![]() |
Ekstra
ne gerek var şimdi on altı yıl sonra senin neyine üzülmek kırgınlıklar ekstra oysa sen alışmıştın bir bardak çay bir simit mutluluklara hayat şimdi olgun heyecanlar ekstra Nevin Kalafatoğlu 24.12.2005/ ANTALYA Bu şiiri balyozculuğu seven bir şair dostuma ithaf ediyorum. Sağolsun Nevin Kalafatoğ |
Elele
el eleydik...iki el den biri eksik... ayrı köşelerde...güzellemelerde... çocuk çocuktuk...heyecandık..sözdük.. biz bir şeyi çözdük... evdik... sevgiydik...yumak yumak gözdük sözdük dudak dudak o anlarda...yalnızdık...sevgiliden ırak... biz aile idik..geçmişi bana bırak... gelecek olacak ve geçmiş dönecek... bu gün hatıraları özgür bırak... aslına tek elle girdik.. iki elle cıktık kafdağına...baktık... eleleydik.. 05.12.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Elif'li Boncuk Eylül'üm
o anda benim sandım elif elif boncuk boncuk yeşil gözleri vardı sanki canımdan cıkmış bir candın eylül'dün minicik gözünde çakmak çakmak pırıltılar benim bebeğim gibiydin kaybettiğim hüzün ismin de senin neden eylül ismin gül gül bebeğim gül o minik elinde bir serüven utanarak beni sevdiğini izledim gözlerinden bu içime işlemiş elif'imin aynısı herseyin başlangıcı mı dedim sana sarılamadım korktum sen 4 saat dün gece bana ana olmak isteği verdin küçük tün miniciktin sevimli bir çiçektin sarı turuncu gülücüktün elif'im gibi boncuktun yeşil bronz ve çocuktun kızım ince zarif ve sevimlim.. Nevin Kalafatoğlu |
Elveda
Bir lale gibi ömrüm naif ve narin her zor günümde bana inanmamışlığın sitem gibi gelen aşkın çaresizliğim niye bu karamsarlığın neden bu inanmamışlığın suçum ne uzak olmaksa eğer bu sana mı yoksa bana mı ellerin yok, gözün yok sesin bile yok hayaldeki sevgilim bir fotoğraf karesi bütün bir geleceğim.. en büyük korkum ne bilirmisin, sana hasret gideceğim Sevdiceğim ölmekte vardır kaderde erken... derken, bir veda idi...hayata dair.. Nevin Kalafatoğlu |
En Güzel Pazar Kahvaltılarında Sen
onca ağırlığı vardır günün gün pazardır sımsıcak kızarmış ekmek kokusuna uyanmak bir gül pembe bir masa ortüsü üstünde sevgiliden o sihirli sabah güneş parlaktır gözlerde yeşil masumiyetler vardır masada binbir mis kokulu receller bir zeytin tanesinde sevişmelerin özlemleri yanan kandillerin tütsülerin sevgilinin sıcak nefesi kulaklarında o ise gözleri uzaklarda dalmış dağlara dağlar kar dağlar sarp yollar gönlünde özlem kokusu gelecek günlerin biraz kardelen biraz sümbül moru o morların inanılmaz kokusu burnunda belki leylaklar açarken belki portakal çiçekleri zamanı Antalya yaşayacak pazar günü kahvaltısı bir gün sevgilinin sesi kulaklarında akşamdan kalan engüzel aşkların en özel anların duygusu bir omlet tabağında biraz maydanoz göze batan iki sözcük araya giren kahvaltı sofrasında sen sevgilim en güzel pazar kahvaltılarında beklediğim Nevin Kalafatoğlu |
Erimiş Dondurmalar
yüreğinde biriktiysem yollarında ellerimi özlediysen yakomozlara yansıdığım zaman bil ki yanındaydım sensiz ******* sevdam gittin, ansız bir maviye mavilerin tonlarını ellerinle boyadın biraz sirtaki, biraz zeybektin, biraz Ege kızdığım sabahlar büyüdü tuvallerde aşk sensiz, bir buluta karışmış o yerlerde inanma bana sen gene dans et yıldızlarımla dokun denize düşen izlerine gözlerinin ‘yıldızsız gökyüzüm anlamsız dinlediğim gitar suskun sarkılar sensiz’ dedin ya inanmıyorum *******e işlenmiş günahlardayız şiir ve sensizlik büyük yalan, çukulata, vişne, kaymak erimiş dondurmalar… 23.07.2006/ LARA Nevin Kalafatoğlu |
