![]() |
III/Sevgili
‘’Karalar giymiş kadın, karalar beyazdan daha zalım Düşür döşünden sancılarını,gün olur beyazlar yazın,, bir yaz mevsimi, göğün en mavisini verdim sana tuttuğumda ellerinden, kalp bıraktın avuçlarıma ben beni demedim seni dinledim, her atışın da kan kırmızı karanfilleri derdim,soyundum yalnızlığına deniz oldun, balık oldum,daldım soğuklarına her köhnesinde kuytularının, korktum çocukluklarla her sığlığında, bakındım, sana dokundum rüzgarla uzaklardansın,uzaksın, uzaklar anlamsızlıklarım da kaç adımlıktır yolların, kaç dağ aşılır göçmen kuşlarla kaç kanat çırpımı sana gelmek, kanadı kırık turnalarla Ege’nin tüm kahramanlarını, verin bana Akdeniz’in tüm korsanlarını,salın bana Truva olur sızarım sokaklarına Ali Gençay |
III/Zaman
Kızıyorum zamana Tüm şarkılar benden önce söylemiş seni Yinede dudağıma düşürüp en senli ezgileri İçiyorum kelimelerden hasretini Şairler kaleme almış, Yazmışlar en güzel dizeleri Keşke diyorum onlardan önce yazsaydım seni Zaman hep erken kalkıyor benden Yüzünü yıkıyor güneş ışıklarıyla Bad_ı saba okşuyor saçlarını Yine geç kalıyorum Birileri anlatıyor,eyvahlar kopuyor içimde Yine pişmanlıklar,sövüyorum zamana Acı biberler sürüyorum dudaklarıma Uslanıyorum,uslanmıyor yine zaman Vuruyor yine hep arkamdan Tek *******i yakalıyorum seni Yastığım mekan, ölüyor gecede zaman Düşler başkaldırıyor gelmişe,geçmişe Düşlerde bitiyor,gece yeniliyor Kaybeden ben,sövüyorum yine Acı biber kesmiyor bu seferde Görüyorsun işte,zaman yeniyor hep beni Ali Gençay |
IIII/Acı
Saydım saçımda aklarımı Görmezsin aynada saklı bakışlarımı Direniyor, kıvranıyorum Vuruyor sancı şakaklarımı Arkadan düğmeli gömleğim Kolları önden bağlı Ah bir çözseler delirmeyeceğim Delilik beynimde değil yüreğimde saklı Yırtıyor göğsümü aldığım nefes Kaburgalarımda çatırtı Girmesin *******ime uyku denen heves Mıhladım göz kapaklarımı Yalan her şey Gerçek bakışlarda saklı Süslenmiş kelimeler, cümleler Yok ki dilin kemiği, kalemin aklı Ali Gençay |
IIII/Düşlerin sonu (çıldırış)
hadi tut acılarımı,tuta bilirsen karaçalı,deve dikeni batar bedenine kanar ellerin tütünlere bele,dola tül bendine yanar yüreğin at zemherine hadi bak gözlerime,baka bilirsen karayı giyindiler gece gibi altın vuruşun damarlarıma kıvranıyorum acılarımla ramak kaldı çıldırmak üzereyim hadi bağla deli gömleğimi sarı odalara kapa beni delirdim say varsa çomağın sakla yoksa! ! dokunma bana ve sakın acıma hadi cesaretin varsa son kez bak gözlerime yıldızlar biriktirdim sana sök bakışlarımdan tak gerdanına ama sakın! ! gözlerimden geceyi çalma Ali Gençay |
IIII/Gece
I- Günleri sundu tanrı *******iyle Var gör sen Zamanı sırtına saranları Uyuma! ! Unutma gece düşlerini satanları Ben alamam Değeri kat,kat azalanları II- Sevmedin değil mi? Yüreğine düşen kor değil Ateşi körüklenen şehvetindi Sevme! ! Aşk ateşi yok eder *******ini Yaşamayı becermezsin ki Gündüzlerin geceye gizlediği gizemi Sen! ! Nerden bilesin ki III- Oysa ben Hiç becermedim sevmemeyi Her gece sakladığım düşleri Çıkardım yüreğimden Bir,bir sıraladım dizeleri Görme! ! Zaten gözlerin Beni hiç süzmedi ki IIII- Al işte! ! Simsiyah pelerin giydi gece Ne kadar gizemli Kareleri çapraz bilmece Çözme! ! Bilinmemeli bende ki Yukardan aşağı Kaç hece IIIII – Gidiyorum Kal şehvetinle Seni senle bilenlerle İnan! ! Dönüp bakmam gözlerine Düşme peşime kayıp olursun Karanlıklar içinde Yine de kıyamam Dayanamam hasretine Ali Gençay |
IIII/Isyan
