![]() |
Resim
Bir resim çizdim; Bütün çıplaklığıyla kendi resmimi. Dudağımda gözyaşı izleri Silip süpürdü bütün evetleri. Soylu büyük bir çizgiyi Alnıma kazıdım. Alnımda sakladım bütün gizi. Kuşkuyla tedirgin gözlerimin çerçevesinde Uyumuş da büyümüş acılar gördüm. Yüzümün kıvrımlarında Hiç olmamışlığın gölgesini vurdum. Zamanın düğümlerine vurabildiysem kendimi Çizebildiysem resmimi Dostuma vermek, düşmanıma göstermek için Altına da beyaz bir güvercin yaptım. Bir resim çizdim; Bütün çıplaklığıyla kendi resmimi. Var mı cesareti olan? Kalemi size verdim. Çizin resminizi. Osman Demircan |
Rukiye
Rahlesinde adın ezberimde sen varsın Unutmam yüzünü ay ışıklı her gecede Kıbleye döner başım bütün dualardasın İnandım sana peygamberler hürmetine Yusuf yüzlü saatlerle beni tanıştıransın Ey Yarap beni Zeliha'ya çevirmektesin Osman Demircan |
Rüya Evi
Dünyada Büyük bir marazla Büyük bir acıyla yaşayacağıma Küçücük evimde Sobanın kaynattığı suyun sesiyle Buğulu camların gizemi içinde Yaşamak Yaşamak isterim. Bir baba evi sıcaklığında Ruhumu ısıtarak Bütün gurbet yorgunluklarını Yağmur sularının önüne katarak Rüya evimin içinde Uykuya dalarak Yaşamak Yaşamak isterim. Osman Demircan |
Rüzgara Kapılmış Hallerim
Rüzgar sallarken dallarımı sınırsız gökte Düşüncem göz alabildiğine ağaç ağaçtı. Düşüncelerimden daha büyük güç vardı. Kendi doğal eğilimlerim uzayıp giderken Düşünceden daha güzel güç vardı titrek Aşk dal kıvrımları gibi esintide tutuşurdu Işık ve alev göklere o ateşten süzülürdü Yaprak yaprak sallanarak sarhoş olurdu. Osman Demircan |
Saçların
Yağmur yağmış tutkularıma ay çiçekleri akıtmış. Sen kokulu hayallerim bütün uykularımı kaçırmış. Beyaz gül goncası tazeliğin karanlığıma takılmış Kahır rüzgarlarıyla savrulmuş saçların her odaya. Senli esintiler odamın duvarlarına şiir doldurmuş Duygularım ay ışığı yansımasında sulara vurmuş Perdelerde ışık oyunların senli dizelerimi okumuş Ve ben böyle ev saatlerimde tusaklığım üşümüş. Osman Demircan |
Saddam'ın Ardından
Dünyada pozitif elektrik olduğu gibi negatif elektrik de vardır.İnsanlar veya toplumlar kendi karanlıklarını kendileri yaratırlar ve bazen kendi karanlıklarına kendileri gömülürler.Irak'ta ABD tarafından bir karanlık tablo çizildi.Bu tabloda Saddam portresi hakimdi ama çerçeveyi oluşturan yine ABD'ydi. Bu tabloya hangi çerçeveden bakarsan bak; kendi içindeki karanlığa halkı da çeken bir manzaraydı. Saddam elinde silahıyla boy gösterdi.İnsanlar hakkında çok kolay karar alırken, elinin tersiyle gerçekleri itti.Peki eline o kozu kim verdi.Tabi ki ABD. Sonra onu saldırı moduna kim getirdi? Bir lider ki Batı'dan beslendi. Bir Batı ki, kanla beslendi.Bir liderin kılcal damarlarında Hitler, Stalin, Mussolini gezdi.Saddam kendini Avrupa'nın kirli tarihiyle beslendi. ABD ve Batı İslam coğrafyasından intikam aldı. Düşündü ki Iraklı birbirini vuracak. Düşündü ki etnik savaşlar çıkacak. İşte asıl düşünülen ve yok edilmek istenen bu.Yani Irak halkı; yani bayramla oluşacak birlik ve beraberlik duygusu. Karanlık anca gerçek ışıkla aydınlatabilir; mum ışığıyla değil.Saddam kendi karanlığına gömüldü.