![]() |
Portakal Orda Kal
dolap kapısı oda kapısı salon kapısı daire kapısı apartman kapısı (aman biraz hava alabildik şükür) bahçe kapısı garaj kapısı araba kapısı iş kapısı (hepsi insan yapısı) bitmedi kumkapı yenikapı topkapı paşakapı çatladıkapı daha var var gümrük kapısı hastane kapısı zindan kapısı (allah vermeye) haa bi’de askerî nizâmiye sıradakiler gelsin bakalım el kapısı devlet kapısı (buralarda da hava alınır genellikle) vee büyük karanlığa açılan ulvî kapı (artık hava mava hak getiree!) bâb-ı âlî’yi de es geçmeyelim (ülke havasını yakından ilgilendirir) nedense birden burnuma portakal kokusu geldi kapalı kapılar arkasında washington deyimini düşünürken hay allah hiç böyle kötü hissetmemiştim portakal yerken (mart '06) Fuat Eriçok |
Post Modern Sone
banyoda yüzüyor başında bone fıttırık çıtırım bir sulu zırtlak ağzında bir şarkı sesi detone sanki diken yutmuş patlamış gırtlak pantol delik deşik bel kol cıbıldak omuzunda dövme dilinde halka küpesi telefon gözler fırıldak sabahları yatar akşama kalka içki arkadaşı sigara dostu her akşam klüpte diskoda barda bilmem nerde nasıl delecek postu biliyor kendi de haberi var da böyle gitmez sonunda kırılır testi yazık ki çaresiz ruhu hovarda (23 ekim ’06) Fuat Eriçok |
Pozisyon
iki zıt parti iktidar çıkarında koalisyon mumla aranıyor misyon no problem emisyon nasılsa millet hesabına adisyon kimseden gelmiyor reaksiyon çok kanallı az saygılı televizyon şeffaflık çok seslilik insan hakları demokrasi kandırmaca dostum illüzyon resmi daire engizisyon politika yüksek tansiyon politikacı iki yüzlü madalyon muhalefet yazlık pansiyon iktidar atraksiyon delege ürünü liderler birer napolyon işlevleri ha babam atmasyon ama giyimleri gezileri nutukları sansasyon ne yazık ki pek zayıf vizyon halkla aralarında seperasyon bu yüzden her on yılda operasyon bilimde eğitimde sürekli erozyon her isteyene üniversite spekülasyon dış işleri ne alemde monşer aile boyu alışveriş gezisinde delegasyon ya iç işleri kompresyon üstüne kompresyon teknoloji zayıf prezisyon ihaleler rüşvet avanta komisyon sağlık nonoşlara epilasyon düşünce hayatı muska tarot meditasyon yönetenler dolgun halk minyon iş adamları dominyon sosyal demokrasi korozyon atatürk düşmanlığı ajitasyon adil düzen promosyon dincilik enfeksiyon feminizm konfeksiyon mimarlık şehircilik dejenerasyon yollarda binlerce azrail kamyon. ormanlar denizler zeugma'lar hızla eliminasyon vurguncuya hortumcuya teşvik otomasyon asgari ücrete zam eşantiyon sporda uyanık başarısı ithal şampiyon avrupadaki yerimiz bakınız eurovizyon peki uydulu telsizli www'lu telekomünikasyon mastürbasyon canım masturbasyon trafiği iyice bozan sinyalizasyon sosyetik yumuşaklarda parisli losyon sokaklarda akıyor kanalizasyon asıl eksiğimiz hem resmi hem kişisel organizasyon velhasıl gerekli olan esaslı bir revizyon artık anlamalıyız ki mantıkta felsefede bilimdedir solüsyon toplumca sevmeyi sevişmeyi hiç bilmesek te porno kitaplar filmler herkes de koleksiyon seks tek istikamet kilitlenmiş direksiyon hani yine ne demek se erkek milletiz ya hepimiz tepeden tırnağa ereksiyon ama lafta ortada yok aksiyon hepimiz bir başka yaratılış harikası ne ka’nüfus o ka’fraksiyon (ekim ‘93) Fuat Eriçok |
