www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Gözde Hatiboğlu (https://www.cakal.net/showthread.php?t=135553)

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:48 PM

Kurtarır mı çizilmiş yüreği sözler
Kar kalsın yanına sana verdiklerim.
Yalansız, hesapsız bir sevda yaşadım ben.
Karmaşalarını anlamaya çalışırken gördüğüm hislerdi gözlerinde beni tutan.
Alıp verilenlere tanrı şahit sadece.
Yalansa yalan de.

Sadece gözlerinin ötesini kaybedersem giderim demiştim, hatırla.
Şimdi kalmak zor.
Bakmam gözlerine.
Yok saymayı denediğin, kaçmaya çalışırken ayağına takılan duyguları ez şimdi.
Bas üstüne oldu olacak.
Ben yüreğime sahibim, hatta senin yüreğine de.
Beceremedinse, alır yüreğimi - hatta seninkini de - giderim.
Sevda sözlerim dağılırken boşlukta göz yaşlarına sığınmam bu sefer.
İnanmam çünkü, ne inkarına ne ötekilerin hesapsız saldırılarına.
Sana inandım hep güvenmişlikti yaşadığım, hislerle birlikte.

Şimdi kaçmaksa istediğin, kaç.
Korkunu sakla benden.
Dağıt yüreğimi, kendininkinden başla ama.
İlkgözağrımsın sen hala.
Bilirim his aynı his.
Tutsam ellerinden sarssam yüreğini her şey sürecek kaldığımız yerden.
Yok yapmam bu sefer.
Git..

Varsa değerin bana dair içinde,
Tek bir söz kaldıysa dilinde verdiklerinden,
Vicdanın izin vermez de uykudan geçemezsen,
Dilerim gelirsin yeniden.
Tek şey söyledim sana sıcak mevsimlerden geçerken
Zamansız olmasın gelişin, vakitlice dön yüreğime.
Yoksa savuruyor olur yağmurlu ******* aşkı,
Çarpar kapılar, dokunulmaz olur tene.
Tenden ötede de olsan geçit vermez pişmanlıklar.
Seni seviyorum demiştim evet,
Kurtarır mı çizilmiş yüreği sözler bilemem o zaman.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:48 PM

Küçük Kardeş'e
Canımsın sen benim
Yolların sonu, dünyanın ucu
Yada en dikenli sözlerin siperi
Her neyse baş edilmesi gereken
Canla edilir elbet
Canımsın ya benim

Küçük kardeşim,
Hırçın ve deli yanınla yanımda olduğun
Kendi sözüme söz eklediğim
Tek bir nefes için dünyalardan geçeğim
Kardeşimsin benim
Hep başa saran bir güvenle sığındığımsın

Şimdi bu gidişler acıtıyor belki
Az biraz geçmiş izlere dokunuyor
Başımı yasladığım omzun çöküntüsünü de ekle
Yalnızlığımsın bugünümde
Olsun be canım
Bilirim duaların da varlığın da
Dünyanın öbür ucunda kendi hayatında da olsa benimle
Ben senleyim şartları zorlayan bir çabayla
İstediğin yerde eskisi gibi şarkılar söyleriz cama vuran yağmurlarda
Yada kol kola yürürüz taksim vari Arnavut kaldırımı yollarda
Sonra bir el sallarız biter her şey
Hayat ikimize de sunmaya devam eder mucizelerini
Bittiği yerde yürek yine bağlar bizi
Kan çeker deli deli
Dağıtırız sonra şehirleri
Küçücük ellerimize sarılırız yine
Büyürüz doğduğumuz yerlerle
Canımsın sen benim bunu bil
Küçüğüm, kardeşim, her şeyimsin
Yolun açık, yüreğin aşkla dolu olsun
Gittiğin yerleri yabancı sanma
Sadece gülümse,
Baktığın yere eşlik ederim seninle..

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:48 PM

Lanet Olsun
İyi bir cümle kalsın elimde giderken istedim.
Üstünden yıllar da geçse hep aynı sıcaklıkta hatırlamaktı dileğim.
Sana verdiklerimin koşulu, karşılığı yoktu içimde.
Üstelik daha fazla vermeliyim demiştim sevgim için.
Çaba peşindeydim son günlerde yine.
Az biraz kırılmıştı kalbim,
Olsun varsın yine kendim sararım,
Seni de anlarım demiştim.
Sade bir konuşma,
Belki son bir bakış,
Biraz buruk bir öpüşle belki,
Yine gitmeye koyulduğum yollara dönmekti niyetim.
Üstüne üstlük zaten gitmiştim.
İyi bilmek istedim her şeye inat yarattığım seni.
Kelimelerim de sen gibi iyi olmalıydı aklıma düştüğünde.
Yazık,
Elimde kalan lanet olsundan başka bir şey olmadı.
Hesaplaşmam bitti seninle,
Temize çektim yaprağı, kapattım defteri,
Korkumdan ağlarım sanmıştım kaybedersem,
Göz yaşım uğrana akmaya ilk kez kıyamadı.
Yazık,
Gözüm de lanet olsundan başka bakamadı..
Tek inanç vardı beni sende tutan,
O da gördüm ki yalandan sıyrılamadı.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:48 PM

Levon'a
Nasıl yazmalı seni, nasıl anlatmalı bilmem ki
Bir adam desem sportif ve neşeli
Bir adam desem hayatına yansıyor gözlerindeki samimiyeti
Bir aileye dahil yüreği
Bir kadın sıcacık ve sevgi seli
Ve bir de kızları dünya şekeri, Dobbie

Tanıdığım günden beri hiç özensiz görmediğim biri
Söz yok başka, dünyanın en yakışıklı erkeği
Her sohbette bir parçasını daha anladığım
Her görüşmede bir ilmek daha attığım bir arkadaş kendisi
Düşündüm taşındım Karin’in baktığı yerden yakalamak istedim cümleleri
Olmadı Levon’cum kimse seni anlatamaz onun gibi

Üç kişilik sıcacık bir yaşama dahil olduğum için
Sizinle paylaştığım tüm zamanlar için
Daha nice kitapları birlikte imzalamak için
En çok da samimiyetinize inandığım için
Hayatımdaki yerinizi sabitlemek gerekir derim

Sipariş verdin yerine getirdim 
E ısmarlama olmuyor işte, ilham kaçtı peşindeydim
Bir sonraki sefere sana dair daha çok söz birikir zihnimde
Yazıya döner bakarsın, sürpriz bir hediyeyle..

Şimdilik söz bitti
Yaşadıkça derinleşir Levon okyanus misali
Kelimeler kifayetsizdir karşısında
Üstelik bugün doğum günü, dilekler yetmez mumlara
Mutlu ol, umutlu ol
Yeni yaşında hayat cömert davransın sana
Daim olsun bu güzel fotoğraf
Üçlü bir gülümseme olsun yaşantımızda

Doğum günün kutlu olsun..

Tüm zamanların en içten dostluğuyla…

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:48 PM

Mağduriyet kime ait canım?
Yine kar. Yine soğuk ve ıslak bir şehir. Gri bir gökyüzü ağlayarak uyandı yokluğuna bu sabah. Sersem eden karayel, duramadığın fırtınayla beyninde sanki. Zordu gece. Kağıtsız kalemsiz yazılar yazdı rüyalar saatin günü delen sesine kadar. Bir o yana bir bu yana, dön dur. Sessizlik hakim, sanki terk edilmiş bir şehir var dışarıda. Martılar gördüm sadece penceremden baktığımda, çığlık çığlık ve ayaza tutmuş martılar. Denizi göremedim ama. Ağladım sonra, bir martının kanadında saklandı sana ait serzenişlerim. Özledim. Tuhaf bir yokluk bu gidişin. Özledim. Aynı gökyüzünden bana seslenişini dinledim. Kendime sözler verdim ama içimde fısıltıydılar. Biliyor musun bunca zaman hiç hissetmediğim bir şeyi fark ettim, sen gittin ben eksildim. Gün eksildi sanki, ******* inadına uzun, eklentili. Yaptıklarım eksildi, sen kısmı olmadan hayat eksildi. Elim telefona pek gitmedi bu sefer, belki uzaklık iletişimi kısıtladı bunu bildiğimden aramadım. Gelince, dönünce şehre arar dedim, görüşürüz dedi ya giderken.

Aklımda bir çengelli iğne, ucunda biraz acıtan cümleler var. Dönüp duruyor beynim, oyun sanıyor kelimelerin labirentlerini. Oyun mu? Söylenenler gerçekliğe ne kadar dahil. Mağduriyet kime ait canım. Aç artık kapattığın gözlerini, kalbinin isini temizlemen gerek. Yoksa can tükeniyor. Bir yer kanıyor sanki günlerdir, bulamıyorum. İçten bir kanama sanki, gizli. Bir şey var dilimin ucuna geldi gelecek diyorum, gelmiyor. Durgunum ama. Sanki, yıkık dökük bir kent kalıntısı bulmuşum, arkaik dönemlere ait, parıldayan duyguları toplamaya çalışıyorum. Sen yoksun ya, bu eski kentteki her şey sen şimdi. Her parça bir yerini tamamlıyor, anlıyorum. Kendimle konuşmalarım var, cevabını senin sesin veriyor.

Mağduriyet. Galiba ben en çok buna takıldım. Kim kimden mağdur, yada neye karşı bu mağduriyet. Sevdiğine mağdur olur mu insan, yada mağdur etmemek midir sözlerin arkasındaki inceliği kaçırmak. Nasıl bir cümle kurdun da hesabını yapmadın, farkında mısın? Beni mağdur etmezsen sevinirim desem sana, nerene dokunur içinde. Düşün, kim bilir nelere dokundu bende. Sustum, sözcüklerin yerine sessizlik koydum. Dilim tutuldu, içim burkuldu, battı çengelli iğne. Nereye battı bilmem de en çok sen vardın kanayan yerlerimde. Sonra gün yolculama vaktine döndü. Bir soru bir cevaptı sen gökyüzüne çıktığında benim zihnimde kalan.

Dönüp düşünmeye çalıştım tekrardan sana verdiğim anlamları, olmadı. Değerine dokunamadım. Kıyamadım sen beni mağdur ederken konuşmaya, konuşsaydım ne bu şehir, ne gittiklerin huzur vermezdi sana. Sevgimden emin olduğumdan galiba, kendimi acıtırsam seni de acıtacağımdan huzurumuzu ellemedim. Güle güle git güle güle gel, bıraktığın yerdeyim. Şehir kar kaplı sadece. Özledim ya ondan biraz eksik gülümsemem. Sen gel, tamamlanır elbet eksikliğim.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:48 PM

Mandalina Kabuğunun Kokusu
Tüter mi kış mevsiminde bacalarda mandalina kabuğunun kokusu hala? Kaldı mı çocukluğumun dört başı mamur türk filmleri, sabah kahvelerine kapı arası kulak kabartmak var mı şimdilerde sohbetlerde. Sıcak bir gülümsemeden güven alıp, çikolata tadında yaşanan ilk gençlik aşkları. Damağımda durur hala *******in ayazında içilen salebin tadı. Anneannemin dizine başımı koyup da dinlediğim hayat masalları, nerde yürekli, biraz da delikanlı sevda yanıkları. Papatyalarda saklıydı eskilerde sözlerin anlamları. Yaprağın her kopuşunda seviyor sevmiyor diye içinde bir yer kopardı aşık’ın gözlerinde. Gözler, onlar anlatırdı biraz cilveli bazen de biraz buruk yaşananları. Çoğu zaman saklananlar sandık odalarında yalın bir aşktı. Aşk, tozlu odaların en ücra ama en emin yerinde saklanırdı. Sandık lekesi çeyizler gelecek zamana özenle taşınırdı. Şimdilerde ne kaldı?
Elimizdeki çizgilerden fallar bakılırdı, kahvenin acısından değil, azıcık şekerlisinden çıkardı uzun uzak zamanların merakları. Gece uykuları, ay ışıltıları, sahile vuran dalga sesinde hatırlanırdı yaz akşamları. Yaz.. İçimizin en sıcak, en meltemli tarafı. Her bitiş yeni bir acı sayılırdı. Acı, yalnızca şiirlerin içimizde bıraktıklarıydı. Büyümek dedikleri öyle üç beş günde olmaz yıl alırdı. Yıl, aldı sonunda çocukluğumuzdan kalanları. Çocukluk, şimdi burnumuzu sızlatan nemli bir his. Gelecek umut barındırırdı ya, umut belki de bilmediğimiz geleceklere taşındı. Ruhumuz taşındı sonra da içimizdeki yerinden. Dönüp bakamadık bile gidişine. Seyirci olmaktan başka ne gelirdi ki elden.
Şimdi kış mevsimleri ayaz, sobaların dumanı yok. Yazlar hepten uzak. Samimiyeti yitirdiğimiz günden beri yabancı sohbetlerde kayıp ruhumuzu arıyoruz ötekin gözlerinde. Gözler, hani o çocukluk günlerinde öğretilmiştik, yalan söylemez diye. Yalan, sahi neydi söylesene? Yalan belki de gözden indi yüreğe. Yürek, kilit vurdu sevdalanmasın diye kendine. Korkulara bıraktı kolunu kanadını, kurt kapanında aradı kilidini açacak sevdalısını. Kilit, hepten karışık. Dumanlı masalar, yalancı bakışlar, yaban ve hoyrat aşklar kaldı elimizde.
Hadi dur hayatın içinde ayaklarının üstünde. Kendine ve öğretilerine olan güven korur mu dene. Dene ki, açılsın kalbinin kilidi. Dene ki, duygular güvendiğin yerlere dokunsun içinde. Gözler, korudun ya kendininkini, koruyan başka yüreklere değer belki. Değdi de. Masum yüreklerdik ya biz bunda yıllar önce bir antik kentte Akdeniz sahillerinde. Masumiyeti ve ruh eşini aramak için yollara düştük. Düştük, acıya anlam kattık. Düştük, zamanı pelesenk yaptık, yılmadık. Eski yöntemlerle yaraya kanturun yağı bastık. Yaraları sarmayı, yaralarımızla barışmayı hak saydık. Her yarada sevdalandık. Çocukluğa dokundu her sevda, ondan güç aldık. Göz görür gönül katlanır ya, güvenle aşk yarattık.
Aşk, bir çift zeytin tanesi göz masumiyetin saklı durduğu şimdilerde. Gülümseme, sakince anahtar oldu kilide. Açıldı kapı, elinde bavuluyla ruh kalbe döndü. Kalp, sevdaya yol verdi içinde. Sevda şimdi hayatımın bütününde. Hayat, yeniden mandalina kabuğunun kokusunu paylaşmaktı seninle.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:49 PM

