![]() |
ZENCEFİL
Faydaları: Gribal durumlar için doğal bir ilaç değeri taşıyan, balgam söktüren, bronşite iyi gelen, kolestrolü düşüren, iltihaplanmayı ve ödemi atan zencefil; solunum yolu rahatsızlıklarında, terlemeyi arttırması nedeniyle toksinlerin atılmasına ve ateş düşürücü etkiye de sahip. Isıtıcı etkisi, soğuk algınlığı ve faranjit gibi solunum yolu rahatsızlıklarında oldukça etkilidir. Böyle bir rahatsızlıkta taze zencefili sıcak su olan bir bardağa rendeleyip, bal ile tatlandırabilirsiniz. Öksürük içinse bal ile zencefili karıştırıp bir kaşık yiyebilirsiniz. Romatizmal ağrıları azaltır, kusmayı önler, yağları yakar, bağırsak gazı söktürür, iştah açar, ishali keser, bedeni ve zihni gücü arttırır, cinsel isteği çoğaltır. |
KUMKUAT
Faydaları: C vitamini bakımından zengin olan Kumkuat, kabuğu ile beraber yenildiğinde gribal enfeksiyonları önlemede önemli rol oynamaktadır. A, B1, B2, B3 vitaminleri ve Kalsiyum da ihtiva eden Kumkuat, sinir sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Dünyada kabuğu ile beraber yenilen tek narenciye çeşididir. Evlerde, balkonlarda yetiştirilen belki de tek meyve ağacı Kumkuatdır. Anavatanının Çin olduğuna inanılır. Türkiye’de özellikle de Rize bölgesinde yetişmektedir. |
KUŞKONMAZ
Faydaları: Kuşkonmaz A, B1, B2 ve C vitaminlerinin yanı sıra protein, şeker, yağ ve çeşitli mineralleri de içeren zengin bir üründür. Çorbası yapılır ya da garnitür ve salata olarak yenir. Karbonhidrat, kolestrol ve yağ yok. Enerjisi düşüktür. A ve C vitaminleri bakımından zengin kuşkonmaz aynı zamanda cinsel isteği arttırmaktadır. Karaciğer ve bçbreği çalıştırır. Kanı temizler, sinirleri kuvvetlendirir, kalp çarpıntısını giderir ve şeker hastalığına da faydalıdır. Bol fosfor, çeşitli vitamin ve madeni maddeleri ile sinir ve dimağ yorgunluğunu giderir, böylece fikren çalışanlara, sınava girenlere iyi gelmektedir. |
AVOKADO
Faydaları: Türkiye’nin güney sahillerinde de üretilmeye başlanan avakado içerdiği vitaminlerle şifa dağıtıyor. Avakado da bulunan 14 mineral hücre yenilenmesini sağlamakta. Zararlı toksinleri vücuttan atarak yaşlanmayı yavaşlatmakta ve cildi yıllara karşı korumaktadır. Avakado % 30 oranında barındırdığı doymamış yağ miktarı nedeniyle vücuttaki kolestrolün artmasını önler ve kalp ve damar hastalıklarında doğal bir şifa kaynağıdır. Aynı zamanda içinde barındırdığı mutluluk hormonu olan seratoninden ötürü ruh sağlığımıza da en az beden sağlığımıza olduğu kadar faydalıdır. İçerdiği yüksek potasyum dinçlik verir ve insanı depresyona sokan uyuşukluluk ve rahatlığı üzerinden atar. Bağışıklık sistemimizi güçlendirir, kandaki alkalin dengesini korur ve kandaki kırmızı kan hücrelerini yapan avakado aynı zamanda bir demir kaynağıdır. |
Şifa kaynağı kızılcığın faydaları
Sonbahar mevsiminin habercisi olarak bilinen kızılcık meyvesinin, yaprağı, ağacın kökü, gövdesi ve kabuğuyla tam bir şifa kaynağı olduğu belirtildi. Eylül ve ekim aylarında meyvelerini veren kızılcık, Karadeniz'de ve İstanbul'un Karadeniz'e yakın yamaçlarında bol miktarda yetişiyor. Meyvesi, yaprağı, ağacının kökü, gövdesi, kabuğuyla bir şifa kaynağı olan kızılcığın yararları şunlar: "Beyninde bulunan epifiz bezi, hava karardıktan sonra melatonin adı verilen bir hormon salgılar. Yaşam ritmimizi ve uykumuzu bu hormona borçluyuz. Uyku beyni dinlendirir, güçlendirir, hücre yenilenmesini sağlar, bağışıklık sistemini, oksidasyonu onarır ve tüm yaşam kalitesini yükseltir. Öte yandan önemli hormonların salgılanmasına yardımcı olur. Birçok bilim adamı melatonini en önemli anti-oksidan olarak tanımlarlar. Melatonin