www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Abdullah Karabağ (https://www.cakal.net/showthread.php?t=142254)

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:23 PM

Saati Dinlerken

Saten yastıkta dudak baskıları
Gene habersiz elveda öpücükleri
Bizimkisi çıtkırıldım
bir tuhaf geçimsizlik
Sıcaklığın yanımda sen yoksun
Guguklu saatim kime kalk diyeyim

Sebzeleri şunu bunu ayıkladım
Merak etme titizliğinle hazırladım
Sade çorba zeytin ezmesi taze peynir
Tuzsuz pide dilimleri sebzeli pilav
Göbekte kuzu kızartması
m e y v e l e r
i ç e c e k l e r
Kaşık çatal bıçak bardaklar
El bezi peçeteler
Eften püften başka şeyler

Geçemedim masaya sandalyen boş
Ne vardı aramızda sana göre
Guguklu saatin gugukları mı
Öteye kilime yaydım soframı
Salçalı tava aşı bir tas ayran
y e ş i l s o ğ a n

Masada torunum kilimde dedem

Aslında hazırlamadım yemekleri
İlgili sözcüklere yedirdim sofraları
Saatin guguklarını dinlerken.


Yıldız Dalı Yasaklı Gönül

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:23 PM

Saçı Kıl

Yaşın
dirimsel
salınımında yaşlandın

Kaç
yaşındasın yaşım

Bedenin
göksel bedeli devasa
yaşamadım ki
yaşlanayım

Sor
yaşanmamış yaşıma
yaşına
saçı kıl sondan sonra.


Lacivert Oyalar

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:23 PM

Sağ Selim

Sağduyu
sağgörü

Sağbeğeni
sağistem

Sağaçık
sağın

Solaçık
sakar
solak
S o s
sağ salim
kanağan selim!


Lacivert Oyalar

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:23 PM

Sam Amca

İvan öldü
yaşasın Nataşa

Sam Amca lider
Teknik
Mars’ta
Venüs’te

Uygarlığın ayıbı
ozon tabakası

Hümanizm buzlukta

Sam Amca
bıçkın aheste
mendili sarma
çorabı dolma
Yiyen
kazanıyor

Ho Amca’nın kulakları
çınlasın!


Halkalı Seher

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:23 PM

Samur

Okur gezdim
Avrupa
Amerika’yı...
Çok it gördüm
kapan

Hiçbirine benzemez
mülteci iti
düşen
düşüren!


Halkalı Seher

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:23 PM

Sardım Yalnızlığını Özlemlerime

Rüzgâr mı bırakmış sel mi sermiş seni yoluma
Yüz yüze kapandım üzerine sarı bir yaprağın
Göğüs göğüse bir şahin vuruşmasından mı yoksa
Teke tek kapışmasından mı kopup gelmiş yoluma

Kapandım üzerine özlemlerimin çöl tutkusuyla
Dedim sevdim seni her daldaki tomurcuk ile
Dedim sevdim seni her memedeki bebek ile
Dedim tozunda buldum özgürlüğümün rengini
Kardım tozunu kaynayan sevincime
Batırdım tarağımı taradım saçlarımı
Dedim sevdim seni kendimdeki sen ile
Dedim sordum seni sahi sen nerelisin
Dedim ülkemin hangi ağacından kopup geldin

Bir tarafı sağır uçurum bir tarafı sarı nehir
Ara yerde toprağın tavında buldum seni
Sordum ülkemin hangi bucağındansın
Coşan sevincim kadar uçan yaprak
Dedim sevdim seni her yuvadaki kuş ile
Dedim sevdim seni her kalemdeki iş ile
Dedim sevdim seni sendeki gelen ile

Nefesin rüzgâr mıydı gerdim çıplak göğsümü
Evire çevire okşasın uyusun sarı rüzgâr
Terin sarı nehir miydi verdim anıtsal yalnızlığımı
Yavaş yavaş yıkasın boyasın sarı nehir

Dedim sevdim seni her dildeki çiçek ile
Dedim sevdim seni her eldeki çiçek ile
Canlandı sarı yaprak dalgalandı yaprak
Geldi önümde durdu uçan bir halı gibi
Oturdum üzerine havalandı yaprak
Ne motoru vardı ne de pervaneleri
Kanatlaşan özlemlerimle uçuyordu sarı yaprak.


