![]() |
Bukleyi Beklerken
Demiri Isısıyla eriten Geçmiş zaman kurtları Lalelendirip öce salmayın Hasretin kıpırtısını Temiz duru siyahsız Esinli yosunsuz kudret Üfle Uçana kadar Kulağımızdan zar Pir-û pak pembeler süründükçe Kalemin karındaşı akkağıt İlerledikçe bahar günleri Ruhu basan bir sıkıntıyla Ekle yazgıyı Tozsuz döşemenin sağ yanına Bekle gelsin yine Her zaman gelen Bak aklı parlattıkça Yansıyan ışığa bak Sezginin yarasası Nasıl da ölüyor Bu karanlık aydınlıktan Zaman Dudaklarından sızan kana batırıyor Eşyanın cesedini Bekle gelsin Bekle ki gelsin Bukleli kız Sessiz suyun içinden 18 Nisan 2007 Şükrü Özmen |
Orda, bir camekan ötede
Bedenimin atisi Ben hala çekiyorum İştahlı nefeslerle Kanıma nikotini Bu ne zalim densizlik Bu ne manasız çile Ölüm Korkutmuyor muydu oysa Kendinden Fişek yemiş köpekler gibi Tıknefes bir nöbette Daraltıyor dünya Mükemmel anatomimi Kusursuz bir çelişki Aklımda bundan kalan Allah doğru söylüyor Gerisi komple yalan… EYLÜL 2005 Şükrü Özmen |
Canlı Bomba
Ölüm bizi kucakla Sar sarmala Öp yanağımızdan Direnişsiz yaşam Senmiydin gelen Defol başımızdan 2002 Şükrü Özmen |
Coğrafyama Sınırlar Çekilemez
Sabaha saklanacak bir serinlik bulmalıyım Gövdemi aşkın cehenneminden korumaya Yıldızlara soru sormaya cesaret etmeliyim artık Cesedimi heykel taşından heykele döndürmek için Bir düş çaresizliğinden bakmalıyım Rüzgarı caddelerinde konuklayan bu kente Zamana endişeler ekleyip beklemekten caymalıyım İmza altına almak için yasadışı ruhumu Yönetilen bir film olmaktan çıkmalıyım Şiirin sezgisine uçurmak için yaşamakları... 24 Ocak 2007 Şükrü Özmen |
Cumartesi Anatomisi
Uykumu ebabiller taşlayabilir Serin sofalarında yatmazsam Sahil kulübelerinin Rüyamı şairler yıkayabilir Derin damlalarımla Oymazsam şiirlerini Karanlık kalemimi saklayabilir Nefretle bulanık acı tatları Kağıdın rahmine dökmesin diye Sigaram boş yere küllenebilir Ciğerime dolmadan Tütsüsüyle hayalimi fonlandırmaya İçimde deli taylar oynaşabilir Ruhumda kurak tarlalar Bitmesin diye Sefiller sadakamı reddedebilir Dalaşmaktan yorgun,eve döndüğüm Alaca bir akşamüstünde Çocukluğum çalınabilir Kolluk güçleri tarafından Cıvıltısı tehdit sayıldığından Şiddetim zavallılara kıyaslanabilir Sütten ağzı yanmış Melekler tarafından Tenimi darağacı üfletebilir Dünyanın çizgisiz dudaklarından Zamanın çürümüş ciğerlerine Hüznümü bir çocuk anlayabilir Daha düşmediği ana rahminden Ömrüme bin ömür katarcasına Korkumu karabasanlar yadsıyabilir Nefretle giriyor oluşumdan Dehlizlerin karanlığına Zindanlar ışıkla yırtılabilir Vedasız ayrılıklara girgin Yürüyen karaltılarla Zamanlar zemine oturabilir Belkiler çünküye devrildiğinde Ölünmez bin ömür yaşanabilir Sonsuz'un bir noktalık arazisinde... 6 Aralık 2007/Cumartesi Şükrü Özmen |
Cüce
Beni kıyı köşe arayan Şu uğursuz cüceye Göstermeliyim artık İçimin cehennemini Yadsınmış laneti Cebinde taşıyan Erkek duruşlu Bir kadından Ismarladığım hüznü Vermeliyim ellerine Beni köşe bucak arayan Şu lanetli cüceye Serin sevdalarımı Kavi kahırlarımı Mavi giymiş umutlarımı İçimin loş kekre sisli sıcaklığını Göstermeliyim ki Vazgeçsin Kederi yüzümün çizgilerine Gömmeye çalışmaktan |
Çanaklar Çömlekler Irmak ve Köprü
Korkuyor nefesini bırakmaktan Kafiyesiz bir hırıltıyla inleyen yıldız Demekki korkulmalıymış İnadına parlamaktan Gergin şeyler geçiyor ayın üzerinden Toz kaldıran ufalayan bir hızla Ama görünmüyor kolayından Parçalara ayıran diklenmesi uzağın Esrarlı yangınlar çıkıyor Ormanın iğneli derinlerinde Yemişleri yemiş işte aç kurtlar Dumana dekor düşüyor bu dramdan Şakacı kuşlar inliyor ovada Aç köpeklere söver gibi neşeyle Nicedir sormazlardı oysa Tepeleri tutan nedir yamaçları kıran ne Kabaca kusuyor dalgın zemheri Kutsal kaselerin durduğu rafa Soğuk ve hacimli bir şehir Yenilenirken zümrüt yeşiliyle Sandal sefasında boşalıyor Yardımsız şekilsiz ruhsuz ışıltı Güneşle eşleşip içeri sızan Çanaklar çömlekler ırmak ve köprü |
