![]() |
Bir Sevda
Bir sevdadır bu, Şarkılarda söylenir, Bir sevdadır bu yüreklerde, Yürekle beslenir, Bir sevdadır bu, Gözyaşlarında gizlenir, Bir sevdadır bu bir sevda, Sevdikçe yücelir. 14.11.2007 Mehmet Dumanlı |
Can Kardeşime
Can Kardeşime Gün onbir, aylardan haziran, Yılı sorma, sorma gitsin, Ne önemi var ki yılların, Yıllar bizi mi? Bizi yıllar mı bitirsin? Bırakma kendini rüzgara, Bırakma sakın, zamana inat. Yaşamak mı, yaşlanmak mı? Zamandan çalıntı, zamandan murat. Dün yok, artık bu gün var, Yarınlar ise bugünden yakın. Aklara bakarak sızlanma, Sızlanma sakın, Siyahın zıddı beyazdır, Beyaz ise siyahta takıdır. Yürü yalnızca yürü, Yalnız değil, yalnızca yürü, Keder, tasa, hüzün olsa da sürü, Yalnız değil, yalnızca yürü. Yılın, ayın, günün önemi yok Dursun onlar bir kenarda, Zamanı sorma zaman yok Yalnız değil, yalnızca yürü. Duyuyor musun, seviyor musun? Hissediyormusun, hissediliyormusun? Anlatabiliyormusun, anlayabiliyormusun? O zaman yaşıyorsun, yaşıyorsun, Durma yaşamaya, yaşamaya yürü. Mehmet Dumanlı |
Çiçekli dünyam
Çiçeklerden bir demet yaptım sana, Allahtan sonra, inan taptım sana, Uzat ellerini ne olur bana, Çiçeklerden dünya yarattım sana. Çiçekli dünyamda başkasına yer yok, Orda buldum huzuru artık gam yok. Gel gir gönül bahçeme, sefa getir, İçimde yeşeren hasreti bitir. Gönül aşkına susuz, sana esir, Çiçekli dünyama gir, sefa getir. Çiçekli dünyamda başkasına yer yok, Orda buldum huzuru artık gam yok. 1986 Nisan Mehmet Dumanlı |
Daha ne desem
Kalkıyor yavaş yavaş Gönül limanından bu gemi Mechule her halde bu yolculuk Mechule Umutlar tükeniyor yavaşca Düşünce gönül karşılıksız aşka Eklenince birde buna hasretlik Ah o hasretlik Ne yapsanda boşadır onca çaba Yürüdüm Yürüdüm amaçsızca Yürüdüm takadım kesilinceye kadar Haykırdım onca zaman Haykırdım Sesim kesilip sessiz kalana kadar Sulara anlattım sulara Sırlarımı Dalgalar dinledi Söyledi şarkılarımı Onlar bile sustu Onlar bile sessizleşti Sessiz söylediler Hayat şarkılarımı Su, dalga, deniz, gemi Birde sen Bitti her şey, başladı yeniden Her başlangıçta bittim Bittim oysa ben Başkamı daha ne desem Saatler ay, aylar yıl oldu Sen gelmedin, ses vermedin Umut olmadın, umut yollamadın Yolculuk sana değil Yolculuk artık sona Bilmem daha ne desem. Mehmet Dumanlı |
Delisin sen
Belli değil diyorsun, Kendi kendine, Lakin, söylemesende, Gözlerin yalan diyor, yalan, Bakmasını bilene. Saklamaya ne kadar çok, Gayret etsende, boşuna Beceremiyorsun. Boşuna uğraşma, Gönlünden geçenleri, Sen susta gözlerin anlatsın, Anlatsın bana, Onu ne kadar çok.... Onu ne kadar çok özledigini, Mehmet Dumanlı |
Diyemiyorum
Sen gideli ne günlerin nede yaşamanın Tadı kalmadı İnan can sensiz bedende, ruhsa bu alemde, Huzur bulmadı. Eriyorum için için her saat, dakika, Sabır kalmadı. Sensiz içiyorum, geçen insafsız zamanda, Yüzüm gülmedi. Uzanarak tutup, bağrına basarak beni, Seven olmadı. Kaderim ol, beni anla, benimle yaşa, Diyemiyorum..... Sana, Mehmet Dumanlı |
Doğum Günün Kutlu Olsun
