![]() |
Cüce ve YÜCE
“Zamanım, düşlerim, yüzüm, gerçeğim, geçmişim, Dünyam hayatım, ölümüm, içim, dışım, kalbim.” Ruhumda göl göl, sel sel, kana kana içmişim. (Budur harp-im) Ecele emreden Yüce, Yüceler Yücesi, Sen’den geldim, Sana getir, Sen’i göster Rabbim, Ben büyük beyinli cüce, cüceler cücesi. |
Çerçeve
Cesedimin üstünden ruhlarım ayaklandı, Ölümü nasıl vacip kılındı kardeşimin? ! . Her kırmızı ışıkta iyi bir cin haklandı, Çatladı leşimden, mezar taşları leşimin. Ekranın sırçaları yere düştü, topladım. Kanlar sıçradı...kanayan cam mıydı elim mi? Objaktiflerin önünde zıpladım, hopladım, Öğretilen nasıl birşey, gerçekten bilim mi? Katili hayallerin, tattığım hayat tarzı. Gülme gülme değil, ağlama da ağlama değildi. Tutamadım, avuçlarımdan sıyrılan arzı, Göktaşları gözyaşımı gözümden sildi. |
Çiseleyen İki Bin
insan, bin yıl gibi doğuyordu düşlere bir çağ gibi yeni esiyordu gidişlere zaman… duman duman yine efkarında toprak ve deminde dünyadaki çaylar ve dert hala sert ve demirinde yine çilelerin tadı… yeni ümitlerin yepyeni başlangıcı ve iki bin dertsiz bir takvimin selamındaki gülmecik hayatın dar pabuçlarını giymek ve bir perde daha açmak kıyamete belki de… güneş başka doğacak ruhumuza güzler başka geçecek mevsim mevsim gökyüzü başka ağlayacak yüzümüze gülüşler eskiyecek değişecek dünya başka başka insanlar yağacak ve başka başka batacak düşünceler iklimler sevinecek sanılacak belki de… aşkların ayakları uzun gelecek yorganına kordonsuz ve kemersiz bağlayanacak zaman kalplere ve sökülecek bütün çiviler tabutlardan ve dökülecek bütün eski dişler ağızlardan ve bir perde daha açmak kıyamete belki de… bir tat alınacak beladan sonra belki de sabah ismin okunacak seladan sonra hayallerde kalacak gelecekteki güzellikler ve belki de gerçek olacaklar insan, bin yıl gibi doğuyordu düşlere bir çağ gibi yeni esiyordu gidişlere zaman… ve bir perde daha açmak kıyamete belki de… |
Çizgi Üzerine Yazılanlar
Deli olmak, olabilirliğimin en son noktası belki de bu. Hayat der her geçen bu hayatta ölmeden önce. Bir beş dakika daha isterler ecelden. Bilinir ki ecel geldi mi saniyeliktir işi. Bir an saniyeden bile küçük bir an gelir ve alıverir. Seni mi bekler keyfini mi bekler beklemez elbet. Anlamışlıkları kadar bilmemişlikleriyle mevcut ömürler, Seril serpe bir uykulu yıldızlı gülümseme yalancıktan, Tak düşüvermek bir anda dolunayın ağıtlı olduğu bir tarihe. Türklükten midir nedir özlemden midir? Yoksa istemekten midir özgürlüğü? Sen doğru dersin sana göreli göreceli bir doğru olur. Herkesin bir doğruluğu var ya zaten senin ki ne kadar geçerli. Yine o herkesin kabul etmediği, Bir kabul edilen doğru kullanılır. Acı mıdır gerçek midir, acı mı gerçektir gerçek mi acıdır? Gerçekten acı mıdır gerçek, gerçekten gerçek midir acı? Koftiden alaturka bir felsefecikten ibaret, İki nokta arasına sıkışmış kısa cümleler. Ne taştan ocaklar kurulu kimi güzel kimi kötü kalplere. Kötü kalp olur mu öyle hiç? Öyle bir olur ki sen bile düşün kalbin ne kadar iyi? Ne yaptın kendin için kendine, Dünya sandığın ufak bir nefes almalık yerde? Hep başkasını düşünmekle geçirilen bir dünya hayat, Ya senin hayatını düşünen biri var mıdır? Hani sen başkasını düşünüyorsun ya nedense, İçten midir acımaktan mıdır çaresizlikten mi? Ya seni diyorum düşünen birileri var mıdır, Benim var mıdır onun bunun ya? Varsa da kim bilecek ki bunu ya da kim bilmeli senden başka. Umurunda mı kimse senin, kimsenin senin umurunda olduğu kadar? Ben sana bir şey söyleyeyim mi kendi doğrumca, Kabul etmesen de ya da etsen de, Derin bir nefes çekip oh diyebiliyorsan derinden, Yüzünde ve gözünde minik gülmecikler oluşuyorsa Ve aldığın nefes için şükredebiliyorsan İşte o zaman yaşıyorsundur mutluluğu… Bir şeyin tarifi daha var ben de, Bilir ama anlatamaz kimse hayat denilen şey, Bir süre sonra unutulmaktan ibaret bir akşam yemeği gibidir. Yaşadığın sandığın yaşamayı sana bahşedildiği üzere yaşamaktır. Hayat; adım attığın toprağın altına yatmaktır. |
