www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Safet Kuramaz (https://www.cakal.net/showthread.php?t=135094)

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:29 PM

*******…

Elbette ******* sessizdir vehim cephedir,
Yaşanmış iyilikle kötülüğün depremidir…
Caddeler boş, baktığım pencere buğulanır
Hüzünlü gözyaşlarım mendilime gizlenir!

Çöp toplar işçiler coşkun hareketleri,
Yankılansa da inleyen sarhoş naraları,
Yağmura karışır ayazda kar taneleri!
Dolunay yalnızdır yıldız sokak lambaları…

Çocukluğum gençliğim saçımda yazgım kırlar,
Annem halam ölmüşlerimden hasret anılar,
Nuh gemisine binmişlere ruhum el sallar,
Her an yükselen sular ecelimi kovalar…

Gezindim kağnıdan Ferrari’ye aydan marsa,
Tarlada sabandan en son model motorlara…
Binlerce insan konuşur gecenin sonunda,
Kaç bahar geçti kışlara veda yüreğimden!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:29 PM

Gecenin Sonunda...

Gecenin yorgunluğu çayımda dem,
Her saniyesi melankoli akar ilham,
Yüreğime ilaç hoş düşünme fırsatı!
Olgun buğday başağı dolar kalem,
Maden suyu tadında kaynatır yazımı...

Sönmek üzere lambalar görürüm evlerde,
Bir iki kişi sokakta iki büklüm yürümekte,
İçimde bağıran sesler mekanları ezmekte,
Pişmanlıklar sevinçler karışır sazım sesine...

Duygular ölmekte mantık feryadında,
Paletten boyalar ne kolay işlenir tuvale,
Dilencinin feryadıdır düşer bir iki damla gözyaşım...
Umutlarım coşkun seldir küheylan şahlanışında,
Değişim ne kolay gelir kandırıcı sözlerim!

Uyku tatlanır tren ağırlığında hareketlerim,
Saman alev canlanır yangınlar yorganda bedenim,
Hoş ölüme hazır bildiğim dualarım zikrederim,
Korkmam bu yüzden var ya sabah olacağı düşüncesi...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:29 PM

Gel...

Benim unutamadığım ruhun,
Gözlerim seçemedi cemalini...
Milyarlarca insanın içinde yalnızca sen vardın,
Teke düşüremedim eşsizliğini...

Kumsalda vardı yalnızlık,
Dalgalar, rüzgarlar ve izler ruhundan tanıdık!
Eşsiz havayı, her nefesimde seninle paylaştık...
Hislerin,
Yeislerin,
Heveslerin,
Ne olursa olsun senden olumlu olumsuz aradık,
Sığdı uçan halı içine sevginle,
Kafes gibi bedenimde...

Hatırla bizi bırakma mutsuz,
Bırakma aşk çölünde susuz!
Gel ama usulca...
Bırak şaşkınca!
Kaf dağının ardında,
Yılan dağlarından zehirlenmeden

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:29 PM

Geldi…

İnci dişler, onu tamamlayan dudaklar...
Ressam olasım geldi,
Fırça elimde tuvalinde kalasım geldi!
Firavun mabedinde Cleopatra mumyası yanaklar
Ruh tünelimde içime alasım geldi.

Sahilinde hayran kalabalık peşinde,
Süsler rüyalarını her erkeğin düşünde,
Sana yetişmek hayalde olsa yazında-kışında
Temel-Cemal fıkrasında gülesim geldi…

Bağlamamda tezene,
Şarkıma nağme,
Anadolu kıracında âşıklara beste…
Güne batan gibi güneşinde türlü eğlence
Hayat tarlama, nefesini salasım geldi…

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:29 PM

Geliyorsun Değil mi?

O kadar güzelsin ki…
Erken demlenmiş
Ve tadını keşfedebilen az...
Dört duvara gelinlik duvağıyla oturmuş,
Aklın işte, aşta yoğrulmuş…
Mevsimlerden ne kış nede yaz,
Sanki zaman senden yorulmuş!

Bak nefesinde mırıltı,
Yukarıdan uçan martı,
Denizin dalgaları,
İstanbul, İstanbul olalı,
Seni ve beni çağırıyor…

Kış sanma içimdekini, senin temmuz sıcaklığın,
Kamaştıran ışık benden sana yansıyan,
Tenime dokunur gibi heveslerin, her an yakan
Seni ve beni çağırıyor…

Bir kere gözüm şahit oldu, seninle güldü…
Yüreğimi kaplayan bedenin gözlerimden süzüldü,
Kanımda gezindin sıcaklığın ruhumda
İstanbul üzülür olmayan vuslatımıza,
Seni ve beni çağırıyor…

Bir tarafta İstanbul diğer tarafta sen!
Arşimet kanun tanımazdı seni görünce
Sokrates dünyada yaşamayı dert saymazdı aşkınla doğunca...
Yumuşacık kumsala değerken tenin dokunmuşluğu
Enfes hazzından deniz dalgaları kıyamazdı!
Belki Fatih beni anlardı
Fethederken Bizanssı…
Aşkın Japonya incisine sarılmış orkide yapraklarında,
Akdeniz coşkusunda,
Şelale çığlığında,
Buse, buse gelseydi öpmeye
Yaşardı efsanemiz sonsuza kadar Çırağan’da…

İstanbul’da bir gece,
Boğazda demirlenmiş geminin içinde,
Yaşarken lale devrinde,
Aşkınla doğmaya davet ediyorum!

Güllerin en güzelisin…
Kokusuna doyulamamış!
Nefesini koklamamış,
Goncalara soramamış,
Kasım *******i sensizlikten dondurmuş...
Sen böyle değerlisin…
Şair ruhumun meyvesisin,
Her mevsimde sevilirsin!

Düşler kaldı geride,
Hayaller Hayyam’ın dilinde,
Karacaoğlan bestelemiş sazın telinde,
Âşık Veysel Sivas’tan bağırmış...
İstanbul seni ve beni çağırıyor!
Geliyorsun değil mi?