Ne çabuk büyüdün küçüğüm, Dün bir, bugün iki derken. Sen benim gözünde halâ küçüğüm, Yaşım onsekiz de desen. İlk baba dediğin zaman, Zaman durmuştu zaman, Bir duygu ki tarif edilmez, Yeni doğmuştum o zaman. İlk adım atışın var ya evlere şenlik, Yürümenle bütün korkularımızı yendik, Yürüyünce daha yaramaz olacağını, Hiç düşünmedik, nereden bilebilirdik. Kar çiçeği gibi beyaz, ak mı aktın, Bana bir başka, annene bir başka baktın, Bazen sıkıntılarımızı, bazen uykularımızı yaktın, Dünyamızı sardın, içimizi ateş gibi yaktın. Ne çabuk büyüdün küçüğüm, Dün bir, bugün iki derken Sen benim gözünde halâ küçüğüm Yaşım onsekiz de desen. Sen büyüyemezsin, çok erken. Mehmet Dumanlı |
Duysunlar
Kimine Vefa Borcumuz Vardı Ödeyemedik Kimine Gönül Borcumuz Vardı Veremedik Kimine Candan Gönülden Seviyorum Diyemedik Ah Sevenlerin Boynu Bükülürmü Bükülür Mü. Mehmet Dumanlı |
Düne Kısa Yürüyüş yada Siyah Beyaz
Kiminin sim siyahdır siyahı, bellidir, Bizimkisi çok yıkandığını belli ediverir, Kiminin belli eder parlak beyazı, Bizimkisi ise gül gibi yedi verir, Ne mi bu, siyah önlük beyaz yaka. Kimileri okumak için alırlardı onu, Kimileri ise defterine yada kitabına yapardı kap, Kimileri aracı olarak kullanırlardı onu, Kimileri içinse hayatın büyük bir oyunu, Ne mi bu, gazete işte cevap, Kimileri arabasına takar mevsim mevsim, Anası derdi kış günü yazlık giysin, Kimileri yanında çektirir boy boy resim, Ağlayan yavruya derdi bu dört mevsim, Ne mi bu, lastik ayakkabı. Kimileri tekerine yamardı onu, Bizimkinin yamalıdır ……. Kimileri beğenmez yeniden alırdı onu, Bizimkinin başlangıcı ve sonu, Ne mi bu, yamadır yama. 08.11.2007 Mehmet Dumanlı |
Elif
Birde bir diye mi başlasam, Yoksa bütünde bir diye mi? Varlıkta da bir’dir söylediğim Yoklukta da bir. Benim dediğim elif, eliftir. Her şey onda saklıdır, onda Son başlangıçtır, yine onda Fark etmez ha başlangıçta ha sonda Benim dediğim elif, eliftir. Onunla başlar her şey Kimine göre ise çizgi gibi bir şey Hem varlığa hem yokluğa Benim dediğim elif, eliftir. Bazen isim olmuş, bazen soy isim Hem maddi hem maneviyatta isim Bir çizgi yada resim Benim dediğim elif, eliftir. Sizce elif nedir? Ya da elif kimdir? 18.08.2007 Mehmet Dumanlı |
Elveda
Elveda, Aklınızdan ne geçiyorsa, Dilinizin uçunda ne varsa, Yada, Kalbinizin bir köşesinde saklı gizeme Elveda. Günlerce süren sıcaklığa, Baharı çok aratan yaza, Sürülürken yolar kışa, Sonbaharda yaza Elveda. Gözlerdeki gülüşe, Sevgi ile seslenişe, Sevgiliyi sevişe, Elveda. Kısada olsa uzunda olsa, Mutluluğu bulanda olsa, Benim olmayan mutluluğa. Elveda. Elveda her şeye, Elveda sana, Elveda bana inanmayanlara, Elveda....... 21.09.2007 Cuma Mehmet Dumanlı |
Eşime
Bir dost, bir can, candan Ayırmasın beni Allahım bu candan İyimde o var, kötümde yine o Ayırmasın beni Allahım bu candan. Can dediğin candan yakın olmalı Seni sende, seni kendinde bulmalı Hem yoldaş hem sırdaş olmalı Ayırmasın beni Allahım bu candan. Gözyaşı sensen hıçkırık o olmalı Gece bensem gündüz o olmalı Tasalar onun varlığında son bulmalı Ayırmasın beni Allahım bu candan. Onunla başladım yolculuğa Onunla gitmek isterim son yolculuğa Dayanamam onsuzluğa Ayırmasın beni Allahım bu candan. Mehmet Dumanlı |
Farklı Bir Eylül
Eylülde gel demiştin Yine bir eylülde geliyorum. Geçen sene, daha önceki senelerde olduğu gibi, Yine bir eylülde geliyorum. Rüzgârın kovaladığı yapraklar gibi, Kaçarak. Yağmurun ıslattığı insanlar gibi, Koşarak, İçimdeki tüm sitemleri bir kenara bırakıp, Yazdan kalan güneşleri Kucaklayarak. Eylülde geliyorum. Bu eylül diğer eylüllerden biraz farklı, Siyahlar beyazlara tutulmuş, Beyazlar siyahlığı unutmuş. Bu eylül diğer eylüllerden biraz farklı, Umutlar hayalê vurulmuş, Bedense dünden yorulmuş. Bu eylül, ah bu eylül Diğerlerinden çok farklı Daha başka eylüller olur mu? Bir daha eylülde gel denilir mi bilinmez. Bilinen bir şey varsa eğer, Oda bu eylül diğerlerinden çok farklı Farklı bir eylül. Mehmet Dumanlı |
