![]() |
Hep
Duvar içinde duvar Her taşı beni sınar İnsan hep benliğini Eksik yanında arar Hacer Esma Yüksel |
Hey
Gülmeyin yüzüme hain seneler Bıktığım bir ritmin gölgesindeyim Mazinin atiye serenatında Geçtiğim hislerin ötesindeyim Hacer Esma Yüksel |
Heyhat
Bir acayip harabat Başlıbaşına hayat Islak kaldırımda iz taze Ruhuma yapışan bayat İçtenlik hint kumaşı Karakterli bir sanat Yok zerresi sende Ne yazık, heyhat... |
Heyhat2
Bir tatlı tebessümün pembeden gizemidir Bana zehri şerbettir diye tattıran hayat Gün olur devran döner bahar kışa küsermiş Tebessümler de baki kalmazmış heyhat Hacer Esma Yüksel |
Heyhat3
Cisminden ki ruh etmişse feragat Nafiledir mucize-i ab-ı hayat Heyhat,heyhaaat,HEYHAT Hacer Esma Yüksel |
Hırsız-Polis
Seni sana küstüren o beter sancılardan Yüreğinin en paslı yamacına sızacağım Benliğini çürüten dehşetli acılardan Seni hırsızca çalıp,polisce kızacağım Hacer Esma Yüksel |
Hırsız Var
Seni ta benliğimden kazıyarak aldılar Ömrümü, nefesimi, canımı çaldılar Sonra ganimetleriyle koşar adım kaçarak Kapkara bir denizin sularına daldılar Hacer Esma Yüksel |
Hicran
Her ne yana baksam acı bir hicran Günün rengi soluyor gönül iklimlerimde Hicranım derin yara kurudukça kanayan Gülümseme yüzümde,ölüm iliklerimde Geçmiyor ömrümden hüzün bestesi Çekmiyor elini bağrımdan gurbet Sevginin içinden doğan her çile Sevginin içinde taht kuran nefret Alnımı taşlarla yorasım gelir Kanadıkça soğur teri hüznümün Beni benden alıp giden de nedir Değeri yok gerçeklikte düşümün Hacer Esma Yüksel |
Hicran2
Hicran her zerremde Sanki apayrı bir dev Kurumuş dimağlardan Arta kalan son alev Hicran ki gönüllerde O deli ve çapraşık O yine çıkmazlarda Hain sahtekar ışık Sinsice sokularak Canın içini yakan Ruhlardaki neşeyi Sonuna dek kurutan Her bir lahza aleve Ayrı yüzsüzlük eden En ufak kıvılcımda Hemen orada biten İçteki heveslerin İstisnasız katili Dehşetli bombaların En son kesilen teli Böyle sürer bu gidiş Ama dinmez hiddetim Aslında uslanarak Kırılmalı şiddetim Çünkü yakışmaz bana Ona bunca hakaret Bakıyorken aynadan Hicran denen siluet (1999) Hacer Esma Yüksel |
Hiç
Zaman neye ilaç ki Tahammül kurumuşken Hiç tomurcuk biter mi Katoklaşmış bir küften Hacer Esma Yüksel |
Hiç2
İzinde bulduğum hazinliğin ritmini Bana hangi aşina bakış olur gösteren Her yer gridir artık, her ses ise çığlık Herşey biraz eksilir değerinden Hiç gölete bakar mı Bir kez ummanı gören |
Hiçlik
Öylesine dalmışım hiçliğin bestesine Hiçbir pınar ruhumu hiç gibi yıkayamaz Varoluş gömülürken hiçliğin gövdesine Varlığım bundan öte tatlı huzur bulamaz Hacer Esma Yüksel |
His
Ne bilendir çözen, Ne de gören Hissedendir, hisseden Ama biraz öteden Ama ücra köşeden... Hacer Esma Yüksel |
Huşu
Sırların ötesinde sır olanlar yatıyor Bir huzur ülkesinde tüllenir nefesleri Bir damla yaş,huşu içinde savaş Onların derdi bize dair elemleri Hacer Esma Yüksel |
Huzur
Çok semalar serindir varlığının lütfuyla Lütfunla aydınlıktır elemlerin sabahı Ufkunda doğan güneş aydının ecesiyken Tebessüme çevirir içten dökülen ahı Bir tuhaf neşe olur saklanmış gölgesinde Sanki her yer derinden bu şölene katılır Böylesine huzurken ötelerin ötesi Bu gölgenin dibinde binlerce yıl yatılır Hacer Esma Yüksel |
Hükümsüz
Kefenden gelinlikle katılınca düğüne Hükmü kalmaz ecelin ne geceye ne güne Hacer Esma Yüksel |
Hükümsüzlük
Geçecek hızını alarak benden Geçecek kendinden kuytu köşeler Boyası dökülmüş ikinci elden Zamanı hapseden kırık şişeler Pamuk ipliğinden hükümler gibi Tıpası ucuna bağlanmış yürek Dingin ezgilerden bir ninni sanki Kıpırdanır durur acı çekerek Hacer Esma Yüksel |
