![]() |
Çiçekler solsa da anısı vardır
Savrulup bir yana atılmamalı Bir ömür yaşanmış mutluluk vardır Savrulup bir yana atılmamalı Onları aşk ile büyüten bilir Yıllandıkça sevdaya kıymet gelir Her dalı, yaprağı ayrı bir şiir Savrulup bir yana atılmamalı Kokusu olmadan yaşanır mı hiç? Gülün hasretine dayanmak çok güç Sonradan üzülüp ağlamak mı, geç Savrulup bir yana atılmamalı. |
Dünyada en büyük abidedir ziyarettir.
Bence orası cennetten de cennettir. Orada yatan kurtarıcımız Mustafa kemaldir. Dünyada kurduğu en büyük cumhuriyettir. Cumhuriyet paha biçilmeyen bir servettir. İstiklal savaşındaki şehitler genç Mehmet tir. Her Türk gencinin borcu vatan için ölmektir. Cumhuriyetin kıymetini bilmeyenler namerttir. |
Yine aklıma düştün gece vakti
Bak yağmur yağıyor durmaksızın Gözyaşlarımla yarış ediyor. Güneş doğduğunda unutucam sanma seni Tek yağmur yağdığında gelmiyorki aklıma gözlerin Tek yağmur yağdığında düşmüyorki kor gibi hasretin Her elim boş kaldığında Her susadığımda Anıyorum seni bütün varlığımla.... |
Ankara ‘ya öyle yakışıyordun ki sen
Bir parçası gibi ayırmıyordu seni özünden Tutuyordu en sert bağlarıyla seni Beni ise misafir olarak görmüştür hep Nazımın bile diline dolanmıştır o memleket semaları Ne kalemler anlatmıştır ne parmaklar ağrıtmıştır Ankara’nın o dar soğuk sokaklarını Hiç baharı yaşayamadım Ankara’da Tuhaftır ki hep kışları gelmişimdir Hep soğuğu tatmışımdır damarlarımda , kanımda Ellerimi üşütürdü hep mırıldanarak şiirler okurdum Gazinin tam karşısında Azımdan harfler buhar buhar çıkardı Beklerdim seni yetimin ekmeği beklediği gibi Ne büyük şehir derdim kendi kendime Ne başı görünür ne sonu Kimlerin aşkını kaldırmıştır saklamıştır içinde Bir bizi kaldıramamıştı o koca şehir O kadar büyükmüydü bizim aşkımız Yoksa görünmeyecek kadar küçük mü? |
Titreyip üşüdüğüm zaman
Hissettim seni Ankara Hüzün sende Acı sende Aşk sende Hepsini yükledin boynuma tek tek Kuşlar kadar özgür olamadım Ankara sokaklarında Hani yüreğimin sesi senin sesin olacaktı Acı bende Hüzün bende AŞK mı yine sende Soğuk ve yorgun bir evin körpe odasında vurdun beni Son cıgaramda azımda Son yudumu bekleyen çayım elimde Politik gecen aşk *******im Acımasızca alınan kararlarla bitti Seni sevmenin bir yolu yoktur Ankara Titrek bir mum alevinin Işığında yazsaydım çilemi Tattığım açılarımı yazardım Cılız bir ışıkta göremediğim anılarım Sadece sende kalırdı ANKARA |
İşte gidiyorum Ankara
Seni karanlıklara terk edip Yıldızlarımı emanet edip sana Güneşi yanıma alıp gidiyorum Ankara İşte gidiyorum Ankara Artık aylak aylak bağırmayacağım karanlığına Birkaç kaldırım taşı alıp yanıma Gidiyorum Ankara İşte gidiyorum Ankara Başım dik, Alnım ak Gözlerimdeki ıslaklığa bakma sen Biraz kırık dökükte olsa yüreğim Seni giderken de seveceğim. |
Uzaklığını göremedim
Sen Uludağ’da bir karçiçeğiydin Ben Ankara’da gece bekçisi Gece bana yetmedi Ben de sana Son umudumu sende harcamıştım oysa. |
çünkü sevmek çingene yüzlü sonbahardır sizin oralarda
