![]() |
Kimin Doğum Tarihiyse Bugün
Kıyamıyorum artık zamanlara Artık bir karar vermem gerekir Zamanlara ne demeliyim Canlı olmanın yansıması göz Olmanın meyvesi sevgi Yansıması yüreklerimizde mühür Göz denilen aynada öz Kimin doğum tarihiyse bugün Doğumu üretiyor herşey Tarihiyse başlangıç dediğimiz Bugün doğuyoruz peyderpey Niçin kapımdasın bilmem Kapımdasın çünkü duyuyorsun Bilmem dediğin bilmezleri okuyorsun Eskişehir / 11.01.2007 Ertuğrul Şakar |
Kirazı Al Yolları Dal Gördüğünde
Aşkı duyabiliyor musun Bir fark hissettiğin zaman Bir gül daha bir gül Gülüş daha sıcak, canlı Nedir değişiklik yüzdeki Değişik bir enerji farklı Değişmek ve değiştirilmek İşte ve içteki eşteşlik Aşkı duyabiliyor musun Kirazı al, yolları dal gördüğünde Ertuğrul Şakar |
Konuşmak Prangaları Çoğaltmaktır
Ayrılmış iki ülke gibiyiz Şu aşk kıyısı dünyada Ne ben varım senin topraklarında Ne sen varsın topraklarımda Yarımdaki sonsuz ayrılık Sevincimin hüzün perdesi Bir ışık ki serin ve ılık Gülüşlere konmuş özlem badesi Gözlerim dikenli teller gibi batıyor Yarıya inik bayraklar gibi yüzüm Fırtınalar içimde yatıyor Statik bir enerjiye çekilmiş sözüm Konuşmak prangaları çoğaltmaktır Aynalara göstermektir acizliği Sessiz yorganları yanıltmaktır Muhacir terk edişiyle azizliği Yaban bir ülkede güller büyür Gül dibinde çocuklar koşar Yüzler; entari pembesi Sevilen insanlar yaşar Ayırmış bütün çizgiler bizi İklimler, renkler ayırmış Kıtalar, kutuplar dizi dizi Dünya diyalektiği kayırmış Ben kara olayım, sen ak ol Ben gece olayım, sen gündüz Güneş ol, ışık ol, su ol Gönül pencereme aydınlık süz Ertuğrul Şakar |
Korku
Korkuyorum,korku benim doğal içkim Yangınlara ne kadar kav olduğumu görmüyor musun Anızlar kalmış buğday tanelerinin arkasında Yaz dedin mi ağustos sıcağı basıyor içimi Suları tılsımlıyor buhar Kabuk çatlaklarında Boynumdaki kolyeler çiçek esaretidir Not: Yinelenmeyi bitmezlik mi sanıyorsun Ter kokusunu yağmur değmiş gibi ıslayıp Bir kır kokusuna bürününce sessizlik Parmaklarınım kıvrımlarını soyarım avucuna Ten bütün katmanlarıyla yaşlanır Adın tramvay duraklarında kaybolur gider Dilekler melek atmosferlerin kanatlarında dua olur Sular akar hayallerimin çakıl taşlarında Susmak en doğal konışmamdır tenimde Yanılmak yaşamayı fark etmektir birden Çölde her ağaç fazlalık değil mi sence Kumdur,kabuk sanarak kaldırdığın zaman Gündüz karanlığını yüklenir gece Saklamalıyım acı parmak uçlarımı çağırmadan Derkenar: Yinelenmek acıyı çeliklemektir sevince Ertuğrul Şakar |
Korkuyorum
düş kurmaktan senden yarından gölgeden güneşten korkuyorum ellerin uzanınca resmin düşünce sözü açınca korkuyorum korkuyorum kendimden daldan kopan yapraktan bu yürekten yüreklenince korkuyorum Ertuğrul Şakar |
Koy Yok
Çoğul yalnızlıklarda eriyorum Kendime sığınıyorum Ertuğrul Şakar |
Kutu İçinde Kutu
