www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Aşk sevgi ve şiir (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=117)
-   -   ***İşte size çeşit çeşit mektup*** (https://www.cakal.net/showthread.php?t=64994)

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:45 AM

Senden arda kalan yıkıntılar arasındayım... Yar gitti arkasına bakmadı, ağlamaklıyım! Be günle yaşamıştık, neler paylaşmıştık, bu kadar kolay mıydı sevgili terketmek!

Ah sevgili(!)

Sen benim her şeyimdin, benim sevdiğimdin, çok severdin hani, nasıl da gittin. Öksüz çocuklar gibi beni nasıl da sensizliğe mahkum ettin ya da kim bilir, belki de bırakmak zorunda kaldın. El ele tutuşup, hiç ayrılamayacağımızı terkedirdik, ayrılacağımızı bilircesine, her gittiğimiz yerde şarkımızı söylerdik..... Biz seninle hep gülerdik, ağlamayı beceremedik! ben ne kendimi sensiz düşünebilirim, ne de seni bensiz...
Olmaz olamaz. O zaman güneş doğar mı gökyüzüne, aynı güzellikle, ya çiçekler açar mı, hayat devam ediyor dercesine...
sende yapamazsın bensiz. gel bekliyorum.seni çok seviyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:45 AM

Anlatılacak şeyler olur bazen ama ne mümkün sıraya koyamazsın. Bazen isyan etmeye doğru giderken, bakarsın mutluluk karşında... Ve bir an çok mutlu olduğunda bir korku kaplar içini ya bozulursa dersin, o anı yaşayamazsın. Hayat bu işte bir varoluşun içinde kaybolmak(!) korkmak keşke bir fareden, bir yılandan korkmak olsa ama değil işte!!! En yakın bulduğun şeylerin seni ansızın terketmesi, canım dediğin her şeyden önce gördüğünün yılan oluşu vardır bide.. Yani yılanın kuyruğuna basmamış olsan da o seni sokmaya hazırdır. İşin kötü tarafı sen onu yılan yerine bile koymazsın. Evet yılan yerine koysaydın zehirleyeceğini bilir ve şuan olduğu gibi hemen ölmezdin...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:45 AM

Gecenin karanlığı bana o kadar şey düşündürüyor ki; anlatamam. Hatalarım, pişmanlıklarım, düşünceler içinde savaş veriyorum. Bir de özlemlerim var tabi.. Benim özlemim geleceğim ve geleceğimin içindeki sen. Ama farklı şeyler yazıyoruz. (Sen ve Ben)

Evet bana göre çok büyük bir aşk yaşıyoruz. Fakat beraberinde korkular var. Hani çok değer verdiğim bir şey olur ve sen ona özen gösterirsin. Adeta varlığın, bütün huzurun ona bağlıdır. Bir süre sonra ona bir şey olduğunda ise artık hayatının bittiğini düşünürsün. Ben daha önce yaşadım bunları sevgili! Acısı çok büyük... Seni kaybetmeyi düşürdüğümde de aynı acıyı çekiyorum. Artık anladın mı seni ne kadar büyük bir aşkla sevdiğimi?

Baksana bu sessizlik, bu karanlık, bir de sensizlik neler yazdırıyor bana.. Öyle şeyler var ki içimde.. Bunu ben bile bilmiyorum. İçimde bir şeyler korkutuyor belki de beni.. Beynimi tırmalıyor artık yaşadıklarım. Dünya böyle bütün hızıyla dönüyor. Ne kadar bize yavaş gelse de..

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:45 AM

Şimdi nerelerdesin? Bu sefer yazdıklarımın, yüreğimin acısının adresi yok! Satırları yazmakta bile zorlanıyorum. Sen gideli kelime haznem daraldı. Tek başıma kaldım buralarda...
Ansızın dalıyorum, sürekli yollara bakıyorum ve işin acı tarafı gelmeyeceğini de çok iyi biliyorum. Ah Sevgili! Çok hayallerimiz vardı. Hayata dair, aşka dair, ikimizin kaybettiklerine dair. Yazık! Hayallerimiz yarıda bile kalmadı.. Şimdi de mi kadere atılacak suç? "Kaderde var mı?" diyerek!

Sen yoksun ama ben gene sana yazıyorum her günün ardından(!)
Gözyaşlarımı, aşkımı, özlemimi yazıyorum ve sevgili her zamanki gibi seni özlemle bekliyorum. Bensiz üzülme olduğun yerlerde; çünkü ben seni yüreğimde taşıyorum, sensizken bile...

Kimseye söylemiyorum seni sevdiğimi sana bile (!) Çünkü içimde yaşıyorum seni, sen de beni... Bizim aşkımızın kuralı da bu, baştan beri belli..

Ah Sevgili(!) Özledim be seni.. Geleceksin biliyorum ve sabırla bekliyorum. Çünkü seni ölümsüz bir aşkla seviyorum

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:45 AM

Sabah kalktığımda ilk aklıma gelensin. Ağladığım, güldüğüm ve sevgilim sen benim tek sevdiğim, aşık olduğum adamsın... Sen karanlıklar arasında kaldığımda tek ışığımsın. Ne ayrılıklar yaşadık seninle... Çok düşündüm neden diye(!)
Her ayrılıkta dönmeyeceğim desem de, döndüm dayanamadım sensizliğe! Senden sonrası yok bilirim. Sen benim ilk sevdiğim,gizlice buluştuğumsun... Her gideceğini duyduğumda yüreğim benden önce ağlıyor. "Gitmeeee" olmaz diyor, başkasını değil, tek seni istiyor. Senin sevginden başkası ona yetmiyor. Sensizlikte her gün bitiyor. Her sensizlikte ölüyor ama sevgilim gören olmuyor.
Bu kalp seni hep sevdi ve sonsuza kadar sevecek!!! Seni yanındayken bile özlüyor.

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:45 AM

Yıllardır böyle devam ediyor. Sen kaçıyorsun, yüreğim ardında kovalıyor. Hep kavuşacağım diye özledim, benim olacaksın diye sevdim seni... Bilseydim olmayacaksın benimle, bilseydim gelmeyeceksin olduğum yerlere hiç düşünür müydüm seni... Hep böyle hayal oldun bana!
Çok şeye kızıyorum, en başta sana... Getirememişken aşkını bana, beni de yabancı yaptın sana...
O daha zor be!
Karşılaştığımız an aklıma geliyor senli günler.oysa şimdi ben senin için,sen benim için herkessin.
Biz beceremedik,bildiğimiz halde her şeyi yok ettik! Ah bilseydim seninle hiç tanışır mıydım,bilseydim sensizliğe böyle dayanır mıydım.
Her şey unutulurda ah birde gece olmasa,benimle dalıyorsun uykuya... Sevgilim ben hazır değilim. Gidişini yenemem,tekrar ayağa kalkamam. Bana bakışın geliyor aklıma o siyah gözlerine,birde gülüşün... Ağlayayım mı güleyim mi şaşırıyorum o anda... Kapının önüne çıkıyorum seni görüyorum karşımda... Olmaz ya gitme, seviyorum seni hala......

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:45 AM

Şimdi geleceğe bak!
Geçmişi sil, satırlarını teker teker sildiğin defter niyetine... Şimdi içindeki yolculuğa doğru git, kendini kaybedersen, en büyük sermayeni yok edersin..
Başını yukarı kaldır, aldırma olanlara, korkma! Ne kadar bozuk bir düzen değilmiş şaşırdın aslında. Köşe başlarında hayatı bilmeyen küçücük yürekler, bir tarafta yoksullukla boğuşanlar, bir tarafta parayı hırs yapanlar, öbür tarafta sevgi fakirliği içinde olanlar... Bilinmezlik içinde daha nice insanlar. Ah küçüğüm şimdiden gör bunları ki; ilerde kafanı kaldırdığında şaşırma...
Küçüğüm!
Gurur, namus, dostluk arama çünkü son kullanma tarihleri geçti, kaldırdılar rafa, dostlukları bıraktılar.. Gökyüzündeki güneşe bak, şanslı hisset kendini ama aldanma asla, sanma akiam bırakmaz kendini karanlığa. Gözlerinin gördüğü yeri sev, sevmeyeni hak edeni sev ama sevmeyenin üzerine varma, çünkü senin yolculuğun gene sana... Denizin dalgayı sevdiği gibi sev hayatı, olmazsa masal oku çocuk ol, ayrılık dolu romanlar, ayrılık dolu romanları kaldıramazsın ya; ama asla ağlama.. Biten aşklara ağlama, gülerler hani aşk kalmamış ya; kıskanırlar aslında.. Yeni dünya bulamazsın. Dünyanı sen yarat. Bu yolculukta giderken yanına sadece dürüstlüğünü al, o yeter sana. Yosun tutmuş aşklar, geride kalış tutkulu aşklar, her taraf kahpe dolu! Araya karışmış yürekli sevdalar, sevdası için ağlayanlar... Sana da bu arayışta iyi yolculuklar!

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:45 AM

Artık aldanmak istemiyorum. Beni sevgilerinin ölümsüzlüğüne inandır, korkulardan, şüphelerden kurtar.
Hiç aldanmamışların o engin iç rahatlığına hasretim. Ayıkla, arıt beni... Bütün insanlar aldanıyormuş, sürekli bir aldanmaymış yaşamak...
Ne çıkar? Ben artık aldanmak istemiyorum ya! Sen ona bak... Onun için seni erişemeyeceğin bir yere çıkarmayacağım, olduğun gibi seviyorum seni.
Olmanı istediğim gibi değil... Hiç olamayacağın gibi değil... Neredeysen orada dur... Nasılsan öyle kal...

Bütün mevsimleri bir günde, bütün yılları bir mevsimde yaşamaya razıyım seninle. Yanımda olduğun zamanlar nasıl apaydınlık oluyorum,
nasıl içim huzurla doluyor, görmüyor musun? Gözlerimin derinliğine bakma; başın dönmesin... Gelecek günleri düşünme,
korkma büyük hazlar yaşamaktan. Erişemeyeceğin hiç bir mutluluk yok. "Yaşadım" diyemeyeceğin hiç bir günün olmayacak benimle...

Hiç aldatma beni, hiç yalan söyleme... Bir gün aldatsan bile; aldandığımı senden öğrenmeliyim önce. O zaman ölsem de mutlu ölürüm, inan...
Biraz da olsa inanmış ölürüm.

Aldanmak...
En büyük yıkıntısı iç dünyamızın...

Aldanmak...
Ses veren üç telimizden birinin kopması...

Aldanmak...
O en son fakat en kesin kabullendiğimiz gerçek...

Sen hiç aldatma ne olur!..

Yıkılışım da sevgim kadar büyüktür benim. Bırak, kalbimden ses veren bütün teller ben yaşadıkça sana inanmayı söylesin.
Sana kayıtsız, şartsız inanmak olsun; bütün kazancım yaşamaktan. O zaman her şeye katlanırım. Korkulardan,
endişelerden uzakta her saniye yaşadığımı bilirim. Çaresizlikler beni korkutamaz.
Şu aşağılık dünyanın hiç bir acısı seni sevmeyi unutturamaz bana artık.

İnanmak; seni düşündükçe söylediğim bir şarkı olmalı dudaklarımda...

İnanmak; gökyüzünün en karanlık zamanında bile görebileceğim bir yıldız olmalı...

Dağlardan, denizlerden esen serin rüzgarlar gibi, senden gelen bir şey olmalı inanmak. Kimi gün kalem olmalı parmaklarımda,
kimi gün kulağımda musuki, gözlerimde ışık olmalı. İçtiğim suda, yediğim ekmekte sana tüm inanmanın tadını duymalıyım.
Her sabah ilk ışık, sana inanarak yaşayacağım mutlu bir gün getirmeli bana. İşte o zaman yokluğuna bile dayanabilirim,
özlemlerim daha derin bir anlam kazanır. Seni beklerken şüphelerin o kahredici zehiri ile, geciktiğin her saniye bir defa ölmem.

Artık aldanmak istemiyorum. Seni aldatmak zevkinden sonuna kadar mahrum edeceğim. Beni aldatmanın acısını da,
sevincini de hiç tattırmayacağım sana. Çünkü, aldattığın zaman; yemin ediyorum yeryüzünde olmayacağım.
İnanmışlığım ölüme kadar sürsün, bırak...

Zarımı son defa senin için atıyorum!..