Yıldız Dalı Yasaklı Gönül

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:23 PM

Se Balancer les Sens d’Enfance

Mon rêve, j’aperçus, t’allonger parmi les buées,
Sur un hamac nuageux que dans les brouillards
En brises, te balançais, tant mieux qu’en silence.

Te lever, que tu rêvasses, au plus loin de nuages,
A ton attente en cas d’escarpolette de votre jardin
Pour se balancer les sens effrenés de ton enfance.

Tous les pourquoi de toi, au seuil des confidences.
Le trésor des paroles n’a pas la clef de pourquoi
Qui aurait été sur la porte de sentiments passionés,
Toutes qui étaient avec les ailes d’un phénix subtil.

Et moi, j’y ai cueilli les pousses de ton invitation,
Qui me touchent sous le règne fervent de ton désir.


Boucles de Canicule

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:24 PM

Sarısabır

Söylencemiz
yıldızyağmuru
kayar yıldızyeliyle
titrek şavkır

Denizyıldızı
papatya falımız
oltasında Hermes’in
İnciği
mimiklerin
incirek
şavkır

Saat
dokuzu
dokuz
geçe
mezat
sürümün sar sabrı
tez gel Azelya
Sakın
geç
kalma.


Lacivert Oyalar

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:24 PM

Selin

Cezvede
baygın
fincanda
dargın
kremi
sayıklayan Selin
Seni
yüzükle mi öpeyim?


Lacivert Oyalar

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:24 PM

Semirgin

I.
Dönüşümde atılım
ergin erimedir
Erirken karıntı
kızışık yaratı

II.
İde pazarı
saniyesi balsam
eytişimin asalığı
Değerin
sanatın
simsarı

III.
Saksıda sallabaş

IV.
Semiren
semirtir.


Lacivert Oyalar

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:24 PM

Sen

Seni
Soluksuz gecede
Yıldızların
Dansında görmüşüm
Yılanlı düşte
Engereğin ağzından almışım
Acıların ezgisinde
Yaratanın yüreğiyle sevmişim

Dudaklarıma dokunmadan
Ellerime
Kına yak benim
Koynuma girmeden
Yatağıma
Gül dök benim.


Şarkım Karanfilde Kalsın

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:24 PM

Sen İnciden Daha İncisin

Bir derenin göle döküldüğü yerde, durgun
su akıntısının beslediği büyülü yosunlu barınak-
larında annesinin günlük hayat bilgisi dersindey-
di yavru midye.

-Daha çok küçüksün, dedi annesi. Balıklara
özenip sert akıntılara atılma! Kurbağalara takılıp
dışarılara çekilme! Bize, sualtı kayıcıları derler.
Bundan da memnunuz.Diplere tutuna tutuna ya-
şarız. Hele çamurlu yataklara bayılırız.Nerede o-
lursak olalım, inci avcılarına karşı çok dikkatli
olmalıyız!

-İnci nedir, anne?
-Başımıza belâ içimizdeki hazine. Balık gö-
zü gibi, parlak bir şey.
-Anne, benim incim yok. Seninkini alabilir
miyim, boynuma takmak istiyorum?
Anne midye, kabuklarını açar, yavrusu içi-
ne dalar. Arar tarar her bir yerini, bir şey bulamaz.
Ağlamaklı bir sesle bağırır:
-Anne, incin nerede?
Anne gülümser:
-Her annenin incisi yavrusudur. Sen, benim
için sedef sarayındaki inciden daha incisin, der.


Yıldız Dalı Yasaklı Gönül

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:24 PM

Seni Aradım

Seni aradım
Ne dilde
Ne dudakta

Seni aradım
Bir içimlik gözde
Gözlerini aradım
Gözler denizinde

Seni
Arıyorum
Mecnun’a
Leyla olan seni

Biliyorum
Uzakta değil
Şuracıkta
Can ****s içindesin

Uzanıyorum
Dokunabilir miyim diye
Uzaklaşıyorsun
Ta uzaklara
Serap misali

Duruyorum
varsın
Yürüyorum
yitiksin
İki gözün karasına yitiksin
Yitikliğine sarılıyorum
yoksun

Bilmem
Şimdi hangi gözlerin
Kuzluğunda saklısın?