ruhuma üflenen ateş almazsam, yüreğimde ayaz keseceksin alsam yokluğunla eriteceksin seni seçtim ben yarim sensin zoruma gidiyor hayat yüreğimde sen, yatağımda yabancı ten göz kapaklarım hiç kapanmıyor uykularım kaçıyor arasından tenimde acı bir titreme baksa biri gözlerim suçlusun dercesine suçluyum evet hayat denen sahnede rolümü oynadım en artistçe oysa ben seçmedim yar sen nerdesin yüreğimde sen, yatağımda yabancı ten çaresizim yar anla beni senden gayrisi haram bana ******* boyu düşlediğim rüya bitmesin, gün doğmasın sabaha istemiyor ne mal ne mülk istediğim sen, gayrisi el bana sen sevdim ben yarim sensin yüreğimde sen, yatağımda yabancı ten istersen aç yüreğimi bak ölürsem mezarım dar bana tutsan ellerimden yar çeksen alsan beni hayattan kul köle olurum sana gücüm yetmiyor yar acizliğimle sevmek ağır bu cana sevdiğim sensin gayrisi haram bana yüreğimdeki yar yatağım derya olsa dar bana Ali Gençay |
IIII/İsyan
II- Eşkıyalara terk ettim isyankar ruhu Elimde kalan,yaşamışlığın güruhu Kırlangıçlar korktu kaçıyor semadan Hazanı çağırmadım,sevmem füturu Zamanda içinde birikir acı denen tortu Takılır boğazına,yutulmaz bir damla su Yaşamak inada bindi,boş karavanam Düş şafak defterimden her nefesi,soluğu Boş masam,ıslak kağıt kalemim kuru Yazarsam delinir mi teni,korkum bu Sebebim gece,eyvahım kara sevdam Cezam kimseyi sevmemek bana hak bu Ali Gençay |
IIII/Sen
Vur! ! Yumruğunu bağrına Acın gizlendi kaburgana Derin içler çek,ağla Çığlıklar fırlat boş odana Feryadın değer Belki arş_ı alaya Farelerin kemirdiği yastığın Güvelenmiş mintanların Kenarı kopmuş fotoğrafların Palazlanmış sevdaların Sıkış sen de zamanın arasına Bak dünyandasın Kendi krallığın,halkın Soytarıların İpekten kumaşların Kaftanlar giyin kuşan Aynalardan daha çıplaksın Uyanıp, uyanıp yattığın Uykularındasın Sevdanı anlat ozanlara Onlarda anlatsın Gezip tozanlara Gün olur dinlersin masalını İnanmazsın yaşanılanlara Ben miyim? Ne kadar garip Uymaz bunlar bana Evet sensin Zamanın ardından kalan Bir boşluksun Yolma saçlarını Saldırma hiç boşuna Saltanatın yıkıldı Çırılçıplak Mahluksun Ali Gençay |
IIII/Sevgili
Mavisinde dans edelim sevdanın,makam raks vursun Derinlerine dalalım aşkın,ten kavrulsun zevke dursun Gök kubbe yarılsın sevdiğim sevişmeliyim mevsiminde Boşalmalı sağanaklar,tenim yeşermeli aşk çiçekleriyle Bırak uzak olsun kahırlar kadehler,meyler devrilsin Yumma gözlerini gece yıldızlarıyla masamıza dizilsin Üşüyor musun? neden titrer dudakların,ürperir sesin Hadi yaklaş bana sevdamın ateşiyle yüreğin alevlensin Vuslatı hiç düşünme geçmişten alsın gelecekten çalsın Şarkını söyle sazendeler,sazlar şaşkınlıktan apışıp kalsın Kıvrak bedeniyle zaman eşlik etsin cümbüşe oyalansın Bakma saatine gitme yok varlığınla ruhumu okşayansın Demedim ne kadar çok sevdiğimi sen bunu duymayansın Kaldır kadehi sana sunulmayan aşk dudakta yağmalansın Bitirelim geceyi ele,ele ağır aksak sokaklar adımlansın Şafağı sökelim seninle gece bizden köşe bucak saklansın Ali Gençay |
IIIII/Acı
Bakın! Bana bakın Yaktım gözlerimdeki narı Yüreğimde yaşamın efkarı Tenimde çıldırtan kaşıntı Nafile yedim, bitirdim tırnaklarımı Alan var mı satıyorum Paha biçemediğim anıları Çıkarıp pahalı ayakkabılarımı Yalın ayak yarıyorum şehri Yarıyorum! Ucuz pazarlıklar kaldırımlarını Sürüye dalan kurt gibi Etleri beton, şaraptan kanları Parçalayacağım sevdiğim insanları Acı! Acı üstüne acı Tüm nağmeler kulağımda En ağlamaklı arabesk tadı Baba kızına sövüyor Ana rahmini deşiyor Küçüğüm ben, küçücük Yok ki çocukların günahı Ali Gençay |
