Sorunlu Dilek
Sizin ile yanmıyorsam namerdim
Bir nişan olmalı gönül erinde!
İnanın derdiniz benim de derdim
Yeminim korlaşsın kalpten derinde

Okudukça düştüm, düştükçe battım
Ben, beni benimle zindana attım
Sizler perişan ya, ben de bedbahtım
Eylüllerde dondum, yandım serinde

Ben beni yitirdim, beni kaç yıldır
Beni gördü isen, bana da bildir
Allah’'ım, haksızsam kahreyle, öldür
Sevemedim, gözüm kaldı birinde

Çilem senin Allah, çektiğim bu ah
Senden gelen her çileye eyvallah
Memlekete bakın, yurduma eyvah
Beni bana verin dursun yerinde

Sökmüyor.! !
Umudun adını şafak koymuşlar
Beklerim bir türlü sökmüyor işte...
Gök yüzünün mahremini soymuşlar
Bulutlar yaşını dökmüyor işte...

Aslından uzakta görünür gölge
Masal diyarında sürünür gölge
Her türlü kılığa bürünür gölge
Bu tavır bu yükü çekmiyor işte...

Sesime ses vermen bunca zor mudur?
Yoksa bu kaçışın sonu var mıdır?
Atların koşumsuz, yolun dar mıdır?
Bu sevda bu gönlü yakmıyor işte...

Günümüz ölmekte aman içinde
Sürekli eridik zaman içinde
Kaygılarım ıslak, duman içinde
Hiç kimsenin çıtı çıkmıyor işte...

Şu analar şu babalar uyudu
Sefaletin çocukları büyüdü
Ara ki bulasın merdi, yiğidi
Dost bildiklerimiz bakmıyor işte...

Söylenmemiz Hoş Değil
Silkinin canlarım çok işimiz var
Şurda burda eğlenmemiz hoş değil
Engeller olsa da betondan duvar
Zor deyip de söylenmemiz hoş değil

Kurdu ile kuşu olup ovanın
Şenlenmesi gerekmez mi yuvanın?
Çilesini çektim deyip davanın
Ona buna kavlanmamız hoş değil

'Talan var' diyerek dört nala koşup
Bayrağı sancağı bir yana asıp
Boğaz kaygısıyla zillete düşüp
Aşirette avlanmamız hoş değil

Kaleli yollar sarp çakıl ve diken
Alçaktır davaya burnunu büken
Sultanlar zindanda çilede iken
Ahaliye beylenmemiz hoş değil

Sözüm Meclisten Dışarı...
Ölsen de doğru ol söyleme yalan
Sohbet sarayıdır YARLAR demişler
Eşeğe giydirsen sırmalı palan
At olmaz huyudur ZIRLAR demişler

Besmeleye sarıl Allah bir, tektir
İnsan kainata güzel örnektir
Tasmayı çıkarsan köpek köpektir
Yalını görünce HIRLAR demişler

Dünyayı yuttursan yine görür az
Boyun eğip birgün kılmazsa namaz
Kedi bile senden üstün hilebaz
Tandıra girince MIRLAR demişler

Hak tanımaz cimri değil de nedir?
Hep kendini değil açı da yedir
Nefsinin esiri esarettedir
Kimi görse ona DIRLAR demişler

Cephe gerisinde, kim kimden yana?
Eğer anlar isen ithafım sana
Sözünü bilmeyen müzelik dana
Ummadığın yerden FIRLAR demişler

Nefsine hakim ol, kabul et bunu
Bir gönüle girmek Allah kanunu
Hikmeti Hud'nın mahareti bu
Her mevsim değişir KIRLAR demişler

Suç Mudur?
Her yeni şey bir eskiye özlemse
Aşikarı örten yama suç mudur?
Her sokağın başı başka alemse
Aleni yapılan ci..a suç mudur?

Dolanır meydanda sütsüz mestanlar
‘Kara para’ adlı meşhur destanlar
Görünmez pazarda fora fistanlar
Sokunca başını kuma suç mudur?

Civandan başlayın Topala çıkın
Bir de Ebu Cehil devrine bakın
Deyyusluğun aya varması yakın
Esrarla mücehhez sima suç mudur?

Marifettir evet devleti soymak,
Bir koyup bin alıp ve zarar saymak! !
Babaya benzemek anaya uymak,
İrticadır beyler tama suç mudur?