Masal Farz Et
Bırak sensiz kalsın mevsimler bir süre...
Bırak ilk bahar tanımasın seni...
Bilmesin yüreğindeki o derin sevgiyi...
İzin ver yüreğine ağlasın...
Zaman ver kendine, bırak bir süre yalnız kalsın...
Bildiğin her şeyi unut ayrılığa dair, bu ayrılık bildiklerin gibi değil...

Hani şiirler vardır, yetişir çoğu zaman imdadına..
O kırık dökük cümleler sevdiğin şairlerden, aklına gelir bu zamanlarda..
Hepsinde kendine ait bir şeyler var..
İsyan var ayrılığa o satırlarda,
Sitem var sevgiliye söyleyemediğin,
Belki de,
Üstü kapalı dörtlüklerde anlamak istemediğin bitiş var..

Sevgili...
Üzgünüm olanlar için...
Üzgünüm yarı yolda bıraktığım için...
Üzgünüm kırgınlıkların için...

Farz et ki masaldı yaşananlar..
Bizde bu masal ülkesinin aşka dair kahramanları..
Okuduk heyecanla ve sevgiyle birbirimizi..
Elbet bir son var sevgili..
Her masal gibi bu da bitti! ! !

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:49 PM

Mesaj
Sana..
Sağlığına..
Zamana..
Aşka..
Şerefine kaldırıyorum kadehi tenime değen rüzgarla..

Ve geri dönüşü olmaz sandığım anda;

Sana da..

Şimdi Yürek kuş oldu uçacak,
Gözde yaş sevinçten aktı akacak,
Tanrıya dualarım var, varlığına şükranla..

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:49 PM

Mona Lisa Bir Gülüş
Mona Lisa bir gülüş takmışım dudağıma, işimde gücümdeyim, günlerden Cuma..
İki gün var önümde keyfince yaşanacak..
Bir kaçamak yapmalı diyor beynim bedenin yorgunluğuna inat..
Laf arası sohbette sıkışan bir cümle kaçışın peşinde, iyi gelir belki yüreğe..
‘Yoruyor bu aşk seni son günlerde.’
Kaldım..Sus oldum..
Yorgun muydum, yoruluyor muydum bunu kendime hiç sormadım..
Yorulduğumu sandığım zamanları fark ettim de yine aşk aldı yorgunluğumu sevdiğimin gözlerinde..
Kaçtım..
Çocukluğumdan beri her zorlandığımda kaçtığım, kendimdi sığınağım..
Kulağımda yine Sezen..
Eskiden yeniden söylüyor işte düşlerime..
Hele de kardelen..
Sevgilim.. yağmurlu bir gökyüzü, sen karasal bir iklime yolcu ben Bodrumun mavisinde..
Sevgilim.. yine sınanmalarım sancılı, korku köşe tutmuyor ama..
Burnumda yağmur kokusu, tenim az ıslak, saçlarım savruluyor dalgalarla..
Belki bir gün senle olmak var diyor içim buralarda..
Senle hayata dair bir dilek tutmak sıçrayan balığın kuyruğunda..
Sen durduğun yerde dur, ben hep sana yıldızları getireceğim avuçlarımla..
Sana bir dünya yaratacağım aşkla dolup taşan..
Yorulmadım aslında bakma insanlara..
Kaçışım, seni sevmeye kattığım anlamları arttırmak adına..

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:49 PM

Mucizemsin Benim
Anlamsız sokakları şehrin sen yoksan hayatımda.
Baktığım vitrinin camı, içtiğim kahvenin tadı, yürüdüğüm yolların adı yok.
Sukut görünüyor dışardan belki, ağlamaklı içim yokluğunda.
Güneşin parıldayan haline, akşam üstünün seyrine dalsam da sensin zihnimde.
Öyle yer etmişsin, öyle işlemişsin ki benliğime yokum ben sensizliğimde.
Bu şehir, semtleriyle bize dair günleri anımsatıyor her seferinde.
Her yerde bir şey var anılarda kalan, yad edilen buğulu gözlerle.
Kaçmalı mı geride bırakıp yaşanmışlıkları yürekten?
İstanbul’a haksızlık etmek istemesem senin adını veririm yeniden.
Sen sanki güçlü bir geçmiş dönem padişahı saltanat süren.
Her yeni günde şehri İstanbul’la beraber gönlümü fetheden.
Belki de savaş meydanlarının kahramanı boğaç han mı desem.

Anlamsızlığa dahil olmaya çalışıyorum şimdi sokaklarda.
Sadece sen varsın diye o anlamsızlıkta.
Sohbet arası duraklamalara sokuyorum seni,
Paylaşımlarımı sana dair yapıyorum konuşmalarda.
Gün batımına eşlik ettiğim deniz kenarında şarabımı sana adıyorum.
Halen sevdiğin şeylere bakıyorum, elimde değil almadan yapamıyorum.
Unuttuğum oluyor karmaşasına kapıldığımda şehrin,
Bastırılan senler olur olmadık yerde dışarı taşıyor.
İsyana bırakıyorum dilimi sonra, gitsem diyorum.
Tüm şehirleri gezsem veya dünyanın en ücra köşesini seçsem,
Benimle varsın anlam vermeye hazır, nafile gitmeler.
İyisimi kal sende benle her saniyesinde yaşamın.
Gölgem misali yanıma iliş, eşlik et bana gülümsememde.
Mucizemsin benim,
Kim bilir belki karşıma çıkarsın bir sokak arası köşeyi döndüğümde.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:50 PM

Ne İsterim Seni Sevmekten Başka
Kendime battığım
Yalanlardan kaçtığım
Başıboş duygular içinde
Gergindim sessizliğinde

Yok işte
Dönüyordu her söz siperinde
Tenime bir çizik daha diyordum
Kanadıkça kendimi kandırıyordum

İlahi bir gecede sakin
El pençe divan gök kubbeye
Koca gün bitti
Mucizeydi gözümdeki yaşın istediği

Hangi kelime anlatır
Hangi duyguya yakışır
Öyle bir andı ki
Göz bebeğim sel baskını

Sesimi titreten sevgili
İçimdeki kaygıyı dindirdin
Dua nasıl duyulur gördüm ya
Ne isterim seni sevmekten başka

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:50 PM

Nedir Şimdi Zaman Dediğin..
Nedir şimdi zaman dediğin..
Bakınca dönüp arkana yaşanmışlıklar yalnızlığında yanındalar..
Buruk ama emin bir gülümsemeyle yad ediliyor bir zamanlar tutkuyla yaşanan aşklar..
Evet sorguladığın zaman, kim bilir neler geçiyor..
Farkında olmadan tüketiliyor duyumsananlar..

Geçen geçmiş diyorum, kalbimde izi var mı,yok mu anlamadım..
Yok demek inkardan geçiyor..
Var demekse zor, geçmiş puslu..
Acıdığım yerler kurudu, açılmasın diyorum yaralar..
Biliyorum ki içimin sen yeri yok olmaz, sen yok olursun da duygular peşimi bırakmaz..

Zordur yürek yolculukları bilirim..
Ardından sallanamayan el, dökülemeyen yarım yaşlara kalırsın, tutuk..
Ve gidiyorsun ya terk edilmişliğini içinde saklayarak..
Bunu bildiğimden kalıyorum,hayatıma tutunarak..
Verdiğim anlamları geri aldım, bahanemdi seviyor olmak..

Bitti dediğim yerde savurdum zamana karşı hissedilenleri..
Algıladıkların rüzgarın dağıttığı yağmur bulutları gibi..
Ha yağdı, ha yağacak gökyüzünde seçilmez yıldızlar bundan böyle..
Yollar uzun.. yollar sancılı..
İçinde garip bir sızı, tarif edemediğin ama çok iyi bildiğin..
Yanında sevdiğin kelimeler..
Boncuk misali süzülebilir şimdi yaşlar göz bebeğinden..
Zaman.. hadi geç yine..
Bitişleri öğrettiğin yerlerime dokun eskilerle..
Zaman..sonra yeniden sev benimle..

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:50 PM

Nerdesin
Sözcüklerin yerini iyi ayarlayamadığımdan değil, en çok sana kıyamadığımdan korkularda bıraktım yüreğimi..

Rastlantı değildin sen en eski yerime dokundun içimdeki, kazanmayı isterken ördüğüm duvarları gösterdin bana..

Aşktan öte adın hayattı oysa zihnimde, nerdesin sevgili; üşüyorum sensizlikte..

Masum yüreklerdik hani birbirimizde, en çok seni sevdim ben ilişkisel düşlemlerde..

Mutluluk bir nefesti yakındın gözlerime, nasıl bir yokluk bu şimdi; anlayamadığım..

Uzak da olsan hep içimde bu aşk bundan böyle, nerdeysen geleceksin bilirim, sevdam ayak izlerinde..

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:50 PM

Nice Guzel Senelere
Senden sonra ne kalır geriye bilmiyorum..
Nefesimi tuttum, sadece verdiğin sözlerin ardında durmanı bekliyorum..
Bu kadar sıradanlaşmadığını bildiğim hisler, saklanmışlar sanki bulamıyorum..
Yağmurun şiddetine inat, göz yaşlarım içime akıyor..
Silmeye çalışırken geçiyor buğulu buğulu sana dair kareler..
Nefesimi tuttum saniyeleri sayıyorum..
Unutmadın da..
Herkes gibi üç beş klasik cümleye mi sığdı bu aşk..
Yok alıkoymayacak bu sefer zihnimi paranoyalar..
Hislerimin gücüne sığındım..
Dualarımdan geçiyor bu aşk..
işte varsın, burdasın..
Nice güzel senelere birlikte..

