![]() |
Dilimin Kurbanıyım
Kırdığım o temiz kalbin, Yarasını nasıl sarayım. Sözlerine uydum hep ellerin, Dilimin kurbanıyım. Hatamı bilerek inadıma, İsyan ektim umuduma, Kim derman olur gözyaşıma, Dilimin kurbanıyım. Ne zaman bitecek bu hasret, Ayrılık yüreğimde eziyet, Sözlerim uyandırdı nefret, Dilimin kurbanıyım. İnan yüreğim sana hasret, İşte sende o büyük kudret, HATİCE'm bu RAFET'i affet, Dilimin kurbanıyım. |
Dillerim Lal
Trenler gelip geçiyor usumun uzayan raylarında lanetli ağır bir ağrıyı taşıyor bedenime yıllar kalbimin sızısında gam dilimin yakarışında ürperiyor yapraklar. usul usul yağmurlarda gözlerim ellerim fırtınalarda kopmuş dal dillerim lal bitkinim.. ve yurtsuz ‘uy hawar’ yaralıyım bakışlarımda yavrusu vurulmuş bir ceylan inliyor suların kesildiği yerdeyim rüzgarın acı kestiği yerde yüreğine tutunduğum bunu bilmiyor. dalları tutuşmuş bir ormanda sevgilime yazdığım bütün dizeleri yakıyorum şimdi bütün umutları terkediyorum bir bahardan ödünç aldığım gençliğim yarım kalmış bir şiir değil miydi zaten? ve kanayan bir kalem değil miydi kalbim? bırak ömrümün bütün dallarını silkelesin hayat … uy hawar bu günde gelmedi beklediğim bahar gülmedi karabahtım kalbimin üstüne üstüne yağıyor kar uçup gitti kuşlar çoktan. nereye saklanır içimdeki incinmişlikler inince gözlerimde ince bir sızı ve süzülünce yanağımda bu gam müziği …uy hawar güz geldi solan çiçeklerime su bekledim yanan yüreğime kar düşmedi bir damla yağmur gelmedi beklediğim bahar. kirpiklerim yaralı yolcuları gözlerimin sesim uçurumlara düşmüş çığlık nereye uçsunki, kalbimdeki kuşun kanadı kırık. son tren de kalktı / boşaldı istasyonlar kimsenin gelmediği yerdeyim acıların bitmediği yerde güz geldi, gelmedi beklediğim tren yoruldum bunca ağrıyı taşımaktan sevgiye tanımlar aramaktan bir serseri gibi yaşamaktan yoruldum yoruldu yüreğim, beynim, dilim, ellerim, gözlerim … uy hawar bu günde doğmadı güneş dağlar erimedi gelmedi beklediğim bahar |
Dilli çiçekler
Bir gün anneannem anlattı Her çiçeğin bir dili var diye Merak ettim sordum Hangi çiçek neyi anlatır söyle Kırmızı gül aşkı anlatır Beyaz gül masumluğu Mor menekşe sevgiyi anlatır Papatya ilk aşkı çocukluğu Bir gün dedem anlattı Gençlik yıllarının çiçeğidir lale Aradan yıllar geçti Şimdi gör bak düştük ne hale |
Diner mi Hasret
Kaç kere söyledim dedim ki sana, Hayalin bir yana, sen diğer yana, Böyle bir arzuyu çok görme bana, Resmine bakmakla diner mi hasret?.. Neyi kastetmiştin “ya sabır” derken? Gelmedi mi vakti, hâlâ mı erken? El ele tutuşup sarılmak varken, Sesini duymakla diner mi hasret?.. Gözüm ne oynaşta ne de bir işte, Yeni değil ki bu, bilirsin işte, Her hatırlama ve her özleyişte, Sigara yakmakla diner mi hasret?.. Ömür tükeniyor, soluyor nevir, İstersen aynayı kendine çevir, Yaradan aşkına, bu hangi devir? Kilim dokumakla diner mi hasret?.. Sana kalsa sütten daha beyazdın, Lakin yazda bile kıştın, ayazdın, Yazmıyorsun ama, farzet ki yazdın, Mektup okumakla diner mi hasret?.. |
Dinle Eyy Zalim Sevdiğim
