![]() |
Canı veren alır...
Hüküm verilmiştir acımasızca…. Yarım kalmış yaşamın bir adı vardır, kin ve öfke…….. ferman yazılmıştır.. ayaz bir yürekle imzası atılmıştır kanlı sorguların.. vicdan zincire vurulmuştur zamanın durağında, sadece bir ses vardır ölüm kalk ayağa… hangi barış affedecektir özgürlüğe sıkılan kurşunu, kim verecektir hesabını zamansız kesilen soluğun… bir hançer gibi saplanacak umutlar yarım kalmış insanlığa… var git artık yoluna ışığı kaybolan güneş, bağrındaki figanları bırak dağ başlarına, söyle türküleri tırnakla kazılan toprağa… Kapkara bir yalnızlık kaldı sokaklarda, Matemler bile suçlanacak ağlayan gözlerin yaşlarında, Harcanacak daha nice ömürler ders almadan dünlerimizden, Alçakça vurulacak özgürlük Namerdin elinden.. gündüzleri çalan karanlık yürekleri bilmem ama ben daima utanacağım düşleri vurulmuş yarınlardan.. |
Çıplak Rüzgarlar
Yüreğim pembe yorgan Her gece örter düşlerimi, Mavi gökyüzünde unutulmak Öldürürdü yıldız sevişmelerimi, Sahipsiz bir gözyaşı bölerdi Hasret kokan *******imi, Saatler boynu bükük Bir tek gözlerim bilirdi hüzünlerimi Birde sen... Deniz olurdu sevdamın adı Kum tanelerine ağlardı sahillerim, Çiçek derdim umutlarıma Telaşla tomurcuk açardı mevsimlerim, Gülüşün gökkuşağı olurdu yağmurlarıma Renklerle dans ederdi sevinçlerim, Sürgün verirken düşlerim Bir tek gözlerim bilirdi sensizliğimi Birde sen... Ağaçlar suskun, yapraklar yorgun Bahçemde kasvetli güneş Asılıyor figanlara, Kaygılarım cesaretsiz Dokunamıyor uzaklıklara Düşümde susuyor hasretlerim, Al sabırlarımı daya alnıma Sık sıkabildiğince umutlarıma Çek tetiğini cümlelerin Bir tek kurşunlar bilsin yaralarımı Birde sen… Yüreğinin çıkmaz sokaklarında Toprağına vefaydım ben Ölemediğin sevdanda Tutkuya cezaydım ben Yaşanmamış zamanlarda Aşkının sürgünü Karlı dağın ardından doğan Sabahın alacasında beyazdım ben, Adımın hüzün olduğunu Bir tek şiirler bilirdi Birde sen… |
Çocuk Kalsam
Çocuk olsam, Koşsam bir topun peşinden, Düşsem dizlerimin üstüne, Yine kalksam, Yine koşsam. Alsam bir parça ekmeği elime, Isırsam simit yerine, Kirli ellerimle tutsam, Aldırmadan yesem. Yemeyenlere üzülmesem. Ölmüş gitmiş hiç bilmesem, Hayata hep oyun desem, En mutlu oyuncu ben olsam, Oynasam hep oynasam. Herkesi yanımda bulsam, Sırtımı onlara dayasam, Küçük bir kuruşla sevinip, İstediğim şekerleri alsam, Dertleri büyüklere bırakıp, Hep çocuk olsam, Çocuk kalsam. |
Çocuklarımızın Dramı (Vahşaet)
Dün akşam televizyonda Çocuk Esirgeme Kurumunda yavrularımıza yapılan vahşeti seyrederken önce ana, sonra kadın ve insan kimliğimle yüreğimin derinliklerinde duyduğum sızıyı anlatacak kelime bulamıyorum. Bunu yapan insanlarda MERHAMET, VİCDAN ve ALLAH KORKUSU olmadığına karar verdim. Bunları insan diye adlandırmamızın bile mümkün olmadığını gördüm. Ekranda gösterilen acımasızlığı seyretmeye dayanamadım. Çocukların çığlıkları, korku dolu gözleri ve ağlarken anne diye ağlamaları beni yıktı desem abartmış olmam. Saatlerce gözyaşım dinmedi. İsyan etti yüreğimle bedenim o küçücük yavruların yerine. Sanki suçlu ben gibi bakamam inanın onların gözlerine. Bilmiyorum içinizde hiç Çocuk Esirgeme Kurumuna giden oldu mu. Ben yıllarca bu kurumu ziyaret ettim ve çocuklarla birebir beraberliğim oldu. Boş zamanlarımda onların fiziki ve manevi ihtiyaçlarını gidermeye çalıştım. Arada oradaki çocukları