www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Türk Öğer Koç (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144867)

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:11 PM

5-)

Ömrün kaçta kaçını dolduruyor düşler, uykulardan uzak, kaç sohbet sofrasına tanık oluyor bir ömür, kaçından doyarak kalkıyor bilinç, yaşanmışlıkların ölçütü olabilir mi zaman…
Damlalar düşerken hep yağmur mu gelir akla, dalı kırılan bir fidandan süzülen sıvı, taş değmiş bir kekliğin kanadından akan kan düşmez mi toprağa, ıslatmaz mı toprağı…

kaç satır sığıyor
her nefese
nefesin aldığı yol
insan ömrünce

gönülden gönüle
anlık sohbetlere
dalıyorum kendimle

bir sen oluyorum
bir ben

biliyorum
damlalar düşerken
bir buluttan
bir serçenin döşünden
sende düşler denizindesin

belki bir portakal
belki bir vişne

toprağı deler gibi
sarıyorsun
bedenimi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Körebe

kime dokunsam sobelenecek
bağlanacak gözleri
uzanacak elleri boşluğa
değişecek bir çok şeyi
ebe olacak ebe

ne garip şey
oyunda ebe olmak
bağlı iken gözleri
bulmaya çalışmak
bir şeyleri

hissettirmek için tüm duyuları
zorlamak bilinci
ne garip şey
oyunda olsa

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Kubilay

taş atma
elin kırılır dediler
çocuktum
taş attım
adam gibi
adam sanılana
elim kırılmadı
ters düştüm şeytana
şeytan giremedi sazıma

düşlerime sığdırdım
bir çift mavi göz

adam gibi
sakalı vardı
elinde palası
sopasının ucunda
bir kanlı güneş
cennetin bekçisi
sanırdı herkes

bir çift mavi göz
yayıldı düşlerime

nasılda
kara basanlar
saracaktı düşlerimi
dalmasaydım maviliklere
bin Kubilay doğmasaydı
ne olacaktım kim bilir

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Kurşun

kurşun
soğukluğunda
tene dokunuşun

sayısını
bilmediğim
tüylerim
ürperiyor

ne çok şey
bilmiyormuşum
anlayamıyormuşum

satırların
arasında ezilen

ne çok
şeyler varmış

cehennem
sıcağından
çıkan bir kurşun

saplanıyor tenime
ürpertilerini
salarken düşüncelerime

eller diyorlar ya
hani o eller

dokundu mu
kelimelerde ayrı

bir kabza
dostluğu kadar
düşman

bir yumruk
atışındaki
kin ne ki

tokanın içindeki
gizemin ardında

fırtınalar kaplıyor
şehrimi

bulutlarımı
alıp
götürüyor

görüpte
dorukları

duyupta
çağrısını

uykudan
uyanır gibi

sabahın
mahmurluğunda

gizleniyor
gizleniyor kelimeler

sessizlik
düşüyor
yüreğime

yeni
bulutlar
oluşacak

düşen her damla
bu sıcakta
buhar olacak

yükselecek
gökyüzüne

beklemelere
gebeyim
zamanı örmeye

tercihler
koymalıyım
önüme

siyah
beyaz

kahverengi
olmamalı derken bile
bir kızıl düş olmalıyım

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Kurşun Yarası

vurdular beni
günün
tam orta yerinde

yaram nerede

nerede yaram bilsem
tütün basacağım

ılık akar
hüznün sızısı
derin olur
diyarlara dalması

yönünü bilsem
kurşunun
siper edeceğim
beynimi

vurdular beni
faili meçhul
düşüncelerimin

yaram nerede
nerede akan sızı
bir şarap burukluğunda
çekilirmiş acı

ekimin habercisi
yeni haberler
veriyor
satır araları
boş kalmış
yine bir şeyler oluyor
İstanbul İstanbul

