![]() |
Kadının biri "armudun sapı üzümün çekirdeği" deyip yıllarca evlenmemiş, bu konudaki tüm teklifleri geriye çevirmiş.Neden sonra birine razı olmuş ve evlenmeyi kabul etmiş.Güzel bir düğün yapılmış ve yeni evlerine taşınmışlar.
Tabii henüz kocasını tam olarak tanıma fırsatı bile bulamamışken ilk sabah kocası erkenden kalkmış ve karısına mükemmel bir kahvaltı hazırlamış.Yumurta rafadan, tam istediği gibi. Ekmekler kızarmış, taze portakal suyu vs... Bir kuş sütü eksikmiş. Kahvaltıyı yatağa kadar getirmiş ve nazikçe hanımını uyandırmış.Tabii kadın bunu görünce çok sevinmiş ve: -Yahu durduk durduk ama turnayı gözünden vurduk diye içinden geçirmiş.Kadın bunları düşünürken kocası sormuş: -Nasıl karıcığım, beğendin mi? Kadın cevap vermiş: -Evet evet çok teşekkür ederim, harikasın kocacığım. Bunun üzerine kocası ilave etmiş: -Bundan sonra hep böyle isterim. |
Adam karısını o kadar çok seviyor ki, her akşam yatarken onun için şöyle dua edıyor; "Allah'ım… Onun başı ağırmasın, benimki ağırsın… Onun bir yeri kırılmasın, benimki kırılsın… O üzülmesin, ben üzüleyim…" Son olarakta da şöyle diyordu; "Allah'ım… Onu dul bırakma, beni dul bırak…"
|
İki katlı ve garajlı bir evde oturan ailenin biri tam yatmaya hazırlanırken karısı kocasına:
- Garajda hırsız var, der. Adam camdan sessizce dışarı bakar, garajın ışığını açar. İki kişi esyalardan bazılarını taşımaktalar. - Evet, der adam. - Dışarıda iki kişi var bizim esyalari caliyorlar.. Bunun üzerine hemen polise telefon eder.. - Alo memur bey şu anda bizim bahçede iki hırsız var ve garajdaki esyalarımızı çalıyorlar. Acele araba gönderin, der. Bunun üzerine polis: - Evin içindeler mi? diye sorunca adam - Hayır garajdalar, der. - Tamam o zaman içerden kapıları iyi kilitleyin ses yapmadan evde bekleyin. Eger zamanımız ve arabamiz olursa göndeririz, çünkü şu anda hepsi meşgul. Adam telefonu kapatır ve yüze kadar saymaya başlar.. Saydıktan sonra tekrar polise telefon eder. - Biraz önce size evimde hırsız var diye telefon etmiştim. İkisinide vurdum, der telefonu kapatir. İki dakika gecmeden bir sürü polis arabası ve bir de ambulans gelir ve hırsızları suç üstü yakalarlar. Memurun biri adama yanaşır: - Hani adamlari vurdum demiştiniz? Bunun uzerine adam da: - Hani siz de şu anda arabamız yok demiştiniz! |
Birgün Viyana´da bir Avusturya´lı arkadaşım bir Türk`ün arabasına binmiş. Yolda ilerlemeye başlamışlar. Lambalara gelince ışık kırmızı olmasına rağmen bizim Türk gaza basıp geçmiş. Avusturya`lı şaşkın bir edayla :
- Kırmızı ışıkta niye geçtin. Bizimki kendinden emin bir ifadeyle: - Ben Türk´üm. Yola devam etmişler ve karşılarına yine kırmızı ışık gelmiş, durmaksızın devam etmiş. Avusturya`lı birazda alaylı bir ifadeyle: - Niye kırmızıda geçtin. Bizimki aynı emin ifadelerle: - Ben Türk`üm. Yola devam etmişler, epeyce bir yol aldıktan sonra yine lambalara yaklaşmışlar, ve ışıklarda yeşilmiş. Bizim şöför durmuş. Avusturya`lı arkadaşı: - Yahu niye durdun, devam etsene. Bizim Türk korkak bir sesle: Bir TÜRK GEÇEBİLİR!!! |
Tatil köyünde bir amerikalı ile tanışan türk işadamı adamı sohbet ediyorlar. bizimki anlatıyor:<BR>- böyle bir tatil aklımdan bile geçmezdi. bir yangın fabrikamı kül etti. sigorta paramı ödeyince, "oğlum dedim, bunca yıl eşek gibi çalıştın da ne oldu? şimdi tatil zamanı", dedim ve bu tatile çıktım.<BR>- tesadüfe bak, demiş amerikalı... benim de çok iyi iş yapan bir restoranım vardı. bir kasırga taş üstünde taş bırakmadı. sigorta paramı ödeyince ben de bu tatile karar verdim.<BR>Epey bir zaman geçtikten sonra, sessizliği bizim iş adamı bozmuş:<BR>- yahu anlatsana, sen kasırgayı nasıl başlattın?
