![]() |
Ben Sana Mecburum Bilemezsin...
ben sana mecburum bilemezsin adini mih gibi aklimda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle isitiyorum agaçlar sonbahara hazirlaniyor bu sehir o eski Istanbul mudur karanlikta bulutlar parçalaniyor sokak lambalari birden yaniyor kaldirimlarda yagmur kokusu ders, yardımcı kitapları ve çıkmış sınav soruları paralelinde deneme sınavları Açıköğretim | Spk Lisanslama | Kpss Kitapları | Ales | Dgs | Üds | SMMM | Öss | Gys Sınavları İçin Ders ve Yardımcı Kitapları Deneme Sınavları murat yayınları, kurs, kursları | açıköğretim | kpss | ales | dgs | üds | öss | spk | smm | ders, yardımcı kitapları ve çıkmış sınav soruları paralelinde deneme sınavlar Açıköğretim | Spk Lisanslama | Kpss Kitapları | Ales | Dgs | Üds | SMMM | Öss | Gys Sınavları İçin Ders ve Yardımcı Kitapları Deneme Sınavları murat yayınları, kurs, kursları | açıköğretim | kpss | ales | dgs | üds | öss | spk | smm | ben sana mecburum sen yoksun sevmek kimi zaman rezilce korkuludur insan bir aksamüstü ansizin yorulur tutsak ustura agzinda yasamaktan kimi zaman ellerini kirar tutkusu birkaç hayat çikarir yasamasindan hangi kapiyi çalsa kimi zaman arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çaliyor eski zamanlardan bir cuma çaliyor durup köse basinda deliksiz dinlesem sana kullanilmamis bir gök getirsem haftalar ellerimde ufalaniyor ne yapsam ne tutsam nereye gitsem ben sana mecburum sen yoksun belki Haziran'da mavi benekli çocuksun ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor bir sileb siziyor issiz gözlerinden belki Yesilköy'de uçaga biniyorsun bütün islanmissin tüylerin ürperiyor belki körsun kirilmissin telas içindesin kötü rüzgar saçlarini götürüyor ne vakit bir yasamak düsünsem bu kurtlar sofrasinda belki zor ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden ne vakit bir yasamak düsünsem sus deyip adinla basliyorum içimsira kimildiyor gizli denizlerin hayir baska türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin Nihat Gülle |
Ben sana muhtacım,gitme prenses....
Dereler sağnak yağmurlara Irmaklar gürül gürül çaylara Deryalar köpük köpük akan nehirlere Ben sana muhtacım gitme prenses Arılar bal özlü çiçeklere Çiçekler börtü böceklere Cümle varlık gökyüzündeki güneşe Ben sana muhtacım gitme prenses Bulutlar ılgıt ılgıt rüzgarlara Yemyeşil ovalar yağmurlara Rengarenk çiçekler koklanmaya Ben sana muhtacım gitme prenses Şiirler doludizgin güftelere Güfteler ölümsüz bestelere Nağmeler inleten sihirli ellere Ben sana muhtacım gitme prenses Nihat Gülle |
Beni Candan Usandırdı.....
Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı? Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mı? Kamu bimarına canan deva-yı derd eder ihsan Niçin kılmaz bana derman beni bimar sanmaz mı? Şeb’i hicran yanar canım, döker kan çeşm-i giryanım Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı? Gül-i ruhsarına karşı gözümden kanlı akar su Habibim faslı güldür bu akar sular bulanmaz mı? Gamım pinhan dutardım ben, dediler yare kıl rûşen Desem ol bîvefa bilmen inanır mı inanmaz mı? Değildim ben sana mail sen ettin aklımı zail Bana ta’n eyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı? Fuzuli rind-i şeydadır hemîşe halka rüsvadır Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı? Nihat Gülle |
Benim Canım Sevgilim
Gönlümde bir neş’esin Esin kaynağım sensin Her güzelden güzelsin Benim canım sevgilim Pembe yüzlü baharımsın Masum yüzlü ceylanımsın Nereye baksam sen varsın Benim canım sevgilim Dünyaya inmiş bir meleksin Sen gönlümde bir teksin Aşkı ruhuma ektin Benim canım sevgilim Sen gözümün nurusun Kalbimin sürurusun Ömrümün gururusun Benim canım sevgilim Öl desen ölürüm o an Kal dersen kalırım her an Kulun kölenim inan Benim canım sevgilim Nihat Gülle |
Beyaz Gül...