Şarkım Karanfilde Kalsın

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:24 PM

Sensiz De Işıldar

Gündönümüydü günçiçeğim
gün ve çiçek
arasındaki
gerilimi
ikimiz germiştik
Gergimiz nisandı
tozpembe nisan
ışıl
ışıl
ışılardı

Yıldönümüydü ayçiçeğim
gün ve çiçek
arasındaki bağı
sen
taşa tutmuştun
seninki
adres değişikliği
ivedilikle

Benimki mi
tozpembe kuvars
sensiz de ışıldar.


Lacivert Oyalar

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:24 PM

Serabî Pazarında Aradım Sordum Seni

Ömrümün baharıyla kışlandım son güzüne,
Köşkümde kalasın diye, silme sevili yârim!
Gelmedin; yoluna, kapına pusula bıraktım,
Mevsimler konuklansın, dinlensinler diye.

Ne umutlar besledim uğruna, gelesin diye;
Göğsüme işlendi, dolmuş süresi senetlerin
Sevi pazarına gittim, çıkaramadım ederini,
Aradım durdum, sordum seni, bulamadım.

Gün sonu topladım başıboş kalan sevgileri;
Gramı olsaydı dertlerin, teraziyle ölçerdim.
Çağırdım dolaştım: her birine alıcı düşmeli;
Söz kesilsin, takı takılsın, sevdik diyenlere!

Oysa bir ben vardım, bir de serabî seviler..!


Tartıya Kalan Düşler

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:25 PM

Serenca Me Çûkan Dixwand

Min tu kişandî ber derderkiya serê sibê
Ya meha xomurdanê, havîna malxopan.

Êşlêbarîna serenca me şehlûlê dixwand
Min got dilo, em biçin ba wê bi serdanî
Te got na, dilo tu dudil î, dilo tu bêdil î!

Min pêsîra xwe je te re kir textê stranan
Kevirê tilsimê min da bin balgiya bihurî.

Ezablêbarîna serenca me bilbil dixwand
Min got dilo, ez te bi pêla dengê wî xim
Te got na, dilo tu bêhiş î, dilo tu dilreş î!

Min tu dirêjkirî li ber heyva panzdehşevî
Xelata gazina stranbêjan ji min re hatibû.

Xwelîlêbarîna serenca me kund dixwand
Min got dilo êdî dereng e, te got na, lez e;
Ey dilo, bêxem î, bêhîs î, tu bi çend can î!


Sewta Berbangê

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:25 PM

Seselim

Seni
seviyorum dedi çilen
turuncu gülümsedi sözcükler
seselim

Seni
seviyorum dedi çilem
urağan hıçkırdı sözcükler
seselim

Seni
seviyorum dedi iyelik
sendeki seni
senli
sensiz seni

Tıpkısının aynısı
seselim
seselim.


Lacivert Oyalar

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:25 PM

Sesler

1.ses
yalnızlığım yalnızlığına kilitlendi
-yalnızım-

2.ses
yalnızlıktaki boşlukta yankılandı
-yalnızsın-

3.ses
yalnızlıkları silip süpürmüşsün
-boşuna-

4.ses
aynadaki yüz kadar yakındır
-yalnızlıklar-

5.ses
mutlu musun mutluluk
mutluluğu yalnızlaştırmakla

6.ses(kırıldı)
yalnızsın dedi
yalnız kal yalnızlığım.


Yıldız Dalı Yasaklı Gönül

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:25 PM

Sınırda Bayramlaşma

Ağlama güzelim
Bugün bayram
Önümüz tel örgü
Beton dikmeler

Başımızda asker
Ağlama güzelim
Ağlamak yasak

Savur
Hediyeni
Geçer eline
Annen
Karşı yakada gerilla.


Şarkım Karanfilde Kalsın

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:25 PM

Sıvacıkuşu

Şakağı
alp sahtiyanı
Avurdu
şeker şerbet
sek sekili umman

Ummanda alabalık
tezene yüzgeç
pesten tize
tizden pese
sıva-geç

İklimleme suskunluk
Susurluk’ta alabalık
Çetenin
tamtam tamzarası
yamyam ızgarası
Taksinin
ödü udi
yalelli yalelli
Sıvacıkuşu kamyon.


Halkalı Seher

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:25 PM

Sinek

Sivrisinek
çapkın sinek

Karasinek
silik sinek

Altınsinek
çöpçatan sinek

Hayda
sinek şaban
güldürde
sineklenelim!


