![]() |
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla :
"300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor" der. Alparslan hiç önemsemeyerek söyle der : "Biz de onlara yaklaşıyoruz.” |
Balıkçı oltasını atıp küçük bir balık yakaladı. Tam sepete atacakken balık:
-Sevgili balıkçı; ben henüz çok küçüğüm. Ancak bir lokma olurum sana. Beni bırak da büyüyeyim. Ertesi yıl gel, al beni. Bütün ailen doyacaktır benimle, dedi. Balıkçı : - Sevgili balık; doğru diyorsun da, kabul edemem bunu. Çünkü "peşin tokat veresiye helvadan iyidir" demişler |
Dallas'daki NASA uzay ussunde, us komutani, George ve Bob adindaki astronotlari yanina cagirip, ertesi gun cikacaklari Mars yolculugu hakkinda son talimatlari verir ve bu zor yolculugun oncesinde uyumak uzere evlerine gitmelerini soyler. Her iki astronot da, talimata uyup evlerine giderler. George tam uyumak uzereyken telefon gelir. Arayan Bob'dur.
"Alo, George. Ben Bob. Uyudun mu?" "Henuz degil." "Ben cok heyecanliyim. Uyku tutmadi. Sana da uyarsa, benimle birlikte icmeye ne dersin? Uzun sure icki icemiyecegiz..." "Ok." Bir saat sonra George ve Bob bulusurlar, bir bara girip icki soylerler. Barmen tam ickiyi verirken ikisine de dikkatlice bakar. "Hey men. Sizi tanidim. Yarin Mars'a gidecek astronotlarsiniz. Size icki verdigim ortaya cikarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben. Kusura bakmayin." George ve Bob barmenle tartismalarina ragmen o barda icki icemezler. Baska barlarda sanslarini denerler; ama TV programlarini surekli izleyen barmenler onlari her seferinde tanirlar ve icki vermeyi reddederler. Marketlerde kapalidir. Tam eve donmeye karar verdiklerinde Bob'un aklina bir fikir gelir. "Yahu George'cugum. Bizim uzay roketine koyduklari yakitin kokusunu hatirliyor musun. Ayni viski gibiydi. Istiyorsan ondan icelim." Birlikte uzay ussune girerler. Kontrol etmek bahanesiyle yakit tankinin yanina gelirler. Kimse suphelenmez. Onlara guvenmeyip te kime guveneceklerdir ki zaten. Ertesi sabah fuzeye binecek olanlar onlardir. George ve Bob yakit tankindan aldiklari yakittan birer kadeh icerler; sonra da evlerine giderler. George tam uyumak uzereyken telefon calar. Arayan yine Bob'dur. "Alo George. Yine ben. Rahatsiz ettim ama kusura bakma. Sana birsey sormak istiyorum. Karnin agriyor mu?" "Evet Bob. Hem de cok." "Peki. O zaman sakin gaz çıkarayım deme. Ben seni TOKYO'dan ariyorum..." |
Anne ve babası ile uzun bir tartışmadan sonra bıyıkları yeni terleyen delikanlı, bavulunu toplamış..
"Sakın beni durdurmaya kalkmayın.. Ben heyecan istiyorum, Aşk istiyorum.. Coşku istiyorum.. Bol para, güzel kızlar istiyorum.. Bu evde bunların hiçbiri mümkün değil.." Sonra kapıya doğru yürümüş.. "Dur" diye bağırmış, babası arkasından.. "Size söylemiştim, beni durdurmaya teşebbüs etmeyin diye geriye bağırmış delikanlı.." "Dur" diye yeniden bağırmış babası, oğlu bahçe kapısından çıkarken.. "Dur... Beni bekle.." |
Adamın biri çok kuvvetli öksürüyormuş, doktora gitmiş derdini anlatmış. Doktor adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vermiş ve demiş ki:
Bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve bitince kontrole gel. Adam bir hafta sonra geldiğinde doktor öksürüğün geçip geçmedigini sormuş. Adam cevap vermiş: Cesaret edip öksüremiyorum doktor bey!. |
HALE ile JALE adında iki dönme Antalyanın Konyaaltı sahilinde bir müşterinin arabasına biner.giderken yolda HALE uyuya kalır .ilerde polislerin kimlik sorduğunu gören araç sahibi HALE ile JALE ye arabadan inmelerini söyler...uyuyan HALE ye JALE seslenerek 'HALECİĞİM uyanırmısın?'der... HALE den ses çıkmaz.tekrar seslenerek 'HALECİĞİM uyannırmısın polisler yolda çevirme yapıyor,iniceğiz.'der HALE den yine ses çkmayınca JALE HALE yi dürterek yüksek bir sesle 'HASAN ABİİİİ!!!'HASAN ABİİİ!!! KALKK.KALKK.KALKK.... der
|
Bir yaz akşamı ılık bir meltem iyot,kokusu denizin üstünden ruzgarla havada uçuşan.
