![]() |
Peygamberlik
Aynı nurun içinde; hem aynı, hem ayrı; Aklın öresindedir peygamberlik tavrı... (KASIM/2004) Ali Hışıroğlu |
Sana Döndüm
İncecik bir zandır gaflet, Sana döndüm, sana döndüm. Sen Allah'ım bizi affet, Sana döndüm, sana döndüm. Yarış atı köhne akıl, Her şeyde hep seni gördüm, Senden gayrı her şey batıl, Sana döndüm, sana döndüm.. Dört bir yan bak kalın perde, Yağım bitti şimdi söndüm, Dönmek vardır hep kaderde, Sana döndüm, sana döndüm... Nedir zaman, mekan nedir? Ölüm ancak bahanedir, Önümde sır alfabedir, Sana döndüm, sana döndüm... (1997 - Safiyar'dan) Ali Hışıroğlu |
Sevgilim...Sevgilim...
Büyük ölçekli sancı, bana gafleti verin, Dayanmaya gücüm yok, gerilmiş bir telim ben... Hangi 'var'a sığınsam, içindeyim kederin, Hangi 'yok'a tutunsam, varlık düşer elimden... heyelan beldesinde, sürgün geçti bu ömür, Hayatın noktaları, virgüllere dönüştü. Umut ettim, yalvardım; haydi beni de götür, En bakir akrep dertler, ruhumu ah bölüştü... Anamın apak sütü burnumdan geri geldi, Ne kelime ne bir harf, anlatamaz içimi. Bu saldırgan sualler, her an dibimi deldi, Bana bir gaflet bulun, bir sigara içimi... Hep çekili gönlümde, güne bakan perdeler, Ne hatıra ne bir iz, siliyorum mektuptan. Çakmak çakmak sevinçler, anam babam nerdeler? Birer birer geçtiler, ölüm adlı kutuptan... Hangi berzah, hangi aşk; söylenmeden yaşanır, Bütüne hasreti bu, varlık denen parçanın. Biri söylesin bana; gerçek nasıl yaşlanır? Çizdiği gölge resim, o, 'ol! ' adlı fırçanın... Varlık ona bir nispet, kafir de onu arar, Mü'min bilse erirdi, putu saran hasreti. Karıncalar gün gelir, tavşanları yakalar, Bunun için yaratmış, gölge denen kesreti... Bedenim ummanlarda, ruhumun sandalıdır, Işıksız kaybolurum, yutar yoksa dehlizler. Benim aklım Allah'ım, niçin hep dalgalıdır? Neden hep med vaktinde, içimdeki denizler? Yaşamak bir aldanış, her tutku bir sivilce, Ötenin raksı sürer, hep eşyada aynı buyruk. Bu böyle mecnun yürek, gölgeleri sevince, Her gölgeden beynime iner bir demir yumruk. Sen ey benim sevgilim,varlık nurum ve ruhum! Beyhude halketmedi şefaati yaratan. Mahşerde bir köşede, mahzun mahzun dururum, Unutma nolur beni, çekip de al aradan... 2005-İST. Ali Hışıroğlu |
Tasvirci
Şiir yazma dedi artık çatımdaki hayalet Rüyaların yırtık pırtık,kamburlaşmış kararın. Yağmur bekleyen çöllerin, sindirilmiş korkuyla, Kurban gitmiş bedduaya, tarumar olmuş yarın.. Olmaz diye dayattım da, maske düştü masmavi, Uçtu kuş kanatlı kalbim, ötelerin iklimine. Silinmiş bak gök kuşağım, silinmiş bak dön gayri, Gitmek bilmiyor başımdan, bu sevda deli mi ne! Destan yazamaz her kalem kustururlar adamı, Ekranında mezarların görüntüler buruşmuş. Paylaşılan cesetlerin tortulaşmış endamı, Bir güvercin topuğunda feryadımız buluşmuş... Oysa ben de bir biriydim, birilerden biriydim, Yalan mıydı mısralarım, duyulmamış tasvirler. Oysa ben de bir biriydim, onlar gibi diriydim, Gölgelerim güle dursun, ağlaşsın misafirler... Aklım fikrim mahkum şimdi, ruhumun gurbetinde, Sokaklarında bu şehrin kaç bin iskelet saydım. İşte her şey ayan beyan; bu ölüm saltanatı, Bir çobanın ellerinde keşke deynek olsaydım... Kaç bin yara açıldı bak, hıçkıran gölgelerde, Seher olunca koşayım, haber vereyim yare.. Nefesimi sayıyorlar, ismi meçhul yönlerde, Şimdi ıslık çalar oldu, sevdalar ki âvâre.. Ve yaşama kararımı rehin verdim hırsıza, Bıkıp usandım faniden, o solmayan renk nerde? Bumburuk bir heves kalmış delikanlı çağlardan, Adlarımız raksediyor toprak dolmuş gözlerde.. İşte mızrakmış tahammül,acıların