![]() |
Başlık: 18.10.2004
ne ki şimdi tanrıların söyledikleri bir gülün varlığından daha fazla? ne ki şimdi, üşümek gibi olmayan bir ayazda ne ki şimdi ben, ne ki ölsem? yaşadıktan ve sürdükten sonra solmayan bir niyazda ('Niyaz'ın şiirin içindeki anlamı rica ya da yalvarış değil, dilek) Savaş Aslan |
Başlık: 18.2.2004
zamanın penceresi titrer, genişler, daralır sessizlik çığlık olur, çığlık sessizleşip kalır saatleri günleri ayları ve yılları vardır herkesin saati günü ayı yılı, aldığımız her nefesin kimimiz kozasını kalınlaştırır yaklaştıkça geceye doğru kimimiz ince ince açar tırnaklarıyla ışığa dek yolunu Velhasıl, yaşamak her dem yürek ister kişi kendi biçer kendince kendine sonunu Savaş Aslan |
Başlık: 18.3.2002
ayrılık, demiş bir gün birisi nasıl bir şey ki? ayrıldık, demiş ötekisi birazım başkasıyla gitti Savaş Aslan |
Başlık: 18.4.2004
yüzleri eskiyor insanların şehirleri eskiyor yürekleri eskiyor sözleri eskiyor insanların duvarları eskiyor bildikleri eskiyor yolları eskiyor ölüleri bile eskiyor insanların, ama umutları değil; umut hep yarın Savaş Aslan |
Başlık: 19.11.2001
kelimelerim bunca kavga kokuyorsa erteliyorsam hani şu rüzgardaki tül gibi şiirleri, sevmediğimden değil, çokça yazanı var zaten kuşların, duyguların, tenlerin aklımızdaki danslarını, seslerini, ama çıkıp da görünce milyarlarca başkalarının da olduğunu kuşların unutulmuş, duyguların kafeste, tenlerin uzak durduğunu, ama çıkıp da görünce ekranlara ne çok benzediğini pencerelerin içlerinin ve kapıların dışlarının ve de şiirlerdeki gibi yaşanmadığını çoğu satırların, o zaman, anlatmalıyım diyorsunuz anlatmalıyım dönüşebileceğini her şeyin biraz alınteri, bir tutam yürek, ince bir sabır, koca bir yaşama sevgisi ve birlikte, bilerek yoksa çokça gördüm tek kişilik bilgeliklerin çok kişilik tiyatrolara dönüştüğünü çoğu zaman, yanılsamalarla yaşayabilir misiniz? yaşayamam... Savaş Aslan |
Başlık: 19.7.2004
bazen ellerim gölgelere çarpar *******i tanıyamam kendimi, bir ses bağırdıkça bağırır duymazmışım gibi: sisin içinde bir deli! sisin içinde bir deli! ve gölgeler usul usul ve gölgeler ben inandıkça ve gölgeler yavaş yavaş sarmaya başlar ellerimi uzaklarda ağaçlar, ağaçlar yıkılmaya başlar ağır ağır eğilmeye başlar toprağa gövdeleri, sonra ne sevmek sonra ne çocuk sesleri, sonra ne gündoğumu sonra ne alınteri; varsa yoksa sisin içinde bir deli! ... sisin içinde bir deli! ... tanıyamam kendimi Savaş Aslan |
Başlık: 1993/Değişim
kapılarda ince bileklerinde adımlar ürkek tutkuların yaşama sarılışı bir anlık, hayatın küçük bir parçasında çırpınış doğruya, dizginlersin sönmek bilmez deliliği incinmeden uzanmak istersin ölmek zamanına, beklenen anlayabilmektir mutluluğun adını ama yıpranmadan, ama acısız, içini bir çiğ damlasına sığdırırsın kusursuz gecede kaparsın güzelliğini gerçeğin gözyaşlarına sen sen değilsindir artık gerçek olan kurşuna dizilir uzaklarda bir yerlerde ve yaşamayı bilendir kalan, hayata tutunan, ama sen olmayan Savaş Aslan |
Başlık: 1999
ve derin bir uyku gibi dalınca kendinle kalınca ısırır dudaklarını doymamış düşlerin Savaş Aslan |
Başlık: 2.1.2002
ne tatlı şey göğsünü yıldızlara dayamak etinde güneş kokusu avuçlarında anlaşılmış sayfalar, ve sımsıkı sevinci insan durmanın yorgun…uzanıp gecenin koynuna uyumak uyumak uyumak Savaş Aslan |
Başlık: 2.11.2007
kim ne hayal ederse etsin uzak bir aydınlığa doğru yolumuz yeniden canlanacak olan İNSANdır dünyada şimdi bağlı olsa da iki kolumuz Savaş Aslan |
