![]() |
Adak Yaptığım Hüznüm
kaybolacak hüznüm bir gün bu dağlarda sözüm şu ki arkamdan ağıt yakacak kadınlara ben neden cenge tutuşmuştum çürümüş zamanla öğretin kuşlara aşk derdiyle avunanlara söylediğim antika türküleri saydıkca, sayıları tükettim tükenmedim rüzgar törpüledikce taze ümitlerimi şiirim dedim can versin ağıtlarınıza. Şen kızlardan dinlediğim truvaya aşık adamın köhne hikayesine şimdi de dağlarda sadalarca rastlamak ne kötü bakışlarıyla türküleri altın yaldızlı yapan adamın sömürüşü yamalı urbalı sevgilileri ne kötü yavrusunu yüreğine saran ananın yanında kutsanmış ezgilere feda edilen anaları görmek ölüm gecesinde mutluydu dedem, ölüpte gidince yaş bilmeyen gözlerim sel oldu dedi ninem uysal kasırgalara yaktığım türkülerden beni azad edin kapanmış yaraları depreştirmemi hoş görün tabiblerin yaşamaz dediklerini kara bulutlarda saklayışımı da şanlı suları zafer fermanlarını yakışımıda olacaksa af'sız kalacak tek şeyim bir gün bu dağlarda kaybolacak hüznüm |
Ağlama Makamı
yaralıyım, peşimsıra düş avcıları harcım değil ki, ellerini bırakayım. Bozkır vadilerde etimi kemirdiler öptüğün güneş renkli dağlarda hala ben ağlama makamındayım. Hırçın kuşların yüküdür, ellerin yorgunluğu toprağımı itirazsız çağırıyorum gözlerime üşüşen güvercin sürüsüyle. Usul usul açılır ellerin kıyısında gölgemi kaybettiğim denizlerime çığlığımı kaçırıyor yüreğinden uğurladığın gemi haylaz ergenliğimle ellerinden ümid sağıyorum. |
Aysun'un Hikayesi
Aysunun elleri pek temizdi, ipektendi. Gülleri okşayınca, güller bin bir hale girerlerdi. Üzülürler sevinirler, özlerlerdi. Dallarındaki dikenleri. Aysundan uzak tutmak için. Kanlı yaşlar dökerlerdi. Aysunun gözleri alımlıydı, canlıydı. Gözlere bakınca, gözler utanırlar, sıkılırlar. Gizliden gizliye ağlarlardı. Aysunun gözüne, ışık vurmasın diye. Güneşe her gün isyan ederlerdi. Açık kalırlarsa canalıcının kucağındayken. Bilinirki aysunu göremeden gitmişti. Aysunun teni yumuşaktı, sıcaktı. Giysiler değince paklığına, titrerlerdi. Kırışmasın isterler, hafiflerlerdi. Aysunun aşıklarının eli tenine dokundukça. Kirlendik diye çıkarılırlardı. Cansız düşen bezler yeni yetmelere söylenir. 'Sefanız bir aşığın koynuna girene kadardır'. |
Bizim Hikayemiz
Koşuyor adam duvara, doğum yaptırmaya. Biliyor duvarın doğumuna sekiz ay var daha. İnliyor,ağlıyor, birde utanmadan. Kocaman binanın içinde yatıp kalkıyor. Gevşemeden, üşenmeden, üçten iki fazla. Birgün çok görünce benzerlerini, yer yer sararmış. Çizgilerle bölünmüş, yeşil çimende. Ayak kokulu yerde, üçten iki fazlaya iki ekleyince. Toplanan günde. Kurtulduk zannetmede. Nerde nerde... Böyle mi olacaktı, aya boşuna mı boydan boya. Hendek kazıldı. Yüzler bir taş. Biri birden faza taş. Önce omzunda sonra kuşağında. Dişe atılan taş. Söz'de baştacı yapılan yer, taş. Vurulup vurulup. Kıvılcım vermeyen taş. Yanardağ olacakmış. Nerde nerde... Kimileri kızak yağlar. Birkaç kuşak öncesi, bıyığına tarak takar. Böyle gelmiş böyle gitmez diyenler haklı tabi. Fazla değil, az bir kuşak sonrası. Haremden bir kazak olmayınca yanında. Bozkırda at süremez. Üşüyüp donar mı bilinmez şerefle ölmek mi donup ölmek. Nerde nerde... Ben çeyreksem, bir şahlanırım. Bir dünyaya bedel olurum. Uzayda hayat varsa nolacak. Nolacak kaleden kaleye atlayan adamı yanıma alırım. Varsa yeryüzünde adam. Erkekse yan baksın. Nerde nerde... Hasılı kelam, böyle giderse. Bu yazı bitmez. Okuyucu desene, yazıp yazıp yatacağına. Kalk biraz. Nerde nerde... |