İpi eline verenler o ipi çekti.Geride ise şu serzenişler kaldı. Florance isimli Fransız bayan, 'Ben idam cezasına karşıyım. Saddam Hüseyin suçlu olabilir; ama idam yerine ömür boyu hapis verilebilirdi. Ülkemizde 5 milyonu aşkın Müslüman yaşadığı için biliyorum bugün bazı ülkelerde Kurban Bayramı'nın ilk günü. Saddam kime kurban edildi? Müslümanlara mı yoksa ABD'ye mi? Bence Saddam Hüseyin'in bu şekilde ortadan kaldırılması uygun değil' dedi. Marcio isimli bir genç ise, 'Saddam'ın idam edilişi bir televizyon kanalında gösterildi ve inanın hemen kanal değiştirdim. Saddam teröristtir, insanları öldürmüştür ama onu idam edenler de benim gözümde ondan farklı değil' şeklinde konuştu. Fas uyruklu Fransız vatandaşı Malik ise, 'Ben Müslüman'ım ve Fransa'da yaşıyorum. Bugün bizim bayramımız. Bu kutsal günde, milyonlarca kişi Mekke'de Saddam'ın idamıyla sarsıldı. Saddam'ı sevmiyorum; ama bu ABD'ye ve Hristiyan alemine İslam aleminin verdiği En büyük bayram hediyesidir. Saddam'ı asmakla İslam alemi kendisini asmıştır. Hiçbir milliyetçi bunu kabul edemez. Madem asacaklardı birkaç gün beklenilemez miydi? Saddam zaten ellerinde. ABD, İslam alemiyle hesaplaşıyor. İslam alemine yazıklar olsun' diye konuştu. Osman Demircan |
Sana mı kaldım
Açgözlülüğün, hırsın ve tamahın dünyasında bir kadehim Eline mi düştüm eyvah! Kırılsam senin için bir hiç miyim? Kalın kafanın içine dolan şarhoşluğunun bir parçası iken Sana mı kaldım şimdi taşa düştüm eyvah incinmez miyim! Kimle ve neyle muhatap oldu şu gönül hiç bilmez miyim? Bu dünya meyhanesinde azmı kırıldı kalbim hoyrat elinde Bin parçaya bölündü her yanım aşkının esiri kırık yüreğim Sana mı kaldım ey yar şimdi ben sadece aşkının esiriyim. Osman Demircan |
Sanal
Sen benim gerçeğim olamazsın. Duruşun yalan, gülüşün yalan Alnımdaki her çizgi hayat dolu. Sen benim kaderim olamazsın. Bir ikindi güneşisin sen. Akşama yakın sabaha uzaksın. Sen benim ışığım olamazsın. Sen benim yarınım olamazsın. Osman Demircan |
Sarıkamış
Kıyılardan gemiler meçhule yol aldılar Kar kefenlerine sarılı cesetler taşıdılar Taptaze fidanları koskoca bir ormanı Kar yağmurunun altında ihtiyarlattılar Bir soğuk harpti bütün asker çıplaktı Bütün azaların savaştığı bir büyük andı Ay geceye dolandı Sarıkamış sarardı Eriyen karlardan kanlar denizlere aktı. Osman Demircan |
Sarmaş Dolaş
Çelişkilerin sağanağından çok yanım sırılsıklam Ağlayan bebeğin gözünde şeytan şırıltısına bak! Bir elimde balta bir elimde orman tercih yaparak Yaşarım doğruyu dal dal ormanlarımı çoğaltarak. Osman Demircan |
Savaşım Kendimle
Kaybeden ben kazanan ben Hem garibanım hem de yiğit Öyle bir savaş var ki bende Yenen benim yenilen de ben En güzel sözler sende saklı Bir şarkı bir şiir kitabısın sen Savaş kelimeleri bende saklı Bir militanın el kitabıyım ben Osman Demircan |
Sen Hiç Duvara Aşık Oldun mu?