İçin ne kadar kutu dolu İçine her girmem de bir başka kutu Kutu içinde kutu Kutu içinde kutu Ne su Ne yarasa Kutu içinde kutu Kutu içinde kutu Bütün bulmacalar bitti Bir sen kaldın başlanmadık Kutu içinde kutu Kutu içinde kutu Ne aşk, ne bela Sonsuz düğümlü kurdela Kutu içinde kutu Kutu içinde kutu Ertuğrul Şakar |
Mani Mani Ramazan
Aylara sensin sultan Tacındır Yüce Kur ’an Rahmet, mağfiret ayı Ey mübarek Ramazan Mührün Kadir Gecesi İndi Rabbin hecesi Bu kitapla yükseldi Kulluğun derecesi Kur ’an’ı aldık ele Gül sözler serdi dile Cebrail muhabbeti İlahi mukabele Tüm şeytanlar bağlandı Tesbih tesbih ağlandı İnsan kendini bildi İstikamet sağlandı Her Ramazan orucu Affa çevirir suçu Reddedilmez dualar Rahmet, mağfiret ucu Süslenir sana cennet Çiçeklenir bereket İnkılap ikliminin Bahçesinde hareket Yeryüzü dolar melek Kelebek olur dilek Af deryası içinde El yelken, dua kürek Açlık bir imbik olur Ruhumuz dimdik olur Akıl idrakle dolar Merhamet kimlik olur Nefislere bir tembih Hak yolunda her tespih Ramazanın mahyası Yirmi rekat teravih Yüceden yüce kantar İnci dualar tartar Akşama yanan ışık Şükür sofrası iftar Heves artık rahat dur Vakti, mükafata kur Yeni bir başlangıçtır Besmele gibi sahur Ertuğrul Şakar |
Martın İkisi
Kar ve güneş karışığı bir mart ayı Girişinde korku ve sevinç var içimde Gözler ve gölgeler beni mesut eder Düştükçe önüme slayt bir biçimde Sonra neden ah çekerim, bilemem Penceremin dışında akan güne Şiirleri okurum fakat ellemem Takılır gönlüme çiçek yerine O güzel kuş,kimbilir nerededir? Ayazlarda kesik nağmeler taşır Yüreğimde duran berelerdedir Daha martın ikisi merak gözlüm Aldanma kokusuna havanın Yarısı ayaz,yarısı alım çalım İkiniz tamamısınız dünyamın Ah bahar,ah sevgili kuş Ertuğrul Şakar |
Memleket Evidir
Bekleyenler var onları Kınalı kuzular gibi gönül açmış Geleceğin çınarları için Kozalak kozalak saçmış Bir telefon sesi olur bekler Sessiz derinliğinde ülkemde Özlemler sabırı itekler Duygu yumağı eklemde Kitaplar arasında artık Okuyan gözleri kalmış Şİmdi engin coğrafyada Silahları ele almış Sabahın karanlığı açılır Hasretlere karşılıklı Hayatı başlatır komut Fırlamaya hazırlıklı Bekleyenler hep düşünür Ne yapıyor şimdi oğlum Hüzün bakışına yürür Ey oğul, yiğit soylum Bölünmüş zamanda ayrılık Bir vatan görevidir Zemheri gelir ılık Memleket evidir Ertuğrul Şakar |
Mevsimden Öte
Her zaman ve bir zaman Hiç bir zaman bir değil Doğru dediğin doğru değil Yanlış dediğin yanlış değil Sevmek kahrolmak değil Sevilmekte varolmak Bahar dediğin bahar değil Kış dediğin kış değil Mevsim sevdadan ayrı Aşk mevsimden de öte Yaşamak var olmandır Fark etmen ve fark edilmendir Beni doğuracak ebe benim Ömür bitmez bir doğumun sancısı Ertuğrul Şakar |
Mutluluk Karanlıkları Geçmektir
Damlalar birikmiş uçsuz bucaksız Oyuklarında yerkürenin Üstü de sonsuz boşluk Üzerimde evrenin Gökyüzünün mavisine yelken açar kuş Yeryüzünün mavisinde küreklerin Mutluluk diyorsan Anahtarı gözlerin Sahili bulmak için Dön yeniden içine Mağaralarındaki bitmez gece Mutlu seviler sunabilir sadece Mutluluk karanlıkları geçmektir Ertuğrul Şakar |
