![]() |
Yokluğun,
Yalnız bir odada Karanlıkta üşümek gibi.. Yanımda olsan.. Ellerin ellerime dokunsa, Yalnızlığımı yitireceğim… Gözlerin gözlerime değse, Işıklar yanacak Ve Tüm dünya aydınlanacak… Kolların bedenimi sardığında, Tüm soğuklar uzak olacak, Çok uzak… Şimdi! Yalnız ve karanlık bir odada Seni bekliyorum.. Geldiğin gün, Tüm soğuklar uzaklaşacak Ve Hayat yeniden yaşanmaya değer olacak… |
Kimim ben bugün ne günlerden
yoksa yine kışmı mevsimlerden öyle çok üşüyorum ki. Ellerim bazen ısınıyor ama yüreğim de buz dağları var sanki asla erimeyecek bir daha hiç çözülmeyecek buz dağları gibi.Kimbilir belki de hiç ısınmayacak yüreğim bir daha.Naptın bana korkma sevgi dilenmiycem senden.Yaşatıkların için kızamam sana çünkü ben hakkettim hepsini... Aşkla sevgiyle bakılacak gözler değildi seninkiler içinde ruh yoktu.Sanki görmesini bilmiyordu bakışların kalbin çarpmıyordu taş vardı sanki onun yerine içinde...şimdi ellerini tutsam sıcaklığını hissedemezdim daha da ürperirdi bedenim kimbilir. Özlenecek bir gülüş değildi yüzündeki yıkım gibiydi.Yüzündeki her bir çizgi alay eder gibiydi aşkla...O kahkahalar en çok sana yakışıyordu bu yüzden.Bütün mimiklerin erişilmezliğinle okadar uyum içindeydiki sana her baktığım da sanki acılı bir ayrılık şarkısı okuyordum yüzünde bana göre değildin sen... Gece olupta başımı yastığa koyduğumda düşünebileceğim bir hayal kahramanı değildin sen çünkü tatlı rüyalarıma sürüklenemezdin hiç bir zaman.Daha çok uykusuz gözlerime ve yorgun bedenime sabaha kadar eşlik ederdi karşımda duran hayalin uyutmazdı bazen kabuslarıma uğrardın... Ama dedim ya hakkettim ben... Kendi kendimede olsa yaşatabilirdim bu aşkı bazen küçük bir gülüşünle bazen sıcak merhabanla yetinebilirdim olmadı işte. Ama gel görki tek taraflıda olsa imkansızda olsa aşk yaşanacak bir adam değilsin sen... Hataydın yanlışdın olmamalıydın ama dedim ya hakkettim ben hepsini |
Kelimelerden alacaklı bir sağır gibi
İçimi döktüm bugün yokluğunla konuştum Tutsak gibi, bir enkaz gibi, kendim gibi İçimden çıktım bugün içimle konuştum Dökülüyor alacaklı gibi sözcükler dilimden. Yokluğunu anlatıyor kelimeler yokluğunun da yokluğuna iniyor her bir sözcük. Durduramıyorum sözcükleri birikmişliklerini haykırıyorlar içimden. Gizli bir mabedin kapılarına dayanıyor isyan yüklü harfler. Her bir darbede biraz daha çürüyorum. Çağladı içimdekiler dışarı çıkmak için bütün kalelerimi fetih ediyorlar. Bugün çıkıyorum içimden içimdekiler konuşuyor bastırılmış suskunluklarımın feryat-ı figanı sarıyor etrafımı. Yüzünü ilk kez gören bir çocuk gibi Gördüm kendimi gördüm Kırıldı ayna paramparça param parça Ne varsa kadınım yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın Ne olur gel gel gel gel ben sensiz İstanbul’a düşmanım Bir başka yüzümü görüyorum yıkılmış kalelerimin içinde. Gördüğüm benle bildiğim ben arasında ki farklar geliyor önüme. Kırıldı bütün parçalar kabuğumdan çıktım. Bastırılmış