![]() |
Diyemedim
Ben sevmeyi bilmedim hiç bilemedim Sevdim ama sevgimi gösteremedim Yolcu oldum düştüm dağlar ardına Kalbime misafir ol diyemedim. Utandım hep senden seviyorum demekten Utandığıma utandım iş işten geçerken Bir resmin kaldı şimdi bana yoldaşlık eden Kendimden korktum belki, gel diyemedim Soldurdum kendimce açan çiçekleri Bahane nedir ki gördüm gerçekleri Zamanda dönmüyor şimdi asla geri Öyle pişman oldum ki, sev diyemedim |
Diyemedim
Dedim, güzel sevgi nedir? Dedi, güzeldir. Dedim başka, başka? Dedi, çiçektir. Dedim daha, daha? Dedi, tanrıdır. Dedim başka yok mu? Dedi, olmaz mı? Dedim söyle, söyle. Dedi, anadır. Dedim, güzel beri gel. Dedi, kardaştır. Dedim, başım üstüne Dedim, diyemedim. Kıyıp bakamadım. Gayri soramadım. Güzel aşk nedir? |
Diyorlar ki
Bana diyorlar ki: Sen eskiden böyle değildin. Doğrudur, Ben eskiden böyle değildim. Hiç sizin Acil eylem planına alınmış Yoğun yaşam sevdanız oldu mu? |
Diyorum
Bu hayattan bıktım artık, Birazda ben gülsem diyorum, Yeter felekle bu kadar savaştık, Yaşayamıyorum, ölsem diyorum. Ömrüm bitti çilem bitmiyor, Hasret yetti kimse gelmiyor, Sevdim ama seven sevilmiyor, Artık bu düzeni yıksam diyorum. Bunca acılar, dertler neden? Su gibi akan seneler neden? Yıllardır yaşıyorum gülmeden, Neden bu haksızlık bilsem diyorum. Hangi yana baksam sahte yüzler, Doğru kalmamış hep yalan sözler, Yılan gibi bakıyor o masum gözler, Alıp da başımı gitsem diyorum. |
Dizili Fahriye
Fahriye'nin yazmasında, Türlü türlü gül dizili... O yazmanın karşısında, Bir acayip hal dizili.... Endamı goncadan beter Gözleri inciden beter Zülüflerin top top eder Kahkülünde tel dizili... Peri misin,huri misin ? Nur cemali nuri misin ? Kız güzeller piri misin ? Yanağında gül dizili... Hüsam'ı duyan kudursun Başın yerden yere vursun Elmas,zümrüt şöyle dursun, Yüreğinde lal dizili |
Dizim Olsun
Seni yaşıyorum yine kalbimde, seni rüzgarlarda dinliyor, gökyüzünde okuyorum, seni uçan kuşlara sormuyorum, çünkü rüzgarın kokusu yetiyor bana, o bile sen kokuyor, ara sıra kesilince rüzgarlar, kalkıyor semaya iki çatık kaş, güneş bile korkuyor bu ateşten, hemen sen oluyor,seni yaşıyor, seni yaşatıyor tüm evren bana ,- burda işbirlikçi bütün manalar, boran savurdu kalbimdeki külleri, çarmıha gerildi ihtiraslarım, evren bana seni getirdiği gün, perişan mı bilmem burda varlığım, hangi sevda bunca acı,bunca çile,bunca dert, gün batarken başını yastıktan kaldıran namert, hangi gece ayazında cam dibini beklemiş, hangi geceyi boğmuş yare akan yaşları, kaç sevda çeşmesinden yare şerbet içirmiş, günlük mü sevmiş aşkını, hafta hafta mı yaşamış, aylara mı bölmüş yılı, bir gün elma, bir gün armut, bir gün üzüm müymüş derdi? verdim tüm meyveleri, yeneni sizin olsun, bırakın da yarimi, buram buram zülfünü, koyduğu dizim olsun... |
Doğuş
Dün sabaha karşı kendimle konuştum Ben hep kendime çıkan bir yokuştum Yokuşun başında bir düşman vardı Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum |
Doğa Ve Sen
Akşam üstleri,gün Dolanırken karşı tepelere ılık rüzgarların yaladığı Yamaçlara oturuyorum. Bir yanda çam ağaçları Kokuyor...kokuyor. Bir yanda meşeler Heybetlice duruyor. Yağmur çiseliyor bir de inceden. Aşağılarda doğanın sarı saçları gibi dalga dalga tarlalarda buğdaylar. Ve sanki yemyeşil bahçeler, ışıldayan gözleri doğanın. Ve ben, kulağımda doğanın müziği, gözlerimin önünde güzelliğiyle dalıyorum git gide. Gün karşı tepeyi aştığında bir de bakıyorum doğanın kucağında aşıp doğayı seninle baş başa kalmışım. |
Doğduğum Yer
Doğduğum köyüm çok uzaklarda Bana bir tek selamı gelir Unutuldum bir başıma bu topraklarda Çocukluk günlerim aklıma gelir. Çay kenarında tuttuğum mercan Yağmurlu *******de bıldırcın sesi Yeşil başlı ördekler, saka kuşları Anılarım bir bir aklıma gelir. Pembe koltuklu lokomotifler Kurtuluş Okulu’nun tahta sırası Evimize yürüdüğüm merdivenli yol Tekrar gel diye yolumu bekler. İki tepe arasından süzülen yüzün Kurşuni bulutlar saçını örer Turkuvaz dalgalı o hırçın deniz Çakılları bırakıp içimi döver. |
Doğma Bebek
Dünya ananın karnı gibi değildir bebek kaç dokuz ay sürer bilirmisin yaşamda beklemek ağlayarak başlayacaksın bu uzun yolculuğa hiç bitmeyecek gözyaşların doğma bebek. Çığlıklar atıyor bak anan doğurmak için parlaklığını değil,yakıcılığını hissetti hep güneşin göreceksin hala eski pabuçlarla dolaşıyor kardeşin seni de yiyecek babanı yiyen makineler doğma bebek. Ayak uyduramayacaksın hiç,takvimlerin gidişine hasret kalacaksın hep,bir tek dost gülüşüne iyilik yapmak isteyeceksin diyecekler git işine dillerdeki sevgiyi kalplerde bulamazsın doğma bebek. İki yüzlüdür insanlar,hep maskelerle görünürler her çaldığın kapıda seni umutsuzluk bekler ömrün yarıya varmadan saçına dolar aklar mutluluk yoktur yaşamda.doğma bebek. Sevilmen için yerli filmlerde rol alman gerekecek senaryolar dışında sevgiye rastlanmıyor pek ve nasılsa yaşamın hiç yaşamadan bitecek. Yaşadığını hissetmeden ölmekse,doğma bebek. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:42 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.