![]() |
Başıboş yokuş
aşağı inmesi adımlarımın. becerememek yani son fasılın ince sazını. ve anlatmak istediğin hiç bir şeyi anlatamamak, yürek acılarını..... bir deli turna kanadı gibi, geldi işte, bir gölge bırakıp üstümde, aldı başını,çekti gitti..., bilemediğim bir yere. şimdi yok hiç bir şey yokuşun başında, adımlarımın aklı benden daha çok başında. edeceğim küfür istiyorum ki güneyden essin, sıcak olsun ne ellerim üşüsün, ne ayaklarım benden soğusun. Cevat Çeştepe |
Başka türlü olmuyor
umurum; en incesinden doğranıyor gözüm saate takılı iken heyecanlarımın. ayak üstünde dursam hiç olmuyor, otursam, bir başka türlü. içim, kabından nasıl da dışarı taşıyor. ve bu saatlerde ıslanan ben değil, her zaman gözyaşlarım oluyor. bir de akşamın adı geceye yazılınca ve perdeler ağırdan inmeye başlayınca son kırıntıları üstüne umutlarımın, o ince kırbaç bir başka türlü ve tadılmadık acılar gibi şaklamaya başlıyor. adını sensizliğe başlık yapıyor en güzelini sana yazmaya hazır kalemim. ben ne söylesem ibre başka yöne koşuyor sensizlikle ve senin için yaşanan her an inan sevgilim başka türlü oluyor. kimi orta yerinde başıboş ormanların tek başına ve benliğinden uzak bir düello ve kimi en derin okyanuslarda tepeden tırnağa boğulmanın öyküsü baştan sona. Cevat Çeştepe |
Başkaldıran renkler açar avuçlarımda
ben kapıdan dışarı elimi uzatırım. kimseler görmez, su nerede yanıyor, yangın nerede söndü. ben kapıdan dışarı elimi uzatırım, karanlık içeri kaçar. ateşin rengi kendiliğinden açar. bir kır çiçeğinin yaprağına güneş düşer. su nasıl berrak akar, üstlerinde mavi bir düş, bir görebilsen. ağaçların gölgesinde yeni heyecanlar doğar yemyeşil. bir tadabilsen. sen saçlarına hangi geceden kalan yalnızlığı boyarsın, gözlerinin üstüne böyle yıldızlar akar korkusuzluktan kalan. bir bilebilsem ben kapıdan dışarı elimi uzatırım. alçakgönüllü bir pervane, kandiline koşar. sanki ilk değil ama karşılaştığımız bir yerde belki günün birinde, çözülecek hangi hesap varsa karşıma çıkar. ben kapıdan dışarı elimi uzatırım. sen yılkı ve kaçak özgürlüğün adına hangi taşı işlersin, doruk olup buz altında kardelen gibi hangi dağın başında, bir bilebilsem. Cevat Çeştepe |
Başlangıç noktası sıfır
üçyüzellidokuz derece uzakta kalmak gibi. günde bir soluk yakalanmak güneş ışığına dalgaların ortasında. içi renklere ve heyecanlara kapalı bir çember, pergelin sivri ucu tam saplanmış yüreğime. bir kalyon yelkeni gibi dünyanın tam orta yerinde. bu çizgiler şimdi, hangisi paralel biliyor musun ya meridyen hangisine, bunlara mı derler. bir başlangıç noktasından diğerine giden yol bir derecelik açısızlıktan mı geçer Cevat Çeştepe |
Bayramda bitti
ve gözleriniz heyecanla dolaşacak takvim yapraklarında, yenisi acaba ne zaman diye. ve parmak hesapları kurgusunu yapacak hayal kurma saatlerinizin. ve uzaktaki sevgililer daha da yaklaşacak çok yakınlarınıza. bayramda bitti…… ama yarın daha çok mutlu olmanız için binlerce neden doğacak yeni günle birlikte, unutmayın. ve daha içten gülün, daha çok sevinin. bayramda bitti…… Cevat Çeştepe |
Beklerken, hiç gelmeyeceğini
yoksul tarafımı bir kenara bırakalım, gitsin oynasın başıboş sokaklarda. ben seni nasıl beklediğimi anlatayım sana bu sabah bir otobüs durağında. önce sevdiğin bütün çiçeklerle süsledim boyumun yettiği dört bir tarafı . isminde saklı bütün harflerle boyadım bütün kaldırımları. kimseler görmüyor, okuyamıyordu durak tabelasında yazılanları. seni yalnız ben bekliyordum başkaları umurumda bile değildi. sordum bir ara, benimle aynı yolu gözleyen başka birisine; nasıl kokar saçları senin beklediğinin ve ne renktir gözleri sevdiğinin. bana söyler misin. anladım ki, bu durakta beklenen hiçbir