ben kırdı zincirlerini susmuyor, eskisi gibi beceremiyorum bastırmayı. Yokluğun ağırlığını buraya kadar taşımış içim. İçim içimden taştı gelsin artık diye bağırıyor dilim. Gel İstanbul’a yeniden güneş doğsun diyor. Gel senle daha bir anlamsızlaşsın anlamını yitirmiş şehrim. Bitsin artık İstanbul’a düşmanlığım. Yoksa sürüp gidecek bu savaş onla. Kestim ümitlerden yelkenler yaptım ama yokluğunda ne Gidebildim ne de kaldım Gerçek miydi tutunmaya çalıştıklarım Hediye süsü verilmiş ayrılıklarım Devam ediyor İstanbul’a savaşım. Her şeyin başladığı kentin duvarlarında gözlerim. Gözlerin, sözlerin, saçların İstanbul, İstanbul sen sen İstanbul kurtuluşu yok bu çıkmazın. Yitiriyorum yavaş yavaş sana dair umutlarımı. Yokluğun daha ağır artık gelmediğin her gün biraz daha dibe çekiyor. Hayallerim dökülüyor ellerimden, daha fazla tutunamıyorlar yüzleştikçe yokluğunla birer ikişer terk ediyorlar beni sen gibi. Anlıyorum yokluğunda verdiğim savaş, yarattığım umutlar, gelecek diye telkinlerim hepsi kendime verdiğim bir hediye. Her bir paket içi boş çıkıyor. Biliyorum artık yokluğunda yokluğu yok. Hiç olmamış gibi yoksun. Kaybetmenin tiryakisi bir çocuk gibi Sustum kendime kızdım Kırıldı ayna paramparça param parça Ne varsa kadınım yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın Ne olur gel gel gel gel ben sensiz İstanbul’a düşmanım Öğrenemedim bir tülü kaybetmemeyi, yine kazanan o kaybeden ben. Her seferinde sıfır sıfırdan başlıyoruz diye giriyorum oyuna. Hep galip gelen o kaybetmekten yılmayan ben yine bir hüsranın pençesiyle cebelleşiyorum. Sustum artık bu kadar yenilgiden diye söylediğim hep tekrar kalktım yine mücadele ettim bu sefer geri dönüşü yok galiba. Kırıldı her şey param parça etrafım toplayamıyorum parçaları, yine dağılacak korkusu oturuyor üstüme. Düşmanım artık İstanbul’a aldı seni yine sakladı sokaklarına. Yokluğuna yine hapsetti beni. Aldı vermiyor geri. Gel kurtul İstanbul’un ellerinden gel bana katıl. Sensiz İstanbul’a düşmanlığım bitsin. |
O yağmurlara karışırken,içinde kalan merhamet bu türküyü söylüyordu.Bazen yandığından daha çok şey olamaz insan.
Gün gelecek,nasır tutacak karşılığın.Yüksek sesle söylenir mi bu.Hayatın yüzüne nasıl bakacaksın sonra.Yüzün kızarmayacak mı? Olağanüstü bir yolculuk düşlüyorsan,kapılarının kilitlerini sökmekle başla işe. Kendinden çık,birbirine geçmiş sorularını bir kez olsun başkalarına sor.Her gün didiştiğin,o tozlu manzarayı ortasından biç.Sadeliğine ihanet etmiş, guaj boyalarla örtünmeyi seçmiş uzaktan yar bekleme. Kız kulesi öykünü dinler,fakat kendi efsanesine eş olmanı istemez.Sonra,kendi üstüne kilit vuran yine kendinsin.Nesi masal olacak, kan kaybında aşk bezeyen ruhunun. Başkalarının kalbine göm.Giden, gelmemek üzeredir.Anılarının şah damarında,acılarının sahibini bulduğun gün.İyilikler bizimdir. Sular aşağı, sen yukarı güzel kızım. Sular aşağı, sen yukarı acılar ortağım. |
Sen gelmezsin...