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:29 PM

Gençlik Yarası…

İnternet kafe’lerde,
Kahvelerde,
Caddelerde,
Dolaşır başıboş köpek gibi!

İlgiden yoksun,
Bilgiden yoksun,
Yargıdan yoksun,
Beti benzi solmuş çiçek gibi!

Cebinde parası,
Özgürlük hevası,
Yalnızlık yarası,
Her hali robot, mekanik gibi!

Anne-baba sürekli çalışır,
Her halini bilmez karışır,
Eve gelmeye mecburen alışır,
Her hareketi atar otomatik gibi!

İçki, sigara, uyuşturucu…
Kalbinde kalan tek umudu!
Yaşar can sıkıntısından bunu,
Kendi gibiler yıkar, matik gibi!

Ağzı ilim yapanlar,
Güzelle yatıp kalkanlar,
Doğruyu savunanlar,
Bu gençlere verin yeni ruh, sağlık gibi!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:29 PM

Geri Besleme...

Kim bu dünyada birini severse,
Onunla olur ahiret’te de...
Kim gün boyunca neyle meşgul olursa,
Onu görür rüyasının kainatında da...

Elbette Yaratıcı doldurmuştur izleri,
Yaşandıkça anlatır-hatırlatır bizleri,
Paylaştıkça dökeriz meydana gizleri,
Her görünen böylece şekil bulur sanatında...

Yüreğe düşen gönüle giden tefekkür,
Güneşi cilalanır silindikçe küfür,
Tek kendisi nemalanır ettikçe şükür,
Hafifler huşuyla uçar gibi kuş kanadında...

Siyahlık ve kötü koku verir kir,
Beyazlık ve enfes esans eser nur,
Lakin ikincisi meşakkatli bir yar,
Kir dokunmak ister ona inadına...

Madem ki bizde gizli-açık her şey var,
Madem ki kirde-nurda yüreğe ince zar,
Madem ki ömürle bize tanınan an dar,
Değmez mi has kul olsak, iki cihan saadetine?

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:29 PM

Gidiş Nereye?

Çağımız ahlakta sınıfta kaldı!
İki kardeş düşman, cinnetler aldı!
Dil gönüle isyan, küfürler saldı!
Madde bağımlısı zengin ölçüsü…

Ne yağmur yağıyor ne bereket var,
Hâkim yargılanır, yer güzele dar…
Gücü olan sayar kandırmayı kar,
Zahmetsiz gelsin de altın külçesi…

Günlük yaşar, söyler, batar sefiller
Bin bir yüz, numara, şerde ehiller
Her şey mubah, varsa para kefiller
Dansözün ritminde oynar kalçası…

İyiyi emredip şerri reddeden,
Derviş gibi yoksul, uzak elitten!
Sabır rızkı, Allah rızası yurttan
Dökülür ruhuna iman alçısı!

Huzur yok, ağızda tat, acıtıyor!
Mirasına sahip çık, yurt batıyor!
Aldanma kâfire, ateş satıyor
Midemizi bozar iğrenç salçası!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:29 PM

Gitseydik Bize...

Yolum düşse hemencecik İzmir’e
Varsam düşlerimdeki emelime
Otursak, konuşsak aşkla göz göze
Başka deryalara, gitseydik biz'e!

Tutsam sıcacık pamuk ellerini
Dokunur gibi sazımın teline
Haz nağmeleri hoş dillerimizde
Başka bir aleme, gitseydik biz'e!

Aşık Veysel’in kara dostu gibi
Karaca oğlanın güzeli gibi
Ömer Hayyam’ın güzel düşü gibi
Ruhumuz sevişse, gitseydik biz'e!

İzmir’de mesala kalsak konakta
İçsek sıcacık çaylar yan yana
Doysalar ekmek atsak martılara
Neşe içimizde, gitseydik biz'e

Dudaklarımız çılgınca birleşse
Hazlar düşse an, an bedenimize
Kalsak hep yalan dünya cennetinde
Bahar nefsimizde, gitseydik biz'e

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:30 PM

Gittiğin Gün...

Kapıkule zindanlarına girdi hislerim
Her yerden su akıyor neminde tenim
Aylarca prangalı yalnızlığına esirim
Ne ışık vardı ne ümit nede tesellinde!

Gittiğin gün
Öylesine sıcak kuraklık hakimdi çöllerinde
Çatlamış dudaktan hançer saplanır döşüme
Sonsuz kum topraklarda hayalin ölümünde
Birkaç çalı-yeşillikte anıların inler halime!

Gittiğin gün
Sanki toprağım ayrıldı bir bir köklerinden
Birikti sular arkımda yanardağın sönerken
Güneş ve susuzluk aldı aşk yörüngesinden
Örttü makberimi sensiz kalan istikbalimde...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:30 PM

Göle Maya Tutmaz…

İnsan gibi davranmayı istemiştim,
Bir bahar günümüydü ne günlerden…

Umutlu,
Neşe dolu,
Sabahın cıvıl, cıvıl renk cümbüşünü yaşarken…
Bir yandan yağmurun tılsımlı dokunuşu,
Diğer yandan suyun çukurlarda gizemli var oluşu,
Heyecan katmıştı temiz havasında yüreğime!

Oysa yine yürüyordum o an,
Oysa hissediyordum basarken bile ıslanmış toprağa…
Hala bir çıkarı yaşıyordum sahiden,
Doğaya ihanet, alışkanlık ya…

Ne tuhaf hissedince,
Şimdide,
Ayağımla ezdiğim otlar için üzülüyorum!

Göle maya tutmaz Nasreddin,
Hayalin sözde, yaşanır oysa gerçeğin!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:30 PM

Gölgeler...

Ruhumdan bir parça gibi gölgeler
Takip eder yaşadıklarımdan sanki ölmüşler
Rüzgar yapışır güneş yakar- gök mavi yer yeşil
Tutunur her yaşta yalnızlık-acınası özlemler...