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:50 PM

O Kadar Az Zaman Aldı ki
Seni seviyorum
Gözümün akıttığı tuzlu suyun yanağımda bıraktığı serinlik gibi
Adını gördüğüm yerde içimde dolanan mutluluk gibi

Seni seviyorum
Her gün yeniden temize çektiğim acıtan zamanların sonundaki aydınlık gibi
Sonsuz bir kalış bendeki, içimin en derinindeki inanç sevgimin sebebi
Sen gülümserken benimle hayata gülüşüme eş bir tebessümle
Ben varım aldığım nefes kadar seni içime çekişimle

Seni seviyorum
Bunca yaşanandan sonra bile bunu söylerken gururluyum sevdiğim
Dilimin yaradılış anlamı sevda sözcüklerim
İnancım zaman yolculuğunda
Ne kadar gerekiyorsa o kadar kalacak bu sevda
Tek cümle kalır vakit tamam olduğunda: 'o kadar az zaman aldı ki'

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:50 PM

Ondokuz Saniye
Sevişime göz değirirler
Olur olmadık laf ederler
Bilmez ötekiler yürek seni tek geçer

Mekana adım attım
Akıl eskiye takıldı
Eğlencenin buruktur tadı

Şarkı geceyi böler
İçe sevinç düşer
El ikilem içinde
Adınla rehbere geçer
Kaygı kıpırtıda içimde
Ondokuz saniye gülüşüme yüzünü sürer

Yazı muzipçe sırıtır sonra
Bu mekan, bu şarkı oldukça
Yapacak başka ne var
Sensizliğe seni katmakta çaba
Sükutta kalsan ne çıkar sonra
Dedim ya vardın telefon ucunda
Ondokuz saniye eşitlenir hayatla

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:50 PM

Orta Şeker Bir Kıvam
Sessizliği dinliyorum dolunaylı gecede
Bulutlar geçiyor perde perde önümde
Hafif bir ürperti var tenimde
Çiğ yağıyor yüreğime
İçime çektiğim hava keskin, çam kokulu
Özlem doluyor ciğerime yad oldukça anılar
Akıyor gözümden damla damla yaşlar
Üzgün değilim de geleceğin heyecanından gülüşüm ağlar

Geceye dua kadehe dilekle sesleniyorum sevgili
Mutlu ol, hakkım helal sana
Olurda bakarsan bu gece dolunaya, gözlerim orda
Kaçırma gözlerini sende ötesini yine bana sakla
Yıldız kaydırıyorum son kez aşka
Vedamla selamlıyorum seni sevdiğim günleri
Unutma koşulsuzdu sevdam, tamamdım varlığınla
Orta şeker bir kıvamdayım bundan sonra
Ne eksiğim ne de fazla

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:50 PM

Ölüm Aşk Giymiş
Çaresizlik elimi kolumu bağlıyor
Örümceğin ördüğü ağa yapışmış gibiyim
Meğer tuzakmış aşkın
Gözlerin üstüme üstüme geliyor
Çırpınışım kalmak için ama
Kırgın ve ağlamaklı yüreğim can çekişiyor

Öldür beni ne olur
Ellerimin arasından kayıyor sevdam
Seyirci kalmak bin beter ediyor
Konuştukça her sözün riya geliyor
Daha çok ağlıyorum
Çaresizliğime sevmek diyorum
Gözyaşım sanki hala seni sıkı sıkı saklıyor

İkilemler sırtımda yük
Gün be gün çökertiyor
Yol göster sevdiğim desem
Yüreğim şüphede, tuzak sanıyor
Gösterme desem
Ölüm aşk giymiş güzel gözüküyor

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:51 PM

Öz(lem)
Arada kolum koluna değen
Gözün göze kaçamak işvesi
Tenin nefesini kontrol etmesi
Öz(lem) sensin içimdeki

Esprinin biri bin para
Para aşkta ön sırada kahkahada
Bana kendini getirdiğin anda
Küçük dilim kaçtı boğazıma

Huzur söylemlerin noktalaması
İnan şaşkın bakıyor gözümün ayması
Sekte vurulur sandıklarım
Üstümüze düşen yağmurla parladı

Ben seni sevmem de ne ederim
Öğrenmişliklerine kurbandır yüreğim
Can diye bir şey var ya ruha bedenim
Sen derim cana kan verenim

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:52 PM

Öz/Gür
Yarı bulanık hava misali hüzünden geçen sevinçlerle yazıyorum
Konuğum olduğun *******den uzak
Elini eteğini yaşamdan çekmiş de kendinden çekememişlerin isyanını taşıyorum
Sen nerdesin ben nerde
Bunu en çok köprü geçişlerinde Avrupa’dan Asya’ya sorguluyorum
Altımda deniz biraz gri günün ilk saatleri diye
Hafif rüzgarlı çiseleyen bir hava üstümde
Geçiyor zihnimden tutamadığım cümleler
Kabul ettiklerime mi isyandayım
Yoksa yalan yaşantılardan burnum uzamadan geçmeye mi çalışıyorum
Aşksızlıktan öte, aşka boğuyorum da seni n’oluyor
İyi oluyor..
Hadi be, git işine..
Susmalarını bile senle yoğuruyorum
Kalan geriye üç beş cümle, üstüne üstlük sanal alemde

Kim tutar seni gitmeyi istediğin yerde
İçim ağlar belki de acımaz canım
Acıdan geçerek aşka ulaştığım yolları gerisin geri dönmem çünkü
Acı
Hava da beyaz bir martı kanadında kaldı
Acı
Asya’nın topraklarında harmanlandı
Tamsın der miydim yoksa sana anlamlarını verirken

Karanlık *******, yaza çalan baharlar kadar uzak yakın
Bir yer hıçkırmada içimde
Silmeye mendilin yok da korkular var elinde
Yastık yaptım ben korkularından bana kalanları *******ce
Bölük uykulardan her uyanışımda yollara attım kendimi
Tenim fark etmeden sensizliği, köprüden önce son çıkıştaydım
Koltuğuma aldığım her yaşamda senin içini açtım
Gün bitti, kaldım..
Gün gitti yine kaldım..
Aşk kaldı mı benle..
İşte onu Ankara yollarında vicdanına bıraktım.
Hicvetmelerim sana değil
Kendimle hesaptaydım
Aldım..
Verdim..
Sonunda yine elimde aşka çıkan bir faturayla kaldım
Adına adadığım niyetleri şimdi bir bahar dalına bağladım

Hayra çıkan yolları yürümeyi öğrenmek zaman alıyor
Zaman, alıyor hoyratlığını görünce kıymet bilemediklerini
Kafana vura vura bir aşk yaratamazdım
O yüzden, aşkı serbest bıraktım
Ve şunu bil ki sevgili özgürlüğüne hiç dokunmadım
Sadece aşkımı öz /gür yaşadım

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:52 PM

Özledim
İçimde ilham çok bu gece
Yazdım
Yazdım
Yazdım
Özlemim büyüdü sözcük arası eslerde
Takıldım kaldım
Elimde sesin tuş olmuş
Basmaya korkak durdum

Gece kalmış senden uzak
İçimde bir ses fısır fısır
Gel hadi açık sana yürek
Ses sussun
Kal hadi tene su olsun

Dilek gece ister yıldız kaysın diye
Kapattım gözümü, tuttum
Her şey tamam da gökyüzünde
Bir ben eksiğim sen yoksun diye

Özlemim büyüyor hala yazı son bulmaya yakın
İlham, kaçsam diyor gelse sahibim
Yıldızıma göz kırpsam
Gelir misin sevdiğim

Özledim
Beklemedeyim

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:52 PM

Özlemin Karşılığıydı Yüzün
İçime düşen özlemin karşılığıydı yüzün
Yok sayışıma bakma, karmaşamdan
Sessizliğim içimdeki bağrışmadan
Gözüne bakamadım, korktum aşktan

Senli bir yalnızlık bendeki elde var hüzün
Sabretmem gerek, sadece zaman
Belki sesin gelir gecede çınlayan
Mucizesin hala, kalbimi çaptıran

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:52 PM

Ruhum Elden Gidiyor Tut
Ruhum elden gidiyor, tut
Tut ki başım dönerken düşmeyeyim
Savuruyor ritimli bir rüzgar
Sarıyor farkında olmadan inceden bir his
Tut sevdiğim yoksa bu sefer düşeceğim

Nazımdan bir sözle dağıldı bütünlüğüm
Gidenin ardından gitmek döndürür mü zannediyorsun
İçimde öyle bir sarsıntı oldu ki
Koşulsuz aşkımı anlatırken gözlerinde bıraktıklarımla
Başka bir göz dokunuyordu sıcaklığıyla

Tut ne olur sevdiğim yüreğimi bırakma
Anladım ki ne acı eskisi gibi ne de sevda
Her gün yeniden başlıyorum sana
Ama bir yer kırıldı sözün karşılığı olduğu noktada
Tenden geçtim hadi ya takılırsam satır arasına

Özlemine tutundum bu gece
Başımı koydum anılar arasına
Sana dayadım sırtımı şükranla
Kalsın ya da gitsin yüreğimdir yeri derken anladım
Işığımsın hala gözümden hayatıma
Tut yalnızca, sıkı tut yalvarırım sana
Yüreğinin ucundayım
Döndür beni bıraktığım noktaya

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:55 PM

Ruhumu Bıraktığım Rüzgarlı Şehir
Geride bıraktığım yılla başladı yolculuğum
Bedenimin gittiği yerlerden değil, ruhumu bıraktıklarımdan dönemedim geri
Sana veda edişim bir tanrı cümlesiydi aslında
Gidip de dönmemek, dönüp de bulmamak vardı hayatta
Yolculuk vakti iki damla gözyaşı kadardın sen yanağımda
İyi yolculuklar dileğinle gülümsemiştim sabahın serin ayazında
Son muydu sevdiğim, başlangıç mıydı kim bilir bu veda
Okyanus ötesinde farklı zamanları yaşadık haftalarca
Sen uykudayken ben heyecanla gülümsedim rüzgârlı şehirlerde
Ben uykudayken sesindeki özlemle uyandım özledim kapattığım telefonlarda

İyi gelen bir ayrılıktı bizimkisi
Kaybetmeyi göze alamadıklarımız bir sen bir ben kadardı gördük galiba
Dönüşü net değildi gidişimin, sen netleştirdin
Geldim, özlemli *******den geçerken gidersen bir daha gelirim senle dedin
İçimin sesi titredi, keşke; gel benimle
Ne çok beklemiştim sözcükleri ağzından kelime olsun da dökülsün diye
Oldu işte ama şimdi aklım uzaklarda, kalamıyorum bu şehirde
Aşk senle hala yüreğimde de, durdur mu bilmem artık
Hani sevdiğimiz ve Sezen sesine yakışan şarkıları gibi
‘Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri’
Dönülmüyor be sevgili, ruh bedeni beklemedi gitti geri
Beden aşkına tutunmuş sadece bekliyor kal demeni
Kocaman bir hayatı birlikte yaratmayı bekliyor
Ne dersin peki, hali hazırda yaşadığımız şey tutar mı beni
Benden geçiyor sanki zaman, selamlar gibi aşk dolu geçmişi
Geçiyor gözümden şarkılarla dalıp gitmek gibi

Şerefine sevdiğim
İçkimin tadında rüzgârlı bir şehir var, çağırıyor geri
Tutarsan ellerimden iki kişilik bir dünya yaratmak adına
Ömrümce gitmem bir daha uzaklara, söz
Ya tutmazsan demiyorum artık
Geleceğimi seçtim; bir bavul ve üç beş parça eşya
Saatler süren yolculuklardan sonra geçmiş sıfırlanır
İki damla gözyaşı kadar yaşarsın gözpınarlarımda
Ağlar mıyım bilmem de saklarım seni rüyamda, duamda, dudağımda
Belki ses olur gel dersin aşkla yaratılan şahitlerin beklediği bir hayatın kapısında
Gelirim aslolan sevdam oldukça

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:56 PM

Rüyalarım Düşünür Hale Geldi
Rüyalarım düşünür hale geldi
Uyku arası sokak sesine takılıp uyanan ben değilim
Benlikle dış gerçeklik arasında köprüyüm sadece
Geçiş vermek için beden yol açıyor zihnime
İnandığım aşkı taşıdım düşleme
Dönüp durdum ama uykuya geçemedim bu gece

Kısa anımsatmalar var sana dair dilimde
Arzuyla yasak zıtlaşmadalar niyeyse
Kabul edemediğim kopukluklar esiyor üstüme
Seçtiğim aşk nesnem tehlikede mi ne
Dışsallaştırmaya çabalasam da nafile
Fobik bir halde uykumdan oldum senin için endişelendim diye
Özgül şekilde duruyorsun oysa kalbimde
Gizlemeye çalışıyorum altta yatan korkuları
Izdırabım yok aslında haz gerçeklikte

Öznenin ödediği bedel az değil bilirim
Çocuk ruhuna koşulsuz aşk beslerim
Buna karşılık sadece ilişkisel bir boyut düşlerim
Sakınırım seni zarar gör istemem
Kaldı ki dokunmasınlar diye sevdamı gizlerim
Uykuyu aradığım sokakların sesine sesimi eklerim
Bir masal fısılda hadi kulağıma sana dair rüyalar göreyim

Duygulanımlarım seni çiziyor geceye
Savunmalar çöktü şafağın söktüğü saatlerde
Işık olsun hadi şehir, ruhum aydınlansın
Kaygılar uzak olsun ezanla dağılsın
İçsel ya da dışsal nerden algılarsan ordan diyelim
Aşk var içinde gerisinde bıraktığın uykusuz şehirlerin

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:59 PM

Sahi Kırk mısın
Didem Ablam'a,
.................................................. ...


Yapıp bozduğumuz hayatına aitiz hepimiz
Kimi gün becerebildiğimiz bir oyun oldun
Kimi gün de çözümsüzlüğüne dahil olduk senin
Anlamayı denedik bunca zaman biriktirdiklerimizle
Daha çok karıştık, her düğüm içimizde bir yere dokundu
Herşeye rağmen bir dostluktu paylaşımların adı

Şimdi zamana el pençe divan, sahi 40 mısın şaşkınız
Bak puzzle yaptık seni sonunda çözüme daha yakınız
Yaparız bozarız, anlarız yüreğinden geçenleri
Kalp kalbe değer çıkarız hayat merdivenlerini
İyi ki doğdun, iyi ki varsın dilekleri sana adarız

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:59 PM

Sahibine Mektup-1
Geçen zamanı sayamıyorum artık. Ben hiç bu kadar uzun süre sensiz kalmadım ki. Yaramazlık yapmış da nasıl saklanacağını bilemeyen çocuklar gibi elim ayağıma dolanıyor. Mutsuzluk bulut gibi üstümde, sürekli hüzün yağmurları altındayım sanki. Her şeyin içindeyim ama dışındaymışçasına bakıyorum. Hayaller kuruyorum bize dair. Aslında gelecekten çok geçmişi yaşıyorum. Hep geçen sene bu zamanlar diye başlıyorum söze, yine aynı söylemlerle bitiriyorum. Eksik her şey, en tam denen yerde bile seni arıyor gözlerim. Bir tesadüf, bir söz, bir bakış, bir hatırlatma her ne olursa olsun yeter ki sana dair olsun diyorum.