Mutluluk Karanlıkları Geçmektir
Damlalar birikmiş uçsuz bucaksız Oyuklarında yerkürenin Üstü de sonsuz boşluk Üzerimde evrenin Gökyüzünün mavisine yelken açar kuş Yeryüzünün mavisinde küreklerin Mutluluk diyorsan Anahtarı gözlerin Sahili bulmak için Dön yeniden içine Mağaralarındaki bitmez gece Mutlu seviler sunabilir sadece Mutluluk karanlıkları geçmektir Ertuğrul Şakar |
Müptezel
Ey Güzelim Düşmüşüm avuçlarına Müptezelim Gökte şu parlak yıldız Kalbimin karanlıklarında Ağlıyor yalnız Ertuğrul Şakar |
Ne Demem Gerekiyor
Ne demem gerekiyor bir kandırmaya fırsat vermemek için Her çözümün yeni bir soru olmaması için Her sorunun mutluluk taşıyabilmesi için En iyisi susan bir okuyucu olayım Bir namluya bakar gibi Susarak beyniyle konuşan Nasıl yaşamam gerekiyor ben olabilmek için Her defasında kendim kalabilmek için Merakımı yenebilmek için Ben sen diye çizgiler çizmeyeyim Çemberlerde yasaklara bakar gibi Daireler içinde dolaşan Neler yapmam gerekiyor vedaların ardında Düğümler çözülür mü kılıç keskinliğinde Mutlu musun deme bir dal kırılınca Bir ekmeği tutar gibi öpeyim Bir makama çıkar gibi Diz çökmelere alışan Ne söylemem gerekiyor pişmanlık sarkacında Dünya bir çözüm yerimi,yoksa bir soru yerimi Sen bir anahtar mısın, bir mutluluk musun Biz olabilmeye heves niçin Terlemiş bir avucu sıkar gibi Yüreğimin sevda sorularında oluşan… Ertuğrul Şakar |
Ne Onsuzum Ne Onunlayım
Su kürenin karalarını çıkarırsan Dünya bir bardak su gibi denizle kalır Su sandığım bir derin bilmece İçinde varolmam mümkün değil Beni üstün körü dalgalıyor Küremin oy çokluğu elinde ortağım Ne onsuzum ne onunlayım Tarihi izah ederken karışıyor Savaşı ve barışı izah ederken Kim bilir beni nasıl algılıyor Denize düşüyorum düşüncelerde Sahili yalayan *******de Şamandıra değilim kendimi bulmak için Aklı başında hiç değilim Denizi duygular algılıyor Ertuğrul Şakar |
Ne Şiirler Yazmıştım Hayallere
Bütün kuytulara ışık vurdu Kaçıyorum yarasalar gibi Sırlarım kaçıyor senden öte Bir makaranın boşalıp ipi Ne şiirler yazmıştım hayallere Ne rüyalar süslemişti baharları Bir güzelliği potalayan kalıp Nasıl yeşillendirmişti diyarları Güneş ısıtınca eriyorum Hülyalar ısıtınca eriyorum Belki yok olmak erimektir Nasılsa bul bir yorum Dudaklarım cırcırlı Kalp bir gömü toprakta Işığa teslim olmaz Son kale karanlıkta Rüzgarlarla uçan yaprak Gelme pencereme düşüp Bulma bu yürekte sapak Ne beni ne kendini yak Ertuğrul Şakar |
Ne Zaman