Ümit Yaşar Oğuzcan

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:45 AM

kumların sahilden denize hızla sürükleniği zamanda gel sevgili...bir ateş,bir gitar sesi duyduğunda...yıldızların dilek tuttuğu zamanda gel.öyle bir geri gel ki...dönmek,kopup gitmek kolay olmasın.herkesin bilmediği gibi bil beni ve hiç sevmediğin kadar sev...öyle bir şey söyle ki bana,bu bizim sırrımız olsun.göz yaşı saflığında bir söz olsun kelimelerin.çünkü ben seni hala çok seviyor,özlüyor,bekliyorum.

sensizliği anlatmak istedim herkese.nasıl bir şey olduğunu sordular bana.dedim ki:çığlık çığlığa sessizlik sanki.haykırışlarımın duyulmadığı bir zaman bunalımı bu.anlamadılar,anlamadı kimse...ben sizi anlıyorum,dedim.çünkü seven analar benim dediklerimi,bir de gönül adamları...teselli etmeye çalışmayın,dedim.zira sıradan yalanlara karnım toktu.beni bir tek sen avutabilirdin.hoş...sende zaten buralardan çok erken gittin.

yalnız birinin yavaş yavaş tükenişini görüyor şimdi insanlık.sebebini bilmedikleri bir bitişe komplike senaryolar yazıyorlar.bilmezler ki bunun adı sevgi,bunun adı aşk,adı sevda...gelir,geçer unutursun cinsinden bir yara değil bu.yaram sevdam,yaram ayrılık...bilmezler ki sensiz geçen her günümün yalnızlık adını aldığını.en iyisi yine susmak,ruh girdaplarında kaybolmak...yoksa...

şimdi sen yoksun ya...
mevsim temmuza gelse ne yazar...
ya da tenim yansa,
avuçlarım terden ıslansa neye yarar...
sen yoksun ya...

boşver gitsin,aldırma...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

SEN BENiMSiN

SON ZAMANLARDA YORGUN BAKIYORDU GOZLERiN. NEDENiNi SORDUGUM DA "BEN DE BiLMiYORUM" DiYORDUN.
ARTIK DAHA DA ANLAMSIZ BAKIYOR GOZLERiN. GULMUYORSUN ESKiSi GiBi. AYRILIK CANLARI CALIYOR GALiBA DUYUYORSUN DEGiL Mi? HAYDi GiT O ZAMAN KENDi DUNYANA..... KENDi OZGURLUGUNE.......
YANIMDAN GECERKEN DOKUNMA YUREGiME.BAKMA GOZLERiME, TUTMA ELLERiMi SAKIN! BIRAK BEN SENi iCiMDEKi BURUKLUKLA SEVEYiM. BIRAK SENi BU HALiNLE DEGiL DE KENDi BiLDiGiM GiBi SEVEYiM. SUNU DA BiL ASKIM, SENSiZ HiCBiR SEYiN TADI YOK. HER YERDE SENi ARIYORUM. SiGARAMIN SON NEFESiNDE, BiRAMIN SON YUDUMUNDA. HiCBiR YERDE YOKSUN. HER YERDE ARADIM SENi BiLiYOR MUSUN? UZUN YILLARDA, BOS SOKAKLARDA.. YOKTUN, HiCBiR YERDE YOKTUN. BELKi SENi GORUNCE YUREGiM KAN AGLAYACAKTI, BELKi DE BOYNUNA SARILIP GOZYASI DOKECEKTiM. COK OZLEMiSTiM SENi COK... AMA YOKSUN, YOKSUN iSTE...YiNE DE KAYBETMEDiM UMiDiMi. BiR TEK YERE BAKMAYI UNUTMUSTUM, KALBiME... EVET ORADAYDIN, KALBiMDE BULDUM SENi.. SENi VE SEVGiNi iCiMDE HiSSETTiM VARLIGINI, SESiNi DUYDUM.
ARTIK HiC ARAMIYORUM SENi. CUNKU NEREDE OLDUGUNU BiLiYORUM. KiMiN OLDUGUNU BiLiYORUM.


**SEN BENiMSiN YALNIZCA VE HEP OYLE KALACAKSIN

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

Seni Düşlemek ?

Yeni bir sonbahardı mevsim-herseyi sarıya boyan-,cıvıl cıvıl bir yazı hayallerinle süslemiştim oysa, ama gittin ve yaz bitti.... Gittin... Artık ne sen dönebilirsin, ne de ben açabilirim gönlümü ne sana, ne de bir başkasına... bir zamanlama hatası mıydı? Ne dersin? Yoksa sadece mekanlar mı uymadı bu aşka? Bilmiyorum... Oysa ne sen bana erken ,ne de sen bana
geçtim... zamanlamalar tutsa da, hayaller tutmadı, bunu geç olsa da fark ettim...

Hersey baslar ve biter dediğin o anda anlamıştım, benim sana sonsuz, senin bana geçici bağla bağlanmanın yüreğimde açacağı derin yarayı...Oysa ne sen bana erken, nede ben sana geçtim... sadece ne sen, ne de ben cesaret edemedik mekanlar ötesi bir aşk yaşamaya...Gittin ve o yaz gibi aşkımızda bitti...

Gittiğinde farklı mevsimler yasıyorduk, ben kışa girerken, cıvıl cıvıl bir yaz ve yakışı güneş miydi senin aklını çelen ,beni TERK ETTİREN ve bunca acıya iten?... Mevsimler ve mekanlar mı karar verdi aşkımızın sonuna, ne sen bana geç ,ne de ben sana erken olmadığımız zamanlamamızda... Her ne ise sen gitti ve yaz bitti....

Komik biliyor musun? Bittigini bile bile hala beni kıskanman, hala seni sevmemi beklemen ve hala benim seni düşünmem bunca acıya rağmen...

Seni düşünmek? Seni düsünmek nasıl birsey biliyor musun? Bazen bir kanat çırpışı gibi bir kuşun özgürce, bazen bir tüyün yere süzülüşü gibi yavas yavaş, bazen hızlandırılmış bir flim seridi gibi seri ve akıcı, bazen bir balığın can çekişmesi gibi caresiz ve acınacak bir sey, seni düşünmek...

Seni düşünmek: Bazen bir çınarın altında sıcak yaz gecesinde hayaller kurmak gibi, bazen bir derin maviliklerde kaybolmak gibi, bazen bir çölde vaha bulmak gibi... Düşünürken ağzındaki lokmayı yutmayı unutmak gibi, ulaşamadıkça bir seraba peşinden ölesiye koşmak gibi, TUTUGUN BİR BALIGI AĞDAN KURTARIP, DERİNLİKLERE SALI VERMEK GİBİ, İÇİNİ HUZURLA DOLDURAN, adın geçtiğinde daldığın hayallerden bir çırpıda gerçeklere donuvermek gibi...DÖRT NALA KOSAN BİR TAYDAN DÜSÜVERMEK GİBİ DÜŞLERİN KOYNUNA... İşte böyle bir şey seni düşünmek...Eğer sende beni böyle düşleseydin, böyle kolay ve zalimce olmazdı gidişler, değil mi birtanem?

Gidişinde gelişin gibi sadece hayaldi belki... düşlediğim düşlerim gibi...hani her gece düşü veren rüyalarıma.. Ve lacivert sisli bir gecede geleceğine inanmak, aslında hiç gelmeyeceğini bilmek gibi....

Gidişinde aslında üzmedi beni yokluğun kadar , yoktun ki aslında... Yokluğun kadar sevdim seni, yokluğun kadar özledim, yokluğunda hayal ettim... şimdi ancak yokluğun kadar nefret edebiliyorum senden.... ne acı!!!!

Gittin, yoktun, hiç olmadın....

Seni düşlemek mi?Yinede güzeldi... kızgın bir çölde bir serapın bilinçsizce ardından koşar gibi...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

Anneme mektup


Canım annem,

Geçen gün ablamla seni çekiştirdik... 25 –30 yıl önceki günlerini.... Zorluklara kanat gerişini.... Anaç tavuk hallerini... Olmazları var edişini... Çiçeklere düşkünlüğünü... Küçükken bize yasak ettiklerini.... Kulak çekmelerini.... Kızmalarını... Her şeyini....

Çok küçüktüm... Satıcı amca sana ‘teyze’ dediğinde, eve gelip pek bir söylenmiştin... ‘Daha 40 ımı yeni geçtim, ne teyzesi diye’’.......... Bana da artık abla diyenler oluyor... Seni çok iyi anlıyorum annem....
Zaman hiç geçmez sanırdım... Zaman şimdi göz kenarlarımda iki ince çizgi, her yıl yenisi eklenecek.....

Kalabalıktı soframız.... Herkes eşit yesin diye, eşit dağıtırdın yemekleri... Hak yememeyi ilk senden öğrendim.... Öğrendiğimi uyguladım... Oysa çok yenildi hakkım...

Ağabeyin, ağacı topraktan söker misali, körpecik dallarını acıtarak koparmıştı seni okulundan.
Ardından başın bağlanmıştı o yılların her genç kızı gibi... Ahdın vardı... Çocuklarını okutacaktın... Dört ablam, ben ve ikiz erkek kardeşim okul sevdanı dinleyerek büyüdük... Sakındın kızlarını ev işlerinden, nakışlardan, çeyizlerden.... ‘Aman okuyun’ diye... Altın bilezik oldu hedefimiz... Ellerimiz pamuk gibi kaldı... Tırnaklarımız kaşık....
Ama evlenip de iş başa düşünce kolay olmadı, ilk günler çok zorlandık.... Kabiliyetliymişiz ki çabuk öğrendik.... Henüz hiç birimizin çöken evi, yanan mutfağı olmadı... Yaktırmadık, yıktırmadık...

Arka bahçemiz yetmezmiş gibi üst katın ön balkonunu da çiçeklerle doldururdun... Rahmetli Zekiye teyze, kendi balkonundan bizim balkona seslenir, ‘sizin ki balkon değil, küçük park’ derdi... Bazen çiçeklerle konuşmanı dinlerdim gizli gizli... Ne çok vaktin varmış, onca ev işi, çiçeklerin bakımı, babamın olmazsa olmazları, bizlerin istekleri.... Ben bazen 3 kişilik dünyama yetişemiyorum... Sahi sen nasıl da yetiştirirdin onca şeyi?...

Ablam siyah beyaz resimleri sakladığı kutusunu getirdi.... Benim erişemediğim günlerin sararmış resimlerine baktık.... O anlattı ben dinledim... Dört ablam da senin 35 li yaşlarını çok iyi hatırlıyorlar... Saçlarını, gözlerini..... O zamanlar çok küçükmüşüm......
35 imi geçtim annem....
Ablamlar söyledi, ben sana benzemeye başlamışım... O 35 li yıllarına.... Biliyor musun ben sana benzemekle kalmıyor, seni artık daha iyi anlıyorum.....

O sohbetten geriye koca bir hüzün kaldı.
Saçlarımı toplayıp ne zaman aynaya baksam,
İçimde buruk bir acı....

Ruşen Ergün

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

Sana Son Sözlerim..!

ben senin gibi olamam göz yaşlarım derinden akar ben gizlemem göz yaşlarımı birileri ne düşünür diye saklamam gülüşlerimi sevdigim için herşeye katlanırım senin gibi sorunlardan aşktan sevgiden kaçmam senin gibi başkalarının fikirleriyle yaşamam kendi hayatımı yaşarım insanlar ne düşünür diye takmam kafama gizli gizli aglamam geçer karşında da aglarım yürekten ağlarım yürekten severim iki günlük değildir benim sevgim.senin içinde aglamıştım görmüşsün gülmüşsün sanma yüreğin burkulsun diye aglamadım nasıl senin gibi birini sevdim diye insanlar neden bu kadar yalancı diye sen neden bu kadar umursamazsın diye ağladım.biliyor musun?yinede seninle yaşadıgım herşey çok güzeldi ki hala eski günlere dönecekmişim gibi uyanıyorum bir heyecan sarıyor sonra anlıyorum yok yok öyle bir şey farzet rüya gördün!diyorum kendikendime kendimi kandırmışım hayal dünyasında dolanmış durmuşum...
durmuşum aslında senin bir suçun yok hepsi benim suçum her söze her bakışa aldanmışım benim yüzümden rahat olamadın doya doya gülemedin yine ben yanlış anlarım diye olsun haklısın sen zaten başkaları için gelmişsin dünyaya bazı şeyler için pişman olsamda herşey güzeldi korkma birdaha gelmem senin oldugun yere gelsemde sana görünmem rahat ol istedigin gibi gül,oyna,gez,dolaş,istediginle konuş ne yaparsan yap.beni zaten umursamıyordun bundan sonra pişmanda olsan öldürdün zaten ölmüş say....yüzüme bakma!