Sabrımı savunuyor ve koruyorum hala. Yokluğuna alışmanın tek yolu sabırlı olmak çünkü. Ama gerçek asla alışılamayacak bir yokluk oluşun. Alışırsam nefesim tükenir, alışırsam zaten yaşamıyor olurum. Çünkü senin yokluğun demek benim yokluğum demek. Halen her sabah uyandığımda yanımdaymışsın gibi sana günaydın diyorum. Her gün batımında senle hesaplaşmalarımı yapıyorum. Elim telefona gitmiyor artık, sadece fark bu. Eski bir senli zaman yarattım kendime oradan çıkmıyorum. Maskelerim var yüzümde gün içinde, kimse fark etmiyor içimden geçenleri. Biliyor musun sevgilim üstelik hislerimin aksine davranmayı da öğrendim.

Yaşamayı öğrendim birazcık senden sonra. Biriktiriyorum tüm güzel şeyleri yaşamın içinden, elbet sana heyecanla anlatacağım zamanlar gelecek. Elbet yine ışıl ışıl gözlerimle paylaşacağım yüreğimi senle. Beklemeye aldığım şeylerle de mutlu olmayı beceriyorum artık. İçimde paylaşıyorsun ya benimle, yetiyor. Hiç olmadı çok mu daraldım yazıyorum sana işte, sanki konuşurcasına, sanki içimin en ücra köşelerinde elimi tutmuş yürürcesine seninleyim.

Gezinti bir ruh halindeyim günlerdir. Şehrin dar geldiği doğru. Kaçıp gitmek hissi var sevdiğim yerlere, farklı zamanlarda faklı şekilde olduğumuz ama aynı mekana iz bıraktığımız tatillere gitmek istiyorum. Bu nasıl adanmışlık hali diyorum bazen, nasıl inanç her şey sanki planlı programlı şekilde sana çıkıyor. Beklemeye gücümün kalmadığı yerde öyle bir işaret sunuyor ki ilahi adalet mucize diyorum. Hatta bazen yeterince yürekten ve koşulsuz değil mi sevgim kuşkusunu yaşıyorum. Daha ne vermeli ki uğruna. Her şey.. Zaten her şeyim sen oldun, kendimi geride tutum ben sen olmak için. Eşitledim sonra kendimi sana. İndirgediklerimin bedeli ağır doğru, olsun be canım kalkarım altından bunun da. Yeter ki o içimin sen yeri var ya, kal orda.

Özlemin tadı başka sanki bu günlerde. Daha önce bu kadar çok özledim mi ben seni. Yok özlemedim galiba. Arzularla baş etmek de zorluyor bazen. Ten çekiyor ötesi yok. Kafamı dağıtmak için neler bulmalı şimdi. Bir dost çaldı kapıyı, belki biraz sohbet etmeli. Seni anlatmalı azıcık. Biraz ışıldatmalı gözlerimi. Duyarsın belki canım sesimi, dinlersin belki sende içimdeki kendini.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:59 PM

Sahibine Mektup-10
Dalgalı bir denize karşı, tenimde sıcaklığını hissettiğim kum taneleri, rüzgarın saçlarımı dağıtışına eşlik eden insan sesleriyle yazıyorum bu sefer sana. Aramızda kilometreler var. Sen geride bıraktığım aşk şehrindesin, ben çocukluğa döndüren Akdeniz’de. Garip oldum eskiden kalma dostları, aşkları ve mekanı görünce. Yıllar sıralandı gözümde, eşlik etti yaşanmışlıklara yaşlar. Hiç birine dahil değildin sen. Oysa şimdi yanımdasın gölge misali attığım adımda. Şakıyor kelimelerim seni anlatırken buralara.

Beni sana hazırlayan geçmişimi bilseydin keşke sende. Tanısaydın sevdiğim dostları, yürüseydin yürüdüğüm kumsalda, yakamoza kadeh kaldırsaydık, oyunlara dahil olsaydık hatta eşim olsaydın karşımda. Kim bilir belki başka bir yaza, uzanan sahile birlikte adım atarız palmiyeler arasında.

Düşünüyorum da yine dilimde dualarımın karşılığına şükran borcum var. Seni verdi ya bana, mucizene dahil oldu ya gece, bize anlam katanların karşısındaydık ve her şeye rağmen varsın ya hala. Binlerce şükür tanrıya. Değdi bak kırgınlıklara. Demiştim ya göz değmedi aşkımıza, bıraktığımız yerden yürüyoruz hayata. Seni seviyorum diyorum serin suların, sıcak güneşin ve geçmiş aşkların uygarlığı olmuş kentlerin ortasında.

Galiba bu yazmalarım bitmeyecek benim. Her gün başladığında içimde neler kalacak sonuna diye bekliyorum. Sana neler anlatacağımı, neleri süslü kelimelerle karşına çıkaracağımı hayal ediyorum. Yaz akşamlarımın tadını değiştirdin sevdiğim. Yılların peşi sıra giderken senle sanki durdu koşturmaca. Geçti bak diyorum ışıltıyla parlayan gözümdeki aşkla, iyi ki de geçti kırgınlıklar. Sevgime dokunmadı iyi ki zaman. Temize çekerken kendimi sen karmaşalarını nasıl çözdün bilmedimse, sana soru işaretli cümleler kurmamak adına zorlandımsa da olsun, biliyorum içinden geçeni.

Bilir misin sen küçücük yüreğiyle elinden elma şekerini düşüren kız çocuğu nasıl buruktur. Ya da keyifle koşturduğu bahçelerde ayağı bir taşa takılan, toparlanamadan kanayan dizine bakarken nasıl ağlar bir çocuk. İçimin ağlayan tarafları büyümemişti benim de. Zaman dedim her seferinde kendime, şimdi işte bu geçmiş zamanın beşiği olan şehirde süzdüğüm yüreğim sana kalıyor sadece. Geçmiş teker teker sana gelen yolların tümseklerini yüreğim ve emin seni tek geçmekte.

Burnumda kesik bir reyhan kokusu, kulağıma gelen dalga sesleri, seni düşünüyorum işte alabildiğine derin suların ücra köşesinden çıkmış değerli bir siyah inciymiş gibi. Palmiyelerin hışırtısı ve ayağıma ılık ılık vuran sahil boyunca attığım her adımda ardımdan geliyorsun, dalga önce senin sonra benim adımımı siliyor, yeniliyor sonra. Eskiden olduğu gibi yakamoza şarkılar söylüyorum. Yüreğimin içi dolup taşıyor şampanya misali patlamayla, sen taşıyorsun etrafa.

Değdi bak yaşanmışlıklara, hatta dedim ya kırgınlıklara. Affetti yürek korkakça yapılan hataları, sardı yaralarını. Yaz bitmede, meltem yerini poyraza bırakmada, gidiyor evlerinden insanlar da. Şehirler bekliyor dönüş yolunda. Karşılayanım olmasan da bilirim yüreğine düşerim ayazlarda. Her şeye rağmen dediğim aşka sahip çıktığım ve şimdi çocukluğumu da içine kattığım varlığınla, binlerce teşekkürüm var tanrıya. Canım, teşekkürüm varlığına. Sevmelerin en güzelisin sen hala..

GooD aNd EvıL 10-13-2008 06:59 PM

Sahibine Mektup-11
Yapraklar turuncuya çalıyor gezdiğim sokaklarda. Rüzgara direnecek, savrulmayacak zamanları çoktan geride bıraktılar. Üstüne üstlük yağmurda eklenince iyiden iyiye basılası oldular yollarda. Üşüyor ağaçlar. ******* biraz sakin ama sıcak değil artık. Üstümde hırkam, kollarımı yalnızlığa dolayıp, başım önde Arnavut kaldırımlı taşlara topuğum girmesin diye dikkatle yürürken sesini dinliyorum yitik bir İstanbul semtinin. Köşe başları sanki yol tutmuş, seni bekliyor. Birini görüyorum sonra eski bir akşama dokunuyor. Sahi sızılar geçer miydi. Dudak arası gülümsemem görünüyor vitrinin aynasında.

Yanımdakilerin varlığına iştirak edemeden yürüyorum şimdi gece yarısına az kala. Dönüp durduğum yerlerde senli cümleleri fark ediyorum sadece. Aslında zihnimin tümden sen oluşunu gizlemek kolay, istemiyorum. Gerçeğin içinde bir düş gezgini gibiyim. Burnuma bir su kokusu çekiyorum, eskilerden. Hani havuzların doluşuna eşlik eden sesle birlikte bir koku yayılırya havaya biraz klorlu, biraz iyotumsu. Geriletiyor bu koku aşkı ruhun eşini aramak olarak öğrendiğim zamanlara. O gün bugündür derviş misali yollarda olan bedenim seni buldu ve durdu.

İşte yaprakların yeni bir bahara kadar toprağa döndüğü bu mevsim ben de kendimi dinlemek için içime döndüm. Ne gerçeğim ya da neydi hayal dediklerim. Kolu içine kaçmış bir gömlek gibi tutunacak ve dışarıya çıkaracak birine kadar kaçağım dünyadan. Kim deme, sahibine yazdığım yazıların sahibisin işte. Bir kış uykusu benimki belki de. Şöyle serin bir kuytuda, başıma yorganımı çekmiş, daldığım heyecanlı rüyaların tadıyla ağzımın biraz suyu akmış huzurlu uykudayım. Elimde aşkın bir kereliğini doğrulayan yarısına vardığım kitabım, düştü düşecek. Rüyama dışardan gelen hüzünlü şarkılar eşliğinde terk edilmiş iç dünyamdayım. Rüyam ne gerçeğim ne terazimin kantarı bozulmuş, karışmış. Kahraman diye seçtiğim sensin düş bahçemde yine.

Okuduğum bir yazı geliyor aklıma. Hani akrepler tek başına gezmezler aslında tek gibi görünseler de dışarıya. Oldu da es kaza öldü birisi diğeri gelir ardından eşini almaya. İşte aşk da akrep misali galiba. Yine de öldürmeden alsan beni yanına. Sahi akrepler aşık olur mu acaba. Düşümden uyandığımda gerçeğim kalacak sen dediğim ateş çemberi olsa da etrafımda. Sağlamsa bana uzattığın el tutunurum, çıkarım hayata. Özgürlüğüm belki sevgim kadar. Aşkımın karşılığı tutunamamaksa o zaman akrep misali sokarım kendimi ateş çemberi daraldığında. Düşümle gerçeğim yine karışır ama sevinirim. Bilirim tek başına kalamazsın yokluğumda.

Kendime yaptığım kaçamağım şimdi rüya arası döndü soluna, sarıldı uykusuna. Sessizce dileklerini gönderdi bulut üstü inançlarına. Sağlam bir ip çıktı tutunduğu masaldan, yeni bir güne gerçeğin ta kendisiyle uyanacak sahibine yazdığı mektuplar arasından. Kelimeler salıncağım, virgüller sığınağım şimdilik. Kalbinin ucuna çapa attım sevgili. Gemici düğümü öğreniyorum, sabaha çıkmaz bağlarım kalbine kalbimi.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:00 PM

Sahibine Mektup-12
Şaşkın ve karmaşığım. Nerden çıktı bu bilinmeyen his. Akıl almaz oldu yaptıklarını, hayrete düşmüş şekilde eli kalbinde seyrediyor günlerdir. Sen sürpriz yapmazdın sevgilim diyorum içimden. Farkında olmadan bozduğum gelişine üzülüyorum. Sonra içindeki heyecanın nasıl çökmüş olduğunu düşünüyorum. Nasıl bir yıkılmışlık hissi yaşadığını algılıyorum. Bir zamanlar bende aynı hislerin içindeydim. Üstelik yaptığım her şeyden bu gibi önemsenmemişlik içeren duygular geçiyordu. Şimdi ilk kez bilmediğim bir anda beni dünyanın en mutlu insanı yapan sesine kapattım sesimi ve öğrendim ki benim için yapmışsın sürprizini. Dedim ya şaşırdım, karıştım. Üstelik sesindeki hevesi kursağında kalan çocuk burukluğunu duyunca iki damla yaşa söz geçiremeyecek oldum. Sonra gülümsedim, sana olan sevgime bir kat daha ekledim.