Ne zaman kendimde bir eksiklik hissetsem Dönüp dönüp sana bakıyorum Denizi seyreder gibi dalgın Mavi bulutlarla dolu bir göze Ne zaman bir dalga yürüse içimde Karanlıkların çizgilerini çiziyor sahil Bir kurşun ağırlığında bir martı Rüzgarla mı dağıldı saçların sahi? Ne zaman karşında olmayı denesem Kaldırım taşları beni durduruyor Yaşamın derinliklerinde bir kan Gülen bir dudağın üzerinde duruyor Ne zaman çoşkuyu kullanacağım kağıtta Ne zaman özlem kayıkları suya inecek Deniz kıyısında yakılmış bir ağıtta Kucaklarıma bahar şarkıları binecek Ne zaman bulutların sen olduğunu Sessiz avuçlarımda anlatacak bir yaş Yüreğinin yakamozlardan aldığını Yiyip bitirmeden hasret denilen savaş. Ertuğrul Şakar |
Ne Zaman Doğacak İnsan Yüzümüz Varlığa
Hep yeni yıllara akıyoruz Mutluluklar arıyoruz mutluluklar Bir yandan da her şeyi yıkıyoruz Zafer çelenklerinde kutluluklar Niçin herkes birden sevinmez Birileri alta düşer niçin Bulutlar güneşlerle inmez Ya Afrika kan gölüdür, ya Afgan, ya Çin Çığlıklar insan olduğumuzu mu gösteriyor Kiminde acı acı, kiminde çoşku Tarih kan, bilgi kan, nefret gün günden kor İfrit gibi yerleşmiş her yürekte kuşku Giden yıla söveriz, gelen yıl bebektir Tiranlar ilk çağ taş tanrıları gibi kara Şu kısa ömür nadir bir kelebektir Niçin kurban edildi; kırk katırla kırk satıra Ne zaman doğacak insan yüzümüz varlığa Ne zaman eller ve yürekler barışta birleşecek Mumlar yetmiyor bu koyu karanlığa Dünyama ne zaman emek ve huzur yerleşecek Ertuğrul Şakar |
Nerede Bir Şiir Dinlesem
Nerede bir şiir dinlesem Sen aklıma gelirsin Bütün sözcüklerde seni hayal eder Sözcükleri tadınla yudumlarım Her hece yüreğime tıp tıp oturur Bir kiraz dalı gibi eğik Bir kiraz kadar mahcup Yutkundurur Neredesin şiir,neredesin yar Arzular barikatlar yıktırır Bir asker silah çatmıştır Bin asker siperlerde durur Ya ben teslim olayım Ya sen teslim al Yalnızlığın sehbasında Gölgem vurur Nerede yari arasam Defterime şiirler düşerim Ellerim benden çıkar Yüreğimde durur Ertuğrul Şakar |
Neyi Değiştirir Sanki Düşünmek
Kaderin kozasında bir yürek Bilmediği bir dünyayı örüyor Neyi değiştirir sanki düşünmek Bir meçhule adım adım yürüyor Hesap kitap tutmuyor ki bir türlü Kuma şekil çizmek gibi bu hayat Elimdeki bütün zarflar mühürlü Her heyecan beklerse olur bayat Çaresizim bilinmeyen sahilde Dalgaları çarpsın diye beklerim Hakimiyet kurduğum her dahilde Yenilgiyi ard ardına eklerim Kozamı delmeye imkanım yok ki Bir yürekten böcek kıvranır durur Yaşam çığlığıma o kadar tok ki Beklerken koskoca bir ömür kurur Ertuğrul Şakar |
Neyi Paylaşıyoruz Biliyor musun
Neyi paylaşıyoruz biliyor musun Biz dediğimiz toprak dediğimiz zaman Evdeşlik gibi sıcak Mutluluk coğrafyası bir an Kaslarla kafalarla da korunur Kabuksuz hiç ağaç gördün mü Bir gül bir bülbül doğurur Ayrılık kazağını bir gün ördün mü Buzlukta saklanır pervaz sevdalar Ayaküstü hatırlayışlara uzak İyimser izahatlar yapar söz Kıskıvrak bir var olmadır tuzak Paylaşmamızı iyi bilmelisin Sevginin ikizi nefrettir derler Çoğulun içinde tekil gelmelisin Vatan diyorsak bu gökler yerler Hercai heykeltraşlara bakma İyilik aşkın içinde gizli İkincil tavırlar takma Kör kıvamında yabancı gözlü Ertuğrul Şakar |
