![]() |
O Mağrur Adam
Sessiz oyunların sesidir Tenimde kıpırdayan Hasret bir ağudur Sessizliği tokatlayan Gelme bana sakın Çağırdığım da yoktun ya Şölende küllendi o acı Şimdi istesemde Sensizlikte uyanamam Dönüp baktığımda Sessizlik seni soruyor Ve beni kucaklıyor her gece Issız olan şehir Yanlız olan nehir Ben sana akarken çırpınırım Duymasan da Bir tekliğe benzer geçmişim Ucuz ve yanlız Kapında o mağrur adam Sessiz bir oyundur herşey Bir sestir bir siluet bazan Hasret bedenimde ağu Yanlızlık yüreğimde kanayan |
O Masal Yok
Bıraktım gözlerimi göz yaşlarıma Yüreğimi Bir eski merdiven trabzanında sana bıraktım Yemiş yüklü yalanlar yok Umut yüklü yarınlar yok Yok oluyorum sensizlikten Yürüyorum sonsuzluğa Bedenimi durduran yok Bıraktım düşlerimi anılarıma Gönlümü bir anız yangınında sana bıraktım Gözlerinin haresinde eridim Acılarını paresinde delirdim Ben seni sensizliğinde sevdim Beni sana getiren o masal yok Bıraktım baharları Güz yapraklarına Hazanımı Hazanının En hazin hüzünlerine bıraktım Çaresizliğin Yanılgım kadar öksüz Yanlızlığın Yanlızlığım kadar garip Ben senin kadar yorgunum Sessizliğe ses veren sevda yolunda |
O Saklıydı İçimde
Gecenin sessizliğinde o saklıydı O börtü böcek O köklü köcek O mağrur bir şey O mazlum bir şey Ama o saklıydı içimde Atamadım gölgesini çavuşum Döğme beni Seninde aynı hummaya tutulduğunu Nerden bilirdim Üç beş nöbetinde Sarı kızın türküsünü söylerken |
O Ve Sen
Seçilmekle başlar herşey Seçen o seçilen sen Ölçülmekle devam eder hikaye Ölçen o ölçülen sen Bir gömlek tasarlanır üstüne Biçen o biçilen sen Bir noktayla biter bir noktayla satırlar Gülen o ezilen sen Sen istesende değişmez keder Uçan o ağlayan sen Bu senin savaşın Senin hayatın bu diyor Yazan o yazılan sen Kader buysa eğer |
O Yer
Bir yere ulaşmak istersin Bir yer ki Güller Dört mevsim açar Ve çiçekler On iki renktir Her zaman Işık oyunları Hakimdir Mutlu yüzlerin Kıvrımlarına Göz yaşları Sevinç belirtisidir Sadece Ve yürekler Mutluluk için Çarpar Durmadan İsteğin O yere Ulaştığında Yeter ki Pişmanlığa Dönüşmesin Bazan |
Oda Ve Adam
Bir oda düşün dört yanı beyaz Bir adam düşün kırgınca biraz Ne oda dolu ne adam yanlız İkisi birden telaşlı bu yaz Adam gidince oda boşaldı Oda doluca adam şaşırdı Adam odada anıyla dolu Oda adamı acıya boğdu Oda adamla bugün anlaştı Adam odaya hiç bulaşmadı |
Olgunlaşacağım
Bittiğinde Meyvası Ölümün Son kadehi Yuvarlayacağım Sonra Kalabalıklar gelecek Denizden Mavi balinaların Sırtında İki şey isteyeceğim Sabunlu hamam taşından Bir musalla taşında Ve bir tellağın Ellerinde Olgunlaşacağım |
Olgunluk Çağı
Mahkeme kapısından girdik biz Olgunluk çağına Demir parmaklıklar arkasında Yirmi sekizinci yılımızı bitirdik Otuz iki metre kareye Gönlümüzü sığdırdık Taşırmadan özgürlüğün içine Sevdamız dı tek lüksümüz Kalemimiz havyar Kağıdımız tek beyazımız Bir de sigaramız vardı İsyanımız dumanıyla saklayan Tam çürük duvardı Bir açık kapı hanemizde Aylara yazdık öfkemizi Camlara çizdik hasretimizi Tavanlarda aradık bulduk ve ısıttık Özgürlük bulutlarını yağması için Ayrılığı içtik pet şişelerden Yıkılmışlığımızı yıkadık Kırık duşlarda Mahkeme kapısından girdik biz Olgunluk çağımıza Nerden çıkacağız kim bilir |
Olmuyor
Yeniden sevemem unutupta seni Seni unutupta Başka bir kızın gözlerine bakamam anlamlı Unutamam birlikte geçirdiğimiz günler Düşlerimden silemem hayalini Sensiz gülemem sen ağlarken Senin olmadığın bir hayatı yaşayamam Sen yaşayan bir ölüyken Olmaz sensiz hiç bir şey Bakmak düşünmek konuşmak dahil hiç bir şey şey olmaz Sensiz yaşayamıyorum işte Kaderime küfrediyorum olmuyoyr İnsanlardan kaçıyorum olmuyor İçiyorum olmuyor Ağlıyorum olmuyor Ne yapsam ne etsem Unutamıyorum seni Ne olur çık git artık dünyamdan Ne olur Kuzguncuk Kuşu Tükendim artık |
On Üçüncü Ay
Denizin altında ki yosmamıydı Gelip geçen Ama delip geçen Gözlerinde ki som altından Işık yanılgısı Aylardan on üçüncü ay Ve yedinci gezegende zaman Sedef kutularda saklanıyor düşler diyarı Işıklar yanılmaya devam ediyor belkide Sırılsıklam ıslanmış İçimdeki dev Korkudan adam Övünür mü bilmiyorum Kehribar sarısı yılanlar geceiktiğinde Yürüyüşe çıkar belki bir aşk Derli toplu bir zaman Hasretini sınadığında umutlar Mavi bir tüle bürünür şehrin ışıkları Ve sabahı bekler Kahverengi kaderli bekçiler gibi Hiç uyumadan Soyundur geceyi Çıplak kalsın siyah İnsanlar olmadan İnsan ki şarkı söyler Cam bardağı dişlediğinde Kurbağalar nefes alırken Gri suların derinliklerinde Kadınlar gibi öpüşür Gündüz geceyle o anda Hiç usanmadan Türkünü söylersen eğer Bir boşluğun içinde Bir yosmaya Bir benzinciye Ve bir pompacıya Pompa yerine parmak Dolaşır bedeninde Hiç utanmadan |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:34 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.