Ya bunları tutup sindirmek gerek
Ya uyuz bir ata bindirmek gerek
Ya da dönülmeze döndürmek gerek
Belki kanunsuzdur ama suç mudur?

Suçlu! !
Hep vatanı sevdik baş tacı ettik
Hacımız vatanı sevmekten suçlu
Canımızı verdik hep yüce tuttuk
Tacımız vatanı sevmekten suçlu

Severiz milleti sevdik devleti
Bu yolda yıprattık kemiği eti
Bizden çok sevemez kimse milleti
Üçümüz vatanı sevmekten suçlu

Ömrün baharında sarardık solduk
Yurt için din için divane olduk
Bu yüzden canları zindanda bulduk
Acımız vatanı sevmekten suçlu

Hiç kimse sanmasın baş eğeceğiz
Ölsek de bu yoldan dönmeyeceğiz
Susmaya gerek yok söyleyeceğiz
Suçumuz vatanı sevmekten suçlu

Suçtan Öte Suç!
Arzumuz delecek arzı
Taçtan öte taç değil mi?
Atasına söven dürzü
***ten öte *** değil mi?

Görüyor yoksulu hakir
Millet onun için fakir
Allah’ı bilmeyen fikir
Hiçten öte hiç değil mi?

Makbul müdür,banka soyan,
Millete ikilik koyan.
Üç günde bir karını doyan,
Açtan öte aç değil mi?

Ağlayan kimseye gülmek
Tabiatı ilâh bilmek
Ve Kurana karşı gelmek
Suçtan öte suç değil mi?

Göğe doğru bakar alık
Başından kokarmış balık
Kaleli yurda kurbanlık
Koçtan öte koç değil mi?

Sudaki Seda...
Sığınıp sıtk ile çıkmışım yola
Bir kutlu sevdanın peşine düştüm.
Bütün çabam mahcup olmamak kula
Yaradan Hüdâ’nın peşine düştüm.

Birlik olup hep el ele verelim
Bu birlikte neler olur görelim
Sizler benim kolum, ayağım, elim
Cilvenin, edânın peşine düştüm.

Uzakta durmayın, yaklaşın hele
Solmasın, mümkünse su dökün güle
O gül yakın eder, kutlu menzile
Sudaki sedânın peşine düştüm.

Kaleliyim, sazı bilmem, söz derim
Düşünür, yorumlar fakat az derim
Kısa konuşurum, lakin öz derim
Ben zevke vedânın peşine düştüm.

Sultanın Otağı
Azmin kanadına binmezsen eğer,
Sefaletin batağına düşersin.
Her gelen itekler, her gelen döğer,
Nehrin harap yatağına düşersin.

Özlenen sabahtan geriye gelme,
Aşkı küçümseme, sevdaya gülme,
Kendini her işin esası bilme,
Pehlivanın atağına düşersin.

Güneşe yolculuk değilse niyet,
Akıbet hüsrandır, gayet açık net,
Karıncayı hakir görürsen şayet,
Bir akrebin sır ağına düşersin.

Bir küle nazar et, bir de ateşe,
Kör nefsin yüzünden ne gelmez başa,
Ki sevgiyi rehber edersen işe,
O Sultanın otağına düşersin.

Sultanlar Sultanı Yardan Arınmış
Bahar kokusunu alınca dağlar
Kardelen boy atmış kardan arınmış.
Ana ah ettikçe ırmaklar çağlar
Kemale özenmiş sırdan arınmış.

Desinler delisi, dünya tapulu
İki yüz gönüllü, üç yüz kapılı
Keçi özentili, inek yapılı
Edepten, hayadan, ardan arınmış.

Yaban gülü gibi çöplükte bitmiş
Çarşıda, pazarda, meydanda yitmiş
Ve sonsuz kazancı eliyle itmiş
Sultanlar sultanı yardan arınmış.

Bedelsiz beldenin, çölün çocuğu
Aslı velet, başı kelin çocuğu
Onun, şunun- bunun, elin çocuğu
Yalınayak meczup kârdan arınmış.

Ağzında marlbora, yanda flörtü,
Beyninde gezinir bin türlü dürtü
Altta kot pantolon, üste baş örtü
Örtünme bu mudur nurdan arınmış.