![]() |
Güldenadam
birdemet güldü hayat renk renk hergün biraz o renk biraz bu renk koklamayı bilemedi tek bir gül gülse bir ömür birbirinden güzel gül bembeyaz sapsarı kıpkırmızı ipek yapraklı kadife tenli gül kokardı sevgili birdi yetmedi.... birini koklamayı bilemedi... demet oldular sevgililer.. sonra hepsi kurudular... bir fiyonklu sepete kondular.. gün ölümdü geldi... fidanlar dikildi toprağa.. şimdi yediverendi.. bir mezarda yasayan... asla koklanılmayan... gül kokularını yendi... ölüm ve gül birlikte dendi... yanlızlıklarda güldendi... duasını yapanlar... o na güldenadamdı derdi... 10.12.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Gülümmor
Sezer, Mor lale goncası verdi,5 Martta acacak diye bana... Aylin basimi omzuna koydugum canım, Ayse mert sahidim, Turgut canoğlum yanımda, Suna telefonda, Annem salavatta, Kizlar duada, Dostlar ayakta, Uykusuz *******ime Acılarım mutluluk oldu. Lalem actı bu sabah... Çılgıncasına yağdi yağmur, Ellerini tuttum orada. Dedigin gibi Başardım. Yureğim al, Turkum mavi, Gulummor oldu Gulummor oldu... (Bir ozgurluk sabahı ve tum dostlarıma) 05.03.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Gün doğmak günü olsada ölmek için başlangıcına ermektir
tuşlar yazacak bir bir sayfa sayfa satır satır herseyi anlatacak bir çığlık annemin sesine karışan ilk kendimi duyduğum an bilemezdim hayatın bu kadar boktan yaşamın bu kadar beyhude yaşanacağını bilmemekliğime kaçak kaçamak tacizlerin asla mert ve onurluca yapılmayacağına hep gülümseyen yüzlerdeki sahte tebessümlerin aldatmasına izin vereceğime bilsemde samimiyetsiz ve ********* sevgilerin önüme sunulacağına ve katlanacağıma sabırla... benimse farkında olmaklığın getirdiği tacizlerin seyrinde öylesine gülümseyen protest susukunluklar sunacağıma inanmadınız siz söylemlerimdeki gercek yaşadıklarımdı oysa sayfalar dolusu kustumda anlamadınız acılarımdan yıldızlar ve cakıltaşları yaptım..şiir oldular.. bazen bir bakış bazen iki damla göz yaşı bazen öfke sundular teknolojik ne varsa hayatıma eklediğim cıkarttım çırılçıplak kaldım en saf halimde gördünüz beni... gene anlamadınız ben sustum bekledim anlamanızı suskun asırlar geçti tüm kötü nazarlarınızı saldınız bana emellerinize ermek için hayatımda yalnız kaldım kaçtım aldım başımı gittim uzak diyarlara bir başıma hayatlar kurdum çiçeklerden ve dağlardan aşklar gözledim dürbünümün ucuyla ve kahroluşlarını seyrettim sevenlerin besteler dinledim mehtaplı *******de dağlardaki karlar eridi sırılsıklam ıslandım... sürüden ayrıldım kendi başıma kaldım kurtlarla savaştım hep benden bir lokma aldı hayat borçlu kaldım verdiğini bağışlamadı bana.. aç susuz günlerde ağladım ama dik ve onurlu yaşadım... yoruldum yoruldum farklı olsun istedim ayağa kalkışlarım bunu hep denedim. bana güçlü dediniz sanki güç önemliymiş gibi bedelini hep ben ödedim... yıllar aldı resimlerimi... sakin sularda yüzemedim bir bebek gülüşüne hasret bir bayram sabahına hasret göz yaşlarım nehir oldu.. yeniyıl ve doğum günlerim anaların anıldığı anlarda yalnız öylesine kalakaldım... hep yokuştu oturduğum sokaklar.. günler boyu tırmandım...tırmandım gün batımlarında yalnız bir kadeh sarapta insan aradım... anlattılar cok sey amaları olan... aldanmadım... git şimdi insan ol ve öyle gel beni sardığında kolların sığınmak istediğim bir yuva sun bana asma güllerden kapısı ve ipek çiçekli saksılar olsun pencerelerinde renk renk huzur koksun odalarının içinde sevgiden pişsin yemekleri.. suları billur kaselerden içelim birlikte ipek carşaflarına sarılıp hayatın cennete birlikte gidelim ol be insan ol artık bu kadar acı bu kadar yalnızlıklık tüketmesin ruhları yaşam şerefli bir mahluk olman içın verildi sana dön yaradana dokun içindeki aşka... başla yeniden ölmek için yaşama.... beni bırakma... nevin kalafatoğlu 05.06.2005 Nevin Kalafatoğlu |
Gün kutlaması içinde düşlerin izleri var...