Lacivert Oyalar

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:25 PM

Sirk

Maki
cadımaki
Bıyıklı tamarin
Külyutmaz gibon
ipli-ipsiz hacıyatmaz
maymun maymuncuk cambaz

Entel şempanze
sirke goril
miskin babun
Otel motel
fındık fıstık
nutuk fıtık
Tahtırevan seyirlik

Hamak şerifi
orangutan
Eşik şapşalı
bengal kaplanı

Vay benim köse sakalım
palyaço.


Halkalı Seher

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:25 PM

Sitem

Komşudan sızan su
köşeden sokulur
Duvarları süsler

Korkusu yok
Çalar fırçayı
aynı ton
aynı figür
Nesine gerek özenmek
Sahipsiz eve girdin ya

Morun yelesine bindirmiş
Hayalet böğelek
–sarıca-
Palası dört keser
Deli fişek süvari
Almış terkisine
yaşlı beyaz’ı
dans eder
On metre karelik odamda
Gece-gündüz tepemde
Demokles kılıcı

Düşün kara’sı
Yalnızlığın küskün ala’sı
Senden alır rengini
Çekilmiş perdesin
Yaşam bir yanda
ben bir yanda

Halimiz bu olunca
Ne sen
gülün sarısı’na
Ne de ben
görünmez tellere tutsak
Yeniden dirilişe
Merhaba diyebiliriz.


Şarkım Karanfilde Kalsın

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:25 PM

Sitemin Kancadır

Goncanın
kancaya
sitemidir
anlaşılamamak

Oncasıdır
anlaşılamayan
kavranmalı

Kavranamayan
goncadır
özümsenmeli

Özümsenemeyen
yücedir
kalıcılaşmalı

Kalıcılaşmak
oncanın
som goncasıdır

Talihi
kancaydı
anca beraber
kanca beraber

Neylersin
yurdunda
göçmendi
gonca.


Yıldız Dalı Yasaklı Gönül

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:25 PM

Soleil Etait en Sommeil

Savez-vous les oiseaux volants
De ma mémoire vers cieux bleus;
Pourquoi peigne cette fille l�*
Longs cheveux de nuages.,
En respirant le soleil agréable

Savez-vous les nuages s’embellissants;
Peut-être, un oiseau chanteur
Se sauvera de sa cage d’or.
Un beau jour peut être;
Peut-être, s’éclairera votre horizon
En lueurs de cheveux crépusculaires.

Voici, ces spectacles très magnifiques,
Couvrent splendeurs des sommeils,
Je suis l�*, c’est vrai, je suis en sommeil!
Je tiens les mains d’une jeune fille
Qui peignait mes mémoires encore…


Boucles de Canicule

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:26 PM

Son Arzu

Saatler çalınca anı
Töredir bizde
sorulur
Son arzun nedir

İlişe gün
güne
Bitmeyen özlemdir
Dünya
gülistan ola

Sürgit yaşam
Bandına akar
Okunur boydan boya
Bir ülke
ülkeler otağı
Dili
diller kavşağı
Koklaşır
söyleşir
herkesle

İşta o zaman
Goncaların
Korusunu bekler
Mezardaki başım
Çok değil
İki mısralık bir şarkı
sevgi selinden
Gözün aydın insan
insan erişti insanlığa!


Şarkım Karanfilde Kalsın

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:26 PM

Soyağacı

Dedesinin
dedesinin
dedesi
Dinozor avcısı

Ninesinin
ninesinin
ninesi
Ahu zülfü zürafa imiş

Mübarek
San Andreas
çatlağı mısın?


Halkalı Seher

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:26 PM

Söylenmemiş Sözdeyim

Ayaz mavisi gibi durgun bir gölde
Şirin mi şirin hüzünlü bir adacık
Çatısı göçük duvarları çıplak bir yıkıntı
Onun az berisinde ve kıyıda
Kremit çatılı yenice bir ev
Eskisinin devamı olabilir mi

Neyi düşündüm biliyor musun
Bembeyaz duvarın yansıması
Suda kırılgan yüzlü bir aynadır
Adalıyım önünde durmuşum adalıca

Rengârenk son güz yorgunu yüzler
Yumru başlı dağınık saçlı ağaçlardır
Suyun yeşilimsi mavisine serilmiş
Hüzünlü adanın afişlemesi

Neresinde olduğumu mu soruyorsun
Afişlemenin gümüşlü aynasında
Gül gibi iki dudağın arasında
Söylenmemiş sözdeyim.