takviyesi günümüzdeki temel anti aging tedavilerinden birisi olmuştur. Bu hormonun doktor kontrolünde kullanımı, bağışıklık sistemini ve yaşam kalitesini etkili bir şekilde yükseltir. Melatonin ilaçlarının birçoğu kızılcıktan yapılır. Uyku sorunları olan kişilere, gece yatmadan önce bir bardak kızılcık suyu içilmesi tavsiye edilir. Kızılcık kanın pıhtılaşmasını artırır. Çiğden hazırlanmış kızılcık suyu veya kaynatarak yapılan kızılcık şerbeti, kan pıhtılaşmasını düzenler. Kızılcık kabuğu ateş düşürücü ve güçlü bir ishal kesicidir. Özellikle bayanlar sık sık sistit ve idrar yolu enfeksiyonu geçirirler. Kızılcık bu sorunların tedavisine yardımcı olur. İdrar enfeksiyonlarının çoğuna e-coli adı verilen bir bakteri neden olur. Kızılcıkta bulunan benzoik asit bakterilerin çoğalmasını engeller ve vücudumuzdan atılmasını kolaylaştırır. Kızılcık suyu, şerbeti veya kompostosu idrarımızdaki asit miktarını arttırır. Böylece böbrek taşlarının tedavisinde kullanılır. Bu arada idrardaki ağır kokuları da giderir." |
Yoğurt otu.(Yoğurtotu)
Böbrek,dalak,karaciğere Yoğurtotu... Yoğurtotu çayı,böbrekleri,karaciğeri ve dalağı hastalık yapıcı maddelerden arındırır.Lenf kanseri dahil,lenf sistemi hastalıklarında da,hastalık ne kadar ağır olursa olsun,yoğurtotu her gün(3-5 bardak) içilebilir. Bitki çayı,içten çay ve dıştan yıkama biçiminde kullanıldığında,çok büyük bir hızla,deri hastalıklarını,yaraları ve kan çıbanlarını iyileştirebilir.Epilepsi(sara),histeri,Parkinson hastalığı(kasların istem dışı hareketliliği),sinirsel rahatsızlıkları,idrar tutukluğunu,kum ve taş rahatsızlıklarında da önerilir.Çok irileşmiş olsa da guatr,yoğurtotu çayı ile gün boyunca sürekli derin gargaralar yapıldığında ve arada bir yutulan yudumlar yoluyla önemli ölçüde küçülebilir. |
hurma
Hurmada B1,B2,A ve aynı zamanda yeteri miktarda C vitamini vardır.Proteinin yanında,sodyum,potasyum,kalsiyum,magnezyum,demir, kükürt,fosfor ve klor gibi insan vücuduna çok yararlı maddeler de bulunur.Ayrıca %50'den fazla,kolayca kana geçen şeker ihtiva eder. Hurmada bulunan magnezyum maddesi,vücudu kansere karşı korumaktadır.Hurma çok olan memleketlerde kansere tutulma oranı çok azdır.Kansızlığa,vereme ve kemik zayıflığına karşı bünyeyi korur ve bu hastalıkların atlatılmasına yardım eder. Çok besleyicidir.Çok yüksek gıda değeri olduğu için,bedenen ve zihnen yorgunluk çekenler,hastalıktan zayıf düşmüş olanlara çok fayda verir.Bol hurma yiyenlerin bedeni ve zihni ihtiyarlaması çok geç olur.Hurma enerji verdiği gibi,kasların ve sinirlerin tamirini,gelişmesini de sağlar. Hurma;soğuk alğınlığı,boğaz ağrısı,öksürük,bronşit gibi rahatsızlıklarda da çok faydalıdır.Bunun için bir litre suya parçalanarak 60 gram hurma,biraz kuru üzüm,bir de incir konur ve yarım saat hafif ateşte kaynatılır.Elde edilen su sıcak sıcak içilir. |
MEYAN KÖKÜ (Glycyrrhiza glabra)
İngl. Sweet root, Alm. Süssholz, Fr. Racine dovce Yöresel adları :Piyan (Aydın) Drog adı :Liquirrhitae radix / kök Toplama/kurutma http://www.cakal.net/images/smilies/booo.gifonbahar sonuna doğru kökler sökülür, yıkanarak iyice temizlenir, genellikle kabuğu soyulur ve güneşte kurutulur. Daha sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır. Bileşim: Glycyrrhizin(şekerden 50 kere daha tatlı), steroller ve çok sayıda flavon(Liquiritin, liquiritigenin vs). Etkileri: Balgam söktürücü, mukoza koruyucu, antiseptik, böbreküstü bezlerini etkileyici, kramp çözücü, müshil. Kullanım alanları: Meyan kökü, iç salgı sistemini (endokrin sistem) etkileyebilen bitkiler sınıfına dahildir. Bitkinin içerdiği glikozitler, yapılarına