Bir gün yazılarda da duygular olacaktı.. o gün bu gün iz düştü bu gün özlemdi kalemle kağıdın aşkı buluştular... Bugün içimden yazmak geldi. Şiir olmayan ama hep senelerdir yaptığım bir şeyi paylaşmak gönül sevenlerle en azından ben gönül diyorum..Sizdeki kırılgan noktalardaki güzelliğe. o en hasas yere,ne güzeldi merhaba demek başka bir türlü tüm dostlara... Ne mi diyorum ben, inanın bilmiyorum aslında akıp geliyor sözcükler ve yazıyorum.. Hani o pazar gerinmeleri vardır ya yatakta..tembel tembel biraz özlem biraz naz kaplar ya insanı,işte öyle bir sabahın izleri kalemime düşen. Düş kırıntıları... mavi mavi... masmaviii dinlediğim şarkının izlerişimdi, ne alaka ama cok güzel, mavi mavi mavi mavi masmavii diye gitar sesin de o tek düze duygulu ses,ama stili olan aynı şarkılardandı. dinlendi bitti.. Yazıyorum işte içimdeki izler dökülüyor mavi bahane öyle sesiz bir gece ki ağlatıyor beni üzülüyorum bir sürü şeye.yerli yersiz birçok çiçeği koklamadan cöpe atmak gibi duygularım kapkaralar. Sevgi üstüne düş gördüm göz kapaklarımın altında öyle hüzün kapladı ki içimi ırakta bir sevgili.. Ve korku birkaç kelimeydi aşk konuşulmayan hayatlarımızdan kayan her günün bonusu üstüne çullanan ağırlığı yüreğimi sıkıyor şimdi...Sensizlik diyor yüreğim... varolman için çarpıyor kalbim seni özlüyorum bu gurbet akşamında... ve biraz da Ayvalık Cunda bir kadeh şarap peynir yudumlarında anlaşılmaklardayım..Yazım şiirimsi bir saçmalama baş şişirmek bahane dedim işte.. yazdım birkaç satır...Af ola sevgili uzaklara.. oralarda olma sımsıcak bir çay yudumunda seninle..fısıltılar ne güzel... Nevin Kalafatoğlu Nevin Kalafatoğlu |
Güncelle Beni Sevgilim
yüreğimde hecelerle gözlerimde bir gölge her gece sendin sımsıcaktı sesin ateş gibiydi sözcüklerin alev alevdi bedenim parmakların yıdızdı yalnızdı kıvrımlarında dolaşırken bedenimin aşk şarkısıydı nefesin içimi gıcıklayan sana binlerce kere demiştim al beni..beni al götür.. ateşi büyürken özlemlerimin inlerken bedenim ateş dansında martıların çığlıklarında laleler ve güller zamanı çakıltaşlarında yıldızların altında her gece güncelle beni sevgilim.. 08.12.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Güneşe Varış Kilometreler
Kilometreler koşuyordu zeytin ağaçları küçük vadiler kovalanıyordu bulutlar güneş oldukça sıcaktı bu gün parlıyordu doğa uçuşurken rüzgar kilometreler yaklaşıyordu Bergama yollarında Dikili kollarında düşündürüyor delilikler hazan sonu kış ortası özellikler yalnız kendime ait bu sözcükler kilometreler 4 kaldı şehre gökyüzünde bir gülümseme şarkılar dökülür sokaklara zor anlar unutulurmu sevgili başlar kaçamak heyecanlar denizde yapayalnızız deniz çırpınır heyecanlı telaşlı mahsun ufku gördüm kızıllıklar yıllar sonra gün batımı kazağımla kaşkolumla ikiz gibiydı ruhum gurupta bitiyor kilometreler .................gün eşime varıyorum 16.01.2004 Dikili'de günbatımı renk renk ben Nevin Kalafatoğlu |
Güneşi gördüm
bir dokunuşla dogar güneş gün değişir ayazlarda sabah olur aşk sözler gezinirken şafakta geldi birden güneş kızıllığından akan gözlerimden yaş güneşi gördüm güneşi Nevin Kalafatoğlu |
Güneşliı Gün... Gölgeler... Peyzaj...
penceremde asılı bir çember.... sarılı sarmaşık... üstünde sarı güller... büyük cam bir vazo... içinde deniz kabuklarım...ve pembe incı kolyem... ekili glayörler.... ve çığdemler... taş blok oyma mask dostan.... anadolunun sert hatlarını taşıyan adam gözleri kapalı... ben na mahrem... denizin nostaljisi... anforalar.... koca bir sepet kurutulmus nostalji çıçekleri mevsimlerden ormanlardan..belkide himalayalardan.. cevizin kabugu içinde mum.... baharıyedeki istanbul-N'den kitaplarım... dergilerim... diyarbakır işi ipek puşu.. kanepem... fotoğraflar... ve kilimli sofam... duvarda koca bir yazma trabzondan... mumlarım *******imin ışıkları...şişelerim... hesapişi binbir emek renk örtülerim... neşem.. varlığım.. tütsülerim içimdeki şiirler duvarlarıma vuran golgeler... dinlediğim ezgiler.. güneşli günüm...şiir balkonum... pazar mutluluğum... 02.11.2003 Antalya.... neşem güneşten.... Nevin Kalafatoğlu |
Günlük
sabah izdiraplarını cekmekteyim... sana soylemek isteyip, dilimin varmadığı binlerce kelime... dolasıyor....gene karma karısığım... yazmamalıyım diyorum... bunları ona yazmamalıyım... Binbir pismanlık........lardamiyim neyim... bedenim yazıyor... beynim isyanda... ben sakin kafayi unuttum... sendemi.......yim neyim tutulmus bir balık gibiyim... oltanda... oldurme beni... birak enginlerde yuzebileyim.... 11.10.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Güzel ******* Yılı
Hoşgeldin güzel ******* yılı Dost geldin..sevgili.. Sabahı şiirler getirdi Geceyi resimler Yıl geldi....Sıcacık sözlerle Ama boş değil Bir hoş geldi Yok gecede bir an Bomboş..... Nevin Kalafatoğlu |
Hani
hani buram buram yaz kokar ya ******* hani Akdeniz meltemlerine dokunur ya tenler hani hışırtısı okşar ya cakıltaşlarını denizin hani bakarsın ya gece sularının dibine hani deniz deniz dalgalanır ya duygular hani ellersin ya dokunmadan gökyüzüne hani sonu yoktur ya hiç birşeyin hani bilirsin ya yapayalnızdır insan hani düşüncelerin gezinir ya sahilde hani dersin ya ben nerdeyim hani sorgularsın ya neden hani aklından gecer ya binbir aşk hani nerede dersin ya sevdiğim işte o zamanlardayım sevgilim 15.06..2004 Nevin Kalafatoğlu |
Hayatın Tonları Olmalı.....