yolcunun saçları senin gibi kokmuyordu ve seni yalnız ben bekliyordum hep canlı tutarak içimdeki umudu. sabah evden çıkmadan önce gördüğüm bütün rüyaları toplayıp kaldırdım. inanır mısın, saçlarımı bile taradım. sonra en şık ve kendinden bakımlı elbisemi giydim üzerime. ve sakin olmasını öğütleyip ökseye yakalanmış kuş gibi çarpan yüreğime, yakama bir karanfil taktım. ayakkabılarımı boyadım. ve onlar şimdi, üzerlerine konacak en ufak toz zerresine bile tahammülsüzdü. ve inanın, tek başıma dans ederek yürüdüğüm sokaklarda hiç hatırlamıyorum bile hangi yollardan yürüdüğümü, neleri gördüğümü. ve durakta, biliyordum ki dört gözle beklerken seni hiçbir zaman gelmeyeceğini. bir tavus kuşu gibi açılmış kanatlarına en ulaşılmaz hayaller giydirdiğimi. sokaklarda başıboş bıraktığım yoksul tarafım değildi. duraktan, saçları senin gibi kokan hiçbir yolcuyu indirmeden geçip giden o otobüsün arkasından, saçlarımı dağıtmam, ayakkabılarımla çamura basmam elbiselerimi bir dahaki bekleyişe kadar her yanından param parça parçalamam …… Cevat Çeştepe |
Bekliyorum, bu oyun bitecek
kişilik kurtlarımla selamsız bir kavga. köşeleri ele geçirmece oynuyoruz. saatimin akrebi ben oluyorum, yelkovanlar tarafından hergün sayısız kez vuruluyorum. havamda sağır bir çaresizlik bulutu. ne yana baksam pençe pençe karanlık. bir iç kanamasımı bu, ne bu? rengi değişen hücreleri saymaktan bıktım artık. ve bitmekten her sabah yeniden. ama kitabımın orta yerlerinde,bir yerde sanki okunmamış bir tek satırda, umudun bir gün bir uçurtma olupta bağlayıp renklerine gökkuşağının bir başka kainatın ana rahmine taşıyacağını beni yazıyorsa..... bekliyorum, gözlerim kapalı. okumadığım her satıra daha çok inanıyorum Cevat Çeştepe |
Belki olur ya,
mum ışığı değil bu, bin kandil dayanılmaz coşkulara saran yüreğimi, en yüksek voltaj sanki. bir avuç kelimeden çıkıp da gelen. gecenin karanlığı nasıl da döndü birden gün ortasının aydınlığına. bu idi işte beklediğim bunca zaman, anlasana. şimdi en sevdiğin kokular olacağım. senin renklerini dünyamın her duvarına hiç yorulmadan boyayacağım. gülen suratlar çizeceğim en güleç kalemimle sensizliğin ağlattığı her resmimin üstüne. kapıdan delice adımlarla fırlamak sokağa, bakmadan ardına kadar açık bıraktığım kapıya döndürüp başımı koşmak olacağım. en renklisinden uçan balonlara bağlamak rastladığım her çocuğu, ellerindeki karanfillerle, sımsıcak. hepsine ayrı ayrı kocaman merhabalar, gülerek tanıdığım her penceresine sokağımın. sana koşarken, senin yanımdan geçeceğini bilerek ve o en yüksek voltajın çarpması ile kendimden geçerek..... Cevat Çeştepe |
Ben kör ettim gözlerimi
beni, benim gözlerim kör etti. ben, seni gördükten sonra görmez oldum hiçbir şeyi. ne sabah sofrasında, konuşabilmek kuşlarla. ne sonrasında ekmek atmak balıklara. görmeden üstüne basmak yere düşmüş bir aşk mektubunun. seni gördükten sonra, ne farkına varabildim neler okuduğumun ne anlayabildim yaşadığımı. ağaçlar yok iken gene sevebildim ama sadece bahar açmış dallarını. beni, benim gözlerim kör etti. senin hiç günahın yok. suçlayıp kendini çıkma karşıma, aldırma.... Cevat Çeştepe |
Ben olmalıyım
devamında ben olmalıyım yazdığın her şiirin. ucu bana dokunmalı, edeceksen eğer edeceğin her küfrün. ilk selamı senden ben almalıyım, sabah erkenden. ve ellerimle her gece alnına dokunmalıyım. sen yatmadan önce. rüyalarını ben okumadan sen bile görmemelisin. güneşin bana benzemeli, ay! dediğin zaman bakıp da gökyüzüne, canın beni istemeli. her gece yıldızların ikimiz okşamalıyız ışıklarını. sarhoş gibi yaşamalıyız. Cevat Çeştepe |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:51 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.