Yıldız Dalı Yasaklı Gönül

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:26 PM

Söyleşir Gider Gölgelerimiz Duvarlara

Ne zaman sevdalansam kol kola seninleyim,
kıymık kıymık duvar bedenlerinde gezinirim
bazan kısa, bazan uzun sürer kırılmışlığım.
Hep yanımdasın, söyleşir gider gölgelerimiz,
olmazsan da duvarlar var eder seni,
sana eşlik etmeyi kendime zanaat edinmişim.

Yürümezsek de birleşir gider gölgelerimiz,
bilinen yolları bırak, hiç taşımadılar ki bizi.
Ne bulduysam duvar yazılarında buldum,
korkma, yaklaş, uzat elini, kapa
belki dayanmaz gözlerin duvar kayıtlarına.

Yürü, sevdiğinin kolunda değil misin,
benim değil misin, bana gelmiyor musun;
dizmediler mi sevgimizi duvar dibinde kurşuna,
yiğit bir delikanlı gibiydi o duvar, çökmedi yere!
Adımla, sesim eşlik ediyor sana, o duvardayım,
yaklaş umutsuzluğa kapılmadan.

Parmaklarının okşandığı, ayaklarının ağırlaştığı
Ve kalbinin sıcak bir buğuyla ıslanıp yıkandığı
anda dur, çıkarma sesini, kurşun aşka işlemez.
Tüm varlığımla seni bekliyordum, uzat ellerini
gözlerini açmadan, dokun duvardaki yaralara,
elinin öpüldüğü izdeyim.


Tartıya Kalan Düşler

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:26 PM

Söz

Söz
Onurdur dedi
Öyle yaşadı

Bir turna
Getirmiş haberini
vuruldu

Vurulurken
gülmüş
Vuranların haline!


Şarkım Karanfilde Kalsın

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:26 PM

Söz Var Sözden İleri

I.
Zorun siyasal ve silahlı örgütlenmeleri
sürdüğü sürece şiirsel adalet duygusu,
yüreğimizi iğneleyip belleğimizi canlı
tutmaktan vazgeçmez.

II.
Ne doğduğum yere yerinirim, ne varacağım
güne karamsarım. İçler acısı özlemli gidişleri
ismimle renklendirerek mutluluğu ararım.

III.
Renkler ve zevkler tartışılmaz diyen ilkin
rengi ve zevkleri tartışılmalı; ilkin sadeliğini,
açığa çıkarabilen, ilkel güdülerine içirmelidir.

IV.
Doğanın insanla koklaşan her rengi, rengimle
hoş bakışır. Ama her rengin kendince dikenine
katlanmak, ona ifade hakkı tanımak
erdem işidir.

V.
Tarihin sanata karşı zaferi yoktur fakat zamanın
vardır; bu söz büyük şairi, ölümsüz şiiri de
kapsar. Sorun, iyi şiir yazmak değil,
ölümsüz şiirin şairi olabilmektir.

VI.
Zor... Renkler... Zevkler... Haklar.... Şiir!
Çok renkli görünen zor bile içinde bir haksızlığı
taşır; öyleyse zora, hayır deme hakkı düşünsel,
ilkeli bir olgunluktur.


Tartıya Kalan Düşler

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:26 PM

Sözlerin Köprüsündeydim

Eridim sorgu köprüsünde. Suyum karıştı suyuna,
teknesi hazır, dümeni nazar. Bekçisi görünmedi
gözüme, alındım sözlü köşküne, birçok levha
dikilmişti karşıma.

I
Dolaştım çiçek ile, çoğaldım çocuk ile, bağlaştım
kadın ile; yüzüm yüzünleydi, bakabildin mi bizce
dönen evrene çok göz ile?

II
Yürek çürüklüğü bağrımızda barınmaz, zamanla
görülürse eğer; uyar, eleştir, merhemi sensin,
iyileştir.

III
İnanç mı; ne olursan ol, kim olursan ol, inancından
âşık olana özlü davran; o sendeki yüceliktir.

IV
İnsandaki insanın ışıldadığı, derisinin küçüldüğü
bir yere mi kondu cismim, deme; cismin nefesi
pahalı servettir.

V
Sözü ile özü bir olmayanı ne mi yapacaksın, dinlersen,
yoluna devam edersin.