Eski Bir Eylül
sorgusuz sualsiz gözyaşı başladı filmle birlikte. sanki herseyin başlangıcı ve bitişi vardı karelerinde bitebilirdi aslında hikaye bitişlerin geri dönüşümlerinde yaşadığım zamanlara dokundu gözyaşlarım acısı onları yaşamışlığım değil acısı kendime dokunuşlarım neden eylüller hüzün verir insana neden eylülde çağırır sarkıcı sevdiğini neden eylüller ağlatır hep beni sorgularımda dolaşırken cocuk gözleri içimdeki hayalperest tutkular savrulmuş bir çınarın yaprağı gibi gelmişti sonbahar sorgusuz ve suskunda olsa yüreğim bana bıraktığın tüm anılar hala yaşamımdalar sadık bir sevgilisin sen hüzün Soluğumdaki hasret ve hazanla seslerindeyim güzlerimin acısı kendimi dinleyişlerim neden eylüller hüzün verir insana neden eylülde çağırır sarkıcı sevdiğini neden eylüller ağlatır hep beni açılan kollarındaydı adamın pişmanlıklar gökleri inlettiğinde haykırışlar acıyı derinlerine itmişliğin yaşamının en zor anları gerçek olan geç kalmışlıklar cocuğun sesizce direnişleri hayallerindeki baba deyişleri içinde yükselen serzenişleri gerçekliğin bir resmisin sen hüzün geçmişi*Amarkord bir hayatın acısı kendime dökülen gözyaşlarım neden eylüller hüzün verir insana neden eylülde çağırır sarkıcı sevdiğini neden eylüller ağlatır hep beni Nevin Kalafatoğlu Not: *AMARKORD Ünlü yönetmen Fellini'nin en önemli filmlerinden Nevin Kalafatoğlu |
Eski Bir Sayfaya Yeni Yazılar
eski sayfalardı defalarca okunan yırtılacak diye korkulan özel özellerin hepsi gibi güzel sözcükler vardı çakıl taşları sayfalarında bazen bulutlar uçuşurdu satırlarında bir kız sekerek yürürdü bazen bir demet papatya eklerdi sayfa sonuna sonra bir portakal çiçeğine konardı kelebek aşk kokardı dolaştığı dağlar ateşlerle yanardı ormanlar yıldızlar anlatırdı uzakları neydi o mektuplar hasretlikler gözleri dalar giderdi uzaklara yokluğunu taşırdı sevdanın yüreği ağlardı..sessiz ve sensiz eski sayfalardı şimdi onlar yenisini yazdığı an kalem gene bembeyazdı gönül ise turkuaz 24.05.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Eskimiş Noel Ağacı Altında Romans
Sarhoş duygular getirir Kuzey yıldızları Uzaklar fısıldar yanık aşk şarkıları Siluetlerini seyrederken dansının doğa Bense armonisini aşkın Balkondayım yine gece Dağların izleri güneşi anımsatıyor bana Denizin sesi platin yansımalar Dağların zirvelerindeyim kar perileriyle Düşlüyorum seni balkondayım...üşüyorum Soğuklarlayım şimdi, yıldızlardayım Seneye görüşmek mi? Demiştin... Kim bilir bir taneciğim belki.. Eskimiş Noel ağaçlarının altında Yok olan pırıltılarda... Yeni bir yılın romansında neden olmasın... Sen,ben ve Noel baba...boş ver yaa.. Takma kafana...ben alıştım buna.. İyi seneler sevgilim Mutluluklar sana... 27.12.2003 Yeni yılınız kutlu olsun... Sevgilerimle... Nevin Kalafatoğlu |
Ey Saki