BİZE AŞKI ANLAT GÜZEL ADAM
bize aşkı anlat güzel adam, siyaha çalım satan saçların, çalmasını beyazı bulutlardan, ve akşamın kızıllığında, yanmasını güneşin, vedasız bir sevgilinin ardından. bize aşkı anlat güzel adam. kalbimizde salınan nazlı bir kızdan. kalan şarkıları anlat. serip te açıları, gölgesi anlılardan yaslanmış çınarın altına, gidenlerin yoluna saldığımız suyu, hangi denizlerden getirdiğimizi anlat. bize aşkı anlat güzel adam, dağlarda sırtını kalbine yaslamışları, anlat, tükenmez hüzünleri azat edişimizi, yağmuru sevgilinin gözlerine indirişimizi, anlat güzel adam. bir yetim hüznüyle nasıl aşık olunur, söyle bize, anlat bize. güzel adam... |
Derviş Türküsü
Şimdi adım yok mezartaşımda rüzgar savurdu harflerimi utandımda gelen geçenden toprakla kapladım bedenimi. |
Ebrad Reddiyesi
-28'lere- I. Bir ormanımız bile yok ağaçtan yonttuğumuz sopamız bş koyacak zalim kralımız yine de kim demiş robin hood olamayız II: hem kalesi yok düşmanımızın çelikten de olsa silahı öldükçe bin dirilecek başı yok III. Aşklarımı alıp düştüm mü yola ne başlar dizelerim kalemimin ucuna |
Eliften Yalnızlık
I. Sende olduğumun itirafıdır bu sözler şeffaf bir gölde ağa tutulan balık gözleriyle bana çaresizliğimi söyler karanlık sıvalı bir kadın endamı ile okyanusa açıldığım gemim batık II: dalgalarda azılı bir yara gibi azmaktayım kıyıya vurmasamda kim demiş sulardayım yurdunda yan yatmış ay ışığıyla eliften yalnızlık çalmaktayım III. Okyanusa bakan bir kalede oynaşır kraliçe ekşi sözleri yankılayan burçlar gelişimi haber verdikçe aşıkları gülmekte erken geldiğimden habersiz olmamalılar şişe hainlik etmediyse. |
Hayal Libaslı Akşam
Her bakışında bir kuş konar o dilsiz çig damlasına ve sarhoş bir duman huruç eder güneşten sana hüzün buluttan iner ve yığılır hayal libaslı akşamlara ki akşam bir yansımadır müphem sularda ve akşam güllerden ateş yakan sağır bir uyku olup bana sırnaşır işte o zaman ben çıkarım aşkın burçlarına bir ok çekip kıskançlık sadağımdan kahkahayla fırlatırım sana ve tutunarak öfkenin eteğine çıktım sanırım gizemli patikaya ne zaman ki kristal bir vazonun kırılışı gibi kaybolunca sarhoşluğun ayak izleri ve zaman süt verince ak kanatlarıyla emekleyen bebeğe ağlamak denilen bir orduyla çarpıştım |
Koma
Aynalara küsen adam ben değilim damıtırken yüzüme hüzün mevsimini suçluyum bir sarı benizli mumyadan içli bir müderris dersi dilememeliydim verdiğim ruşen müjdenin kalabalıklara uzandığını beş haneli evimizi aydınlatan devin gözlerinin aşk denizinin kıyısından çalındığını bilmeliydim Suçlarımın eksildiğini söylemesin hiç kimse ve kimse bilmesin benim ne denli ağlamaklı olduğumu saçlarını okşadığım her çocuktan bir tebessüm çaldığımı bilmesin anneler o ahenkli ölçüyü sinesinde barındıran intikam günü gelince kullardan değil, günahlarımdan değil korkum bir çığlığın efkarına not düştüğümde sessiz kalmayı yeğleyen aynalardan. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:21 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.