azıcık griii alırmısın...... benden.. hayatında ak ve karalar var... olmamalı...böyle keskin tonların... grinin tonları olmalı biraz.. ton ton akmalı yüreğinden... bazısı biraz pembeleşmelı biraz eflatun...... na dönmeli hayat az daha beyaz katmalı.. ak gibi grileri olmalı insanın... kararacaksa ton ton kararmalı..... yavaş yavaş siyah olduğunda gitmeli.......uzaklara ışığı geldiğinde dönmeli... yakınlığa tekrar merhaba denmeli... daha güzel değilmi... böyle.... değilmi.... ------------------------------------ Nevin Kalafatoğlu |
Hayırsız
günlük telaşlarda oynaşır yüreğimiz o hep aşık bilmezki kıymetini güzelliklerin o bencil yüreğimiz hatırlar sevgiliyi anar boşuna hayırsız ne hasretlikler vardır güllerde o güller bazen pembe bazen mor içinde ışık gülen ve ben aytutulmasında göklere süzülürken umarsız gülümsemelerden bir demet gönderdim hayırsız... 05.05.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Hazan zamanı Üsküdar
deniz çalkantılarında yağmur damlacıkları var yürüyorum iskele boyunda çalakalem aklımla Şemsi Paşa'dan Kız Kulesinin özlemlerini taşıyor yüreğim o an taşıyor damlalar göz yaşlarımda yağmur yağmur yağıyor boğazın sularına karışıyor mavilikler değişen siluetini tarıyor gözlerim İstanbulun geçmişe inat anılarım depreşiyor Salacak'tan bakıyorum bulut üstlerinde güneş izlerinin kızıllıkları yok nedenlerini anlamıyor bu güzel şehir anlamıyor terketmişliklerimin şehrini ve bedelini ben anlatamıyorum belkilerim çok boğaz vapurunda binbir insan seline karışıyorum bir an Asya kokusunu alıyor eylül günlerim Avrupadan kavak incirleri tadında cocukluğumda yaşıyorum karman çorman bakıyorum köprülerine boğazın iskele uçlarından sisler var bir deklanşör sesini katıyorum güne kaydediyorum acılarımı utançlarımı bir fotoğraf karesine düşünüyorum kayıp zamanlarımı ve devamını geleceğimin bir şarkı geliyor kulağıma mırıldanıyor yedi tepe okşuyor camilerini gözlerim siluetlerini küçücükten tramvay günlerindeki minik kız gülemiyor geçmiş günlere hazanlarındayken geçen mevsimlerin hüzünlerini arıyor gözlerim, sana şehir kararıyor eski sokakların arnavut kaldırımlarındaki tarih izlerini ahşap evlerin damlarındaki yosunlu kiremitleri bahçesindeki dut ağaçlarını özlüyorum evimin kayıp komşuların suratları patlıyor anılarımda birer birer bayram sabahlarındaki hokkabazlara gidiyorum ansızın bir bardak çay bir simit önümde yiyip içiyorum gözlerim türbelerini okşuyor Üsküdar'ın ıslanıyorum tente altlarında dükkanların sağnak yağmurlarında Üsküdarın sesleri huysuz yakarışlarında martıların İstanbul'u kokluyorum doyasıya erguvan erguvan ezan seslerin de bir hazinlik seziyorum belki de bu son gelmekteliğim bilinmezliklerin kim bilebilir bunu kim ben savruk yüreğimin gelgitlerin de dolanırken kediler bekliyor akşam balıkçılarını umarsız akşam yaklaşıyor hazan gibi Üsküdar Üsküdar oluyor yeniden sensiz nasıl yaşanır çözemiyor yüreğim gizini bu zamanların aşk kokusunu yok eden fırtınalarını yaşarken iklim varlığına isyan ediyor bedenim hazan günlerim geliyor belki belki binbir çeşidini özlemlerimin ve gene Üsküdar Üsküdar güneşi arıyorum hala yok Nevin Kalafatoğlu |
Her bahar muammaları
bir bahar havası tutturmuştur suzinak güneşler denizden doğmuştur dağlar akşam saatlerinde kızıl olmuştur muammalar dolanırken gönülde bir kırlangıç kanadında uçmuştur aşk bir sihirli kalemdir sevgilinin satırlarından akan kırlangıç yuvalarından gelişler gidişler hep hasretlik kuşların göçmen aşkı ve her bahar muammaları 17.03.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Her Gece
her gece yalnızlığımı bir yıldıza yükledim kalakaldı gözlerim sende ıssızım yine sensiz bu gece Nevin Kalafatoğlu LARA/31.01.2006 Nevin Kalafatoğlu |
Hersey
bagirdim bir gun seninle yasamak ne kadar guzel diye... avaz avazdı içim.... ve dışım sessizce.... actim actım okudum seni actım actım okudum... benim mutlulugum oldun...gunlerce... sen yazma bana 'merhaba cicisey' bile deme... bunları astım... ben seninle sensizlige alıstım. Gunun aydın...pırıl pırıl olsun... birtanem.. kendine iyi bak... ruhunu yorma... yazdığın yazılar gibi...değismez anılar sen yorulsanda aynı...yorulmasanda... olup olabileceği bu birtanem...iste... hersey... 10.11.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Herşey
bilmek bazen fazla bilmemek az gelir ya insana hersey konuşmak kadar uzun dinlemek kadar kısa sabretmek bir ömür boyu cinnet anlarındayken dünya sevgi bir şarkı gibi mutluluk bir an yetmez ya sana yetmez ya bana hersey ne kadar kısa 22.05.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Hesap Kitap ve Hayat.