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

slm sevdiğim;
seninle konuşmayalı ne kadar oldu. ya da ne kadar zamandır sana yazmıorum. sen bilio musun? ben artık unuttum zamanı. hani her özlediğimde, korktuğumda, sana ihtiyacım olduğunda, düştüğümde ve "GEL" dediğim zman koşa koşa gelecektin. hani hiç gitmeyecektin. bırakmayacaktın beni bu kurtlar sofrasıda. senden başka kimse bana bakamayacaktı hani. hani nerdesin yalancı.
şu an ne durumdayım, ne haldeyim umursuyo musun acaba? acaba sende benim gibi şuanda ne yapıodur. benim gibi canı hiç acıo mudur die düşünüo musun? acaba sende gecelyin üzerin açıldı mı benim gibi beklio musun gelip örtmemi.
hiç kabullenemedim gittiğini. hala yanıbaşımda oturup beni seyrettiğini düşünüorum. sen benim paşamdın ya merak etme kimseye vermiorum koltuğunu. sen gelsen de gelmesen de o koltuk hep senin olucak biliyosun.
ya anlamıorum ne istedin benden. neden herşey yolunda giderken, ikimşz için güzel bi dünya kurmuşken o dünya yı başıma yıkıp gittin. ne yaptım sana. tamam biliorum yine o senin bile kendine açıklayamadığın işlerin dimi. yine kaçmak zorundasın dimi. ama galiba bu sefer çok büyük bi belaya girdin ki beni bile bırakıp kaçtın. şu an nerdesin? bulgaristan da mı? yunanistan da mı? yoksa türkiye de mi? yada dünyanın başka bi yerindesin bilmiorum. senin beni hala sevdiğinde bile emin değilim artık. tek bildiğim beni sana en ihtiyacım olduğu bi zamanda bırakıp gitmiş olman. ne istedin benden. ne istedin duygularımdan. ne istedin tertemiz yüreğimden. ne ne sölesene. hani her şeyi bilen sen bunu da bilirsin sölesene hadi beni en kötü günümde yüzyüze bile değil küçücük bi mesajla nasıl bırakıp gittiğini söyle bana. şimdi yanımda olsan bunu bende bilmiorum diye cevap verirdin. cevabını bulursan bana da söyle ki o içimi kemiren kuşkularıma anlatayım.
hani biz hiç ayrılmayacaktık. beni bu yüzden mi yani bi gün bırakmak için mi? annenle ve diğerleriyle hemde gelinleri olarak bu yüzden mi tanıştırdın. bu yüzdenmiydi bunca kıskançlıklar. bu yüzdenmiydi söylesene. hep lafı ağzıma tıkardın. hadi yine tık bütün lafları ağzıma. ama bu soruların cevaplarını da kelime aralarına sıkıştır.
allah' ım her şeyini özledim. ne olur bir defa daha göster onu bana. biliyorum bu saatten sonra geriye dönüş yok. biliorum ki hiç bişey eskisi gibi olmayacak. biliyorum....
ama ne var biliyo musun bitanem seni deli gibi özledim. sana ayrıldıktan sonra okadar çok adım attım ki o kadar çok mesaj çektim ki sen hiç birine cevap vermedin. sadece bekle dedin. tamam beklerim ama bi açıklama. çok mu senden bi açıklama beklemek. bekledim her şeye rağmen kara gözlüm. ama bu seferde dedin benim hayatım biiti bana benden bile hayır yok. tek tesellim rakı sofrasında ki alemci karılar unut beni.
peki sence bunu hakkettim mi? bide bana bağır, çağır ama ne olursun bişi söyle diyosun. söylenecek herşeyi zaten sen söylemedin mi? ben sana bu saatten sonra ne deyim. ne dememi beklersin ki zaten.sen hayatını seçmişsin banda bu kararına saygı göstermek kalıyodu. bende öyle yaptım. senin kararına saygı gösterdim.
ama şunu hiç bi zaman unutma karşıma çıkmanı, sana son kez bakmak için istemiorum. kinimi, öfkemi gör istiyorum. hani sevdam bi ateşmiş ya sen öyle diyosun ya o ateşin bana ne kadar zarar verdiğini ama sonunda söndürmeyi başardığımı görmeni istiyorum. sadece bu bitanem. sen belki bunu hiç bi zaman okumayacaksın. belki de okuyacaksın ama kendine yazıldığını hiç bi zaman anlayamayacaksın. ama yine de okursan sana söyleceğim tek bi kelime kaldı o da sen adinin tekiymişsin. bu mektubuda haketmiyosun ya neyse.
HOŞÇAKAL KARA GÖZLÜM........

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

Dedeme MEKTUP
Bizi ilk unuttuğun,göz göze vedalaşamadığımız son gece için ağlıyorum.
07 Ocak 2002 Pazartesi.

Hani yaz derdin ya,işte yazıyorum dedem,bin bir acı içinde, bin bir zorluk
peşinde,seni yazıyorum.
Okuyamayacaksın ama en azından hisset.Seni çok özlüyorum.

Başlangıcın sonunu görmek gözlerinden.
Dur!!!
Ne olur ölme dede. Ne olur ölme.Mevsimin duygularımı darmadağın ettiği bir
zamanı yaşatıyorsun bana. Kaldı ki ben henüz hazır değilim senin çekip
gitmene. Neden konuşmuyorsun,neden gözlerini açmıyorsun bana. Hiç böyle
görmemiştim seni. Hiç böyle tepkisiz yatacağını beklememiştim. Nereye
gidiyorsun dedem, hani senin anlatacağın öyküler bitmeyecekti,hani
yaşadıkların tükenmeyecekti. Nereye gidiyorsun dedem,böyle izinsiz böyle
konuşmadan,neden bırakıyorsun bizi.

Konuşmaya çalışıyorsun,mırıldanıyorsun gözlerin kapalı olarak.İçim
parçalanıyor,gözlerine bakıyorum, gözlerin açılmıyor,dudakların
birleşmiyor,nefes alıp verdikçe sen, ben nefessiz kalıyorum.Yaşadıklarımız
geliyor aklıma, eski bir filmin yıpranmış görüntüsünde boğuşur gibi. Odada
herkes suskun,herkes birbirinin yüzüne bakıyor anlamsızlık
kovalarcasına,herkes birbirinden kaçırıyor gözyaşlarını. Ki sen dedem,
bunları asla görmüyorsun, hissetmiyorsun bile. Öylece yatıyorsun karşımda.

Biliyor musun,ben ellerinde büyürken sana çok yalan söyledim. Bahçeye
bıraktığın zemzem suyunu ben döktüm çiçeklere. Çatıda kedi kovalarken ben
kırdım bütün kiremitleri. Bacanın içini ben doldurdum taşlarla.Ben yaktım
bütün kibritleri yatağın altında.Ben sakladım bütün kapıların
anahtarlarını.Bunları sana itiraf edemedim dedem, Sana söyleyemedim bütün
bunları,çocukluğuma ver sen yine de.Kulaklarımı çektiğin zamanlara say dede.
Biliyorum yetmeyecek ama,elimden bir şey gelmiyor.Seni çok sevdim,her
zamanda çok seveceğim.Bütün bunlar için beni affedecek misin ki dedem.

Sen yatıyorsun ya karşımda şimdi.Ben hatırlıyorum, kas gerilmesi yaşadığım
ve bacak sinirlerimin çalışmadığı zamanlarda beni sırtında taşıyıp ta,
doktorlara götürdüğün günler geliyor aklıma. Hani öğretmenlerim bana
inanmamışlardı da,sende onlara kızmıştın. Sırtlanıp beni eve getirmiştin.
Çok iyi hatırlıyorum bu olay evin bacasına taşları doldurduğum günün ertesi
olmuştu. Sende hatırlıyor musun şimdi dedem. Hadi gözlerini aç, bir şeyler
söyle bize. Bak herkese nasılda ölümü hatırlattın bir anda. Bir anda atılan
kahkahaları,sohbetleri,nasılda kestin keskin bir bıçak gibi. Meğerse seni
seven ne çokmuş dedem. Bak herkes yanı başında seni seyrediyor.
Uyan be dedem,uyanda bir bak gözlerimize.Bak nasılda kızıla çalan gökyüzü
gibi yüreğimiz kar topluyor.

Hem daha bana verdiğin üç aylık vergi iade zarfını teslim etmedin
bankaya.Hani sen okuyamıyorum derdin de, başımda beklerdin doldururken. Bazı
yıllanmış fişler karışırdı da içine,güldürürdün beni. Hani bir baston
almıştık sana,bu çok cafcaflı bunu kullanmam ben deyip,köşe bucak saklardın
evin içinde.Anneannem çıkarırdı onu sakladığın yerden, sen yine saklardın.
Baston mu kullanacağız bu yaşta derdin.Kullanmadın da gerçekten dedem. Şimdi
sakın gitme ne olur. Gel beraber saklayalım bastonu, kimseler bulamasın.

Doktorunla konuştuk.Senin ve anneannemin haberi yok.Beyninin üçte biri
ölmüş.Sinir sistemin tamamen çalışamaz durumdaymış.Göz kapaklarını bu yüzden
açamayacakmışsın artık.Dilini kullanamayacakmışsın. Dedem ne oldu sana
böyle. En son konuştuğumuzda çerez istemişti canın. Bir koşu alıp gelmiştim.

Ne oldu da böyle sana tenimizi yakan bir ocak ortası,apar topar hastaneye
kaldırdık yorgun bedenini. Haberin yok senin ama,ambulansın sirenlerini
açtığı ilk anda içim parçalandı.Önümüzde üçer beşer sağa kaçışan
araçları,yol kenarında şaşkın ifadeleriyle bakan insanları ve arkada senin
hareketsiz yatışını aklıma getirdikçe yaşamın sınırını ve her şeyin boş
olduğunu anlayabiliyorum.

Aynı damardan iki serumla hastanenin acil kapısına demirlediğimizde sedye
ile yatacağın nöroloji bölümüne kadar başındaydım.Sen göremiyordun
dedem.Görseydin de zaten pek bir şey değişmeyecekti. Hayata dair hiçbir şey
yenilenmeyecekti. Gözlerin kapanmadan önce gördüğün her şey yine aynı
olacaktı dedem.İnsanlar,itiş kakışlar,bağrışmalar,her şey,ama her şey aynı
kalacaktı. Nerede olduğunu bilmemek,ve sana acı ile bakan insanları
görememek önemli değil artık dedem. Onlar senin için önemsizler artık.

Şimdi yanı başında herkes umutsuzca bekliyoruz. Umudu yitirmenin,her yeni
gelen güne umutsuzlukla merhaba demenin acısını çekiyoruz içimize.Gözlerim
kaçırıyor beni senden uzaklara.Çevreme baktığımda tebessümü unutan yürekler
sarıyor dört bir yanımı. Yaşamanın ucuzluğu,nefes alıp vermenin zorluğu
tıkanıyor boğazıma. Ben hayatı böyle bilmezdim dedem.Ben hayatı böyle
tanımazdım. Belki gözlerini açar da,bize yine avcı arkadaşlarınla yaşadığın
maceraları anlatırsın,belki anneanneme yemeğin tuzu hakkında birkaç yorum
getirirsin yine dedem.Ve belki de bayramlarda gözlerinin içi yine güler.Kim
bilir.

İlgisiz şeylerden acı çekiyorum artık.Baktığım her yerde yatağında
hıçkırıklara tutulmuş yorgun bedenin geziniyor.Hareketsiz ellerin,tepkisiz
parmak uçların. Sıkıyorum soğuyan ellerini.Gözlerimi hiç böyle yormamıştım
ağlarken. Böyle hiç yutkunmamıştım sessizliği.Suskunluğu böylesine telaffuz
etmemiştim dedem.Senden tebessüm etmeni bekliyorum.Son kez gülümsemeni
istiyorum bana.Beni unutmamanı istiyorum dedem.Beni unutma,tıpkı benim seni
unutmayacağım gibi ,bizim seni asla unutamayacağımız gibi.