Dünya çok katı yerinden yırtılır. İnceldiği yerden kopar kıyamet. Beton canavarlar düşer peşine. Kaçmak istesen gururun incinir. Depreme tutulan kalbin sarsılır. Çöker üstüne yalnızlık yalnızlık. Bütün yüceltilen değerler yıkılır. Aşklarından kalır enkaz geriye. Aşkların ardından kalbin sıkışır. Duvarlar yükselir tek tek önüne. Yorulan eforun can vermek ister. Betondan sevgilerin en dibinde. Osman Demircan |
Sen Hristiyan Ben Müslüman
Saçını okşadıkça elimi cehenneme çevirdin. Avuçların, yakıcı yerinden yanardağlar içirdi. Yüreğimde yangın gibi hararetin ilerleyiverdi. Sen Hristiyan ben Müslüman aşk dini geçti. Osman Demircan |
Sen Lazımsın
Beni seviyorsan kapımı dört kere çal. Ya seni bekliyorumdur ya da azrailimi. Kapım paslı çiviyle uzun süredir kilitli. Şu dünyada senden başka kimim var. Yalnızlık kötü şeydir duvara aşık eder. Asılı duruyor duvarda evlilik resmi bak. Gittiğin günden beri resimle avunurum. Bana fotoğraf değil sıcaklık lazım yar. Osman Demircan |
Sen Ne Gördün ki
Ey sevgili Hasretin öyle bir duygu ki Yüreğimin yanardağını patlattı. Ateşi sadece beni yaktı. Sen ne gördün ki... Sen dünyanın yedi harikasından Birini yaşarken Ben kendi manastırımda Aşkımın küllerini avuçlarımdan savurdum. Osman Demircan |
Sence
Sen ezilmek nedir bilir misin? Ayak izin yanımda bedenin başka yerde Adımlarımız ters yönde. Sen eksilmek nedir bilir misin? Ekmek, su, tuz yeterken sevmeye sevilmeye Yokluğunda paramparça Yüreğinin içinde sakladın mı aşkı? Hayal kırıklıklarıyla azalırmış ayna. Sevgin yansıdı mı içindeki aşka? Hüzün dolu bir vazoda çiçekler kururmuş Bilir misin? Bütün renkler soldu gönül bağımda Şimdi bulutları çoğaltmak ister misin? Biz neyiz, hayat, aşk,? -Sonsuzluk, sonsuzluk Adımız sonsuzluk olsun. -Peki öyle olsun sonsuzluk, sonsuzluk. Öyleyse yağalım sevda üstüne. Osman Demircan |
Seni İstiyorum
Seni istiyorum alkol gibi aklıma vuruyorsun. Yeryüzünde kimse senin tadını vermiyor inan. Aklımda yarı uyuşuk çikolata tadı içim çekiyor. Ne olur anla artık sensiz aç susuz kalıyorum. Gel bir gece gel ateşine karışsın dudaklarım. Erisin yüreğimin yağı sıcaklığın bu sıcaklığım. Kapımı çalmayacaksa ellerin rüyalarıma gel. Rüyalarım zapt edilemeyen yangınlı arzularım Osman Demircan |
Senin İçin
Senin için günah işledim. Senin için arındım sonra. Ruhumu kaptım kurtardım. Yanına geldim. Bir ateş böceği gibi Kanatlanıp yana yakıla Karanlık bir odadan gözlerine değdim. Sevgilim, sevgilim! Bilmesem beni ne çok sevdiğini Kendi karanlığımda kaybolur giderdim. İyileşmek için Sana daha iyi görünmek için Bir günah işledim. Günahımla sevabımla yanına geldim. Osman Demircan |
Sensiz Aşksızım
