![]() |
Senli Sensizlik
Gidişinin acısı belkide içimi yakan Biliyorum olsanda yanacak kalbim, yanlızım Bak, geceden düştü bu yıldız, can çekiyor bahçemde Almayacağım içeri yansın ve sönsün tıpkı kalbim gibi Güneş doğacak, alacakaranlık bitmek üzere Kapatacak güneş tüm karanlıkları ve hatta daha sönük ışıkları O zaman gidecek bu yıldız göz ufkumdan Garip mutluluklar yaratıyorsun içimde, olmayacaksın hiç Gidişine sürgün kalacak kalbim Gelişini bekleyecek ellerim ve gözlerim Sevgini hisset diye söylemeden susuyorum Kalbimde yangını bilecek kadar keskin, Anlamamış gibi dalacak kadar kurşuni bakışların Ve sabredecek kadar olgun, Ezilmeyecek kadar haşmetli kalbim... Gülay Yıldız |
Sevdam İki Sarmaşık Gülü
İki sarmaşık gülü vücuduma dolanan Dikenleri; adımları Uçları garip değnek anlayacağın Büyütmek istesen, sevgin güneş olsa Büyüdükçe adımlayan; Adımladıkça acıtan sevda Gözyaşlarımla daha da büyüyen Büyüdükçe kana boğan yara Gülay Yıldız |
Sevdam Sevecek Seni
Sesini fısıldadı meltemi sabahın Ve sonra uzaklaştı Ardımdan gel der gibi Sen; Sesini aleme sunup da benden sakınan yar! Bir dön, bir bak yüzüme! Haykırışlarımı duymaz mısın? Mayışsın sevdam, ruhuna dolaşsın. Dolaşsın da damarlarında kana bulaşsın. Varlığını ben kılmaksa sevgi; Sen, sadece orda kal... Sevdam sevecek seni. Seni ve damar damar benliğini! Sesini uğuldadı rüzgarı efkarın Ve sonra uzaklaştı Seni de talan etsinler ben gibi Gülay Yıldız |
Sevgili Günlük
Aydınlık bir boşluk artık adın. Oysa önceleri; Satır aralarına gizlediğim bir hayat vardı belki de ünvanın; Sessiz bakışların sultanı... Hissediyorum boş sayfalarında Sözcükleri işlediğim günleri anıp; Beni özlüyorsun... Ne kadar da arıyorum Karalamayıp unuttuğum o silik anıları... Senden çok düşlüyorum Mürekkepsiz satır yokluklarını Keşke hissedebilsen, Bildiklerinden daha acıları var şimdi... Cesaretsizlikten yazamıyorum! Gülay Yıldız |
Sevgim
Zamanın en gerisinde bir yerlerde Sadece canımı acıtan değil gözyaşı Beynimi uyuşturan o koku, Senden kopup gelen. O dört meleği bile şaşırtan sevda; Yani gözlerin... Bilmediğim, görmediğim, duymadığım, sadece hissettiğim; Yani sevgim... Gülay Yıldız |
Sevgini Pişirdim
Bir sancı biriktirdim dün gece yüreğimde İçine bir iki dirhem gözyaşı kattım Sensizliği hissedene kadar çırpıp Senli günlerin anılarına yatırdım Bekledi bir süre, uyuya kalmışım Uyandığımda Son halini yumurdum karışımımla Çok mağrur ve çok acılı oldu duruşun Kalbime aldım binlerce santigratta Acıyı yaşamış ve pişman olmuş Gitmenin sancısıyla yoğrulmuş, Bensizliğin ateşiyle yüreğin kavrulmuş Bambaşka lezzet oldu birden hayalin Dönüşünü zevkli hale getirdim Ve gidişini de tabi Binbir harenin altındaki alevin Adını sen koydum içimde pişirdiğim sevginin Gülay Yıldız |
Sevgiye (Yazı)