doldur şişeye gönlümdeki aşkı bil bakalım kaç yıllık bir mahzende saklı.. sarhoşum, en karasini ictim üzümlerin bu gece mehtabin izlerince.. aradım, nerdesin saki olmak kolay mı sanirsin sorumluluğunu bana göstermelisin... bir kadeh askti istedigim kurumus sunaklarda bekledigim yıllanmış şaraplarından sun benim kadehimde sevdigim ki, görelim sen benim sakim misin..... şiir, kahrolduğum bir gecede son çizgidir içmek bir al rengi saki gibidir sevişmek, esrik bir hal değil midir! ? ... usta bir yüreğe teşekkürlerimle... Nevin Kalafatoğlu |
Ey Sevgili
dokunmak istesem ıraksın gel desem yok ben desem hep varım sen desem hiç yok uzaksın ya da çok yakın kırmızımsın çık oradan göster kendini yetmedimi tutukluluk günleri gün ağlıyor gök karanlık güneş göstermiyor kendini gün batımı yok yıldızlar bile terketti beni sen hep ufuktaki gemi bense yelkeni gezdik dolaştık faniye takıldık kaldık okyanuslar bitti neredeyiz biz şimdi.. dünyanın dibinde mi? 04.01.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Eylül'de
Burnumda şimdi sonbahar kokusu var.... Antalya her bahar... bir baska kokar... bir baska kokar... gök başka renkler doğurur pembelerden baslar... morlara kadar... dağlar bütün haşmetiyle bakar.. deniz cosar... maviler, lacivertlere koşar... koşar... bir ses yayılır şehre... dağlarla denizin operası baslar... dalgalar... bembeyaz köpüklerle eşlik eder koroya... güneşin ışıkları nazanlaşır.... hazan mevsimi bu Antalya Eylül'de bir başkalaşır, bir başkalaşır... 06.09.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Eylül Hüzün 1 Hazan
seninle olan aşkım bir şarkıyla başladı sanırdım yıllarım oysa bir anılar celişkisine kesin dönüşüm hüznümün en güzel ayı sensin derim bunu bilmezsin sarıları hatırlamışlığımda başlar aşk belki iki karıştan biraz yüksekti başak gözlerimin kocaman gördüğü zamanları uçuşan buğday tarlalarını sar sarı sarı koşuşan cocukları gökyüzünde yılgın yılgın uçan kuşlar kovalardı anılar beyaz elbiseli bebekliğim Konyada sonbahar minik kedim di o zamanlar kaybettiğim aşk bebek bebek ağlamalarımı anımsar yüreğim Kadınhan da başlar serüvenim iki biri de yarım kadar küçük kadın hatırlamalarım aşk duyarım şimdi acıtan bir hüzün basar hazanımın ilk baharındayım yar sen beni alır götürür götürürsün şimdi mor dağlar kadar içimde sana hasretlikler var babamın mavi gözleri annemin incecikti beli o zamanlar bunca Eylul geçti kırklandı yıllar uzaklıklar da ayrılıklar şimdi İstanbul gene eylül devrilmekte koca bir çınar bitmekte gözündeki pırıltılar laventen bir aşk kazınmakta surlarına şu anlarda yedi tepenin tarihi örmekte zaman hayat ölüm ayrılık hüznümsün sen acı veren bu düzen bilinmeyen! bu nankör düzen neden bilinmeyen? ben gene seni böylesine severken Eylül hazanlar dökülmeye başladı dağ eteklerine hasretliklerin başlangıcına dondu aşk sonsuzluklarına giderek bilinmezlerin Akdeniz kaçışlarından hazanlı geçiş perdelerinden süzüldü yaşam gene eylül gene hazan yapraklar sen ve ben bir gün daha bize yalnızlık sarkılarını dinlerken ben eylül ve aşk çalan antalya 1 eylul 23.30 üzgünüm enişte çok üzgün Nevin Kalafatoğlu |
Fırtına Alabora
dağlara dağlara bak bir dağlara bak zirvelere bu gün yalçın kayalara göklere değen bulutlara bulutlara bak bulutlara kaplamış zirveleri ağlama sakın ağlama fırtına fırtına bak fırtına her yer alabora alaboralım alasın olasın sevesin kalasın bağrımın baharında fırtınalar alabora sen ben alabora... 26.01.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Fırtına Giderken Ağıtı