Nehirlerinde bir balık dahi barındırmayan yalnızlık ormanında Ağaçları kökünden söken rüzgarın çığlığında gurbet kuşuyum Mor renkli patikalarında her adım atışımda uçurum çiçekleri Yürüyorum gölgesinde mevsimler boyu ağladığım intiharımda Nehirlerinden sular çalan kurumuş göz pınarının gözyaşıyım Ha kan kustum ha kan ağladım seni her düşündüğümde bil Yoksun gölge düşmüş geceme ışıksızım ay bulanık sensizim Her yıldız kayışında boynum *******ce kırık sensiz aşksızım Yalnızlığım ülkemdir benim başımda kara bulut işgalindeyim Bütün şehir meydanlarında başkaldıran karanfil ülkesindeyim Seni her düşündüğümde koca dünyada yalnızım umutsuzum Keder coğrafyasında açan kan ve gözyaşı damlayan çiçeğim Kurt ulur aya karşı prangaya vurulur tutkunun ve acının elleri O eller ki incir ağacındaki yaprak örter gecenin çıplak yerini Ansızın seni çağırır kan ve gözyaşı döker incir kuşunun sesi Ağaçları yerinden söken rüzgarın çığlığında gurbet kuşuyum Osman Demircan |
Sevmek insanlığı Kazanmaktır
*******i karanlık boşluktan Başka bir boşluğa aktığında Sedece sevgin koruyor beni. Artık ölümden korkmuyorum. Aşk esaretten kurtarıyor beni. Güçlü kılıyor sevgin bedenimi. Yüreğim sabrın yüceliğinden Öyle bir bakıyor ki sevmeye İnsanlaşıyorum deriyi yüzerek. Hatırla ne olur hatırla böylesin Bir okulsun sen hocası aşktır. Kazanmak kaybetmek yok bil. Sevmek esaretten kurtulmaktır. (Artık insanlık kazansın.) Osman Demircan |
Sırça Saray
Kırma iki kelime için sırça sarayımın duvarını. Ne şiir yazılıdır ne saçma sapan aşk öyküsü Buğulu camlarında varsın siz gözlerinle eşsiz. Bırak çakıl taşlarına çarpa çarpa doğal süreç Yaşasın sevgimiz aşk haresi kırılgan şişemiz. Osman Demircan |
Sırılsıklam Aşk
Okyanuslara düşen yağmurlardan Tesellisiz duygu yüklü bulutlardan Dereye tepeye yağan yağışlardan Sen varsın sonsuz aşka yağansın. Yağmur ormanının yitik köşesinde Kum fırtınasında, çöl kasırgasında. Vakti yetişmiş kader sağanağında. Sen varsın ebediyetime yağansın. (Islaklık şimdi senden bana geçti.) Osman Demircan |
Simsiyah Resim
Simsiyah resmin içinde bembeyaz çiçekler görüyorum. Rengarenk umutlar beliriyor karanlığımın içinde ansızın. Gülüşlerin geliyor aklıma o an bir şey düşünemiyorum. Ve sen simsiyah saçlarınla beynime sımsıkı giriyorsun Simsiyah resmin içersinde beyaz orkideye benziyorsun Boşlukta aya tutunuyor yıldızları ise boynuna takıyorum Piyanoda tuşlarına basıyorum parmaklarımın ucundasın Hemen sonra bir şarkı tutturuyorum bedenini arıyorum. Osman Demircan |
Siyasetin Kirli Yüzü
İrfan'a Siyasetin kirli yüzünde beter gözler Bir türlü güzellikleri göremeyecekler Maskelerle dolaşırken örtüler içinde Seni beni yaşatmayacak bu herifler Örtülü şiddet içinde ne hoş çiçekler Her biri dalından kırık kanayan güller Duygu keskinliğinden canı yananlar Lalezarı savaş alanına çevirmekteler Osman Demircan |
Sokağa Atılmış Bir Gül
Bir aşk şarabıydın sen. Kadehin son damlasıyla Aşkımızdan geriye Günah kırıntıları Bir de baş dönmesi kaldı. Bir gece cam parlaklığında Gözlerinden aşkı yudumlarken Geriye dönülmez bir sarhoşluk Bir de kanamış dudaklar kaldı. Canları yırtık vuslatın son demiyle Ortada kırılmış bir yürek Bir de sokağa atılmış bir gül kaldı. Osman Demircan |
Sokak Köpeği
