![]() |
Mahcubiyet Kırıntıları
Yaramaz bir çocuk Ve topaç çeviren güçtür Yaşamın kendisi Tekrarlanan yanılgının Çocukluk halidir Büyük hesaplarla uğraşan Sisten çıkınca gerçekler Güneşin ışıkları vurur düşlere Ve esrarlı bir aleme bürünür Mahcubiyet kırıntıları Burun deliklerini konul ederken Aynı adımları atar Ve aynı bakışları yakalar Tanrı insanlarda Hiç dua etmesede melekler Bağışlanır günahlar Gökyüzü perilerini Hicvederek Pencereye tünemiş Arap kızları |
Mahçup Sultan
Meşrutiyet bitince Söz kesip evlenecektik ya Cumhuriyette İzin vermedi Kala kaldık ortasında evrenin Mahçuptu sultan Yunağında ne hasatlar yaşadım Bin bir döğenle Hiç acıtmadan Aşk yaralı bir ceylan gibi Yaktı bizi yürekten Ne su,ne okyanus serinletmedi O yanan volkandı Anlayamadım Periler bile gülüyordu.. Büyücüler ha keza Saadet muştuluyordu Dimağımla çözemedim Bedenim çözer belki Bulut ihmalsiz Şakayan her bülbül aşkı anlatsada Ben mağrurum sen mahçup... |
Mahmur Gelin
Susup kaldığında Gözlerin insin yere Dilin söylemediğini Gözlerin haykırınca Yıkılırım uzanamadığıma Bomboş ellerine Ümitsizliğimle Ben kaçıyorum Gelme sakın Ve arama bir daha Üzerimde var oldukça Buseleri yalanların Gece gibi inecek Bu çiçek Bir yıldız misali Hiç bilmediğim denizlere Işıkları söndürecek Masumiyetin çizgileri Bir kara el olup Kırık merdivenlerden Çifter çifter atlayarak Ve o küçük dağlardan Bir bir sekerek Yatacak mahmur gelinim Komiklik uykusuna..... |
Maksat Muhabbet Olsun
Minareler kadar uzundu Pişmanlıklarımın hikayesi Seviyordum Ve hepsi benimdi Pişmanlıklarımın Düşmanıydı Bir kadın Şişman Yıkılıyordu putları Anıtlarında Anılarımın Taparcasına seviyordum Ve ne zaman sevsem Sırtımdan vuruluyordum Bu son olacak Son defa seveceğim Ve son defa aldatılacağım Maksat muhabbet olsun Yeter ki bu son olsun |
Mavi Bir İsyandır Sürgünüm
Mavi bir isyandır sürgünüm Tükenişin coştuğu yerde Gözlerimin yankısıdır kördüğüm Seslenişin koştuğu yerde Kampanyası böyle başlıyor muammaların Şeffaf adımların sesleriyle gel Tanrıların tekkesine çocuğum Süt dişlerin dökülmeden gel Bir hesapsız çizgidir ölümüm Alkışların bittiği yerde Bir kısa metraj filmdir ömrüm Işıkların yandığı yerde Kampanası böyle çalıyor O eski ve zift karası trenlerin Pişmanlık içimde bu şehri terketmeden gel Aşıkların divanına sevdiğim Gözyaşların çalınmadan gel |
Mavi Denizli Oluk
Mavi denizli oluk Daha dün buradaydın Daha dün içimde Ama akıp gittin içimde Nedense sığamadın kabına Oysa yakamozlarını bile sevmiştin Benim olmadığını bile bile Gümüş gerdanından öpmüştüm Yunus balıklarının Şarkılar söylemiştim Ulaştığın kumsallara Hiç birini beğenmedin Mavi denizli oluk Daha dün buradaydın Daha dün içimde Ama akıp gittin işte Avuçlarımdan Mavi gözlü kızın Siyah saçları gibi Akıp gittin sessizce |
Mavi Devler
Bir sehpa kurulurdu Şarap mahzenlerinin Eskimiş serinliğinde Oynaşırdı kelimeler Dudakların Yemiş veren bekaretinde Ama hiç kimse söylemezdi Gerçeklerin bağbozumunu Gülücüklerin karanlığına Sanki mavi devler beklenirdi İlkbaharın renkli şölenlerinde Nisan'da geçerdi Mayıs'da Bir gitarın tellerinde kırıtarak Hiç bir zaman Denizin sesi duyulmazdı Kılıçların ahenkli şıkırtılarında Ellerini yüzüne kapatırdı Söz söylemeye Gücü olmayan kadınlar |
Mavi Geçmişim
Öğleden sonra Gözbebeklerimden Beynimin kıvrımlarına ulaşan Ve beni hiç acımadan Çok eski bir hesaplaşmaya zorlayan Bir şarkıdır Transistörlü radyodan Bir demirci atelyesine Hüzünle yayılan Radyonun düğmesine uzanan Nasırlı ellerimdir O kadından Ve inişli çıkışlı Mavi geçmişimden Beni bugünkü Gerçek yanılgısına alan Seni anlatan her şey şimdi Bir tozlu sandığın içinde uyuyor Hiç uslanmadan Gönlümdeki tavanarasında Geçmişteki yüzyıllardan |
Mavi Kuş
Duydum ki sarı ıtırlar Dağları dolduruyormuş Dolduruyormuşta Düz ovaları zorluyormuş Gör beni... Gör beni de insaf et diye Zalim sevgililere Sen... Itırların sesini duymdan gel Mavi gözlüm Denizleri kucaklayıp Gökleri sırtına kuşanda gel Onca nazarı aştık Onca hazarı geçtik Şimdi ne diye durursun bilmem ki Bensiz uykulara yatmadan gel Eğer gelmeyeceksen bileyim Mavi kuştan çabuk Ak seherden aydınlık güleyim Mavi bir yıldız gibi Taaa.. gönlüne düşeyim Uçuk kaçık olacak bir gün bu mavi küre Ve ben seninle Senin sevginle.. Sevineyim.... Bir daha... bir daha.... |
Mavi Rüyanın Hayrı
Gri sabahları uykuya gebe Bir mavi rüyanın kıyılarında Mağrurbakışlı alaca horoz Kükrdi uzun uzun doğan güneşe Sessizlik bozuldu kaldırım üzgün Sesini satan simitçiye meydan okurcasına Dubaya tünemiş üç yavru martı Şöyle bir süzdüler durgun boğazı Sonra çığlıklarla valse başlayıp Kırdılar gururunu hain zamanın Eylül'le yağmur bugün evlenmiş Balayı yapıyorlar sahil yolunda Güneş kırgın ve küsgün eski sevgili Bulutların bir sağı birde solunda Olgunluk durağında liseli kızlar Gelincik kadar berrak ve taze Açmak için güneşi hep bekliyorlar Yorgunluk var seslerinde satıcıların Selvi boylu apartmanların bitmez nazından Sokaklarda kalmadı eski muhabbet Duyulmaz kanun sesleri Bu şehrin eski yazından Sabahlar artık şimdi çirkin bir riya Oysa eskiden böylemiydi ya Ne sabahlar yaşadı bu mavi rüya Ne aşıklar daldı burda uykuya Öyle günler vardı bir ömür gibi Bizde yaşamıştık o günü güya |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:01 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.