VI
Kıyıcıdan, haksızdan, yalancıdan, ikiyüzlüden, kara
çalıcıdan korkma; al tedbirini, uzak dur.

VII
Bazı şeyler vardır ki kurulu okulları yoktur, hayat
öğretir onları; testisini doldurabilene aşk olsun!

VIII
Aslına hor bakan, üstüne de hordur, farkı; duruşun
içindeki farkındadır.

IX
Her ağaç, köküyle ormanda bulunur. Kökü üzerinde
yetişip kardeşleşemeyen kırılmaktan, güdülmekten
kurtulamaz.

X
İş mi, işve mi; çalışmayan sevilmez, kazanmayan
sayılmaz.

XI
Yokluk, yoksunluk, yoksulluk; bir afettense çekilir,
başka türlüsü: bilinir/bilinmez çiledir, katlanır.

XII
Levhaların sonuncusu muydu karanlıktan aydınlığa
gülen: Gecem sorar, gündüzüm sorar, mezar taşında
neyi okuyacağız? Doldum…duruldum…ayaklandım
ve dedim ki: Hak, öyle ağır bir yüktür ki altında
ezilmediğim için burada değilim.


Tartıya Kalan Düşler

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:27 PM

Sumela

Kafkas yelesinde
hindiba yaban
hindiba garip
hindiba ezgin

Uç hindiba
uçkun uçurtmam
Zağanos
ayasofya
Zigana’da soyulduk
safir şakayık
Engin engebe
sayfo/semile


kadeşli uçurtmam
Kimmer
med
Pers
pontos
Gürcü tamara
tanrıça iris


yazmalı uçurtmam
ittihat bileği’ne
Talat
teleryan
topal osman

Celâli yazgın
sumela.


Lacivert Oyalar

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:27 PM

Sur Chemins de Coeur

Si tu subis les troubles des nuées ardentes
Appelle-moi, mon enfance plus innocente
N’est ce pas, fils du secret de mon cœur?

Si tu geins de ton âge omis qui se brûle
Appelez-moi, les désolations des heures
Qu’elles reculent l’aiguille de sa vie

Si tu es victime par les tabous traditionnels
Dit-moi: «D’accord! » le miroir de mes rêveries
Et appelle-moi, le nocturne de mes songeries

Si tu laisses entraîner par gouffres d’une rivière
Appelle-moi, la gardienne d’amour propre
Et dis-moi: « Je t’embrasse par mon cœur! »

Si tu es sur les chemins de mes poèmes
C'est-�*-dire, qu’il existe en résistance
Comme une graine qui s’enracine dans son âtre
Dépêche-toi et dis moi: « Bon anniversaire,
[mon ami! »


Boucles de Canicule

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:27 PM

Şahin

Halktır yuvası
Bozmaz şahin’im
Dağlar
yol
yolak
mevzidir
Sözü var zafere!


Şarkım Karanfilde Kalsın

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:27 PM

Şair Aitliğinin Sesidir Şiir De Yankısıdır

Toplumsal duruştan kaçak geçişli zatıâlileri;
şiirlerinizi zevkle okuyorum, sözcükleri
mükemmel kullanıyorsunuz, sevişmeyi
meslek edinen üç yıldızlı sahil yosmaları gibi.
Meselâ, ithaflı bir şiirinize göz atalım, zatıâlimiz
müsaade ederlerse onunla ilgili duygularımı
belirtmek istiyorum övgüden sırılsıklam sözlerle:
Vazolardaki doğum günü çiçeklerinin arasında
çiftleşmeden önce, ön motivasyon safhasındaki
ince belli böcekleri öyle bir güzel anlatıyorsunuz ki
minicik bir kuş yavrusunu bile baştan çıkarabilir, tabi
ilkin şiirinizin havasına kapılıp size vurulması gerekir!
Tabu değil, ben de yazarım benzer konular üzerine...
Ama bu kadar da olmaz ki, zatıâlim!