Ocak Ayının Güneşinde
Ocak ayının güneşinde Işık oyuncaklar topluyorum çevremden Demlenmiş çay sıcaklığı dudakta Yar diye söz ettiğim bir evrenden Güzelim güneş hep sarışın Altın sarısı şekiller çizer yüzüme Bir tembellik büyütüyorum koltukta İçimde bir çocuk katlanıyor nazıma Korkuyordum ya soğuklardan hani Isınmak harika bu kış günü Eş dostla şiir içiyoruz söz söz Açıyoruz çıkrıkta sarılmış yünü Hala hayal kurabiliyorum Parmaklarımda yaşatarak bir körü Sokaklar sokaklara bağlanarak uzuyor Avare ağaçlar gibi dal dal ol ve yürü Ocak başında yeni doğmuş bir ay'la karşılaştım Alaca karanlıkta ne güzelmiş gökyüzü Şiir ne güzelmiş ekerse gönül Duygusal yanım buysa,mutlu ediyor beni Ocak ayını hiç bu kadar sevmemiştim Hiç bu kadar merak etmemiştim ışık taşıyan gözleri Dost ışığı,güneş ışığı ve yaşam ışığı Suluyor fidan yapraklı sevgileri 13.01.2005 Ertuğrul Şakar |
Olmalıyım Yanında
Yağmasa da,bunaltmamalı bulut Açık olmalı gökyüzü Biraz bahar taşımalı ışıtan gülüş Kavga somurtmamalı dağlar gibi Taş taş Çiçekler giymeli biraz Bana vereceğin bir sevda olmalı Beden ve mantık ötesi Seni düşünürken uyuyabileceğim Yağmasa da bunaltmamalı bulut Şiirler beyaz olmalı Beyazlar giymiş olmalıyım yanında 15.05.2003 Ertuğrul Şakar |
Öğretmenim Haydar Zorel
Geçmişin sayfalarında yıpranmaz durur İlk okul gömülerimin arasında bir isim Tarihlendirmeksizin beğenme iç güdüsünde İlk hayranlık duyduğum sahtekarlığımdır Edalı attığım öğretmen imzası Ne güzeldi H ve Z harflerinden yoğurduğu süslü imza Haydar Zorel ismi çakıldı kafama Taklit ederek ne çok imzasını attım Kırmızı bir kalemle defterlerime Çekimli bir hatıra küpedir kulaklarıma Çocukluğumu avuttuğum Elazığ sokaklarında Karaçalı Suyundan, Arpacı'nın unundan Yapılmış susamlı simitler sattığım yıllardı *******i Atatürk Caddesinde uyuduğum Cücük tüccar anılarımdan Çekmece gibi çekerek alıyorum Cahilliğimin bilgilendiği anları Bütün renkli kalemleri kullandığım Hayallerim gibi renkli yaprakları İflah etmez bir şekilde seviyorum kasımları Çok fazla sevdiğim öğretmenlerim olmadı Bende iz bırakanlar çok azdı Teyellemek için hayata bir el Hep hatıramda kalan Haydar Zorel Emsalsiz bir bahardı, meyveli bir yazdı Öğretmenler günün kutlu olsun Henüz söylenmedik iç çiçeklerle Pırıl pırıl yüreğimin bir köşesi Çocukluk anılarımdan kalan renklerle Mutlu rüyalarda kelebeklerle Bir öğretmen şiirim olsun istedim İçinde ben olayım, öğretmenim olsun Yirmi dört kasımda çalayım kapısını Dadanmak hoşuma gidiyor hatıralara Öğretmenler günü hep benim olsun Ertuğrul Şakar |
Ömür Ve Ölüm
Ömür ve ölümde yaradılmış İkisi de bir elbise üzerinde Yabancı neyin yabancısı Sonsuz bir iklimin sonlu terinde Ertuğrul Şakar |
Önceli Sonralı Oyuncu