Gerçeğe erişmek
Erişilmez gerçeğe Ne böyle, Nede senin dediğin gibi. Kurtuluşa erişmek için, Feda etmek lazım bazı şeyleri, Hayattan, candan geçmek gibi. Ne zamana kahredecek, Nede insanlara küseceksin, Sadece ve sadece Nefsine hakim olacak, Benliğinde yine kendine, Kendine döneceksin. Yıkayacaksın karış karış, Ta tepeden tırnağa kadar, Bütün arzı ve vücudunu, Alın terinle. O zaman olur ancak Gerçege, kurtuluşa varış. Sakın umutsuzluğa kapılma İşte o zaman güçlü olacaksın, Güçlü olacaksın ki bütün zorluğu, Bu güç ve irade ile aşacak, Gerçek huzura dalacaksın. Ben neyim deme kendine Sen işlenmemiş cevher, Sen sönmeyen bir ateş, Ve daha ötesi, Rabbimden sana verilmiş, Akıl ve nefisten mürekkep, Zerre içinde bir kürresin. Zerreler işlenmiş teker teker, Zerreler kürreye eşlenmiş Aşmış vücudu ve kâinatı, Onunla olan her düşünce. Mehmet Dumanlı |
Gideceğim buradan
Bütün güzellikleri, umutları beraberimde getirdim. Ahları, ayrılıkları alıp gideceğim buradan. Biliyorum senin baharını, yazını bitirdim, Gidenleri geri getiremem amma, Getirdiklerimi bırakıp gideceğim buradan. Gülen gözlerini, dalgalanan saçlarını, Seviyorum diyerek tebessüm eden dudaklarını, Utangaç çocuk gibi kızaran yanaklarını, Bir daha göremem gidiyorum buradan. Bugüne kadar hep sana bırakmışken hüzün, Şimdi ise yüküm ağır, yolum ise uzun. Hatıralarımdan başka hiçbir şeyi alıp gitmem. Bölebilsem mevsimleri ikiye bölebilsem keşke, Baharlar, yazlar sana, bana ise düşsün güzün. Beyhude bunca çırpınış, dönülmez geriye, Bir ömrü feda ettin benim gibi bir serseriye, Beni affetmezsin amma, dinle bir kez beni Getirdiklerimi al unut gitsin bu serseriyi. 25.04.2008 Mehmet Dumanlı |
Gönülü uyandırmak
Mehtaplı *******den bana ah kalmış, Hicran ruhun derinliklerine dalmış, Gönül yine engin düşünceyle dolmuş, Uyandırmak mümkünmü gönülü bilmem. Ruhum sıkılmış, başımsa hep dumanlı, Eser hasret rüzgarı yersiz zamanlı. Ah biçareyim, deliyim, divaneyim, Gündüz gece oldu, perişan haldeyim, Sevdadamıyım, bilmem hasrettemiyim, Uyandırmak mümkünmü gönülü bilmem. Ruhum sıkılmış, başımsa hep dumanlı, Eser haster rüzgarı yersiz zamanlı. Kabussa bu yaşadıklarım allahım, Yalvarırım bitsin artık sonsuz ahım. Kimseye sitem etmem, feleğe kahrım, Uyandırmak mümkünmü gönülü bilmem. Ruhum sıkılmış, başımsa hep dumanlı, Eser haster rüzgarı yersiz zamanlı. Mehmet Dumanlı |
Gözlerden gönüle
Gözlerden gönüle Bir yoldur bu bilinmez. Sevmen gerek sevmen Sevmeden girilmez. Mehmet Dumanlı |
Göz ve göz yaşı
Gözlerde kalması gerekir akan yaşların Değişmemeli o anlamlı bakışların Her zerresinde bir sır saklanmışken, Gözlerde kalması gerekir akan yaşların. Damla değil damlada umman gözyaşı, Gözlerdir onun tek ve sonsuz sırdaşı, Ağlamamalı, ağlatmamalı gülen gözleri, Gülmek değimlidir gözlerin feri, Gözle gözyaşı bir bütünde erimeli, Gözlerde kalması gerekir akan yaşların. Damla değil damlada umman gözyaşı, Gözlerdir onun tek ve sonsuz sırdaşı, Akmamalı yanaklardan sıra sıra yere, Küsmemeli gözyaşı küsmemeli göze, Dönsün tekrar çıktığı mecraya göze Gözlerde kalması gerekir akan yaşların. Damla değil damlada umman gözyaşı, Gözlerdir onun tek ve sonsuz sırdaşı, Mehmet Dumanlı |
