![]() |
Küçükken başucumda
Bana ninni söylerdin Sabahları uyanınca, Beni okşar severdin. Benim annem, güzel annem Beni al dizlerine... Kucağında okşa beni, Ninniler söyle yine... Bugün hâlâ kulağımda Çınlıyor tatlı sesin. Güzel annem, kalbimin sen, En büyük neşesisin... |
Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine,
ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim. Sen yoktun... Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında. Her köşeyi, her parkı, her ağacı ezberledim. Sevdaya bulanmış her kaldırım taşında senin adını aradım. Sen yoktun... Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı. Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken beni enkazın altından çekip alacak elini aradım. Sen yoktun... |
En sevdiğin elbisemi giydim bu gece
Kokunu sürdüm, solgun yüzünü okşadım Sessizce saçlarından öptüm. Yazdığın mektupları okudum, kana kana su içer gibi Plâklarını çaldım. Ah! En çok o şarkıda özledim seni... Issızlık kapıyı çaldı, Açmaya korktum gece yarısı. Şehir uykuya daldı, Baktım dışarıya; katran karası. Rüzgâr telaşla kokunu getirdi bana Aldım koynuma. Buseni hafızamdan koparıp iliştirdim dudaklarıma Üşüdüm karanlıkta. Tenine dokundum beni hissetsin diye Ellerimi t |
Gel benim ruhumun gerçek sesi gel!
Yıllardır sönmeyen alevim, korum. Gel benim ömrümün hikayesi gel. Şiirim, sonsuzum, gerçeğim, zorum Gökle yerin birleştiği kavşakta Seni bulup bulup kaybediyorum. İlkin rüzgâr değil sanki nefesti, Bir kez başlayınca estikçe esti... Sonra bir upuzun karanlık bastı. Sürdü hep aynı düş, hep aynı yorum Şimdi duraklarda her akşam üstü Seni bulup bulup kaybediyorum. Yitiksin baharlar, güzeller içinde Resimler, baharlar, sözler içinde. Bazen |
Şimdi bir rüzgâr geçti buradan
Koştum ama yetişemedim, Nerelerde gezmiş tozmuş Öğrenemedim. Besbelli denizden çıkıp Kıyılar boyunca gitmiştir, Tuz kokusu, katran kokusu, ter kokusu Yüreğini allak bullak etmiştir. Sonra başlamış tırmanmaya dağlara doğru Bulutları koyun gibi gütmüştür, Okşayıp otları yaylalarda Büyütmüştür. Köylere de uğradıysa eğer Islak, karanlık odalarda beşik sallanmıştır, Güneş altında çalışanlara İmdat eylemiştir. Sonra başlayıp alçalmaya ovalara doğr |
ağlamadan aşk olmaz...
gözyaşı dökmeden sevgi anlaşılmaz... sen bunları bilmedin... sevgimi hiç haketmedin... gülüşün gibi o da yalanmış... kalbin bir taş parçasıymış... bilemedim ben... inanmadın bana sen... |
Merak etme!
Sana şiirler yazmam artık, Sana türküler yakmam. Bir eylül akşamı sokagından geçip Seni ağlatmam... |
Bir sefil rüzgar esince
Güneş gidip ay gidince Yıldız körelip sönünce Beni hatırla mühür gözlüm... Bİldiğin yollarda kaybolunca Şişeleri kırıp ağlayınca Başını eğip usulca... Beni hatırla zeytin gözlüm... Haykırıp dağa taşa Küsünce suya aşa Kalınca yalnız başına Beni hatırla canımın içi... Işıklar sönünce birden bire çekip bir köşeye dizinin üstüne Yaşlı gözlerinle beni hatırla SEvdiceğim... sevdiklerin senden kaçınca Tek başına yalnız kalınca Adın herkesce unutulunca |
gerçekten sevemiyorum
kimseyi koyamıyorum yerine sen başkaydın diyemiyorum dokunamıyorum sana yosun gözlerini okuyamıyorum eskisi gibi çünkü dalamıyorum sonsuzluga soramıyorum yanlızlığıma neden böylesin diyemiyorum hayata sabredemiyorum seni görmeden yaşama ölüm döşegine yatıp son sözüm olarak diyemiyorum "GEL AZRAİL"i ol yanlızlığımın son ver artık bu hasrete duymak istediğin iki kelimeyse söylüyorum: "SENİ HALA SEVİYORUM"... |
Ellerimi dokunduğum her yerde
Çığlık çığlığa kıvranıyor hayat Ve ölen arkadaşların giysilerini Bir kere daha dürüp koyuyor analar Çamaşır sandıklarına Gözyaşları da çiçek açar |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:19 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.