![]() |
LİSTE
Adamın birini kuduz kö pek ısırmış. Ama adam çok vurdumduymaz olduğu için, bugün iğne olurum, yarın iğ ne olurum derken iş işten geçmiş. Doktora başvurup da kuduz olduğu gerçeğini anlayınca hemen bir kağıt kalem isteyip uzun uzun bir şeyler karalamaya başlamış. Doktor uzun süre beklemiş, bir ara dayanamayıp hayretle sormuş." Vasiyetnameniz bu kadar uzun mu? Vasiyetname hazırladığımı söyleyen kim doktor? Ben ısıracağım siyasilerin listesini yapıyorum! demiş. |
İPE UN SERMEK
Nasreddin Hoca, münasebetsiz kom şusunun hemen her gün olur olmaz şeyler istemesinden bıkmış. Komşu bir gün çamaşır ipi isteyince: Veremem, demiş. İpe un serdim. Aman Hoca, ipe un serilir mi? Adamın vermeye niyeti olmazsa ipe un serer... |
AYNI YERDE
Temel uzun zamandır gör mediği arkadaşı Cemal'le İstanbul'da karşılaşır: Uşak nasilsun pakayum? İyiyum... Çocuklarun nasuldur? Onlar da çok iyidur... — Ha karin nasuldur? Temel böyle sorunca Cemal'in birden yüzü deği şir... Temel arkadaşının karısının geçen yıl öldüğünü ha tırlayıp hemen şöyle der: — Yani aynı mezarda mi yatayii? |
ARHAVİLİ
Gün: 12 Ekim 1492... Kristof Kolomb, batı yönüne giderek Hindistan'ı bulacağına inanıyor ya! Gitmiş, git miş... Amerika sahillerine yanaşmış... Sabah hava yeni aydınlanıyor. Kolomb, "Santa Maria" gemisinde büyük üniformasını giymiş. Zabitler ve tayfalar güverteye sıra lanmış... Kıyıda da Kızılderililer sıralanmış. Başlarında Koca Reis var. Gemi yaklaşmış, yaklaşmış... Ses mesafesine girmiş... Bu sırada gemidekilerden biri iki elini ağzına yanaş- tırıp bağırıyor: "Ha orada bir Rize'li var midur?" Kızılderili saflarından da birisi bağırmış: "Ha Rize'li yoktur, ama Arhavi'li vardır daa..." |
DESENE OCAĞIM SÖNDÜ
Gurbette çalışan iki Karade nizliden biri izinden dönmüş, hemşerisine memleketten haber ler veriyordu: — Memlekette kar yağdı, kurtlar çakallar köye kadar indi, dedi. Bunun üzerine arkadaşı: Bir zarar verdiler mi? Sizin çilli horozu çakal kaptı. Peçi Karabaş nerede imuş? Eşek Karabaşa tekme atarak öldirmuş. Eşek değirmenda değul miydu? Değirmenden babanın tabutunu cetirmişdu. Uy, babam öldi mu? Öldü ya. Ananın ölümüne dayanamadu da.. Ah anam ah! O da mu öldi? Eviniz yanarken kurtaramaduk. -Uyy desene ocağum söndü... |
ÇENESİ DÜŞÜK
Fikret ilk karnesini almıştı. Notları çok iyiydi, fakat bir not düşülmüştü: — Çok konuşuyor. Babası karneyi imzaladı ve ekledi: — Siz bir de annesini görseniz. Aynı Karadenizli birkaç gün sonra bir bakkala gitti. "Bana bir mim verin..." dedi. Bakkal anlayamadı, birkaç kez tekrar ettirdi, sonra eliyle göstermesini istedi. Karadenizlinin işaretine ba kınca: Yooo, o mim değil mumdur, dedi. Olsun, mim demek, dayak yemekten iyidir, dedi Karadenizli. |
DAYAK YEMEKTEN IYI
Karadenizli vapur acentasına gitti: — Biz vapuru kaçirduk, başka vapur bulur misunuz?, dedi. Kaç kişisiniz? Yediyuz. Acenta yetkilisi bu kadar müş teriyi kaçırmamak için hemen yeni bir vapur istedi. Vapur geldiğinde Karadenizli ve arkadaşları rıhtımda toplanmışlardı. Ama nedense fazla kalabalık değillerdi. Görevli sordu: Hani yedi yüz kişiydiniz? Doğridur, işte pir, içi, üç, dört, beş, altı, yedu. Toplam yediyuz da..., dedi Karadenizli. Kafası attı acenta yetkilisinin. Karadenizliyi bir gü zel dövdü ve: — Eğer, bir daha (i) yerine (u) dersen; canına oku rum... dedi. |
HESAP
İki sarhoş kıyasıya kavga etmiş, birbirlerinin kafasını gözünü yarmışlardı. Polis kavgacı sar hoşları hastahaneye getirdi. Doktor, yaralarını pansuman yapmak için hemşireye seslendi: — Hemşire hanım, alkol getirin çabuk!.. Sarhoş: — Alkol istemem artık... Hesap getirin!., diye bağırdı. |
HADDİNİ BİLMEK
Genç bir Amerikalı kız, Beethoven'in yaşadığı evi zi yaret etmiş, bu büyük sanatkârın piyanosu başına geçe rek onun "mehtap Sonatı"m gururla çalmaya başlamış tı. Bitirdikten sonra, kendisine sert gözlerle bakan bek çiye: Tahmin ederim, çok sayıda büyük insan burayı ziyaret etmiştir, dedi. Evet, dedi bekçi. Ünlü müzisyen Pederewski, ge çen hafta burada idi. Kız sordu: Ve Beethoven'in piyanosunda çaldı değil mi? Hayır çalmadı, cevabını verdi yaşlı bekçi ve söz lerine şu cümleyi ekledi: Çünkü kendisini Beethoven'in piyanosunda çal maya lâyık görmedi. |
CİNSİNE GÖRE
Belediye otobüslerinin ne kadar kalabalık olduğu malûm. İşte böy le bir otobüste yolculuk eden Temel'in aya ğına iri yarı bir adam basar... Nasırı acıyan Temel, adamın yanına yaklaşır ve sorar: — Ula uşak, sen nerelisun? Adam, Temel'e bakar, nereli olduğunu söyler ve ar dından sorar: Niye sordun? Hiç, bu cins ayular hangi memlekette yetişur diye merak ettum daa... der Temel. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:08 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.