zamanın eskitemediği yeniyetme bir annedir hani denizden kaçınca biz/saçaklarından martılar uçup uçup giderdi / özlemlerinde fırtınalar ve hala beklerdi pencerede yüreğindeki yangınla gidip de dönmeyen sevgilisini -yemen çok uzakta – çünkü özlemin diğer adıdır sizin oralarda Madam Flora fırtınalı göğsünden martılar havalanır tütsü ve gül ve eflatun gülücükler dağıtarak geçer dolunay duyargalarında cam kırıkları o serhat kasaba umut bir arpa boyu yürürdü /yüreğinden öperdim günleri yaylım ateşe tutardı martinili birileri galiçya’da mıydı Kafkaslarda mı gravüre dönüşürdü sokaklar çünkü sevmenin diğer adıdır sizin oralarda kavga kekre sevgilerimizdir şimdi duygu imbiğinden süzülen içsel denizlerimize sıkılan mavzer sesidir saçlarımızda savrulan beyaz yeleli rüzgar ve uzak limanlarda unutulmuş eskiyen ve tutuşan kül aşklarımızdır büyük ihtilallerin yetim çocuğudur Madam Flora |
Ankara Rüzgarı
Erimesidir elimde bir elin Ve ışımasıdır gözlerimde _____________bi’çift harenin... Ya da tomur tomur Açılmasıdır içimde, El değmemiş çiçeğin Ve sıcaklığıdır yüreğimde ________tutuklu bir yüreğin Sonunda; Eski bir şarkının mırıltısıdır kalan ________________kulaklarımda ________________sonsuza değin Sırrını rüzgarlara verdiğim.... |
Beynimin alt üst olmuş harmanlarında, yoğruluyordum hala
Bana bir sevmek gerek diyordum da, başka bir şey demesini bilmiyordum... Oysa yorgundu beden, yenikti yürek Harman zamanıysa çoktan geçmişti... Sen miydin o kapılarda beklediğim, yoksa gelen yalnızlığımın ayak sesleri miydi? Gelseydin sever miydin beni, hiç kimsenin sevemediği kadar, Yoksa sen de mi keskin bıçaklarla, kör kurşunlarla geliyordun bana, Öyleyse yoktu bir daha sevmek, tövbe olsundu da, ben nasıl sevgisiz yaşayabilirdim ki! Harmandım bu akşam harmandım, yoktu dizimde dermanım ağlatmayındı beni, söyletmeyindi beni.. Bir sevmek vardı kör kuytularda, bir özlemek vardı gecezifirlerinde, bir tutku vardı nefessiz bırakan beni! Ben ağlamıştım az önce sana ne gerek vardı gökyüzü, Canımın sızısı bulaşmış olabilir miydi sana da, ruhumdan kayıpda... Baharda ağlamak olur mu be gülüm, balım, can sızım.. Bahara çiçek, güneş, ışık, toprak kokusu yaraşırdı da, Aklımın bilip, gönlümün anlamadığı sağanak sağanak yağmak yakışmıyordu be gök gözlüm... Gözüm müydü ağlayan yoksa gökyüzü müydü çıldıran anlayamıyordum!!! Ben ağlıyordum, yağmur yağıyordu; yağmur ağlıyordu, ben yağıyordum... Fikrimin ince tepelerindeki bahar çiçeklerinin dallarını kırıyordu yağmurun gözyaşları, İçimdeki denizin dalgalarını köpürten yağmur, yüreğimi canımı acıtıyordu! Sonra bir güneş açıyordu, hah tamam işte bahar diyordum!... Ama yine yanılıyordum, bir bulut arkasından bir bulut daha.... Ben yağıyordum, kan yağıyordu, yüreğim kanıyordu, gözerim bulut oluyordu yağıyordu Allah yağıyordu! Toprağıma ince ince yağmur sızıları işliyordu, işlemekte n kelimeydi, toprağımdaki çimenlerin içleri acıyordu, biliyordum. İşte… Mevsim bahardı, hava yağmurdu, güneş bozuktu, çiçekler ayanamayıp yağmura dökülüyordu, toprağın canı sızıyordu... Kuşlar mı? Kaçıp sığınacakları saçak altı arıyorlardı. Sanaydı bahar, tüm şarkılarım sanaydı, kafiyelerim bozuluyordu, cümle sonlarındaki... Yağmur dindi, ama gözlerinden akan yaşların tuzu kaldı yanaklarında, toprağın.. Kaç bahar geçmişti de, hiç bu kadar canı acımamıştı bahçedeki küçük kayısının, Ben ne diyordum, ne dedim, bilmiyordum! Kurduğum cümlelerin sorumluluğu kuşlarındı, baharındı, çok biraz benimdi! Kısacası bugün Ankara' da bahar vardı, ama baharda yağmur, yağmurda özlem ve keder vardı. Diyeceklerim bundan ibaretti, çünkü yine yağmur başladı… |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:12 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.