Nerden çıktı bu sınanmalar peki. Bu seferki başka. İçim garip. İkiye bölündü bölünecek. Karar verme güçlüğü çekiyorum sanki. Kontrol bende ama karşıdan gelenlere normal tepkiler verirken içine serpilmiş hayranlığı ve hafif kıpırtılı duyguları fark ediyorum. Hadi karşı tarafla baş edilir de, içimde dokunduğu yerlerle edilir mi. Bunca zaman hep sınadın beni, geçtim. Hayat sınadı zor durumlarda gücümü, geçtim. Sana dair en ufacık bir sarsıntı olmadı içimde. Peki şimdi. Farklı olan bir şey var diyorum, ne olduğunu bulabilsem. Gerçi bulamamak daha iyi karşılaşacağım yeni hislerden korkuyorum. Ya sarsarsam içimdeki yeri. Her şey tam da evet işte geçti zorluklar, aşka bıraktığımız yerden tutunuyoruz noktasındayken, ne bu. Düşünüyorum, çıkış yolum sensin emin ol. Bu sınanmayı da gözlerinin ötesinin bana verdiği güçle geçeceğim. Bunca yaşanandan sonra ne olduğu belirsiz hislere pabuç bırakmam sevgilim. En temel direğimiz güvenimiz. Ona dokunacak hiç bir duyguya, hiç bir yabancı nesneye izin vermem merak etme.

Dost dediklerimi son günlerde başka değerlendiriyorum. Paylaşımım olmaz bundan öte senli düşlerimi. Gerçeğimiz hep olduğu gibi iki kişilik yine. Ortalıkta dönen sözlere bakma sen, herkesin derdi anladım ki kendiyle. Sakin ve aldırmaz tavırlarım sınırlarını gösteriyor her seferinde. Ötekilerin anlamsızlığına dahil değilim artık. Hiç olmadım ya. Sağlam ve aşk olan duruşum senle destekleniyor. Kimse görmesin, bilmesin. Ötekilere gösterecek çocuksu dürtülerin peşinde değilim. Varsan benim yüreğim için varsın, varsan benim gözlerimin içini gülümsettiğin kadarsın. Sen gördüm ki istediğin yerde hayatımdaki varlığını usulca sunarsın. Kim neye inanırsa inansın. Varsın.

Zamana kapı araladım önümüzdeki günler için. Karışık durumların çözümü hislerin senden yansıması olacak. Süreçlerim gece yarıları edilen sözlerden geçerken yakın uzak seçimler yapacağım. Her seçim bir vazgeçişti hani. Şimdi o vazgeçiş listelerine adını bir yazdım bir karaladım. Kulağımda sözlerin, defalarca tekrarladım. Gözümde bıraktığın gülümseyişin, biraz kapatıp varlığına sarıldım. Seninle bir hayatı var saydım. Sonsuzluk kadar yakındın. Sınadım, sen kazandın. Bir ömür senle eşitlenir, kim bilir mutluluk kadar mutsuzluğa da yakınsın. Seçimi koşulsuz sevgimden yana yaptım. Vazgeçtim sensiz hislerden, yerine kimseyi koymadım. En büyük şahidim kalemim sevgilim, kelimelerin anlamı varlığın kadar. Akıl karıştığını sanır dış dünya yansımalarıyla, yürek aşk denince yalnız seni yazar.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:00 PM

Sahibine Mektup-13
Ben seni tanıdıktan sonra kendime bir daha hiç rastladım iç yolculuklarımda. Aradım bazen kaygıyla kaybettiğimi sandıklarımı, hep seni buldum ben diye elimi attığımda. Sıyrılmayı deniyorum son günlerde sen yerlerimden, kendimi de sıyırıyorum, acıyorum. İki kişilik bir kanama başlıyor sonra, acil durum sinyalleriyle ölüme yakın yetiştiriliyorum aşkhaneye. Rahatlıyorum, biliyorum senli halimi sevdiğimi de niye bu hırçın nöbetler anlamıyorum.

Gergin miyim, hüzünlü mü yoksa başka bir duygu halimi bulamıyorum birkaç gündür kendimdekini. İki kişilik yaşıyorum değişimlerimi de tek benimkiler yetmezmiş gibi. Sonbahar sisli ve dingin bugün. Başımdan yaprakları dökülüyor ağaçların, turuncu. Sevdiğim renkle gülümsetmeyi deniyor mevsim sanki beni. Yok; katı bir ifadede mimiklerim çivilenmiş gibi yüzüme gülemiyorum. Hani mevsim hüzün ya ağlasam diyorum, onu da beceremiyorum. Ne biçim bir gün bugün. İşte yine elimde buruşturup yazmayayım diye kaçtığım kağıtlarımla sana mektuplar süslüyorum.

Evimde tadilat var sabahtan beri. Mevsimde kışa hazırlıyor ya kendini, ben de tadilata alsam ruhumu. Kabuk bağladı sandığım yaralarım pansuman istiyor. İkilemler, şaşkınlıklar ve sabrı kaçınılmaz yapan sözler matkabın betonu delen sesi gibi ruhumu deliyor. Ne yapacağım ben söylesene sevgilim? Yağsa artık yağmur da ağlasam şöyle hıçkıra hıçkıra. Çözümsüz kaldım, çaresiz kaldım. Bir halka anımsıyorum gözlerimi her kapadığımda, boğazımda kelepçe sanki, nefessiz kaldım.

Sen istediğinden değil sevdiğimden bunca zaman gücümle yarıştım. Yarış bitti, kazandım da aşkımıza yapılan haksızlıklarla yine ben uğraştım. Şimdi daldım pembesine kurumaya yüz tutmuş güllerimin. Kokusunda senli hayaller yarattım. Geçmişin yükünü bıraktım, geleceğe adım adımım da vakit tamam diyor içimde bir fısıldama. Bir yüz çakıyor gözlerimin önünde ara sıra, bir ses oluyor bazen yokluğunda, varlığıma nefes veriyor sanki senin olmadığın zamanların inadına. Tehlikeli diyorum uzaklaşıyorum, sevgime dokunuyor farkında olmadan ve seni sınıyorum.

Baş edebildiklerimle edemediklerimi topla, dışardan bakıldığında taktir-i şayan ama ya kaybettiğim kendimi bulmak uğruna kan kaybını göze alırsam, ya ölümü göze alırsam sevgilim. Sıyırırsam ruhumu senden, bedenim deli mayın olur yokluğunda. Patlar, her şey geçti biz varır şimdi dediğimiz noktada. Sevgilim varlığına hiç olmadığım kadar muhtacım bu günlerde. Yeni bir gün diye uyansam da keyifliğimin sisi kalkmıyor üstümden. Tek huzur veren okuduğum kitabın sayfaları, üstünden geçen yıla rağmen aynı koşulsuzluğa sahip olmak. Seni anlatmak ve her seferinde tekrar aşık olmak koruyor huzurumu. Eminin olduğum tek şey hala ve her şeye rağmen seni sevdiğim.

Gün ortası uykularına alışık değildir bedenim. Oysa şimdi belki bir kaçış günün hüznünden, belki de seni görmek düşlerimde. Uykuya geçiyorum sevdiğim şarkılar eşliğinde. Ağır geliyor ruhum anladım kendime. Bir dokun, bir söz söyle uçarım tüy olur yine aşkla kollarına. Kaygılarla baş edilir korkma. Bir kapı önümdeki, senli bir hayata açılmaya hazır. Anahtarı sende sevgilim. Bekle dediğin yerdeyim. Aşkı gözlerinde bıraktım dediğim günden bu güne, koşulsuz sevgimdeyim.


(18.kasım.2006)

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:00 PM

Sahibine Mektup-14
Seni seviyorum. Ayaza tutmuş kasım gecesinde yağmurun ıslaklığı anımsatıyor bunu. Sıcacık bir el üşümüşsünüz diyor derin bakışların ardında, gülümsüyorum. Hani ne münasebet iyi niyet kaçıverse aklım gidecek senden. Anımsıyorum ve seni seviyorum.

Su birikintilerine basmama çabasındayken aklımdan geçiyor başka bir cümle. Bir hediye sevincini hatırlıyorum, sen değilsin. Son günlerin paylaşımını arttıran ve varlığıyla her anımı dolduran biri diyor ki içi sızlayarak, aslında sana bir şey getirmiştim. Anımsıyorum, seni seviyorum.

Coşkulu bir ses alıyorum telefonun diğer ucundan, soğuğa dayadığım sırtımı sarıyor ılık nefesin. Seninle senin heyecanını, sana dair söylemlerimi paylaşıyorum, beni geçti sana uzandı davetler diyorum, çaresiz bir plana yenik, gelmek isteyişinle karşılaşıyorum. Anımsıyorum, seni seviyorum.

Kalabalık, insan sesleri havada, uğultu halinde kahkahalar da herkesin zihni belli ki tenhada. Yapaylık diz boyu, camekan ardı sıcak da mevsim sonbahar hatta belki biraz kış, sokaklar yağmura yenik soğumada. Tanıdığım her insanda kalıyor samimiyet ve reklamın var satır aralarında. Gitsem olmaz, bunca şeyden sonra olmaz canım yakışı kalmaz. Ya kalsam, sevdamın enerjisi inancımla yoğrulsa. İşte tam bu düşünce kol gezerken usumda diyor ki öteki, sakın aşkını ve inancını bırakma. Sahip olduğun şeyi gördük ya zaferdir gelecek aşkta. Düşünüyorum ve durduğum yerde yine anımsıyorum, seni seviyorum.

Denir ya ruh eşini arayan bulur aceleye kapılma, baktığım tablolar arasında bu cümle takıldı aklıma. Diğer yarımsın sevdiğim, sabrım var bir hayatı birlikte yaratmaya. Bastım tuzumu yarama, kaybetmeyi seçmem emekle yoğrulmuş aşksa. Duamsın yine senin diline düşen sözcüklerimle. Duydum ya hayat arkadaşım sen ol isterim dediğini, baktın ya aşkla gözlerime, şükür sevgilim. Uzaklığın özel oluşumdan anlarım. Yine de artık yakınımda dur, ben her zorlukla savaşır zamana aşkımızı saklarım.


(4.kasım.2006)
Gözde Hatiboğlu

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:01 PM

Sahibine Mektup-15
Unutmadım. Aklımın her köşesi şehrin karmaşasına karışmış olsam da bugündeydi. Sana dair çağrışımlarla baş etmeye çalışırken zorlandım ama genelde keyifli bir hal içindeydim. Unutmadım. Aklından en son geçecek şey olmalı seni unuttuğum. Özel günlerde sevdiklerini daha çok söylemeli değil mi insanlar. Seni seviyorum diyorum işte her dakika. Sanki bende seninle bugün doğmuşum gibi heyecanlıydım. Sana hediyeler aldım, ışıltılı sokakları gezdim senle geziyormuş gibi. İyi dileklerini sundu birileri, gülümseyerek kabul ettim. Hepsi kocaman bir paketle seni bekliyor. Ne zaman veririm bilmiyorum sadece.

Bugün yanında yokum. Fark ettin mi sevgilim. Ne ses var benden ne de daha önceki seneler gibi kapına gelen paketler. Özünümüzde yılbaşı ve bayram var üstelik. Üzgünüm onlarda da yanında olmayacağım. Yokluğumu anla istiyorum, nedenlerini sor istiyorum. Kolay değil emin ol, sadece seni aramamak değil ben kimseyi unutmadım ki bunca yıl, doğum gününü neden unutayım. Geçtiğimiz hafta ortasına kadar sana sürprizler planlamıştım oysa. Şimdi bak baş edilmez bir sessizlik kaldı sürprizler adına. Ne yapıyorsun, kimler var yanında merak ediyorum, patavatsız ve canımı acıtma çabasında olanlar gözüme soktular aslında. Bilmediğimi var saymadılar da niye hatırlatma ihtiyacındaydılar anlamadım.

Seninle konuşuyorum bak yeni mektuplarla. Yalnızım. Kahvemi yudumluyorum bana aldığın kupayla. Sonra kuruttuğum çiçeklerime bakıyorum ilk gün gibi inancımı korumamı sağlayan Sezen şarkılarıyla. Senin hediyen vardı üstümde, sürdüğüm kokuda bile seni çektim içime. Gözlerim doldu ara sıra ne yalan söyleyeyim, eksiktim. Kulaklarımda iki cümle çınladı aramaya elim gittiğinde. Biri hayatımı paylaşmak istediğimsin dediğin güne aitti, diğeri başkasına hoyratça söylediğin hayal kuruyor ve bunu herkes biliyor söylemindi. Arzu ve yasak arasında gittim geldim sevgilim. Kırgınlığıma başkası sebep olsa da, yokluğu seçtim.

Sabaha dek seninle doğum gününü kutluyor olacağım, sana kim bilir kaç sayfa yazı yazacağım, kaç şarkı çalacak bize dair, kim bilir elim kaç kez telefona gidecek, adın üstünde durup dalacağım belki. Uyumayı deneyeceğim sonra ılık bir duş sonrası, sana en güzel dileklerle en hayırlı duaları edeceğim, geçen yıl söylediklerim gelecek aklıma, bu sefer içimden söylüyorum ama seni yeni yılda da çok seveceğim. Sonra uzun bir yolculuk başlayacak çocukluğuma doğru. Yıl sensiz bitecek uzaklıkta, yakın olup kendimle kalmaktansa uzaklıkta yüreğimle kalmayı seçiyorum galiba. Özle istiyorum beni, merak et istiyorum. En çok da anla istiyorum. Hep yaptıklarım hep aynı sonuçlara getirdi bunca zaman. Geç fark ettim belki, aslında kaybetmeyi kıymet bilmeye eşitlemek istemediğimden uzak durmadım. Şimdi anlıyorum ki elindeki sevgiyi tartmanın en iyi yolu uzaklık.

