![]() |
Gün Batarken Geldim
Ya Rabbim, Şu ağaran saçlarımla, Halimi arza geldim ben sana, Bizaar oldum, usandım ben, Haddin bilmez, söz dinlemez, Şu azgın nefsimin yüzünden, Tasmam hiç düşmedi ki elinden, Dipsiz kovayla su taşıttı peşinden, Kandım, aldandıım tatlı diline, Bal diye yutturduğu zehirden, Kör oldu görmez oldu gözlerim, Lokmanı aradım aman çare diye, Mecnun’da buldum derdime çare, Çözdü beni hür eyledi mecnun, Bir dostuna kul eyledi, Girdim dostun bağına, Vardım “Sırrı Sultana”, Sofrasında yer buldum, Duydum “Rahman Rahim”mişsin, Derdlere derman sen mişsin, Teslim oldum, hür oldum, Gün batarken ufkumda Rabbim, Secde edip huzurunda, Kulun olmaya geldim. Ey Rabbim, Sırtımda boş çuvalla, Derdimi arza geldim sana, Bir katre idim ak bulutta, Ol emrinle rahmet oldum, Damla oldum, Yağmur oldum, Yağdım ıssız, susuz çöllere, Çölde buldum aslımı yerde, Karıştım balçık çamur oldum sonunda, Süzüldüm çıktım bir asma dalına, Şükrettim ekşimiş koruk oldum sabırla.. Sabrettim tatlı üzüm oldum sonunda, Yıllandım mahzende şarap oldum, Girdim bir testiye hapsoldum. Aldı beni bir mecnun, Sattı gönül ehline, Vardım “Sırrı Sultan’a” Sofrasında mey oldum, 'Hayyun, Kayyum” sen mişsin, Dertlere derman imişsin, Ağladım billur pınar oldum, Çağladım dertli ırmak oldum, Gün inerken gönlümde Rabbim, Sel olup bendim aşıp, Ummana akmaya geldim. Ey Rabbim, Yüzümde çıkmaz karalarla, Arza geldim halim ben sana, Cılız tohumdum kara toprakta, Bekledim durdum yıllarca nadasta, Yandım, kavruldum yazda baharda, Can suyunu bulamadım, Geçti susuz yaz bahar günleri, Kök salıp saramadım toprağı, Aldı beni bir mecnun, Ekti dostun bağına, Kavuştum bende can suyuma, Düştü cemren gönlüme Rabbim, Çatladım, tomurcuk oldum bugün, Açtım aşkınla sarı gül oldum, Doldum peteklerde bal oldum, Vardım “Sırrı Sultana”, Sofrasında ihvan oldum, “Hannan, Mennan” sen mişsin, Cana canan imişsin, Canan için candan geçtim, Dilsizlere dil oldum, Kabrim kazılırken bugün Rabbim, Gül olup gülşende, Aşkınla açmaya geldim. Ey Rabbim, Dilimde tövbe, gözümde yaşla, Şikayete geldim nefsimi sana, Unutuldu hep kul hakkı, Garip kaldı “Yetim Hakkı”, Koştum hep gölgeler peşinde, 'Sen'den bihaber aptal nefsimle, Pusulasız rehbersiz kaldım çöllerde, Çözülmez kör düğüm oldum bende, Açtı beni bir mecnun, Gölgemden halas oldum, Gördüm seher yıldızını, Dost iline yol buldum, Girdim “Dostun Dergahına” Hak yolunda kul oldum, Hep idim hiç oldum, Baş idim ayak oldum, Dün yeleli arslandım, Bugün kurbanlık koç oldum, Vardım “Sırrı Sultana”, Gönüllü İsmail oldum, Gün batarken ufkumda, “Sırrınla” Zikir edip Rabbim, Nurunla yanmaya geldim. |
Hesap Sorulacak
Sanma ki, insan, başı boş bırakılacak; Helalin bile, bir gün hesabı sorulacak, Haramın elbette çekilecek azabı olacak... Unutma ki, mizan bir gün kurulacak; Yetim Hakkı’ya, kul hakkından sorulacak, Besmelesiz beylerle, yarım kalmış davasına bakılacak... Gün olacak, elbet devran dönecek; Bazı yüzler kararacak, bazı yüzler ağaracak, Mazlumun, o gün ince ince görülecek hesabı olacak, Zalimin aheste aheste ağlayacak, Bitmez tükenmez sonsuz zamanı olacak... |
Hey Gidi Fani Dünya
Hey gidi fani dünya, Alladın pulladın kendini, Aldattın kandırdın hep beni, Gonca gül sandım ömrümce seni, Bülbüle döndüm, harına yandım, Gül dikensiz olmazmış meğer, Heyhat, yaş kemale erince, İş işten geçince anladım ancak, Senden bana gül olmazmış. Hey gidi koca dünya, Süsledin püsledin kendini, Kulun kölen eyledin hep beni, Gül peri sandım ömrümce seni, Aşkına yandım, mecnuna döndüm, Güzelliğin, sözün hep yalanmış meğer, Heyhat saçıma aklar düşünce, Gençlik elden gidince anladım ancak, Senden bana yar olmazmış. Hey gidi yalan dünya, Malla, mülkle bezedin kendini, Deli divane eyledin hep beni, Ab-ı Hayat sandım ömrümce seni, Sen baki, ben baki sandım kendimi, Malın mülkün çölde serapmış meğer, Heyhat can tenden gidince, Toprağa girince anladım ancak, Senden bana dost olmazmış. |
Hırsız Efendi! ! !