Pragmatik
tanıştırdılar çok hoşlandım hızlandı kalbim birden titredi dizim aradığım her şey onda hani moda tabirle ruh ikizim telefon ettim ertesi gün bilgisayar cevap verdi “çıkma teklifi için biri evlenmek için ikiyi fiat almak için üçü tuşlayın sekretere bağlanmak için bekleyin” sekretere bağlandım hoş bir kız yakında evleniyoruz (21 aralık ’06) Fuat Eriçok |
Prangalı Çınarlar Kadar Olamadık
deli esiyor rüzgâr bahar aşkının sarhoşluğunda tozutmuş ağaçlar kapanmaz mesafeleri yel sırtında aşıp sevişiyorlar ayaklarında müebbet prangalar er yönleri her zamankinden sert en dik konumunda kalın gövdeleri onurlu güvenli güçlü ve mert saçıyorlar tohumları bekleyen dişi çiçeklere cömert dişilikleriyse kıpır kıpır titreşmede taze sürgünlerde işvelerde aşka aç gelecek her tohuma açık kıvranmalarda ki tek tek rahman ve rahim parlak yeşil ve titrek tepeden tırnağa istek kökleri kılsa da sabit dallar uzuyor sarılıyor savruluyor şiddetle içgüdülerinin itkisiyle pür ümit özsuları fışkıracakmışçasına uçlarından doğa fısıldamakta rüzgârda dillenen sesiyle git bekliyor çiçekler seni haydi git git deli esmede bahar rüzgârı delirtmede prangalı âşıkları ve kahrederek ayaklarına rağmen aşamayıp mesafeleri aşkı uzaktan sanal yaşayanları deli ki rüzgâr ne deli bir eli ağaçlara aşk iksiri sunarken kulağıma uzak bir şarkı taşıyor öbür eli fikrimden ******* yatabilmirem bu fikri başımdan atabilmirem ayrılık ayrılık aman ayrılık her bir dertten olar yaman ayrılık düşünüyorum da sevgili felis sen ankara’larda dişi çiçekler gibi pırnakıl his ben buralarda hapis oysa rüzgâr müsait ve bahar her ne kadar sanal manal bir masal çerçevesinde başlasa da filiz vermiş bir aşkımız da var ve biz sözde akıllı yetenekli hareketli ve sözde donatılı bilgiyle becerikli insanlar şu toprağa prangalı çınarlar kadar olamadık ne sen gelebildin bana tüm güzelliklerini kuşanıp dişi sevecen müşfik ve sevgiye aç ne ben sana ki hepsine o güzelliklerin ekmek kadar su kadar hava kadar ve hatta daha mahkûm ve daha muhtaç (mayıs ’06) Fuat Eriçok |
Prometheus
güneşten ateşi çaldı uyanık şimdi acilde yatıyor birinci derece yanık (aralık ‘03) Fuat Eriçok |
Pyrrhus
hep anlattılar ki hocalarımız parlak zaferlerle doluymuş tarihimiz dünyaya bedelmiş bir türk ordumuz kahredici muzaffer devlet adamlarımız ulu büyük mü büyük öyleyse nedir belimi büken bu yük? balkanlar bizimmiş kuzey afrika mısır kerkük musul peki bütün bunlar nasıl gitti elimizden usul usul? viyana kapılarına dayanmışız avucumuzdaymış oniki adalar iyi de anlayamıyorum bir türlü hangi muhteşem zaferlerle kaybedildi bunlar? çocuklarımıza torunlarımıza da anlatılacak aynı hikayeler hocalarımızın anlatacağı benzer yaveler siyasîler hamasetle mısır’ı fethedecek bizans’ı kahredecek hunlar çinlileri dövecek ardından malazgirt sonra mercidabık ridaniye peki niye niye görünen o ki nerdeyse kıbrıs ab’ye hediye askerlerin siyasilerin tarihçilerin anlattığı kutladığı bunca muhteşem zafer bunca parlak başarı bunca masraf bunca sefer bunca şehit ne diye? kafama zerkedilen mağrur ve zengin dünyayı titreten büyük bir imparatorluk gördüğümse bilime ve gelişmeye sırtını dönmüş halktan kopuk ve uzak dini afyon eğitimi tuzak küçük ve dar bir aile çevresi ile onların kemik yalayıcıları arasında sadece yağma ve talan ya ben yanlış görüyorum ya bütün anlatılar yalan (12 aralık ’06) Fuat Eriçok |
