www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Ömer Dalman (https://www.cakal.net/showthread.php?t=144915)

GooD aNd EvıL 04-29-2009 09:10 AM

Artık Zamanla Dostuz

Çok sade,
modern,
bir o kadar da her detayıyla ince hesaplanmış
estetik düzeyi yüksek içmekanlar...

herbirinin bir duvarı geniş pencerelerle
cepheye bakan büyükçe odalar,
salona yakın konforda bir mutfak,
derya gibi, ruhları genişleten bir salon...
15. katta oldukça lüks bir ev...

insana verdiği huzur
özellikle –anlayan insana- verdiği huzur
dünya üzerindeki hiçbir ölçü birimiyle tartılamaz.
genel bir de müzik sistemi var
isteğe göre programlanan...
ben oradayken fonda hep
doğa seslerinden esinlenilmiş
ambient tınıları uçuşuyordu
ruhumun çeşitli yerlerine dokuna dokuna...

Her odanın
özellikle girişinden algılanabilen
hakim bir duvarında
büyükçe, sade tasarımlı ve kolay algılanan
birer saat...
fazla süse kaçılmamış;
sadece parlak metal ve cam yüzeyler
ve...
ve sadece “zaman”...
zaman, her odayı pençeleri arasına almış.

zaten bence de neden sadece
mutfakta ve salonda saat olsun ki? !
zaman hep akmıyor mu?
her seviştiğimizde
her uykuya daldığımızda
her duş alışımızda
yemek yaptığımızda
ardı ardına filmler seyrettiğimizde
antreye paltomuzu her astığımızda
ve ayakkablarımızı ayaklarımızdan çıkartıp
ayakkabı dolabına her koyduğumuzda
zaman bizi arkamızdan sinsice takip edip
bizden saniye saniye, dakika dakika
bazen saat saat, gün gün bir şeyler eksiltmiyor mu? ..

hoşuma gitti bu modern evin her mekanında karşıma çıkan
o büyük büyük, modern saatler.
güzel tasarımlarıyla ve asıldıkları duvarlarla olan ilişkileriyle
aslında bana zamanı umutluca, nazikçe söylüyorlar.
zamanın o hızla akışındaki coşkuyu,
hayatın koşuşturmasını,
gizemi,
kozmozdan bize verilmiş
bir anlamda bizi sınayan
sınırlayan o hediyeyi
dünyanın yaşlılığının, olgunluğunun hoşnutluğunu
yaşanmışlıkların tatlarını
ve hep daha olgun bir ruha yaklaşmanın
o gizemli gerisayımını ne kadar çok sevdiğimi
o, her mekanı saatlerle dolu
bana her tarafımdan zamanı hatırlatan
uyanık kalmamı sağlayan modern eve girdiğimde
bir kez daha açık gönülle hatırladım.

zamanın kendisi oldum
ben ona sarıldım, onu sevdim
o da beni takip etti.
beni en sonuna götürdü
herkesten uzakta
sessiz...
bana zamanın oyunlarını anlattı
zaman, sadece görevine sadık bir varlıktı.
sadece dost olmak istiyordu
kendisinin bile aslında çok önemli olmadığını anlatmak bir de...

zamanı artık seviyorum.
onunla da sorunum kalmadı.
artık dostuz.

darısı dünyanın başına...

GooD aNd EvıL 04-29-2009 09:10 AM

Asfalt Kıyması

İşimden dönüyorum.
evime giden, 4 Levent'in o dümdüz
çam ağaçlarıyla çevrelenmiş caddesinde yürüyorum.
Çok da yorgun değilim.
İşimi çok seviyorum kimilerinin tersine
belki ondan bezgin değilim.
Lanet okumadan geçmiş bir başka gün...

ancak o sakin caddede
vızır-vızır dibimden geçen
hız sınırı tanımayan o imansızlar! ..
etrafta ne bir görevli, ne bir kamera...
hani kıymamı çıkartsa bir tanesi
yok hesap soracak kimse! ..

Şansa mı yaşıyoruz sokaklarda?
ya önlerine bir çocuk çıkıverse top peşinde? ..

Masum, üretken ve inançlı günümün sonunda
evimin kapısına varmadan
şu kısa yoldaki yürüyüşümde
bütün Trafik İmansızlarına binlerce kere lanet olsun!

Çarpışın birgün karşılıklı
sizin kıymanız çıksın asfalta da
belki o zaman anlarsınız!
Kilosu 5 para etmeyecek olan kıymalarınız! ..