Biliyorum vedaların dönüşü vardır,ama senin bana bırakacağın,o dağ gibi
yüreğinden küçücük kelimelerle bir elveda.Şimdi izin verirsen,son kez
öpüyorum dedem seni.Bayramlarda ve kandil *******inde görüşemeyeceğiz
artık,hafta sonları dağlara çıkamayacağız seninle.Ama eninde sonunda
buluşacağız.Biliyorum.
Bu yüzden,şimdilik elveda dedem,elveda...

Bir gün gelirde unuturmuş insan,
En sevdiği hatıraları bile,
Bari sen her gece yorgun sesiyle,
Saat on ikiyi vurduğu zaman,
Beni unutma,
Çünkü ben her gece o saatlerde,
Seni yaşar ve seni düşünürüm,
Hayal içinde perişan yürürüm,
Sen de karanlığın sustuğu yerde,
Beni unutma..

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

Hastalik Yakisanda Guzeldir!
Sana aglamiyorum. Bunlar sevinc gozyaslari. Ne icin mi seviniyorum? Senin icin aglayamadigima, senin icin uzulup, gozyasi dokemedigime agliyorum. Cok mutluyum. Bak gozlerimin ici guluyor. Artik ben de tam anlamiyla bir canliyim, yasayan bir olu misali etrafta dolasmiyorum. Gozlerde buldugum gercek mutluluk beni ruhumda hur kiliyor. Yasamimin ne sana ne de baskasina ait olmadigini anlayabiliyorum. Ben yalniz kendimim ve kendimin olacagim. Ta ki bir baska ben bulana kadar. O zaman ben benim, ben de benim olacak. Sen benim neyden bahsettigimi gayet iyi anliyorsun. Bakalim ne hissedeceksin? Ben ne hissettigimi ve hissetmem gerekeni cok iyi biliyorum. Sana ofke duymuyorum. Nefret de etmiyorum. Sadece tiksiniyorum. Nefret etmiyorum; cunku nefret sevgi belirtisidir ve ben o hastaliktan yeni kurtuldum. Belki bir baskasina tutunurum. Belki bugun, belki yarin. Ama senle asla, seninle asla! Cunku hastalik da yakisanda guzeldir! Sana bu hastalik yakismiyor. Denedim ve gordum. Simdi kendime yeni bir hasta ariyorum. Ama acimasizca degil. Onu oldurmek icin de degil. Yalnizca yakismasi icin. Cunku hastalik da yakistigi hastayla guzeldir...!

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

Bugün veda günü..
Aşka, yıldızlara , sana veda ediyorum. Bu bir veda mektubu değil. Veda yürekte olur mektupta değil. Seninle oluşturduğum yaşantıma da vedadır bu…
Kısacık ömrü vardı aşkımızın öyle kısa ki örneğin nasıl yatarsın yan mı mesela. Hatta araba kullanırken küfreder misin diğer arabalara. Sesin güzel midir, türkü söyler misin mutlu olduğunda bağıra çağıra. Hele hüzün saatlerinde nasıldır gözlerindeki haleler.
Bir veda anında aklına bunlar geliyormuş meğer insanın…

Zordur veda cümleleri. En güçlü zehrini akıtır yüreğine…Sona yaklaşmanın korkusuyla mı sözü dolaştırıyorum, belki de öyledir kimbilir? Sen bilirsin. Sen bilirsin beni…sözcüklerimin her birinin ne anlama geldiğini…
Hep masal kahramanına benzetirdim seni hatırlıyor musun?
Bir masalı yaşadık ikimiz. Ama ayrı masalların kahramanlarıydık. Ben külkedisiydim örneğin sense kurbağa prens. Ne kadar imkansızsa onların aynı masalda bir olayın kahramanları olmaları bizim de mümkün değildi bir araya gelmemiz. Öyle de oldu. Kısacık bir masaldı sevgimiz. Ve en güzel yerinde de bitti. Bir masaldı bitti….
Sana son mektubumu yazıyorum. Oysa söylenecek ne çok şey vardı,paylaşılacak ne çok şey…
Ummadığım bir anda çıktın karşıma. O günlerde bir falcı kadın bana bunları anlatsa saçmalıyorsun derdim… Sana da öyle dedim…
Ama beni dinlemedin. Aslında sen beni hiç dinlemedin. Sana aşık olduğunun ben değil aşkın kendisi olduğunu söylediğimde kızmıştın bana. Ama sonunda sen de kabul ettin . son yazdığın mektupta acı ve hüzün vardı.. ve anlamıştım ki artık yazmayacaktın.. Bir hataydım, bir hataydın bir hataydık….Bir kabulleniş vardı, sessiz bir vedaydı belki. Yüreğime acının zehrinin çöreklendiğini hissettim yavaştan.İlk anda bir şaşkınlık oluştu bende…. Sonra isyan…sonra hesap sorma… sonra kendimle baş başa kaldım ve kendimi suçlamaya başlamıştım.. Şu anda ise sessiz, acı ve hüzne dair ne varsa sırtına yüklenmiş bir kabulleniş içindeyim.
Acım tarif edilemez bir biçimde. Sana yazarak hafifletmeye çalışıyorum…Biliyor musun sana bu güne kadar o kadar çok mektup yazdım ki…Ama hiçbirini gönderemedim…
Bu kadar kısa bir ömre neler sığdırdık farkında mısın? Kavgalar, kıskançlıklar, hüzünler, sevinçler…
En güzeli bir paylaşım oluşturduk senin de dediğin gibi çıkarsız, beklentisiz. Güzel miydi? Güzeldi elbette. Bir imkansızı yaşamanın mutluluğu vardı ikimizin de sevinçlerinde.
Son bir şey… her pazartesi çiçek dikerdin bahçeme. Senin sözlerine, senin gözlerine dair. Ama bugün dikmedim dikemedim elim varmadı..Seni hissedemeyecektim ki, varlığın yoktu ki,benimle değildi ki yüreğin…
Çiçeklerim mi? Onlar eskisi gibi bakmayacaklar bana ,gözlerin yok ki onlarda. Eskisi gibi bakamayacağım onlara sen yoksun ki…Ama hep hatırlayacağım.Zamanla acım hafifleyecek belki daha az hatırlayacağım seni. Ama her çiçek dikişimde, her sabah işe giderken, yada bir dondurmacının önünden geçerken,tartıya çıktığımda, yemek yaparken( belki düşüneceğim sever mi bu yemeği acaba diye), Fenerbahçenin maçı olduğunda, bir rüzgar estiğinde, yıldız kaydığında,bir aşk şiiri okuduğumda, denize baktığımda seni anımsayacağım. Belki karadutlu bir dondurma isterken gözgöze geldiğim dondurmacının gözlerinde arayacağım seni, bir çiçeğin tomurcuğunda, bir şairin acılı dizelerinde, Fenerbahçe maçlarında tribünlerde,deniz kenarına oturup yıldızları seyreden bir adamın yalnızlığında arayacağım seni.

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

Aslında biz gidenlerin arkasında yaşıyoruz. Sahte bir dünyanın nefesini alıyoruz inanmadığımız ciğerlerimizle. Yarına bakıp sıradan hayallere dalıyoruz. Oysa ki yaşam defterini açıp sıradan alıyor öğrencilerini içeri. Biz ise sıranın kime geleceğini düşünmek yerine aramızda sessiz bir korkuyla konuşuyoruz. Kaç kişi yaşamdan göçtü? Ya da kaç kişi yeni bir hayatı bıraktı arkasında? Kaç kişi ıslak yüzlerine baktı soğuk aynasında? Ya da kimler yürüdü arkasından cansız bedenlerin çaresiz yolculuğunda? Hayat bizi tekrara götüren bir oyun gibi. Her gün farklı bir saat ya da farklı bir tarih gibi ama yaşananlar ve hayaller hep aynı. Ne acılarımız ne de sevinçlerimiz farklı her saat başında. Tek düşündüğümüz bir şeye başlayıp sonundaki sahteliği satın almak. Kim döndü geriye? Kim söyleyebildi yapamadıklarını ya da içindeki nankör isyanları? Kim yüzsüz ve bencil olduğunu kabul etti? Ya da kim hayata isyan etti ikinci defa? Kim cesaret edebildi korkusuzca düşünmeye? Kimler ağlamadan, bağırmadan acısını gömdü içine? Kimler soyabildi katı fikirlerini soğuk rüzgarlara? Hangileri terledi emeğin ta ortasında? Şimdi beklenen her anın bekçisi olan insan kimin gideceğini nereden bilecek? Nasıl anlayacak bugünün son gün, bu nefesin son nefes olduğunu? Bir gün gibi yüz yıl da geçer. Bin yıl gibi bir an da geçmez bazen. Ama hatırladığın her yüz mutlaka bir gün kaybolacak. Unutma ki, yarın bugünden daha fazlasını anlamadıkça aldığın nefesin bir anlamı yoktur.

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

Sen nesin hala çözemedim, hem dünyanın eşsiz güzelliği hemde en büyük üzüntüsü... Ben seni çok sevdim, ama sen hiç sevmedin. Kızamıyorum ben sana. Kızamıyorum ki! İnsan sevdiğine kızamıyor ki... Sen benim nefes alma sebebim hemde utancım, sen benim gözlerim, sen benim kör kuyularım.

Sen başka yerlerdesin, yanımda olmana rağmen ben senin yanındayken sen başka yerlerdesin. Hep elimi uzatsam tutarım seni, ama bi o kadar da çok uzaksın. Yüzüne bakarken sevdiğinin başka şeyler gelmek ister dudaklarından, dökülen kelimeler başka sözler ama bunu engellemek nasıl bişeydir bilir misin?! Gözlerine

bakarken içinin nasıl ürperdiğini bilir misin? Sen acı çekersin, ama karşındaki bunu bile anlamamaz. Sen içten içe hep ölürsün, yaşarken ölmek nasıl acı verir insana bilir misin? Ama sadece sen bilirsin... Ama sevdiğin için hiç pişman olmadım. İyi ki bu hayatta sen varsın, iyiki tanımışım.

Sen belki çok uzaklarda benden habersizsin. Ama ben senleyim bu da yeter. Sen sevesin diye ben seni sevmedim, sen benim olmadan da ben seni hep sevdim.

Bütün güzellikler seni olsun ömrümün canımın canı sevdiğim...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:46 AM

Gözlerimden akan her damla yaş sana olan sevgimin ifadesidir. Gözlerimde gördüğün, içimden hiç atamadığım
o çocuksu korku, sana olan bağlılığımın göstergesidir. Her gece gözlerimi kapatıp, kollarında daldığım uykunun derinliğini, güzelliğini hayatım boyunca yaşamadım ben. Bütün ilklerimi sende yaşadım ben...

Bu denli tutkudan sonra, sana olan güvenimi, saygımı ve ne kadar olduğunu benim bile bilemediğim sevgimi yazmaya gerek duymuyorum.

Elinin elime değdiği anda duyduğum sıcaklık ilk günkü gibi.
Her sabah senin yanında uyanmak, aldığım her nefesi senin yanında vermek ve hiç bir şeyden habersiz zavallı yüreğimin, ilk günkü gibi aynı heyecanla çarpması ne bir alışkanlık ne de bir heves.

Saçlarımı tararken ellerinin en masum haliyle saçımın her teline değmesi,ateşlendiğim zamanlarda gözlerinin dolu dolu başımda beklemen gibi SAVUNMASIZ SEVİYORUM SENİ.....

Dans ederken, saatlerce sımsıkı sarılman gibi DOYUMSUZ SEVİYORUM SENİ...
Seninle boğuşup, oynadıktan sonra terimi sildiğin anlarda ki gibi SEBEPSİZ SEVİYORUM SENİ....
İyi kötü her zaman yanımda olduğun gibi, bende HERŞEYİNLE SEVİYORUM SENİ....

SEVİYORUM İŞTE......

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:47 AM

Hayalini Sevdiğim Yarim

Hani bir duygu vardır, hep özlem duyulan biryere ulaşmak istersin.
Ama bilmiyorsun o yere ulaşamadığın için okadar özlersin
Gel görki yarim o an içinde olan istek bunu düşündüremiyor sana
Hani vardır ya, ağaçların suya, çiçeklerin güneşe olan özlemi,
Nekadar büyüktür değilmi?
Ama hep aynısı olur onlar bile kavuştuktan kısa bir süre sonra ayrılırlar.
Ve ağaçlar kurumaya çiçeklerde solmaya başlar........

