![]() |
Doğum ve Ölüm
bir düştü benimkisi umudu olmayan bir düş ama güzeldi çünkü benimdi düş benimdi sevgin ve kalbinde itiraz yok olumsuzluk yoktu sıcak bunaltıcı bir yaz akşamı uyandım kendime geldim olmazdı imkansızdı bir hataydı keşke hep hayal olarak kalsaydı o zaman mutsuzluk olmazdı hep düş prensesim olarak kalırdın bir papatya gibi beyazlar içinde yalnız benim için açan nadide bir çiçek eşi bulunmaz bir güzellik olarak kalsaydın |
Doğutürkistan
yaşlı dünyanın son günleri asırları geçti hep hüzün özgürlük hedefi suçu kul olmak yüzyılları zindan ve hicran sokakları kan kokan mateminde siyahlar kuşandığım yaslı türkistan erenleri yiğitleri devrilmiş teker teker çocuklar serpilmiş kızıl karlara ve sancısı içimde gerilmiş cesetleri bile toprağa hasret o gün bu gündür yaslıyım arkadaş kızıl çin ve pembe yalanlar ve analara bırakılan vahşi hatıra analar ağlar kızanlar ağlar babalarsa belli etmez asil kanından Berat Hacim Yusuf Alptekin ve niceleri onlar öldürdü ölümü biz ise canlı cenaze kursaklarda kalan acı fotoğraf insanlığa alaylı gülümseyen kirli cüce adam unutma bir set daha yaptırır bir gün elbet bu şehitler evladı duydumki yine asılmış darağacında kırk fidan... |
Doktor
Doktor benim derdim baska dert Ağrıyan yerimi sorma boşuna Yazdığın reçeteye değermi zahmet Kağıda kaleme kıyma boşuna Gönlüm yığın yığın hasret yüklüdür İçimde tarifsiz yara saklıdır Doktor sökemezsin yaralarım köklüdür İncitip günaha girme boşuna Aşk koymuşlar ızdırabın adını Alamadım artık yaşamın tadını Yapacaksan eğer bana yardımı Öldür de kurtar ilaç verme boşuna |
Doktorun Karşısında
Doktor bir kavisim var bir kavisim var Geçen günden beri bir kavisim var Ondan bir akıntı mıdır yarasalar Bir kavis önünde linç mi demek kurtarılacak bir kent ki Yeşil bir toprak selameti Bir kabrin bir cihanlık cömertliği cesareti Kitaplardan kitaplara Atılarak erişilmiş bir saygı saati Bir kırağı yaprağında son direniş çiçekleri Ölen bir hristiyanda bir yahudi zambak sesi Çarşıların boşluğunda ben bir eski çeşme yası Affedersiniz doktor siz süryani misiniz (Hayır ben süryani değilim ama arkadaşim süryani) Ben çok incil gördüm çıkmamış boyalari Biraz daha gerilmiş yazıldığı ceylan derisi Ama silinmiş ölüme karşı dayatan Lazarı ayağa kaldıran muştu defnesi Bütün defnelerı kırdık bir güveç neşesi Fırınlar açıldı narlar kurudu Kuyu deştik sular çekildi Doğ ey kuyruklu yıldızı ülker kümesi Bilirim en çorak toprağın bile var bir kehaneti Bir kerameti Bir gelecek zaman ticareti Demet demet muştuları Demet demet nimetleri Doktor siz süryani misiniz Yani eski bir süryani (Hayır ben süryani değilim ama arkadaşım süryani) Bilirim bilirim incilden yola çıktınız Ama yolu çabuk şaşırdınız İncilden kendinize bir şeyler katacağınıza Kendinizden incile çok şeyler kattınız Sevdiniz öyle sevdiniz ki sevdiğinizi tutup mermere işlediniz Ama sonra tutup mermere taptınız Mermeri kadeh kadeh Bir alacakaranlik gibi içtiniz Sonra kustunuz mermeri Çağlarca kustunuz mermeri Ey mermer kusan ırk Ey oruçsuz tiyatro Acıkmış iftarsız acıkmışlar Güneşten başka ne bulmuşsa yemiş olanlar Doğuya hücum demek doğuya hücum var Işte size bir kent ki Yanlış yanan bir linç ampulünden Size eşsiz bir şölen var Kemiklerimin ışıklarindan İyi sanat doğrusu misyonerlik Doktorluk gibi doktor (Hayır ben süryani değilim ama bir arkadaşım var) * Siz çin diyorsunuz anlıyorum Bir pirinç hastalığı falan Geçiyorsunuz da bengisulardan Bir hızır hızarından Bir tabut pınarından Gözümün hastalığından Nasıl ki Meryem de bir çocuk sezmişti Cebrail sularından Nasıl ki yeşil sancaklar inmişti bir gün Diyarbekir surlarından Kurtarıyordunuz beni Bana bir gemi gibi yaklaşan Üsküdar akşamlarından Fatih camii gibi aydınlıktınız Bir fakir ölüsü kadar sessiz ve sade Sağımda kırgın solumda çılgın Önümde Yakup Yusuf ve İshaktınız Arkada kaynak sular kadar berraktınız Dün akşam üzeri güneşi siz batırdınız Başkası değil doktor güneşi siz batırdınız Ama inandim ki doktorsunuz değilsiniz süryani Doktorsunuz doktordan başka birşey değilsiniz yani |
Döktür Güzelim Döktür