Gün boyu beden beden dolaştım bilmediğim adreslerde Sorumluluktan yapılan bağcıklı ayakkabım dönemeçlerde. Satın alınmış yitik adımlarım yürümektedir caddelerinde Benim hayatım yalnızca aşağılarda yürüyüp gezmelerde. Balkonlardan üzerime sarkıtılan halılar yolumu kesmede. Arabalar üzerimi çamurlamada; yüzüme yokluk vurmada. Sokak köpeğinin ulumasına benzer umutlarım karanlıkta. Osman Demircan |
Soldu Kardelen
Dilinde aşk vardı yüreğinde kar çiçekleri Ağlaması gelen şair hüznünü buza çizdi. Kaybolanlar kış aynasında geceye sindi. Kardelen şiir dünyasında ümit ve çiçekti Karanlık *******de açan şiirsel dizelerdi Bembeyez kefendi bir kristal ağlayışıydı. Gözlerinde son andı bir ölüm ve ağlayıştı Kaybeden yanına yenildi soldu kardelen Osman Demircan |
Son Bulsun Suskunluğum
Yağmur yağsın artık güllerin ateşi sönsün Kırmızı bir okyanusa dönsün aşkın çiçeği Dalga dalga yayılsın kokun ruhuma dolsun Son bulsun suskunluğum dudaklarımızda Vücudumu sarsın aşkın rüzgarı efil efil es Savrulsun her yanımda terler nefesimi kes Gül kokulu çiy tanesini emsin dudaklarım Son bulsun susuzluğumuz aşk esintisinde Osman Demircan |
Son Yolculukta
Ölürsem gözyaşın dökülür mü saçlarıma Dokunur mu elin elime bu son yolculukta İlk buluşmamız gibi yüksek akım olur mu Heyecandan bayılır mısın son yolculukta Küçücük bir tarihti bizim hayat hikayemiz Sensiz çekilir mi bu sonsuz yolculuğum Etrafımı saran derin yalnızlık ve karanlıkta Işığın aydınlığım olsun son yolculuğumda Gidiyorum arkamda sevdamızı bırakarak Duygularım ölürken bu sonsuz yolculukta Kalbimle birlikte düşüncelerim de ölürken Beni unutur musun bu sonsuz yolculukta Osman Demircan |
Spor Ayakkabısı1
Bir ceylan aslanı kovalayabilir miydi? Artık sıra bende deyip saldırabilir miydi? Ezberi bozup yeni bir sayfa düzeni ortaya koyabilir miydi? Ömer Rize'nin bir köyünde doğmuştu.Bal gözlü, buğday tenli, uzun boylu, sıska bir öğrenciydi.Yüzünün sağ tarafında derin bir yanık izi vardı. Bu iz soluk çehresinde allık gibi durur, hemen fark edilirdi. Bu yara iki sene öncesinden kalma bir hatıraydı. Bir gece, ahşap evlerinde çıkan yangını fark etmeleri uzun sürmedi. Herkes can havliyle kendini dışarı attı. Oysa küçük Yasemin ortalıklarda yoktu. Rüzgar alevleri körükledikçe ailenin korkusu bir kat daha artıyordu. Ömer kardeşini kurtarmalıydı.Aniden alevlere dalarak biricik kardeşini kurtardı. İşte bu yara o günün hatırasıydı.O günden sonra köylerinden ayrılıp şehir merkezine yerleştiler.Ömer okula devam ediyordu.Tek kardeşi olan Yasemin henüz altı yaşındaydı. Babası Mustafa, çay fabrikasından emekliydi.Annesi Seval ise, çay toplayarak ailesinin geçimine katkıda bulunurdu. Bir akşam yemeğe oturduklarında sofrada bulgur pilavı ve çorba vardı. Köydeki yangından sonra ekonomik sıkıntıya girmiş bu aile, oturdukları evin kırasını bile ödemekte zorluk çekmeye başlamış; kıt kanaat geçinir olmuştu. Bir gece Ömer rüyasında ' Özel yetenek sınavıyla öğrenci alan bir fakültenin resim öğretmenliği bölümünü kazandığını hatta oradan mezun olduktan sonra büyük bir galeride resim sergisi açtığını ve yoğun ilgiyle karşılaştığını gördü. Aniden bir sesle irkildi. _ Oğlum Ömer'im kalk! Sana bir mektup geldi. Ömer uykunun sarhoşluğuyla yatağından fırladı. Hemen zarfı açıp okumaya başladı. Evet... Kazanmıştı. Hem de burslu olarak kazanmıştı. Rüyası gerçek olmuştu. Osman Demircan |