IIIIII/Acı
Almış başını gitmiş yıllar Ardında bıraktığı beli bükük duygular Gözlerimde uçurulmuş umutlar Masamda okunmamış mektuplar Tenimde buruşukluk Yüreğimde gam var Bilmiyorum, sormayın hesabını Hayatın kalmadı bende anlamı Sevda, aşk dese de şarkılar Raks eder bedenim Ruhumda hep figan var Heceler, kelimeler, anlamlar Beynimde susmayan adamlar Yargılıyorlar hislerimi Geniş kırmızı yakalılar Mıhlanmış damağıma dilim Dudaklarımda prangalar Ne olur susun diyeceklerim var Bir, bir ölüyor içimde itiraflar Terk edin beni, gidin acılar Korkuyorum! Karnımda intihar sancısı var Doğmadan güneş Ağlıyor yitmişliğime yıldızlar Sanki olmasam ben Gülecek insanlar Ölüm korkmuyorum senden Çürüyecek benden öte ruhum var Ali Gençay |
Istanbul'a
gün doğarken bir sızı var yüreğinde istanbul'un pare pare har yanı heryanı kızıl ateş kan kırmızı bir kadın gibi sevdiğim o yedi tepeli heybetli şehir acı çekiyor görüyorum hissediyorum seni ey sevdiğim şehir ey ıstanbul ellerimi uzattım ama dokunamadım sana kandillerle aydınlanmış gecenden sıyrıldın uyandın kanla kızılla ey sevdiğim şehir ey ıstanbul yüreğine ektiğim sevda tahumlarım var her tepene gömdüğüm masallarım sevdiğim var sen yıkılma sen ayakta dur ey kadın gibi sevdiğim ıstanbul sana ihtiyacım var..... 20.11.2003 a.gencay |
Istanbul Gibi
her karakışını gögüslerim,her dem ayazını çekerim,her sokağında adım adım büyütürüm sevdanı.Eyüp'te köşe başında,elimde izmarite dayanmış sigaram ve o koca şehir Istanbul.Yaşarsın beni yaşatırsın kendini.Adımlarla bölünür,köşebaşlarında birleşirsin.. benim gibi.. Ne yalan söleyeyim sevdiğim kadın sana benzer hayellerimde,ama O kime benzer bilmiyorum aynadaki haliyle.Gözlerinin ışıl ışıl olduğunu biliyorum.Her dal her dam arasından sıyrılıp süzülen ışık dolu pencereler gibi.Saçlarının; Sarayburnun'da esen bir yel, tenin kokusu seni yarıp geçen deniz gibi.sesinin; bazen elleri ovuşturarak beklenen 8:15 vapuru yada ekmeği havada kapan birkaç kanat martı çığlığı.herşeyde sen varsın Istanbul'un her kaldırımında adımlanır,her köşe başında düşlenir gibi.. senin gibi.. |
İçimdeki Sen
seveceğim seni bir kez bile söylemeceyim sevdiğimi ateşler yakıp sahilde içime çekmeyeceğim isli nefesini sabah balıkçılar uyandıracak beni birde polis sirenleri korkma ele vermeyeceğim seni uzanıp boylu boyunca tenimde deniz kokusu parmaklarının arasında saçından bir kaç tel söylemeyeceğim gecemi sonra terk edip en sevdiğim şehri yakmayacağım senli *******i dilimi sıkıştırıp dişlerimin arasına asla söylemeyeceğim seni çok sevdiğimi küçük bir boyacı çocuğu boyayacak iskarpinlerimi gözlerime dalıp, isteyecek bendeki seni okşayıp başını, anlatmayacağım ona sevgiyi cebimde senden kalan bozukluklar kaldırımı yakacak parlak ruganlar ökçelerimdeki ses ele verecek sensizliğimi elinde kan kırmızı kınalar yalvaracak sakız çiğneyen falcılar uzaklaşıp kıyından asla fallarda beklemeyeceğim seni iyice yıkamamışım saçlarımı omzumda yığınlarca kepek gözler garipseyecek adama bak, kar yağmış omuzlarına yaz vakti soracaklar nerelisin sen hemşeri bilmeyecekler senin yaşadığın şehri kimse bilmeyecek sen bile söylemeyeceğim seni sevdiğimi yavaş, yavaş terk edecek sevdiklerim kesilecek ısırmaktan kangrene çevirmiş dilim işte söyledim sana asla söyleyemeyeceğim seni İstanbul kadar sevdiğimi |
İhtiyar