Tatilde değişiklik-doğu bloğunu parçalar sanılır
Deniz kum sevdası-ormanları yakar cayır cayır
İçime siner vampir yarasalar-talihsiz bir an
Emer kene gibi-mucizeler beni yaşatır...

Gölgeler büyür-güneş her tende sarar yangınları
Beğenmezdim ya-zenci görünümüm parçalar aynaları
Yerlisi yaylaya kaçar-delisi plajlara
Yokluk görmüş gibi yirmi dört saat yer-otel zavallıları!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:30 PM

Gölgeyim!

Konu okumak....
Hangi alfabeyle hocam?
Sokak mı, ev mi, ofis mi, daha neler; diyorum okumak!
Mevla işaret etmiş tefekkür var, her an duam...

Elbette sizde haklısınız,
Hemen diyeceksiniz bizi tanımalısınız?
Peki ne olmalı, dilimiz, dansımız, yemeğimiz, raksımız...
Korsan gibi,
Aç kurtlar sarmışken kalbimizi!
Biz bulamamışken neydi o sorular ve cevaplarımız!
Size bakıyorum bana benzer bedenler sarar evrenimi...
Neden tanıyayım ki madem görüyoruz benzer şekli?
Ver selam,
Gerisi boş vesselam...

Çiçekte gölgem,
Güneşte, çölde, dolunayda, denizde, kelebekte gölgem...
İllaki iki ayak mı aradığımız, ya mana ya erdem?
Ruh dedikleri,
Her canda sebepleri,
Çizilmiş sınırı ve edepleri,
Şaşırmazken her anı dirhem, dirhem...
Hem düşün sen çiçeği tanıyor musun, çizer şekli sadece kalem!
İsmini,
Hizmetini,
Biliyor musun yaratılış sebebini ki....
Hem duyar gibiyim bilmem!

Bu kadar gölge içinde aradığın ben miyim?
İçinde seni çizen aradığın gen miyim?
Yoksa canlı-cansız her çeşidin toplamı beden miyim?
Sen görmezsen gölgeni, hazır cevap vicdanının mıyım?
Ezberlersen ve tembelsen,
O çiçeği öldürür ve ezersen,
Düşünmez ve sadece seyredersen,
Her söylediğimde şahlanan yalanın mıyım?
Bilirsin gölgeyim, asla ezilmem!

Ruhta gölgedir,
Dokunamazsın imgedir,
Onu bir ömür görmeyen kör ve sağır yargıdır!
Tanı ama beni değil onu,
Hiç ölmeyecek sonsuzunu,
Ara ayar bilmesen de gölgenin dozunu,
Bedenin ötesi işte bu algıdır...
Dervişler gibi uç, yılan gibi değiştir derini, at korunu!
Diyeceksin artık, kimsenin önünde eğilmem!
Okuduğum bu başkasını bilmem...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:30 PM

Görmediklerimiz…

Gülmeyi denedim kabirler başında,
Güllere sarıldım soğuk musalla taşında!

Ne acılar çektim tövbeler inledi,
Bulunduğum yer ağlayıp dinledi!

Şiir yazdım hoş resimler karaladım,
Oku dedim nefsime yaranamadım!

Dans ettim müzik sonuna kadar açık,
Benzedim avarelere abartıyla yaşadık…

Eğlence olsun dedim yaşam, delikanlı
Beceremedim görünce her yerde acı!

İçim kütüphane aşamam suskunluğumu,
Taşırım sanki Notre Dame’ın kamburu!

Nefesim toprakla teması çoktan unuttu,
Her yeşillenen lükstü gerisi kuruntu!

Dost dedim zorlu ihanetler öğretti,
Bedenimden kopardı şerler söyletti!

Kimseye kalmaz koltuk ünvan dünya,
Kefen sarar nasipse bir gün biter rüya!

Doğa yılda dört kez değişir insan başka,
Yinede değişmez zorlasa her an baksa!

Tarih bir ibret onu eleştiren cahildir,
Keşke deme sabret şükür inanmaktır!

Deprem sel baskını tufanlar illaki olacak,
Dualar dilde son çare kul Hakk’a sarılacak!

Her sınav kişiyi bağlar hasta yatağında ağlar,
Kusur içimizi dağlar eleştirmek kolaydır ağalar…

Her amel akıtır kana kandıra kan göğsünde,
Sınav biter dünya söner dehşeti gördüğünde…

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:30 PM

Görmek…

Karanlık içinde ışık aramak,
Umuda bağlanmak kadar eskidir…
Gözler alıştıkça görünür mekân,
Kabirden berzaha baki etkidir...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:30 PM

Görseydim Seni...

Okyanuslara uzandı özlem şarkısı,
Görmek istedim gözlerini, resmini!
Esen rüzgarın kasırga olsa ne yazar
Koşardım peşinden, bilseydim nereye gittiğini...

Güneşe sordum, martılarla sohbet ettim,
Denizcilere selam verdim her limana gittim,
Konakladım yürüdüm,
Her kadında seni seyrettim…
Aştım muson yağmurlarını
Kızgın çölleri...
Yinede umudum tükenmedi,
Her seher vakti uyandım!

Görseydim seni,
Yaşardım Arşimet’in sevincini...
'Buldum... Buldum...' diyen çığlığımda
Duyardın mutluluk soslu sesimi!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:30 PM

Göz ve Dudak…

Gözler dudaktan önce tebessüm ederse,
Samimiyetten şüphe yoktur!
Dudak yalana yamalı, dikişleri kaderse
Gözler bakir yeşillik, süslemeye toktur…

İnsan sessizde okur manayı anlar,
Hayrı da şerri de içinde yorumlar…
İnsan sadece dudaktan çıkanı dinler,
Istırabı da hazzı da ulaşana çoktur!

Göz ruhun- dudak bedenin aynası,
Göz gizemli-dudak çöp torbası,
Göz basınca dudağa imdat kornası,
Güven cilası yüzde, nurla aklanır!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:30 PM

Gurbet Ve Hastalığım!

