www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   WrAtBoY Dan Aşk Şiirleri Arşiv (https://www.cakal.net/showthread.php?t=111569)

WrAtBoY 02-10-2008 01:09 PM

Doğum ve Ölüm
bir düştü benimkisi umudu olmayan bir düş
ama güzeldi çünkü benimdi
düş benimdi sevgin ve kalbinde
itiraz yok olumsuzluk yoktu

sıcak bunaltıcı bir yaz akşamı
uyandım kendime geldim
olmazdı imkansızdı bir hataydı
keşke hep hayal olarak kalsaydı
o zaman mutsuzluk olmazdı
hep düş prensesim olarak kalırdın
bir papatya gibi beyazlar içinde
yalnız benim için açan
nadide bir çiçek
eşi bulunmaz bir güzellik olarak kalsaydın

WrAtBoY 02-10-2008 01:09 PM

Doğutürkistan
yaşlı dünyanın son günleri
asırları geçti hep hüzün
özgürlük hedefi suçu kul olmak
yüzyılları zindan ve hicran
sokakları kan kokan
mateminde siyahlar kuşandığım yaslı türkistan
erenleri yiğitleri devrilmiş teker teker
çocuklar serpilmiş kızıl karlara
ve sancısı içimde gerilmiş
cesetleri bile toprağa hasret
o gün bu gündür yaslıyım arkadaş

kızıl çin ve pembe yalanlar
ve analara bırakılan vahşi hatıra
analar ağlar kızanlar ağlar
babalarsa belli etmez asil kanından
Berat Hacim Yusuf Alptekin ve niceleri
onlar öldürdü ölümü biz ise canlı cenaze

kursaklarda kalan acı fotoğraf
insanlığa alaylı gülümseyen kirli cüce adam
unutma bir set daha yaptırır bir gün elbet
bu şehitler evladı
duydumki yine asılmış
darağacında kırk fidan...

WrAtBoY 02-10-2008 01:09 PM

Doktor
Doktor benim derdim baska dert
Ağrıyan yerimi sorma boşuna
Yazdığın reçeteye değermi zahmet
Kağıda kaleme kıyma boşuna

Gönlüm yığın yığın hasret yüklüdür
İçimde tarifsiz yara saklıdır
Doktor sökemezsin yaralarım köklüdür
İncitip günaha girme boşuna

Aşk koymuşlar ızdırabın adını
Alamadım artık yaşamın tadını
Yapacaksan eğer bana yardımı
Öldür de kurtar ilaç verme boşuna

WrAtBoY 02-10-2008 01:09 PM

Doktorun Karşısında
Doktor bir kavisim var bir kavisim var
Geçen günden beri bir kavisim var
Ondan bir akıntı mıdır yarasalar
Bir kavis önünde linç mi demek kurtarılacak bir kent ki
Yeşil bir toprak selameti
Bir kabrin bir cihanlık cömertliği cesareti
Kitaplardan kitaplara
Atılarak erişilmiş bir saygı saati
Bir kırağı yaprağında son direniş çiçekleri
Ölen bir hristiyanda bir yahudi zambak sesi
Çarşıların boşluğunda ben bir eski çeşme yası
Affedersiniz doktor siz süryani misiniz
(Hayır ben süryani değilim ama arkadaşim süryani)

Ben çok incil gördüm çıkmamış boyalari
Biraz daha gerilmiş yazıldığı ceylan derisi
Ama silinmiş ölüme karşı dayatan
Lazarı ayağa kaldıran muştu defnesi
Bütün defnelerı kırdık bir güveç neşesi
Fırınlar açıldı narlar kurudu
Kuyu deştik sular çekildi
Doğ ey kuyruklu yıldızı ülker kümesi
Bilirim en çorak toprağın bile var bir kehaneti
Bir kerameti
Bir gelecek zaman ticareti
Demet demet muştuları
Demet demet nimetleri
Doktor siz süryani misiniz
Yani eski bir süryani
(Hayır ben süryani değilim ama arkadaşım süryani)