Sen yağmur sonraları toprağın tüttüğü o yerdesin, Acı yeşilin güneşle oynaştığı o yerde. Dokunduğu kıyıları ırmaklar bırakır gelir... Sen gelmezsin! Senin yüce dağların var.kar suları iplik iplik çağlar gelir. Kokusu çidemleri bırakır rüzgarların ardına düşer. Sonbahar *******in bittiği yerden kopar gelir... Sen gelmezsin! Eldesizliğin karanlığında bin kez yokluk vardır. Duvarsızlık ötesi şaşkınlık,ölüm ötesi gülünç. Yine de dümen suyunda yelkenlilerin inanç uçar gelir... Sen gelmezsin! Gel seninle Pazar sabahlarının aklığında ırmak boylarına gidelim. Karışalım toprağın tütenliğine yağmur sonrası. Mutluluğun sessizlikle seviştiği o yerde... Sen gelmezsin! Ellerimiz bir büyüklükte değil,birleşemez. Gözlerimizin rengi ayrı,kara gözlerinde çakışır yıldızlar, Meryem anadan inmesin,günahla gölgelenir... Sen gelmezsin! Niçin yaşadığımız belli değil,bu yaşantı başka. Yaprakların inceliği ıslak da ondandır. Tırtılların beyazlığına inat,yeşilin karası. Kağıdın yırtılmasındaki keskinlik yaşantıya inat. Sen gelmezsin! Bir gün ister istemez koyup gideceğim. Ötesinde bırakmaların,toprağın tütenliğinde. Mutluluk sessizlikle birleşecek böceklerden, Bulutların ordusallığında kavuşmalar akıp gidecek... Sen gelmezsin! () |
Bir yarım kalmışlık hikayesi
Belki de yeniden doğmanın Belirsizlikler dünyamdaki tek belirliliktin aslında Tüm cümlelerimin tek öznesi Hiçbirşeylerde herşeyimdin.. Herşeyde bir fazlamdın İmkansızlıklarda imkanımın doruğundaydın Ulaşılmazdın.. Herşeye rağmen ufuktaki zaferleri yakalamak için çabaladığımdın.. Zaferlerde beraber sevineceğimdin.. Hayallerimdin, rüyalarım.. Aynaya baktığımda gözlerimde gördüğümdün Kalbim her çarptığında hissettiğim Adını her duyduğumda titrediğimdin.. Şimdiyse gece yarısı hüznümsün Ulaşamadığım zaferlerim.. Herşeyde bir fazlamdın ya herşeyde yarım kalmışlığımsın artık.. Cümlelerim öznesini kaybetti HERŞEYim HİÇBİRŞEYim oldu.. Tüm imkansızlıklar artık adınla anılıyor bu şehirde ! Tüm kapalı kapılarımda senin elin.. Aynalardaysa bitkin gözlerimi görüyorum Hayatla barışık hallerim de küsmüş hayata.. Kalbimse artık eskisi gibi çarpmıyor adını duysam da.. Sence ben bunca yitirilmişlikten sonra SEVDİĞİM diyebilir miyim sana ? Yarım Kalmış Satırlarımdan.. |
Sen! Bilemezsin beni...