Bende ne kadar sana kavuşmak istesemde olmuyor ve inanıyorumki...
Sen benim sevdiğim ve istediğim en büyük özlemimsin
Ve seni bulduktan sonra kaybedeceksem eğer bırak bu böyle kalsın

Hep seni görmeden görmüş gibi olduğum
Ve senin yanımda olmadığını bildiğim halde öyle sandığım
En önemlisi yarim seni hiçbir zaman soldurmayacağım
Çünki seni gözyaşlarımla büyütecek sevgimle ısıtacak
Ve kalbimde saklayacağım...........

Ben bir hata işledim bırakta cezasını çekeyim
Tek istediğim seni sevdiğimi bilmendi ve onuda söyledim.
Divane biriyim belki, ya da ne dediğini bilmeyen biriyim
Ama bildiğim tekşey var yarim, seni sevdiğim.....


Sanki bir hikaye okudun farzet
Yada bir sonbahar esintisi geçince biten
belki bir daha aramam sormam seni bunun için beni affet
Çünki sen hep ulaşmak istediğim o yer gibi kalmalısın
Çünki sen hep benim sevdiğim o kişi gibi olmalısın
En önemlisi yarim sen üzülmemelisin
Çünki sen daima mutlu olmalısın......

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:47 AM

O'na De ki
Giderken beni de beraberinde götürdü. Ondan geriye kalanları da ben kaldırdım.
Mektupları kutuların içine bıraktım. Resimler diğerlerine ait resimlerin hemen yanında duruyor. Şiir pek yazmamıştı zaten... Ama nafile, Ondan henüz kurtulamadım. Yazdıkları yalnızca bir kağıt parçasının üzerinde olsa da , okuduğumda sesi kulaklarımda yankılanıyor. Resimlerine ne zaman baksam göz kapakları kımıldıyor. Evde dolaşırken ayaklarıma anılar dolanıyor. Gülümsemesi duvarlara asılı resimlerin üzerine takılmış kalmış. Ne kadar uğraşsam çıkmıyor. Mavi koltukta hala sıcaklığı duruyor ve kimi zaman bir alelade tişört henüz onun kokusunu atamamışken elime geliveriyor. İşte o an deliriyorum. Panik içinde kendimi dipsiz bir kuyunun içinde çırpınırken buluyorum. Duvarlar üzerime geliyor, Mavi koltuk beni içine çekiyor ve alelade bir tişört boğazıma düğüm üstüne düğüm atıyor.

Dışarı, içeriden farksız. Yalnız da değilim üstelik . Koca bir yaz, bana eşlik etti . Ben ne kadar ağladıysam, o kadar da yağmur yağdı. Güneş saygı ile bulutların arkasında kaldı.
Şimdi, yani o yokken hayat gözüme batıyor. Ne güneşli günler , ne ihtiraslı insanlar , ne de ulvi amaçlar umurumda. Bir ben varım. Milyarlarca insan bir yana , ben hemen şuraya yalnızlar bulvarının köşe başına ... nükleer bir savaşın ardından yapayalnız kalmış gibiyim dünyada Üstelik de onsuz... Yani eskisinden daha güçsüz , yani daha kırılgan, yani daha anlamsız.
Koca bir çukur, dolmayı bekliyor. Anlar ve anılar o çukurun mezar taşları gibi başımda dikiliyor.

Biz
O’na de ki ;
Biz onunla bembeyaz yağan bir karaltında gece yarısı yürüyüşlerinde üşümeyen ayak izleriydik. Yeşilliklere bakan bir pencerenin gerisiydik. Bir fenerin beklediği kumsalda güneşe yüzünü veren çakıl taşlarıydık. Bir otel odasında umulmadık bir anda karşılaşmış sürgünde yorgunluktan uyuyakalan iki bedendik. Aynı marka iki araba gibiydik. Kara kaplı beyaz sayfalı bir defterde kağıt ile kalemin arasına giren bir yalnızlık şiiriydik. Altın sarısı, maviliklerdik. Kahverengi derinliklerdik... O zamanlar adı artık pek de lazım olmayan , anılması yasaklanan bir esintiydik... O bir gözyaşıydı , başladı mı bir daha durdurulamayan. Ben bir umuttum, nereye gittiği bilinmeyen buharlı bir tirenin son vagonuna tutunan .
Biz Onunla diğerlerinden farklı gibiydik.
Şimdi o yokken benim önümde kaçak, yaşanmamış bir yaz duruyor. Ve yazın en uzun günü, benim gözüme uyku kaçıyor. Sonra resmi törenler başlıyor. Düş kaçkınları, yağmur suçluları, güneş vurgunları, dost acıları ve bir insanın en anlatılamayacak , en utandığı , canını en çok acıttığı duyguları... Yani hayat, önümden geçerken saygıda kusur etmiyor. Biz olmasak da, şimdilik “zaman” benimle idare ediyor...

Gece
O’na de ki;
*******i uyumuyorum artık. Ağustos böcekleri refakatinde dalıyorum sessizliklere. Anlayacağı en yakın dostum sabahlara uzanan bir zırıltı ya da kulaklarımda hala çınlayan “seni seviyorum” yüklü fısıltısı... Onlar anlatıyor ben hep dinliyorum. Sustuklarında onu dinliyorum. Yeryüzünü o’nu düşündüğüm anlar aydınlatıyor ve üzerimde çoğu zaman hüzünlü bir ay parlıyor. Benim kadar içi kararmasa da, Ay da “yalnız” benim kadar. Büyük şehirlerin yalnızlarına ay refakat ediyor . Şehrin bütün ışıkları onlar yüzünden hiçbir zaman sönmüyor. Ayın şavkı okşuyor uykusuz yalnız insanların şehrinde hasret çeken yürekleri. O anlarda büyük şehirlerin gece bekçileri , bir kadının göz kapaklarında dikilip aşağıya, sonsuz bir uçuruma bakarken buluyorlar kendilerini. Eskisi gibi tereddütleri yok . Bırakıveriyorlar boşluğa anlamsız bedenlerini, düşünmeden geride bekleyenlerini.
Sokakta yürürken rastlantılar karşı kaşıya getirirse onunla seni.. Ve şayet yanında yoksa biri. Durdur onu ve ona yavaş sesle fısılda söyleyeceklerimi...
*******in çok uzun olduğunu anladım ve şafak vakti o uyanırken ben daha yeni uykuya daldım. O vakitler hayatın sınırları. Ve sınır boyu mayın tarlalarının yerini tehlikeli sessizlikler alırdı. Birbirine ulaşamayan yürekler kendilerini *******i bitmesini istemedikleri uykulara vuruyor. O’nun dahil olmadığı bir hayatı yaşamak, artık pek de anlamlı gelmiyor...

Yalnızım
O’na de ki;
ben, yalnız başıma , yetmiyormuşum meğerse bana.
Anlayacağı , bir yön gerekiyor. / Masanın üzerinde duran yapayalnız bir pusula, / Rotasız yolculukları çizmeye yetmiyor.
Yalnızlık özgürlük ise , benim için hapis zamanı geldi geçiyor. Ne garip, insan bazen iki kişiyken de kendini çok yalnız hissedebiliyor. Oysa ben, Erhan Bener romanlarından fırlatılmış “tekil bir kahraman” gibi yaşıyordum onunla yalnızlığı. Şimdi yalnızken aynalara bakamıyorum. O varken ondan kaçıyordum, yanımda yokken sokaklarda başımı kaldırmıyorum. İtiraf etmesi oldukça zor ama çoğu zaman yalnızlığımı sevdiğim kadar, utanıyorum.
Varlığında kaçtığım yalnızlığıma, bugün sığınıyorum.

Şiir
O’na de ki;
Kara kaplı bir deftere bir kaç satır yazmadan uykuya dalamıyorum. Gizli bir bahçeden yükselen violonsel ve piano eşliğinde ise aynı kelimeleri farklı beyaz sayfalara her gece , her gece, bir kez daha ,bir kez daha , bir kez daha yazıyorum;
Ona / “seni seviyorum” demek isterdim. / Sesinin üzerine ağlamak / Ve konuşmadan onu anlamak... Bir hasret mektubu gibi gözlerine sığınmak isterdim. /Onu kucaklamak / Bağrıma basmak, öpmek, koklamak...O’na de ki O eğer o olmasaydı,/ uğruna ölebilirdim. O, o olsaydı ,/ Orada / Yanı başımda dursaydı / cennetleri cehennem / Sebepleri neden yapabilirdim. Keşke şurada tekrar bulabilsem onu / Bıraktığım gibi... / Küçük bir gülümseme / Ve bir kaç damla gözyaşı ile... O’nu sevebilirdim.

ben iyiyim
O’na de ki ;
Duydum. herşeyi duydum... Şimdi bana onu anlatıyorlar. Sanki başka bir insandan bahsediyorlar. Ben mi büyük anlamlar yükleyerek tam(am)lamışım O’nu... Öyleyse ne kadar yanılmışım. Yaratırken bir masal prensesini çocuksu düşlerimde, kendimi ne kadar iyi kandırmışım . Duyduklarım kara harflerle yazılacak masumiyet tarihine. Kirletilmiş bir sayfaya, kalın uçlu simsiyah kalemlerle... Bir Atilla İlhan şiiri gibi yazılanları yalnızca yaşayanlar anlayacak. Şiirlerde bana, yalnızca O anlatılacak. Biliyorum birgün kendisinin anlatıldığı şiirlere rastladığında yazılanları anlamayacak. Zira tiren çoktan uzaklaşmış olacak. Hayatın karanlık bir ara istasyonunda yapayalnız kalanlar unutulmaya mahkum olacak.

O’na sor bakalım; En çok ne eksik kaldı, biliyor mu ?Gerçi ben bilmesini beklemiyorum. Beni anlamasını beklemediğim gibi. Benimki geç kalmış bir veda ya da yanlış anlaşılmış bir aşka bir türlü konulamayan nokta, nokta, nokta.
O’nun için denk gelirse eğer, iki lafın arasına sıkıştırıver söyleyeceklerimi.
“Bana pişman olacak kadar bile zaman tanımadı.”
Oysa her insan geriye dönüp baktığında “Acaba?” sorusunu sormak ister... hata yapıp yapmadığını ufak bir zaman aralığında tartışmak gereğini hisseder... İçinden çıkamadığı durumlarla karşılaştığı anlarda bir süre için “kaçma hakkını” kullanmak için beyaz yalanlar söyler... Ben bunların hiçbirini yapamadım. Yapacak zaman bulamadım. Belki bu yüzden bugün ben yalnızca “iyi olmuş” diyebiliyorum. Yanılmadığımı , hata yapmadığımı düşünebiliyorum. Beni en çok işte bu yaralıyor. Bu kadar haklı çıkmak insana pişman olma fırsatını tanımıyor. İnsan pişman olamayınca da “bi daha” diyemiyor. Ayrılık, ( “zamansız” olunca ) tüm ağırlığını omuz başına bırakıyor.
Ve o orada durduğu sürece ben bir daha hiç bir zaman benzer ağırlıkları kaldırmayı gze almayacağım. Ortalama aşklara bir kez aldandım, bir daha aldanmayacağım.

Yanlış anlamasın sakın. İstese de, istesem de , istesek de hiçbir zaman geri dönmeyeceğim. Niyetim af dilemek değil, af etmek hiç değil...
Benimkisi eski bir dost’tan bir “hayat mahkumunun” son istekleri, o kadar..
Onun sesini duymak istemiyorum, bir daha telefon etmeyeceğim. Yüzünü zaten görmeyeceğim. Bitip gidenlerin ardından artık ben de üzülemeyeceğim.
Gelsin bende kalan son parçasını, çantasını alsın, sırtındaki bavuluna yüklediği yalan hayatlarla uzaklara kaçsın.
O’na deki;
Ben o’nu düşlerimde yaşatacağım. Sessizliğimde avaz avaz adını bağıracağım. Yıllar sonra bir gün karşılaştığımızda uzun uzun yüzüne bakarken utanmayacağım. İzlerini taşıyan mezar taşı , baş köşemde duruyor. Ama ayrılmak her zaman unutmak anlamına da gelmiyor. Gözlerim hala gözlerine değiyor, ellerim havada boşluğu uzanan umutları yakalıyor. Mutlu değildim, mutlu değilim, olmayacağım. Merak etmesin,tersini düşünüp , kendini üzmesin. O mutlu ise tebrik ederim. Mutluluğunun devamını dilerim. Ama şunu da bilmesini isterim ;
Bir gün bir uyku arasında rastlarsam ona ,düşlerimde kendimi tutmayacağım.
O’nu o kadar çok özledim ki
Sarıldığımda ağlayacağım
O’nun, o güzel kalbini okşayacağım.