Şiir kitabınızı incelerken bir bankta, aynı saatlerde
Eminönü’nde polis zaptına geçmeyen olay şöyleydi:
Karadenizli bir şehit ninesi, caminin basamaklarına
yığılmış; kimliği, yeşil kartı olmadığından cankurtaran
çağrılıp hastahaneye ulaştırılamıyordu.
Eteğindeki yem yerlere saçılmış, evcil güvercinler
gagalayıp duruyorlardı; gezici acil servis arabası parka
çekilmiş, bulmaca çözen görevlisi öylesine kaygısızdı.
Yaklaşık bir saat sonra, hani, şu dünya savaşlarında
dedeleri, amcaları, dayıları; Doğu’muzdaki anlamsız ve
haksız savaşta da torunları kırdırılan aziz halklarımız:
-Kuşçu kadına ne olmuş, derken yığınla kişi toplanır.
Yüz ıslatmalar, el, kol sallamalar, kolonya koklatma...
Ve kadın gözlerini açar:
-Dokunmayın güvercinlerime, der!

Epeyce nedenledir ki farkımız: şiirim, egemenlerin “hain”
suçlamasını ve halklarımızın kurtuluşu için yola çıktıkları
halde, yalpalayanlara yönelttiğim eleştirel bakıştan dolayı
“hain”likle birlikte; bu iki hainliği(sayıları artabilir) birer
madalya gibi göğsümde saklayacağım ezilenler adına!
Ve kuşkusuz, güç kaynağım, bundan dersler çıkaracaktır,
yazarken efendiler kızar diye hayıflanan zatıâlilerimiz!


Tartıya Kalan Düşler

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:27 PM

Şairden... Şiirden... Sıfırlı Kalandan...

...01.
Şair mi, et ile kemik arasında bir avuç yürektir.
Şiir mi, o yazılmaz ki, yazdıranı sayısızdır..!

...02.
Yazılırken çok cimridir; okunurken cömerttir:
Düşündürür, yerindirir, kızdırır, güldürür...
dudak ısırtır, güdü ve bilinç pazarında gezinerek
doğumlu doğanın evrensel barışına davet eder.

...03.
Bir şairin iki dünyası yoktur, onun dünyası aşktır.
Ancak dünyasına sadık olan şair,
bedelini ödeyerek şair yaşamını tadabilir.

...04.
Yaşamsal akış düzleminde ilerleme ve toplumsal
kurtuluş adına üretilen gülpembe söylemlerle;
ya yığınlarla birlikte uyutulmak ya da karşı
bir duruşla, tek başına da olsa, ifadenin zengin
örgüsünde, özel ve basit yaşamı kırdırmak...

...05.
Şair, şiirin dilinden şairse kırılmaya örgülenir.

...06.
Işıksal kırılması şairin, büyük insanlığın mutlu
geleceğine uzanmasıdır.


Tartıya Kalan Düşler

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:27 PM

Şevereşa Dengan

Îşev çi şev bû, xew neket çavên min! Ji cîhiya derketim,
çûm tualetê, mûslix vekir. Destê xwe yê çepê min da bin avê.
Pêşgîra biçuk li milê min bû; destê xwe yê şûştî pê ziwa kir.
Ev çi bû, li jêr, li bin devê muslixê kefa sabûnê belboq dabû
û wer zelal bûbû ku lê nêrîmam.
Dema ku ez di vê rewşê de bûm, çend deqîqe jimartin
saeta min li ser maseya min a xebatê, nizanim.
Dengek li guheyê min ket, nenas bû lê wekî dengekî
ji bîra jiyana min de kelîbû.
Ev deng ji destê min ê rastê dihatibû.
Bi gilî digot an jî min mîna dengekî bigilî dibihîst:
- Ez jî ne destê te me, te çima ez bîrkirim û neşûştim?

Pêy gazinca wî ez matbûm. Min destê xwe yê paqij
bi hêleka pêşgirê pêçand û da paş xwe. Çavên min
hîn negêhiştîbûn eynikê ku min denginan din bihîstin.
Herdu çavê min bi hev re dipeyîvin:
- Xwediyê me yê birêz, te destê pakişkirî bi pêşgirê veşart.
Em du birayê cêwî, bi şilopên hişk
li derdorên kaniyên ronahiya te li hêviya destdirêjiya te ne.
Heta kengê emê wisa nav gemarê de bin, ma ne bes e?

Ez hîn der barê van gotinan bi kûrayî difikirîm ku
dev û pozê min serhildan:
- Gelî cîranan, ger hun baş li me guhdarî bikin!
Em baş dizanin ku
derdên we hemûyan ne ji pirsgirêkên girîng in.
Bi navên dev û pozan dixwaziya me ew e ku
hunê bi çavên lêgerîneran li me binêrin.
Ji ber ku em him di qirêj û gemarê de ne, him jî bêhnên
ne baş ji hundurên me tên.