Başlık: 2.2.2002
ağır...ağırlaşıyor... yaklaşıyor...yaklaşıyor yine tanıdık, yüzüne bakılmadık alaca bir karanlık Savaş Aslan |
Başlık: 2.7.2002
savaşlar çocukların oyunlarını bozarken kılıçtan keskin kurşunları askerlerin hangi tarafın şarjöründe adaletli durur, kimin askerinin tetikteki eli, çocuklara umuttur ordular aynıyken ve aynıyken savaşlarına sebep bir gün o çocuklar kendi ordularını kurup oyunlarını bozanların saraylarına girecek Savaş Aslan |
Başlık: 2.3.2005
gözlerini aç ruhum şöyle kanatlarını gere gere, işte geniş ovaların...ve güllerin üzerinden denizlere kaç ruhum Savaş Aslan |
Başlık: 2.8.2003
seviyorum sımsıkı tutunmayı söylediklerinden bambaşka bir dala oradan konuşmayı seviyorum ben orada derimin altına dek kanarcasına korkmayı, o başka dalda aşık oldum ben insanlara ve dünyaya, tanıdım binlercesi arasından yüzünde gül ve umut taşıyanları, orada ve oradayım, başka bir şey istediğim başka bir şey söylediğim için, hâlâ bakın ne güzel anlaşıyor ağaçlar yıldızlarla yoldaşlar gece donuk, ve kurtarılacak milyonlarca pencere var Savaş Aslan |
Başlık: 2.8.2003/Nietzsche Anladığında
ve ben bu caddeden de çekip gideceğim sırtıma ayaz deye deye, gittiğim yerden de geçip gideceğim ömrümün ulaşabildiği en uzak yere hiçbir yere imzamı atmadan hiç kimsenin gözüne batmadan evrenin efendisiymiş gibi yaralı ve ağır… sürüleri ve çobanları terk edeceğim Savaş Aslan |
Başlık: 2.9.2002
karıncalar öldürsün beni ya da kendim, milyonlarcasını öldürdüm karıncaların haklarıdır, ama hiç insan öldürmedim Savaş Aslan |
Başlık: 20.08.2007
eskiden sahradan evimize kadar güneş vururdu şimdi sığınacak yürek bile bulamıyoruz eskiden çamur sadece çamurdu şimdi içinde yolumuzu bile bulamıyoruz bu yalnızca sizin marifetiniz bizim hünerimiz değil biz sadece hayatı uğrunda ölecek kadar güzel bulduk bulduğumuz her güzelliği elimizden alıp bizi öldüren siz oldunuz; oysa bizim uğrunda ölmeyi istediğimiz zaten hayattı. ama şimdi yaşıyoruz hem de ne olursa olsun büyük bir zevkle düşmanı olduğumuz her şeyin bir bir öldüğünü göre göre Savaş Aslan |
Başlık: 20.10.2003
katlanır ikiye üçe beşe şehrin beli katlanır, doğrultmak için binalarını, gövdelerini ve ekmeklerini insanlar ayaklanır, ve katlanır ayaklanmayanlar katlanır şehrin beli gibi bükük bir ömre ayaklananlar kanatlanır Savaş Aslan |
Başlık: 20.6.2001
söylenip duruyordu yangına dökülen su: üstüm başım kül oldu! Savaş Aslan |
Başlık: 20.5.2005
ve bir gömlek yakası değil ki insanın kalbi kirlendikçe yıkansın Savaş Aslan |
Başlık: 20.8.2002
ben güzel ve yeşil de oluyurum sabahları öperek uyanırsam kendimi Savaş Aslan |
Başlık: 2001
sevebiliyor onlar unuttuk biz çoktan güzel bir elmayı dişlemeyi gülebiliyor onlar unuttuk biz çoktan sevişmeyi Savaş Aslan |
Başlık: 2002
öğreniyorum ilk gibi penceresinde odamın: bir yanımız özgür bir yanımız yarım, kar ve güneş… akıyor camlardan zaman dönüşüyor aklımız bekliyoruz bakalım Savaş Aslan |
Başlık: 2003
yüzler yüzleriniz yüzlerce duygu yüzlerce derin deniz Savaş Aslan |
Başlık: 21.11.2002
geldin aldım… gittin kaldım… gel al git kal, tik tak tik tak saate bak, yat kalk al… kal… merhaba hoşça kal tekerlek plastik asfalt taş, yavaş yavaş makinalaş, bir kadın bir yara bir telaş, taş kalbim taş… Savaş Aslan |
Başlık: 21.2.1995