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:47 AM

Şairin dediği gibi, öyle bir yerde yaşayacaksın ki bir yanın mavi bir yanın yeşil olacak.Şöyle bir elini uzattığında denizin tuzunu,yeşilin kokusunu hissedeceksin.Yalnız kuşlar olacak çevrende.Bir de yanından ayıramadığın o üç şey.Hergün gülüp eğleneceksin.Şiirler yazacaksın o çok sevdiğine(yanındayken para kadar değeri olmayana).
Gamın kederin olmayacak.Yaşamsal hiçbir sıkıntın olmadan yaşayıp gideceksin.Yalnız yunus balıkları yarenlik edecek sana.Onlara okuyacaksın yazdığın şiirlerini.Seni anladıklarını sanıp çevrende oyunlar oynamalarına sevineceksin.Sonra sen hiç yaşlanmadan hep böyle yaşayacaksın.Tek bir çizgi olmayacak yüzünde.Önceni ve sonranı bilmeyeceksin.Soru sormak da olmayacak(ya da sorgulanmak).Sonra birgün….
Uyanacaksın, yatağındaki kişinin gürültüsünden.Rüyadayım sanıp kendine tokatlar atacaksın.Ama sonra asıl rüyanın, gerçek kabuslardan ayrıldığı sınırı yüzün mosmor göreceksin.Yanındaki insanı yıllardır tanıdığını düşüneceksin.Ama aklına gelen düşüncelerin hepsi birbirinden silik, birbirinden kopuk olacak.Onun suratındaki çizgileri saymaya çalışırken beyninin uyuştuğunu hissedip en iyisini yapacaksın.Yeniden uyuyacaksın ve…..
Şairin dediği gibi,öyle bir yerde yaşayacaksın ki bir yanın mavi bir yanın yeşil olacak…..

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:47 AM

amac paylasmak emege saygimiz war bildigimi yaziyorum altina..okumus olmaniz normal nette olan seyler cunku..saygilar http://www.cakal.net/images/smilies/88.gif

Benden, seni anlatmami isteselerdi, bir yürek anlatirdim içinde koskacaman bir dünya, dünyada kocaman bir fener ve sevgi yolu aydinlatan.

Deselerdi yaz onu; yazardim en güzel siirleri dilsiz istekleri dipsiz kuyu sarinçlarinda yuvarlanan asklari. Yazardim parmaklarim morarincaya kadar yazardim, yüregim yorulup duruluncaya kadar.

Deselerdi çiz onu; çizerdim dünyayi, dünya her tarafi yedi veren gülleri yedi renk açan en mevsimsiz çiçeklerin açtigi nakisli oyali özenli bir dünya ve korkardim kendi çizdigim dünyaya dokunmaya, korkardim çiçeklerin yapraklarin solmasindan.

Deselerdi kim O ????
O derdim O iste yüreginde deryalari tasiyipta tek bir dünyaliya konusamayan, o sinirsiz sevgi deryasinda yelken açip giderken sevgisini utangaç kisiligine gömen biri idi.

Ve O derdim ;
Beni sabahlara kadar kendisini düsünmek zorunda birakan insafsiz biri O konussa yüregindeki alli tebessümlerde kaybolurdum, konussa yanmadan yikilmadan söndürürdü beni derdim. Sigara kadar tiryakisi oldugum, içki kadar basimi döndüren, görmedigim kadar özledigim, özledigim kadar dokunamadigim, dokunamadigim kadar ürkek...

Ve O derdim
Yasayipta yitirdigim degil yasamayipta bilmek istedigim, konusmasini bekledigim kizil dudaklarina hasretlendigim hasreti ile eridigim, yanimda iken bile özledigim gittigi yolu...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:47 AM

Nerlererdeyim su an bilmiyorum, öylesine sessizlige büründü ki yüregim her sey sanki bir nefes alip verisi kadar kisaldi. öylesine derin ki kanayan yaralarim, öylesine öksüzüm ki icimi cektikce bin parcaya bölünüyorum, gelisimle gidisim cok sessiz oluyor, sanki sürgünde yüregim, sanki prangalar vuruldu yüregime, neyi istediysem daha bulmadan kaybettim, yüzümde hep rüzgarin vurdugu ürpertiler kaliyor, suskun caresiz ve savunmasizim, yapayanliz kalmisim ciplak yüregimle ne bir gelen var nede yüregime sarilan. ölümle yasam arasinda kararsizim, ölüm kurtulusmu ? yasam neyin karsiligi ? neden hep kahir dolusu aglarim, neden hep gözlerim yasli, neden acilar kirpiklerimde asili kalir, sancilar yüregimi kemir, soguklar iliklerime kadar isler, neden sicacik bir kol boynuma sarilmaz, neden üsüyen yüregimi sicacik bir yürek sarmaz, belkide suclu benim belkide kendimi anlatamiyorum yada duygularimi dile getiremiyorum, bak yine sustum yine yaslandi gözlerim. yasli gözlerimle kimin omuzuna yaslanabilirm, bir nefes gibi susmaliyim yoksa bu acilari beni bogacak, basimi kaldirip aynaya bile bakmaya korkar oldum, biliyorum aynaya baktikca sorgular baslayacak, nedenler baslayacak, anlatamadiklarimin hesabi sorulacak, oysa anlatmaya kelimeler yetmez, anlatacak sözcükler bulunmaz anlatmak istesemde, ben hep baskasinin bilmedigi duymadigi dille konusuyorum susarak, cok seyler anlattim susarak kim anladi, kim duydu ,,,,,konusan insanin gözleri yasarinca susar, sustukca anlatamadiklarinida dile getirirmis, bende hep susarak dile getirdim askimi sevdami ama hep susarak dile getirdim.....http://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gifhttp://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gifhttp://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gifhttp://www.cakal.net/images/smilies/mecry.gif

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:47 AM

Nedenini bilmedigim bir arzuyla bugün hergünkünden daha çok istedim yanimda olmani.
Kolay degil,sensiz olmak,içinin yarisini bos tutmak,
kolay degil her sabah bir marti sesiyle irkilmesi bu yoksul bedenimin.
Ancak bu ayriligin bir süreligine olusu,teselli dolduruyor yüregime.
Her ne kadar bu sürenin uzunlugunu bilmesek de sonunun oldugunu bilmek umutlandirici.
Zaten her sey umut edebilmekle baslamadi mi ?
Seni düsünüp de kendimi kaybettigim vakitlerin anisina yazdim bu mektubu sana.
Bazen otobüste iki sevgilinin baslarini yaslayip uyurken ki rahatliginda,
bazen sokakta babasinin elinden tutan bir çocugun gözlerindeki güvende bulurum seni.
Düsündükçe nazim olasim gelir ve hep hasretini bir uçtan bir uca yakasim gelir...
Bir kus hafifliginde sana akar yüregim,yoklugunda yok olmaktan korkarak.
Yasadigi acilari anlatirsa sana gözyaslarinla yika yaralarimi.
Hadi gel artik.Dayanamiyorum hasretine..

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:47 AM

hayat soğuk
vurdumduymaz bir istanbul gecesiydi
ve gece yağan yağmur hep ürkütürdü beni
yağmur değil yalnızlığımdı pencereleri damla damla yalayan
yıllarımı dolduran sensizlikti
hep bir yanı yarımlık, hep senden uzaktalık
hayatta tek"kimse"mden yoksunluk, yani kimsesizlikti
bir kavuşma mucizesine inanma yolunda harcanmış bi hayatın
ansızın sonuna gelme
ve o mucizeyi yaşayamadan bir başına ölme korkusuydu yağmur
yine yağmur yağıyor, yine gece, yine İstanbul
ve sen kollarımın arasından sıyrılıp kalkıyorsun yataktan
nereye gidiyorsun sevdiğim?
sadece sana sarılarak uyuduğumda nefes alıyordum
beni kollarına aldığında, yüzümü masumiyetinin yurduna
o kimsesiz boynuna dayadığımda, kokunu kalbimle soluduğumda...
uykun benim cennetimdi
çünkü cennet ikimizin olabildiği yerdi benim için
ne sana aşık kadınlar, ne sevdiklerin, ne geçmişin, ne yarının
uykunda sadece ikimiz vardık
aşkıma dar gelen sevgi sözcüklerine ihtiyacım yoktu artık
aşkımızın kokusuydu sana beni anlatan, sana seni anlatan
beni gerçekliğin o soğuk, o köpüklü dalgalarıyla yutan
ve alıp alıp senden ötelere savuran hayatın dışındaki tek kaçış tünelimdi uykun
önce kolunu çekerdin başımın altından, sonra sırtını dönerdin
usulca sarılırdım sana arkandan, seninle yada sensiz geçen yılların hasretiyle
ardından yavaş yavaş kollarımın arasından sıyrılırdın
yıllardır taşımaktan yorulmadığım hasretin, tenimden tenine akan o ateş ağır gelirdi bedenine
"uyuyamıyorum, nefes alamıyorum, lütfen sarılma" derdin
yatağın bir ucuna sığınmış bedeninden kovulmak, hayatından kovulmak gibiydi benim için
sığındığım, soluk aldığım tek cennetten kovulmak gibiydi
beni uykunda terk etmen, gerçek hayatta terk edişinden bile ağır gelirdi bana
yanı başındaki sensizlik, o rutubetli evimdeki unutulmuşluğumdan daha ağır gelirdi bana
seni kaybetme korkusu öyle işlemişti ki hücrelerime
yataktan doğrulduğun anda bu korkuyla açılırdı gözlerim
bilinçaltım konuşurdu benim yerime.
su içmek ya da tuvalete gitmek için kalktığın asla aklıma gelmezdi
gittiğini düşünürdüm yalnızca...
o saatte kendi evini terkedip, nereye gidebileceğini sorgulamadan
sadece beni o sonsuz hiçlikte, o en masum rüyada, cennetimizde,
uykumuzda bir başına bırakıp kaybolacağından korkardım
bana hep aynı soruyu sorduran bu yüzyıllık korkuydu işte; nereye gidiyorsun sevdiğim?
beni bu hayatın içinde, gerçeklerin ortasında bir başına mı bırakıyorsun
beni yeniden unutuluş sürgünlerine mi gönderiyorsun?
nereye gidiyorsun sevdiğim?
oysa seni uyutmayan içindeki o yangınlı hesaplaşmaydı
gece iner, aşıklar, yüzler, bedenler, anılar kaybolurdu, sadece ikimiz kalırdık
ve sen uykunda sevgimle hesaplaşmaya dalardın; cennette cehennemi hatırlardın...
dönüp geriye bakıyorum da, sanki yıllar değil yüzyıllar geçmiş aramızdan
ayrılıklar, ihanetler, kayboluşlar, vazgeçişler, yeniden bulmalar, korkular, yalnızlıklar, savrulmalar geçmiş
ve bu ilişki ne kadar çok şekil değiştirmiş
seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim
seni kelimelerce şiirlerce yakınından sevdim
seni dünya üzerinde sanki ilk kez benim için kalemi eline alıpta yazdığın mektuplarca sevdim
seni umutsuzca, beklentisizce, hayallerce sevdim uzağından
hayatımı öylece, olduğu gibi bıraktım, şehrine geldim, ama kalbine giremeden sevdim
neydik biz o yıllarda hiç düşündün mü
neydik birbirimiz için sevgili?

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:47 AM

Sen bilemezsin yagmurum ben Düşerim semadan ellerine Islatırım yanağını, saçını Sırılsıklam olursun Dokunurum tenine nerden bileceksin Yağmurum ben Baharda yanıbaşına düşen her damlada ben varım Herçiçege hayat verir yüregim Ben yağmurum sen bilemezsin Düşerim semadan ellerine Beni göremezsin Pencerene vuran benim Yalnız *******de Camlara tutunur Seni izlerim öylece Bakarsın yağışıma buğulu gözlerle Hatıran olur düşerim yerlere Nerden bileceksin Yagmurum ben Islatırım sokağının En ücra yerlerini Herköşe başını bir damlam tutar Getirir ayak sesini serseri rüzgar Bekler seni hayalim Bekler damlalar Ama Bilemezsin sen Oysaki yağmurum ben.....

