![]() |
Can Kardeşim
Dinle beni can kardeşim, Sevme kırılırsın bir gün. Hiç ummadığın bir an da, Düşer yıkılırsın bir gün. Aldanma sen bakışına, Kanma sarı hilal kaşına, Acımaz hiç gözyaşına, Sel gibi akıtır bir gün. Tatlıdır dili kandırır, Her sözüne inandırır, İpini çeker sallandırır, Saçlarında asar bir gün. Yanarsın al dudağında, Erirsin avuçlarında, Gamzesinin girdabında, Boğulur ölürsün bir gün. Her şey tatlı gelir önce, Yaşamak güzel gönlünce, Hayat sonra bir işkence, Dayanılmaz olur bir gün. |
Canan
Saçlarına sinmiş gurbet kokusu. Yüreğinde yatar aşkın tutkusu. Dudaklarından bir sevda türküsü, Ninniler misali dökersin canan. Cheimera’nın ateşi yanıyor avuçlarında. Şarabın al rengi dudaklarında. Akşamın hüznü yanaklarına vuruyor, Yalnız bir martı son seferinden dönerken. Damarlarda sönmeyen alevsin canan. Zülfüne düşüyor gece karası, Gözleri sineye kurşun yarası, Söyle nedir? Böyle derdin çaresi, Hasretten boynumu bükersin canan. Bazen barlardan geçer yolculuğun. Bazen susturur şarkıları yokluğun. Gülüşüne renk katar tatlı sarhoşluğun. Bu kente ışıklar saçar mutluluğun. Bitmesin rüyan bitmesin canan. Dağlar mı saklıyor seni yıllar mı? Fallar mı? gel diyor yoksa yollar mı? Suçlu kim? Yazan mı yoksa roller mi? Hasretle yürekler sökersin canan. Zaman sürükledi seni ıssız bir kumsala. Başladı kovalamaca o dev dalgalarla. Göz göze geldiğin an sudaki yıldızla, Islanır saçların yakamozlarla. Kuma karışır anıların yitersin canan. |
Canan 1
Bu dünya içinde, Başka bir dünyasın. Canımı; güzelliğinin Avuçlarına bıraktığım canan. Sen, tuvalime düşen dolunay, En lacivert akşamlarımsın. Aşkımı; umutlarımın Dipsiz kuyularına bıraktığım Canan. Elâ gözlerinle aydınlanır, Bu karanlık şehir. Siyah saçların düşürür, Her gün, *******i gündüzlerime. Söylenmemiş sözlerimi, Gönül sayfalarımın Satırlarına bıraktığım Canan. Gurup’un kızıllığı düşmüş dudaklarına. Teninin kokusunda, Dört mevsim portakal çiçeği. Düşler ülkemsin, Günler boyu yol aldığım. Yorgun bedenimi kollarının, Arasına bıraktığım Canan. |
Çağrı
Haydi gel menekşem. Sağır ve dilsiz saatlerde gel. Yıldızlar geceye küsmeden, Çiğ yapraklara düşmeden gel. Horozlar şafakta ötmeden, Ay penceremden gitmeden gel... Haydi gel menekşem. Çılgın baharlarda gel. Teninde çiçekler solmadan, Saçlarından kokular uçmadan gel. Gençlik demir almadan, Umutlar karaya vurmadan gel... Körkütük yaşayalım hayatı, Geleceksen şimdi gel... |
Çığlık
Koca bir sessizliğe gömüldü Sen gittin gideli Yaz akşamları bu kentin Ne gözlerine doğuyor sabah güneşi Ne de bakışmalarımız oluyor Sokakta işe gidiş saatleri Çınlatmıyor kulaklarımı Kaldırımda ki ayak seslerin Gözlerim seninle başlamıyor Güne eskisi gibi Çiçekler solgun sen gittin gideli Saçlarının sarısı düşmüş yapraklara Güller kan kırmızı olsa da Ateş bile kayıtsız yaşama Rüzgarın türküsü sustu ormanda Adını sayıklamıyor kumsaldaki köknar Martılar sessiz deniz sessiz Üşüyor kumsallar inan ki sensiz Ne kadar mevsim yaz Ne kadar aylar temmuz olsa da Eski neşesi yok şarkıların Nereye gitsem hep çaresizlik Ne zaman sığmasan içime Nerede avunmak istesem Hep ağlamaklı kadehlerim Ne ******* eskisi gibi gece Ne gündüzler eskisi gibi Kaybolmuş akşamları bu kentin Yağmıyor eskisi gibi yaz yağmurları Vurgun yemiş umutlarım Yaşam suni teneffüste Unutuldum sanma sakın Sana dair ne varsa hepsi gözlerimde. |