Kakülü alnında,altından taç perçemin Nasıra verilmiş kocatan kahır senelerin Yok şimdi ince parmaklı kınalı ellerin Yıldız doğmuş ay gecede şenliklerin Sırtlanlara verilmiş miskler kokan bedenin Yok şimdi zifirin karası şehvet *******in Karanfillerin, saksıda mor menekşelerin Çorağa verilmiş bağ bozumu güz güllerin Yok şimdi kan kırmızı baldan tatlı buselerin Oynamıştı bahçende sabi, sübyan bebelerin Ölüme verilmiş yalnızlığın, sessiz *******in Yok şimdi açılmamış sinen, gonca göğüslerin Odan dört duvarın kapalı pencerelerin Işık huzmesi arama, kaybolan gölgelerin Yok şimdi ışığında uçuşan pervanelerin Bir nefes, seneler süren saatlerin kulağın kapıda yok mu? gelecek demelerin Yok şimdi bekleme ölümden başka gelenlerin Ali Gençay |
İkiye Bir
iki adam bir silah iki el bir tetik rulet döner lahavle gözlerde hayat iki film bir matinelik ölüm bir an iki hecelik iki hırs bir öç hayat seten taşı döner iki ten bir göç kurumalı terledi avuçlar yada tetiğe bas son bulmalı kıvranışlar |
İmkansızım
Aşk çoktan bitmişti İsa çarmıha gerildiğinde Ağzımın içinde sakladığım vesveseler Açsam dudaklarımı isyanım filizlendiğinde İnanılmayacak bilirim Mucize gerekmez, tanrısaldır sevmeler Halen inatta aşk diye beynimin içinde Kelimeler/kelimeler/kelimeler Kaybolmak var yazdığım her hecede Her mısra bitimi sil baştan yaşamak Korkutuyor beni yeniden sevmeler Korkutuyor artık şiir yazmak Doktor tavsiyesi; yorulmuşum Yasakmış bana aşık olmak Bunu hiç hak etmedim deyip Sövmeler/sövmeler/sövmeler Güvercinler uçuşur boşluğumda Kanat seslerinde ürkek/korkak uğultu Tumanına işenmiş çocukluğum Saç diplerime işlemiş jöle kokusu Beğenir mi beni tarlada çalışan kızlar Beğenir biliyorum fahişeler Beğenmeseler ne yazar Demeler/demeler/demeler Hatırımda kalan türküler dilimde ‘Elif dedim be dedim, yar ben sana ne dedim’ Ne dedim ki ben, ne deyim Divitime zaten yetmez mürekkebim Hem ben ismini yeni ezberledim Gülüm dedim, ondan mıdır güle benzedin Bir de öpmüştüm gözlerinden Kahretsin! ondan mıdır gidişin Öldürecek bir gün beni bu Gitmeler/gitmeler/gitmeler Anam çift ütü vuruyor pantolonlarıma Gömlek yakalarımda çıkmamış kir Dün okuduğum kitaptan Dünyamı yerler bir eden fikir ‘Herkes kendi için sever’ Bu ben değilim, bu değil içimde aşk Dilimde sesiz /tefsiz zikir Dökülür eteğimden bir, bir Öfkeler/öfkeler/öfkeler Ali Gençay |
İnadına Yaşamak
Şehirler kuruldu dağlara İsyan ediyorum Bir yerlerinden çürüyor dünya Kokusunu duyuyorum Hani yıkılacak ya çatısı güya Ellerim başımın üzerinde geziyorum Annemin ördüğü hırka Cebi yok, korkuyorum Hani alsam dilenciden dua Avuçlarımda kayacak tutamıyorum Babamın ter kokusu burnumda Öyle özledim ki, ağlıyorum Bir el başımı okşasa Gözlerim kapalı sarılıyorum Uçkurlar çözüldü bu mu reva Ten mi, sevdamı çözemiyorum Bir aşığın gözlerine baktığımda Ne garip, kimseyi göremiyorum Yalanlar sıra, sıra Neye inanacağım bilemiyorum En güzel yerinde bitiyor rüya Gecem, koca dünyam, kayboluyorum Kanadı kırık kuşum niyetlensem uçmaya Boyumdan büyük uçurum düşüyorum Adımlasam, yıkılacak dağlar taşlar Gözlerimi kapasam yalandan Kulağımda ölümüme ıslık çalan rüzgar Yinede uçmak,yinede uyumak Yinede sevmek istiyorum Ölümden korkmuyorum Ali Gençay |
İnat
Ardında bıraktığın rüzgarın esiriyim Savurdukça beni,sanırısın sarhoşlar prensiyim Öyküler anlatma bana,dinlemeyeceğim Beyazlar giymem! Beklenen prens ben değilim Üzerime çekip,yırtık sevda urbamı Kapı,kapı aşk mı dilenmeliyim Cep delik,cepken delik Bütünüm yok,bozukluklarımı düşürmemeliyim Karanlıktı,bahçene girdim Derdim,karanfilleri ezmemeliyim Kan kokmuş her yan Kırmızılıklar bulaşır ellerime Bileklerini kesen ben değilim İnat uğruna sattın hevesini Neyin kaldı İsteme! Zaten kendime yetmeyenim Gelme üzerime Güçlükle biriktirdiklerimi vermeyeceğim Ali Gençay |