Irak
Haydi bırak herşeyi Bırak sevdayı bırak Ol olabildiğince Iraktan öte ırak... Hacer Esma Yüksel |
Izdırap
Büyüyen kahrımın yol açtığı ızdırap Her gün ayrı yol oup serilince önüme Bedenime yansımayan bir sevdanın azmiyle Yüzlerce kez diz çöker,diz çökerdim önüne (1998) Hacer Esma Yüksel |
İdare
Yarınlara kalsın hep umutlar Terkedişler çeksin sevdanın ipini Ayinesi su ise vefakarlığın Görür gibi yap görmesen de dibini Hacer Esma Yüksel |
İddia
Anmayacak adını bir kez olsun şu dilim Şu dilim sitemini sana duyurmayacak Teselli olur diye varlığının gölgesi Serinden iklimine asla buyurmayacak Hacer Esma Yüksel |
İdeal
Avare dergahına ilk yüz sürüş değil bu Değil bu serkeşliğin ilk en vakur adımı Leyla'nın hatırına çölleri dümdüz edip Mecnun'un ta yanına yazdıracağım adımı Hacer Esma Yüksel |
İklim
Kaybetmek elemini yaşayan ayazlar Hep karalar giyinir düşman olur beyazlar Ruhların ikliminde kışlar olur hükümdar Zincirlere vurulan kölelerdir ak yazlar (Temmuz 2006 Tophane) Hacer Esma Yüksel |
İmtihan
Garabeti içinde saklı bir zindan Alınan her nefes yaşanan her an İhtimale üzülme,imtihanı an İmtihanda her soru başlı başına insan Bu sual pek yaman gayet haddiyle yaman Çözer ancak sıyırıp özüne inip yanan Hacer Esma Yüksel |
İnat
İtiraz kabul etmez bir halde Mecnun gibi yıllar yılı bekledi Görürsün sel olur dediği o kütle Dehşetli bir inatla bir damla erimedi Hacer Esma Yüksel |
İnat2
Düze inen yolların inadına koşacak Kırık basamaklardan deli gibi köhne zevk Rekabet meydanında bayrağını açacak Rutubetli sandıkta sararan nadide renk Hacer Esma Yüksel |
İnatçı
Bir bitimsiz rotada bitmeyen seferdeydi İçimdeki vadiden yola çıkan kervanlar Sebat edip dönmeyen bir garip neferdeydi İstikamete dair derman misal fermanlar Gittim gittim yıllarca fermana aldırmadan Bir kez olsun durup da başımı kaldırmadan İnattan bir istikrar hasıl oluverirken Garibin fermanına yüreği çaldırmadan Hacer Esma Yüksel |
İnatçı2
Bir köhne ızdırabın yakacağım ucunu Dumana boğulacak yedi alem ne varsa Binler sene sürünüp seveceğim suçumu Hafakanlar ruhumu yılan misali sarsa Hacer Esma Yüksel |
İncelik
Şahlanan zamanların bildik çığlıklarında Tümden giden alemin belirgin izleri var Asalete yapışık tahtadan gölgelerde İncelik koyu kilden vücut bulmuş bir duvar Hacer Esma Yüksel |
İnci
İncidir süzülen Latifçe Hüzzam demlerinden O nazenin yaş İner yavaş yavaş Bulur yürekteki yerini Rikkat kanatlarıyla Tamamlar seferini... Hacer Esma Yüksel |
İnsanlık Dilencisi
Haykırmak isteyip de Haykıramayan bir adam Çıkmış saatlerce dolaşmış İçindeki her neyse Böyle daha çok taşmış Sanmış ki anlaşılır Biri anlar da elbet Der şu dertlerini Artık bir yere devret Çıktığında sokağa Etrafında yüzlercesi varmış Tükenen bir umutla Oradan oraya dalmış Pas vermeyen her yüzde O biraz daha bitmiş İçindeki ümidi Duyarsızlık eritmiş Hepsi ayrı bir soğuk Hepsi ayrı donukmuş Hepsinde akan soluk Bireysel bir solukmuş Son bir çaba hatırlamış Bazı geçmiş öyküleri Onların şevkiyle gelmiş Biraz çabası geri Hani Beylerbeyi vapuru Yarım saat beklermiş Çünkü herkes birbirine Lütfen siz buyrun dermiş İnsanlar güleryüzlü Birbirini severmiş Darda kalan olursa Hemen yardım edermiş Yanyana iki esnaf Biri siftah etmese Gelen yeni müşteriye Buyrun yandan alın dermiş Acizliği silinip Bir gayret kuvvet gelmiş O hayaller aklını Esaslı yerden çelmiş Can havliyle koşmuş Beylerbeyi vapuruna Öyle bir tekme yemiş Bağırmış yana yana Vazgeçmiş denemekten Geri kalan öyküleri