annesi, Sanki düştüm düşeceğim bir iğnenin ucundan. Nedir söyle anacığım hayatın bahanesi? Bir derman bul derdime, kurtulayım suçundan... Hayal oldu kavuşmalar, hayal oldu hep hayal, Yıllandı hep hasretlerim, bu nemli mahzenlerde. Hayal oldu hülyalarım, o fil dişi ülkeler, Masallara gark oldum ben, kan kokan yeminlerde... Anlatsam ah anlaşılmaz, sussam tökezlerim, Güneş bile belki batmaz yüreğimi bağladım. Bu ne belalı hasrettir, kavuştukça özlerim, Bir bulut bulmak için, hıçkırarak ağladım.. Hiç bitmeyecek sandığım, bir lahzalık an imiş, Hep beyhude saltanatmış kovalanan meramlar. Mezar kazdım gece gündüz, bir kuyunun dibinde, Ve o kuyunun dibinde boğazlanmış adamlar.. Selamlıyor işte işte korkuların prensi, Yılan çıyan hazırlanmış, göz koymuşlar tenime.. Bu kudurgan heveslerin siliniyor cakası, Öl desem hiç ölür müsün haydi benim yerime? (1990 - Safiyar'dan) Ali Hışıroğlu |
Taşralı Çocuk
Kaç zamandır susuyorsam Hep böyle çığlıklara bürülü, Belki en berbat yerinde İstanbul'un, Susuyorsam mişli geçmiş cümlelerle, Tutunacak yeri kalmadığındandır hayatın... İçtiğim sigaranın markasını değiştirdim, Kaç kez çırpındım misilsiz ardından... Ya uykularımı kaç pareye böldün sen? Sonra taşralı her düş vakti, Kaç kez fırladın mermi misali burçlarıma.? Ne çare ki kırık kanadım. Seni taşralı, Seni hiç unutamadım.. Bir öğrenci kahvehanesiydi yanılmıyorsam, Sanki zamanın iki ayağı bir pabuca girmişti. Tarifsiz bir telaş vardı okuduğum kitaplarda, Bedeninden ayrılmış gibiydin, bomboştun Artık bu anlamsız hayata Bir anlam yükleme telaşında yoktu. Sen ağla taşralı diyordum; Bu hayat ağlamaya değer. Bu son görüşmemizmiş meğer... Rahmeti en kıt mevsiminde şimdi gezegen Sürüyor çağdaş haramilerin insancıl edebiyatı Ve ayağı kaydırılmış çocuk haritalardan, Sürüyor pudralı suratların saltanatı... Parça parça böldüler Oldu bittiye getirdiler nafile Bilmem kaç hektarlık yüreğimizi... Sen şiire sitem kardın bunlar olurken, Ufuklara dalmıştın hep. Biz günyüzlü haberlerini gözlerken. Çok bekledik taşralı ama gelmedin, Yılan ıslıklı sirenlerin boğdu kentten... Bıktım usandım gayri bu dertten. Duydum ki bir söz düşürmüşsün giderken, İnce,uzun ve anlamlı, Şiirleri çatlatan, Bitkin vede yaralı. Sen ey çocuk taşralı... O günden bu yana çok şeyler değişti, Selviler eğik eğik,şarkılar isyan kokuyor. Ne ağlayan var gözlerini silmediğim, Tutkulara birşeyler karıştı adını bilmediğim. Sende değişmişsindir kim bilir. Uzamış, büyümüşsündür. Bıyıkların bile çıkmış olmalı çoktan. Biz de göz yaşları döke döke Bir imkansıza sürüklendik habire... Biz de her ağaç gibi yaşlandık taşralı... Eski cevvalliğimi arama boşuna, Ürker olduk öksürüğümüzden. Çiğnenen onurumuza inat, Kör tesellilere sığındık. Bilmem ki anlatmaya neresinden başlamalı, Anlatmak zor, yaşamak imkansız, ölüme geçit yok, Napalım biz taşralı? Sen kimbilir şimdi daha çeviksindir, Hala şiir yazıyor musun? Uykuların nasıl gidiyor, yine sabahlıyor musun? Sen uyumsuz asabi çocuk... Bir menzile doğru sürüklenirken hep böyle adım adım, Hep bu çaresizliğin hükmüdür sürüyor, İşte ben bundan bir şey anlıyamadım... Sen iyi bilirsin boşluğa basmanın Kör bir kurşuna hedef olmaktan beter olduğunu. Yangın ortasında bir çocuğun Acı dolu çaresizliğini. Güçlüğünü de bilirsin gök mavisini taşımanın yeryüzüne. İhanetleri, korkaklıkları, Bunca zulme ramen erkeğim diyebilen, Adamlık taslayanları da bilirsin... Savaşa soktular şiiri suç bende değil, Biz hep yılanlı kuyularda cennet hayaliyle büyüdük. İnadına battı gün, inadına doğdu sanki, Her şey hep böyle taşralı Tersine tersine gidiyor. Anladım ki yaşamaya savaşla başlamalı, Elveda tozpembe hayaller, Sana selam ey taşralı... (1989 - Safiyar'dan) Ali Hışıroğlu |