Halimi arz
Kalkmış yol alıyorum Yolcu misali Yüküm ağır, yolum uzun, Kimi zaman üzgün Kimi zamansa yüreğimde hüzün Kimi zamansa ıslanır Islanır iki gözüm. Yokluk, yalnızlık, Daha neler.... Izdırap, tasa..... Yada keder Bütün bunlar belkide Kader. Yaşantım Ölümden beter. Gün doğmuş, gün batmış Yaş otuzbeş, yada altmış Gemiler hep karada batmış Ne çıkar Hayat boş lafmış Adım adım Sona yolculuk var Yada Adım adım Sana yolculuk var Dünya sevgisi boş Olmaz yar İsyanda El, kol, bütün azalar Yüküm ağır bense yetim Bitecek, bitiyor Bittim Kazandım sandım Yittim Ben gel dedim Sense gittin Gidene dön diyemem Diyemem... 16.08.2007 Mehmet Dumanlı |
Hangi şehir
Bir şehirdir burası, Dörtbir yanı çevrili, Bir şehirdir burası, Dört bir yanı çivili. Sabah başlar gündüz çalışanlar için Kavga, Gece hayatında olur hep, Kavga. Gün doğarken bir başkadır, Gün batımında ise bir başka, Burası doymadı daha aşka Burası bir başka. Eskişehir yolundan girersin, Sırası ile Konutkent, Ümütköy, Bakanlıklar, Kızılay, Ulus İstanbul yolundan girersin, Şaşmaz, Yenimahalle, Ulus Her yol çıkar aynı yere. Samsun yolundan girersen Siteler, Dışkapı yine Ulus. Ya Konya yolu dersen, Oran, Balgat, Bulursun Aşti Metroyu. İlk gelen ısınamaz buraya, Ancak derman olur her yaraya, Uzak kalamaz bu ülkede kimse, Uzak kalamaz Ankara' ya. 05.07.2007 Mehmet Dumanlı |
Hatırana Saygı
Bana ilk gönderdiğin, Kartını hatırlıyormusun? Unutmuşsundur herhalde, Üzerinden çok yıllar geçti, Nereden hatırlayacaksın. Ama ben unutmadım, Hatırlıyor ve saklıyorum. Biliyormusun? Ön yüzünde küçük bir ev, Birde dere vardı, Gözlerin belki de suyun, Maviliğinde dalardı, Belkide söyleyemediklerin, Resimde donardı. Arkasında anlamlı bir kaç söz, Belki de ağlamaklı iki göz. Tekrarlıyorsun her şeyi içinden, Lakin! Belli ki yazmaya bulamıyorsun, Yada seçemiyorsun, Anlamlı bir kaç söz? 'Merhaba' diye başlıyorsun, Anlatamadıklarınla, Anlattıklarına, İkinci kelimeyi belliki Belliki çok aramışsın, Tüm duygularına mihenk taşı, Mihenk taşı yapmışsın, ' Sevgili ' Hem sevgi, hem hoşgörü, Her şeyi bir kelimede anlatmışsın, Belkide bu kelimeyle, İfadelere çağ atlatmışsın. Onca güzel sözden sonra, 'Hoşca kalé diye, Mektubu, hisleri, duyguları,...... Bağlamışsın. Bu bir ayrılık mı? Yoksa başlangıç, kavuşmak mı? Sen mutlaka anlatmışsındır, Ama beni ağlatmışsın. Gözyaşlarımla silinmiş bazı yerleri, Gizlidir o yaşta o günün eserleri, Sen ne dersen de, Bu gönül hem seviyor, Hemde serseri. Mehmet Dumanlı |
İnce ve Sessiz
Güvercinleri posta, bulutları kağıt yapsam Akan gözyaşlarımı mürekkep yapıp, Sana sevgilerimi, sitemlerimi yazsam Okumak için sen ne yaparsın bilemem. Saçlarımdaki beyazlığı kar diye alsam Onunla gözlerimdeki kızıllığı kor diye sıksam Avuçlarımda bulutlaşan hüznü sana yollasam Ne söylediğimi anlar mısın bilemem Yılların verdiği yorgunluğu, mola diye yollasam Bu molada gördüklerini değil yaşadıklarımı sorgulasan, Birde buna içimden gelenleri katsam, Halimi arz edebilir misin bilemem 17.08.2007 Cuma Mehmet Dumanlı |
İstanbul