Eyy Zalim SEVDİĞİM sanadır bu seslenişim, Bunlardır sana son sözlerim Bu sondur bilesin; Sondur gözlerine bakışım, Sondur benim ağlayışım, Sondur her gece resmini öperek yatışım... Bu sondur bilesin. Değmedin be Gülüm hiçbirine, Ne olurdu sevseydin sende benim gibi, Benim seni sevdiğim gibi... Zalimler sarmış etrafımı, Parça parça etmişler seven yüreğimi, Bu kadar mı kötüdür bir insanın kaderi..? Sorarım size eyy dostlarım, Dost bildiklerim ve kardeşim dediklerim, Sizde terk ettiniz en kötü günümde beni, Suçum SEVMEKTİ benim Ve bir çift göze, bir çift söze aldanıp Mecnun gibi yanmak, Ferhat gibi dağları delmek Ve onlarında sonu gibi; AŞKLARI uğruna ölüme yürümekti sadece... Sözüm sanadır Zalim SEVDİĞİM, Uğruna yandığım, dağları deldiğim. Dinle bunlar sana son sözlerim; Ve senden son bir isteğim var Gülüm; Aklımdan hayalini, Gözlerimden gözlerini Ve şu lanet olası yüreğimden izlerini al, Onlar ağır gelir artık bana, Kaldıramaz bu can bu kadar ağır bir yüreği, Kal demiyorum artik sana Gülüm, Git git git şu lanet olası hayatımdan, Tam da seni unutmaya karar vermişken, Kararımı değiştirmeden artik git, Yoksa ki bu bedeni ancak Kara toprak kabul eder Ve o toprakta sadece GÜLLER biter... ELVEDA GÜLÜM ELVEDA... |
Dinmeli Artık
Hiçbir şey dindirmiyor İçimdeki hicranı Hiçbir şey söndürmüyor Kalbimdeki yangını Yalnız ve yapayalnızım Güzel bir günün son demlerinde Sessizliğin kol gezdiği saatlerde Bütün vücudum teyakkuzda Gergin, yorgun, umutsuzum Hep rüzgârın ıslığına karışan Bir ince nağmeyi arıyor kulağım Bir kuşun sesi mi, sevgilinin sesi mi Hayalle gerçek iç içe Dalıp gidiyor beynim Uzaklaşıyorum mekandan, zamandan Zaman tünelinden geçiyor gençliğim İlk aşkım, ilk heyecanlarım Gözümün önünden birer birer Ama hızla, takip edemiyorum Karanlığa boğuluyorum Nefes alamıyorum Sabrın da bir sonu, sınırı olmalı Bunca bekleyiş, neredeyse bir ömür Daha ne kadar sürecek belli değil Hayalle yaşam arasında Gidip gelen yüreğim dayanmıyor artık Dağlar, taşlar ağlattı sevgi ırmağımı Sevdamı yaşamak istiyorum artık Sevdiğimin kollarında, gözlerim kapalı Hiçbir şey yapmadan, öylece bir ömür. |
Dipsiz Kuyu
Ağzıma soğuk kurtlar dolacak, gözüme kum; Dipsiz kuyu, sürdükçe zaman, sürecek uykum... |
Dış Yüz, İç Yüz
İnsanoğlu çiğ süt emmiş güvenme! Önün dönük olsun, sırtını dönme! Dili gemi, batar; sakın ha, binme! Affetmez, eline düşsen kazâra!? Acımaz, kor, diri diri mezara!? Sâkin durur, vahşî parsı içinde Göstermez, gizlidir hırsı içinde Balyozu içinde, örsü içinde Gelmez fazla nasihate, azara Acımaz, kor, diri diri mezara! Yüzü güler, dili tatlı, ya özü!? Bâzen kurşun gibi yaralar sözü Geceden karanlık görünür yüzü Teline dokunma kırar, kızar ha! Acımaz, kor, diri diri mezara! Kıskançtır, hasistir; çekemez yükü İster, tek kendisi kullansın mülkü Vicdansız, insafa gelir mi? Belki!? Gelmezse, çekinmez sürer hızara Acımaz, kor, diri diri mezara! Görünümü sık sık değişir, kanma!? Ağlar, inler roldür; sakın inanma!? Uzak dur, tehlike; eminim sanma İnsan, âlemde en girift manzara Acımaz, kor, diri diri mezara! Unutma! Bende bir insanım, insan! İçim, dışım ayrı; kazancım isyan! Rahmet kapısından ermezse ihsân Çıkar hâlim, nedir, bir bir pazara? Alır mı? Koymayın diri, mezara!? |
Dışardan Gazel
Siz Ali Bey, Veli Beyefendi busunuz, Gelecekler önünde suçlusunuz. Yöneteceksiniz de ulaşacak ha, Çağdaş Uygarlığa ulusunuz. Ön karanlık, art karanlık, Sağ karanlık, sol karanlık Kara toprak içine mi gömülüyoruz. Bir ülke, yarısı çırılçıplak, Yarısının yediği ekmek tuz. Uyur itleri, inekleri, ayıları, Bütün aydınları uykusuz. Milyonu trahom toplumun, milyonu sıtma, Milyonu verem, bilmiyor muyuz? Ne olmuşuz, ne yapmışlar bize, Nasıl bağlanmış elimiz, kolumuz. Böyle giderse biline hep. Mustafa Kemal'le bile yokuz. De, yüreğin nice yanarsa yansın, Efendilerin yüreği buz. |
Divane
Düşün o divaneyi 'her şey içimde' diyen; Ateş denilse yanan, su denilce eriyen... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:51 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.