Biçare olup peşinden koşarak, "Beni Affet!", diyeceğimi düşündün... Ve beni bekliyordun şu herkesin geldiği, ama benim olmadığım şehirdeki küçük evinizin merdivenlerinde... Yollarımı gözlüyor, "gelecek" diyordun... Y A N I L D I N !... Hatayı yapan, ihanetin bedeline mahkümdur. İzin vermiyorum sana. Hak etmiyorsun beni, yasakladım kendimi sana. Ve sen yine bekleyeceksin "belki bir umut" diye... Yine gelmeyeceğim! Ağrılarla kalsam da, sonuç ortada. Seni düşünmüyorum artık ve emin olmalısın ki bu yazdığım da sana SON MEKTUBUM... Belki yine duygularına esir düşüp telefona sarılacaksın... Beni arayacaksın, HAYIR!... Sakın yapma. Düşünmüyorum ve düşünmekte istemiyorum ihanetini... Affetmeyi denedim inan... Ama olmadı yalanlar içinde garip bir sevda!. Ağla şimdi haline... Ne kadar kırgınsan bana eskilerin yaşanmışlığı hatrına özür dilerim senden... Uzun uzun yazardım sana... Şimdi bir kaç cümleyi bile zor toparlıyorum... ...Senin de aynı fikirde olmanı, beni ve duygularımı anlayıp artık düşücelerimen çıkmanı istiyorum... "BİZ" diye birşey olmamalı artık... Sadece yolları ayrılan iki yürek... İstemiyorum seni... İsteklerimi de erteledim yarınları olmayan günlerime... Hayat kazanılmış bir zafer görünüyor insanlara... O zaferde kaybeden benim... Seni istemekle beraber, imkansızı kabullenmeye çalıştım... Yalanlarına, sahteliğine kandım... Ve bu yüzden seni isteklerimden çıkardım... Ulaşamadım sana... Kayıp şehirlerin diyarına sürükledin beni... Yaram sızladı, kanıyor! İstemiyorum seni unutuyorum yavaş yavaş geçirdiğimiz o sahte güzellikteki günleri... Eski anılardan bahsetmek istemiyorum. Zaten şu an ki halini tahmin edip, yüreğimdeki cümleleri susturup, mantığım doğrultusunda kalemime yön veriyorum... Artık bitirmeliyim... Son bir isteğim senden!... "Lütfen, Düşüncelerime Bir DamLa Yaş oLup DÜŞME..! |
ben.. hayati mi sevemedim hayat mi beni bilemedim....yüregimi sesiz bir rüzgarla mi savurdum da kimseler duyamadi hissedemedi...göremedi...
oysa her seyimi karsiliksiz verdim.....sadece sevgiydi istedigim ... ben mi sevmesini bilemedim yoksa haketmeyene hakettiginden fazlasini mi verdim..kendime hic birsey birakmadim.... yalnizligimdan baska.. dünyanin yalaniydi sevgi de ben mi gercek diye sarildim... simdi aynalara bakiyorum ve birde yüregimin aynasina ikisi arasinda hic bir fark yok... ikisinde de aclarim derin cizgiler birakmis adina yillar diyorum...adina yalan diyorum...gercegi gözlerim akitiyor yalan dünya sevgi dedigin en büyük yalanla seni seni sonsuza gömüyorum.... ve aci bir gercek ki bu gömülüste kendim de kayboluyorum.... geceye hic dogar mi günes?........neyi bekleyeyim..... |
Ayrılık Alışkanlık Yapıyor
'Hayata neye sitem edeyim ki, Kendimden başka' İşte ayrılık, Üstünde yüzlerce yüklü şiir Ve alışkanlık Sigara gibi Ayrılık alışkanlık yapıyor Dostlar unutunca Şiirler, sözler, harfler İstediğin kadar birleştir Topla, çarp, böl Sonunda hep çıkıyor Ayrılık alışkanlık yapıyor Sevdiklerin unutunca Gezdiğin muhteşem yerler Gördüğün en güzel elbise, Kazandığın para, Harcadığın zaman neye yarar Ayrılık alışkanlık yapıyor Tek başına kaldığında................... |
Ayrılık nikahı
Seni bilmem ama ben kararliyim Su garip sevdadan cayalim gitsin Bu askta senden cok ben zararliyim Bir kumar oynadik diyelim gitsin Icimde bir his var benden pes diyor Olmayan duadan ümit kes diyor Madem ki bahtimiz böyle istiyor Kaderin emrine uyalim gitsin Seninle burcumuz tutsaydi keske Aslanlar bir baska yengec bir baska Yarini olmayan hayirsiz aska Ayrilik nikahi kiyalim gitsin ........... Farzet ki bir rüya gördük ikimiz Gercekte bu hissi tanimadik biz Böyle bir masali yasamadik biz Bir varmis bir yokmus sayalim gitsin Marifet felegin elinden cikmis Dünyada baska bir terzisi yokmus Keremi Asliyi narina yakmis Atesten gömlegi giyelim gitsin Tiryaki gönlümde olmasin kuskun Tek sana müptela tek sana düskün Ardindan bir agit yakalim askin Adini elveda koyalim gitsin............. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:56 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.