Teselli Şarkısı
İskilif'li Atıf Hoca Efendiye... 'Metin ol' derdi anam, 'Metin ol, karabasanlar bitecek! Sardunyalar karantinada oğul, Savaştan baban yakında dönecek.' Dönmedi... Felçli tesellilerle doğup büyüdü çocukluğumuz, Babamı otogarlarında bekledik şehrin, Derken annem de giymişti beyaz duvağını. Sihir mi bozulmuştu ne? Çatımıza bir garip kuş konmuştu yağmur gözlüm, Sonra tellalı oldum hüznün sokak aralarında, Ve çıktım dışına seninle çizdiğimiz dairenin, Ve ne demekse bu teslim ol çağrılar... Ruhumda kopan bu fırtınalar ne demekse.. Dinmeyecek biliyorum bu gurbet ağrısı.. Ve bu telsiz sesleri ne demekse... Ağrıma gidiyor ağlamak uzaklardan... 'Metin ol'! derdi anam, 'Bir gece yarısı çalındı kapımız, Bir gece yarısı gitti baban. Sivildiler. Kapısında sabahladım karakolların, Hiç göremedim, göstermediler... Aylar sonra gazetelerde resimleri, Yobaza oh oldu dizeleri, Cezası infaz edilmiş, Ne çok güldüm oğul, Ne de çok güldüm...' (1990 - Safiyar'dan) Ali Hışıroğlu |
Tuhaf
Ne hayata ne aşka, Olamadım ben kefil... İnan ki senden başka, Sevemedim bunu bil... Bu bir açık itiraf, Tuzak dolmuş her taraf, Yere göğe sığmadı, Benim kalbim bir tuhaf... (2001) Ali Hışıroğlu |
Ümmetin Başı Dertte
Şimdi farzedin siz bir doktorsunuz.Kalp krizi geçirmekte olan bir hasta getiriliyor önünüze.Böyle bir hasta için acil müdahaleler belli olmasına rağmen, nedense siz hastanın ayaklarındaki mantarlarla meşgul oluyorsunuz. Ve ister istemez katil sıfatını kazanıyorsunuz... Elbette ümmetin sorunları çok. Ama ilk aciliyet kespeden sorununu belirlemek gerekiyor.Bu problemin tespitinden sonradır ki diğer sorunlara sıra gelmesi gerekiyor. Haram helal duyarlılığı yok, Ahlaki çöküntü had safhada... Can ve mal güvenliği ürkütücü boyutlarda, Genelev kraliçesinden alınan vergi, içilen suya, yenilen ekmeğe karışıyor. Sistem ve hele eğitim sistemi erdemli insan yetiştirmekte kısır. Yaşanmaya değer hayat özlemi şöyle dursun, bunun ihtiyacı bile bilinmiyor. Hastanın şifa bulabilmesi için öncelikle hasta olduğunu idrak etmesi gerekiyor. PEKİ ÇARE? Kendi sistemimizi kurup kollamak...Bunun mücadelesini vermek. 'DOĞRU DÜŞÜNCE OLMADAN DOĞRU DÜŞÜNCE FAALİYETİ OLAMAZ.' Ali Hışıroğlu |
Veli
Varlık iddiası mı? Kimsin sen, sen nesin? 'Mevzuunu bulamaz ki veli 'ben' desin.' (ARALIK/2004) Ali Hışıroğlu |
Yağmur Duruşu
Kuş kanatlı bakışın, yağmur duruşun vardı, Hangi göğün gülleri, tebessüm eder böyle? Şimdiyse güz ortası, bizi soğuklar sardı, Hangi felaket vakti, bu hangisidir söyle; Kuş kanatlı bakışın, yağmur duruşun vardı... Bir çocuk sever gibi sevdim seni ey kanım... Cenneti ister gibi, bekler gibi baharı... Beyhude, ben bilirim; sen bitmeyen tek ânım.... Çoktan hak etti çoktan, heveslerim mezarı. Bir çocuk sever gibi sevdim seni ey kanım... Hep seni sevdim diye kurulmuş bu düzenler, Eşkali bilinmiyor, bulutsuz yağmurların. Bana mermiler atar, sularımda yüzenler, İçim karınca evi, yıkık dökük bir yarın. Hep seni sevdim diye kurulmuş bu düzenler... Senden sonra gökyüzü mavisini sakladı, Arsız gökdelenlere sığmadı hatıramız... Sevdamızı Nemrutlar, fermanla yasakladı, Aklar düştü beldeme, hep kanadı yaramız, Senden sonra gökyüzü mavisini sakladı... Ali Hışıroğlu /MART 06 Ali Hışıroğlu |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:03 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.