Öfkesini görmüştü beklerken Kıyılar... kudurmuştu dalgalar Tanrılar inmişti Olimpos’a Bir kavga bir gürültü ve politika Kara yalnızdı,yapayalnız.. Korkmuştu aşk tanrıçaları Kaçmışlardı başka kızıllıklara Yanıyordu sönmeyen ateş inadına Zirvesinde dağların Esiyordu gök kararlı Bulutlar kararmıştı Dimdikti diğer yamaçları... dağlar Eteklerin de savaş vardı kıyılar ....siz bozdunuz düzeni diyordu Bereket alın şimdi lanetleri.... Bir parmak uzandı göğe kararlı bir işaret Zeus’tan Çakıyordu şimşekler Tutuşuyordu öfkeler Düşüyordu yıldırımlar .......bağırıyordu. Ey insanlar.. .......alın işte benim dağlarım ormanlarım işgal edilen topraklarım! ... Boşalıyordu bulutlar öfkelerini...anlarda Nerede benim nehir yataklarım Nerede benim göçmen kuşlarım.. Nerede... akacak olan sularım... Dengem nerede..... .....bağırdı.Ben Beyim! Beydağları’yım! Bakın bana artık çıplağım Alın sularımı salın... O suların yollarındaki insancıklarım Kim güçlü görün şimdi Ben doğayım ben varedenim Ne köprü ne konut Ne yolumu kestiğini sanan aklınız... Ben dünyayım evrenim varım! .... Siz... benden olmasınız! ... İstedim kurban Verdiniz 6 adem Koyun sunak taşıma anlayın..düşünün Gideyim artık... yeter kafamı kızdırmayın... Canımın acısını dindireyim şimdilik... Gün 7 kurban 6 unutmayın! ... Akıl verdim kullanın! Ar verdim arlanın! Karalar verdim aklanın! ... Kulsunuz...unutmayın! ! ! ! 26.12.2003 Antalya tufan günleri 2003 Nevin Kalafatoğlu |
Fırtınalar
fırtınalar oldürür aşk sitemler yare kar kalır.. kırılır sırça köşkler kimi söyler kimi dinler.. körleşir gözler içinde ki kalp izleri menevşeler bazen kırık bazen hüzün dinler sitemleri iki damla yaş çaresiz bazen sessiz gönüllerden geçerken hasretlik izleri 'bir elinde ayna bir elinde cımbız umrundamı dünya' diye anılır sevgili güller kurur kalpler yıkılır bilinirmi içindeki fırtınalar fırtınalar damlalar dökülür yağmur bulutlarından güneş ışıklarını beklerken içinde anlardan kalan gözler süzülür üzülür yoklardan 05.05.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Fırtınalı ******* Sen Ve Karanlık
deniz, fırtına, bulutlar ve sen esen bir çılgındın gün batımında gök laciverte dönerken bulutları koymuştun dağlarına akdenizin. gece gelirken benden yana karanlık,senden yana gün ışığı sihir vardı havada benden yana karanlık senden yana aydınlık güneş ışıkları bana uzak, sana yakın bana karanlık, sana sıcak dağın öteki yüzüydün bir aydınlık bendan yana sehir kapkaranlık estin... *******den, dağların aydınlık yüzlerinden dağıttın ruhumu perişan, perişanlık karanlık kuytusunda buluştuk gölgelerinde *******in heryer kapkaranlık içimdeki ışığın pırıltıları küstü ******* ve sen ben herşey, çok lükstü karanlık kapkaranlık.. yıldızlar serpiştirirdim *******ime ayları asardım kandil niyetine gezegenlerin partilerini yapardım daha parlak uzayda bir aydınlık fırtınalar bir karanlık.. isimsiz galaksilerde aradım seni oradan dünya bir aydınlık pir aydınlık fırtınalar sen... 17.12.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Fırtınayı Beklerken...