iyilikler hoş bir sedadır gökte sedalar birgün döner sana yankılanır...dünya bir bereket bir sevgi bir muhabbet zannetmeki herşey boştur o boşluk ise yokuştur yokuş ise hayat. sen sen ol hayata dayat... pişen ekmektir fırında... yaşananlar bayat... yaptıklarını gökyüzüne fırlat at iyilikler uçar... semalarda.. kötülükler geçer...eleğinden döner dünya.. bulur seni...olduğun yerde sen sen ol...işte hesaptır hayat... 06.12.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Heyecan
sana yer vermem yar gönlümde bir serzeniş var o serzeniş acılardan bir koca gül olmuştu yar demet demet açmıştı güllerim susuzluktan kurumuştu ah o güller o benim ruhuma batan dikenler senin yanında olsaydı yar kanardın kan kırmızı gülerdin mor kırmızı ama bilirdin o büyük bir aşktı yar sesinden izler kalan bir şarkı bir nefeslik can heyecan 03.03.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Hiç toprağı sevdin mi?
Hiç toprağı sevdin mi? Avucuna alıp. Sevdiğini anladığında varoluşu sevdiğinide anlıyorsun biiyor musun? Toprağı sevmekle başlıyor, suyu sevmekle devam ediyor, gök yüzüne bakmakla sonsuzlaşıyor Sevgi… Yok olmanın imkansızlığına bir serüven katmak değil midir yaşamak. Ne çok seyler yüklüyoruz yaşamlarımıza ve anlamsızlıkların da öldürüyoruz duygularımızı. Sonra bir gün açlığını hissetiğimizde sevginin, kalabalıkların içinde yalnızlıkları yaşıyoruz.Oysa elimizde ki uçan balonların sayısızlığını omuzlarımıza bindirip pişmanlıkları taşıyoruz. Bir yerlerimiz acıyor ellerimizdeki uçan balonların ne kadar hafif olduğunu anımsadığımızda, hücrelerimizi boğuyoruz geçmiş günlerle ve ölü hücreler biriktiriyoruz içimizde. Toprağı sevmek içimizdeki beni sevmek gibidir.Hepimiz bir evreniz ve o evren ise biziz. Döndüğünde evrenimiz haykırmalı neşeyle ve ışıl ışıl parlamalı harikayım diye… Harikayım Harikasın Harika Harikayız Harikasınız Harikalar… Ve işte yaşama katılan yeni pırıl pırıl ufuklar…Ve o ufuklardan gelen güzel duygular, birlikte yaşanmışlıklar. Toprağı seviyorum… Seni de seviyorum nedeni bir avuç toprak… ve içinde ki dünyam. 29.06.2006/ LARA |
Hiç ve İç
Biliyor musun Tertemiz di bütün duygular bir zamanlar İçimden gelmezdi geçmişin delilikleri Bakışlarım tüm balıklarını yakalardı denizlerin Sevgi çiçeklerini atardı göklere ellerim Gülerdi bir zamanlar gözlerim Biliyor musun Tertemizdi benliğim Hani o satılmış harcanmış iğfal edilmiş dediğin Bilinmezliklerini keşfederken bugün geçmiş günlerin Bir Pavorotti şarkısıyla yazılan şiirimin Ezgisini yaşarken *******imin bomboşum Biliyor musun Pırıltılar saçardı ruhum Gözyaşlarım akardı duygularına Sarılırdı yüreğinin seffaflığına sevgilerimin Şimdi geç bir günün hüzün kokan sabahlarına Nemli bir aşkın soluğu oldu sevgi çiçeklerim Biliyor musun Hiç içim bir zerresi zümrüttü halbuki ............bir zerresi yakut ............bir zerresi elmas gibi işlenmemiş ya şimdi şiirlerinde ki us kus hem de deliler gibi kus sök at içindeki zehirlerini biriktirme düşün ve öyle sus söylemiyorsun neden mi ben biliyorum hiçlerimi ama sen bilemiyorsun bilemiyorsun o bir giz benim derinlerimde sakladığım dokunulmamışlığımın saflığı iğdiş edildiğini sanma duygularımın haksızlık etme bana o bir öpücük henüz kondurulamamış yedi cücelerin beklediği ölü taklidi yapan bedenimi al rengini koklamadığın bir gonca gibi kanından karışık dudaklarımda yıllardır.... içindeki ben ve benliğim seni beklerken ölüm uykusun da şiir yaptın beni gülümsemelerimi bak kör prensim; görsün gözlerin, artık hiçimi biliyorsun 10.09.2004 nevin kalafatoğlu Nevin Kalafatoğlu |
Hillalle Gelen Sultan...