Bir yolculuğa çıkmıştı bir zamanlar Bir zamanlar bu garip kul. Dedikleri gibiymiş, yazılanlar gibi, Büyülü bir fener İstanbul Gündüz bir başka, Gece bir başka, Sevmedim diyene inanmam İstanbul'da aşk bir başka Karadan bir yol, Sudan biryol Kaybolursun, kaybedersin kendini Burası İstanbul. Bulursun kendinde kendini Burası İstanbul. Sular kuçaklamış karaları Sarar en derin yaraları Uzak tutma burda araları Çünkü burası İstanbul. Mehmet Dumanlı |
İstemiyorum
Aşkı bilmeyen, Gönüle girmeyen, Candan sevmeyen, Sevgili istemiyorum. Mehmet Dumanlı |
İstanbula dair
Bir nefes çekiyorum bir nefes sigaramdan, Bir nefes çekiyorum boğazda İSTANBUL' dan. 04.07.2000 Selimiye Mehmet Dumanlı |
Kararsızlık
Halâ karar vermiş değilim, Neyin güzel olduğuna. Ölümmü hayatı güzelleştirir, Yoksa hayat mı ölümü? Bazan olur deli dalgalar, Kör dumanlar misali, Coşar coşar dururuz. Bazan olur sığ denizler, Engin ufuklar misali, Susar susar dururuz. Bazan olur küseriz, Kırılırız en çok sevdiğimize, Kahrederiz hayata, kahroluruz, Ararız ölümü işte o an. Bazan olur kuşlar gibi, Konarız daldan dala, Sevinç şarkıları söyleriz, Ölümü unutur hayata sarılırız. Karar veremiyorum halâ, Hangisinin hangisinden önce, Ve daha anlamlı olduğuna. Sadece diyorum ki ben, Ölümsüz hayat, Hayatta ölüm olmazsa, Yaşamanın anlamı kalmaz. 31.08.2007 Mehmet Dumanlı |
Kendimi Kandırmaktan
Kendimi Kandırmaktan Artık sofraların bitik mezesi olmaktan, Dumanlı ortamlarda pembe düş görmekten, Deve kuşu gibi kafamı kuma gömmekten, Bıktım bıktım usandım artık. Efkarların dağıtıldığı meyhanelerin, barların, Karısına kızamayan adam olmayan adamların, Parasıyla her şeyi satın alacağını sananların, Kaprisinden bıktım usandım artık. Kendisini dev aynasında görenlerin, Olduğu gibi değil istediği gibi görünenlerin, İçmesini bilmeden içerim deyip içenlerin, Sarhoş olmasından bıktım artık. Karanlık kuytu köşelerde yaşamaktan, Yaşadığımı sanıp kendimi kandırmaktan, Yüreğim kan ağlarken gülmekten, Gülerken ağlamaktan bıktım artık. Bıktım artık yalanlarla dolu bu hayattan, Ya yaşamalıyım geri kalanı yeni baştan, Ya da bırakıp çekilmeliyim bu yarıştan, Bıktım artık kendimi kandırmaktan. 09.06.2008 Mehmet Dumanlı |
Kendimi arıyorum
Bir ben vardı bir zamanlar bende Bu ruhta, bu nefeste, bu bedende, Şimdi çok arıyorum, ben o beni Bu dünyada, bu hayatta, bu vucutta. Ankara |
Kim bilir
Halâ kulaklarımda seslenişinin yankıları duruyor, Ah, bilemiyorum duygularıma aklım neden gem vuruyor, Sev sev diye bir ses içimden bir coşkuyla dilime gelirken, Neden gönlüm halâ hareketsiz, çaresiz öylece duruyor. Korkunun faydası yok ki anlatmalıyım biliyorum, ancak, Bu suskunluk, bu hareketsizlik acaba nereye varacak Belkide alevlenmeyen sevgi, karşılıksız bendeki bu aşk, Kimbilir belkide kalbimde benimle sessizce son bulacak. 16.08.2007 Mehmet Dumanlı |
Kimine göre
Kimine göre Bir yol ki bu kimine göre uzun Kimine göre ise mevsimler güzün. Kimi zaman neşeyle güler gözün, Kimi zaman ise sadece hüzün. Bir yol ki bu kimine göre hep yalan, Var diyorlar birazda sen oyalan. Kimine göre bahçe güller açan, Kimine göre ise mevsim hep hazan. Bir yol ki bu kimine göre çile, Kederden ötüyor diyorlar bülbüle. Kimine göre ise lades bile bile Kimine göre ise taklit yada hile. Bir yol ki bu kimine göre kısa, Akıl daneliği değil, hisseden kıssa. Kimine göre ise ömür hakikaten kısa, Kimine göre ise akıbet, ilahi yasa. 03.06.2008 Mehmet Dumanlı |