Her yanımda sızı ve acılar...
Karanlık çökmüş odama gecenin bir vakti!
Boğazımda geçmişin elleri,
Gözlerimde bir damla uyku yok kabus gibi,
Işığı özledim, vakit geçmiyor...geçmiyor!


Kalkmaya mecalim,
Düşünmeye sabrım,
İmdat demeye arkadaşım,
Yok.. yok...yaşadım öylesine çaresizliği!

Hani müzik dinlesem,
Televizyon seyretsem,
Telefonu açıp alo desem,
Kafamda ağrı, tahammülüm yok seslere!

Ter üstüne ter...yatağım yıkandı,
Gözüm nane limon kaynatacak birini aradı,
Hissettim yalnızlığımı-ölüm anını
İşin kötüsü kimseye veda edemeyeceğim!

Acı ruhuma sindi,
Hislerim yön değiştirdi,
Bu dünya bana dar geldi,
Uçtum sevgilinin koynuna, sabahın ilk ışığında...
Yıldızlar kayar gibi!

Gurbette aşkta, yalnızlıkta, hastalıkta çekilmiyor canım...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:31 PM

Gurbet...

Kompartımana oturur trenden el sallar gurbetçi...
Uzakta inekler yayılır, dağlarda karlar, görünür tarlalar
Gitme der gibi gözü yaşlı hanımlar, analar, babalar...
Tren bu düdüğünü öttüre, öttüre uzaklaşır
Uzaklaştırır nelerinden!

Ne olsun geçim derdine,
düşer Mehmet gurbet eline...
dil bilmez usul bilmez çiledir çekilmez!
kahreder anlara,
hasret voyvodasına,
Napolyon parasına,
Yemez içmez eskitmez...
Ne varsa sokar yastığının altına!

İki satır mektup yazardı önceden,
Şimdi telefon internet derken,
Görüntülü konuşmakta mümkün teknolojiden,
Sanal işte, teselli bir yerde...
Konuşunca ecnebi dilinden,
Yenince yeniden yemeğinden,
Havasını çekince, binalar arasından geçince...
Özlem hasretle düğümlenir tekrar yüreğinden!

Her yer büyükçe çevrilmiş hapishane...
Ne içkisi, ne sigarası, nede eğlencesi huzura bahane!
Disneyland, son model arabalar, modern metrolar
Bakınca boyun kıran kule hiper marketler,
Seven olmayınca neye yarar köy-vatan özlemine!

Sayılır günler alınınca uçak bileti,
Hediyeler bir, bir paketlenir öyle kıymetli!
Bebek bekleyen baba gibi sığmaz dar mekana cesedi...
Tespihe emanet sayar gününü,
Uçaktan daha hızlı gider ruhu,
Ayak bastığı yerde başlar ilk göz ağrısı düğünü...

Gurbet...ah gurbet!
Ne ilk nede son muhabbet!
Fakirin kavalı çaldırır zenginlik masalı,
Ömür geçer...bestelenir sabret!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:31 PM

Gül…

Sonbahar yaprakları varsın uçsun,
Toprak yağmura inat varsın kurusun,
Hayvanlar, böcekler varsın kış uykusunda uyusun!
Fırtınalar, depremler varsın korkuya doyursun…

Huzurlu yaşa, varsın bedenin yorulsun
Ama gül...

İçtiğin su, aldığın nefes yaşama bağlasın,
Aşkın tılsımı sürünerek yüreğinde barınsın,
Gözlerin sevgisiz kalmasın,
Benimle yaşasın son dansın!
Ne kaldı ki yaşamdan acısız…

Uzaklıkta, özlemde derdin olsun varsın
Ama gül...

Denizin meltemimle dalgalansın,
Güneşim temmuz sıcağın olsun yaksın,
İçtiğim suyun aşk çeşmenden aksın,
Gökyüzünden yağmur boşalırken
Gözlerin ayrılık acısına ağlasın…

Hayallerin çölde serabımı yaşasın
Ama gül…

Gülmek için ara bahane,
Ömrün şu an yaşlanmakta,
Her salisen ölürken
Yalnızlığına toprağın sarılmakta…

İkindi vakti güz mevsiminde canlanmakta,
Düşerken aklar saçlarına!
Elinden ne gelir önlenemeyeceklere nasılsa
Neler geçiyor dele, deşe…

Gül kaderine tövbe-istiğfar niyetine
Ama gül…

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:31 PM

Gülen Dudaklarımda...

Tozlu yollar, arkamda çöl fırtınaları
Kırılmış taşları savurur istikbalime!
Direnir kaderim tekerler gibi,
Düşerim dost yollara!
Acıları nükseder paramparça kır çiçeklerinde,
Sağımda solumda!

Metro ceviz kabuğu,
Işınlanırım içinde hayallerime...
Fırtınalar Formula-1 heyecanında,
İte kaka fırlatır ne kadar dirensem de!
Cüz-i irademde yaşarım korkuyu,
Düşer gibi başıma onlarca dolu...

Acı benzer yemekteki sosa,
Zevk verir yerken,
Tahammülü zordur sonra çıkış yollarında...

Can yaşamak ister, ölmekte zor ve karanlık,
Dayanırım boşlukta, uçar gibi havada imanla!
Ölmek kadar zor yaşamak, zor nelere katlanmak,
Tevafuk ki şereflendim sünnete sarılmakla!
Sırlar kavuştu izlerine gölgede manalarda,
Yalnız değilim, kör gibi uçan tozu bile görmezken
Kaybolur dehşeti tanıdıkça,
Gülen dudaklarımda...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:31 PM

Güllerin Efendisi…

Mantık süzgecinde boğulurken
Gerçek imdat demeden
Hayal huzurla beslenir…
Gülecektir murat ettiklerine!
Kandır beni,
Eğer bana kanabileceksen su gibi...
Katlanabileceksen çölünde cehennem yaksa...
Cennet özlerken!
Bilmem... belkide sana,
İçimden gelircesine ve elimden ne olduysa yazıverdi kendi kendine
Düşünce bulutları,
Akıl soyutlamaları
Sihir peşinde macera tutkuları...
Dolanıverdi adımlarıma!