Piştî rêtina kela wan, min di dilê xwe de careka din
xwe kişand ber pirsan. Ew çi pêl bûn ku
ji kûrahiya baweriya min de dikeliyan?
Paşê. Hêdî hêdî heşên min dihatin serê min,
ez jî halê xwe ji wan re bibêjim. Çawa bikim ez;
a, niha jî guhiyên min dorê li min distînin!
Kurtebista wan bi vê hevokê dawî dibû:
- Em sondên mezin dixwin, em jî nepaqiyê qebûl nakin!

Ma ziman li min şikeştîbû, nedigeriya ku bersiva xwe bidim ez.
Ev qas nehekî ancax bilî ferasetan tên dîtin. Min devê xwe vekir,
ziman li tetik bû, qey bi çar çava li riya min mêze dikir.
Min dengê xwe bilind kir û got bi êşina germa şîrîna dilê xwe:
- Organên minê delalno! Madem hun ew qas elimîne
şûştin û paqişmayinê, çira her roj bê min ranabûn destavê?


Sewta Berbangê

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:27 PM

Şîret

Gerîn
lêgerîn
Karê wî bû

Kevirê qilot
Lêdan gog
Pêdan tot

Her der war
Tu der ne war

Balek dildar
Balek întizar

Lod dibûn pêgehan
Lût dibûn rêgehan
Li ku şev
Li wir xweş xew

Taya mêjî hêjandin
Tava xwe nasînê ye
Ew jêre bûbû
Xaçepirsa çil niçikî
Ne dest jê dibe
Ne fêl
Ketibû dewsa binyata xwe
Li xwe digerî
kevirê çîlspî

Di vê bîr û baweriyê de
Digevizî
dimeşî
Rê daketibû
Qeraxa gola kevzerî

Kevjal beq û reqan
Tevayî nodedaran
Bûn şêt berember
Kevirê tilî firî
Birina xwe derve kir
Gol heikandin
Virçe nirça lawiran

Marmasî serbaz
Got bi çavtengî
Lêkolîn baş e
Dever şaş e
Mala me de
Biyanî ne baş e
Divê ku
Li ku jînbûn
digel şênî
kal û pîr
mêr û mêristan
Mirov li wir binêre.


Sewta Berbangê

Abdullah Karabağ

GooD aNd EvıL 03-01-2009 06:28 PM

Tabaktaki Ufkun Kızartılmışlığı

Bu çay deniz gibi bir göle karışır,
Karışırken kıvrım kıvrım kırışır.
Sahilinde, bir balıkçı lokantasındayım
Tabağımda ufkun kızartılmışlığı.
Çatal, bıçağa gerek yok
Çorba kaşıklanır gibi kaşıklanmıyor
Ufkun göl sacında kızartılmışlığı.
Esas yemeğim ızgara kefal kebabı,
Oltayla tutulur gibi tutulmuyor
Çayın hışıltılı çağlayanından tabağıma
Vuran pırıl pırıl ışık serpintileri.

Zevkini çıkarıyorum aklıma gelenlerin.

Bir inci kefali koşuyor çayın akışına
Gömüyor ağzını, yarıyor kum birikintisini.
Bir kuyruk çırpıyor, bir ani dönüş yapıyor,
Kaçıyor sığlığına gölün, avlaklardan
Uzaklaşmadan sallanmaya devam ediyor.
Bu kefal ya serseri ya zırdeli,
Zıpkınlanmayı mı bekliyor, bir tekneden
Bırakılmakta olan ağlara takılmayı mı,
Daha hapı yutmadan çekip gitmiyor.

Bir yanlış ısmarlamaymış, ızgaradaki kefal
Acil bir müşteriye uçurulmuş.
Sahil hatırına bu gariban çok çekmiştir,
Çekip gidecek değil ya, sabrın sanatçısıyım.
Akşamın gecikmiş yemeğinde gelirse önüme
Boş tabağım yağlı yemek görecek.
Günah bende mi, bakıp uyarmadım mı,
Eline sağlık avlayanın, afiyetle yerim
Tabii o da bir acil müşteriye verilmezse!


Tartıya Kalan Düşler

Abdullah Karabağ


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:34 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.