Bilirim bilirim incilden yola çıktınız
Ama yolu çabuk şaşırdınız
İncilden kendinize bir şeyler katacağınıza
Kendinizden incile çok şeyler kattınız
Sevdiniz öyle sevdiniz ki sevdiğinizi tutup mermere işlediniz
Ama sonra tutup mermere taptınız
Mermeri kadeh kadeh
Bir alacakaranlik gibi içtiniz
Sonra kustunuz mermeri
Çağlarca kustunuz mermeri
Ey mermer kusan ırk
Ey oruçsuz tiyatro
Acıkmış iftarsız acıkmışlar
Güneşten başka ne bulmuşsa yemiş olanlar
Doğuya hücum demek doğuya hücum var
Işte size bir kent ki
Yanlış yanan bir linç ampulünden
Size eşsiz bir şölen var
Kemiklerimin ışıklarindan
İyi sanat doğrusu misyonerlik
Doktorluk gibi doktor
(Hayır ben süryani değilim ama bir arkadaşım var)

*
Siz çin diyorsunuz anlıyorum
Bir pirinç hastalığı falan
Geçiyorsunuz da bengisulardan
Bir hızır hızarından
Bir tabut pınarından
Gözümün hastalığından
Nasıl ki Meryem de bir çocuk sezmişti Cebrail sularından
Nasıl ki yeşil sancaklar inmişti bir gün Diyarbekir surlarından
Kurtarıyordunuz beni
Bana bir gemi gibi yaklaşan
Üsküdar akşamlarından
Fatih camii gibi aydınlıktınız
Bir fakir ölüsü kadar sessiz ve sade
Sağımda kırgın solumda çılgın
Önümde Yakup Yusuf ve İshaktınız
Arkada kaynak sular kadar berraktınız
Dün akşam üzeri güneşi siz batırdınız
Başkası değil doktor güneşi siz batırdınız
Ama inandim ki doktorsunuz değilsiniz süryani
Doktorsunuz doktordan başka birşey değilsiniz yani

WrAtBoY 02-10-2008 01:10 PM

Döktür Güzelim Döktür
Kemerine yandım kemerine
Sallanan memelerine
Sen oyna ben bakayım
Çözülen düğmelerine

Kız sallama dur yandım
Tut elimden bayıldım
Kemere yandım diye
Bendemi adam sayıldım
Döktür güzelim döktür
Ben toplarım yerlerden
Döktürmeyen kızların
Farkı ne nenelerden

Gözlerine yandım kaşlarına
Tacına taçlarına
Sen oyna ben bakayım
Dağılan saçlarına

Kız dağıtma dur yandım
Tut elimden bayıldım
Saçına yandım diye
Bendemi adam sayıldım
Döktür güzelim döktür
Ben toplarım yerlerden
Döktürmeyen kızların
Ne farkı var nenelerden

WrAtBoY 02-10-2008 01:10 PM

Dokun ki Yansın Yüreğin
Ey sevdiğim bir çiçeğe
Dokunki yansın yüreğin
Aşka yanmış bir yüreğe
Sokulki yansın yüreğin

Usul usul ince ince
Yapraklara kar duşünce
Aç kolların bütün gece
Sarılki yansın yüreğin

Mor dağları aşa aşa
Ay doğunca baştan başa
Yanakta bir damla yaşa
Dokunki yansın yüreğin

İster sümbül boyun eğsin
İster dallar yere değsin
Seviyorsan nerden bilsin
Sokulki yansın yüreğin

Sabah seher yellerince
Coşan bahar sellerince
Sazın sarı tellerince
Dokunki yansın yüreğin

Can düşerken al toprağa
Hayat gelir bin yaprağa
Aşka susuz bir dudağa
Dokunki yansın yüreğin

Aşk denilen bir ummana
Düşer isen yana yana
Nuri Can gibi bir cana
Sokulki yansın yüreğin

WrAtBoY 02-10-2008 01:10 PM

Dokunma Çocuk
Dokunma çocuk, dokunma,
Öpme, öpme sakın onu,
Dudakları ateştendir onun,
Alevlenirsin, yanarsın...

Dokunma çocuk,
Alma ellerini, avuçlarına,
Bilesin ki çocuk;
Onun ellerini tuttuğunda,
İçindeki iklim değişir apansız,
Kavurur aşk ateşiyle seni,
Zemheri ayında olsan da,
Yanmak nedir anlarsın,
Yanarsın, yandık ça yanarsın...

Dokunma çocuk, dokunma sakın,
Ve bakma öyle gözlerine,
Derinden, derine,
Anla; bütün kirpiklerini her bakışında,
Batırır yüreciğine...