bu şiir güncel... buna naklen şiir demeliyim yüreğimden gelen belkide son şiir şiir yürekten gelir...ölüm yürekten gönül.. hasretlere gebeyken.. ne arasın kıyamette kafiye.. esiyor bu sefer fırtınalar... gönülde değil.. güncel şimdi gözümün önünde..ucuşuyor gök uğultular 15 katlı cehennemin en tepesi..inliyor 5. katındayım..sanslıyım... sarmalanmiş bir halde...noel paketi.. evimi paketledim.. bir kordela istedim... metrelerce süslü olsun evim... sanaldayım yollarım açık ve sakin şiir yazıyorum.. kulağımda uğultular.. karşımda dostlar.. benimle fırtınayı yaşıyorlar.. an an.. mısra mısra... gönlümde sorular..sorular.. ahh o daha cılgın ve daha derin fırtınalar... güncel değil şimdi... naklen şiir yazıyorum.. kıyamet gibi yollar boş...yollar nehirler gibi katledilen doganın kurbanları gibi bekliyoruz şimdi sular ve fırtınalar... ve insanlar...evler yollarda heyelanlar... kaybedilen cocuklar... o bereketin o güzelligin yaşarken aldığı kurbanlar.. gibiyiz..Akdeniz Limanlar koylar...temizleniyor günahlar... ihanetler.. şimdi kıyameti bekler gibi insanlar... Antalya..güzel..sunak taşinda belki... ve fırtına geldi... 24.12.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Gecenin bir yarısı İzmir düşleri
******* Side karasıydı bu gece günler gürültü ne aşk vardı ne de bir yıldız ellerde ustaların emekleri gönüller de merak yepyeni bir ambians bense Side karası *******de dostlarda takılı kaldım yapayanlız sohpetler çırılçıplak içimiz tozduman cumartesilerde kalakaldık ******* karaydı İzmir'siz Side yıldızsız günbatımlarının kızıllığını gördüm sanki uzaktı ıssız ıssız ıssız 24.04.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Geldin ya
orada ay yokmuydu *******i yıldızlar yokmuydu bir göz kırpmak için hep karanlıkmıydı dağlar..? gökyüzünde seni aramıştım oysa kimsesizdi yıldızlar sessizdi zamanlar sessizlik bitti Nevin Kalafatoğlu |
Geleceğım
Seni koklamak, seni hissetmek, seni yaşamak... Zeytin rengi gözlerinde kaybolmak için geleceğim... Yok olurum kaybolursan... sensiz... kimbilirsiz... Sen kokan sokaklardaki tek gerçeğım... Aşkım......güldudaklım... hasretim... geleceğim.... Kaybolursam.... her dem kalbindeyim... sevgi kelebeğim... Kalbim sen diye atsın... aşkım enginlere taşsın... Dudağından bir yudum cay içmek için geleceğim... Gelemezsem..... susuzlugunda öleceğım.... Canım.... sevdalım.... birtaneceğım... ............................................demist in. Hala gelmedin.................................. .............................................gelec eğım. 9.10.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Gelmelisin...
benim için gelmelisin evet.....gelmelisin.. bak bayram geldi... sen de gelmelisin... ıstenmek şımarıklığı mı.. bana yaptığın... keyfinmi.... sin kendinsin bencilsin... sorumluluklarını bilmelisin tutkular kulaklarımda... sözcükler sayfalarımda... mailler mailboxımda... sen nerdesin... taa uzaklarda... ben gündüzlerde... sen *******de... ben gel deyince bana değil naz niyaz... hemde demet demet güllerle.. kucak kucak papatyalarla... mis kokulu irislerle.. gizemli menekşelerle.. koşarak gelmelisin... çünki sevgilimsin... biriciğimsin benimsin... 21.11.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Gene Cunda
pusular sarmıştı havaları Ayvalık deniz gri griler biraz mavi teknenin üstündeyim gözlerim ufukta derin mi derin bakışlarını anımsar gibiyim karşımda Cunda kışın ıssızlığında gönüllerde akıyor ateş nağmeler duyuluyor balık çorbasında kaşık sesinde dudakların sessizlik sokaklarda... sokak lambaları yalnız tek başına köşeler sensiz ben yalnız bir kadın masada tedirgin ürkek şarkı söyliyerek anılarındaki medcezirleri izleyerek yağmur damlaları yakomoz izleri Istanbul nağmeleri ud tınılarında bir gitar konçertosu mızrabı titrek gözler derin yürek bitkin yorgun gönül aşk Tanju'nun sesinde nağmeler dans şarap tadında Ayvalık İkimiz ürkek gözler kaçamak sıpsıcak ama ya aldanmak ahh aldanmak bir başka tad bir başka Cunda yürekler kışın özgürlüğünde kırık teselliler şarkılarda ve meşk masalarda soğukluğunda havaların taka seslerinden geçen yalnızlık kavuşmalarına davet şarkılarında gene Cunda 14.01.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Gene Gitmek Zamanı
