dört durak

Durgun bir göl gibi duruyor karım
Kurumuş kuyular gibi duruyor bakışları
Değişen şeyler var da konuşmuyoruz
Biten bir şeyler var, ekler gibiyiz
Ev dediğin artık büyükçe tabut
Dört omuz taşıyor, evet bildiniz

Akrabalar, komşular, saçaktaki kuşlar için
Öldürücü bir rolü oynayan biziz
Evin içi kabukla gizlenmiş yara
çay içmeye bile çıkamıyoruz
Düşeceğiz korkusuyla balkona

OrDeRPrOs 06-24-2007 12:44 AM

AHŞAP RUHA TEN GİYİNMEK

Hiç bu kadar boğulmadım içimdeki bir gölde
Sunu yazısı başlığı olacaktı kitabında
Yaprak bir ormanı algılıyorken
Parkla insan yüzlerini karıştırdı her zaman
Ferit çünkü benziyordu parklara

Bir parti marşının sözlerini yazmayı
İsteyen bir adamdan kara bir cümle daha
İçeriği boşaltılan bir anlamda yaşıyoruz
Ten giyinmek zorundayız bu ahşap ruha

Hepimiz Yesenin'dik yani şehrin kır kokusu
Yanlış yerlerde gezerdik polis götürürdü bizi
Başımız derde girerdi Haydar açıklayınca
İçimizdeki ıssızlıktan başlardı Haydar
- Bırak ulan felsefeyi! dedirtirdi sonunda

Ah Ferit neden öldün park değildir mezarlık
Dördümüzü bine böldün ve böylece azaldık


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:35 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.