Biliyor musun sevgi, sana bağıra bağıra küfretmek, seni içimden kopartıp kilometrelerce uzağa sürüklemek, en has işkenceleri yapıp en has zindanlarda ölümünü izlemek istiyorum. Yüreğimin peşini bırak diye yalvarmam mı lazım illa... Sen acımasız güzelliklerini her üstüme salışında senden daha çok nefret ediyorum. Peşimi bırak, gelme... Hayır hayır, yalan söyleme sensizde yaşanıyor. Ben hissediyorum. Sensizde mutlu olanlar var. Hem sonu ömür boyu mutsuzlukta olsa seni istemiyorum. Senlilik bana, ihaneti, kıskançlığı, hırsı getiriyor. Sensizlikse sadece yalnızlığı... Ben yalnızlığı istiyorum. Acısı senden daha az olanı. Dağların en derin kuytularında tek kalmak, yalvarırcasına da olsa herşeyden kaçmak istiyorum. Beni azad et sevgi. Beni senden uzak tut. Defalarca kez acı çektirmedin mi? Her seferinde peşinden koşan beni hep soruna itmedin mi? Sen beni hak etmiyorsun. Tek isteğim, hayata sadece kendi gözlerimle bakmak. Gökyüzünü, sensiz izlemek. Merak ediyorum tadı nasıl sevgisiz hayatın? Sen geldiğinden bu yana nefret beni bırakmıyor. Artık sadece sadece onun olmak istiyorum. Sadece yalnızlığın... Evet kesinlikle, kesinlikle artık seni istemiyorum. Azad et beni... Yolla kara toprağa... İzin ver ruhum azad olsun. Mutsuzluğa yalnızlığa ama ihanetsizliğe, kıskançsızlığa kavuşsun... Gülay Yıldız |
Silinmez Hayalim
Sızısı sesimin Acıtmaz yüreğini bilirim. Ama sen farketmez misin? Yastığında ki çukur benim gölgem Kokumun büyüsü seni uyutur, Hayalim uyandırır yeni güne Yüzünü yıkarsın ve aynadayken bakışların Diş fırçam sarılmış sana ait olanlara Bekler; Yüreğine hançer olayım diye İçinde yangınlar, İçinde tüm sızı ve kaybediş... Dilinde bütün küfürlü sözcükler Bakışlarında kin... Düşünmesende sen neden diye? Ölümünü gizledim ardımdaki adımlara... Dünyayı yakacak kadar içimdeki sızı Yangınları gizledim terkedişlerin acısına Gülay Yıldız |
Sızım -,-{@ C*
Ne çiçekler ezdim senin yoluna. Koştuğum her adımı toprağa gömdüm. Gömdüğüm adımlarım çiçek oldu yoluna, ben yine de dönmedim senin uğruna. Yıkılmayan kulelerin en tepesinde durduğumda, ayağımdan kaydı taşlar birbir. Yıktım. Ne onların yıkılmazlığı dert oldu başkasına, ne düşen taşlar. Benim ordalığımı konuştu el. Sen; dinledin. Ağladın. Bağırdın. Ben; bekledim. Savunmanı, bitsede aşkını bekledim. Yanlızlığımı en iyi dost yaptı gülüşlerin. Oysa onlar içindi tüm şiirlerdeki imgeler. O halini anlatmak içindi doğuşum. Bugüne taşımak içindi hüznünü attığım ilk çığlık. Sen karmaşık kelimeleri birbiri ardına doğru sırala diye gülümsedim sana ben. Sev diye doğdum, nefret et diye öleceğim. Kalbimdeki sızıya adını koydum. Senin gibi büyüyor, senin gibi yetişiyor. Tüm benliğimi kaplıyor. Keşke ölümsüz olmasaydın. Sızım ölseydi keşke. İçimdeki çocukluğa ait gülüşleri, yüzümdeki tüm çizgileri mutluluğa ait olanlarla anılarım birleştirseydi ve ben hüznün şairi değil, gülücüğün yazarı, masalların en tatlı anlatıldığı kalem olsaydım. Seni tanımasaydım... Kalbimi delen kurşun olsaydı acım ahirete kalırdı. Yüreğimi kavuran senin kelamın. Acım hem bugün de hem yarın da hem ahirette... Özledim çok herşeyi... Varolanlar gitmeli, özlenenler gelmeli. Gülay Yıldız |
Siyahımsı Sevda - I -
Göğü delmiş bir elim... Sana uzandım; yoksun... İçindekilere talibim dedim; Sen dedin ki 'boşum...' Karalarına bu sonsuz çehrelerin, Yüzlerindeki peçelere lanetim. Kalbimin ortasındaki hançerde adın! Kırıldı ucu, kalbimde kaldı acın... Doğmamış günahların, Affettirici sevapları; Yalvarın ve affettirin günahlarımı (İçimde yanan yangını denizlere bağışladım, kurudu her yer, kalmadı adalar... İçime sızı girdi az önce, sızı beni kustu, kalmadı mısralar...) ekim sonu, 2004 Gülay Yıldız |
