![]() |
Kazı
Koklanmayan gül üşür Ayak sesi duyulmayan oda dar sevgisizliği dene Kar kar İn derinlere korkma Sürsün kazı Bir zaman sonra göreceksin Acının köklerinde sevincin ağzı |
KIRGIN, ARKANA BAKMA
O şehrin salıncakları düşürdü çocukları İtfaiyecileri sözleştiler yangınla Irmağının kıyısına çadır kuramam artık Elimi uzatamam kapı tokmaklarına Çarşafları kirli artık, yatamam otelinde Çaylarını içemem bildik park kahvesinin Irmağının kıyısına çadır kuramam artık Halam beni bir daha o şehre beklemesin O gün düşürdüm cebimden, getirmesin bulanlar O şehirde çektirdiğim son hatıra resmini Artık her yerim üşüyor, o şehir benim için Avcı duvarında asılı ceylan derisi Bastırılmış duyguların şiirini yazmalıyım Mezun verdi güz okulu bu yıl da Kelebek kanatlarını kopardığı doğrudur Bahçelerini kuşatan dikenli çit tellerinin Sabun arıyor şehir, ellerini yıkayacak Benim içimden gelmiyor başkası versin Bilmiyorum ne kadar sürecek kırgınlığım Yama tutar mı bilemem yüreğimdeki yırtık Arada bir giderdim çocukluğumu bulmaya Gitmek gelmiyor içimden büyüdüm artık |
KIRMIZI KAZAĞI GÜLTEN ABLANIN
Evet öyle, alevden bir çıkıntı Uzun bir alıntı belki destandan Belki derin kuyulara salınan çıkrık Göle okyanus dersleri, fidana çınar Yorulmuş yolcuya yürümek önerisi Kırmızı kazağı Gülten Ablanın Esin kaynağım oldu, yazdıracak şiiri Bu söğüt dalını öpen su var ya Bu dağ macerası, imgesi uçurumun Avcısı bol ceylan, bu gerili yay Kırmızı kazaklı Gülten Abla bu Öte yanda bir umuda kıvılcım Beri yanda bıçağa pas korkusu Amazon olabilir, Kızılırmak, Nil belki Köprütanımazın biri, isyan belki de Kırmızı kazağı Gülten Ablanın Kuşa uçma duygusu, esin şiire Öyle olsun, yalnızca bir fotoğraf Sözgelimi söğüt dalı öpen su Kırmızı kazağı Gülten Ablanın Sana giysi, bana sınav sorusu Tam burada kalem düştü elimden Sözlüğüm daraldı nefesimle birlikte Gücüm yetmeyecek bitirmeye şiiri Kırmızı kazağı Gülten Ablanın Bir başlık olarak kalacak belki Tutuşur muydu saçların kestirmeseydin Nedir sahi sımsıkı sarmış olan bedenini Ateşi kıskandıran kırmızı bir kazağın İçinde Gülten varsa yazılamaz şiiri |
MUHTEŞEM AYIPLAR
Göğsümün yelkenini şişirecek bir rüzgar Suratıma çarpılacak bir kapı bulmalıyım Dışlanmak nasıl bir şey, öğrenmek için Ruh halini metale yenik düşen ahşabın Katliamdan kıl payı kurtulan günün sonunda Payımdan çoğunu almak muhteşen ayıplardan Öpen dudaklar ahşap, okşanan metal ise Sevişmeyi ayıp saymak mümkündür kaptan Tekne şizofren öyle mi, kayalara yöneliyor İlk celsede berrat ettiriliyor deniz Soru metal, yanıt ahşap; asılan bir sokağa Cadde adını verecek kadar incelikliyiz Midye çıkarma konusunda usta olsam ne çıkar İnci bulamadıktan, inci bulamadıktan... Zıtların birliği çok can yakıcı tanrım! Gövdem metal, ruhum ise ahşaptan Ağaç ile dar sözcüğü yer değişmiş, aldanma Sallanan bedenlere bakınca göreceksin Yoruldum, uykum geldi, sözlerim kapanıyor Terzi ahşap, kumaş metal; kırılmış bir iğneyim Tanrım! Bu orantısızlık beni çok korkutuyor Şehrin elleri ne büyük, ne kadar küçük başı Kanın sızdığını gördüm bir çivinin sesinden Karıştırmak zorundayım metal ile ahşabı |
REÇETE
Aklımı askıya aldım ne yapsam duygudandır Ah akıl senin yüzünden kaçırdım yaşamayı Aynı gemi aynı liman aynı yük Güverteden denize iteklemek geliyor Tayfa olup içimdeki kaptanı Hayatın çırağı olduğum günler güzeldi Ah kendine zincir olan ustalık! Diyerek aklımı duygularımla tartıp Dünya son sözünü söylemeden ölümle Önce evdekileri, komşuyu, şehri sonra İnandırmak isterdim delirdiğime Yolcu olmaktan çıktım otele alışınca Ok yayla buluşunca bulacak kimliğini Bütün ara istasyonlardan beni alsın bir tren Gidilecek yerler vardır, geç kalınmış değildir Acıkmış patlamaya bir avcının tüfeği Kısmetse kaçırdığım av olur gelir Duygu aklın önüne geçerse böyle olur Yüksek duvarı atlayıp bir bahçeye girilir Evin kızı öpülür, daha ileri gidilir Ay omuz başında doğar kasıklarda batarsa İnsan kendini burda şair zannedebilir Hayatın çırağı olduğum günler güzeldi Ustalık disiplindir, nefes alamıyorum Çıraklık provası yani aslıma dönmenin Sessiz sakin yanımı ayartma girişimi Toprağım işgal altında artık şunu öğrendim Akıl beyaz adamdır, duygu Kızılderili |