Çıkıcı Gam
SOL ANAHTARI... Seçilen sevilenmidir hep Rüzgar uçurduğu her yaprağı severmi Kuşlar kar aralıklarında ölmeyi Anneler ağlamayı seçerde hep Severlermi acaba bunu yapmayı DO... Senfonik bir gürültüyü andıran sokak Ardına yamalanmış binbir vesvese ile Akan akan kan göllerine Gözlüklerinin arkasında Tebessümler biriktiren insanlar Nedendir efsununa tabii çareler bulunamayışı Kendini fesleğenden uzaklaştıran kadınların Hani yüksek evlerin camekânlarından Sokağı dinleyen çocukların arzusu İşte gelinmez diye gidilen her yolculuğun Kentte patlattığı bombaya koşan uzmanlar Yaralıyor ellerini erken baharın RE... İçine kuşlar kaçan her zindan Aydınlanır sanılırdı halbuki Yeknesak loşluğunu ışıldatır gibi gelse de Mücrimin hakkı varsa Eza ettiği anlamdan dolayı Dargın ikindi ışıklarına gerek yok Kuş sesi yeter ona Mİ... Kirpiklerinden savaşlar sağılan taylar İçip canilerin meydana göllenen kanını Sağrısını dirilten Büyüten endamını Gözlerinin kıvrımında hüznü konuklayıp Ayaklarıyla Dünyayı endişeden koruyan taylar FA... Ses kesik İçimin aksi yok hiçbir yamaçta Bağırıp bağırıp duyamayanım Sabahın kıyısında yemlerim âh-u zârımı Gitmek bir çırpıda gelmeye ayarlı olmasa Meraksız bakışları altında Mor çiçekli uçurum bitkilerinin Uzanmak işten değil Ötenin sıcağına SOL... Gözyaşıyla saldırılan hüzün kalesi Ne As'ı kaldı elimin ne de valesi Bulutlara sormalı nedir çaresi Beklerken ruhumu üşütmemenin LA... Reddetmekle temizlenebilen Bir kaleyi andırır insanın ruhu Pisi reddet,pâk doluşsun içine Denklem basit ve fakat İnsan matematik sevmiyor işte Sİ... İpince kumaşlardan arıtılabilir Arsızların kenevir kokan huzuru Anlam anılarında Bir gençlik rüyası ereksiyonundan Daha değerli değildir Ve filtrelenmelidir onların müreffeh cesetleri Kokusuna kış gelmeden Boğazına kadar güle batmış mevsimin DO... Dolunaya yazılmalı birşeyler Hecesini çalıp çocuğuna ad yapan Hırsız bile olsa şair Yazmalı dolunaya şiirler O mehtabı biriktirip Ceninler üstü teninde Sunuyorsa Rakı-balık feylesoflarına Yazılmalı dolunaya hatırlatılmalı Işığa elçi olduğu halde Işık sahibi gibi davranmasının Yanlışlığı anlatılmalı 2 Mart 2007 Şükrü Özmen |
Çiy
Bekle Gül yaprağında Çiy damlası gibi Eyyub'a sabrı öğretir gibi Gelirim Solmaz gül Çatlamaz sabır Gelirim Gözlerinin krallığına... 1 Ocak 2007 Şükrü Özmen |
Çöl
Gece Başımda ışıksız bir sıcaklık Alıyor bütün gizemini Şiirin Ağlamaya bozuyor Hemen bütün mısralarımı Gece başımda ışıksız Bir sıcaklık Garip dualar peşindeyim Şöyle riyasız İhtiyarlamış bir ruhum var Aynada gördüm.İnandım. Tabii yalan değilse gördüklerim Ve tabii Ayna da yalan değilse Gece Başımda dumansız ateşler Sırtımda Sarısız bir çöl yüklü Akreplere mezar bir gece Aydınlıksız bir ateş yanıyor Sırtımdaki sarısı alınmış Çölde Dengesiz denkler yüklendiğimden beri Silah, çok garip geliyor Savaşmayı sanat bilen Nasırsız, nazenin ellerime Ki, kumdan silahlarda gördüm Yapamasam dahi İşte sırtımda Sarısız, kumsuz bir çöl varken İçeride yuvarlanıyorken Atardamar içinde kan Erkeksem Yapsamya hadi İşte dalga İşte duruluş Yoktur bu ciyfe dünyada Şehadet gibi vuruluş Yine gece Alnımda Işıksız bir sıcaklık Sırtımda sarısı çalınmış Çöller Taklamakan gibi Gobi gibi Sina gibi Ateş Işıksız bir ateş O'na mahsus onu yakmak Söndür Allah'ım içimin Pırıltısız alevlerini Nurunla aydınlat ruhumu Pencereme gün doğsun Alan sensin, veren sen Mayıs 2003 Şükrü Özmen |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:49 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.