Yeni yaşında hayat değişsin, sen değişme sevgilim. Değişme ki gözlerine sakladığım aşkı kaybetmeyeyim. Ben değiştim çünkü. Aşk yüzünden oldu tüm değişimlerim. Seni tanıdığım yerde başladım hayata. Aynı yerde düştüm belki de dipsiz bir kuyuya. Gün oldu karanlıkta küflendi sandım yüreğim, aydınlandım sonra varlığınla. Ya şimdi ya asla demek için çok uğraştım. Yapamadığımdan süreç içinde kabulle yaşadım. Her şeyi neden saydım gitmek için, yola bile çıktım. Seni sevdiğim tek nedenim oldu kalmak adına. Ama görüyorum ki ruhum nemlenmiş biraz. İçten başlıyor sızlama. Gözümden bir damla yaş geldi bak, istiyorum ki şimdi sen de beni anla. Yanımda olmanı istediğim zamanlarda kaçışınla nasıl baş ettim. Dikenli sözlerin yağmurunda nasıl kaldım anla. Sevgisine bile tutunamıyor insan sevdiğinden ses olmadığında.

Şimdi nerdesin. Aklının hangi yarısındayım. Hatırlıyor musun bundan birkaç hafta önce hediyeni vermiştim sana, şaşırmıştın. Çocuksu bir sevinç vardı gözlerinde. Göremem belki seni demiştim doğum gününde. İnanmamıştın, olur mu öyle şey demiştin ve giderken görmek istemiyorsun ya beni kalacağım senle o zaman demiştin. Şaşırmıştım. Öyleyse görmeyeceğim seni demiştim. Bak görüşmedik işte. Kırgınlığım da denk geldi bunun üstüne. Öyle bir yerde öyle bir sözle yıkıldı ki heyecanım, gitmeyi seçtim. Haberin bile yok hala. Kim ne dedi de bu kadar acıdım sence. Kızgın bir konuşma sonrası kapandı telefonum, açılmadı işte hala. Nedenlerin, var mı kafanda. Günlerce ağladım, uzaklığım aşkıma dokundu bu sefer. Koşulsuz sevgimi sorguladım. Hak etmediğim bir tutuma bıraktın beni yine. Orda dağıldım. Bedelini ödüyoruz ikimizde. Doğum günün eksik sevgilim, bilmem ki tamamlanır mı yokluğum yalan sevişlerle.

Mucizeler diliyorum şimdi tanrıdan geceye. Unutmadım inan, unutmamaya söz verdim biliyorsun ilk baştan. Yalan mıydı diyorum yıllara dönüp baktığımda yaşanan. Kulağıma gelen sözlerin ruhuma ulaşmadığını düşünüyorum, öyleyse bir yalanı birlikte yaşadık diyorum. Bunca şeyden sonra bile buradaysam ilahi adalete ve koşulsuz sevgime inandığımdan. Gün biter, yaş eklenir yaşına, yıl geçer yenisi yine gelir sevgilim. Öfkem var belki ama aşkıma gölge etmesin diye direndiğim. Son demlerine gelsem de gidemediğim bir aşkın içindeyim. Seni seviyorum, her yeni yaşta yeni bir aşka başlıyormuş gibi. Ölene kadar sürecek sevdaların yaşadığı masallarla büyümek benim seçimim değildi, büyüdüm. Şimdi masal kahramanımsın sevgilim. Masalsı bir yaşta en güzel dileklerle sende büyü isterim. Yeni yaşın, yeni yılın her şeyin en güzelini getirsin çünkü sen her şeye değersin..

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:01 PM

Sahibine Mektup-16
Bazı sessizliklerin yükü ağırdır insan içinde. Bazı sözcüklerin tekrarı vardır döner durur beyinde. Denizin kumsala vuran dalgası gibi gider gelir ve her gidiş gelişte biraz daha kum tanesi götürür yürekten. Gün olur kocaman bir oyuk kalır geriye. Deniz çekilir, kayaların ardından oyuk batar gözlerine. Sözcüklerin her biri yeni oyuklar oluşturmuştur aslında gidip gelen zaman dalgasında. Fark ettiğinde geç kalmış olur musun bilmiyorum. Günlerdir bu soruyu soruyorum kendime.

Ağır bir sessizlik içindeyim lodosun savurduğu şehirde. Sen nerdesin, hangi yokluk hangi boşluk var geride. Yüzünü en son nerde gördüm, sesini duyuşum mucize ama anımsarken ağlıyorum içimdeki boşluk kalıyor sanki geriye. Sözcüklerin yerine yenilerini koymayı deniyorum. Üç maymun misali görmedim, duymadım, konuşmadım diyorum. Bu defa olmuyor can acım. Acıttığın yerlerime aşığım aslında ama olmuyor işte, yüküm kifayetsiz bir dolu sözcük, ağır. Taşıyamıyorum. Döküldü küfemdeki sevda sözcükleri, tekrarlananların yankısı şehre çarpıyor geliyor içime.

Hani böyle dokunsalar ağlayacaksındır ama dışarı yansıyan güvenli ve huzurlu bir gülümsemen vardır bazen. Takılıdır dudağına, onun ardından ağlar için de, görmez bakanlar aslını ve sakladıklarını. Öyle bir hal içindeyim galiba. Seni sakladım gözlerimin arkasında bir gözyaşına. Kapısını kapatıp açtığım iç dünyam küçük bir odada, ahşap bir koltukta oturuyor. İstemiyorum diyorum oraya gitmek içim acıyor. Her gidiş sana yeniden başlamak oluyor. Sonra rüyalarım bastırdıklarımı malzeme yapmış yeni oyunlar yazıyor. Sen başroldesin benimle. Sabaha şaşkın bir gülümsemeyle buna da şükür diyen dilim kalıyor.

Bilmem ki ne yazmalı. Neyi nasıl yazmalı. Kaleme alamıyorum sanki aşkımın oltasına takılan senleri. Özlüyorum da özlemin ifadesi kayıp. Ben kayıp ilanlarında arıyorum kendimi, eskinden senin kalp ucundu bulunduğum yer şimdi nerdeyim, kendime bile cevabım yok. Kalbinin ucu uçurum olmuş, ayağımın altından kayıyor sözcük dalgalarının boşalttığı kumlar. Gidiyor geliyor zihnimde senli yaşantıları köpük köpük yapan dalgalar. Ve kalan her seferinde denizyıldızı gibi sensin veya açılmış bir midye kabuğunun içinden çıkmış inci gibi sen. Sözcüklerinin kanattığı yaralara iyi geliyor denizin tuzlu suyu, oyukların mevsimi gelince dolduğunu da hatırlıyorum ve işte bilinen sona geldim, seni her şeye rağmen çok seviyorum.

Bitmemiş aşkların külleri olmaz bilir misin, ondan bir külliyat bıraktım geriye bizden. Okudukça aşka inansınlar diye diğerleri. Duaları yükselsin diye gökyüzüne. Ben yazmayı iş edindim senle aşkı özdeşleştirdiğim yerde. Tütsüler yaktım göz edenlerin gözlerine dumanı girsin, kötü niyetin karşılığını gülümseyerek vermeyi seçtim. Başım her secdeye değdiği yerde önce bütüne sonra bize dua ettim. Hayatın yazdıklarını kabulle devam ettim yola. Evet bazen verdiğim sözden döndüm ve zorladım, değiştirebilirim sandım sürecin içinde olanları, yanıldım. Yanılgının bedelini öderken en hassas yanımızla birbirimize dokunduğumuz yerleri acıttım. Ben acıttıkça sen uzaklaştın, uzaklaştıkça daha da hırçınlaştım. Sırtımda yük yaptın sözcükleri hak etmediğim şekilde sende. Söylenmiş sözün telafisi zormuş sevdiğim. Hayatın yolunu takipteyim, kendimi zamana bıraktım ama küfemin içindeki aşk sanki taş olmuş eziyor bedenimi.

Bir haftayı daha gerime aldım şimdi. Akşamın siyah elbiseleriyle ışıldadığı bir geceye hazırlanıyorum. Ruhumun besleneceği yeni oyunlar içindeyim. Aklımın sen yerlerini kapattım, düşüncemin karmaşasından yüzüme yansıyan ağlamaklı hali bu gece istemiyorum. İstemiyorum kalbimde ağırlığınca hüznü. Aşkın en coşkulu haliyle sana hazırladığım kelimeleri koydum cebime. Seni sevdiğimi bildiğim noktalara geri döndüm. Gördüm ki zaman siliyor en acımasız sözcükleri bile. İnsan gerçekten ve inanarak sevdiğinde görüyorum ki hayat da ona göre hazırlıyor mucizevi dokunuşlarıyla üstümüze serptiği aşkı. Sessizliğimin içinden çıkıyorum izin verirsen sevdiğim. Sana sevgimi anlatmak için bu süslenişlerim. Kumsala vuran dalga sesi kulağımda bir midye şimdi, iyot kokusunu da süründüm üstüme lodos sana ulaştırsın diye. Her giden dalga da unutmayı isterim belki, her geri gelenle severim seni ilk gün gibi içimde duran koşulsuz sevişimle. Sonunda yaklaşan ve kaçınan hallerine uygun, bu iyot kokulu dalgaları buldum. Aşkta bilirim mutluluk kadar vardır mutsuzluklar. Ve demiş ki aşka inancını kaybetme diyen birileri, mutsuzluğun sonunda kalmayı başarırsan, armağandır en güzel mutluluklar.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:01 PM

Sahibine Mektup-17
Kış mevsiminin son üçü, şubat. Ayın biri, ilk gün. Lodosun savurduğu bir İstanbul çıplaklığına rağmen güneşle sıcak. Kış diyorum ama gelmedi ki bu sene, bitti bitecek sadece ayaz hissetti tenimiz. Yağmura hasret, kara beklentili kış bitecek. Tok yeşiline bakıyorum çam ağaçlarının huzur veriyor aralarında çıplak kalmış meşeler, ardıçlar olsa da. Surların heybetine bırakmış İstanbul kendini, kurtuluş hikayeleriyle koltukları kabarmış, ışıldıyor işte parlak parlak.

Ben de ışıldıyorum bugün İstanbul’la. Yüzümde eli kulağına varmış bir gülümseme, üstümde sıcacık bir örtü gibi tavşanım, gülümsüyorum başımı çevirdiğim güneşe. Kamaşıyor gözlerim, belirsiz bir ilizyon halinde seni görüyorum sanki ilerde. Kalp atışlarımın hızı eşlik ediyor lodosun hızına. Bir an belki de, hayata bedel bu seni anımsama. Dünkü sohbetlerde aklımda kalanları sıralıyorum şimdi masa başında. Böyle yürekli bir sevdada kal gitme, dayan biraz daha. Kaybetmek var hayatta.

Duraksıyorum, gözlerim doldu ondan. Son günlerin ardı arkası kesilmeyen yaprak dökümleriyle sızlıyor içim. Dönüşü olmayan ahiret yolculamalarına eşlik etsin diye verdiğimiz dualar dilimin ucunda. Hakkını helal ettiğimiz gidişler, keşke biraz daha diyen beyinler. İşte tam burada sıkıca sarılmak istiyorum sana. Yarına çıkar mıyız bilmiyorum ama bugün seni çok sevdiğimi bilesin istiyorum. Susmayı seçsem de hayatın doğruladığı, yüreğin onayladığı bir aşkta, nasıl susmalı ki sana.

Sevdiğim. Farz et iyilik perinim, farz et kanatsız meleğinim. Seni mutlu etmek misyonuyla varım diyelim hayatta. Gülümsemem daimdir benim, yeter ki senin gözlerin ışıldasın mutlulukla. Ben neler gördüm, neler dinledim bilsen karşıma oturup içini açan insanlarda. Bazen yürekli sevdalılardılar küçük aşklarda boğulan, bazen de küçük aşklara kocaman yürekle sarıldılar. Acıya bulaşandı aşk her ilişkide, çabaya tutunandı her emin sevişte.

Hayatın kaosuna bırakıp ihtiyaçlar uğruna harcanan oldu aşk, farkındalığın değiştiği günümüzde. İşte bundan şubat ayının bu ilk gününde kaybı ve aşkı konuşuyorum seninle mektuplarım eşliğinde. Sevgililer günü var önümüzde. Tek bir gün gösterme çabasına sığan yalancı sevgilere inat her gün yeniden ve coşkuyla nasıl seni sevdiğimi anlatıyorum, nasıl korktuğumu yazıyorum kaybetmekten her seferinde.