Dikenini batırma tenime sakın beyaz gül Bin bir kokulu eşsiz gülüm,bir kerecik bana gül Kokma sakın koparmayacağımki seni Yalnızca kokunu duymak okşamak istedim tenini Parfümlerden güzel o mis gibi kokunu Öpmek istedim o nazenin yapraklarından O kuğu misali güzel boynundan Şebnemler konan sıcacık, narin teninden Utanma,eğme başını korkma bu kadar sevmekten Üşüme,irkilme böylesine bir aşkla sevilmekten Aşkların en güzeliyle sevdim seni ben Koparmam acıtmam kırmam kalbini hem Aşk acısı çektirmem ayrılık yaşatmam sana ben Asla kıyamam sana gönül kapını aç ölümsüz sevgime gülüm Seni benden ayıramaz ne ayrılık ne hasretlik ne ölüm Dikenini batırma sakın beyaz gül Binbir kokulu eşsiz çiçeğim yüzüme bir gül Seni sevdi yalnız senin için çarpar bu kalp bu gönül Yaprakların üstüste körpecik tenin açılmış bir tül Dikenini batırma sakın seni çok seviyorum beyaz gül Nihat Gülle |
Bilseydim,ah bilseydim
Bilseydim sana böylesine bağlanacağımı Hiç düşermiydim örümcek ağına feleğin Bir serçenin tuzağı hissetse de açlık yüzünden Yeme atılması gibi düşermiydim sevi tuzağına kaderin Bilseydim kara sevdanın sıtmadan beter ateş yapacağını Hiç severmiydim o kara gözlerindeki sevi bakışlarını Aslan bir kez ağa düşer ben düşmem derdim Kendi düşen ağlamaz ama bilseydim hiç düşermiydim Bilseydim aşk yağmurlarında ıslanırmıydım Hiç bağlanırmıydım hasret ateşini tatsaydım Aşka gülmezdim kahkahalarla ah bilseydim Sevdalı güllere bakıp bakım tebessüm etmezdim Bilseydim aşkım sensizliğin en yakıcı ateş olacağını Özlemin bir volkan gibi her gece indifaya geçeceğini Hatıraların doludizgin atlılar gibi üstüme yürüyeceğini Bilseydim aşkın hançer yarasını hiç severmiydim Bilseydim hiç sevdalanırmıydım o büyülü gözlerine Bilseydim aşık olurmuydum böyle bir dünya güzeline İstermiydim kanayım o bal akan tatlı dillerine Bilseydim prangalar vururdum taş basardım kalbime Bilseydim aşkın bu kadar tatlı olduğunu belkide Tanısaydım daha önceleri seni ah keşke Aşksız olurmu dostlar siz bakmayın dövündüğüme Bilseydim daha önceleri aşık olurdum leydilerin en güzeline Bilseydim aşkın ne tatlı bir macera olduğunu Bal küpü misali her düşenin ballandığını Bilseydim yarle geçen her anın bin asır sayıldığını Daha önce sever aşık olurdum sana leydim ah bilseydim Nihat Gülle |
Bir Garip Aşığınım...