İnan tahterevalli kozmik İzafiyet içindeyim paldır küldür Yağdanlık gibi emniyetsiz bilgi Ergin kafam çocuklar kadar gür Ölüş noktamıza uzanır ömür Katletmek için formdaki yeteneği Egoist sadece ben değilim bütün benlerde Önceli sonralı oyuncu Saçma sapan ruhsatlarla başlanır iş Edremit körfezinin maviliktir suçu Kader örücü öpücüktür hayat İndirgen hayaller nazarlığım Ertuğrul Şakar |
Öyle Yalnızsın ki
Öyle yalnızsın ki Yalnızlığım yanında hiç kaldı Yastığın ağlıyor Hani neşe dolu cıvıl cıvıldın Nerde günışığı gülücüklerin Bu mu hayat İş Aş Ertuğrul Şakar |
Öz Canlandı
Dağların sessizliğinde duran bir ceylan Sonsuz sessizliğin varlık resmidir Kar erimişliğinde fışkıran yeşil bahar Su denilen bir rüyanın içimidir Şiir söyle derken ceylanı söylüyordum Buludu, ışığı ve mutluluğu Sunak taşlarında tarih gibi bir buğu Ruh bahar özlemlerinin bağ çubuğu Sessizliğinde çiçek açtı nihayet bir şiir Öz canlandı,sözcükler sessizliğe kelebek kattı... Ertuğrul Şakar |
Pandora ' nın Kutusu
Karadan ak çıktığında Renkler buluşur çılgın Sen hala dağınık Her gördüğümde yılgın Pandora ' nın kutusu Bir esatir kötüsü Kalbinin boş tıpısı Duyulmaz yanık çalgın Leyla bir düştü, gitti Olgun oldun,eğitti Nice hayal seyirtti Nice rıhtımlar dalgın Fallar açma gerçeğe Akıl yeter ermeğe Girme düşle gerdeğe Yürekte korkunç yangın Sabah serin ve ıssız Güneş ne kadar sessiz Boynu bükük kimsesiz Özlem bahçesi zengin Ertuğrul Şakar |
Papatya Mevsimi Temmuz
Temmuz olabildiğince sıcak Toprak taş Yürek cılız Yeşillendim yeşillendiğim kadar Böceklendim Paylaşmalarla yalnız Öylece duruyorum ısıtılmış Aynı yerde ve dimdik Biçilme artığıdır anız Papatya mevsimi temmuz Olgunluğu karşılama mevsimi Aşka ve sevdaya yanarsınız Alabildiğince çekilmiş su Feryadını salar bir yaban ördek Toprak yarık, çevre ıssız Ellerimden su yüklerim fidana Beni giydirir bir esmer pazar Ve ayrık otları kaplı bir tarlada bir kız Ertuğrul Şakar |
Pencere Açık
Bıktırıcı bir sabır Yaz sazlıklarını geziyor içimde Pencere açık Mavi damalı bir ay Başına geceyi geçirmiş Dolaşmaya çıktı Bıkıyorum Ertuğrul Şakar |
Pişmanlık Menüsü
Pişmanlık menüsünde neler yok ki Nelerden dert yanıyorum bilir misin Kız kızan da dahil, kışta Bölüm bölüm anıyorum bilir misin Şaşarsın çene bol konuştuğuma Bazen hatıra yakıyorum bilir misin Bazen güzelliklerde gülüyorum Irmak gibi akıyorum bilir misin Alaca bulaca lime lime aklım Yap boz oldum sanıyorum bilir misin Bulamadım bir çok parçayı anlam katan Türkülere şarkılara kanıyorum bilir misin Pişmanlık büyük kelime suskulara yapışık Boş gözlerle öylece bakıyorum bilir misin Geçmişi yeniden yaşatarak içimde Vebali boynuma deyip takıyorum bilir misin Ertuğrul Şakar |
Renk Aşkı Boyar
Renk aşkı boyar, aşk rengi Velhasıl boyanırız Acaba Ölüm şiirin içinde mi? Ertuğrul Şakar |
Sabahı Giyinmedin mi Daha
Sabahı giyinmedin mi daha Yatakların rehavetinde Işığın gül patlaması açılışını Yaşamadın mı teninde Çoşku bir şerbet gibi Kan yapacak etinde Renkler renkleri öptü Yaşam saadetinde Uyan sevilmek için Şu dünya sepetinde Sabahı giyinmedin mi daha Parça değil misin bütünde Ertuğrul Şakar |