İnsan
I- Kanadı yaran Zaman! ! lime,lime etini koparan Eşref_i mahluk İnsan! ! sensin Yüreğinin derdine Derman olan II- Neden Kendinden kaçar insan Telaş niye Hayattır yağmalanan Tendeki acı niye Nen kaldı Kırık vazon Sırı dökülmüş aynan Karanfil ağlar Su diye Esiyken ayna değil Sen! ! Aynaya Sitem niye III- Yalan! ! Birazda sen oyalan Çocuk emzirdi bebeğini Ninelere ninniler söylendi İnsanlar! ! Riyanın esiri Boyanan dudaklar Sil gözlerinden nemi Akmasın rimeli Yüzüne Çiz gülen resmi İçin,için ağlayan adam Acın hiç dinmedi Değil mi? III- Kahkahalar! ! Yırtar geceyi Satılır hevesler Okşanır tenler Okşa! ! sen de şişeleri Kırsanda çıkmaz Alaattin'in cini Yanılma! ! Gece karasından Siyah ayrılmaz ki Ali Gençay |
İntikam
Usul, usul yaklaştı adam Elindeki silahı patlattı adam Kırıldı ayna, sızdı kan Bakıp kanlı gözleriyle Koşarak uzaklaştı adam Uyuştu parmaklar Durdu, hiç durmayan Bu nasıl kin Bu nasıl intikam Aynada kendini vurdu adam Hayat gözler önünde Koca ömür san ki; Bir saniyelik zaman Neye yarar intikam Neden vurur kendini adam Bilmez ki terk etmez onu Beyninde ki o zan Yaptın, kim hesap soracak olan Hataydı, nerde mahvolan Kendine zulmeden adam Bitsin bu intikam Ali Gençay |
İstanbul'da Bir Hazan Mevsimi
Sen bakardın kabarırdı deniz Sallanırdı tekneler Teknelerde bakıl ekmek dumanı Sen susardın içim acırdı Yoksun işte sustu vapurlar İçimi deliyor martı çığlıkları Hani hayal kurardık Yedi tepeli şehirde Adalılar bizden bıkardı Anadolu hisarıydım ben Sen Rumeli hisarı Dudağımda hüzünlü gülüş kaldı Surda gedik açılmış Gedikte yakılmış lastik isi İçilen şaraplar kırılmış Evsizlerde unutmuşlar bizi Unutmamış Konstantin Selamlıyor serviler Ayakta Karaca Ahmet Beni görünce geçmişi Seni sevmek Öyle büyük bir vakardı Her mevsim değişirdi saçların Yazın ekin tarlaları gibi sarı Sende sevdim en çok kızılı Kıştı, saçlarını rüzgar okşar İstanbul kızıla bulanırdı Şarkılar söylerdim boğaza karşı Oltama redif takar Ben şiir yakalardım Aşk beni tutardı Bak pencerenden Tepeden sararmış at kestanesi Önce en körpeleri Sonra kocamış kalın yaprakları Peşinden sürükledin giderken Kadıköy’ü, Üsküdar’ı Yağmuru ve martıları Çağıran sendin hazanı Giderken çağırdın değil mi? Son mevsimi, sonbaharı Ali Gençay |
istanbul
İstanbul’u hiç yaşamadım hele İstanbul’da hiç.. sevdayı yedi tepesine yaydım yalnızlığımı kız kulesine 'istanbulda sonbahar kız kulesi ve adalar, bu benim benim bu yaşananlar gönlümü yediye böldüm hertepesine beni gömdüm haliç'de kızıl bir akşam Yedikule zindanı göğsüm Istanbul’u hiç yaşamadım hele ıstanbul’da hiç.. sevdayı yedi tepesine yaydım yalnızlığımı kız kulesine a.gençay Ali Gençay |
İste
I- İste benden Yangınlarımı Tanı ateşi hapsedeni Yanarımda Ateşim avutamaz üşümelerini II- İste benden Mavilerini Kırmızılarını Pembelerini Yıka yüzünü Akıt tüm boyalarını Aynaya ver güzelliğini Ver ki kırılsın Sana benden çok bakan Aynanın şehveti III- İste benden Geyve‘nin güllerini Mono rosa şiirlerini Ihlamurlar açarken geleceğim Al mendile sar Telli turnayla haber sal iste Özlemlerini IIII- İste benden Bende ki seni İste ki Azat et esirini Ali Gençay |
İsyan