Spor Ayakkabısı2
Birden aklına çocukluk günleri geldi. Ayakkabı resimleri yapardı.En çok da spor ayakkabıları çizmeyi severdi. Giyecek bir spor ayakkabısı olmasa da odası ayakkabı resimleriyle dolu olurdu. Onları çizerken koştuğunu ve sonra bulutlara uçtuğunu görürdü. Hız alırdı hayal ülkelerine.Özgürlüğü tadardı çizdiği her ayakkabı resmiyle. Yaşamak adım atmaktı onun için. Kimseyi incitmeden, kimseyi ezmeden başı dik yürüyebilmekti. Ömer'in istediği tek şey sadece ilerlemekti. Okul otobüsüne bindiğinde heyecanlıydı.Okulun ilk günü münasebetiyle duyguları coşkundu. Birden yanına alımlı çalımlı bir kız oturdu. Kızıl saçları dikkatini çekip ona baktığında hiç ummadığı bir tepkiyle karşılaştı. _ Ne bakıyorsun; bakışlarına sahip çık! Ömer o an gözlerini fırtınalı suların karanlığından çekti. Bir aydınlık görmek umuduyla gözlerini dışarı çevirdi. Yolun sağ ve solundaki ağaçların yapraklarından sızan ışık demetlerine baktı.Ya kendini ağaçlara asacaktı; ya da ışık demetlerini takip ederek kendini aşacaktı. Birden yağmur başladı. Serpinti halinde cama vuran yağmur damlaları, otobüsün camlarını tıkırdatıyordu. Ömer parmak uçlarıyla cama spor ayakkabısı çizdi. Yüreğindekileri camda gezdirdi. Kaç yanlıştan döndüğünü, kaç kez ayaklarına pranga vurulduğunu düşündü. Osman Demircan |
Su
Su zamana dönüştü saat çöl çiçeğinin susuzluğuydu. Gül kurusu arzu dakikalarca kızgın kumlarla boğuştu. Vakit kızıl bir akşamdı yeri göğü sevda rengi sarmıştı. Aşk kül rengi bulutlardan sağanak sağanak yağmıştı. Sudaki renk pas tutmuştu ay ışığını hançer kesmişti. Zaman suskun ağlamaklı can yakıcı bir azaptı elimdi. Bulanıktı gündüz yıllarca aşk karanlık sulara döküldü. Aşıklar ya tutuştu ya boğuldu aşk ateş nehrinde izdi. Osman Demircan |
Su ve Ateş
Denizler şarap içiriyor köpük köpük. Dalgaların sesiyle sarhoş geziyoruz. Biz her gece Samanyolu'nun altında Semaya uzanan mavilikte ıslanıyoruz. Tenimizde kaynayan aşk hararetini Dalgalarla oynaşarak söndürüyoruz. Biz her gece kutup yıldızının altında Sarmaş sarmaş sularla sevişiyoruz. Mehtapta yeri göğü sulara katıyoruz. Gökte titreyen ay ışığını elimize alıp Koyu mavilikte yakamozlara atıyoruz. Yatak gibi denizde azdıkça azıyoruz. Osman Demircan |
Suyu Öperim
Hangi yıldızın ışığısın bu gece. Serinliğime dolan göl suları gibi Yüzün yansır duygularıma ansızın Sensizlik akşam hayatıma sızar. Suların içinden bana bakıp gör Derinliklerimdesin tertemiz safça İçimdeki acıyı unutmak içinsin. Suyu öperim; adın dökülür senin Peşinden ıslanmış dudaklarımdan. Karanlık *******den, hücrelerden Işığının yankısını beklerim ansızın. Osman Demircan |
Süt Dökülür Orkideye