Sarı Bir Yapraktır Düşen Dipsizliğime
Ağaç yaprakları gibi sarardı gönlüm Bıraktı kendini boşluğa ansızın Hazan, ülkemi kapladı baştan başa Kurtlar kemirdi bağrımı durmaksızın İçimi aldılar karanlıklara doğru Bir mezar sessizliğini bıraktılar yormaksızın Ben hazanın teslim alınmış kölesi Zindanıma konuldum kelepçe vurulmaksızın Umut dediğim başımdaki kuş çek git Hasret hüzünlerimi derdime sarmaksızın Sarı bir yapraktır düşen dipsizliğime Bir bahar çimenine ulaşıp varmaksızın Ellerim, ellerim koptu dalından Bir fidan inceliğinde uzanıp sarmaksızın Ertuğrul Şakar |
Sekiz Şubat Takvimde Herhangi Bir Yaprak
Sekiz şubat takvimde herhangi bir yaprak Gökyüzü mavi,yeryüzü ak Sorulamayan kelimeleri merak ediyorum Nisan yağmurlarını mı bekliyor toprak? Kardan tuzlar ekiyor asvaltlarıma ayaz Uzaktan gördüğüm vuslat tarlaları kurak Bir mum çiçeğinde aşk kokusu ararım odamda Sabah akşam rüyalarıma gel ve bırak Taş baskılarla desenlenir bağrım boydan boya Deliliğim şiir tadında bir çıngırak Şarkılara ne aşklar gizlenmiştir bilemezsin Atardamarlarıma batar,kanatır pıtırak Soğuk keskinliğinde acı çekmekte neyin nesi Pencerelerim, ışık pınarlarımda durak Sevilmek ve sevmek düşünmez ki karanfil Kan pıhtısı sevdaların ateşinde çırak Ne demem gerekiyor yüreğime bilemiyorum Suskun alevlerin narında kavrularak Ertuğrul Şakar |
Sekiz Mart Bir Başlangıç Olsun
Bir diğer yarımızı nasıl unuturuz Şiirin tuzunu, tatlısını Gözle öz arasında Bir trafik ışığı Kendimi unuttuğum zaman belki Tüller içinde sen oluyorum İster bir kum İster gönül okum İster aşk kokum Adının başına K gelir Adın kalır ve kendin değişirsin birden Bekarlık sultanlık olsa da Kaybolmuş genç çağlarının sesidir o Elmanın yarısıysa eğer Kurt düşürme yarı yarıya Sekiz mart yeni bir başlangıç olsun Dönmeksizin hiç geriye Diğer yarımda aklım Şu güneşin indiği vakitler İnsan kırlar gibi koşmalı iken Niye hep kapalı yarıda bekler Ertuğrul Şakar |
Sen Gün Işığım
Sevgi ekiyorsun ya tarlana O kıraç,o yamaç,o rüzgarlı Tuz,biber gibi serpilmiş acılara ,O kader dediğin başı dumanlı Kardelen ayazı Kıştan cikarıp yazı Sevgi ekiyorsun ya tarlana Öylece ek beni de sere serpe Ellerinden eksik etme Sen gün ışığım Sen kırçiçeğim Sen ufkumun aydınlık beyazı Ertuğrul Şakar |
Sende Bir Şey Var
Sende bir şey var Kilit desem değil Yorum desem değil İde desem değil Açıl susam açıl der gibi Eşkiya kapıları açılıyor Kızıldeniz gibi geçiliyor Anahtar değil,murç değil Bahara ne katıyorsun bilmem Güneşe,yıldızlara Hayale,ıssızlara Isı desem değil,ses desem değil Sende bir şey var Çözgü gücümün yetmediği Mantığın,duygunun tatmadığı Hava desem değil, su desem değil Ertuğrul Şakar |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:19 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.