Sonsuzluğun bestekarı Birliğinin sancaktarı Aşkın gerçek taraftarı Bir garip aşığınım mevlam Binbir savaş yorgunuyum Deryaların coşkunuyum Ölümsüz aşk vurgunuyum Bir garip aşığınım mevlam Yol,iz bilmez bir gezginim Dosta giden avareyim Aşk yüzünden divaneyim Bir garip aşığınım mevlam Dost bağının can gülüyüm Has bahçenin bülbülüyüm Ne yaşarım ne ölüyüm Bir garip aşığınım mevlam Ne dahiyim ne deliyim Ne enbiya ne veliyim Mevla'nın arif kuluyum Bir garip aşığınım mevlam Ehl-i derdin ozanıyım Sohbetlerin sazanıyım Ayrılığın hazanıyım Bir garip aşığınım mevlam Gökte görünmez ankayım Ne falcıyım ne kahinim Aşktır imanımla dinim Bir garip aşığınım mevlam Belki alemde yok eşim Dostluklar kurmaktır işim Aşıklar tanış bilişim Bir garip aşığınım mevlam Belki yalnız kimsesizim Gönül yapmak benim işim Kutsal hazine avcısıyım Bir garip aşığınım mevlam Yolcuların uğrağıyım Hak aşkının tutsağıyım Dürüstlüğün aşığıyım Bir garip aşığınım mevlam Nihat Gülle |
Birliğe Ulaş...
Beri gel, daha beri, daha beri. Bu yol vuruculuk nereye dek böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte. Ne diye bu direnme böyle, ne diye? Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye? Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek, ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye? Zengin yoksulu hor görür, ne diye? Sağ soluna yan bakar, ne diye? İkisi de senin elin, ikiside, peki, kutlu ne, kutsuz ne? Topumuz bir tek inciyiz, bir tek. başımız da tek, aklımız da tek. Ne diye iki görür olup kalmışız iki büklüm gökkubbenin altında, ne diye? Sen habire gevele dur bakalım, habire 'usul boylu birlik çam ağacı' de, sonu nereye varır bunun, nereye? Şu beş duyudan, altı yönden varını yoğunu birliğe çek, birliğe. Kendine gel, benlikten çık, uzak dur, insanlara karıl, insanlara, insanlarla bir ol. İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz. Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane. Erkek arslan dilediğini yapar, dilediğini. Köpek köpekliğini ede durur, köpekliğini. Tertemiz can canlığını işler, canlığını. Beden de bedenliğini yapar, bedenliğini. Ama sen canı da bir bil, bedeni de, yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine, hani bademler gibi, bademler gibi. Ama hepsindeki yağ bir. Dünyada nice diller var, nice diller, ama hepsin de anlam bir. Sen kapları, testileri hele bir kır, sular nasıl bir yol tutar, gider. Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak, can nasıl koşar, bunu canlara iletir. Nihat Gülle |
Bu Aşk Bir Sırrı Sübhandır...
Bu aşk bir sırrı sübhan’dır Buna yer gökler dayanmaz Aşk emanet-i ilahidir Uğrunda ölmeyen bilmez Yokluk ummanına dalan Gayb kokusun canda duyan Gönülden yöğrük ata binen Bu zindan da esir kalmaz Tatlı canın yağmalayan Özünü dosta bağlayan Aşk ile daim ağlayan Mülke melekuta sığmaz Aşk derdiyle inleyenler Bela zehrin bal eylerler Kahrı-ı lutfu bir görenler Hak cevrinden usanmazlar Gayb kapısı mürşidindir Bu alemde gizlenmiştir Tedbil-i kıyafet dolaşır Padişahtır tanınmazlar Bize rahmet yerden yağar Yanan gönül aşk’la dolar Mana güneşi güzele doğar Tatmayan aşkı bilmezler Nihat Gülle |
Buğulu Gözler...
Buğulu gözlerinin ummanında kayboldum O baygın bakışında gerçek sevgiyi buldum Aşk değil bu Allahım fırtınaya tutuldum Sanki bir yıldız geçidinin cezbesiyle yutuldum Nihat Gülle |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:42 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.