Beni asın öldürün sevginizi gösterin böylece Kan bulaşsın beyaz güle dikeni batsın elime İstemem hiç bir gülüş kininizi dökün üstüme İnsanlıktan yüz çevirin çirkinleşin sevmedikçe Yüreğimde mezar yeri ölü suretlerle dolar içi Süt dökülür orkideye yine başlarım sevmeye Çocuk sevgim büyüdükçe ay dolanır geceme Siz çirkinlikle kalakalın güzelleşirim ben yine. Osman Demircan |
Şairini Öldüren Şiir
Gün batımı kızıllığında açtı güller demetlendi saatler Yara aldı gözler kirpikleri yaktı ateş kırmızısı güller Şair suya doymadı yürek yangınlarla aniden çatladı Gül kurudu şiir kudurdu hep senin için ey Selvinaz Damarlar mısra mısra patladı kan arzulu arzulu aktı Yürek ikliminde yaşamak kana bulandı ey Selvinaz Hep senin için Selvinaz hazan bahçeleri aşka susadı Kan ağladı tüm şairler aşk için gülden kan damladı. Gözlerde yaş kalmadı çocuk oyunlarını yarıda bıraktı. Eyy Selvinaz seni sevmek adına tırnak etten ayrıldı. Kanlar çağıldadı koptu yüreklerin yarısı sana yanaştı Bir sevgi seli önüne şiirleri kattı şairini ölümlere attı. Osman Demircan |
Şanlı Galatasaray
Şanın var şöhretin var Türkiye'de sözün var. Avrupa'yı titrettin sırada tüm dünya var. Güçlü bir ses duyuldu İstanbul merkezinden Korktu bütün takımlar hızaya geldi birden. Ülke ülke yayıldı bu şahlanış bu şöhret Bir efsane yazıldı aniden sarı kırmızı renkten. Avrupa çok şaşırdı bu savaşan gençlerden. O rengin inancıyla yer gök aslan kesildi. Ceylan gözlü insanlar bunu kabus zannetti. Tüm takımlar şaşkın bakışlarla dehşete kapıldı. Kaçacak yer kalmadı tribünler alev alev yandı. Boğuldu ateş denizinde Feneri, Beşiktaşı.. Galatasaray kızıl bulutta şimşek şimşek çaktı. Osman Demircan |
Şerefsiz
Önemli değil inan terkedip gitmeler. Şerefsizin biri ortada bırakacaktı zaten. O da sen oldun ayrılıp da giderken. Önemli değil terkedip havaya girmeler. Şerefsize üflersen uçup gider hemen. O da sen oldun kaybolup da giderken. Osman Demircan |
Şiir ve Kadın
İnan şiir gözlüm ağlama artık. Kendi dalını kırar yaralı aşkın. Bu keder bahçesinde ansızın. Sevgini acıtır son aşk küllerin Damla damla süzülür kokusu Yaralı aşka ıslak incinmişliğin. Her şey biter diyen yağmurun Aşkı yeşertmiştir şiir ve kadın. Osman Demircan |
Tek Soruda Anket
Dünya çapında bir anket yapılmış. Sadece bir soru sorulmus: 'Lütfen dünyanın geri kalan kismındaki yiyecek eksikliğine bir çözüm ile ilgili kisisel görüşünüzü dürüstçe belirtiniz.' Anket büyük bir başarıisızlıkla sonuçlanmış. Çünkü; Afrika'da insanlar 'yiyecek' kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar. Batı Avrupa'da insanlar 'eksiklik' kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar Dogu Avrupa'daki insanlar 'kişisel görüş'ün ne anlama geldigini bilmiyorlar. Orta Dogu'da insanlar 'çözüm'ün ne anlama geldiğini bilmiyorlar. Güney Amerika'daki insanlar 'lütfen' kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar. İsrail'deki insanlar 'dürüstlük' kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar. Ve Amerikada'ki insanlar 'dünyanın geri kalan kısmi'nın ne anlama geldiğini bilmiyorlar. Osman Demircan |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:39 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.