akşam oldu nedir bu ölü karanlık anlamıyorum, oysa yirmibirimdeyim daha oysa çok akşamlar gördüm çocukluğumda, belki pembeydiler belki sarı şimdi nedir bu katran karası çözemiyorum Savaş Aslan |
Başlık: 21.7.2003
elbet bir gün bir yerde bir şey olacak sinekler kalplerimizden uçup yerlerine kelebekler konacak elbet bir gün bir yerde olması gereken olacak rüzgârı ulaşacak insanlığımıza, ve akıllarımız fora, elbet bir gün bir yerde bir düş, bir rüya... kabuğundan çıkartacak güzelliğini, dağılacak dünyaya Savaş Aslan |
Başlık: 21.3.2001
içimi dünyayla doldurdum dışımı rüyayla, rüyadayım sanıyor herkes beni oysa, gördüğüm tek rüya içimdeki dünya Savaş Aslan |
Başlık: 22.10.2006
ve bu bizim taşıdığımız sırlarla dolu bir sandık değil duygusuz bir ayakkabı boyalı ve parlak ve sürekli yükselen sırtımıza basarak ve ruhsuz bir cellat ve bu bizim taşıdığımız Savaş Aslan |
Başlık: 22.5.1995
küstahtı geçen yıllar kırbaçlanmış dram tiyatrosu gibi hep karanlık gibi tıpkı sen gibi, oysa ellerim gül kokardı kırmızı günler düşerdi takvimimden yüreğimse inadına mavi zincirlere direnmek güzeldi hem de günahlara gülmek kadar, çünkü bambaşka bir adım sonrasında bambaşka bir ben çünkü inadına kırmızı çünkü inadına mavi düşlerim toprak kokardı çocuklar gibi dans ederdim yıktığımız duvarlar arasında çıplak ayak, özlemlerin böylesi işkencedir dediler oysa vazgeçmedim düşledim kaybolmaktı korkum biliyorsun bu yalanlar ülkesinde kaybolmak gerçeğin boyası döküldü ellerime ardındaki çingene siyahı acılardı işte hayat, dedim zehir gibi uzaklaştılar benden kapadılar tüm aralık kapıları sahte dünyalarına gömüldüler yeniden oysa ellerim gül kokardı kırmızı günler düşerdi takvimimden yüreğimse inadına mavi, yine de kırmızı yine de mavi Savaş Aslan |
Başlık: 22.5.2003
her şey benimle oluyor benimle yürüyor aşk, yanı başımda benimle, her şey benden çıkıp bana dönüyor benimle doğup-ölüyor her seferinde ben taşıyorum dağı odama, benden başka bir de ben varım kendimde bir de benim dışımda birkaç ben daha, özür benim kabahat ben çığlık ve renk. batıp çıkıyorum, mavi benim mavim açıp-kapıyorum dünyaya beni dünya benim, her şey benden yükselip bana alçalıyor bana bakan benim benden bakan da ben, benimle geliyor benim olan her şey bıraktıklarımda yine hep ben, sebep benim sonuç, olasılık, varlık, muhteşem ya da aşağılık ………………………… ………………………… ve saire ve saire ve saire Savaş Aslan |
Başlık: 22.7.2004
ben tanrıyı aldattım ona inanır gibi yaptım [yine olsa yine aldatırım] Savaş Aslan |
Başlık: 23
hep 11 gibi hep 11 gibi çalar kapımı umut öyle de güzeldir ha! dünya kadardır canım gibidir gözüm gibi bakarım ona 11 gibi kapıma gelen şarkıma hep 11 gibi hep 11 gibi sarılırım arkadaşım, aşkıma hiç görmesem ne olur duymasam ne olur çektiklerimizi her şey 11 gibi olsa hep 11 gibi sonra kalksa masamızdan karanlık koca bir yalan sussam 11 gibi olsam hep 11 gibi olsa göğsümdeki zaman 12.3.2005 Savaş Aslan |
Başlık: 23.1.2002
bir aynaya arkamı dönüyorum ve hiç düşüncesiz çekip gidiyorum imparatorluğunuzdan damarlarımda simsiyah bir aşk aklım alabildiğine dünyalı red ediyorum -ediyoruz- aynalarınızın gösterdiği yaşamı geri dönmeyi teslim olmayı bağışlanmayı red ediyorum -ediyoruz- savaşlarınızda savaşmayı bir aynaya arkamı dönüyorum ve hiç düşüncesiz çekip gidiyorum imparatorluğunuzdan gönüllü katıldığım ordunun saflarına özgürlüğün akmaya gün bekleyen sokaklarına Savaş Aslan |
Başlık: 23.11.1998
