www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Adult eski arşiv (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=376)
-   -   süper fıkralarrrrrrrr... (https://www.cakal.net/showthread.php?t=84770)

Kéan aRs 08-30-2007 03:14 PM

BİR GÖZÜN KÖRMÜŞ



Adamın biri evlenmiş. Her akşam, eli kolu dolu olarak evine gidermiş. Bir gün, her nasılsa, eli boş gitmiş. O güne ka- *- dar, hep kocasının eline bakan karısı, elini boş görünce, yüzüne bakmış ve bir çığlık atmış:

— Aaa! Senin bir gözün körmüş.

Kéan aRs 08-30-2007 03:15 PM

SON ÜMİT
Nasreddin Hoca­ nın çok sevdiği eşeği bir gün kaybolmuş. Hoca, eşeği aramak için, kırlara doğru açılmış. Bir taraftan da bir türkü söyleme­ ğe başlamış.

Böylece dolaşıp dururken bir tanıdığına rastlar.

Tanıdığı:

— Hoca, böyle türkü çağıra çağıra nereye gidiyor­
sun? diye sorar.

Hoca merhum da eşeğini kaybettiğini, onu aramakta olduğunu söyler.



Ahbabı:

— Bu ne iştir Hoca efendi? Benim bildiğim, insan
eşeğini kaybetti mi, feryat eder, ağlar, dövünür. Sen ise
türkü söylüyorsun!

Hoca, ona önündeki tepeyi gösterir.

— Bir ümidim şu dağın ardında kaldı. Eşeğimi ora­
da da bulamazsam, o zaman siz dinleyin bendeki ferya­
dı!

Kéan aRs 08-30-2007 03:15 PM

NİYE KOŞAYLAR?

Cemâl gazetesinden ba­ şını kaldırıp sorar:

— Haa bu uşaklar ne ko-
şaylar böyle?

Temel cevap verir:

Ula bunlar koşicudur,
başbakanlık kupası için ko-
şaylar.
Ha kupayı çime vereceklerdur?
Birinciye.
Öbürkilere bir şey yok midur?
Yoktur.
Öyleyse onlar niye koşaylar?

Kéan aRs 08-30-2007 03:15 PM

YALANCI
Asker, komutanın karşısına çıktı, izin istedi. Komutan se­ bep sordu:

Efendim, karım çocuğu­
muzun çok hasta olduğunu
yazmış da...
Yalan söylüyorsun. Çün­
kü karından gelen mektubu
ben de okudum, hiç öyle bir
şeyden bahsetmiyordu.

Asker selâm verdi, tam kapıdan çıkarken, döndü ve samimiyetle:

— Komutanım, dedi. İkimiz de yalancıyız anlaşılan, çünkü ben evli değilim.

Kéan aRs 08-30-2007 03:15 PM

İLK ATIŞTA VURMAK

Temel ile Dursun evlerinin bahçelerin­de otururken bir tane, bir tane daha derken 21 pare top atılır.

Temel merak eder:

Nedir bu ses-

ler?



— Bugün komşu devlet başkam geldi. Onun için top
atılıyor, der Dursun.

Temel sinirli sinirli başını sallar:

— Şu işe bak! Bizim zamanımızda tek atışta vurur­
lardı...

Kéan aRs 08-30-2007 03:16 PM

DÜNYADA HERŞEY GEÇER
Baba erenler bir gün sokakta gezinirken dehşetli bir yağmura tu­ tulmuş.

Bir ağacın altına sığınarak boş bir arabanın geçmesini beklemiş. Bir saatten fazla beklediği halde oradan hiç bir araba geçmeyince kendi kendine mırıldanmış:

— Bir de şu fani dünyada her şey geçer derler. Şura­ da bir saattir bekliyorum, daha bir araba bile geçmedi.

Kéan aRs 08-30-2007 03:16 PM

ALIŞMAK LAZIM
Gazeteci Halil Lütfi ile Peyami Safa, Bebek'e gidi­ yorlardı.

Tranvay gelince, Peyami Safa öndeki birinci mevki kompartımanına doğru yürürken Halil Lütfi, Peyami Safa'yı arkadaki 2. mevkie doğru çekti. Buraya binece­ ğiz, dedi.

Peyami Safa:



Senin gazeteci kartın yok mu? diye sordu.
Var, dedi Halil Lütfi.
Peki, neden birinci mevkie binmiyelim öyleyse?
Alışmak için.
Bakalım her zaman kartımız olacak mı?

Kéan aRs 08-30-2007 03:16 PM

FARZ EDELİM Kİ...
Temel'in küçük takası, on kişilik tayfasıyla Karade­niz'in engin sularında yol almaktadır. Temel tayfa­ larını yanına çağırır. On­ lara şöyle der:

— Uyy uşaklar, ha purada pi teneke altinumuz olsa idu ne ederduk?

Uşaklar:

— Uyyy paylaşirduk onlari...

Temel öneriyi kabul eder ve altınları paylaştırmaya başlar:

— Uyy... on peş altin bağa, pi altin süze, on peş altın
bağa, pi altin süze...

Tayfalar buna itiraz ederler ve aralarında müthiş bir kavga başlar. Kıyasıya dövüşürler. Neden sonra Rize'ye geldiklerinde durumu mahkemeye intikal ettirirler. Mahkemede yargıç olayı anlattırır. Hem Temel, hem de



tayfaları olduğu gibi olayı anlatırlar. Bunun üzerine yar-

Peki getirin altınları, dediğinde, hepsi bir ağızdan:
Uyy hacim pey, pizum altinumuz falan yok, ola-
cağinu farz edeyduk.

Kéan aRs 08-30-2007 03:16 PM

MAYMUN
Din dersi öğretmeni öğrencile­ re bütün insanların Adem ve Hav­va'dan geldiğini söyledi. Bir öğ­ renci söz aldı:

Bu doğru değil.
Nasıl yani? dedi öğretmen.
— Babam bize maymundan
geldiğimizi söyledi.

— Sevgili çocuğum, dedi öğretmen, sizin özel aile
tarihiniz bizi hiç ilgilendirmiyor.

ŞİŞEYİ EVDE BIRAKMIŞ

Doktor muayenede hastasına sordu:

Sigara içiyor musunuz?
Hasta:
Elbette, dedi. Ve cebinden
sigara paketini çıkararak ikram


etti. Doktor reddetmedi. İkisi de sigaralarını yaktı. Dok­ tor muayeneye devam etti:

İçki içiyor musunuz?
Aahh be doktorcuğum! İçerim, ama ne yazık ki şi­
şeyi evde bıraktım.

Kéan aRs 08-30-2007 03:16 PM

AKŞAM SERİNLİĞİ
Bir grup turist, kendi aralarında konuşuyorlardı. İngiliz hidrojeni patlatacaklarını, Rusla Amerikalı Ay ve Merih'i fethedeceklerini söylüyorlardı. Sıra bizim Temel'e gelince:

— Şu yakında, ha biz da cüneşe ci- deceğuz, dedi.

Böyle bir tasarıdan hiç birisinin haberi yoktu. Hayretle sordular:

Nasıl olur, henüz yıldızların keşfedilmediği bir
evrende, güneşe gidebilmek, olacak şey değil!
Peki o kadar sıcağa nasıl karşı koyabileceksiniz?
Hesabı sıkı yapılmıştır. Akşam serunluğunda ci-
deceğuz da... der bizim Karadenizli.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:44 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.