Kimlik
Üflemenin Fırtına Kopardığı Bir Zamanda Fırtımalarla Başladık Biz Bu Yolculuğa Ardında Binlerce Yıllık Tarihi Bırakıp Anka Kuşu İle Kanatlandık Varlıkta Yokluğa Asıl Yok, Ced Unutulmuş, Ati Hiç Yok, Yok Var Benlik Yitirilmiş, Bedeni Terketmiş Cansız Ceset Var Ya Bu Bedene Biçilen Kaftan Hayal Kumaşından Halâ Rüyada Yaşayıp Hayattan Masal Anlatan Var. Sizin Yalanlarınız Bitmez, Lakin Benim Yetmez Nefesim Sizin Çatlamış Ar Damarınız, Benimse Müsaade Etmez Nefsim Sen Kimsin, Kim Bunlar, Ben Kimim, Kimsiniz Siz Üfürükten Fırtınaya Kapıldık, Fırtınayı Kim Dindirsin. Mehmet Dumanlı |
Komşu Kızı
Komşu Kızı Önceleri çocukluk deyip geçiştiriyordum, Nede olsa aynı mahallede büyümüştük, İlk okul orta okul derken lisede dahil, Aynı okulda, aynı yolda yürümüştük. Zaman onu genç ve güzel bir kız, Beni ise tığ gibi bir delikanlı yapmıştı, İşte o günlerden bir günde içimde, O bakışla ilk kıvılcım yanmıştı. Önceleri bir anlam veremedim ne olduğuna, Hayır diyordum ona böyle tutulduğuma, Gelip geçer diyordum gelip geçer, Kendimi inandırıyordum arkadaş olduğuma. İlk önceleri bakışlarla çözmeye çalıştım, Bilinmez ki bu duyguya görerek alıştım. Kimi zaman iç dünyamda olmazla yarıştım, Olmazlarla oldu bu iş olmaza alıştım. Biraz daha içimde yer aldı bu duygu, Hasretlik oldu gözlere bu sayede uyku, Sevgi, aşk, arkadaşlık, komşu kızı… Yada olmazlarda olan bir tutku. Uykular düşlere gebe, düşler ona, Yeşil gözlerim ise karanlıkta alıştı ona, Tutuldum tutuldum komşu kızına Bunun adı nedir söyleyin bana. Seviyorum komşu kızını seviyorum, Kendim biliyorum ona söyleyemiyorum, Belli ki kaybetmekten, yada yıkılmaktan, Komşu kızını kaybetmekten korkuyorum. 09.06.2008 Mehmet Dumanlı |
Küçüğüm yada Nihal
Azgın dalgalara kapılmış yaprak misali, Ölümle yaşam arasında mücadele veriyorsun, Eğer yaradan yaşa demişse sana, O zaman ölüm yok, yaşama savaşı veriyorsun. Bilmezsin küçüğüm, kaç gece uykusuz geçti, Bilmem belkide kaç gece uykusuz geçecek, Eğer yaradan yaşa demişse sana, Bunlarda, daaha niceleri geçecek. Bir yol ayrımı, bir girdap, yada öyle bir şey, Belkide bir başlangıç, yada bir varlık ispatı, Daha bitmedi bizce, bizleyin her şey, Yaratandadır son söz, ondadır bunun ispatı. Yapacak bir şey var, benim için sana doğru, Dua etmek yalvarmak, yaratandan seni istemek, Takdir Onundur, kainat nasıl Onunsa, sende Onun, Benimkisi sadece, şükürle seni istemek. Doğum nasıl haksa, ölümde hak ve gerçek, Bu mücadele belki bitecek, belkide sürecek, Zamanın sınırı bilinmez, bizce mechul, Ona gerçek, Dileğim şu ki seni bize Yaratan bahşedecek 24 Aralık 1993 Cuma Mehmet Dumanlı |
Mahkumiyet nasıldır anlatabilsem
Duygular tutsak, sevgiler esir olmuş, Diller susmuş gönüllere pranga vurulmuş, Yollar kısa ancak geçit vermez, Dizler ise dünden yorulmuş. Suçum nedir diye soracak yüreklere, Alev alev korlar sokulmuş. Gözyaşları akacak diye, Gözlere ağlama yasağı konulmuş. Günlere perde çekilmiş gece gibi, Saklanmış en derin kuytulara aşklar, Saklanmış sevgililer, hep saklılar. Gündüz yok hep gece kara bahtlılar Tadılmayacak bu açıyı onlar tattılar. Mahkumiyet sevgiye, sevgiliye, aşka Mahkumiyet içimde, mahkumum aşka, Mahkumiyet dışımda, esaretim bir başka, Mahkumiyet nasıldır anlatabilsem keşke. 03.06.2008 Mehmet Dumanlı |
Medet Ya Rab, Medet Ya Rab.