evime misafir ederdim. Hafta sonları bir çocuğu evime getirir (özel izinle) ihtiyaçlarını giderir banyosunu yaptırıp sonra tekrar yuvasına geri götürürdüm. Sonradan fark ettim ki bu yaptığım çocuklara iyilikten çok zarar veriyor. Çünkü gelip ev ortamını görüyorlar, evin çocuklarını izliyorlar yani sihirli değnekle bir gecelik pembe bir rüya yaşayıp yine sihirli değnekle bu rüyadan uyanıyorlar. Bu sebeplerden ötürü, mutsuzluklarına mutsuzluk katmamak için bunu yapmamaya karar verdim ve sadece yuvaya ziyaretimle onları sevindirmeye devam ettim. Oraya gittiğiniz zaman onların size koşmasını, sizi hasretle karşılamasını bir görseniz içiniz burkulur ve onların kaderine siz üzülürsünüz kendi kaderiniz gibi. Koşar gelirler ve size anne diye seslenirler..Eteklerinize yapışırlar, gideceksiniz diye korkup yanınızdan ayrılmak istemezler. Hatta elinizi hiç bırakmazlar. Oradan ayrılırken beni bırakma diye ağlarlar. İşte o anlarda her şeyin suçlusunu kendiniz gibi görürsünüz. Kendi çocuklarınızla kıyaslarsınız. Acaba bu yavrularında anası babası olsa nasıl olurlardı diye düşünürsünüz. Fakat çocukların gözlerine her baktığınızda onlarda eksik olan şeyi hemen fark edersiniz “SEVGİ”..Çocuklar bu muhteşem duygunun gölgesine bile sığınamadan büyürler ve hayatın acımasız perdelerinden birinde başarabildikleri kadar sağlıklı ruh halleriyle rollerine devam ederler.. Şunu hiç unutmazlar “Hayat Acımasızdır”.. Sevgi gördükleri zaman şaşırırlar bunu yüreklerine sığdırmak için çok çaba harcarlar.. En büyük susuzlukları olan sevgiyi çöllerde aramaya devam ederler. Evet sevgili arkadaşlarım bu çocukları birazda olsa yakından tanıyan biri olarak tuvalime çizmeye çalıştım. Biz bir ressamız. Boya ve fırça bizim elimizde. Harika resimler çizmek bizim elimizde. Karanlık renkleri aydınlatmak ta bizim elimizde.. Nemi yapabiliriz? Küçücükte olsa muhakkak onlar için yapacaklarımızın olduğuna inanıyorum.. Gidin görün derim öncelikle. Bu duyguları yaşayın birebir ve kararınızı o zaman verin. İnanıyorum ki içinizden, yüreğinizden gelen sesi duyacaksınız ve onların saçlarını sımsıcak ellerinizle okşayacaksınız, gözlerinin yaşlarını yüreğinizin mendiliyle sileceksiniz.. Haydi dostlar, ne yaparsak yapalım fakat şunu unutmayalım. Onlar bizim aynamız, geleceğimiz, yarınımız. Dinleyin küçücük yüreklerin sesini bizi çağırıyorlar.. Fısıltıyla sevginizi getirmeyi unutmayın diyorlar.. |
Deniz Feneri
Bir deniz feneriyim, Ne gündüzler, Ne ******* yitiriyorum Mavilerin üstünde. Gülümsüyor deniz uzaktan bana, Bazen yanıma gelip Okşuyor saçları savuran Rüzgarlar misali. Bulutlar öyle yakın ki Eğilse yamaçlarıma değiyor, Aşk yüklü gemilerin Martılı çığlıkları geliyor, Kızıl renkli öpüşler arasında. Bir deniz feneriyim, Uykusuz *******de, Güneşsiz sabahlarda bekliyorum Bulutlar arasındaki maviyi. Bir heykel sessizliğinde ki Yorgun yüreklere serpiyorum İnci çiçeklerini. Sırlar isimsiz gemilerde Gidiyor meçhule, Kasvetli rüzgarlar misali Yok oluyorlar sarmaş dolaş Dalgalar arasında. Bir deniz feneriyim, Gözlerim soğuk dalgalarla Birleşip donuk haykırışlara Akıyor sessizce. Ne aradığını bilmeyen Tekneler dolaşıyor denizin üstünde. Yalnızlığıma barınıp Sevişiyor duygularım kayalıklarda. Uzaklarda bir yerlerde arıyorum Işığını deniz fenerinin, Soluyorum savunmasız kaçışları, Gönlümü bin kere vuruyorum karaya Unutuyorum dediğim yalanlar arasında. |