Çökmüş olduğu yere Öylece kalakalmış Pis dilenci sözüyle Sıçrayarak uyanmış Önünde üç beş lira Bir dilim kuru ekmek Demek böyle olurmuş Değişeni dilemek O an zihninde yine Yeni bir söz yankılanmış HaniYavuz Selim'in Kulağındaki halka Allah ve Resulünün Kölesiyim demekmiş ya Oradan yola çıkıp Bulmuş bir kirli halka İliştirmiş kulağına İnsanlığın dilencisiyim demiş Delinin biri demişler Yıllar yılı böyle kalmış Ah meczup deselermiş Biraz mutlu olacakmış Türlü türlü öyküler Uydurmuşlar ardından Yok malını kaybetmiş Yok yeni çıkmış mapustan Ne bilsinler Onu asıl çıldırtan Olması gerekenle olmayanın Korkunç tezatında yatan İnsanlığın dilencisi Arşınlarmış sokakları Bitip tükenmeyen Uzun yıllar boyu... İçinde hala bir ümit Sessizce haykırırmış Bulacaklar doğruyu Bulacaklar doğruyu... Hacer Esma Yüksel |
İpucu
Bakışlarından anlaşılır mutsuz bir kadın Çaresizliğin gölgesi dolaşır Saçlarında, kaşlarında,bakışlarında En çok ve en çok da bakışlarında Ne de olsa kara bu beyazım diyemez Ve gözler ki onlar yalan söylemez Hacer Esma Yüksel |
İstemiyorum
Bilmek istemiyorum gelecek yarınları Ve ne de koklamak sümbülde baharları Ruhunun bebeği çürümüşken hepten Elbette geçeceksin patikten,emzikten Hacer Esma Yüksel |
İşte
Bir camın buğusunda şekillenen hayalim Buhardan olmasaydı kalırdı belki daim Hacer Esma Yüksel |
İşte2
Bir hüzün perdesinde şekillenince yapı Neşeli bir tınıda asla çalmaz ki kapı Hacer Esma Yüksel |
İtaat
Süzülen bir damlanın hayalinin ucuna İşledim ben bir ömrün titreyen çilesini Katiyeti silerek hazne-i lügatımdan Severek kabul ettim hayatın bilesini Hacer Esma Yüksel |
İyimser Şiir
Bir anda aştığım beter elemi İçimdeki ümide armağan ettim Şevkatli sinesinde aklarken onu Karadan,kederden elimi çektim Bembeyaz baharlar kondu sineme Altından halelerle bularak yolu Ümit ki çiçeğim hakim mevsime O sebep yayılan bu ferah koku O sebep taptaze bu yorgun doku Hacer Esma Yüksel |
İz
Geçen zaman ardında izleri sürükledi İzlerle belirlendi bir ömrün hikayesi Mürekkep anılardan damıtılan elemdi Damladıkça can buldu hikayenin nefesi Küllenmiş hatıradan inşa oldu bir hayat Hüzün,acı,elemdi derununda yeşeren İzlerin beşiğinde şekillendi bir sanat Müteessir yüreğe okundukça zor gelen Hacer Esma Yüksel |
İzafet
Durumlar ahenginde nasıl izafi zaman Bazı anlar bir sene,bazı senelerse an Hacer Esma Yüksel |
Kabulleniş
Seni bir derenin akışlarında sevdim Deli gibi boşandı gözü kararmış sular Uzak bir hayal gibi dönüp arkama baktım Artık dere değildi bu kabaran duygular Neydi bir güruh gibi boşalıp coşup gelen Neydi aciz ruhumu en derinden titreten Bir alev olsa bunca etkili mi olurdu Bir volkan olsa ruhu böyle mi kavururdu Gözlerim donup kaldı o en deli gecede Hiç çıkmayan sesimde bir şey vardı tuhaftı Zorladım da sen çıktın ilk dediğim hecede Gözlerin neden bana ah öyle derin baktı Neydi beni durmadan hep sana, sana iten Neydi deli gönlümde gonca misali biten Bir mıktnatıs olsaydı anca böyle olurdu Bir can ki her solukta seni de hep solurdu Donan ruhum dün gibi hala benim içimde Hiçbir şey değişmedi tuhaf zaman akıyor Ah gece, ah o gece, ah o en deli gece Hüzün ile tevekkül birbirine bakıyor İsyan değil Allahım binlerce şükür sana O mutlu biliyorum kavuştu Yaradana Kızma nolur Allahım halimden sen anlarsın Bırak bu gönlüm ona şu halimi aktarsın Bilseydim yine sana ben böyle vurulurdum Bilseydim kurşunları set olur durdururdum (1998) Hacer Esma |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:50 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.