Dokunma çocuk,
Yalnızca güzel başını yasla göğsüne,
Yüreğinin sesini duysan da,
Yine de saçlarını okşama,
Bırak dağılsın bahar rüzgarlarıyla,
Tel tel uçuşsun,
Saçları dağılsın yüzüne,
Haz alsın tenin, haz alsın yüzün,
Saçları bağrına serildik çe...

Dokunma çocuk,
Ağlasa da dokunma,
Gözlerinde başka bir güzelliğin,
Hiç bilmediğin ,
Bir başka boyutunu göreceksin o ağlarken...

Silme çocuk,
Silme göz yaşlarını onun,
Aktığınca aksınlar bırak,
O göz yaşlarının sonu,
Bilesin ki çocuk,
Senin yüreğindeki deryada duracaklar...

Dokunma çocuk,
Bir başına yan, bir başına,
Birlikte yanmamak gerek onunla,
Ah be çocuk,
Bence,
Yer yüzünden bu güzelliği,
Bu emsalsizliği,
Almamak gerek,
Değil mi çocuk...

WrAtBoY 02-10-2008 01:10 PM

Dokunmak Acıtır
arka sokağı yağmuru tutmuyor akşamın
öğle vaktine saldırmasın dağ
gölgeye bağdaş kuran kimse
çeksin ellerini beyaz yüzünden ölümün
dokunmak acıtır çoğu zaman
ellerim ve dudaklarım
bitiriyor şarkıyı
çakmağı dalgaları arasında dumanın
yüzümde soluğun resmi aşikar
ömrü az olur diye
gülüne renk veriyor kıpkırmızı bir ateş

uçarı alkışların yorumsuz mısraıyım
yarım bırakıyorum sofranızda aşkları
düşer de ayrılık olur diye
hiç kimse yaşını sormuyor bir elmanın
yamalı bir bohçayız sırtında şu hayatın

WrAtBoY 02-10-2008 01:10 PM

Dokunmasınlar
Gönlüm düştü, sende buldum kendimi,
Gülüm; yüreğinin içine düştüm...
Dokunmasınlar bize, dokunmasınlar,
Gönlündeki bana dokunmasınlar,
Ve bendeki sana; dokunmasınlar...

Zulmü de güzeldir; yar ediyor sa,
Taa iliklerime kar ediyorsa,
Her bakışın beni öldürüyorsa,
Gerçekten ölsem de; dokunmasınlar,
Sevdama,dünyama dokunmasınlar...

Kırk yıl aç bıraksan, gönlüm senle tok,
Sen varsan; dünyada; sanki ölüm yok,
Kirpiklerin olmuş; ateşten bir ok,
Atıp beni yaksan, dokunmasınlar,
Gönül yangınıma; dokunmasınlar...

Ruhlar yücelerde, kalpler neşede,
Tenler aşkta, gözler; hep temaşada,
İzbe olsun; bir tenhada, Köşede,
Buluşmuşsak bize dokunmasınlar,
Gülüme, canıma; dokunmasınlar...

WrAtBoY 02-10-2008 01:11 PM

Dokunsam Yalnızlık


Bir kedi oluyor koynumda
Dokunsam mırıl mırıl yalnızlık
Dokunmasam safi ben
Yaban sızılar böğrümde
Kırış kırış alnım
Bozbulanık benzim
Bir hüznü yediyorum şimdi
Örselenmemiş sözler bırakarak
Hohlanmış aynalar puslanmış şarkılar
Yamanmış sevgiler bırakarak
Yoğulmuş bakışlar ardımda.

Gidiyorum
Başımda ütüsüz bir mendil, dört ucu düğüm
Ufkumda döngün kuşlar kaskara kanatlı
Akşamsefalarına bıraktım da geldim
Ben bütün renklerimi
Nasıl taşarsa sudan renkli taşlar
Öylece taşarak bu şehirden
Bu dünyadan, kendi yüzüme
Çoğalarak günbegün eksilmeyen çölüme
Ölümü çığırdım da geldim ben buraya
Ayrılığı tastamam ezberledim de
Bilmem ki nereye giderim
İki kez geçerek aynı yerden
Hangi göğün altına buradan
Biliyorum kalmayacak
Bir rüzgâr esse küllerim.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:41 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.