![]() |
Rengini gülden almış, açılır gonca olur
Yaprağı tülden ince, pembe, hem beyaz olur Gün vururken parıldar, ay vurur ayaz olur Açılan semalara, Hakka duadır eller Sesi gönülden alan, söyleyen diller olur Kelamile tüm dertler, hep var iken yok olur Tatlı söz acı aşa, ağu iken bal olur Seslenen içli içli, Rabbe sedadır eller Gam-ı dertten kurtaran, latif bir esam olur Gönülü dilşad eden, bir şule leyal olur Dermansız derde ilaç, ruhlara Lokman olur |
Titrek bir damladır aksi sevincin
Yüzünün sararmış yapraklarında Ne zaman kederden taşarsa için Şarkılar taşırsın dudaklarında. İşlerken hülyama sesten örgüler Bir çini vazodan dökülen güller Gibi hülyada fecirler güler Buruşmuş bir çiçek parmaklarında. Gözlerin kararan yollarda üzgün, Ve bir zambak kadar beyazdı yüzün; Süzülüp akasya dallarından gün Erir damla damla ayaklarında. Sesin perde perde genişledikçe Solan gözlerinden yağarken gece Sürür eteğini silik ve ince Bir göl |
Dün gece lambaların kör ışığı içinde
-Herkes ömründe bir kez olsun o yoldan geçer Bir sokağa düştüm ki her köşede bir gölge, Her pencerede bir baş, her kapıda bir fener. Onların iki yana dizili yüzlerinde Kalmamış gibiydi bir damla ışıktan eser Ve körler gibi, sanki elleriyle derinde Yitmiş hayallerini arıyorlardı yer yer. Balkonundan sarkarak biri: 'Yavrum, diyordu Hatırlamaz olmuşsun artık eski karını; Göğsümde geçirdiğin sevda akşamlarını.' Biri memelerini gösterip gülüyordu: |
Sönmüş saçlarında son damla ışık,
Bir düşün içinde gibi her akşam -Ve yüzleri duman kadar dağınık Geçer bu sokaktan binlerce adam. Umut gözlerinde ölü bir bakış, Çığlık bir bükülüş dudaklarında; Bulamadıkları nedir ki, yaz kış Dolaşırlar şehrin sokaklarında? Sanki yalvaran bir duadır onlar, Belki tanrılara açık vesvese, Bir nehir. Bu nehir her akşam akar Derinden ruhları çağıran sese |
Ölmüş o, ayrı düşmüş sürüden,
ayakları dışarda örtüden. Ölmüş herkes gibi ölen insan, Yalnız ayaklar kalmış yaşayan. Ardından ölüme düşen başın İki kardeş bakakalmış şaşkın. Der ki, bu ayakları görenler, Başım değilmiş düşünen meğer. Ayaklarım, az gide uz gide, Ayaklarım, ümitler peşinde! Yolcu ölmüş; işte ayaklar hür! Yolcu ölmüş; ayaklar düşünür... |
O gün bu gün size özendim
Her yerde; hava, toprak, deniz. Bir serüvendi; gökteyseniz Çıktım, yok, yerdeyseniz indim. İlkin, size içkiyi tattırdım: Ömür boyunca sarhoşsunuz; Ne açsınız artık ne susuz. Sizsiz ben de susuz kalırdım. Size geceyi de öğrettim Onda düşlerle çoğaldınız; Yaşantıda yorgun ve yalnız Değilsiniz; sizi ürettim. Biterdi belki bir uykuyla Herşey ve tadından ötürü. Gördünüz ki bundan ileri Bir şey var çağıran tutkuyla. Çağırdım, çağırdım, çağırdım |
Elmaslar dolu koynumda / sakladığım sıkı sıkıya bastırıp tenime
Bir çocuğun ürkek bakışlarını almışım ödünç Kıskandıracak kadar özgür ürkekliğim/ işte ellerimde Kan damlıyor Tuzlu bir su içiyorum içime çeke çeke Elmaslarım tenimde/ elmaslarım çalınmasın alın özgürlüğümü de Kıpkızıl bir ırmak değdikçe gözbebeklerine / kızaran Ve alevden derya/ baktıkça gözlerinde yanan Kırabilir misin tel örgülerini ruhumun Dokunabilir misin çırpınan kanatsız kuşlara Hadi anlat! Anlatabilir mi |
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar. Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden, Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen! Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi, Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi; Güneşin batmasına yakın saatlerde Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede. Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede; Bahçende akasyalar açardı ba |
En güzel müzik nedir
Bilir misiniz Cik cik cik.. öten kuşlar mı Yanık yanık türküler Islık çalan ilkbahar mı Kemanın naleleri Bülbülün figan edişi nağmesi içli şarkılar mı Şu kulağa çalınan Füsunkar ney sesi Kaval çalan çoban mı Dinler misiniz Bahçemizde çocuklar Top oynayıp ip atlar Kaydıraktan kayarken Bazen düşüp ağlarlar İşte en güzel müzik Yavruların sesidir Bunu herkes işitir Değerini yalnız anneler bilir |
Sağ çıkıp günlük savaştan
Evin yolunu tutmuşum Yemek yedik, çocuklarım uyudu İniyor üstüme yavaştan Allah’ın bembeyaz bulutu Kederlerimi unutmuşum. Hayatta olduğuma Seviniyorum şimdi Kavuştum çoluk çocuğuma Koltuğuma uzandım, rahatım Kahvem içime sindi Başladı gecelik saltanatım. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:05 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.