istanbul martı çığlıklarına aşık olduğum bir okadar yüreğimi verdiğim aşk duyduğum şehirdin cami siluetlerinin üstünden karakalem geçtiğim sen benim canımı acıtan kanımı kurutan aşk şehrim bana ihanetin aldıramadığım dayanamadığım o gökdelenlerin arasında bisiklete bindiğim bahçelerinde Levent'in gitar dinlediğim ağaçlı yollarında kaybettiğim sevgilim Aşiyan sırtlarındaki çimenlerin nemini özlediğim sevgilim neredesin kimbilir bir taka sesindeki pembe gözlüklü kızdım ağlama işte su bu derdin bu deniz suyu içinde gümüş istavritlerin dansettiği günlerin suyumu şimdi neredesin inanılmaz yok oluşun acısı yüregimde salacak sahilinde seninle başbaşa kalmışlığımın kızkulesindeki prenses olmuşluğumun güneş doğarken balta limanında aşık olmuşluğumun ve seni terketmişliğimin soyunup bebekte uluorta yüzmüşlüğümün İstanbulu nerde her gelişimde alyans apartmanlarının bisküvi kokusunu özlemişliğim nerede sevgilim seni terkettim bunun acısı var içimde ve bütün şiirlerimde keşke..... 17.02.2004 hatıralar İstanbul'luydu Nevin Kalafatoğlu |
Gerçek
bir iç seyyahnamedir... tek aşklar.... aşıklar en derinlerinde saklarlar....gönüllerinin.. kendine bile söylemeyi yasaklarlar... nerede açtığını güllerinin.... 03.11.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Gibisin
Bir dağ masalı gümüşten kıyı kenarından en güzel mor menekşenın büyük gölgesi düşen güneşin son ışıklarının izi dağlar yeşil dalgası mavinin sonsuz kızı baş örtüsünden pembe sıyrılır gibi soyun Akdenizin güzel kızı yüreğim çırılçıplak cam gözlerim aşk yaşları yeşil üstünde bir bulut izi iki damla sağnaklarla gök kuşakları gibisin 10.12.2006 / LARA Nevin Kalafatoğlu |
Gider Ayaktım Sana Ölüm
ucundan dönmek vardı hayatın bir uçurum ki muhteşemdi görüntüsü bahtın birden göneş doğdu dibiden parladı nurlar gözümü aldı gider ayaktım sana ölüm yarıyoldaydı ömrüm sana tutunamadım boşlukta kaldım hayattasın dediler melekler bağımlı kaldım bağımlı kaldım 19.02.2004 Manici başının ölümle dans günlerinden Nevin Kalafatoğlu |
Git Gidebildiğin Kadar
yemyeşil vadiler masmavi gökyüzü kıpkırmızı bir güneş durgun göl ve dolunay Beachpark'ta el sallayacağım dolunaya şiir okuyacağım Akdeniz'e güneşin batışını seyredeceğim Side'den Apollon'da yansıyan ışıkları toplayacağım eline vereceğim yüreğin sımsıcak olacak dağların mor anlarında eflatunlara kaçarken renkler yakalayacağım pembelerde dağ zirvelerinde bembeyaz karlar eriyecek içimde çıplaklıkları ışık olacak güneş doğduğunda şarkılar söyleteceğim her sabah bütün kuşlarına Anadolunun ayaklarına mektuplar takıp göklere göndereceğim güvercinleri yanık yanık türküler söylenecek uzak diyarlardan ve ben her gece seni dinleyeceğim gene... nevin kalafatoğlu 15.03.2005 Nevin Kalafatoğlu |
Gizemler
morlar, tonlari grilerin. kızıl dağlar, günesin denize doğması, ışığın nur oldugu koylar, ben o koylarda *******i ne yıldızlar seyrettim yalnız, yüzdüm çırılçıplak. çakıltasları topladım mor göğe bakarak. birbuçuk milyon kör,sağir isitmiyordu denizin sesini rengini ben yapayalnız.. kıyılarda... yelkenlimi bekliyordum. dönmemek uzere gitmek için ufka... bunumu hissettin yoksa sende gunesle mi olmek istiyorsun.. benim gibi... dinle... sesimden şiirmi Nevin Kalafatoğlu |
Goncadan
en ıssız noktasına koy beni kalbinde orada saf aşkı bulacak benliğim derin suların el değmemişliğindeyken hislerim sana varacak mavilerin koyulara doğru daldığı yerde lacivertlerde dans et benimle oksijensizlik yaşanırken nefesinle boğulayım aşk seninle benim kafiyemizdeyken yaşanan an hayat olacak benim içimde bir sen senin içinde bir ben bir gül açacak goncadan 20.03.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Gozlerine takılmak