Siyahımsı Sevda - II -
Uzaklaşmak hayallerden Tıpkı; Geceyi yıldızlarından koparıp aydınlığa vermek gibi Sensiz kalan yanlarımı ısıtmak ta bir hayal... Bir bebek ve sütten kesilmiş bir inilti artık adın Gitme diye yalvarmak belki çare, Ya da beklemek sonsuza kadar aç susuz... Gelemeyecek kadar uzaktasın oysa ki... ________________Adımın yok, ayakların yolsuz Kanını akıttığın gözyaşlarına Ve sevgine yoldur sevgim Ellerim senden kalanlar[da] Yüreğim minnacık anın[da] Gidişine sundum tüm acıları, Onlar suçlu ki sen masumsun! Acını parçalamak ister ellerim, Sana kalanlar; benimle bir gün olsun... Gülay Yıldız |
Son 10
Ellerinden uzattığın her gülücüğün Yüzümdeki nakışıdır bekleyiş Sadece dokuz gece ve on gün... Şafakları tüketti gözümün ufku Yokluğunda her bir acı; serzeniş Sadece sensiz gece ve son on gün... 'Geldiğinde yemyeşil oluyor bu diyarlar Buraları hiç kurak görmedin sen! ' * Gülay Yıldız |
Son 2
Gökyüzü iki yaka; İki gülücüğe adanmış İki ayrı parça gökyüzü Gel diyor bir anne çığlığı Gel gibi bakıyor dostluğumun gülüşü Gökyüzü iki yaka; İki adamın ayak izine adanmış İki ayrı beklenti bulutu gökyüzü Size varmaya son iki 'yokluğunda buna benzer senin aslında Ah işte bir de bu anneler olmasa... Bilmem nasıl katlanılır ayrılıklara? '* İki kucaksız geceden sonra Sarmaş dolaş iç çekmeli Bir anneli, çok dostlu Kavuşma bayramı gündüzü Gülay Yıldız |
Son 3
Berduş bir kaç anı derdinde Gün bir kez daha kapadı yüzünü. Sensizliğin geçtiği Ellinin de üstünde gün... Bir sevda meltemi sardı duvarlarımı Duvarlarım aşk kırmızısı Az kalan günlerin heyecanıma Kalp kıpırtılarım da düşkün... Sana varmaya son üç 'Ansızın; Bir mektuba bin de gel Çiçekleri de getir Güvercinler ayaklanmasın...'* Sen gel; Tüm güvercinleri şehrin gelişine ayaklanır. Gülay Yıldız |
Son 4
Uzağımda da olsan iller boyu Öyle bir kucaklıyor ki sesin... Biliyorum ki ömrümün, Değişmez kalesi gözlerin Gelmene son 4 'Sonu var elbette... Yokluğunun da bir sonu var! '* Ömrümden eksik olmasın varlığın Varlığın, yaşama gücüme destek.... Gülay Yıldız |
Son 5
Sen yokken Bir nebze aşkı tadayım dedim. Üstüm başım sevda olsundu tek isteğim ancak bela oldu yine bildik hikayeler üzerine... Sen yokken Bazı dostlar edindim. Korkma, yerine birini koymak değil niyetim. Bazıları da, dost gibi kalmak derdine ömrümü tüketmekte.. Onlara yine git diyemedim. Sen yokken, Rüzgarlar tam fırtına esmeye devam etti. Rüzgarın efendisinin üstüme ettiği ah'ı Bir de lanet takip etti... Ben kimseleri onun gibi sevemedim... Sen yokken, Ben hep yanlız kaldığım akşamların sonunda Gözyaşlarımla uyudum bu renksiz kentte. Sırf dizelerim olsun diye yazdım şiirden öte nazımlarda, nesirlerde... Gelmene son 5... 'Bilindik şarkılar söyleyelim Bu gece, Bütün yıkımlara bir son verelim Pek nazlı bir gaz lambasının gölgesinde Hiç olmadığımız kadar Ummadığımız kadar gel, gidemeyelim. '* Sen yokken; Yokluğunla dertleşir oldum Geleceğin anın ümidiyle... Gülay Yıldız |
Son 6