ben yalana bulaşmadım dostlar yalan bana bulaştı, ve iki kardeş gibiysek şimdi suç gerçeğin ona sorun o bize sataştı! Savaş Aslan |
Başlık: 23.11.2000
nota oldum yaptığım ilk beste sendin, tuval oldum yansıttığım ilk resim... kayık oldum deniz oldum balık oldum gördüğüm ilk fırtına sendin, döndüm kaçtım korkak oldum özlediğim ilk cesaret... şehirleri sevmedim ada oldum betonları sevmedim yaprak oldum çiçeklere özendim toprak oldum, denizim de rengim de kokum da sendin... sen: hani şu sıradan... hani şu demir döken çocuk bakan maden çıkaran ağ toplayan patos atan kumaş dokuyan cam eriten mermer kesen hasat kaldıran yük taşıyan pamuk toplayan metal doğrayan harç karan...sen sen: hani şu yaşam dediğimizi yaratan, ve kendi yarattıklarını çalmak zorunda bırakılan; ekmek yapıp, yiyemeyen otomobil yapıp, binemeyen elbise yapıp, giyemeyen yol yapıp, gidemeyen apartman yapıp, oturamayan okul yapıp, okuyamayan kömür çıkarıp, üşüyen baraj kurup, susayan sen... onlar en çok seni teselli ettiler onlar en çok seni öldürdüler onlar en çok senin yüzüne güldüler onlar en çok seni öldürdüler onlar en çok senden çekindiler onlar en çok seni öldürdüler ve onlar yalnız, sen varsın diye zenginler ve onlar en çok, seni öldürdüler açlıktan ya da iş kazasından hastalıktan ya da kömür sobasından soğuktan ya da elektrik kontağından müteahhit hatasından ya da grizu patlamasından... onlar... en çok... seni... öldürdüler... onlar... şu “ büyük ” adamlar senin yarattıklarını sana satanlar senden çaldıklarına “ zenginlik ” adını takanlar biliyorum ki sen, çoğulsun onlar, tekil sen sudaki ilk hücresin onlar topraktaki zehir sen milyarlarcasın onlar yeryüzünde birkaç milyon kir nota oldum yaptığım ilk beste sendin, tuval oldum yansıttığım ilk resim... sen: hani şu sıradan, hani şu yaşam dediğimizi yaratan, hani şu birleşerek onları devirecek olan, yolculuğum da yoldaşım da sensin Savaş Aslan |
Başlık: 23.8.2001
ve caddelerden kadınlar geçiyordu kadınların üstü bulut altı toprak kadınların saçları ak. yürüyorlardı koca bir erkekler imparatorluğunu ardlarında bırakarak. ve gülüyorlardı ilk kez böyle, umutla yarattıkları geleceğe bakarak Savaş Aslan |
Başlık: 24.4.2004
hiçbir şey olamıyorsan sebep ol ki sonuçlar adam etsin seni Savaş Aslan |
Başlık: 25.1.2004/Bir Rüya
gözleri tanıdı içimi ayakları geldi bana elleri utandı… sonra yüzü sevinçten yandı sözlerime kandı kandı kandı… öptüm… öperken, nasıl da insandı Savaş Aslan |
Başlık: 25.5.1995/Sığınak
köprüler atmışım hayatın ıslak kollarına silik düşler gibi görüntüleri, yağmurda yıkılacak gibi sessiz... oysa köklerimi salmışım derinliklere görmüşüm uzaklarda acıların en soylusunu; ölür gibi yaşıyor olmak oyununu bir yanım teninin buğday rengi bir yanım avuçlarımın arasında küflü ekmek bir yanım gülüşünde donakalmış gözler bir yanım damaklarımda bayat tütün tadı hiç dinledin mi şafakta suların türküsünü? ağladın mı sevginin ilkbaharda kurşunlanışına? ya da düşündün mü insanların binbirinci yüzünü? dinlersen, ağlarsan, düşünürsen bir gün sokakların uğultusunu duyarsan bir gün sığın yalnızlığımın kalabalık saflarına; bin gül açar bilmediğin toprakların gölgesinde renkleri kuşatır yüreğinin karanlık odalarını sınırlar silinir bakışlarının düştüğü yerde bedenin anlar yıkımlarda bitkin gözyaşlarını, dinlersen, ağlarsan, düşünürsen bir gün... Savaş Aslan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:46 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.