vurdular beni
eylül ayında
gün ortasında

kara haber
tez duyulmaz
gülüm

gülüm
sol yakamda

ağıtlar
yakmayın
halaya uygun
türküler söyleyin
çemberler kurun
yakın ateşi

gün yanma günüdür

avutmayın
ağıtlarla beni

yaramı
bulamadım
saydım ki
ben vuruldum
yalana saymayın sözü

her gelen haber
san ki
kurşun yarası

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Kuytular

dilim dönmezdi
söylenmelere
kılıç gibi
bir şeylerdi
batan yüreğime

kara dut
yemiş misali
gelince dilimin
o yumşak ucuna

alıp başımı
orda bırakıp seni
giderdim yalnızlıklara

buram buram
öfke olurdum
çocuksu duygularda
kaprisi bol olurdum

sen ki
masanın
bir köşesinde
bilinmezlikler içinde
verirdin ısını gökyüzüne

yalnızlıklar besledi beni
yalnızlıklar bıraktı kuytulara

kuytular yaren gibi
sarıldı bırakmadı beni

serseri hülyalara dalamadım

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Küçücüktük

küçücüktük
küçücüktük
bir embriyo kadar
başladık büyümeye
isteme sekte
sevinçle avıyla doldurduk
her geçtiğimiz zamanı
konu olduk dizelere
zaman büyüttü bizleri
bazılarımız kendilerini

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Küçük İnsanların Kokusu

Oturduk
Bakışarak
Atatürk
Parkında
Bir bank
Sizler için,
Sıradan
Belki…

Karşıda Akdeniz
Bir yanda
Mersin Limanı
Uzaktan
Küçük gibi
Görünen
Kocaman Gemiler
Kocaman Vinçler

İyot kokusu
Geliyor karşıdan
Tuz karışmış
Denizin tuzu
Değil bu
Küçük
İnsanların kokusu

Kaç yıl
Önceydi
Yürürken
Ellerimiz
Bir birine
Teğet geçmişti
Ürpertilerle
Sarsılmıştı
Bedenlerimiz

Oturmuştuk
Sonra
Susmuştuk
Sonra
Acemice de konuşmuştuk
Sonra
Kalkmıştık istemeden

Ne kadar çok
İstenmeyen yaşandı
Limanda ter/ kana karıştı
Ne kadar çok
İstenmeyen düşlendi
Sevda gibi, Özgürlük gibi

Sevdalara
Hayaller kurdum
Düşleri kurdum
Sevdalarım umut
Düşlerim yalın kaldı
Bir yanımda hüzün kaldı
Bir yanımda sevgi

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Küçük Şeylerdi

Küçük şeylerdi
Coşkumu öylesine kamçılayan
Hani öylesine,
Pembe panjurlu evler değildi

Küçük bir tebessüm
İçinde olduğum
Yanağa konan bir buse

Kucak dolusu çiçekler değil
Henüz açmamış bir tomurcuk
Yaprakta bir kırağı tanesi

Küçük şeyler mi demiştim
Bu ayrılıkta sevdamı küçültemem ki

GooD aNd EvıL 04-28-2009 04:12 PM

Küfrün ağırlığını taşırız

Küfrün ağırlığını taşırız
Birer, birer yitirirken zamanı

Meze dolu sofralardır önümüzdeki
Kah bir tutam sevdadır aldığımız
Bir çatal acı ile beraber
Bir yudumda iksir anılardan
Kadehler kalkar havaya
Çin, çin eder kaybedilenlere

Bir eksiktir her zaman
…………………..Birde fazla
Zaman su değirmeni gibi
Öğütürde, durmaz terazisi
Haktır
Öğütülenin
Kardeşçe üleş ilmesi

Dostlar ediniriz ağırlıkları kadar
Ağırlıkları kadar sevgi veririz

Uslanmaz yürek, bir deli eser
Masa durdukça yerinde
Giden gider, Durmaz gelenler
Bende sana kalmam gönül
Sevdalarımın kökleri var

Küfrün ağırlığını taşırız
Birer, birer yitirirken zamanı

Dostlar ediniriz ağırlıkları kadar
Ağırlıkları kadar sevgi veririz


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:20 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.