|
İki kadın(hayli yaşlı sayılabilir) sohbet ederken kadınlardan biri gençliğinde bahsetmeye başlamış.
"işte ben gençliğimde şöyle güzeldim böyle iyiydim" diye atıp tutarken karşısındakinin inanmadığını görünce cebinden bir fotoğraf çıkarıp göstermiş. "İşte bak benim gençlik fotoğrafım" diye. Arkadaşı şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açık sormuş: "Ay senin gençliğinde fotoğraf var mıydı?" |
Turhal'lı ağa günübirlik denize gider. Deniz kıyisında kabinlerde soyunur. İçeriden karısına:
- Ver şu benim mayomu. Torbayı karıştırır bi türlü bulamaz. - Yok bey unutmuşuz. Adam: - Kahretsin..ver şu çuvalı beni burda kim tanıyoki.. Verir karısı çuvalı altına iki delik açıp giyer bizimki çuvalı mayo niyetine. Denize girer o girerken sahildekiler ellerini ağızlarına götürüp bakarlar bizimkine. Denizden çıkarken de denizdekiler ağızlarna ellerini götürüp hayretler içinde kalırlar. Turhal'lı sorar karısına: - Bu millet ben denize girerken önüme bakıp, hayret işareti yaptı, çıkarken de arkamdan hayretle baktı bak bakalım der önümde arkamda ne var? Karısı adamın arkasına bakar okur: - Kayseri Şeker Fabrikası , Önünü okur: - Net: 50 KG... |
Köleler çiftlikten kaçarken sihirli lamba bulmuşlar ve cini lambadan çıkarmışlar.Cin 10 zenciye sormuş:
Dileyin benden ne dilerseniz. Birer dilek dileme hakkiniz var. 1. zenci 'beyaz olmak istiyorum' demiş, olmuş. 10. zenci tebessüm etmeye başlamış. 2. zenci de beyaz olmak istediğini söylemiş, olmuş. 10. zenci sırıtmaya devam etmiş. 3. zenci de beyaz olmuş dilediği dileğiyle... 10. zenci kıkırdamaya başlamış. 4. zencinin de isteği aynı... 10. zenci gülmeye devam... 5,6,7,8 derkeeen 9. zenci de beyaz olma yönünde isteğini kullanmış. Sıra 10. zenciye gelmiş ama adam yerlerde... Gülmekten geberiyor. Cin isteğini sormuş... Adam nefes almaya fırsat bulduğu bir ara isteğini garip bir böğürtü ile belirtmiş: "HEPSINI ZENCI YAP!". |
Isfahanlı, Şirazlı ve Kaşanlı birlikte seyahat ediyorlardı ama ceplerinde metelik yoktu. Acıkınca bir lokantaya girdiler. Yemekten sonra Isfahanlı yerinden kalkıp lokantacıya gitti ve "Paramın üstünü verir misiniz?" dedi. Daha parasını bile almamış olan lokantacı sinirlenerek "Bana para vermedin ki üstünü isteyesin!" diye bağırdı. Herkes başlarına üşüştü. Birisi lokantacıya "Bir daha düşün. Belki parayı almışsındır" derken Şirazlı yanlarına geldi ve "Ben yemek parasını öderken bu biçare Isfahanlı da parasını veriyordu" dedi. Lokantacı bu kez onunla da verdiydin vermediydin davasına başladı. Tam bu sırada Kaşanlının lokantanın ortasına oturmuş ağladığını gördü. "Ne oldu? Niye ağlıyorsun böyle ?" diye sorduklarında "Neden ağlamayayım; benim paramın da üstüne yatmasından korkuyorum!" dedi.
|
Adanalı İsmail Safa Beye dostlarından biri sormuş:
- Adanalılar neden hep çatal matal, bacak macak diye konuşurlar? - Öyle söyleyenler çocuk mocuktur! |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:14 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.