![]() |
Gelincik zamanı
bilinmezi cazip iki tuşa karanlık güzel korkutan ses... meraklı sık nefes adım memleketin siyah kokan bulut yüksek mor tepesi kavrulmuş susuz toprağın bahar yağmuru ardına batan güneş avucunda gelincik zamanı vurulan geçmiş bindi b/oynuna asılan takvim 1/5/7 Zeynep Tavukçu |
Genç bir balıkçı gözlerini kapamış göğe karşı
genç bir balıkçı gözlerini kapamış göğe karşı otların üstüne bırakmış ıslak bedenini çiçek kokulu hayallerini paketliyor iki numara büyük naylon terlikleri henüz on ikisinde idi zaman çıplak göğsünde çırpınan zaten telli duvaklı gelin idi zaman yanağından süzülen mazisini salıyor ılık esen rüzgarla sarı etek uçlarından yakalayıp çekiyor sonra dualarının çıplaklığına sığınıp yardımsız kalkıyor ayağa anasının azar verdiği azık söğüdün yanında şeftali ve gül reçeli kavanozu üstüne sineklerin üşüştüğü içindeki dantel örtüsü kahve lekeli yarım somun ekmek bakır bir tepside boş balık sepeti akşam nafakasını bekleyen üstü pullu yemenisi ile örtülü elinde eski bir olta ata yadigarı dere kenarından soğuk suya atılıyor aksak adımlarla sarsak serzenişli küfür dudaklarına bulanıyor güneşin dokunduğu durağan sığ yerlere kaçıyor gönlü dibe indikçe kaşındıran kum taneleri ışık vurdukça parlıyor saçlarında ağaçların gölgesinde üşümüş akan tatlı su hayatın hızlı akışı gibi bacaklarından süzülüp taze gövdenin dik duruşunu kendine engel biliyor ayağına sürünür korkusuz geçerken kedibalığı kaya içinden çıkan bir yengeç ısırığı kan katıyor olaya bir alabalık çırpınıyor gerilen ağda ağanın oğlu gizleniyor çalı ardında bir gözü tepside, balık sepetinde diğeri çıplak bacakta 20/3/07 Zeynep Tavukçu |
Gölgem semada
şeftali kokulu karanlık yutulan deniz kuşku dehlizimin sesi cila yüzü görmemiş tahta iskeleye vurgun yosun tutmuş dokuz köşeli yıldızıma bir yarım ay baba kucağında yetim kanımı içmiş iki seçenekli yolum pabuç dilimde biri kir tükürsem kedi kılı... kaşlarım arasında sancı acı yangın kırmızı noktam kor... siyah hatmi çiçeği iki kelime kifayetsiz esteyim... bıraktım çocuksu düşlerimi artık ruhuma dar üç beden büyümüş şafak mahkumuyum zamana aldanan güneş doğuyor ayaklarımın altında gölgem semada 30/6/7 Zeynep Tavukçu |
Gülümse...
ey yansımam! gülümse sana sesleniyorum... heba ettiğin yanan gözler hareli geçmiş bu köyde b/öldük artık söz beş para etmez yürü... başka kapıya Tanrım versin yüzüne vuran ışık her hareketi saklı sır arada kaldı cam ardında hep kusurlu idi altı duy arsız artık derin düşünce nefesi buda benim sana al hediyem olsun bıçak sırtında dans ediyoruz... sıcak gülümse... Zeynep Tavukçu |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:15 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.