Çok Gördün
Ömrüne bir ömür kattım Gündüzü geceye çattım Her çileyi sende tattım Gülmeyi çok gördün bana Sevinirken buldum diye Uçup gittin bilmem niye Ayda yılda olsa bile Gelmeyi çok gördün bana Yıllara hep sabır ektim Sıladayken gurbet çektim Şans torbamdan ecel çektim Ölmeyi çok gördün bana |
Çözümsüz
Bu sevda kalesinin Karanlık labirentinde Beni bu çıkmazdan Çekip çıkaracak el nerede? Dilimde volta atar adın Bu kaçıncı uykusuz sabahım Sevgilim sensiz *******i Güneşe asacak ip nerede? |
Dalkavuk
Ne zaman önemli bir insan görse Şıp diye yanında biter dalkavuk Yutkunup usulca başlarsa söze Attıkça desteksiz atar dalkavuk Baldan tatlı dille düzer methiye Rüşvetin adını koyar hediye Yemez ciğerini versen kediye Kendini meclise katar dalkavuk Topluma girince baş köşe kapar Menfate gelince babasın satar Sanmayın hayırlı bir işe yarar Her taşın altında yatar dalkavuk Sorsan çok dürüsttür bilmez hiç hile Yalanı söylerken dolamaz dile Ne mal olduğunu biz bilsek bile Kasılarak caka satar dalkavuk |
Densizlere
İnsanlar unutmuş hayâ’yı us’u Her köşe başında sinsi bir pusu Şahin pençesine minicik kuşu Alacağım diyor gördün mü usta? Oldukça pişkinmiş hem de tutarsız Dostluktan bi haber biraz duyarsız Her ahuya kanca atar ayarsız Takacağım diyor gördün mü usta? Bu mudur yapılmak istenen sanat? Kendini ne sanır bu sersem kavat Zeytinyağı gibi suyunda hayat Süreceğim diyor gördün mü usta? Ne sanıyor aptal bilmez haddini Akıllı olsaydı aşmaz bendini Roma gibi har’a verip kendini Yakacağım diyor gördün mü usta? Düşmesin güzeller böyle kabağa Kendini prens sanır bak sen salağa Bu otobüs kaçtı başka durağa Gideceğim diyor gördün mü usta? Bunlardan her yerde birkaç düzüne İnanmak gaflettir bence sözüne Ne zaman bir huri değse gözüne Kapacağım diyor gördün mü usta? Örmeyle saçından sarı telleri ‘Başında esiyor kavak yelleri’ Kim takar bu gibi sivri dilleri Öteceğim diyor gördün mü usta? Almamış acundan birazcık payı Pişmiş kelle gibi sırıtıyor ayı Yersin elbet sende bir gün zokayı Yutacağım diyor gördün mü usta? Bolat’ım son olsun bu kadar sözüm Gayrisini demeye tutmuyor yüzüm Sevgiden yanadır mayam ve özüm Karacağım elbet doğru mu usta? |
Derinlikler
Sevgim; Bulutların ötesinde Bir evren gibi sonsuz, Denizlerin ötesinde Okyanuslar kadar derindir. Ne? bu sonsuzluğu Görmeye yeter gözlerin, Ne de? bu derinliğe Tahammül edebilir yüreğin |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:37 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.