arayan gozlerine takılmak sana tutkum oluyor biliyormusun bana bakıyorsun dusumde gozlerinde huzunle karısık bir suru sey anlamlar cikarıyorum hepsinden bir an.. bir simsek çakıyor gozlerinde ben yanıyorum karman çorman olmak istiyorum o an seninle sana varmak duslerımde sana dokunmak avuçlamak yuzunu dislerimi sıkarak seni bana tasımak geçiyor aklımdan cildirtiyorsun kapat artıkgozlerini, bakma bana, acım dinsin hayır hayır.....kapatma sakın sen benim dediğime bakma ac gozlerini ac ac isikları ates olsun yuregimde... yak yak beni al ve yak.... olimposun sonsuz atesinde olayım duman. goklere dağılsın kokum, tutsu olsun asklara Akdenizin kıyılarına vursun bembeyaz kullerimi sonbahar dalgaları tasısın limanlara... yaaa... sen... ne biçim adamsın... hem ince, hem ofkeli... sesindeki ve sozundeki... ozlem... bambaska bir adamsın...tutkulusun bir okadar atesli...ve ince yakan dantel orer gibi seven haykıran.. hasret beni benden aldi seni senden sen ben askın firininda bulustuk anla... elemeden unumuzu ask yaptık somun somun dağıtmadık... tadına varmadık daha aradık gozlerimizle sen ben gozlerimizde bile takılmadık sen bana, ben sana. 07.09.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Gök üzerinde yalanlar gezinirken
sahtelikleri maske yapmak deneyimmiş meğer dememek hayat denen nesnel yaşamlarda küçük yalanlarla başlar aldatmak bakarsın bir ilmik olmuş boğazında yalanlar gene seni boğar dönmek bakmak geriye ağırdır başın takılı kalır önününe bir yürek çırpıntısı kadardır ölüm arkada kalan yalan gittiğin gerçek şaşırırsın ne doğru ne nedendir dersin kendine bir gün ben ve yalanlarım en büyük gerçek doğrular zordur yaşamak yalansız kolay ve hürdür bence gün bu gündür 28.03.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Gök......................................içindir .
Bütün bir gök.... rengi tek.... bir gerçek..... Ülkemi sevmemdeki..... gelecek... sen.... ve senlerden olacak... umut.... sıkıntı... öz güven... amaç gerçeğini bulacak... bizim kuşak boşuna yorulmamiş olacak.... ismin gibi gök... göklerden bir gök... bir gök daha bulacak.... 02.11.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Gökdenizlerin Altında İz
Göklere yakınlaştığım bir teras katında şiir yazdım bir gün İlkti saat ikiydi Bin yıllık dostlarımı anımsadım yolladım iki satır sırtımda bir heybe duyguyu dağıttım Gökyüzünde bin bir yıldızın parladığı altından bir deltaydı Kuşların dönüşlerini izlerken sularda saz sesleri ve teknelerin sessiz izleri benimleydi Gece dipsiz bir kuyu olduğunda su gök kırpılmış yıldızlarla dolardı Parlardı alabildiğine ışık huzmeleri yakamozlar sunardı su Sabah serinliğine ıslanırdı Aşk dolanırdı hissederdiniz Buğusuyla gökyüzü ve deniz evlenirdi ve altın ışıklar altın bir geçmişi kutsardı orada Ben bir sihir bulmuştum ismi Gökdeniz İzinden martıların gittiği Caretta’ların uçtuğu bir sahilde göklerindi deniz sessizlikte sesti deniz Dağlar, bayırlar ve insanlar sazların arasından geçerken maviyi alırdılar yeşile koyardılar İşte başka bir sihir olurdu o an Her şey turkuazlaşırdı Bir Caretta havalanırdı gökyüzüne ruhu gök bedeni deniz Yüzyıllardan beri ağlardı kumlara Sihir ışıktı orada ve suydu köpüksü dalgalarda Uzak diyarların sevgilisiydi Caretta’lar Sessizlikle evlenmişti gelin yatakları dağların arasındaydı gelecekleri adı İztuzu ruhu Gökdeniz 03.01.2006 Antalya Nevin Kalafatoğlu |
Gözlerim
Sormustun unutmadım, Simdi nasıldır acaba rengi demistin, Gozlerim, huzun kaplandığında icimi, Agladıgimda doyasıya, taze zeytun gibidir. Kızdığımda salamura, alabora Mavi giysimle denizi gorur gibidir gözlerim, pırıtilar Mor giydigimde menekseli zeytun. Ama kahve toprak rengidir, verir harelerini Zeytuni Siyahlar içinde ise, gizemli zeytun, Zeytun zeytuni... Bak simdi ilk bahar, , Biraz huzun, biraz nese, mahmur ve alıngan. Sormustun ya hani Kapat gozlerini, ver gozlerini Verdim gozlerimi Seyreyle... 05.04.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Gözlerim Çiçeklerin
gülümseyen bir yansıma var aynadan ismini koymadan kaçamak bakışların yakalandı gözlerime seni andı... içimde açtı çiçeklerin o an seni özlemlerime sakladım sevgilim, gözlerini mavilerle karıştırıp dolaştım bir anımsama seline bulaştım kaçarak uzaklaştın gözlerinde mineler açtığın baharların mor bir menekşeye takılı kaldığını anlamadım şimdi bekliyorum seni uzak bir dağın eteğinde çılgın bir Akdeniz melteminde gözlerin çiçeklerimi açtığında gel sar beni... 20.03.2005 NEVİN KALAFATOĞLU Nevin Kalafatoğlu |
Gözlerimde Ayvalık...