SAĞLAMA
Yalnızlık sessizlikte yapıyor sağlamasını Zehir sağlamasını yılanın çatal dilinde Bisiklet rüyasında çocukları görüyor Bisikletin sağlaması çocuk sevinçleriyle Giyotinin sağlaması kestiği boyunlarda Yokluğunun sağlaması eli bıçaklı gece Kumsalda sağlamasını yapan garip tekneyim Bir denize bakarak ve büyük gemilere Düğünden cenaze törenine geçilir hani Yokluğun öyle bir şey, ölüm tetikte Boş konserve kutusunun tekme yemiş haliyim Çok ağır kokuyorum yalnızlık çöplüğünde Sevgiliye özlem bir bisiklettir Öte yandan yoksul çocuk düşünde O kadar özledim ki sevgilim seni Bütün yoksul çocuklar bisikletlerde |
Sana Bakmak
Göğe bakmak gibi bir şeydi anlaşılan Açık mavi bir göğe, gündüz yıldızları olan Sana bakmak gölde kayık olmaktı Kış günü köy evinde soba olmaktı bir de Yaz günü bir ağacın gölgesinde uyumak Elma soymak gibiydi, kavun kokusu İçimdeki hastaneden taburcu olmak Sana bakmak bana hep iyi geldi Sanki saç örgüsüydün salkım söğütte Sana bakmak güzel olan her şeydi Sokak kedisine şefkat, baltalara merhamet Sana bakmak ağaçlardan yana olmak demekti Bahçe mahkemesinde nergisin tanıklığı Yoksul öğrencilere defterlerdi, kalemdi Heyecanını yitirmiş istasyondum belki de Gelen hiçbir tren beklediğim değildi Yalnızlığa sarılmaktan kurtuldum Çünkü yüzüne baktım çünkü yüzün ay Işıtıverdi birden içimdeki geceyi Sana bakmak yastan çıkıp dörtnala Lunapark şenliğine geçmekti bir bakıma Teneffüs zili kadar sevimli derslerdi yüzün Çiçekten karneyle eve dönmekti Bitmiş gibi konuştum, şaşkınlıktandır Sana bakmak iyi değil, pekiyi |
Sayfalar
Bir sonraki sayfada tayfanın biri Kırmızı şaraplı masada çekiyor kürekleri Bir sayfa daha çevirsem tay yerine geçecek Bir kadının aşka koşan ince ayak bilekleri7 Her şeyim vardı da mataram yoktu Neler ögretti hayat; kevgirden su içmeyi Bir sayfa daha lütfen, dükkanıma bir mühür Bir sayfa daha lütfen, ben hatalı terazi Buğday olup çıkardım yanık tarlanın birinde Un olmaya hevesliyim bulurdum değirmeni Hangi sayfada kalmıştık? Gecenin yetim yerinde Bendim gündüz aydınlığına yenilmiş el feneri Baltayım, birkaç ağaç gövdesi bulun bana Ustam şiirin bir yerinde şaşırt dediydi Sayfa dediğin biter, koynunda bir kadının Bencileyin bir erkek ve sonsuzken elleri... |
Seçim Sonuçları
Ahırlar içinden kır kokulu bir atlı Adı gül olanını çiçeklerin içinden Edebi sanatlardan şiiri seçiyorum Sesim seçiyorum kör kuyulardan Ressamlardan arasından Nuri İyem’i Neyden hıçkırıklar ağaçtan orman Ağrı adlı bir dağı ağrıyan yerlerime Kadın adlarını içinden beş harfli olanını En mahzun duruşumu fotoğraflar içinden Kanatsız kuş resmiyle süslenmiş mektubumu Postacıların greve gittiği günden Kayığını kaldırma bağlamış biri Yerine geçiyorum şu sıra Ankara’da Dev konseri kaçırmış bir kemanın Hüznüyle dönüyorum uzun provalara Raylara bağımlı trenler hep Kaybolmuş çocuklardan bir cumartesi Annemi seçiyorum annemlerin içinden Babalar içinden en genç öleni |
SENİ BEKLEMEK
Yaralı Bağdat'ım, Amerika'nın Şefkatli kollarında; bakar mısın sen? İşte böyle bir şeyim seni beklerken Kaç askerin ansızın kan dolar matarası? İntihar saldırısı; kaç ölü, kaç yalnızlık? Demeç, demeç, demeç ve başsağlığı Soluduğum hava mayınlanmıştır Gelsen de savaş bitse; en azından içimdeki Ormanı bir kibritle dolaşıyorum Bu benim yaptığım normal değil ki 'Yalın gece', karmaşık hal, nefesin Ateş nehir ve ben salkım söğütsem Bunda senin payın büyük arzulu geyik Pars olmuşsam ve bu kadar gerginsem Seni beklemek var ya, iki kol iki ayakla Gidip en az birini bırakarak dönmektir Seni beklemek var ya, bir tavan arasında Ölmüş annemin gelinliğini bulmak gibidir Tutkunun haritası birazdan yırtılacak Gece çekip gidecek, beklemekten yoruldu Seni beklemek diyorum, havuzda balinayı Yüzdürmeye kalkmak; anladığım bu Gerginim, aç parsın yerine geçtim Sirenli Bağdat gecesi *******im |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:18 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.