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:48 AM

Ben senin duygusal icerigine tutuldum, gozlerınden fışkıran aleve Rüzgarla boguşan saçlarına tutuldum, buğday başağı gibi dalgalanışına Ben senin masum bakışına tutuldum, icindeki gizeme Ağlayışına tutuldum, kalbındeki ozlem ateşıne Dudaklarındaki yağmura tutuldum, onun hasretiyle yanışıma Göz pınarındaki hasret damlasına tutldum çağlayanının umutsuz bekleyişine Ben senin beni birgün anlayacagına, umutsuz bekleyişime,gozlerimdeki huzune, kalbimdeki yaraya tutuldum. Ben senin günün son saati güneşe bakmana tutuldum. Güneşin icindeki hüzünülü bakışı, orda çarpan kalbi bulma ümidine tutuldum. Ben senin kalbindeki anahtarın , birgün açabilme ihtimaline tutuldum. Gecenin mavi gizemindeki ay gibi parıldamana tutuldum. kor ateş gibi sıcak, bulutlar kadar yumusak bedenine sarılabilme umuduna tutuldum. Dudaklarından herçıkan sözün, dağ gibi yüreğımı kurşun gibi delmene tutuldum. Her deryaya bakışında güzelligini haykıran çılgın dalgalara tutuldum.

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:48 AM

Isminden olusan 5 harf.Sadece o 5 harf var aklimda sana dair.Yuzunu bile unuttum artik.Cok zaamn oldu cok...
Isminden olusan 5 harf.Bir zamanlar dunyayi bundan ibaret sandigim,agladigim,yanildigim.Yerlere,agaclara,
bugulu camlra,uzun bir kumsala yazdigim,hepsinden ziyade zamanla bile silemedigim yuregime kazidigim adinin 5 harfi.Yuzunu
unuttum.Her gozumu kapadigimda karsima bile gelmiyor artik.Ama o guzel gozlerin,asla unutamadim.Guldugunde masmavi,sinirleyken ela
ve aglarken yosun yesili.En cok gulumsemeni severdim.Sana hic "seni ne kadar cok sevdigimi"
soylemedim,soyleyemedim.Korkuyordum seni kaybetmekten.Ama nedense hic sonu gelmeyecek gibi gelirdi,hic bitmeyecek.
Sabahlari gulumseyerek uyanmayi sen ogretmistin bana.Sabahlari uyanmak seni gormeyi hediye ederdi.Kose basinda beklerdim
sabahlari.Okula gelmeden onceki kosede,kisin gunduz bile yanan o sokak lambasinin altinda.
Yuzunde bir tebessum olurdu hep ve benim seni gorunce yuzumdeki aydinlik.Hep korkardim seni orada ya goremezsem birgun diye.Gozlerin,ismin
gibi unutamadigim.Bana kizdiginda sadece uzun uzun bakardin her zaman.Gercekten gerekte yoktu
konusmana zaten.Her telefona sensin diye,herkesten once kosardim.Saatlerce konusurduk telefonda.
Senden sonra kimseyle uzun uzun konusamadim.Konusacak konular hep sinirli kaldi senden sonra.Senden sonra ******* cok ama cok uzadi.
Bitmek bilmez karanliklar sardi dort bir yani.Unut dediler,kolay olmadigini bile bile.
Yildizlarla.yakamozlarla konustum sen yokken.Onlar bile sensiz kalamadi.Gozyaslarim hic durmadi senden sonra.
Kimse goremedi bazen gulumseyisimin ardindaki huznu.Kahkahalarimdi saklayan hickiriklarimi.
Kimse bilemedi sensiz ne hale geldimi.Sebepsiz yere gozlerim dolardi bazi anlar.
Bazen bir sahilde otururken,bazen sinemada,bazen yalniz basima kaldigimda,bazen de salonda
sessiz duran telefonun yanind****imse anlayamadi nedenini.Senden sonra kimsenin telefonunu ezberleyemedim.
anneannemi arayacagimi seni aramistim kac kez hatirlarmisin?Sesini duyunca ben senin,sen benim hic konusmadan
kahkahalara bogulurduk.Kimse bilmezdi sebebini.Kaparken yine sessizce telefonu "bende seni birtanem"
derdin.Seni dusundugum icin seni seviyorum dedim sayardin.Seni seviyorum demezdin sen.Cok
soylenen seyler yalandir derdin hep.Seni seviyorum diyemezdin.Cok kizdigim hatta agladigim
birgun bana sebep olarak "hayalet"i izle demistin.Gunlerce beklemistim bu filmi.Bir gece telefon acip sadece
"tv yi ac.hayalet basladi" diyerek kapamistin telefonu.Cok gulmustum,ozellikle babamin
"kim o" sozunu duyunca "yanlis numara baba,yanlis numara".hayalet..Seni seviyorum...Sadece giderken soyledin bunu...
Ve bir gun ansizin cekip gittin.Anlayamadim sebebini.Seneler sonra donmek uzere gittin.Dondugunde
terkedisinin bir yalana kanmaktan baska birsey olmadigini anladiginda,artik cok gecti.Bitmis bir
atesi kulleriyle yakamazdik.Ayrildik.."Erken kapadi pencereni ask,zamanin bir ucuna bile sigamadik.Gerci vedalastik ama ayrilamadik..."

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:48 AM

Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.

Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.

Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte.

Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. *******i ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.

Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden.

Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. *******i balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız...

Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı "herşeyde".

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:48 AM

Hatırla ;en hoşuna giden hitap şekli hangisi?..
Sana en çok ne denmesinden hoşlanıyorsun, hangi kelime ile çağırılmaktan mennun oluyorsun ?
Biliyorsun değil mi ; seni en iyi tanıyan benim! ..
Şimdi bu satırların üzerini karala, aşağıdaki boşluğa “ şifreni açan” harfleri sırala ki ,
bu özel mektup, en güzel mektup olsun...

Bugün içinde ne kaynıyor ki böyle ; gözlerinden yıldızlar akıyor?
Mutlu olmanı sağlayacak bir sebep düşün ve onu bana söyle...
Duymak istiyorum Bu herhangi bir şey olabilir.Okumayı öğrenmiş olamak...
Bu “mektubu” elde edebilmiş olmak...
Görebiliyor,duyabiliyor,anlayabiliyor olmak...
Sevebiliyor olmak.
Sevebildiğin için aşığım sana.
Aşk nedir sence ?
Bir ucu benim diğer ucu senin yüreğine zamklı gökkuşağı mı ?
Harikasın... Bu mükemmel bir izahtı.
Ah şu an birde aynaların göstermekten aciz olduğu;”yıldızların dansını “ görebilseydin kendi gözlerinde...
İnan görebiliyorum pırıltılarını...İnan seviyorum sevme şeklini....
Ve inan ki yüreğinde zamklı gökkuşağının öbür ucu benim yüreğimde... Düşünsene; neden beni en iyi sen anlıyorsun?
Bu anlamak sadece sana yazdığımı hissettiğin an başladı değil mi ?

Her satırım gökkuşağının bir başka renginde...
Bu renklere sımsıkı sarıl ve bil ki; sen ucunu bırakmadığın sürece havaya savrulmayacak gökkuşağımız!..
Sevgi dolu ol her zaman bugünkü gibi....
Bu doluluk sana güç verecek.
”Sevgi “ li olduğunda da problemlerle toslaşacaksın elbette...
Ama önemsemeyeceksin onları..
Sevgi, yaralarının hemen onarılmasına yardım eden panzehir !..

Fakat sevginin asıl çalışma şekli, sana önüne çıkan engelleri umursatmamak değil;
başka geçiş yollarının da olabileceğine inanç ve bu yolları bulabilmen için enerji veriyor olması..
Bunun için böyle sevmeğe değer... ve... sevdiğin zaman yalnız olmadığını biliyorsun....
Bir ucu sende olan gökkuşağı yumaklarını fırlatıyorsun uzaklara... Onlar gdip yapışacakları yüreklerle buluşuyorlar.
İşte bu gökkuşaklarından akıyor sevgiler.
Yalnızlık bitiyor,bezginlik bitiyor.
Ne yap biliyor musun ?

Benim yaptığımı yap; Avucuna dola bir gökkuşağını ve gücünün yettiği uzaklığa fırlat...
Sevgiler; kendilerine akabilecek yeni yollar bulsun.

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:48 AM

Şaşırmayasın sakın bu çoook acı bir gerçek. Nihayet seni aldattım... Kimdi senin yerine koyduğum, kimdi nefesimi tenimi paylaştığım yabancı ten? Kimdi kulağıma aşk sözcükleri fısıldayıp, kokumu içine çeken nefes? İnan hiç ama hiç anımsamıyorum, hatırlasam da değişen ne olacak ki.. Bildiğim ve hatırladığım yalnızca seni aldattığımdır.
En az yokluğun kadar acı bir gerçekti. Belki de kendi kendimle olan bir hesaplaşmaydı kim bilir?Seni sensiz yaşarken ılık bir nefesin dokunuşu iyi gelir diye düşündüm. Hani hastasındır ve seni iyi edecek diye bulduğun ilk ilacı içersin ya bu da öyle bir şeydi işte.. Yüreğimdeki acı geçer sanmıştım. Hasretim bitecek,tekrar yaşama dönecektim. Sırf bu yüzden dokundum o yabancıya oysa...Belki de gözleri gözlerine benzediği yada ismi ismini çağrıştırdığından. Sesini sen sanmıştım kim bilir?
Ya da içki kadehini dudaklarına götürüşünü sana benzetmiştim. Onunla oturup saatlerce neydi konuştuğum ?Acaba ona seni mi anlattım ?Yoksa içimde kapanmasından ümidi kestiğim yaranın yokluğunda hızla nasıl büyüdüğünü mü? Tek kelime ile ALDATTIM hatırlayabildiğim tek şey bu...
Yooo hayır sarhoş değildim. İçki bir süredir etki etmiyor bana sensizken pek ayık gibi olduğumda söylenemez. Saatlerce içsem bile devrilen zavallı bedenim değil kadehler oluyor ve ben 0 kadar istememe rağmen sarhoş olamıyorum. Oysa kendimden geçene dek , boğulana kadar içip naralar atıp sana olan sevdamı dağa,taşa,toprağa haykırmak istiyorum. Ama olmuyor işte. Bu yüzden her şeyin farkındayım. Bütün bunları bu kadar kolayca söyleyebildiğime şaşırıyorum aslında. Yüreğime senden başka hiç kimsenin girmesine izin vermeyen ben bedenimi yabancı birine üstelik neresi olduğunu bilmediğim,bilemeyeceğim bir yerde bir daha asla göremeyeceğim bir yatak odasında, adını bilmediğim ya da bilmek istemediğim biriyle uyanıyorum. Yanımda gecenin yorgunluğu ile uyuyan sen değilsin ve bu bile yeterince acı veriyor. Şimdi yattığım yerden usulca kalkıp yine sensizliğe doğru yürüyeceğim çığlıklarım duyulmayacak ama ben sessiz çığlıklar atacağım belki duyup da hissedersin diye.
Artık bende aldatan kadınlardanım. Dışarıdaki herkes kadar kirliyim ben de...Ne gariptir ki içimde bir yerlerde olması gereken suçluluk duygusunu hala hissedemiyorum. kim bilir, belki de beni sensizliğe mahkum ettiğin için bilinç altım seni suçlamakla ve ya suçlu aramaya kararlı kalbim seni suçlamak için bahaneler aramakta. Belki de kendi suçluluğumu kapatıp örtmek için bulduğum bir kaçış noktası. Dışarıya çıkınca geceye ilişkin hiç bir şeyin önemi kalmayacak. Hiç bir şey olamamış yaşanmamış gibi davranacağım biliyorum. Biraz içimde azalıp,unutsaydım seni kendimi suçlu hissedebilirdim. Aynı yerdesin biliyorum ama ben seni sensiz yaşamaya devam edeceğim. Yine de bilmeni istedim HAYALİMDE ALDATTIM SENİ..