İçinde ne varsa
Dışında körebe oynasa da
Her şarkı seni anlatsa da dansında
Olacağım çok yakınında…
Hesap günü mahşer başka!

Tüm sevdiklerin senden kaçacak
Sonbahar yaprakları gibi ruhun dağılacak, dağlanacak…
Günahların kezzabın,
Aklın ızdırabın,
Bedenin ateşin,
Gölgesinde haykıracak!

Sen en iyisi yine Ömer Hayyam gibi yaşa
Ağustos böceği misali aşkın raksın perdesini arala
Karıncan olmaya razıyım sadakat tahtında…
Samimi tövbeler dökülür dilimde
Sen gelince nurunla güllerin efendisi…

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:31 PM

Gülüm....

Gülüm sana hiç küsülür mü?
Tatlı yüreğin üzülür mü?
Kır çiçeklerinde düşünü
Görmeden durulur mu?

Ne desem şimdi hepsi bahane!
Sığınırım gülüm sonsuz sabrına,
Keder bahçesinde ahtır sensizlik!
Güne batan gibi eğilmiş başımla,
Tüm evrenimi kaplar sessizlik…

İçimde Latin müzik ve dansları,
Âşık gözlerin eritir hazzımı,
Görmeyi dilerim bir gece gündüz
Nefesine yakın dinlerken yazgını!

Çölümde nevruz, güneşin öldürmekte,
Sahran düş, mecnun gibi soldurmakta,
Dost cemren hayal meyal görünmekte,
Merhem ol suyunla çatlamış dudaklarıma!

Neler geçmedi hastalıkta bir gün biter,
Yanımda oldukça silinir şerlerden izler,
Dünyada da hurimsin korun cennetime siner,
Sevginle yaşlanmak gülüm çavdar ekmektir, yedirir…

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:31 PM

Güneşini…

Seher yeline seslendim,
Güneş ne zaman gelecek?
Karanlığın gizlediği çıkacak ezberimden,
Yeniliklere şahit gözlerim ne heyecanları bilecek...
Hatırladım, hafifçe gülümseyerek dediğini 'deli...'

Bağırdım boşluğa doğru,
Kim bilir ava çıkmış kaç yabani hayvan duydu beni!
Aç midelerinden gelen sesleri dinlerken, gözler yolu
Bense ışıklarda umutla aradım seni...

Dereler akıyor-ay dolunay,
Yapraklar rüzgârla sallanıyor, bitmez say-say
Ağzında şeker yerken tay,
Uykusuzluk tuttu, karıştırdım resimlerini!

Doğallık bozulmasın, doğa yerinde çok şükür.
Gece karanlık-gün aydınlık hisseder hala özgür.
Ağızdan çıkar mı bir laf bu verilmiş sözdür.
Karanlığın içinde ezberledim yazdıklarını!
Görene kadar güneşini...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:31 PM

Güya...

Müslüman için bu dünya,
Eğlenme ve dinlenme yeri değildir!
Yaz geldiğinde deniz kenarı rüya,
Kış geldiğinde kayak merkezi hülya,
Tembellik bedeninde oynatır salsa...
Başka din simsarı gibi serseri değildir,
Bu dünyayı cennet sanarlar güya...

Elbiseni değiştir kimliğine uygun,
Kemal imana koş, ruhunda olgun!
Aşkı Allah’ta ara, secdende rıza...
Kalma boş işlerde bir hayli yorgun!
Kafire benzer misin her an yargıla,
Her şeyini verene kendini hazırla...
Sen aldırma, ahmaksın sanarlar güya!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:31 PM

Güzel Kadın…

Gülüşüne bakarak sana kapıldım güzel kadın!
Sonsuzluğu yaşayan kim var ki, baki kalsın canın...
Her nefes çekişinde kalmasın kimliksiz ahtın!
Kelebek kadar ömrün olsun, fanisin üzülme
Yeterki onun kadar dolu-dolu, açık olsun bahtın...

Olgun yaşlara erişen insan,
Oluyor sevgi ve paranın değerine kanan!
Kusurları, yargıları, neleri unutuyor bir gülmede…
Haz bahçesinden uzak, yaşlanıyor emanet beden
Bir demlik çay var yanımda, gel birlikte içelim güzel kadın!
Mahzun bakma öyle, değer mi bu dünya üzülmeye…

Umutları gördük,
Kusurları örttük,
İçimize acıdan kıvranan neleri ördük,
Yinede kimseyi mutlu edemedik güzel kadın…
Çayın buharında,
Her sıcak yudumda,
Ne çok güldük seninle güzel kadın!
Kıyamet kopsa, olsa sözün-vaadin,
Olsun çayın damak tadın!
Mutlu olalım birlikte güzel kadın,
Ne olur hiçbir şey düşünme!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:31 PM

Haberini Beklerim…

Kır çiçeklerinde gördüm gözlerinin gülüşünü,
Denizde seyrettim dalgalanan hoş görünüşünü,
Çılgın rüzgara açmış kollarını yelkenliler, yarışırcasına…
Sallanan aşk oturağımda düşündüm bensiz dününü!

Bir anda Girit’e uzandı geleceğim,
Açtım kollarımı sarıldım doğasına!
Şahlanan yüreğimi nasılda eyledim,
Dönerken boynu bükük yollarında!

Ey rüzgar, yağmura hükmeden, nerdesin?
Ey hünkar, onca halk emrinde neden eylersin?
Ey yar, içimde sessiz dışımda bensiz gezersin?
Sana varan yollar kapalı, neden benzedi dağlara?

Garip bir dervişim, elenirken aşk eleğinde,
Adem'den beri aynı kader yaşar yüreğimde,
Çareme deva ararım sınırlı ömrüm tünelinde!
Eylerim hevesimi mecnun sabrı ile,
Gel diyen haberini beklerim!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:32 PM

Habibim...