Kemerine yandım kemerine Sallanan memelerine Sen oyna ben bakayım Çözülen düğmelerine Kız sallama dur yandım Tut elimden bayıldım Kemere yandım diye Bendemi adam sayıldım Döktür güzelim döktür Ben toplarım yerlerden Döktürmeyen kızların Farkı ne nenelerden Gözlerine yandım kaşlarına Tacına taçlarına Sen oyna ben bakayım Dağılan saçlarına Kız dağıtma dur yandım Tut elimden bayıldım Saçına yandım diye Bendemi adam sayıldım Döktür güzelim döktür Ben toplarım yerlerden Döktürmeyen kızların Ne farkı var nenelerden |
Dokun ki Yansın Yüreğin
Ey sevdiğim bir çiçeğe Dokunki yansın yüreğin Aşka yanmış bir yüreğe Sokulki yansın yüreğin Usul usul ince ince Yapraklara kar duşünce Aç kolların bütün gece Sarılki yansın yüreğin Mor dağları aşa aşa Ay doğunca baştan başa Yanakta bir damla yaşa Dokunki yansın yüreğin İster sümbül boyun eğsin İster dallar yere değsin Seviyorsan nerden bilsin Sokulki yansın yüreğin Sabah seher yellerince Coşan bahar sellerince Sazın sarı tellerince Dokunki yansın yüreğin Can düşerken al toprağa Hayat gelir bin yaprağa Aşka susuz bir dudağa Dokunki yansın yüreğin Aşk denilen bir ummana Düşer isen yana yana Nuri Can gibi bir cana Sokulki yansın yüreğin |
Dokunma Çocuk
Dokunma çocuk, dokunma, Öpme, öpme sakın onu, Dudakları ateştendir onun, Alevlenirsin, yanarsın... Dokunma çocuk, Alma ellerini, avuçlarına, Bilesin ki çocuk; Onun ellerini tuttuğunda, İçindeki iklim değişir apansız, Kavurur aşk ateşiyle seni, Zemheri ayında olsan da, Yanmak nedir anlarsın, Yanarsın, yandık ça yanarsın... Dokunma çocuk, dokunma sakın, Ve bakma öyle gözlerine, Derinden, derine, Anla; bütün kirpiklerini her bakışında, Batırır yüreciğine... Dokunma çocuk, Yalnızca güzel başını yasla göğsüne, Yüreğinin sesini duysan da, Yine de saçlarını okşama, Bırak dağılsın bahar rüzgarlarıyla, Tel tel uçuşsun, Saçları dağılsın yüzüne, Haz alsın tenin, haz alsın yüzün, Saçları bağrına serildik çe... Dokunma çocuk, Ağlasa da dokunma, Gözlerinde başka bir güzelliğin, Hiç bilmediğin , Bir başka boyutunu göreceksin o ağlarken... Silme çocuk, Silme göz yaşlarını onun, Aktığınca aksınlar bırak, O göz yaşlarının sonu, Bilesin ki çocuk, Senin yüreğindeki deryada duracaklar... Dokunma çocuk, Bir başına yan, bir başına, Birlikte yanmamak gerek onunla, Ah be çocuk, Bence, Yer yüzünden bu güzelliği, Bu emsalsizliği, Almamak gerek, Değil mi çocuk... |
Dokunmak Acıtır
arka sokağı yağmuru tutmuyor akşamın öğle vaktine saldırmasın dağ gölgeye bağdaş kuran kimse çeksin ellerini beyaz yüzünden ölümün dokunmak acıtır çoğu zaman ellerim ve dudaklarım bitiriyor şarkıyı çakmağı dalgaları arasında dumanın yüzümde soluğun resmi aşikar ömrü az olur diye gülüne renk veriyor kıpkırmızı bir ateş uçarı alkışların yorumsuz mısraıyım yarım bırakıyorum sofranızda aşkları düşer de ayrılık olur diye hiç kimse yaşını sormuyor bir elmanın yamalı bir bohçayız sırtında şu hayatın |
Dokunmasınlar
Gönlüm düştü, sende buldum kendimi, Gülüm; yüreğinin içine düştüm... Dokunmasınlar bize, dokunmasınlar, Gönlündeki bana dokunmasınlar, Ve bendeki sana; dokunmasınlar... Zulmü de güzeldir; yar ediyor sa, Taa iliklerime kar ediyorsa, Her bakışın beni öldürüyorsa, Gerçekten ölsem de; dokunmasınlar, Sevdama,dünyama dokunmasınlar... Kırk yıl aç bıraksan, gönlüm senle tok, Sen varsan; dünyada; sanki ölüm yok, Kirpiklerin olmuş; ateşten bir ok, Atıp beni yaksan, dokunmasınlar, Gönül yangınıma; dokunmasınlar... Ruhlar yücelerde, kalpler neşede, Tenler aşkta, gözler; hep temaşada, İzbe olsun; bir tenhada, Köşede, Buluşmuşsak bize dokunmasınlar, Gülüme, canıma; dokunmasınlar... |
Dokunsam Yalnızlık
Bir kedi oluyor koynumda Dokunsam mırıl mırıl yalnızlık Dokunmasam safi ben Yaban sızılar böğrümde Kırış kırış alnım Bozbulanık benzim Bir hüznü yediyorum şimdi Örselenmemiş sözler bırakarak Hohlanmış aynalar puslanmış şarkılar Yamanmış sevgiler bırakarak Yoğulmuş bakışlar ardımda. Gidiyorum Başımda ütüsüz bir mendil, dört ucu düğüm Ufkumda döngün kuşlar kaskara kanatlı Akşamsefalarına bıraktım da geldim Ben bütün renklerimi Nasıl taşarsa sudan renkli taşlar Öylece taşarak bu şehirden Bu dünyadan, kendi yüzüme Çoğalarak günbegün eksilmeyen çölüme Ölümü çığırdım da geldim ben buraya Ayrılığı tastamam ezberledim de Bilmem ki nereye giderim İki kez geçerek aynı yerden Hangi göğün altına buradan Biliyorum kalmayacak Bir rüzgâr esse küllerim. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:41 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.