Bir düşü bozuk karanlık yüzün Aydınlıktan tiksindiği kadar gün Gülücüğünle aydınlat yolumu Aydınlat ki, Adını dost diye kazadığım bu kalbim Her attığında dua etsin varlığına... Sana varmaya son 6 gün... 'İstanbul'un bir gözü sende, diğeri ellerimde'* Ben kadar özledi Anne yarısı yolları bu kentin Gel... Gülay Yıldız |
Son 7
Zamanın sunduğu bir düş şenliği; Ucu gözüken bekleyişin aydınlığı. Zamanın hediyesi diye serdiği Sana varışın çarşaf çarşaf mısrası Bekliyoruz... Sana yaklaşmanın son 7 günü 'Razıyım sevmediğim yokuşları inmeye Yolun sonundaysan eğer '* Bekliyoruz dost eli sıcaklığında Bir de Kalbini ısıtan Gülüş! kıvamında Gülay Yıldız |
Son 8
Geldiğin her bir adımın içerisine serpsinler diye Meleklerin kanatlarına serpiştirdim sevgimi Adımla huzurla gelişini... Seni beklerken son sekiz... Gelmeye her yakın an Bir kat daha gülücük demek yüreğime 'gözlerim diyorum gözlerim sözlerim benim'* gözlerin ve sözlerin her ikisini de özledim Gülay Yıldız |
Son Bakış
Yankılardan gelen cevaplar gibi Kısır bir döngüdesin, kalbim yenik 'Sessiz sevda mı olur? ' diyenler der ki 'Kapa gözlerini artık bu sevda bitik' Gökkuşağından kaymıştın oysa ki günüme Ellerin ebediyyen koynumda uyuyacaktı Gidemeyişlerinden midir nedir, Gözlerin bu gece daha bir alacalı Sevginin acısı sardımı şakakları Damarlarım birer sarmaşık gibi iki yanda Gidişin büyük bir hezeyan günümde Gecemi ise hiç sorma Titrek minik bir buse dudaklarımdan akan 'Son izler kalıcı olur' diyenlere inat akışda Biteceksin diğer onurlu sevdalar gibi Ümidim en kurtarıcı olan o son bakışda... Gülay Yıldız |
Son kez Bitti...
Başka zamana ait mezarlık hayaleti. Koparmış ipini boynundan, _______ dolanıyor günümde Kutsal kitap elimde yemin ediyorum! Seni ömrümden uzaklaştırıyorum... Rüzgarla bir edip Alemi tavaf ettirdim benliğine Bu kadar nimet miydi ağır gelen gönlüne? / Arındığı gün olsun bugün yaşantımın Çek elini eşsiz büyüsünden varlığımın... Bir nasiplenme gücünden insanlığımın... Git! Gittiğin yerde din ve bit / Anladım ki devran benim; Ben kendim kadar eserim.. Değil sen sandığım esintin, Nefesin kesilir de Köşesinden dönemezsin kalbimin! Gülay Yıldız |
Soyut Bakışlarda Sen
Kısmet olurda birgün görürsem seni Anlatacağım içimde kopan tipileri Soyut bakışlar çizeceğim etrafında Asla dokunamayacağın, avuçlayamayacağın. Sessiz gözyaşlarım olacak damla damla akan İstesende ortak olamayacaksın onlara İstesende yudumlayamayacaksın mutluluğumu Hiçbirşeye ortak etmeyeceğim seni Ne gözyaşıma, ne mutluluğuma, ne gururuma Kendi onurumla her lafta ben büyürken Sen aciz kalacaksın o soyut bakışlarımda Ve o zaman hissedeceksin yanlızlığı Bu sefer ben bile paylaşmayacağım Acılarını, burukluğunu, sızını Sonuna dek yanlız kalacaksın sen Sonsuza dek soyut bakışlarda yaşayacaksın Gülay Yıldız |
Sözyaşlarım
Nankörlerin zulmünden daha kötü Kalbini yitirenlerin ruhsuzluğu Sallanır da durur ya boş sandalyem İşte o kadar kalıpsız bir yastık duruşu sevdam Yitirdiklerimi mırıldanıyorum, manalı manasız Sözler benden olmasa da ruhu bildik Sözyaşları acısız... 'Senin O gözlerin Var ya Herşeyi bitirdi...' * *Grup Sahra / Senin o gözlerin var ya Haziran 2006 Gülay Yıldız |
Sûr