Hırsızsın anladık, Üstelik arsızsın sen efendi, Ne yazık ki şimdi makbul adamsın... Utanmazsın, sıkılmazsın çalmaktan belli, Güpegündüz soydun evimi, Çaldın acımadan kırk yıllık alın terimi... Belki muhtaçsın anadan, Mirastır çalmak sana babandan, Sen edebsiz, sen zavallı adam, Güvenme dayım amcam, Böyyük adam diye akrabam, Olsa dahi kimi bakan, kimi başbakan, Yanlış hesap döner gün olur Bağdat! tan... Helal ettim aldığın tarhanamı, Çaldığın Üç kuruşluk kefen paramı, İçime attım bilesin öfkemi, yuttum ahımı, Lakin helal etmem hakkımı hırsız efendi, Okumazsan eğer 'oğluma nasihat' şiirimi... |
Hor Görenler
Kim ne desin, ne söylesin; Halkı hor “gören! ” beylere... Geçipte milletin tepesine, “Hak”sız yere esip gürleyen zalime... Yetim, öksüz ne söylesin; Bir selamı çok görene, Hesapsız kitapsız yiyipte, Kul kakkı ile göçüp giden zengine... Yetim Hakkı ne söylesin; Beyim paşayım diyene, İflas edip amelde, Zamandan, mekandan silinip, Yerinde şimdi yeller esen makam ehline... |
Huzur Arıyorum
Kimi alıp başımı, Çekip gitsem diyorum ıssız diyarlara, Telaşlı şehrin asık suratlı insanlarına, Birbirine dargın sevimsiz binalarına, Beton yüzlü çirkin sokaklarına, Elveda deyip bir akşam üstü ayrılsam, Eşimden, çocuklarımdan saklı bir başıma, Yayan yapıldak koyulsam yollara, Ne haritam olsun yanımda, ne pusulam, Bakıp gökyüzündeki öksüz yıldızlara, Bozkırın bağrında rastgele kaybolsam diyorum... Yüce dağ başında, deli rüzgarlara kapılsam, Hasret dolu türkülerin manasında kavrulsam, Dağlasam içimdeki sızlayan aşk yarasını ney’le, Söndürüp ruhumdaki ölüm kaygısını öylesine, Kapılıp gitsem dağların beni çağıran büyüsüne... Rahmet olup yağsam, çisil çisil kıraç toprağıma. Fışkırsam pınar olup köyümün yaylasından, Hem çağlasam, hem ağlasam gelen geçene, Desem hey güzel insan dur da kulak ver bir an, Çağlayıp ağlayan şu garip pınarın sesine; - An bu andır, dem bu dem; - Geçmen suyum içmeden, - Hak diyelim, zikredelim gönülden, - Dünya bizden geçmeden, - Haydi biz geçelim şu faniden... Ağzı dualı analarım, bacılarım içseler suyumdan, El alsam, sevdalansam kınalı gelinlerimden, Himmet alsam dostun dostu erenlerden, Süzülsem damla damla aşk imbiğinden Mayalasam gönlümü ehl-i gönül EDEB’inden, İçimdeki hüzün, sevince döner mi o zaman acaba? O zaman gönlüm sonsuz huzur ile dolar mı acaba? |
İki Hayat
Olursa salih evlat, Altımda asil at, Beni seven avrat, Evde dilsiz gelin, İçgüveyi damat, İşte budur lüküs hayat, Çal oyna oğlum Hakkı, Gül oyna yavrum Hakkı.. Olunca nankör evlat, Altımda sıska at, Başımda süslü avrat, Oğlumda huysuz gelin, Kızımda pişkin damat, Şimdi sonum berbat, Yat ağla garip Hakkı, Kalk ağla yetim Hakkı... Getir şimdi bol bol salavat... |
İrfan Burçları
Peş peşe düşüyor; Milletimin irfan burçları, Nicedir iman kalemi oyuyor, Maskeli dönmelerin hain bayları. Bir bir saplanıyor; Garb’ın taht truva atları, Nicedir kökünden sökülüyor, Ecdadımın edep ahlak çınarları. Tek tek kapanıyor; Ergenekon’un çıkış kapıları, Kılavuzum olunca Büyük İskender... Sultan oldu millete secdesiz misyonerler, Mankurtlaşırsa akil sanılan beyinler, Maymunlaşır kundaktaki taze nesiller... |
İsterdim Bende Güzelim