Ramazan ilk iftar saatleri.. balkondayım.. Beydağları karşımda... selamlıyorlar.... beni... akşam dağlarin ortuleri koyu mavilerden laciverte doğru koşuyorken. menevişleri keskin.. giden guneşin işigini yansıtıyorlar... ortasında beylerin hilal altın.. incecik ve capkın... delikanlılığı Ramazanın... tum parlaklığını sunmakta... etrafinda yildizlar toplanmakta... hilalle baslayan onbir ayın sultanı Mubarek Ramazan... dua ettim o an.. nurlar yağsın...kalplere.. bu sihirli anların ambiansı gonullere naksetsin... yoksul ve duskun kim varsa nasiplensin... inanılmayan guzellikteki dağlar.. nur yağdı... o an...siluetine... Ramazan... ilk hilal anları... Antalya'nın.. huşusu dağlardaki tum zamanların.... 27.10.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Hisseli Kıssalar..
sorgu sual edilen bir konunun orta yerine girdim bir baktım hersey karışmış iki gün ırakken bu alemden uzaklar konuşmuşmuş kimmiş kimdeğilmiş hırsızmıymış ursuzmuymuş yoksa dostmuymuş neyse bilmem kendini önemli saymış biri öylesine bir uçkur hikayesi anlatmış gülerek hayatın sadece uçkur meselesi olmadığını bilmiyerek yaşamış bizim eşşek hoşaf misali.. üzülme dostum dert etme onurun el meşalesini taşırken bazen kadınlar gülümserler birilerine kedi meselesidir bu anlayamayanlara mundar derler desinler bak ortaya koy bir laf çorbası bir sürü çıplak kaşıklasın tamah olsa böylelerinin yüreği dilin dürerek yaşar bürerek değil işte böyle bir *********i tanımak sana şanstır dostum kimdir kimbilir önemi sanadır şerefin değerini öğrettiğinden ötürü.. Nevin Kalafatoğlu |
Hos seda
giz zor, gizi bilmek daha zor. suçluluk duygusu, daha daha zor. sorunlar sana ait.... kabahatim seni aramak. doğrusu, seni hic aramamak, bir balonun içine okumak siirleri, balonu gokyuzune salmak. daha guzel gokkubbede hos bir seda olarak kalmak.. Nevin Kalafatoğlu |
Huzurun Rengi Mor
tutunacak bir dalmısın yoksa bir kuştüyümü yoksa bir bulutmusun yoksa sıcak bir gün ışığı rüzgarlara kapılan bulut pupa yelken Akdeniz rüzgarsız anlar gün batımında durgun düşüncelerin içinde yorgun santorinide huzurlu mutlu içilemeyen bir fincan kahvenin uzağında kokusu santorini uzaklardan mor gölgelerinde gün batımlarının izinde yıldızların bembeyazdı saf ve temiz evleri kapı önlerindeydi sakız çiçekleri mavi boyalıydı tekneleri bir dilim yaz yedik kıpkırmızıydı ve sulu karpuz tadında serindik ne güzeldi oradaki manolyalar hiç koklamadığımız için solmadılar Nevin Kalafatoğlu 24/kasım 06 / Lara Nevin Kalafatoğlu |
Içimden Bir Tren Geçer Buharlı...
aşk ve güneş ülkesinde hayatın içendeyken ben senin dudaklarından dökülürken mısralar... içimden bir tren geçer buharlı... sesi derinlerden duyulur... geçmişi anımsatır mısralar... aynı trenin yolcularımışız meğer.. şimdi indiğimiz durakta okuduğumuz şiir... anlatır birer birer bileti bedava almışız... meğer ne kalabalıkmışız... yalnız olduğumuzu düşündüğümüz anlarda... bir sinerji yayılır...nedeni belkide güneşteki patlama... elektronik dalgalar... frekanslarımız buluşur... hazanlaşırken duygular... konuşulur... kelimeler...mısralar... imgeler... sitemlerle karışır... şiirlerimiz bir başkalaşır.... bizim derken sınırı yok bu trenin...isteyen duygu biner.. buharlı olmalı nostalji kokmalı.. insanın elemeği değerli sirenleri buharlı trendeki elektronik şiirleri... yaşanası ölünesi... acı tatlı anıları büyük gönül aşkları... aşkların yaraları yaşamalı guneşli ülkenin trenindeki tüm yolcuları.. 02.11.2003 Antalya....... bitti bulutlar.. açtı guneş Nevin Kalafatoğlu |
Isimsiz Galaksinden Gelen Aşk,
sen ruzgarlardasin daha, bense yildizlardan seyrediyorum seni atmosfer disindayim, elegim uzayda. ayda'dan da ote, galaksinin adi yok daha.. goz kirpiyorum aya, aydan dunyaya... 13.04.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Issızlık
salınıyor saatler salınıyor hayatlar gülümsemeler koşuyor dağlara çarpar gibi yankılanıyor sabah sıra sıra dağlardan ıssızlık sızıyor şafak zamanlarından saatler sessizlik sessizlik kış uykularına koşuyor soğuk ******* doğuyor Akdenizden ıssızlık soluklanmış deli dıvane akşam oluyor bir ses deliyor sokağı bir kırık camdan süzülüyor içeri aşk yalnızlık mı diyor sevgili yoksa sevgilimi ıssızlık süzülen damlalardan gözler ağlıyor yosun yosun cakıltaşları sular vuruyor kıyılara bir bardak çay içiminde ömür duruyor duruyormu ıssızlık bir dudak izindeki sende oylece öylece vuruyor ışık dağların nağmelerinde dinle bak ıssızlık söylüyor en vurgun şarkılarını bütün aşkların sevgili sığınıyor içimde böyle anlarda gönlüm dönüyor başım semaya bakıyor bir elim aleme bir elim yere sessizlik ıssızlık müzik çağlıyor içimde hiçsizlik doğuyor ve garip bir yalnızlık esiyor ıssızlıklardan güne çöküyor ağır ağır bağır sevdiğim bağır susma Nevin Kalafatoğlu |
Istanbul'u Özlüyorum.....