Her şeyi önceden görelim diye sevdiğim, kendi iç yolculuklarıma dahil ediyorum seni. Dalıyorum sonra düşlemlerimde güneşe. Sıcaklıkla mayışıyorum başım sol kolumun üstünde. Kulağıma kalp atışım geliyor, duyuyorum ki seni seviyorum diyor. Rüzgar vuruyor cama, ağaçların dalları çarptıkça birbirine tekrar eden resimler dönüyor gözümün önünde. Birlikte bir gelecek hayalinde, yarı uykulu muzipçe gülüşte huzur buluyorum.

İrkiliyorum. Telefon titriyor masamın üstünde. Hayat yüzüme vuruyor bir kez daha ışıltısının arkasındaki gerçeği, sevdiğim birilerinin kaza haberiyle yüreğim ağzımda düşüyor yüzümden gülümsemem. Bu nasıl bir dönem allahım diyorum gözümden bir damla yaş düşerken. Yüreğimin yemini geliyor aklıma, seni çok sevdiğimi bilesin istiyorum bir kez daha. İyi günde de, kötü günde de hesabını verebileceğim tek şey sevgim çünkü mahşer gününde.

Yarın yoksun, İstanbul yolculayacak seni uyku mahmurluğuyla. Farklı bir ülkeye havalanırken el sallayacağım ardından. Tenimde bıraktığın bunca yaraya rağmen, el sallayacağım. Kafamda cevapsız sorularım yok aslında yeni anlıyorum, korkularındı sadece şaşkınlığıma sebep. Korkmak, imkansız sanmaktır sevgili. Oysa imkansız yoktur, ödenen bedeller vardır sadece hayatta.
Dün seni sordu tanıdık birisi. Nasılsınız dedi, sustum. Zamanla iyi oluruz galiba dedi cevap. Yeni bir soru ardından, nedir birini sevmek anlatsana. Yine sustum. Gözlerimin ışıltısı bozdu sessizliği, varlığına her uyandığın günde şükretmek ve uğruna her şeyi göğüsleyebilmek galiba. Bana da bunu öğretir misin dedi ardından. İşte burada durdum, öğretmek zor çünkü doğru insanı bulduğunda başlar koşulsuz sevmek. Doğru ne deme, yüreğin bulduğunda anlar elbet.

Yarın yoksun şehrimde sevdiğim. Bugün lodos sana savursun sıcaklığıyla aşka dair duyguları. Mucizeler var hayatta ve amacım hayatına bunları katmak adına. Mutsuzluğunu kaldır yüzünden, acırım. Her sabah uyandığımda sevgimden emin ol istiyorum, varlığımla güvende ol. Aşk emin olmaktır ya. Diğer yanını da ban bırak. Özleyeyim, bekleyeyim ve hep yeniden başlasın seni sevmelerim.

Ay şubat. Sevgi şölenlerine hazırlanıyor İstanbul günü birlik aşklar için. Ben söz verdim, hayatı şölene çevireceğim senin için. Elim yüreğimde sevdiğim. Aşka ve kayba dair söylemlerimi koydum bavuluna. Avuç avuç gülümsemeyle sevgi sözcükleri fısıldayacağım açtığında kulağına.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:02 PM

Sahibine Mektup-18
Hani aynasında boncuktan yapılmış kuşların olduğu taksiler vardır, radyoda damardan bir parça eşlik eder gaza bastıkça sallanışına. Garip bir delikanlılık havası vardır şoförün, çalan şarkıya eşlik ederken hayatın çemberinden geçen tarzını hissedersin. Yanıktır yüreği, sevdalıdır baştan sona. Belki ayrılık acısıdır yüreğini yakan, belki aldatan bir sevgili, kim bilir belki de tamamen geçim derdi. Tüm karmaşanı dağıtır arabanın havası bindiğinde, senin aklından başka şeyler geçerken bir anda düşünmeye başlarsın başkasının hayatına dokunan bunca şeyi, mesleğinde etkisi var elbette. Sorgulamana dahil olur başka sevdalar, başka yaralar.

Dalarsın yolun çizgilerinin ardı sıra sonra. Bir de bakmışsın senin de diline pelesenk olmuş sözüm ona asla dinlemeyeceğin şarkının sözü. Damarındaki kanın dolaşımı bile değişmiş sanki fark ettiğinde, içine batan bir bıçak olur sözler sonra, acırsın biraz. Aslında nasıl arabesk bir duygudur aşk onu anlarsın. İnsan sevdiğine kıyamadığından nasıl kanatıyor kendini öyle değil mi. Gözyaşları çoğu zaman işte bu kıyamayışlar uğruna akıyor. Gidemeyişler, kalamayışlar hepsi bahane aslında. Sırf yüreğindeki delikanlı sevdanın ardında durmak maksadıyla, sevilmek istedikçe karşına çıkan sevgiye muhtaç yürekle sınarsın sevdanı. İşin özünde kendini sevmeyi öğrenmektir belki de başkasını sevmek.

Güne dair paylaşımların içinden geçerken arada zorluklar çıkar önüne, bazen söylenen güçlü sözlere sığınırsın yola devam edebilmek için. Yola devam edebilmek kendine yakınlaşmaktır bir parça. Kendine yakın olduğun kadar sevdiğine yakınsın. Hayatının geri kalanını geçirebileceğinin kararını verdiğin günden sonra hayat sürekli sınar düşünceni. Olur olmadık şarkıların anımsattığı yaşantılar gibi, olur olmadık yerde gelir aklına sevgilinin sözleri. O sözler tutar zaten sevdalı yüreği.

Yorgun bir gün geride kalıyor şimdi. Hesabını tutuyorum sırtımı dayadığım sıcaklığın önünde elimde kağıt kalem, ne verdim hayata. Bugün neler endişelendirdi beni ya da nelere öfkelendim. Varlığına şükrettim mi aldığım nefesin. Sevdiğim insanlara ne kadar söyledim değerlerini ya da ne kadar gülümsedim. Ve en çok da seni aynı coşkuyla, aynı inançla mı sevdim. Tek tek tutuyorum hesabını yaşantıların. Eksik olmasın sahip olduklarıma vefalarım.

Güzel bir müzik eşlik ediyor ruhuma şimdi, dingin. Sanki bir okyanusun dalga seslerini duyuyorum. Kumsalda izi kalıyor ayak izlerimin, sana serin sulardan midyeler, denizkestaneleri topluyorum. Hindistan cevizi kokusu burnumda, sıcak bir esintiye bıraktığım bedenimde rüzgârın gezinişi dokunuşun gibi. Gülümseyerek açıyorum gözlerimi düş kaçkını kumsallardan, seni özlüyorum.

Kulağımda kalan arabesk bir melodiyle bunca düşünceye dalacağım hiç aklıma gelmezdi. Huzurlu bir kapanış yapmaya hazır, göz kapakların ağırlığıyla sessiz bir geceye yatıyorum. Çocukluktan kalma alışkanlıklar devam ediyor canım, önce sağıma sonra soluma dönüyorum ve meleklerin şahitlik ettiği bir uykuyla bizi düşlüyorum. Tatlı ******* sevdiğim, kendimi sevdiğim kadar seni seviyorum. Sana kıyamadığım acıları alıyorum yanıma. Sevdamı sınadığım bir günü daha bitirmenin gururuyla bir sıfır öndesin sevdiğim, seni bekliyorum. Zaman da sabır da senden yana.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:02 PM

Sahibine Mektup-19
Beyoğlu’nda eski bir Rum binası. Yüksek tavanlı, ahşap döşemeli. Ayakkabının tahtayla buluştuğu yerde çıkardığı ses yankılanıyor tüm koridorda. Garip bir hüzün kokuyor duvarlar. Kaç yıl geçirmiş, kaç hayat görmüş diye düşünüyor insan. Masa başındayım. Arka sokağa bakan pencereden korna seslerini duyuyorum aceleci arabaların. Soğuk bastırdı. Kar arada atıyor yağmur arasından, üşüyen ellerimi ısıtıyorum kaloriferde. Ambulans sesleri duyuyorum sonra. En yakın hastane neredeydi, evet şimdi hatırladım iki sokak aşağıda. Umarım yetişir hasta bu kaotik sokaklardan geçip hızlıca.

Düşünüyorum. Saatin ilerlediğini görüyorum bir tek. Her vuruşta zaman da ilerliyor. Özlediklerimin sızısı burnumda sanki. Ya da kurduğum hayallerin gülümsemesi yüzümde, son birkaç gündür yaşananları düşünüyorum. Eski dostlarımı gördüm de. Nerden nereye geldik konuşmaları parmak hesabı yaptırıyor yaşa. Yok işte, yetmiyor artık iki elin parmakları tanıştığımız zamanlardaki gibi. Yaşlanmak mı demeli adına, yoksa olgunlaşmak mı. Samimiyeti çıkar sanan insanları düşünüyorum sonra, sözde arkadaşlarım. Yazdıkları satırlar, söyledikleri sözler sıralanıyor ardı arkasına. Ben galiba çocukluktaki saflıkla dostluklarına inanmışım, şimdilerde anlıyorum. Zamanı gelmiş demek ki hayatımdaki ilişkileri temize çekmenin. Buruk bir sevinç içindeyim. Buruk evet. Önünde yalancı da olsa, dostluk adınaydı paylaşımlarım. Bu kadar vefasız olamıyorum işte yaşananlara.

Dün geceydi. Yorgun bir günden ve hüzünlü sohbetlerden sonra eve vardığımda aldığım notunu anımsıyorum. Mucizevi bir heyecanı gözyaşıyla karşıladım. Düşününce şu an bile içim titriyor. Biliyor musun sevdiğim, tam da yazdıklarını gördüğümde varlığın için ne kadar şanslı olduğumu söylemek geçiyordu içimden. Eş zamana düştü yine mucize şekilde senden gelen. Çok özledim seni çok. Şöyle çok o’lu bir özlem ama. Yokluğunda bile hayatın bu kadar sen olması ne güzel. Seni yazmak, seni düşünmek tanrının lütfü gibi. Üşüdüğümde yüzümün kızarması bile senle ilgili heyecanlarımı anımsatıyor. Ya da Beyoğlu’nun geçmişin yükünü taşıyan hali. Bize dair anılar da var çünkü o taşları arşınlayanlar arasında. Acıya bulaşık haz benimki. Biraz mazohistik sanki. Aşk tanımlamalarını bile değiştirmeyi düşündürecek bir narsistim belki. Her şey sen olsun istiyorum şu hayatta. Gözümün gördüğü, elimin dokunduğu, kulağımın duyduğu; her şey sen.

Telefon çalıyor, sesi kısık son anda fark ettim. Senle ilgili yoğun bir gündüz düşündeyken, aklımı çelen bir ses arıyor. Konuşuyoruz. Akşam için planlar yapıyorum. Sözleşerek kapattığım telefonun ardından acaba hisleri var mı diye düşünmeden edemiyorum. Bunu kurcalamak neye yarayacaksa. Dün bana yazdıkların tekrar aklıma geliyor, onun yansıması mı acaba. Etrafıma şöyle bir alıcı gözüyle bakıyorum da, sana olan sevgimin arasından geçip karşıma çıkmaya çalışan insanlar görüyorum. Hepsi sende takılmış belli ki. Attıkları her adımda yollarını sen kesmişsin eşkıya gibi. Yokluğun bile tuzak başkasına.

Koltuğuma yaslandım. Koridordaki ayak seslerini dinliyorum. Son günlerde en çok dinlediğim şarkı ne biliyor musun ‘seni seviyorum’. Fon müziğim yine. Henüz dinlemediğini söylemiştin sorduğumda, acaba dinledin mi. Sokağın sesi de giriyor şarkının arasına. Kayboluyorum sözlerin tadında. Düşünüyorum sanırken ağırlaşan omuzlarıma, kapanan göz kapağıma yeniliyorum. Hani şekerleme halinde gibi, yok ne uyuması derler ya sorulsa, öyle işte. İhtiyacım olan şeyleri sıralıyorum hayatta. İstemeyi çoktan bıraktım elimdekilere şükrettiğimden beri. Hayatın zenginliğini ve ne kadar cömert olduğunu gördüm geldiği gibi kabul ettikçe. Biraz eksik biraz fazla, ihtiyacım olan şeylere sahip olmak güzel. En başta sen. Sana ihtiyacım var canım. Beni tamamlamana ihtiyacım var.

Birazdan bu kasvetli binadan çıkıp Beyoğlu’nun sokaklarına atacağım kendimi, soğuk üşütecek ellerimi. Etrafıma bakınarak dolaşacağım. Saçlarım savrulacak rüzgârda. Sıcak bir kahve alacağım sonra müptelası olduğum yerden, hani senin de sevdiğin gibi karamellisinden. Kendimi karmaşaya bırakmaya devam edeceğim elimde kahvemle. Belki bir iki okunacak yeni çıkmış kitaba takılacak gözüm almak için, belki dinlenecek albüm alacağım Latin ateşiyle yanan sahillere götüren. Biri benim, diğeri senin için ikişer tane. Arada elim telefonuma gidecek, ya duymazsam çaldığını diye. Arar mısın diye geçireceğim aklımdan. Kalabalık bir yalnızlık saracak sonra bedenimi, seni ne çooooook özlediğimi fark edeceğim.