Tırmandım ulaşılmaz fikrine yel,fırtına,ayaz kesti Seni sevdim niceleri bir yeldi,tenimi okşadı geçti Zamanın rençperiyim an,dakika,saat bir gecelikti Sırtlandım sevdanı,zaman arsız nehir,akıp geçti Kuzgunlar,akbabalar ve insanlar,vahşiden daha vahşi Ne zaman yumsam gözümü üşüştüler ruhuma her biri Değmesin bana kimse ben kimseye yar demedim ki Girmesinler *******ime *******i yanarım,kor ne ki Ali Gençay |
İşte Benim
Siyah ceketim Beyaz gömleğim Gri pantolonumda Gözyaşı lekelerim Islak kaldırımlarım Memeleri sismiş kancık kedilerim Gömleğimi delen acı yelim Çöpten nimet, kimsesizlerim Yüreğim deki senim Küçük şehrim Uzun *******im İşte benim Sigarımdaki zifirim Nefesimdeki çaresizliğim Ökçemdeki demir, sesim Korkak cesaretim Yalnızlık sessiz ezgim Marpucumda gümüşten zevkim Zar sesinde kaybetmişliğim Yastığımda yıllanmış kirim Çarmıha gerilmiş yüreğim İşte benim Odam, keskin köşelerim Saklayamadığım endişelerim Perdemi kaldıran rüzgâr Davetsiz misafirim Cellâdım, son isteğim Elinde ölümüme ferman Cevapsız, ecel terim İşte benim Asık suratlı aynam Bakışlarım tutsak Ölümcül hastalık içimdeki hevesim Benden büyük yalan mı var Hala kendimi affetmedim Dokunsalar! Yanar ellerim Baksalar! Gözlerimle geceyi ateşe veririm Deliyim, divaneyim Belki de serseriyim işte benim |
İşte Sana Sevda
Hangi yürek iflah oldu ki aşkta Aşkı masal,sevdayı oyun sayanlar Bendenler görmediğiniz ateşle yanmakta Üflenecek bir gün sura Kurulacak,ince,kılıçtan keskin sırat Eyvah,işte o zaman yanar benden nara Bırak acılarını avuçlarıma Beyazlarını kapatmak için boyadığın kızılları Ufka sal, dağıt gitsin rüzgara Gökyüzü boyanır mehtaba Ufka dalarsın,gözlerinde hasret Düşler sarar bedenini,işte sana sevda |
İtiraf
Kıvrılan yollar,kısalır zaman Koşun ilerde hayat,güllük gülistan Yağmur düşer damla,damla Her damlasında yedi renk hülya Düşün,yaşayandan damlar kan Fışkırır hayat,çatlamış tohumdan Hayat perişan,hayatlar ziyan Yüreklere duvarlar örülür Görünmez duygulardan Nemden yıkılır duvar Yiğit geberir gamından Avuçlarım terliyor Zemheride yanmak garip Kardelenler fışkırır buzdan Okşasam gülü,ellerim kan revan Kadife tenlim,karanfilim Kokunda nefes alırım,tadında demim Sokul koynuma,ayaz vurmasın seni Rüzgar şarkı söyleyip kandırmasın seni Düş dudaklarıma sabah çisem Dudaklarında hayat,yoksa ölüp gideceğim Ali Gençay |
K 'larda
Kanayan eşmelerden içtim aşk şarabını Kelimelerimin cesurluğu sarhoşluğumda Kaçıncı cesaretim bu,kaçıncı intiharım Kaçma benden güneşi alacağım kollarıma Kudurmuşluğun adı mikrobik kalın kitaplarda Kaçmak istiyorum tabanımı delen acılarla Kaçıncı isyanım bu,kaçıncı firarım içtimalarda Korkma benden beyazlar saçamam saçlarına Kuytusuna büründüğüm alacakaranlıklarda Koca,devasa canavar yarattım korkularımla Kaçıncı uçuklayışı bu,kaçıncı sızı dudaklarımda Kaçır beni korkuyorum çöl kurusu yokluklarında Kahırların dizildiği tane,tane hüzün sofrasında Kursağım düğümleniyor kaskatı sevdalarında Kaçıncı düğümlenişi bu,kaçıncı yutkunuşlarda Kahrolası boğazım yapma bunu açım ben sevdaya Kuru yaprak düş! kaderin bu mevsim sonbaharda Kıyamam çıplaklığına adımızın kazındığı ağaçlarda Kaçıncı sonbahar bu,kaçıncı baltalanışı acımasızca Köklerini sal bana tutunacağım,uyanacağım baharda Ali Gençay |
Kadınım
’Kadınım,ateşim,narım, efkarım,, Gece gel gündüz gel,dize ol bana hece hece gel Çıkar rediflerini üzerinden,kafiye ol öyle gel Son kurşunum kalemimde,kağıda dizil de gel Perçem perçem saçların,gözüne sürme çek de öyle gel ‘’kadınım,ruhum,varım,eyvahım,, Kapa gözlerini,unut bütün söylenenleri,katıksız gel Damarım da kansın,ruhuma cansın, ecel olda gel Korkular büyüt gecende, şimşek,gök gürültüsü,çocuk olda gel Bak bir yaşam sana,sus konuşma,ahraz ol lal olda öyle gel ‘’kadınım,hevesim,nefesim,sebebim,, Ali Gençay |