Istanbulu özluyorum bir cumartesi sabahında.... ruhumda hicranın dağınık sesi karmakarışık duygular yasıyorum... çinar yapraklarında ayaklarımdaki yılların özlemi... çıtırtılarını özlediğim... yapraklarını çiğnediğim... koşuyorum kollarım açık Suadiye'nin sahil sokaklarında sen şimdi o yedi tepeli diyar içinde topkapı surlarına... martıların uçtuğu yerlerden irak...hani o... kumruların seviştiği damların altındamısın.... gözlerim kapalı dinlediğim sarkı... 'ey guzel Istanbul... diye soylenen sarkı.... okuduğum şiir...'Istanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı'... devam ediyor.... romansı gönlümün.... sesinle dans ediyorum çengelköy sırtlarında bir martı uçuruyorum Akdenizden... aşıyor Beydağlarını... geliyor...bir simit parçası atılan Kadıköy vapuruna alıyor gönlüm seni oradan... Istanbul kokuyorsun burnumda... buram... buram... özlüyorum tenindeki isini apartman bacalarının... şimdi kalk yerinden, dön kıbleye bak bana pencerenden.. sana el salliyorum özlemlerimin içinden... özlüyorum....Istanbul Istanbul Istanbu Istan Ista............ 04.10.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Işık
kırık bir kiristalden düzensiz yansıdı işık kesilmiş elmastım oysa hatta işlenmiş bir pırlanta kırık bir kristalden dağınık yansımasın ısık yakomazlar yaratırken engin sularda altın altın parladı sular bir güneş kavuşmasına takıldı anlar bakıştık yansısın ışık ışık 16.06.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Işıklı Yol
gün doğumundan az sonraydı gün ışıklarının çağrısına uymuş bir ruh uçurumlarından sızıntılar göklerde beyazdılar azdılar çok azdılar acıların içinde birikmiş hüzünler vardı uçuşan bir kaç bulutun üstünden parlardı sabah yol izlerinde bin bir çilekeş sabahlar vardı zavallılardı gün sonlarında kızıl olurdu gök yolun sonundan gülerdi güneş yaşanmışlıklara biteviye bir telaş biteviye bir savaş çığlık çığlığa insan insan seslerine dalardı us susardı yol bitsin mi bitmesin mi demekliğin mi vardı gönül özgürdün salınmış tutsaklıkların vardı aşk gibi yollardı seçtiğin yalnızlıklara koş şimdi gök mavi deniz mavi dağlar mavi sen kızıllıkların ruhu mordun yaşamdı yolun buldun elinde sevgiyi taşı gökler bembeyaz gibi aşk bir gül yaprağı bibirosanın kenar cizgisinde al içinde ak sevgilin yaşa biraz merhaba ışıklı yol astral bir rüyaya kaydığında yaşam sar kollarına yaşamımı aşk gibi varolmanın anlamında hoş geldim biraz sana sevgili nevin kalafatoğlu yaşamak güzel Nevin Kalafatoğlu |
Izinli Ruya
Soylemistim sana Beni gor diye ruyanda İzin verdiğimi Acı olan sitemim Haklıyım Sana izin verdim, beni gordün Ama ben seni goremedim Demek ki ya sen beni, ya ben seni Sesimin rengi erguvan Duymak istersen Arada sırada ara beni... 07.03,2003 Nevin Kalafatoğlu |
İçimden Dökülen Satırlar 1
Çok yönlü bakmak dünyaya ne kadar cok sey öğretiyor insana...Hergün yeni birseyler keşfediyorsun her keşfettiğim sey bin türlü yol açıyor ve bir serüven içinde yaşıyorum sanki Güzellikler sanki üstüme üstüme geliyor hatta kaçıyorum.. Bazen kendimi yalnız hissetmemin ana nedenlerinden biri bu herhalde diye düşünürüm... paylasım olmuyor bu noktada..herkes böyle bakmıyor..dünyaya Bugün onca yogun işlerimin ve stresli calışma tempomun içindeyken bir mucize daha yaşadım..Genelde hep paylaşırım konuşabildiğim üç beş dostumla.. bunları,ama bu anları kaybetmek istemedim sizlerle paylaşmak için duygularımı işimi bırakıp yazmaya başladım.. İçimden gelen ses anlatmalısın diyordu.. onun için yazıyorum su an.. garip olan şiir yerine bu sefer satırlar döküldü... belki hiç sevmeyeceksiniz belki coğunuza saçma gelecek.. bazılarınızın dudağındaki o hoş gülümsemeyi görür gibiyim.. seveceksiniz belki.. İşte ben o gülümsemeyle olan dostlarla paylaşmak istiyorum.. belki birkaç dudak izinde de gülümsemeler oluşur kim bilir..Bende mutlu olurum...Neyse lafı uzatmayayım..benim bugünkü duygu serüvenim işte böyle birseyler... Her sabah cocukluğumdan beri kalkınca ilk işim güneşe bakmaktır..Her zaman olmasa bile ben onu bulutların içinden keşfetmek için gülümserim..Işık en güzel ve büyük enerji olmalı... Çok hareketli birisi olmam belki güneşimdendir.. kim bilir.. İşte böyle duygularla Antalya'lı oldum ben birgün Güneş en güzel oradaydı benim için...Sanki gök yüzü daha yakın gibi bir duygu taşırım bazen, uzun uzun bakarım..alabildiğine Ufuk çizgisindeki menevişler, o