Dileğim
Yalancı yarim mi desem, Yalanın mı olsam. Karşılıksız sevgilere Yoldaş mı ol desem. Suladığın her umut Kuru bir ağaç mı olsun desem, Beklediğin baharı Hiç görmesen. Elimden gelse Bütün hüzünleri sana versem. Sev ama Asla sevilme desem, Her aşkın için Tükendiğini bilip, Bahtsızlığına ağladığını görsem. |
Dileğim Sendin
Umutsuz bir gecede Üç dilek tuttum, İnan ki en önemlisi sendin Seni buldum. Ellerini öyle tuttum ki Sevdam oldun, Sevgim oldun. Küçücük dünyamda İçime ateş oldun. Şiirim oldun, Şarkım oldun. Senin gözlerinle gördüm, Senin yüreğinle sevdim. Kollarına sokulup Sıcaklığının sarhoşu oldum. Gizemli *******imin aydınlığı, Geçmiş ömrümün kahramanı oldun. Damarlarımda tutuşan kan, Dudaklarımda kor oldun. Bilmem anlatabildim mi sevdiğim, Bana verdiğin ölümsüz aşkının Vazgeçilmez aşığı oldum. |
Dokunmak istersin......
Özlersin cesaret edemediğin kavuşmaların esmere çaldığı akşamları… Islak kirpikli geceyi karşılarsın ağlayan yıldızlarla küllenmiş bir ışık yayılır sevda kokan gökyüzüne dokunamazsın…… Dinlersin mavi bir sızının kısa hayat hikayesini, Bilmediğin bir heyecan sarar bedenini sıcaklığını öpersin parmak uçlarınla birikir özlemler yüreğinde dokunamazsın..... Susarsın sahipsiz düşlerin içinde Sorgusuzca tutarsın ellerinden… .. Yılların yorgunluğu sarar etrafını Aşkı anlatır derinden bir ses Sığdıramazsın göğsünün içine Sığınmak istersin sıcaklığına birden çırılçıplak kalır ten dokunamazsın….. Sararsın Yağmur düşen gözlerin kirpik aralarını keşkelerin pişmanlığına, Sırla dolu yalnızlığın içinde arka sokaklar da rasgele yürürsün İlk durakta kimsesizlik bekler, Hüzünlü sokak lambalarının altında hovardaca kavuşturursun aşkı dokunamazsın…. Beklersin ayaz bir sessizliğin ortasında gökyüzü düşer şafaklara Yıldızlar terk eder yavaş yavaş Teslim olur hasret gecenin kalbine mehtap gülümser, ay ışığı ıslanır gözbebeklerinde dokunamazsın……. Dokunamazsın üşüyen yüreğin titremelerine…… |
Dolunaya İhanet....
Bir düş borcun var bana... Sevgi olan gökyüzümde yıldızlarımı küstürüp özlemli bulutlara adımı yazdığın için... Kara topraklarımdan yağmurunu esirgeyip mevsimlerimin tomurcuklarını rüzgarlarınla susturduğun için... Bir yürek borcun var bana... Saçlarıma taktığım baharı bir hazan türküsü gibi şiirlerime gömüp ağlattığın için... Alacakaranlığın tutsaklığında yıldız yıldız dökülen hüzünlerime inat sürgünlüğe dokunan parmak uçlarınla doğmadan batırdığın dolunaya ihanetin için... Ya düşlerimi ver bana Ya da yüreğimi sustur dolunayda.... |
Dostça Aşk
Haydi gelin bu dünyayı devran edelim Yüreğimizi aşka seyran edelim Gönlümüzü dosta ışık edelim Ayrılık közü bize düşmeden… Umutları alıp bahtımıza gidelim Yoktan var edilmez bunu bilelim Kimse incinmeden kördüğümü çözelim Ömrümüze buruk hasret girmeden… Kimler geldi, kimler gitti bilen yok Tükendi bu can harcayacak zaman yok Ağlarken gülse de dertsiz insan yok Sözün özü olalım hatır bitmeden… Tatlı dili, gülen yüzü yok bilme Alçak tut gönlünü düşene gülme Dostun gülüşünü bir kalemde silme Yüreğin gözü olalım vefa gitmeden… Bir varmış bir yokmuş bunu bilelim Kucak kucak sevgileri yoldaş edelim Sular gibi aşkımızı yola dökelim Şevkatin merhameti öksüz kalmadan… |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:19 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.