GooD aNd EvıL 04-29-2009 09:10 AM

Asil bayan

Plazalara giden o Servis Otobüsündeki
çekilmez, Asil bayan!
sana söylüyorum:

İki makyaj yaptın
kılığınla trendi yakaladın
saçını modern şekil yaptın diye
dilini, başını Batı’ya çevirdin diye
pek mi göğe yükseldin de
yolda giderken “Türk İşi” şarkılar çaldığında şoför
isyan ediyorsun ve
o sesini, kimliğine ters
o çirkin, yaratıksal sertliğe çevirip
”Aayyy! Müziği değiştirir misiniz lütfen.” diye
şoförü uyarıyorsun? !

Plazalara giden o Servis Otobüslerindeki
çekilmez, Asil bayan!

sen de bizimle aynı toprağa basmıyor musun? !
trendy ayakkablarının altları
aynı tozlarla kirlenmiyor mu yoksa?
Anan, baban
ya da olmadı deden, anneannen
o ağıtlarla, türkülerle haykırmadılar mı dağlara
hüzünlerini, sevinçlerini? ..

sen neredensin, kimlerdensin?
aynı havayı solumuyor musun?
kimi beğenmiyorsun
nerede yaşıyorsun?
ya da
nerede yaşamak istiyorsun?

o zaman
hala buralarda niye oyalanıyorsun
Plazalara giden o Servis Otobüsündeki
çekilmez, Asil bayan! ?

GooD aNd EvıL 04-29-2009 09:10 AM

Asil, Pürüzsüz Aryalarla

Hep de gitmiyor böyle be kardeşim!
olmuyor! vazgeç...
yeme ne beni, ne kendini
olmuyor
biraz rahatla
kasma kendini
doğal ol!

Hep bu asil, hep bu nitelikli,
ölçüler içinde gayet düzenli, disiplinli,
arya usulü gölgesiz, pürüzsüz
çakılsız, taşsız yollarda giderek,
hatta granit kaplamalar üzerinde
adım sesleri de olmadan söylenen şarkılarla nereye kadar? ..

parlak, engelsiz yolunda arkana yaslanmış
asil ses tonlarıyla kulaklarını yıkayıp,
etrafı keyifle seyrederken;
yolkenarındaki çamurlardaki o ahşap
derme-çatma kulübedeki
dişlerinin dörtte üçü çürümüş yaşlı
hala sana bakıp, gülümsüyor
ve kibarca selamlıyor.
onu görmeyecek misin? !

o senin dinleyip, keyiflendiğin müzik
senin doymuş kulaklarına güzel,
o yaşlı onu duymuyor bile ruhunda!
ona nasıl anlatacaksın? !

olmuyor be kardeşim
olmuyor!
yeme ne beni, ne kendini
vazgeç arada
arkana yaslan
kasma kendini, doğal ol!

biraz çık asil-havalı yolundan
ve o yaşlıyla otur, bir çay iç,
lafla...

yalnızca sana güzel olan
asil, pürüzsüz
arya usulü şarkılarla nereye kadar? ..

GooD aNd EvıL 04-29-2009 09:10 AM

Aşabilmekle Mümkün

En büyük sapkınlığını
kendinden geçmişçesine yaparken,
çok daha üstten
çok daha bilge tarafın
'bunu yapmasan da olur' diye
sana çağrıda bulunabiliyorsa...

veya çok arınmış,
herşeyin ötesine geçmiş bilge halindeyken
en şeytani tarafın
seni aynı anda
en büyük sapkınlıklarına davet edebiliyorsa
hiçbir halinden endişelenmene gerek yok.

Çünkü böylesi uç hallerin
birarada barınabilmesi
ancak hepsini aşabilmekle mümkündür.

GooD aNd EvıL 04-29-2009 09:10 AM

Aşırı Güzelleşmişsin

Sana asılmak
amaçlıca iltifat etmek
gözüne girmek için gözlerinin içine bakmak ne haddime! ?
sadece doğruya doğru;
aşırı güzelleşmişsin! ..

Sana yaranmak
plaza asansörlerinde seni takibe almak
plaza ***leri gibi sonra
yüzümde yalancı gülücüklerle
iltifatlarda bulunmak,
görüşelim canım demek ne haddime! ?

benden böyle plaza yamukları bekleme!
sadece doğruya doğru;
kendini, değerini bil lütfen,
aşırı güzelleşmişsin! ..