İstanbul, Fatih’ini özlüyorum
Her yerinde ahdini izliyorum
Demokrasi kılıcı gözlüyorum
Rumeli hisarında çok garibim!

Ulubatlı Hasan’larım ağlıyor
Mehmetçik yüreğimi kor dağlıyor
Kerbalada Hüseyin’im eğliyor
Namert kanlı terörist, sanki rakibim!

“Şehitler ölmez” bahsi imandandır
Ölüm öcü-ucube şeytandandır
Vatan, bayrak kaldıysa civandandır
Kardeşlik, İslam ile tek sahibim!

Ya Rab, gafletten uzak yaşat bizi!
Yüreğimizden çıkart yalan hazzı!
Gelecek geçmişine sadık yazı,
Özgürlük, sünnetinde yol habibim!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:32 PM

Hak Kardeşlik…

Manevi kardeşlik düşer izleri,
Yayılır aleme çok şekilleri,
Şeytandır dinleme şerdir dilleri,
İçtence yapışır hayra sevgisi!

Ebu Bekir’in pir sadıklığında,
Yaşar Ömer’in hak arayışında,
yücelir Osman'ın her infakında,
Ali’nin ilmiyle dostluk tamamdır.

Yücelir âlimin hak duasında,
Her secdeye hâkim nur suratında,
Ensardan Medine kardeşliği sor!
Rahmet saçar asrın son kulvarında.

Derinden alırken huzur nefeste,
Çağlar yankısı bir evren kafeste,
İmdada koşar her aczde fakrında,
Allah için dostluk cennet özletir.

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:32 PM

Hakkıyla Öl...

Neysen o ol başkasına benzeme!
Yaşadıkların senin hayalin,
Duydukların senin vicdanın
Duaların senin hıçkırıkların,
Yalanın dahi senin olsun...

Ölüm hep ilk senaryon,
Kefen en güzel giysin olsun...
Kâbe gibi sade görün
Sadece Allah için dön...
Rabbinden başka dostun olmasın!

Üzerine titrediklerin,
Her ana sığan yiğitliklerin,
Yas tutmadan dileklerin,
İslam üzere doğdun, Hakkıyla öl...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:32 PM

Hal ve Kabul…

Samimi insanın yüreği elmas gibidir...
Paha biçilmez,
Araçla geçilmez,
Kaf dağının ardında masalsı tas gibidir!

Çok az insan böyle yaşar,
Erdem dozunu aşar,
Bakidir yolu görenler şaşar…
Geçmişi artık, anlık duyduğu ses gibidir!

Bu yüzden acısız mutluluk olmaz,
Güzele, iyiye davette tat olmaz!
Dil söyler ama pratikte hayat bulmaz,
Parmağa takılan alyans gibidir!

Sen ilk önce mutlu ol,
Nefsine yar, rabbine kul…
Ömür devam ediyor kalsan da dul,
Gerisi umut bağlanan seans gibidir!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:32 PM

Haramzade güç…

Bugünlerde moda ekip ve çeteler,
Hepsinde idealler, altında yemeler!

İhale-yurt dışı… Kapar kepçe kepçe,
Akıtır salyalar kırdıkça kelepçe!

En iyiyi bilir, koltukta el ense!
Kendine olmazsan kul, kıvratır pense!

Adaleti ondan sor ne koysa kefeye,
Aman ha! Çok kızar zalimsin demeye…

Yol keser, memursa sürer, onda sükse!
Ölüm yokmuş gibi tamah eder lükse…

Koltuk tatlı gelir haramda, beleşse!
Taviz verildikçe ölür ruh, kalleşçe…

Mazlum duasında, peygamber asasında
Kırılır bin kalem, masum yasasında!

Bedel ne ağırdır üç kuruşluk düşe,
Karun gibi pişman, çeker düşe düşe…

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:32 PM

Hasbıhal...

Cemaatlar var, kaynaklar akar!
Kur’an sünnet yar, bekçidir duvar...
Hangi engel kor, ibadet bıkar!
Şansa bakar zar, şeytani kulvar...

Yok bir engel, sermayen zengin!
Okunur ezan, hac yolun engin!
Defile-kutlu doğum bol, ergin...
Adı var yani, ruhuna zarar!

Edersen alay tövbe yerine,
Sürersen kalay örtü şerrine,
Bedel öderken küsme kaderine!
Cehennem kordur, yanarken şalvar...

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:32 PM

Hasır Altı…

Gönlüme bir hazan çöktü maziden
Tersinden aktı umut yüreğime asiden...
Yaşlı gözlerim yaşlı adamın urbasında
Ne zaman geldim bu tünele sahiden?

Özlüyorum ölen anam, halam, dahasını
Geçmişin fotoğrafta kalan hatıralarını…
Artık yüzler yabancı selam başkasına,
Samimi iki çift laf, piyango torbasında!

Artık serilmiyor hasır, yataklar kuş tüyü
Taş binalar arasında, tarih oldu antik kuyu
İmanla alay edilir, medyumda medet büyü
Kimse senden korkmuyor, yalnızım yarabbi…

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:32 PM

Hasret...

Sizde benim gibi akşama uzanan demlerde,
Hissediyorsunuz cemre aşkları yüreğinizde!
Yalnızlık nöbetlerinde,
Aşkın kurak çöllerinde,
Zemzem içer gibi Leyla diyen Mecnun dilinde...
Şiirlerim hasret sizin gözlerinize!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:33 PM

Hastayım…

Her çiçek genç âşık,
Kelebek ömründe…
Hastalıkta öyle değil mi azcık!
Gerçi uzun gibi gelir örümcek ağı görünümünde,
Şimşek gibi anlık sancı her düğümünde,
Yaşatır aşinalık…

Yemeyi, içmeyi, gezmeyi… Özleriz,
Ruh döngüsünde!
Alışkanlıklar çırpınmaktadır darağacında,
Marabaları ağlamaktadır ağasına,
Dört duvara mahkûm küheylan yalnızlığında,
Ne seven nede sevilen hoşnut değildir sonuçta!