Medet Ya Rab Ellerimiz hep kirli, kalbimizde ise pas, Yürekler taş kesilmiş, gözlerde kurumuş yaş, Yalan olmuş iktidar, doğru ise paspas Medet ya Rab, medet ya Rab. Güzellikler kaybolmuş, nerede bilinmez, Kapalı gönül kapıları isteseniz de girilmez. Kurudu içimizde sevgi tohumları, Sardı bir anlamsız sıtma bütün duyuları, Yüzümüze vurur oldu menfaat duyguları, Medet ya Rab, medet ya Rab. Güzellikler kaybolmuş, nerede bilinmez, Kapalı gönül kapıları isteseniz de girilmez. Dualar bile yapmacık oldu, hep riyâ, Korkunç kâbusların adı oldu, rüya, Revamıdır bu çile bize reva, Medet ya Rab, medet ya Rab. Güzellikler kaybolmuş, nerede bilinmez, Kapalı gönül kapıları isteseniz de girilmez. Efsunladılar mı bizi birer birer, sıradan, Yüz çevirir olduk yüz çevirir Haktan, Ne zaman vazgeçeceğiz kendimizi kandırmaktan, Medet ya Rab, medet ya Rab. Güzellikler kaybolmuş, nerede bilinmez, Kapalı gönül kapıları isteseniz de girilmez. Kaldırıyoruz ellerimizi semaya dua için, Haktan hak diliyoruz hak, her an için, Ümitsiz değiliz ümit bekliyoruz için için Medet ya Rab, medet ya Rab. Güzellikler kaybolmuş, nerede bilinmez, Kapalı gönül kapıları isteseniz de girilmez. Aç açılmaz kapıları bize birer birer, Seninle gönüllere tüm güzellikler girer, Rütbe yok bu kulun rütbesiz bir asker, Medet ya Rab, medet ya Rab. Güzellikler kaybolmuş, nerede bilinmez, Kapalı gönül kapıları isteseniz de girilmez. Rahmet denizinden bir zerrede bize, Yaş ver seninle ağlayacak kuruyan göze, Çok görme seninle olmayı, seni yaşamayı bize Medet ya Rab, medet ya Rab. Güzellikler kaybolmuş, nerede bilinmez, Kapalı gönül kapıları isteseniz de girilmez. Yaşamadan bu aşkı, alma canımızı alma, Deli edip aşkınla çaresiz yollara salma, Biz ne Ali’yiz, ne Ömer’iz nede Talhâ, Medet ya Rab, medet ya Rab. Güzellikler kaybolmuş, nerede bilinmez, Kapalı gönül kapıları isteseniz de girilmez. 27.08.2007 Mehmet Dumanlı |
Mehmedim
Yiğitsin, mertsin, eşin yoktur cihanda, Sana dur diyemez bir kuvvet bu anda, Kabul edemezsin, ne himaye nede manda Eşin yoktur aslam mehmedim cihanda. Vazifeye atılırsın göz kırpmadan, Aslanlar gibi savaşırsın yılmadan, Ölürsün ve dersin yine ÖNCE VATAN, Eşin yoktur aslan mehmedim cihanda. Nöbet tutarsın sınırlarda, hudutta, Kaleler var senin gibi bütün yurtta, Beklersin biliyoruz binbir umutla, Eşin yoktur aslan mehmedim cihanda. Yağmur, çamur demez kar demez gidersin, Vatana bekçi, çelik bir el, sipersin, Bütün zorluğa gögüs gererek gülersin, Eşin yoktur aslan mehmedim cihanda. Şehitlik yüce, gazilik ona yakın, Hep olacak bu ruhla güzele akın, Yılmaz bekçiliğinde kurtuluş yakın, Seni seviyor, seviyoruz MEHMEDİM. Mehmet Dumanlı |
Neylesin
Bir ömre sığmayan sevgiyi neylesin gönül Aşk ile söyleşmeyen dili neylesin gönül Varlığın ateşinde yanmıyorsa eğer, Baktığında yakmayan gözü neylesin gönül. Umut yolculuğunda umutlar çıkmıyorsa Gönül umupta umduğunu bulamıyorsa, Sevginin sesine dilden cevap gelmiyorsa, Sevgiliye seslenen dili neylesin gönül. Boş birkaç sözmü, hasretlikmi bilemiyorsa, Çok sevdiği halde gönüle giremiyorsa, Duygularını kelimeye dökemiyorsa, Kendisini aşamayan aşkı neylesin gönül. 21.06.1996 Mehmet Dumanlı |
Nokta
Tanımak, Neyi? Ne kadar? Niçin tanımak? Belliki bir kargaşa, Belliki bir soru işareti var, Bana sorarsan, Seni senden, Senden daha çok tanımak. Görmek, Neyi? Ne kadar? Niçin görmek? Düşündüğünü mü? Düşlediğini mi? Yoksa! Görmek istediğini mi görmek? Sevmek, Neyi? Ne kadar? Niçin sevmek? İçten geldiği, Gönlün, hislerin, Bu yolda eridiği, Duyguların, göz yaşlarının, Sellere döndüğü, Bir sevgiliyi, Mevsimsiz mevsimlere kadar, Kısacası... Ölene kadar sevmek, Ölümüne sevmek. 31.08.2007 Mehmet Dumanlı |
Ne Yazıyor O kağıtta?