Kahır; Hep Kahır
Ne diye seslenmeliyim sana Bahar mı desem Sana eylül mü yakışır Kaçışır kuşlar bahçelerden O güzelim bahçeler sararır Kıskanır cümle alem Kıskanır seni benden Güz dokunur saçlarına Korkarım, gözlerinde yeşil azalır Ne diye çağırmalıyım seni Efkar mı desem Aşk mı mesela Kaldıramazsın acısını Gün gelir değerim azalır Yutkunamazsın bahtını Aydınlık geceni efkar sarartır Korktuğundur kaybetmek Yalnızlık ağırdır Korkarım, yüreğinde şevk azalır Ne demeliyim sana Gel mi desem Kal mı acaba Serpilir gamdan kelimeler Dudağımda kahır Kan sızar kağıdıma Özlemek aşkın adıdır Gel diyor içimdeki ses Ellerin dudaklarımı kapatır Korkarım, adım vefasız kalır |
Kalanlara
uzaklara düşer yıldızlar bu şehirden çok uzaklara yoksa kaybolmazlar ufukta gelmeden gitmez insan neden bu gitmelerde ki yalanlar hem sen geldin mi ki yıldızlar kayar uzaklara oysa ben yabancıyım hala senli tuzaklara o yüzden her yanımda ağların izleri yakalanmışım acıya ölürüm belki bir sonra ki yıldız kayışında yağarım gittiğin şehrin damına bu şehirde güneş sıyrılıp yüksek binalar arsından tepeden deler adamı adamlar ki hep sarhoş adamlar ki, bakışları boş kadınlar tanırım etekleri pürçekli kadınlar dişlerinde ihtiraslı izler neden bakıyorlar ki bana güneş tepeden deler kalan benim neden hep kaybeder kalanlar neyim vardı da neyi kaybettim, senden başka uzun zamanlarım var sigara, izmarit arsası dudağım yanmadan aklıma gelmez saatimi sana kurmak saçlarım, sakalarım var eşkıyalardan daha uzun ve sen, sen varsın gözlerimde kapadığımda siyah açtığımda pranga kısa zamanlarım var ölümü bekler gibi kısa artık beklemelerim Ali Gençay |
Karşıyaka
Uzun bir vapur kuyruğunda kaybettim ümidimi.Önce yağmur yağdı ıslandı saçlarım.Sonra güneş vurdu kurudu umutlarım Şehrin diğer yakasındaydın sen. Omuzlarına kepek dökülmüş bir adam, ardımda uykusunu atamamış nefesi kokan bir kadındı kuyruk.Olduğum yere yağmur düşüyordu senin üzerinde güneş.Tabanlarım su çekiyor avucumda sıktıkça iz bırakan üç, beş bozukluk. Üşüdükçe yaklaşıyordu insanlar.Yaklaştıkça garip bir çokluk.Sanki hep bir ağızdan kulakları tırmalayan şarkılar söylerdiler.Yağmurun yıkadığı şarkılar.Martılar seni tarafına uçardı.İşte ayrım orda başladı.Sen karşı geçe de otururdun, ben… ben oturmazdım. Kısacık bir yaşam kavgasında kaybettim seni.Zaman sabrımı aldı, sonra sen, sen yenildin zamana….. Ali Gençay |
Katliam (osetya)
Korktu çocuk küçücük elleriyle gizledi yüzünü Sessizce sızdı yaşlar ağlamaktan gözleri büyüdü Uzattı ellerini değmedi gece ne kadar büyüktü Umutlar saman alevi ne zaman yandı ve söndü Düştü ateş yanı başına her yan aleve büründü Bilmediğiydi ölüm,vahşet büyüklerle büyüdü Birinin isteği özgürlük diğerleri üzerine yürüdü Yıkıldı yuva hırslarıyla her yanı feryat bürüdü Gazetelere yansıyan katilin hayasız pis gülüşü Kucağında bir ten,bebek ölümün soğuk yüzü Yazıklar olsun hepinize kinim daha da büyüdü Yıkılsın düzeniniz zaten yalandı şimdi görüldü Dokunun onlara, göreceksiniz ne kadar yalanlar Gülüşler sahte,sahte kahkaha hepsi canavarlar Ali Gençay |
Kavgam (Kin)