Sağa sola dönen balina gövdeli beden,
Aslında zayıftır, ince Mehmet heybetinden,
Bu halde Voyvoda işkencesi çekmekten!
Şifa deyip almadıklarını,
Spor deyip yapmadıklarını,
Tavsiyededir artık kulakları!
Bilmişlik, kibrini… Çoktan gelmiştir kabrine gömmekten!

Aczinin duaları,
Muson yağmuruna karışır gözyaşları,
Ahla-vahla inlemeler ince perde olur acıdan kurtuluşa,
Şimşek gibi iner aynı yere sonra, bellenen tarla gibi!
Halsiz bırakır yüreklenen azıcık umutta…

Terleyen alın,
Ateşini eritir kumsalında!
Uyku yayılır bedene yorgunluktan,
Kısa anda olsa ruh sevinir kurtuluşuna!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:33 PM

Hayali Dosta Mektup...

unutamadığım dost insan;

geçmişinde yaşadıkların, ölmüş tavuğun başına gelmiyecek kadar kötü ve berbat olabilir. bu kadar şeyden sonra hayatını bu şekilde durgun ve neşeyle sürdürebilmen-kabullenmen, senin zengin ruh halinden yansıyan başka bir güzellik. seni bir kere daha sevgiyle andım, geçmişin film şeridinde. içten gülüşünü ve gamzelerini özledim. sana dua ettim. bundan sonrada yine işlerin en iyisine yönelesin, huzur bulasın, sadece kendi mutluluğunu düşünen, sadece huzuru kendi içinde bulan, artık geçmişin izinden sıyrılıp, sadece güzel şeyleri yaşayan ve mutlulukla yaşlanan bir hayatın olur umarım. senin gülmeni ve huzurlu olmanı en çok isteyen, sana yakınlık derecesinde her zaman yanında olan, içini dökebileceğin, her şeyini güvenip paylaşabileceğin ender dostlarından biriyim hala... En azından bunu geçmişinde hayellerinde kalan kırıntılardan biliyorsun. sana zarar vermek değil, aksine mutlu olmanı dileyen ve gerçekten samimi olarak paylaşan, hala içinde kalmış bir parçanım, bir ekmek kırıntısı kadar taze.

Dünya çelişki üzerine kurulmuş. ne kadar acı yaşarsa yaşasın insan, yeni acılara hayır demiyecek kadar çelişki dolu yaşıyoruz. eğer hiç bir sorunumuz olmasaydı, herhalde ´niçin bu dünyada yaşıyoruz ki? ´ derdik. hep rahatlık batar bu yüzden. bu yüzden ne geçmiş nede geleceğimi düşünüyorum sadece şu yaşadığım anı Allah rızası üzerinde yaşamaya gayret ediyorum. sahiplenmek yerine, yaşadığım her şeye lüks katacak ve heyecan verecek her şeyi, özelleştirerek seçiyorum. daha doğrusu yaşamaya gayret ediyorum. lütfen elinden geldiğince, kendin için ve şu anı yaşa. içinden bana gelmek geçiyorsa, başını omuzuma koyup ağlamak istiyorsan yarına erteleme. ya yarın-biraz sonra yoksa? sende biliyorsun ki, seni anlayabilecek, senin hislerini kullanmayacak ve sadece sen olduğun için seninle paylaşabilecek en doğru adresim sana. aynı kültürün içinden geçmiş, istekleri ve hevesleri, kültürü, anlayışı aynı süzgeçten elenmiş aynı dünyanın iki kişisiyiz. her şekildeki içten paylaşımımız bize mutluluktan başka bir şey vermez burada veya herhangi bir yerde. lütfen yazışma teklifimi yabana atma, fırsatın ve zamanın olduğu en acil bir zamanda buraya gel. yazışalım. paylaşalım. birlikte gülelim ve ağlayalım. dudaklarımız klavyemizdeki ruhla konuşsun, ruhumuz dinlensin ve huzurla kalsın! senin uzun zaman yaşamadığın mutluluğun varlığını sana anlatmama müsaade et olur mu? o kadar özledim ki seni, hayallerimde yaşayan seni o kadar istiyorum ki görmeyi. nerdeyse onca yıldır sabırla beklenen ve hala beklediğim güzel ve muhteşem bir konumun var ruhumda ve bedenimde ve senin kişiliğinin içinde. lütfen tebessüm et ve her şeyi yapabileceğin ölçülerde bırak. zorlama. maddesel her şeyi aşmak kolay ama insan ruhen yıprandı mı, sağlığın bozuldumu, geri dönüşü olmayan mutsuzluklar kapını çalar insanın. önce sağlık-ruhsal doyum sonra maddesellik ok? ve şunu kesinlikle bilmelisin ki, her zaman yanındayım! ruhundayım. hissettiğin an, çağırdığın an gelecek kadar yakınındayım. yeterki gözlerini kapat ve beni düşün, budistler gibi değil-bir müslüman gibi. bir fırsatını bul bana gel. yada ben sana. sessizim, yalnızım, fırtınalar esiyor yüreğimde, muson yağmurlarına karışır ağlarım...

beden ölüyor,
güzellik ölüyor,
alışkanlıklar ölüyor,
neler ölüyor...
ömrüm özgürlük emsali,
avcının boş ateşi,
yaşlının dillenen kahrı,
yanardağlarımla patlarım
anılar ölüyor,
dostlar ölüyor,
ailem ölüyor,
gurbet ölüyor,
kefenler soluyor!
ben yokum dünyanda,
anlatan yansıtan biçimlendiren paletin solgun renginden kaçıyorum dört duvar acı bombalıyor,
özlemler yalnızlığımdan korkuyor neler yoruyor
çölü yeşile boğacak kadar çok ağlıyorum...
mendil teselli ediyor! ağlıyorum...
yağmur kıskanıyor! ağlıyorum...
amazon taşırıyor! ağlıyorum...
sevgisizlik sarsıyor! ağlıyorum...