Hepsi bu...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:48 AM

Sürgün Yaşadım Bu Aşkı


Gizli yaşamadım hiçbir şeyi ben... Senide gizli yaşamam. Seviyorsam seviyorum, eğer yanımda istiyorsam, uzatırım elimi telefona hiç çekinmeden....
Sevgili ben aşkımı laf kovalamacalarının ardına saklamam. Önümdeki dağın eteklerinden değil, tepesinden bağırırım seviyorum diyerek(!)
ve sen bir gün benim olursan, benim olunca değerini yitirmem. her gün mavi denizlerde tek başıma yol alırcasına keşfetmeye başlarım seni, benim olduğuna şükrederek...
Kendimi ve sevdamı hep önde tutarım. Senin gibi utanmam sevgimden, sen yaşayamadın sevgini çekinmeden...
Sen bana gökyüzündeki bulutlar kadar uzak olsan da, yağacak yağmur kadarda yakınsın aslında...
Sevdam benim(!)
Nasıl da erteledik yaşayacaklarımızı. Yaşananlar saklanır mı yarına...
Diyorum ya ben saklamam asla.... Öpücüklere boğardım seni ummadığın anda.... Ağlayamazdın çünkü beceremezdin yanımda... Uzun bir yolculuğa çıkardık senle evimizde; her gün aynı olan evde fakat farlı yönlerde...
Bilinmez bir yola girerdik, sinemaya giderdik, kitap okurduk ve ben bize bakan şaşkın bakışları es geçerek sana sarılırdım.
Bizim orası denize bakıyor, deniz kadar sınırsız, deniz kadar coşkulu yaşanıyor aşklarda...
Sen sürgüne çıkarttın bu aşkı, seni do***** yaşamak var da...
Son sevgilim sana söylüyorum son kez(!)
Önceden ben de erteledim herşeyi ama baktım gelmiyor geri... Sen de sakın erteleme beni... Çünkü aşığım sana, seviyorum seni....

Nurgül Gündoğdu

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:48 AM

Yine bir gece ve yine baş başayım kendimle, işte yine seni bulup
kaybettiğim yerdeyim.

İnsanın bir şeylere karar vermesi ne kadar zor; ya seni içime gömmeli
ya da artık içimden söküp atmalıyım. Ama her ne olursa olsun susmalıyım.
Hangisi daha zor, hangisi daha acı? Gerçekten gitmeli miydin, yoksa
kalıp yanımda savaşmalı mı?... Bir yol arıyorum kendime, bulduğum tüm
yollarsa sana çıkıyor…

Kapanmalı artık gözlerim. Sonsuz bir karanlıkta tek başıma yürümeye
devam etmeliyim... Yürümeliyim ardıma bile bakmadan, yürümeliyim
parçala***** değerleri ve sevgileri, yok ederek yaşadığım tüm zamanları...

Nasılda acımasız zaman. Nasıl da yüceltmiştim seni gözümde. Tutup kendi
ellerimle koymuştum en yükseğe, sonra keyifle izlemiştim yüceliğini.
Ama yine ben bitirmeliyim. Tutup kollarından indirmeliyim olduğun yerden.
Ya da seni ölene kadar yaşatmalıyım içimde..... Ne kadar zor bir
karar..

Bir yanım: “Bir daha kimse, hiç kimse onun kadar çok sevilmeyecek”,
derken, bir yanım sakin, sessiz...

Zaman geçiyor, acım dinmiyor. Kapanmıyor yaralarım.. Tükenirken ben,
aklımda bir tek sen... Görüyor musun, yine konuşuyorum ama sessizce.

Susmayı öğreniyor yüreğim..



Susuyorum...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:48 AM

BoŞluklar Ve Ben


Geçecek bi tanem geçecek. Her şeyin geçtiği gibi.
Kıyılarına vurup duran bir deniz var içinde. Durulacaksın."
Ne anlatmalıyım sana. Yüreğim acıyor. Ellerim sıyrık içinde... Yenildim. Yine bilmem kaçıncı kez yenildim. Yeminlerim, asık yüzlü kararlarım, asla olmazlarım....... hiç biri kar etmedi. O, gelişi hep bilinen ama çaresiz teslim olunan kasırga gibi. Direnmeyeceğim. Bir idam mahkumu gibi teslim olacağım.

Kimse yok, ellerimi bırakma, düşeceğim..."

Gece kanıyor sessiz ve derinden. Yüreğim iki parça, ay gibi.
Ellerim kanıyor, sar onları. Ellerim sana kanıyor, tut onları.......tutabilirsen. Sorularına cevap alamamayı sevmezsin ya, aslında hep cevaplarını bilmediğim sorular var hayatta. Durmadan onları soruyorsun. Oysa konuşacak ne çok şey var. Şu huzursuz insan kalbinin sukun bulduğu cennet bahçelerinden söz etmek isterdim mesela. Kalbim sakinleşirdi belki. Sonra masallardaki peri kızlarından bahsetmedik. Hani hep bir sırları vardır da ifşa ederlerse bir güvercin olup uçup giderler. Gülüyorsun içinden, "Peri kızı mı sanıyor bu kendini?", diyorsun. Biliyorum. Ama sen bilmiyorsun...

Hayat; benim için boşlukları doldurabilme becerisi

Geceyi kanatıyor bakışların. Sessizce iniyor üstümüze rahmet. Taa derinlerde kimsesizlik. Ben mi? Ben boşlukları dolduruyorum; boş sandalyeleri, boş saatleri, fill in the blanks'le belirtilen kelime arası boşlukları, avare boş gönülleri... Eyvallah etmiyorum ne sana, ne neon ışıklı hayatlara ya, yine de bir parçam kalıyor orada. Çekilmiyor hayat ya da çekemiyorlar bizi, bilmiyorum. Boş ver. Saçlarını okşayıp, dudağındaki tebessüm oluyorum, usulca kalbine dokunuyorum sonra.

Ey aşk! Son hamleni yap şimdi. Hazırım...

Yoruldum. Dipsiz bir kuyuya düşüyor gibiyim. Çırpındıkça daha hızlı, daha hızlı düşüyorum. Tutunmaya çalıştıkça parçalanıyor ellerim. Ey aşk, hadi gel! Buradayım. Yeter uykusuz *******im, yürek çarpıntılarım, kor gibi yakan hasretlerle geçen günlerim. Ne mümkün sevgili ve ne mümkün toprak. Ey aşk! Hazırım. Son hamleni yap şimdi....

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:48 AM

İçimde bu yarayı taşımaktan yoruldum! Her gün yeni bir umutla uyanıp aynı karamsarlıkla kıvranmaktan, sana yabancınmışım gibi hasret kalıp, her şeye rağmen seni sevmekten ve senin ne hissettiğini kestirmeden beklemekten tükendim inan. Bir mucize yarat artık. Bir ümit doğsun karanlığıma... Seninle paylaşmak varken hayatın her güzelliğini hasretin koynunda bırakma beni ne olur! Ansızın çıkıp gel bir sabah, elinde yitirdiğim umutlarım olsun... Sensiz geçen günlerin savurduğu bu sevda çıkmazlarından sen bul beni... Ve sen ol ömrümün her anında, yüreğimin her köşesinde; sen ol bir tek... Yağmurlarda seninle ıslanayım, sokaklarda, parklarda sen tut ellerimi, seninle gülsün gözlerim, seninle ağlasın... En ulaşılmaz düşlere giden yolum ol. Yüreğimin şarkısı olsun sevdam, hep dudaklarımda kal... Sevdiğin, sahiplendiğin, benim dediğin ne varsa beni koy yerine... Bedeli ne olursa olsun seni sarayım yarama tek çarem. Ve ansızın çıkıp gel bir sabah, yarım kalan öykümüz can bulsun yeniden... Yanımda kal, benim ol, canında sakla beni ve sen ol gözbebeğim; her anımda, yüreğimde sen ol her daim!...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:48 AM

saol kanka http://www.cakal.net/images/smilies/88.gif

Hayatın hiç acıması yok bazı yaralara karşı, kapanmasına asla izin vermiyor onların...

Sen ne kadar çabalarsan çabala, sana izin verdiği kadar güçlü olabiliyorsun yaşamın ve onun izin verdiği kadarı diniyor acılarının...

Ayrıldık... Çok acıydı... Bir daha asla unutmayacağım ve iyileşmeyecek bir yaranın sahibi olduğumu bilmiyordum o zamanlar... Sadece ağlıyordum sana ve bana... Ve yarım kalan, yaşayabilecekken vazgeçilen günlere... Baktığım, gördüğüm, dokunduğum her şey canımı yakıyordu... Bir türlü sonu gelmeyen gözyaşlarımla birlikte bu acıdan öleceğim günü bekliyordum... Üstelik de bu günün gelmesini deli gibi istiyordum...

Ayrıldık
Acıydı
Sonra geçti
Her şey gibi.
Ya da bana öyle geldi...

Bir gün bir yerlerde, hem de hiç beklemediğin bir anda - ve özellikle de en güçsüz olduğun anda - hayat bir yerlerden sakladığı acını çıkarıp vurur yüzüne... Her şeyin geçip gittiğini sanırken, daha az önemsediğini ya da artık tamamen bittiğimi düşünürken sen, aniden bir duvara çarparsın... Ve her şey tuzla buz olur...

Aslında hiç unutmadığını ve gerçekte hiç de o kadar güçlü olmadığını yüzüne vurduğunda hayat, sen çoktan acılarınla yeniden başbaşasındır... İşte o yara yeniden açılmıştır, yeniden kanıyordur. Üstelik o kan istemesen de hayatına bulaşmaya başlamıştır yeniden...

Unutmak diye bir şey yok... İnsan hiçbir şeyi unutmuyor... Büyük bir maharetle geçmişe gömdüğünü sandığı şeyleri hayat bir anda çıkarıp önüne koyuyor...

Yüzleşmek imkansız acımla, ayrılıkla ve seninle... Yüzleşmek imkansız sana olan sevgimle... Ne olur karşıma çıkma... Ne olur çıkma karşıma bir daha...


Artık hayatımdan çıksan diyorum
Bu ikili delilik sona erse
İkimiz için de en hayırlısını diliyorum
Hiç olmamış gibi davranabilmeyi
Bu yok ediciliği anlayabilmeyi
Bir bilsen ne kadar yürekten istiyorum

Lütfen
Görmeyeyim seni
Bir yerlerde karşıma çıkma
Konuşmayalım, bakışmayalım
Ne olursun

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:49 AM

Bir yalandır yaşanan;
Ne sen terke edip gittin, ne ben seni kendim gibi sevdim. Yalandır hepsi ... Yaşadıklarımız, güldüklerimiz, sevdamız, öfkemiz... yalandır her şey Zamansız bir rüyaydı hepsi bu. İlk önce ben uyandım, ama kıyamadım seni uyandırmaya, öyle inanmıştın ki bu rüyaya uyandıramadım yıkarak hayallerini... Yıllarca bir gün biteceğini bildiğim ama seni tek başına bırakmak istemediğim o rüyaya inandım durdum bende. Ve sonu geldi işte Gerçekler buz gibidir yar İnsanı en derin uykulardan bile uyandırır. Tıpkı senin uyandığın gibi, tıpkı benim uyandığım gibi... Aşk yaşandıkça çoğalır, ancak biter bir yerde bir gün. Çünkü aşka sadece kendisi yetmez. Aşkı yalnız bırakmak tüketir onu. Aşk vazgeçmezlerinden caymaktır. Eğer geriye dönüp bakarsan hele ki pişman olursan, aşk anlamını yitirir, aşk gücenir yar... İşte bu rüya bu yüzden kabusa döndü. Bizim aşkımız bize değil, kendisine bile yetmedi. Biz aşkımızı değil, bizi yalnız bıraktık aslında. Ve ilk ben uyandım, sonrada sen.. Şimdi yeni rüyalar bekliyor seni, dilerim kabus olmasın o inandığın uykular. Yolun açık olsun yar..

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-21-2007 12:49 AM

BUGÜN kendimle yeni bi barış antlaşması imzaladım
evet bugün yüreğimde adeta bahar temizliği yaptım
içimdeki bütün karamsar ve kötü duyguları çöpe bıraktım yani kini ve
öfkeyi...
sadece aşkı ve sevgiyi bıraktım inanıyorumki onlar bana hayatımın sonuna
kadar lazım olacak...
BUGÜN aynaya baktığımda kendimi ne kadar sevdiğimi farkettim
Evet ben beni seviyorum
doğrularımla yalnışlarımla
hatalarımla sevaplarımla
pişmanlıklarım ve mutluluklarımla
hayatıma ait herşeyle kendimi dahada çok seviyorum
BUGÜN hayatımdaki insanları dahada çok seviyor ve kabulleniyorum...
BUGÜN galiba büyüyorum..
ve herşeyi herkesi seviyorum


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:54 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.