Q X W kullanmadan yazılmış şiir
çıkmıştık açık alınla on yılda her savaştan ne on yıllar geçti medet umduk kurttan kuştan icazet dilendik bush’dan o yılların utkusu heyecanı yavaşladı gerilemeye başladı sıkıldık çatık kaştan utandık çocuk gözlerindeki hüzünlü yaştan sırtımız yerden kalkmadı tuşdan bir daha gelir misin atam ne olur bir daha tutar mısın mahçup çekingen ellerimizden? muhtacız ki o kadar olur yeni baştan parsel parsel satılıp devrolmadan paylaşılmadan vatan bir daha dolan ne olur samsun’undan sıvas’ından ve bir daha çekip çıkar bizi bu çok yakın çukurdan titreyerek yaklaştığımız soğuk duştan (3 nisan ’07) Fuat Eriçok |
Riiş
artık ters yazacağım şiirlerimi çünkü ne söylesem ters anlaşılıyor belki de ödüllü şairlerin anlaşılmaz yazmalarının nedeni budur karanlık kafalı kültür müdürünü anlattığım her nü -sanırım ürkütücü adından ötürü- ahlaka mugayır muamelesi gördü bastıramadığım cinselliğimden söz edildi yok aşk şiiri yazmışım yok seksenimde azmışım bastırılmış beyinlerde ödem belirdi üstelik çok mutlu olurdum aslında seksenlerimde de böyle düşünebilsem yazabilsem inadına ve inşallah azabilsem cinsellik aşk kadın faslında “? zınısım adnıkraf ninekilhet” yazmıştı bir zamanlar cumhuriyet kara üzerine yeşil arabik neler oluyor bu ülkede dostlar neden bu denli ters dönmeye meraklı bu millet? ne trajikomik vallahi bence kuş gribinden de kongo kenesinden de tehlikeli bu illet bu tiplere göre şiir sayılmazmış bunlar ters yazayım ben de öyle okusunlar “relkecmürö musuko” “relkecöb nayamlo imsi” “ub riiş zınığacayalna nizis” “ubat ev kılnarak zig” “amuk eciyi ızınışab nümög” “amuko! mada eb ım alroz” nasıl hoşunuza gitti mi bu? üstelik asıl özlediğiniz geçmişten yolunu beklediğiniz bundan bin beter hiç kolay değil tabii okumak “riiş” i eee çin işi japon işi arap işi anlıyabiliyor musunuz “isimsiz” tosunlar? size bu kadar ders yeter sevdiğim dostlar okusun atamın hediyesi latin harfleri ile soldan sağa düz ovada öne yürümek varken geri geri neden çıkalım ki dağa? doğru göremezsin yolunu düşer taşlar kopar başlar “dağ başını duman almış..” “yürüyelim arkadaşlar” ileriye aydınlığa özgürlüğe ki akmasın yaşlar yol budur tarikata ne gerek var? ötsün dursun karanlıkta uğursuz baykuşlar onlar ki asırlardır aynı vaveylâ ile çığırıp durdular ve her seferinde kendi kanlarında boğuldular sakın çekinmeyin sayılarından bu ahmaklar her zaman çoğuldular (23 temmuz ’06) |
Rüşvet
zahmetsiz ziynet mânâsız minnet toplumsal töhmet naylon namus şirazesiz şike alan ahmet veren vahdet rezilliğin rüsvanın resmi ruhu... rüyalarda reha ruhuna rahmet (23 mayıs ’07) Fuat Eriçok |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:38 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.