hala ankaragücü-galatasaray maçında kaza anında gözlerim
hala master yapmak için geldiğim üniversite yollarındayım
hala atatürk anadolu lisesi bahçesinde geç gelişlerinle beklediğim yolda kalablığın içinde seni gözlemekteyim,
halanın iş yerine geldiğimiz, karla kaplı yoldan inişimiz hatıramda
bahçelide, gümüşçülerde..
kızılayda ve nerdeyse 2 den fazla sene... birden koptun benden!
bilsen ne kadar direndim sana gelmemek için...
adresin var elimde...solgun ırmağa benzedi!
bilsen seni ne kadar özledim..
bilsen seni unutabilmek için neler vermezdim...
sen benim ölene kadar yaşadığım gizlenmiş sevdam, heyecanım...dostumsun!

yüreğim karışsa,
Allah dostlarına...
hamza gibi şehit
hiç kefenim solmasa...

belki,,, belki o zaman sen yok olurdun kaf dağımın arkasında!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:33 PM

Hayaller Dağlar...

Aslında sendeki gibi gözlere
Hasretim gönülden safi özlere
Neyleyim yaşamı ruhsuz köşklerde
Delikanlı yiğit kızsan döşümde

Her er hayal kurar silah nöbette
Yalnızlık ağlatır çile gözlerde
Ana yar dostlar kara bir leke
Uykusuz kaldığım dar gözelerde

Yetiş imdadıma seher yıldızı
Güneşi yaralar cümbüşü sazı
Dağlar yollar orman sevgisiz koman
Egeye sığmıyor efe damarı

Fırat’ta gölgesi akar denize
Yıkmış ne devletler aşk cemrelerde
Kıvrılır yakıcı çöl cehennemde
Cennetine hasret hayaller dağlar!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:33 PM

Haydi Gözlerini Kapat...

Mevsimlerden yaz, aylardan haziran
Beşiktaşta buluşuyoruz ve vapurla eminönüye
Oradan burgaz adaya!
Yaklaşık bir bir buçuk saatlik deniz yolculuğuyla
ve tefekkürle
Hoş bir yolculuk yapıyoruz...

Gözlerim fotojenik görüntünde
Zengin bir ruha bürünmüş gözlerinde
Slow mırıldanıyorum dudaklarımda
Sahile indiğimizde...

Yumuşacık kollarında dans ediyoruz
Gökyüzü masmavi, toprak yumuşacık deniz uysal...
Hayal bu ya el ele geziyoruz...
Ellerimizde kocaman külahlarda dondurma, başka güzel..
Yüzümüzde izleri, karşılıklı siliyoruz!
Gülüyoruz...
Koşuyoruz...
Anları çatlatırcasına yaşıyoruz!

Haydi gözlerini kapat şimdi,
Mevsimlerden yaz ve haziran ayı...
Ben istanbulda
ve sen yanımda
Neler neleri paylaşıyoruz!

Safet Kuramaz

GooD aNd EvıL 09-28-2008 04:33 PM

Haykırışlar…

Şarkılar dilimde dolaşırken gecenin bağrında,
Haykırışlar Sessizliğe kavuşmuş sadece deniz dalgaları,
Uykuya mahkûm bedenlerin boş bıraktığı…
Lambanın altında,
Havuz başında,
Titreyen suyla dövülen günahtan kurtulmuş bakir ay ışığı…
Sivrileri kovan güvenlik elemanları,
Birde hayalimi öldüren can sıkıntısı,
Eğlenceye doymamış bedeli ağır yalnızlık!
Evsiz kedi-köpek şaşkınlığında yansır inlemesi
Düşün rengi siyah umutta müphem karanlık
Dolanır kekeler iç geçiren haykırış pembe mavi sarı
Tuvalin içinden taşar gecekondu vücutlar
Barınağını inşa eder üç beş saatte ne ki…

Dolu gibi düşer yere zıplar yine zıplar,
Mayasında vardır erimek sıcaklık zıpkınlar,
Sabah olsa yine ses dışarıda bıktıran dırdırlar,
Sabrın mucizesi düşer elma gibi Newton’un önünde
Ne yeni keşiftir nede bilinmez bilinir…
Dövdükçe zaman uslanır ruh azalır sağırlar
Köşeler döner döndükçe kusar keşkeden bıkar mimarlar
Üretmek zor iş şikâyet dalında yaprağı
Sokulur usulca kulluğun kulsuzluğu…

Yar aradım kendime bilmişliğim ölçüsünde,
Bilmediklerim kusurlarım azgınca efelendi döşümde,
Tali yollar hem karanlık niye her an sözlerimde,
Israr ediyor laf dinlemez çocuk gibi…
“Sende kimsin? ”
“Sen hangi yaşam iksirimsin? ”
“Senden umut yok, murat yok… Yok… Yok...”
“Bedel çok vaat çok… Sıfır kadar sıfır çok! ”
“Sanki hâşâ yeni dinim misin? ”
Ölüm diriliyor ruhumda Etna lavları
Nefes almak için arıyorum yayla evleri
Soğuk suyla yıkandıkça ateşimin tezenesi
Kelebek ömründe harcadığı anla gülüyor şeytan şehitleri son şehvetleri
“Sen gerçeğim olamazsın nasıl büyüledin birden? ”
“İman tüm safi sevgisiyle sarmışken”
“Şaşkınım beynim aklım nasıl aldın elimden”
“Sen gerçek düşmansın ayırdın ruhumu tenimden…”

Güllere baktım arının mucizevî gözünde,
Kanatlarım çırpındı kâinat körpesinde,
Uçtum nar olsa da içinde cehennemler
Cennet zor yol katlanmak gerek her dönemecine…
Tefekkür bahçesinde tövbe ilahisinde dalga dalga bengisuyu akar boğazıma
Kalbim çırpınır aklım teslim olur nur cemalin sünnetine
Yine döner özüm dünya gibi güneş döngüsünde…

Safet Kuramaz


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:18 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.