Söylerim doğrularımı
yaparım motivasyonumu hak edene,
basar giderim; işim zaten başımdan aşkın güzelim.
sana yaranmak
belki bir şeyler çıkar diye yalandan yalandan
plaza ***leri gibi yüzüne gülmek ne haddime! ?

sadece doğruya doğru;
aşırı güzelleşmişsin! ..

GooD aNd EvıL 04-29-2009 09:10 AM

Aşk-Sağlık

Suyuna gitmeyip
o'nun dilinden konuşmadıkça
bir ustalık
bir teknik ve bilgi eseri olmadığı gibi 'sağlık'
'aşk' da kendince davranır
hem de daha umarsız, bazen pejmude...

Gelinen kültürün, uygarlığın,
kişisel sanıların düzeyi ne olursa olsun
elden gidebildiği gibi 'sağlık'
'aşk' da feci şekilde dalga geçmez mi insanla? !

hele o'nun dilinden anlamayıp
her bakışmayı, her kültür paylaşımını
iki lakırtıyı 'aşk'a yoranlarla? ..

yerden yere savurup
sonra da 'gidiyorum' deyip kapatmaz mı kapıları? ..

birşeylere uymak lazım
kendini bırakıvermek
fazla tartmamak, elememek
kültür ve düzey terazilerine baş vurmamak...
suyu bırakmak, gediğini bulmasını beklemek...

yoksa pişman olur insan
ya erkenden sağlığı elden gider kendi yoluna
ya da yüzüstü bırakıverir
yıllardır peşinden koştuğu o 'aşk'...

GooD aNd EvıL 04-29-2009 09:10 AM

Aşk denir mi ona?

Aşk büyükse ve benliği sarsıcıysa
Aşkın kadın Tarafı biraz ağırsa, güçlüyse
vahşiyse,
tırnakları koyu renk, uzun, kıvrık ve sert
vücudu tanrıçalar kıvamındaysa;
elbet o aşkın yan etkileri de sarsıcı olur.
Hele öyle bir savurur ki benliği
kendini, yerini-yurdunu
gelmişini-geçmişini hatta hiçe saydırır.

Aşkın Erkek Tarafına ise malesef
sadece teslim olmak düşmez mi ey Aşık? !
paramparça olup da
sıfırlanana dek bütün varolanların ayakları altında
sürünmek düşmez mi? !

Uğrunda yanıp, kül olmadıktan sonra
kendini o el kızına verip
kaybetmedikten sonra
ve
Aşkın kadın Tarafına topyekun
bütün askerlerinle, kalkanlarınla, mızraklarınla
teslim olmadıktan sonra
ona Aşk denir mi ey Aşık?
denir mi? ..

GooD aNd EvıL 04-29-2009 09:10 AM

Aşkın'a taktım

Aşkın'ı gördüm
aşkın'ı duydum
bütün feryatlarıyla
acımasız...
kulak verdim

acın'ı gördüm
kendimde buldum

ben aşk'a değil, aşkın'a taktım!
acı'yı değil, acın'ı gördüm!
'kendimden' bildim.

aşk'ı nasıl gördüklerine değil
'aşk'ı nasıl gördüğün'e yandım
kavruldum
kül oldum ve
kendi aşkımı sana da aksettirdim
niyetimi bağladım
duama dahil ettim.

sen 'acımasız aşık'!
kendine de acımadın
gördüm...

ben aşk'a değil
aşkın'a taktım...

GooD aNd EvıL 04-29-2009 09:10 AM

Aşkın, Şehvetin Altın Vuruşunda

Bir soylu eğer
hayatının asil akışı içinde birgün
bir kenar mahalle dilberinin cazibesine kapılıp,
onun incelmemiş beğeni ve saygı kalıplarının bataklığında
'bir hiçmiş gibi' değerlerini kaybederek
incelmiş kültürünü, asilliğini,
tarihini ayaklar altına sermişcesine
bütün benliğiyle o kadının düşük kalitesinin kölesi olup
aşkın, şehvetin en öldürücü altın vuruşunu yakalamamışsa;

bunca yıl aldığı eğitimin, öğretimin, bilginin,
felsefenin,
güdümlediği duygularının ne değeri kalır ki? !

ve bir şeylerde erimeden, küçülüp, dağılmadan,
sadece yükselen değerlerin sarhoşluğunda incelmek
ne derece sahici olabilir ki? ..


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:18 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.