Kalktı oturduğu yerden, Kalktı ağır, ağır, Yükümü ağırdı! Yoksa… Kendisimi bilinmez. Sıcaklığı sinmişti, Oturduğu kuytu siper yere, Halâ sıcacıktı, Kalbi gibi kendi gibi, Oturduğu kuytu yer. Dikildi dağlar gibi Dikildi. Karşımda duruyor, Bir taraftan bakarken uzaklara, Bir taraftan da ellerini oğuyor, Derin bir nefes, Bir hayattan Bir sigaradan, Durmadan çekiyor. Kim bilir belki eski bir sevgili, Yada eskimeyen… Belki de birkaç söz, Yaşadıkça aklından silinmeyen. Birden elini soktu cebine, Karıştırdı cebini, Gelmişti herhalde eline, Çıkarttı birden elini, Bir kağıt, kağıt ki Rengi uçmuş buruş buruş, Birden büküldü dağ gibi duruş, Bilmem bu kalbe kaçıncı vuruş, Yutkundu yutkundu…. Kaşlar çatıldı alın kırış kırış. Yaklaştırdı gözüne, Yaklaştırdı, Aradan çıkarttı tüm yabancıları, Yapıştırdı göğsüne. Yüreği kabarmıştı, yüreği Deli dalgalar gibi, Vuruyordu yüreği Göğüs kafesi dar geliyordu, Kafeste cana dar geliyordu, Boncuk boncuk ter boşandı, Açık alnından, yanaklarına doğru, Kıvrıldı çelik gibi ayaklar, Belli ki ayak bağları boşandı. Çöktü olduğu yere, Çöktü, Omuzları…. Dağlar gibi duran başı, Çöktü. Düştü elinden kağıt parçası, Düştü yere, O görmedi, göremedi, Ben kağıda baktım, kağıtsa bana, O ağlıyordu, gözleri yaşlı, Benimse aklım takıldı kağıda, Uzattım elimi korka korka, Uzattım kağıda, Sıkıca elimde tuttum, Sanki ben o anda kendimi, Kendimi unuttum. Ya kağıtta anlayamacağım Ya da anlatamayacağım.. Bir şey varsa? Tüm gücümü topladım bir noktaya, Baktım baktım kağıda, Yoktu! Ne yazılı bir şey, Ne de bir işaret. Şaşırdım! Sordum dağ gibi duran, Tuz gibi eriyen, Arkadaşıma, Sordum ne var bu kağıtta diye? Dalgaların kıyıyı döverken çıkarttığı Bir ses çıkartı ağzından, Ağır ağır…. Yorgun, takatsiz, güçsüz gibi, O kağıtta benim hayatım yazılı O kağıt benim ömrüm, Boşa geçmiş,boşa geçmiş ömrüm. Hayatım gibi o kağıtta boş Benim ömrümde boş. Dedi zorla, zorlanarak. Soğumuştu kuytu köşesi Soğumuştu bu alev sıcağında, Yeniden oturdu kalktığı yere, Kağıtsa öylece kaldı kucağında. 28.08.2007 Mehmet Dumanlı |
Olmadı
Bir rüzgar sürüklüyor karanlık *******e beni, Bir rüzgar sürüklüyor bir rüzgar beni Açılmamış gonca misali, daha görmeden seni, Bir rüzgar sürüklüyor bir rüzgar beni Sağa sola uçuşan yaprak misali, koşuyorum, Koşuyorum amaçsız bir menzile durmadan Ağlamak, gülmek, unuttuğum her şeye doğru, Bir özlem duyarak uzanan yol misali koşuyorum. İstikamet, sürât, hedef neler diyorum neler, Güç yok, güneş yok, hele takat hiç kalmadı Gidiyorum dolu dizgin, ufuksuz karanlıkta geçmişe İz yok, hatıra yok, ses yık, sen hiç olmadı. 16.08.2007 Mehmet Dumanlı |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:49 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.