Bol o harfi olan çoooooooook özlemli bir mektup yazıyorum bu sefer. Yalın, saf ve tutkulu bir duygu anlatıyorum sana. Öğleden sonranın hüznü de eklenince birazcık düşüyor yüzüm. Eve doğru yol alıyorum. Sıcak kestanelerin kabuklarını ayıklarken, eve gitmeyi ne kadar çok sevdiğimi geçiriyorum aklımdan. Biliyor musun neden. O fotoğraflar var ya bize dair, içimi ısıtan, eve girdiğimde atmosferin basıncı değişiyor galiba baktığımda. Evimi seviyorum diyorum ışıldayan gözlerimle çünkü seni seviyorum kattığın anlamla. Tüm güçlüklerin sonunda yatağıma uzandığımda, başucumda sen gülümsüyorsun ya, işte bu her şeye değer. Özlemimi iletir tanrı sana bilirim. Başım omzunda uyanırım belki yarın, belki yarından sonra yeni bir İstanbul sabahına.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:02 PM

Sahibine Mektup-2
Sıcak bir güne uyandım analize mahal veren rüyalı geceden. Yeni bir haftaya geç kalmış başladım ama senli düşlerin heyecanıyla gülümsedim. Dahil olduğum yoğunlukta bile hep muzip bir gülücükle gezindim. Başkasın dedi birileri, bugün daha bir ışıldıyor yüzün. Tavrın, duruşun sanki aşkla dolu paylaşımlarının sonucu. Yine sözsüz bir gülümsemeyle geçiştirdim. Hülyalı bir halim var rüzgarın saçlarımı dağıtan esintisinde. Düşünceler geçiyor zihnimden ve kendimle konuşuyorum sanki senleymişçesine.

Kaç zaman geçti canım şöyle uzunca sohbetli ve içimizin dar yerlerini açmayalı birbirimize. Hadi ben yazıyorum sensiz hissettiğimde ya sen ne yapıyorsun bensizlikte. Mektupların sonu yok biliyorsun. Her güne yeni methiyeler düzebilir yüreğim. Seni her yeni gün yeniden zevkle anlatabilirim. Biliyor musun üstelik anlaşılmış olmanın sevinci var içimde. Biri dedi ki dün ayak üstü uğradığı evimde, sonunda anladım verdiğin değeri sevdiğine, çünkü aynı hissi tadıyorum şimdilerde. İşte dedim kendime ve başım gökyüzünde, kulağım ezan sesinde yine hep sığındığım yerdeyim sana ettiğim dualarım ile. Koşulsuzluğu ancak anlar başkası inancın mucizesini gördüğünde.

İyi misin. Yeni bir haftaya nasıl başladın. Düzensizliğine dahil ettiğin yalancı paylaşımlardan mı geçtin yine. Gittiğin şehirde nasıldı kutlaman, buruk bir hüznü tatmadın mı. Meraktayım anla, ondan sorular ardı ardına. Bilmeden, sormadan üstelik yetmeyen görüşmelerden aşkı saklayarak yaşıyorum bu günlerde. Kıyaslıyorum sonra yeni aşk nesneleriyle. Sunulanların hayatımdaki yeri emin ol senin yerine değmedi.

Şimdi neyi düşünüyorum biliyor musun yazıma eşlik eden minik kuzumla. Kim bilir ne zaman bir araya gelirler sevdalı sarılmalarla. Biz diyorum onlara eş paylaşımlar içindeyiz. Adım iki ileri bir geri belki, iyi ki de kabuk bağlamadı yaraların yerleri. Çünkü engebeli bir aşkın temelindeyiz en baştan beri. O yaralar ki iyileştiği gün gideriz birbirimizden, iyisi mi kanasın biraz daha. Belki de bir hayat kanarız aşk diyerek. Mutluluk temel zaten, baş edilir sevda koşulsuzsa yaralarla.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:02 PM

Sahibine Mektup-20
Yağmurlu bir öğleden sonra. Deniz puslu. Gri örtüsünü örtmüş üstüne kız kulesi, akşamüstü uykusunda. Martıların sesi çıkmıyor, uykusunda güzel rüyalar görsün de anlatsın diye onlara. Usulca havalanıyorlar yağmur damlaları arasında. Hep olduğu gibi trafik var. Kapalı havalar kâbusu sanki bu şehrin. Sevmiyor İstanbul belli ki böyle zamanları, zorlanıyor. Havaya yakışan bir yakut olsa diye geçiyor aklımdan, keskin kokusunu alsa burnum. Flu bir dinginlikte kalsam yudum yudum. Perde perde inse gözümden yaşlar da yağmurla beraber. Ağlasam.. Ağlasam..Ağlasam..

Hüzün kaçamağı yapıyorum, yanlış anlama sevdiğim keyifsizliğimden değil. Sadece daha önce içimde tutup akıtamadığım yaşları akıtmak için. Dün akşamı düşünmek için de fırsat sonra. Garipti. Eskiden kalma desem değil, içindeyim desem hiç değil. Garip bir akşamdı. Dışarısında kaldığım portreler meğer hiç içselleştirmediklerimmiş. Nasıl fark etmemişim anlayamıyorum. Üstelik yıllar olmuş bu portreleri hayatıma alalı. Öteki taraftan daha düne kadar olmayan başkaları yılların paylaşımına çalım atmış, yakındalar. Şaşkınlık verici ve o kadar da gerçek samimiyetleri. Farkındayım sandığım zamanlarda demek ki bastırmışım içimdeki karmaşaya duyguları. Süreçten aldığım keyfi sonuca odaklayarak gözyaşına sokmuşlar beni. Şimdi gerçeğim, şaşkınlığım kendi gerçekliğimden.

Ağlamayı şölen haline getirmek isteyişim kendime geri geldiğim için. İrin tutmuş bir yaraya pansuman yapmak gibi bu durum yumuşak dokunuşlarla. Biliyor musun canım, üstelik seni bir kez daha anladım bugün. Bir kez daha doğru bir sevişteyim dedim tanrıya şükür. Varlığın olmadan yokluk bana kalan sanıyordum, böyle olmadığını gördüm ve iyi ki aşığım sana. Kendi hayatımı geri aldım senden. Bu sebepten de, yeni filizlenen bir çiçek gibi bahara girerken sana aşk açtım.

Tükendiğimi sandığım zamanlar oldu. Hatta bedenimi de teslim ettiğim zifiri karanlık, ağrılı zamanlar. Kıyısına geldiğim düşmeler. Sendelemeler. Kelimelerim de tükendi sandım, kâğıda kalem süremedim. Cevabının olmadığı sorulara çaptım. Sandım ki ölüyorum, bu sefer son. Yanıldığımı her durumu sipersizken karşıma çıkaran hayat gösteri yine bana, mucize dediğim yansımanı barındıran yaşantılarla. Güçlendim. Yüreğimden indirdim sonra tek tek o portreleri. Yenilerini asmaya niyetim yok, senle kaldım. Sabrıma saygı duyduğunu gördüm. Değiştim sandılar, belki sende sandın. Gün geçti üstünden. Koşturmaca içinde aniden sana rastladım, ses edemedimse de kendim kadar aşktım. Çarpan kalbimi duydun sandım, çocuksu bir duyguda heyecanlandım.

Tam üç gündür sana bu mektubu tamamlamaya çalışıyorum. Ruhumun halleri değişiyor, farklı açılardan sana dokunuyorum. Dingin bir hava gibiyim, yarı sıcak az biraz soğuğa yakın. Yeni keşfettim, meditasyon yapmak gibi seni sevmek. Törpülemek biraz sivri yerlerimi. Beklemeyi öğrenmek ve gevşemek. Seni sevmek için kendime küsmüşüm ben. Barışmaya çalışmak yeniden gözümdeki ışıkla. Kontrolü bırakmak hayata. Kabul etmek bildiğimi sandıklarımın aslında bilmediklerim olduğunu. Seni sevmek gördüm ki benim iç yolculuğum. Kastan yapılmış tek kalbim var elimde, attıkça görüyorum gerçeği. Gözlerim devre dışı bundan öte. Gözlerinin ötesinde bıraktığım aşkı ilk fark eden de, yaşadığımı hissettiren de kalp atışımdı. Gönül gözüm çapaklarından arındı.

Belki aramam seni bir süre daha. Belki haber alamam senden. Karşılaşmalarda gözlerimi kaçırırım. İçimi sadeleştirdiğim yere kadar bu uzaklık. Hem belki senden gelir bir adım, ben ikincisine eşlik ederim. Başkalarının çalmayacağı bir kapım var dışarıya açılan. Dışarıda bir tek sen varsın elinde anahtarı olan. Yedeksiz. Umut etmek belki bu yaşanan. Dağları deleceğine inanmak Şirin gibi. Leyla’nın bekleyişini anlamak. İnandıklarımız değil mi hayatımız. İçimizde ne varsa dış dünyada da o var. Tükenip giden, maskeli aşkların gölgesinde yaşatmaya çalıştığım bir şey sana beslediğim aşk. İçimde bir yersin dünyanın çekirdeği gibi, özümdesin sen. Eylem bitti, yalın ve duyumsal bir hissin sadece. Özlemeyi ertelemeyi beceremiyorum aslında. Olsun, o kalsın ertelenmeden. Kalsın da hazır tutsun aşka her daim. Her yeni günde sana yeniden aşkla başlamak özlemin adı. Belki bir fotoğraf, belki bir eşya, belki de bir melodi olursun yaşantımda. Anahtarını kaybetme. Ne zaman istersen o zaman yetişirsin. Adımlarımı sindirerek yürüyorum ben içimde. Tütsümü yaktım, mumlarım aydınlık veriyor yoluma. Yüreğimin götürdüğü yere yolculuğum.

GooD aNd EvıL 10-13-2008 07:02 PM

Sahibine Mektup-21
Mevsime uygun düşmeyen yağışlı bir hal içinde şehir. Yıkanmış, temizlenmiş. Daha yeşil ağaçların yaprakları. Toprak kokusu yağmur kokusuna karışıyor. Adımların peşi sıra geliyor su damlaları. Paçalar ıslanmamanın telaşındayken suyun betonla birleştiği noktada çıkan sese uyumlu bir melodi var dilimde. Arada bulutlar izin veriyor güneşe, ışıldıyor. Sonra gökkuşağını hayal ettiren coşkulu bir yağmur yağıyor, ıslanıyorum.

Kuytuda bir bankta oturuyorum. Sırtımda omzumu tutsun diye aldığım hırkam, yağmurun sesiyle canlanan anılar gözümün önünde oynuyor sanki. Uzun, belki de çok uzun zamandır mektup yazmadığımı hatırlıyorum. Sahibini kaybetmişti mektuplarım. Belki de ben sözcüklerimi kaybetmiştim, ondan yazmadım. Diyor ya Orhan Veli: ‘beni bu havalar mahvetti’. Havadan mı yoksa hayatıma tekrar dokunuşundan mı bu yazmalarım bilmiyorum.

Aynı değilim. Ne sana verdiğim anlam aynı, ne de vermediğim. Başka bir yerdesin içimde, nerdesin bulamıyorum. Yerini vermedim kimseye bu kesin ama aynı değilim işte. Bu yeni halden hoşnudum üstüne üstlük. Seni sevmenin açısı değişti biraz. Aynalardan geçerken yüzüm, öyle çakışmalara sahne oldu ki yaşanmışlıklar, şimdi söze alışlar bile sıradan. Özlemek var tek aslolan. Karışık ama o da. Senden yansıtmalarım mı var başkasına, ya da saf, yalın ve aşk mı bu karmaşa.

Öyle hızlı ki hayatın döngüleri. Bıraktığın yerde değişiyor içinin en derin yerindeki, en içten aşk yeminleri. Anılar tazeliğiyle dursa da değişmeye başladığında sarıyor seni gerçek dünya. Biraz herkese yakın biraz kendi içindesin bu noktada. Şarkının sözü batıyor günlerdir, başa sarıyor sürekli zihnim söylüyor. Yok işte aşk eskisi gibi değil, sonra buna ağlıyorsun. Çıkmaz bir yol, kanadı kırık bir martı, boynu bükük bir gonca, umudum kalmamıştı gittiğim noktada. Özlesen ne fayda, günahların dile döksen inanmalı mı şimdi. Mucizevi halinden kaybettiğin bir şey olmasa da, önce ben kendimi bulduğum yere dönmeliyim sana yeniden yakın olmak adına.

Vakit akşam. Rüzgarın dansıyla üşüyor içim. Hazırlığım bilmediğin yerlere. Senin yerlerini doldurdum ben hayatın oyunlarıyla. Tek, başımı yastığıma koyduğumda varsın yanımda. Gerçeğe yakın olmanın bedeli aşktan uzaklaşmakmış sevdiğim. Sözcüklerimi de yitirmeyi göze aldım senden giderken, korktuğum gibi olmadı hiç bir şey. Değişmedi sevgim aslında. Deli bir sevdaydı yaşantılar. Tutkunun kölesiydi belki duygular. Geleceksen yine gel kabulüm ömrüm boyunca, tek şartım temiz bir aşk ver bana.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:37 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.