Kumral saçlarını savurup ruzgara,kumsalda tek başına oturan incecik narin yapılı,bir kız sanki biraz sert esse ruzgar uçacak ,bulut olacak gökyüzüne.Yavaşça kaldırıp başını bana baktı gözyaşı dolu gözleriyle, ne olur ağlama demek geldi içimden.. Yapamadım, zaten hiç bir zaman dinlemedimki içimin sesini,ben hep bu yüzden kaybettim ya. Biraz ilerledim kumsalda gözümün önündeydi gözleri,arkama baktım kaybolmuştu boşlukta sanki tutamayıp kendimi az önce bıraktığım yöne doğruldum..Bir sandalın arkasından hıçkırık sesiyle karışık ağlamalı bir uğultu geliyordu.Yanaştım yanına,Sessizce biraz ürkerek belkide ....Neyiniz var sizin.? ....Cevap vermedi.Hala ağlıyordu.sadece kaldırıp başını bana baktı. ....Ne olur ağlama artık yeter.! ....Hafifçe gülümsedi,sende kimsin? ben mi? şey..boş ver beni dedim. .. .Hıçkırıkla karışık anlatmaya çalıştıı ....Bu gün benim doğum günüm ve kimse hatırlamadı beni, ....Ben unutulacak kadar daha büyümedimki,on dokuz yaşıma bastım bu gün. ....Bütün gün bekledim, belki biri gelir yanıma diye kimse gelmedi!!! ....Hala ağlıyordu, içimden sarılmak geldi,sanki anlamıştı başını omzuma yasladı.,, ....Sustuk dakikalarca,hiç konuşmadık, ....Benim gitmem lazım dedi,sessizce .... ....Tamam dedim ve yürüdük evine kadar kapısında,içeri girerken !!!! ....İçinden gelen sesi dinlediğin için sağol dedi!!!! ....kapattı kapıyı. ....Sabahın ilk ışıklarıydı beklemeye başladım kapısının önünde,saatler geçti hiç ses seda yok.Kararlıydım,gece yarısı hatta günlerde geçse beklicektim,akşama doğru bir kadın ince cılız korkak bir sesle, ... evladım ne bekliyorsun saatlerdir orda, ....okadar benziyorduki ona ....sizin kızınız var mı?. ....kadın duraksadı gözlerinde bir telaş,.. ....içeri gel,,,, ....kapı açıldı,tekerlekli sandayede oturan kadın sanki o idi. ....ben şey akşam,,doğum günüymüş,,ağlıyordu,,ne söyliceğimi bilemeden,,resimlere daldı gözlerim.. ....Heryerde onun resimleri vardı.. ....Anlamsızca bana bakan, yaşlı kadına işte bu bir şey sormak için geldim.. ....Kadın gülümsedi sence biraz geç kalmadınmı???? ....Nasıl yani dedim,, ....Daha onaltı yaşındaydı sen onu bırakıp gittiğinde. ....Ve aynı geceydi,sahilde kendisini karanlık sulara bırakıp intihar etiğinde.. ....Yıllar geçti,,ACI DOLU YILLAR , ....Şimdi tekrar soruyorum sana biraz geçkalmadın mı?. ....İçinin sesini dinlemeye....!!!!!!!!!!!!!!!!!! ....Onun ömrü KELEBEĞİN ÖMRÜ kadar kısa oldu....!!!!!!!!!!!!!! |
İki yaşlı hanım otobüste konuşuyorlardı. Biri sordu:
- Sahi kardeş, kaç yaşındasın sen? - Biliyorsun işte, otuz. Peki sen kaç yaşındasın? - Ben de yirmi yedi. Sonra ikisi de yanlarında ayakta duran ve konuşmalarına kulak misafiri olan genç kıza sordular: - Kızım sen kaç yaşındasın? - Sizin hesaba göre daha doğmadım ben! |
Dostlarinin baskisina dayanamayan Baba Erenler, camiye gitmis hocanin vaazini dinliyordu. Hoca ickinin kotulugunu anlatmak icinaklina ne geliyosa soyluyomus. Bi ara soyle dedi;
-Bir essegin onune bi kova su bi kova sarap koysan hangisini icer ? Elbette suyu icer. Peki essek neden sarabi icmez ? Bektasi dayanamayip seslendi: - Neden olcak essekliginden... |
Dört ayda beşinci işini değiştiren adam son girdiği şirkette depo görevlisi olarak işe başlar. İlk haftanın sonunda yükleme yapılırken adam kullandığı yükleyicinin kontrolünü yitirerek bazı malların zarar görmesine neden olmur. Bunu gören depo sahibi yanına gelerek adama, zararın tazmin edilmesi için zarar karşılanana kadar maaşının %10'unun kesileceğini söyler. Adam bunu duyunca gülmeye başlar. Patron şaşırır, adam sorar: "Ne kadar sürer bu zararı karşılamam sizce?" "Yaklaşık 8 ay sonunda zararı kapamış olursun." "Çok güzel. Nihayet sürekli ve güvenli bir iş bulabildim!"
|
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:52 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.