İsterdim bende senin gibi güzelim, Gamdan, tasadan hep uzak kalayım, Dünyayı toz pembe görüp, Hep güllük gülüstanlık sanayım, Akıp giden şu zamanı unutup, ÇOCUK gözü ile dünyaya bakayım. İsterdim bende senin gibi kızım, Yoksulluktan, yokluktan uzak kalayım, Herkesi kendim gibi tok bilip, Bir eli yağda, bir eli balda sanayım, Açları, kuru ekmeğe muhtaçları unutup, Tüccar gözü ile HALK’a bakayım. İsterdim bende senin gibi canım, Savaştan kavgadan hep uzak olayım, Sırça köşklerde gamsız, tasasız yaşayıp, Her günümü bayram sanayım, Sahtekarları, dönmeleri unutup, Meczup gözü ile cihana bakayım. İsterdim bende senin gibi sultanım, Haramdan, kul hakkından hep uzak kalayım, Her lokmayı helal bilip, Herkesi müslüman türk sanayım, Kuyumu kazan münafıkları unutup, YUNUS gözü ile aleme bakayım. İsterdim bende senin gibi kadınım, Acılardan, dertlerden uzak olayım, Herkesi hep Ehl-i Keyf bilip, Her çiçeği gonca gül sanayım, Dertlerimi, çilelerimi unutup, KELEBEK gözü ile kozama bakayım. İsterdim bende senin gibi cancağızım, İftiradan, gıybetten hep uzak olayım, Herkesi mert, herkesi yiğit bilip, Her sözü doğru sanayım, Hainleri, devşirmeleri unutup, MEVLANA gözü ile İNSAN’a bakayım. İstemez miyim canım, İstemez miyim ben hiç, Şu ağaran saçlarımı unutup, Hep ilk cemrede, ilk baharda kalayım, Her günü nevruz bilip, Her mevsimi bahar sanayım. Ölüm kaygımı, şu geçen yıllarımı unutup, “GENÇLİK” gözümle 'sana' bakayım, |
Kabirden Mahşere
Yatıyorum; Birgi’de “o” selvinin dibinde, “Lal” olmuş dilim, susuyorum, Tasmam yine nefsimin elinde, Keşke diyorum, hep ahh keşke... Komşularım gülerken çevremde, Bense ağlıyorum kabrimde. Bekliyorum, Berzah aleminde, Yalnızım, bir başımayım, Karanlık bir zindandayım, Ne kapısı var, ne penceresi, Ne eşim var, ne ses verenim, Ne açım, ne tokum şimdi, Yalnız ve yalnız Fatiha’ya muhtacım. Duyuyorum; Sür’un müthiş sesini, Kıyametler kopuyor yer yüzünde, Dağlar atılırken pamuk misali, Dünya sallanıyor beşik misali, Semalar dürülürken yaprak misali, Gökler eriyor, akıyor bakır misali, Denizler kaynıyor, kaynıyor buhar misali, Korku dehşet sarmış tüm nefisleri, Dillerde “eyvah ki eyvah” sesleri, Yükseliyor arşa meleklerden tekbir sesleri. Görüyorum, Mahşer yerindeki dehşeti, Nur yüzlüler, kör gözlüler, Sürünenler, süzülenler, Ağlayanlar, gülenler, Yalvaran yakaran Beyler, Birbirini eziyor zavallı beşer, Analar kendi evladını çiğniyor, Çığlık çığlığa her yer, Çığlık çığlığa şimdi mahşer. En önde şeytan ve taifesi, Dehşet içinde hepsi, Bir yanda İlahlar, Ardında tapanlar, Kula kul olanlar, Cimri baylar, Efendisiz kalanlar, Suskun zalimler Amelsiz alimler, İlimsiz cahiller, 'Nefsim, nefsim' diye inliyor mahşer. Silinmiş zaman Değişmiş mekan, Lal olmuş diller, İzinsiz Konuşoyor eller, Herşeyi söyleyen tenler, Bir yanda cennet kokusu, Bir yanda cehennem homurtusu, Bir yanda sırat köprüsü, Kurulmuş şimdi “Din Günü” sahnesi. Kurulmuş mahşerin şaşamaz terazisi. Toplanıyor insan ve cin taifesi. Bekliyorum; Amel defterim elimde, Bekliyorum kimsiz, kimsesiz, Boncuk boncuk terliyorum, Bekliyorum sessiz, çaresiz, Yetim Hakkı’yı çağıracak, Ver hesabı diyecek, O ilahi emri, O mahşeri sesi, Medet ya Allah... Şefaat ya Resulllah... |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:20 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.