yollar... izmir... yollar... Ayvalık... yollar... koylar... yeşiller... hazan renklerine yolculuklar.... ruhumu uçuran... sarılar..turuncular... kahveye kaçan.. topraklar... dallar.. yapraklar.. artık yok morlar... grilerden.. beyazlara gecen....eflatunlar... elveda... arkamda bıraktığım... sisler... son hazan günlerinin.. gidişim... Ayvalık..... aydınlıgı...vurmuş... yağmur bulutlarına... yağarken yağmurlar...zeytin ağaçları...zeytuniler... dallar... toplanırken zeytinler... zeytın şarkıları... aşklar... yazılmamış şiirler... ilk gelişim... ayvalık... denizde balık... sofrada...zeytınyağlı...kadehte taze şarap... ben gözlerimi buldum... ayvalıkta... başımı döndürdün... son hazanda... ............ akşamlarında...Cunda.. Nevin Kalafatoğlu |
Gözlerimde Kaybolmak (Sorgulama)
anlat bana; cevap ver... seni yudumlamak gibi birseymi yudum yudum sevgini içmek gibi birşey.. almak içine kameraların bakıslarını yudum yudum aşk serbeti içmekmi sarhos olmakmi seninle aşk sarhosu olmak, sokaklarda dağıtmakmı yollarda perişan seni beklemekmi günler ******* yudumlamak mi yarin bu tatlı hallerini... ayılmakmı günün ışıklarıyla sahilde aynı güneşe uyanmak gibimi sanki.. içinden şiir yazmakmi o anlarda bayılmakmı aşkınla ilelebet yoksa yasamakmi seninle dolu dizgin... yaşamakmi sevginin kutsallığını, hücrelerini sarmağa izin vermekmi.. sana varmakmı, senin olmakmı.. sen bende, ben sende olmakmı... uyanmasımıdır bedenin yeniden bende senden biraz, sende benden karışmakmı... yeniden doğmakmı... bir bütün olarak bütün olmakmı, büsbütun olmakmı... büyük bir bütün senden büyük benden büyük... evrenden büyük... olmakmı........ Nevin Kalafatoğlu |
Gözlerin
keskin bir kartal bakışı süzen bir ışık seli balrengi usundan geçerken gizlenen gizemlerin gözlerin bilir misin? saklanamaz benden derinliklerin ben, senden derin ellerindeki eda belki veya akılcı sözlerin şimdi anlat bana güç ve zafer kimin sende mi? gözlerin erir bakışların içimde yumşacık bir eflatuna gizlenir yeşillikler iç bakışını emer gibi derinleşen, ışıklarında nur sanki aşk sevginin esaretinde, anlar gecikir belki ama... gözlerin benim. 21.07.2005 Antalya Nevin Kalafatoğlu |
Gül ve Gülümse
ruhunu hüzün kaplasada güzel güzel hüzün yok kulaklarında çağlasada çığliklar gürültü değil sımsıkı sarmalasada kollar bedeni kucücük mutluluklar bu dünya telaşında bir sürü sey boş düşünmek doludizgin yaşamak bir hoş gülümsemeler.. gülücük gül üzülme süzül 24.05.2004 Nevin Kalafatoğlu |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:04 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.