Ve üflendi sûru bizliğin Ellerinin çekindiği Tendim ben... Tenimi verdim dünya rüzgarına Savurduğu; Bencil uykusuydu gecenin Ve üflendi sûru bizliğin Yapmacık oyunlardı sahnelenen Doğaçlama gülüşlerden bile eksik Tirattım ben... Repliğimi verdim lanet celladına Kurduğu o ahlı cümlelerdi dilinin... Ve üflendi sûru bizliğin Bilmediğin; Duyduğum, ses! Karmaşasında herkesin, .......Bilincindeyken hiçliğin, ...........Kaderimin sorguladığı Verilen hesaptım ben Gülay Yıldız |
Sus Payı
Bir derin iz gözbebeğimde... İki yabancı kelam ve bir sus payı Öpücük... Sarışların zebanilerin el izlerinde Ve Ölüme yakın kokuların sardığı bir oda, misal Havada asılı bin bir zemberek, içi zehir; Sen... Çamura bulanmış yolların öyküsü Kalbim, bir hikaye Özetine dalmış bir sevdayla savaş benimkisi Gideni bol olan ve gelişe hasretli Sevdan... Öpüşlerin zebani dudağı kıvrımında Ve Darağacına yakın urgansı bir bağ, misal Toprağa gömülü bir heves, içi boş; Ben... Gülay Yıldız |
Sus(um)
Konuş; Kör yazgıları sökünce sisli gözlerden! Sen konuş diye, (Ben) Susuma döndüm.... Gülay Yıldız |
Susuzluğumda Gizlisin
Gecenin adımlarında gizli adın, Issızlığa bürünmüş Yanlızlığından ürkmüş... Farketmez; İki ya da üç günü yakıp ısınabilirdim bir kaç anıyla bu korda alev sen olsaydın... sevdanı yere serer, üstünde dua ederdim; İçimde yananların adını koysaydın! Serzeniş mi, inleyiş mi? Yüreğimi sulayan gözyaşlarını avuçla Susuzluğumda gizlisin.... Gülay Yıldız |
Şafak Doğan Güneş
Vatan ki; üstünde adımladığın, her karışı aitlik duygusu... Vatan ki; huzurla uyuduğumuz yastığımız, Tuttuğun her bir nöbet güveni düşler... Sana varmaya son gece 'Gözlerimi dikip baktığımda Seni görürüm ufukta Yazılıp silinmiş gibi buğulu suretin Karşımda Cerablus'un ışıkları Fırat'la yıkanır gözlerin Ne bırakırsın gideyim ne üstüme sinersin ' Gözlerin yolcu eder gördüklerini Bitmeye yüz tutmuş hasretli ateş. Ellerin alnında son tekmildir Şafaktan umut doğan güneş... Gülay Yıldız |
Susuyorum
Yazmaz oldu kalemim Kalbimde birikir durur sözler Hissediyorum, dolaşıyorlar kanımda Dilimin ucundalar bazen ama dillenmiyorlar Bazen hatırlamak istemeyeceğim kadar uzağımdalar İçim harf yığını, cümleleşemeyen Sensizlikten yanan kalbimi kasıp kavuran Çığlıklarımı sessizleştirenlere inat Bedenimi harman yeri yaptım Dövdükçe nimet oluyor sözlerim, Sustukça hırçınlaşan sözlerdeyim. Gülay Yıldız |
Şairin Kadınından Anlatımlar -I-
Kelamı şairin; Silahı tüm bildiklerinin... Anlamlarını karıştırdım birbirine Harften ibaretler, Hepsi; Bir harf yığını... İçimdekiler sendekilerin tanımı Tanımlar manasızlaşmış, aklım karışmış Gözüme giren uykuya nispet Karışmışsın uykusuzluğuma Acımı derinleştiren göz kapağı sancısı adın Sancılarını yenip uyumakta aklım Bir adanın içinde yanlızlaşmak. Mevsimin adı bu; kış değil... Etrafını gözyaşı denizi doldurmuş İmgeler balıkları olmuş... Masasında yosundan bir şarap, Aşklı dizelerin; ekmek diye tuttuğu Gözleri senli hayallerle dansta Kocaman bir rüya kadını yüreğim artık Sana emanet kelimelerim ben gidiyorum Gözlerimi yola diktim sensizliği yaşıyorum aralık,2004 Gülay Yıldız |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:14 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.