muhteşem renk değişimleri bakışlarımı yumsattı benim..sanki. Öyle güzelki. Sanki her mevsim bir başka renk.. başka bir ambians..Hep o anlarda içimde başka şarkılar çalar... O kadarla da kalsa neyse, ya o doğanın kokusu...sarhoş eder beni ve şiir olurum...O kadar acı, o kadar hayal kırıklığı yaşadığım halde hala mutluluğu ararım.. içimde biryerlerde,bulurum nerde mi? ...Muhteşem bir renk cümbüşünde..vehayatın renklerinde..inişlerinde cıkışlarında.. Portakal rengi bir grup.. bey dağlarının ardını aydınlatı bugün gene..Delliğim tuttu hemen...Bu gunki gibi..gözüm takıldı kaldı...Bende herseyi bırakıp arabamı kenara çekip sizin için seyrettim... Serüvenim başladı...kocaman bir portakaldı güneş...Ben neden Antalya'da portakalın en güzel ve neden potakal çiçeklerinin kokusunun bütün şehri sardığını, neden ay'ın güneşi kıskandığını.. kocaman bir mehtabın neden denizden doğduğunu.. ve neden en güzel muzun Alanya'da olduğunu mis gibi koktuğunu,bir hilal olduğunu aslında, keşfettim.. Şu an o güneş kızıllığının rengini resmedebilmek için ressam olmayı ne cok isterdim..Bilseniz... neden ressamlarında deli olduğunu biliyorum artık. Bir portakal çiçeğine dokunmuş olmanın mutluluğunu ve sabahları kokladığım o güzel kokuların zevkini..denizin neden bu kadar berrak olduğunu, onca örselenmeye karşı muhteşem Beydağlarının asaletini neden hissettiğimi daha iyi anladım... Nar çiçeklerinin açtığı günlerin güneşin en kızıl olduğu günler olduğunu, portakal çiçeklerinin açtığı günlerde ise Beydağlarının zirvelerinde kar olduğunu keşfettim...Antalya Antalya'ydı bu yüzden.. Sevdiğim için mutluyum hemde cok..ve bana herseyi sevdirdiği için.. Bana en güzel seyleri gösterdiği içinde Allaha şükrettim..birsürü sey yanında..yaşamanın ne güzel olduğunu hissettirdiği ve bana verdiği yeni hayat için.. Ya bircok insan gibi kör, sağır ve dilsiz olsaydım..Yaşayamazdım dostlarım yaşayamazdım..ruhum ölürdü bedenim neye yarar.. İşte dostlar en kötü anlarımızda bile görülecek güzellikler var..Yeterki dudağınızın ucuna minik bir gülümseme kondurun..ve derin bir nefes alın..Sonra açın gözlerinizi BAKIN..ve içinize akan o hazzı hissedin...Sevgilinizi düşünün..olmasa bile öyle farzedin.. mutlu olun...ki gelsin...Hem mutluluk hemde duygular.. sizi hiç terketmesin... Sevgiyle kalın.. İçimden dökülen satırlar Nevin Kalafatoğlu 12.06.2004 Nevin Kalafatoğlu |
İçimden geçenleri bir bilsen
anlatamamak satırlarda duyguları susmak çaresiz içimden gecenleri bir bilsen nasıl bir ızdırap sessiz kalmak bağırıryor gözlerim ufuklara dalıyor şiirlerin satırlarına özlemek ne berbat bir şey bu kadar yakın yakından ırak bağırmak özgürcesine içimden geçenleri bağırmak ölü aşklarımdan kalan ruhumu yaşattığım seslerimi anlatılarımı sevgilerimi içimden geçen gökkuşaklarını bir bilsen Nevin Kalafatoğlu |
İçinden Resim Geçen Şiir
keşke sokak kumrusu olsam uçsam gitsem hiç dönmesem ölsem herşey bitse eski soyadım bile uçsa gitse bir daha hiç dönmese dönmesem sen kumrulara ekmek içi versen sabahlar erkenden olsa ben bir sokak kumrusu olsam yemyeşil parklarda yürüsem Sen bir ev kumrusu olsan soğuk denizlerde yüzsen hiç unutmasan.. sabah resimleri olsa kumru kanatlarından gözlerinde cocuk şaşkınlıkları şaşsan bu hallere şaşıranlara baksan hani şöyle bir baksan.. anlamasalar.. ben anlasam. sevmesen bu halleri uslu uslu sevsen.... balkon ayılmalarını kuşlara merhaba desen uslu ve sen ilk öten sen ******* tuvallerine karışırken somon balıklarının memleketini düşlesen odun evler kursan düşünde... alsan bir tane bir tane de beni bir tane de uslu bir tanede kumru ve çizilen suratların peşinde... resimlerin içinde dans etse kalem çizsen...sabahlara dek... çizsen sonuç sen büyük bir estetisyen içinden resim geçen keşke sokak kumrusu olsam uçsam gitsem hiç dönmesem ölsem 08.01.2004 Nevin Kalafatoğlu |
İçli Ezgiler Gecesine Ağıt
içli bir ezgi düştü yüreğime *******den *******e yolculuktayım içimde bir sarhoş müzik ağlamaktayım bu gece mor yağmur damlalarının sesi ezgi içimde, yaşamın yırtılan hikayesinde bihaber bir aşığım sorulardan insan manzaralarını şiir yapmaktayım gel, sazımın tınısı ol bu gece sarsın nefesi sevinin beni, rüzgarlarımdayım deniz deniz kokmakta anılarım ak efkarlardan ağıt yakmışım bu gece İçli bir ezgiyi yaşamaktayım içimde bir sarhoş müzik ağlamaktayım 5.01.2005 Nevin Kalafatoğlu |
İki Damla Kandı...