Her bakış dokunuyor Her çıtırtıda yıkılıyor dünyam Kaçmak istiyorum Daha diyeceklerim var, kaçamam Yalnızlık, yalnızlığımda çıplak yalanlar Her biri hançer, öç alacaklar Seslensem, çıksam pencereme İnsanlar benden vebalı gibi kaçacaklar Gözlerim kan, kandan çanaklar Varlığım, neşem çocuklar Baksalar gözlerime Korkuyorum canavar sanacaklar İnsanlar, yüzlerinde sahte gülüş İnsanlar, ardını koklayamadığım kavunlar Önümü dönsem ikram, muhabbet, cümbüş Arkamı dönsem bilirim satacaklar Her söz vuruyor Her sessizlikte çıldırıyor dünyam Ölmek istiyorum Ölemem, henüz bitmedi kavgam Ali Gençay |
Kavgam (Sensizlik)
Kalksam ayağa, başımda esen asi gençlik Otursam, altımda devran binlerce senelik Acı ve keder bir ömür, mutluluk gündelik Öldürdüğüm zaman, her geceye bir çentik Anamın muskası mı göğsümde şerre üzerlik Nafile, duyduklarımdan yüreğim delik deşik Terk etmez keşkeler, her sorgum teneşirlik Uykulara dizili düşler, anlık gülümsemelik Buzdan ellerim, sanırım sonum kangrenlik Kes sevdamı şah damarından, aşk bitmişlik Acıyarak bakma bana, bende yaşam yitik! *******e verdim sırlarımı, katilim sensizlik |
Kavgam(Korku)
Ayın beyaz yüzünü çaldılar Göğümde tılsımı sökülmüş yıldızlar Umut, elde avuçta kalanlar Eyvah! İçim yanıyor Ruhumun asi gücünü kıracaklar Korku mu bu, neye yarar İçimdeki sesi, çığlığı kim duyar Kim hesapsızca kapımı aralar Gelmezsen gece beni boğar Sırtlanlarım var, ulurlar Yalnızlıkta her biri bir canavar Kuma kuşlarım var, ağlarlar Her biri gamında ah ile zar Ben ağlarsam, hepsi susacaklar Ağlayamazsam gece beni boğar Sebebim, sevdam yüreğimde sen Korkumda sensizlik var Sana erişmek en büyük kavgam Işığım, nurum yanmazsan Kapkara gece beni boğar |
Kayıp
Kalemim mi vurdu seni Yoksa jurnal mi yedim savaşımda Oysa boşaltmıştım şarjörümü Sevdanın giriş kapısında Günaydınına çizdim her gülüşümü Biliyorum kuş olsam da konamam Beklemenin pervazlarına Akşamlarına doğdu hüznüm İyice bak yüzüme Göreceğin derin muamma Nereye düşse yıldız Oradan başlasam hayata Ve ne yana esse rüzgar Savruluşum, sana Uykular! Bölünür gecenin tam ortasında Hadi bir türkü tuttur Ağlayayım dudaklarında Hani saçların güneşe benzerdi Kanmam asla ayın ışığına Leylimi çaldılar Güpegündüz kaldım tek başıma En sevdiğim vakit akşam Hüzünlendim aşkın çıkmazında Kendimi vurdum Aşkın sızar yaramda Ali Gençay |
Keşke
Seni söylüyor şarkılar Ben geceyi dinliyorum Hüzün dağlara vuruyor Gözlerim seninle kapanıyor Yıldızlar bürünüyorum Yalnızlığım Gündüzden güç bela kaçırdığım yalnızlığım Bir de sen,olmazsa olmazlığım Ayaz sürmüşsün dudaklarına Dağ çiçeklerinden kokun Saçlarını boyadığın akşam Yıldız kayıp çizecek güzel yüzünü En büyük korkum Uzunca uzattı ayağını gece Uyku dizildi gözlere Karnında horultu kara canavarın Uyuyamıyorum Sensizlik nice kahpe düşlere gebe Önce peri girecek içeriye Üzerinde beyaz elbise Sudan şeffaf,inceden ince Dokunamaz parmaklarım İhanet edercesine Sonra eskiler dizilecek perdeye Her birinde ilk heyecanın verdiği titreme Korkuyorum Çalacaklar beni bir buseyle Daraltıyor göğsümü Ne yandan gelecek Ne diyecek bana keş kelerin sorgusu Keşke uyumasaydım Keşke uymasaydım Öldürür beni Bu ihanet sorgusu Ali Gençay |
Kırık Tarak
kadın saçlarını açtı tarak düşledi altındandı oysa nineden yadigardı kemikti kırıktı dişleri eksik gedik aldırmadı kalaylı bakır tas su çalkalandı tarak ıslandı saçlar yaldızlandı aynada mazi canlandı saçlarından sıyırdı tülbent sıyrılan eski zamandı dokundu saçlarına ağladı yaşlar tasa damladı titredi kırıldı kolu kanadı hiç bir kadın onun kadar güzel olamazdı bir diş daha kırıldı azaldı azalan zamandı Ali Gençay |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:08 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.