Çöl Masalı
Rüzgardaki kanat çırpan canım Sensizliğin kilitli ufkumda yaralı. Tahtımın katil sevgisi sen oldun, Aşkımda Şirin Leyla Aslı bakışlı. Yalvardım kalmadın, ama giderken, Çaldın beyazlığımı hırsız çalımlı. Gel canıma sevgilim gel canıma Ölsün acılar, öksüz kalsın çileler Oh canıma sevgilim oh canıma Gökkuşağı içinde, Gökyüzü yanındadır, Bu sevda yarında, canında, kanındadır, Tut ellerimi anlat her şeyi, Eli kınalı, Hurma dudaklı, Adı şu olsun; Çöl masalı Çöl sen ol masal da ben İster oku ister sat Olsam da ben yakışıklı Sen gözleri pırlanta ışıklı |
Damlaya Damlaya Yağmur Olan Şiir
Biri gül Biri bülbül biri susar biri konuşur ikiz buluttan düşen iki avuç göl ikiz bulut damlar damla yağmur olur yağmur da deniz öyle berrak öyle temiz ah bir görseniz! |
Dansa Ortak İki Gül
dansa ortak iki gül ve utangaç yarım-yamalak bir şarkı çalıyor ve henüz saat kaç susuz kalmış dudaklar küs geçiştiriyor zaman her teneffüs ama etkisi yok o dansa öyle de sanılıyor olabilir keşke o da öyle sansa dansa ortak iki gül ve utangaç biri kırmızı biri beyaz mevsim de baharı aştı, şu an yaz gözlerinde tek ifade “seni seviyorum” demekte ve ağlamak yasak sonuçta “sen” ve “ben” yok olmadı ilk önce “sen” sonra “ben” dansa ortak iki gül ve utangaç şarkımız bitse de sorun etmek yok ruhumuzdaki aşk gönlümüze taç “bu kaçıncı” demek yok beraber olmak değil mi zaten tek amaç haydi durma ruhunu bana ruhuma saç bitsin artık olmayalım ne “sen” ne de “ben” utangaç |
Değerin
Yıldızlar kadar güzel ve uzaksın, Sesimi duyacak kadar da yakın. Alınyazın kadar temiz ve aksın, Elbet budur birçok insandan farkın. Seni bir gün göremezsem, mutsuzum, Olmazsan ne tadım kalır ne tuzum, Sensin kışım, yazım, kuzum, sonsuzum, İşte bu kadar büyük bende aşkın. |
Deli mi Oldum Ne
Camekandan ülkede delirttim korkularımı Sakladım hiç umulmadık bir yerde uykularımı Avuç içi yalnızlığımı örümcek ağına kaptırdım Suskun sesimden sildim yorgun yankılarımı Kayboldum alnımın çizgilerinde Alıştım Kadere inandım Ağladım Camekandan yürekte parçaladım heyecanlarımı Ayırdım canımdan canlanan canlarını Gündüz gözüyle çöl olmadan belirdi seraplar Ölmekten bıktım daha yaşamadan yaşlanmadan Korkuttum çizgili geleceğimi Çalıştım Kendimi anlayamadım Ağladım Camekandan filmde ışıklarım kırıldı bitmeden sahneler Camlarım kanatlandı penceremden son çekimde daha neler Maviliğimi gizledim özgürlüğümün gölgesinde Kandırdım mecnunları öldürdüm Leylaları Yanlıştım Ama inanamadım Ağladım Karınca yuvalarında biriktirdim nefretlerimi Deli mi oldum ne Bağırdım Çağırdım Çıldırdım Eğdim başımı Ellerimi sırtımda bağladım Ağladım… |
Delikanlı Aşk
Kaygılarının cesedlerini yak gitsin Cinayetlerinin kimliğini sil tüm zamanlardan Ve sakına ağlama olur mu? “kıyamam...” Okyanus bakışlarında yıka gözbebeklerimi Gülücüklerimi masmavi ışıkla besle Ay batarken kırık kalemimin ucundan Çilelerini yoprağa serp Çileklerini topla dallarından Ateş rüyalarından uyandır beni Söndür korkularımı Hafızamı yaz yeniden Gül yakından yakından, En mutlu halinle Herşeye kanarım kanmasına da sana “doyamam...” Acı sancıları varken şah damarlarımda Karşımda sen beliriverdin Süs oldun soluklarıma Başka düşlerden uzak dur Yalnız benim masallarımın kahramanı ol Çünkü seni hiç kimseyle “paylaşamam.” Bilemiyorum Nedir bu kalbimdeki heyecan Kendimden geçmişim Kentimden göçmüşüm Aç gözkapaklarını, kapama olur mu Eriyeyim, mavi gözlerinden, mum gibi avuçlarına Beyaz kanatlarınla Uçur beni mutluluklarına Vampir şimşeklerimi Yağmurunla sustur Ağlayan geceyarılarımın güneşi ol Doğ gökyüzüme Öyle çok deli dolu duygular Öyle çok yeni yedi renkler Öyle delikenlı bir aşk kök saldı ki bahçemde Bir türlü “anlatamam...” |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:18 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.