Onca insanın gözlerini kör eden...acılardı... .................................... İstanbul sen....uçurduğun beyaz güvercinlerinden sevgi ve dostluk mektuplarını dağıtırken... martılar çığlıklarını atarken boğazın sularında.. yaşanan......................acı... terör... seni kirleten... ömürler geçti...ne gençlikler tükendi...yaşanamadı aşklar... doğamadı sevgi dolu çoçuklar... yüzyılların beşiği...çağların eşiği...kıtaları buluşturan sen.. o kutsal atmosferin...den yükselirken dua sesleri.. camilerinde okunurken ezan sesleri.. eller kalkmışken semaya... sevgi ve barıştı nidalar.. oruçtu o anlarda nefislerin terbiyesi... vicdanların muhasebesi yükselen.. tepelerinden... yedi güvercinin havalandığı anlarda... iki damla kandı... kanatlarını kirleten...ölüm tuzaklarında... nice kederler yaşamış kocamış şehir nankörlükleri hapsettiğin ölüm topraklarından...gelen inlemelerdi.. İstanbul acılar şehrisin....sen gene temizler nurlar beyaz güvercinlerinin kan lekelerini.. ak pak gene uçar martılarla güvercinler mübarek semalarında.. bizde bu sabır ve hoşgörü varken kiliselerinden...sinagoglarından... camilerinden... sen....barış ve sevgiyi dünyaya dağıtırken Atam'dan miras... selam durur...şehitler...evliyalar...tekrarlanır zamanlar... 19.11.2003 Nevin Kalafatoğlu |
İkilemli Diyaloglar..
İkilemli Diyaloglar.. hayatı hep sevmeyeceksin... dostum hedefin asla senden aşağıda olmayacak...çünkü. 'bunu yapma... sev ve kabul et dostum şimdi yaşadığın gerçek... ve sen gerçeklerde yaşayan bir gezgin ' beni düşün, düşün... izlerimi.. senden daha çok bir ömür hayallerle geçti. gerçek hiç gelmedi... suni döllemede değildim ki ben... aşk vardı mayamda... bitmeyen neden sanal yaşadım o zaman sanallar bilinmezken.. dünden önceydi o bana hedefi gösterdi.. ve dedi; ''''sen orada olmalısın.. büyük şeylerde ve hakkın bu.. '''' oysa ben bir demet menekşeydim... vermedi bana; '''' sen diri dipdiri yaşam dolu ruhuna hakim, güzel, olgun deneyimli seksi ve de rüya kadınsın öğren... menekşeler küçük kızlar için artık büyü (sevgilim) ' dedi... ve acele gitti.. dönmedi... yediğim en büyük tokattı...bana sarsıldım dağıldım duygularda canım yandı... ağladım... cok ağladım ve ağlıyorum.. hala.. iki şeye; hep vermek uğruna sevmediğim hayatı yaşadığıma. bunca sene menekşellerdi beklenen.. oysa sevdiğim hayatın verdiği mor irislerdi...bana duygularımda kokan gercek yaşam gerektiğini iki mutluluğuma. 'söyle şimdi bana evet söyle! ne istediğimi içimdeki küçük kızın katili! gerceğimi bildin... ' oysa saklamıştım onu irislerin topraklarına gömüştüm, mordu ne yapayım şimdi! .. onu da söyle hadi söyle bana ''''bir dal kırmızı gül.. güllerin en güzeliydi.. verdiğin.... güzeldi olgunluk yıllarıma ' güller kadınlığıma... doğurdun beni artık yetmiyor güller... ''''ama söyle! ... söyle ama... beni artık bekletme...' dedim ona... 'ikilemlerimle boşlukta... ' 23.12.2003 Nevin Kalafatoğlu yeniden düzenleme 08.08.2005 Nevin Kalafatoğlu |
İlkay
inceciktin..... bir mavimsi eflatunda asılı tam ucunda bir yıldız parlayarak kızıllıklar pembelere çalarken ağlayarak sen vardın tam oradaydın dağların siluetine sığınmaya başlamıştı gölgeler içinde sırların izleri asılı bulut gölgesine sığınmışlığı sensizliğin ilk günü anımsayarak kulağıma fısıldarken alodaki sesin özlemlerinin sözlerde sıcaklığı *******in bağlanmayarak özgürlüğümün mart'ındayken duygularım girdaplarına kapılırken yolların orta çizgisinde dansın her kıvrımında bir ses her dokunuşunda çığlıktım ilkaydım 21.03.2004 Nevin Kalafatoğlu |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:06 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.