göre, bedenin doğal steroit hormonlarına benzerlik gösterirler. İç salgı sistemi bölümünde bu maddenin işlevlerine değinmiştik. Meyan kökünün böbreküstü bezi problemlerine, örneğin Addison hastalığına(bir böbreküstü bezi yetmezliği) karşı görülen olumlu etkisi, onun bu konudaki etkinliğinin belirgin bir kanıtı olarak kabul edilir. Meyan kökü ayrıca, tüm öksürüklere ve bronşiyal hastalıklara karşı da başarıyla kullanılabilir. Tıp tarafından mide ülseri tedavisinde kullanıldığı gibi, geleneksel tıpta da meyan kökü, mide mukoza iltihabına ve mide ülserine ve kabızlığa karşı kullanılır. Ayrıca, kramp çözücü etkisi de unutulmamalıdır. Kullanım biçimleri: Bir çay kaşığı ince kıyılmış meyan kökü, bir bardak soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır, üstü kapalı olarak 10-15 dakika hafif ısıda kaynatılır ve süzülür. Yemeklerden sonra 1 bardak olmak üzere, günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay içilir. Uyarı: Önerilen dozajlara uymak kaydıyla, tedavi kürleri 4-5 haftayı aşmamalıdır. Aksi halde, eklemlerde ve yüzde ödemler oluşabilir; dışkılanan sodyum miktarı azalır ve potasyum miktarı artar. Uygulanan tedavi süresince, örneğin muz ve kuru kayısı gibi potasyum açısından zengin olan besinlerin tüketilmesi doğru olur. Kronik karaciğer iltihabı, siroz, yüksek kan basıncı ve kanda potasyum eksikliği durumlarında meyan kökü kullanılmamalıdır. |
Üzüm Çekirdeği Yağı
(Vitis viniferae seminae oleum) Latince Bitki Adı : Vitis vinifera Türkçe Bitki Adı : Üzüm Drog Adı : Vitis viniferae seminae oleum ( Üzüm Çekirdeği Yağı ) Üzüm çekirdeğinin faydaları yıllar önce araştırılmaya başlanmıştır. Üzüm çekirdeği, yapısına oranla yüksek miktarlarda sabit yağ içermektedir. İklim koşullarına, üzüm çeşidine ve olgunluğuna bağlı olmak üzere yapısında, %5-20 oranları arasında sabit yağ taşımaktadır. Ortalama olarak yağ içeriği % 12 -13 arasındadır. 1 litre sabit yağ çıkarmak için 50 kg üzüm çekirdeği, yani 500 kg taze üzüm gerekmektedir. İşlem oldukça zahmetlidir ve teknoloji gerektirir. Üzüm çekirdeği yağı, başta Linoleik ve Oleik asit gibi doymamış yağ asitlerince zengindir. Bileşimindeki doymuş yağ asitleri ender olarak % 15’i aşar. Yani yüksek oranda doymamışlık özelliğindedir. Tablo, üzüm çekirdeği yağının içeriğindeki bileşenleri ve oranlarını özetlemektedir: Yağ Asitleri Yağ Oranları (%) Palmitik asit C16:0 7 - 10 Palmitoleik asit C16:1 En fazla 0,5 Stearik asit C18:0 3 - 6 Oleik asit C18:1 14 - 22 Linoleik asit C18:2 35 - 73 Linolenik asit C18:3 En fazla 0,5 Özellikleri ve Kullanımı: Dahilen: Üzüm çekirdeği yağında %64 oranında bulunan Omega 6 da Omega 3 yağ asidi gibi damar iç çeperlerini koruyucudur ve dolaylı yoldan kılcal damarlar dolaşım sisteminin sağlıklı işleyişini sağlayarak, kalp ritmini de düzenlemeye yardımcıdır. Yine yapısında doğal olarak bulunan E vitamininin güçlü antioksidan etkisi sayesinde kötü kolesterol (LDL-oksidasyonu) azaltılabilir. Yapılan araştırmalarda, diyetlerine belli oranda üzüm çekirdeği yağı eklenen deneklerin kandaki HDL seviyeleri yükselirken, LDL seviyelerinin de düştüğü gözlemlenmiştir. Haricen: Üzüm çekirdeği yağı, akışkan bir yağ olması ve esansiyel yağ asitlerince çok zengin olması nedeniyle mükemmel bir masaj yağıdır ve bu nedenle Aromaterapi’de tercih edilir. Deriye kolayca nüfuz eder ve nemlendirir. Yağların direkt olarak nemlendirme özellikleri yoktur, ancak cilt üzerinde ince bir film tabakası oluşturup deri yüzeyinden buharlaşmayla sıvı kaybını yavaşlattıkları için dolaylı olarak nemlendirirler. Doymamış yağ asitlerinden Linoleik asit (Omega-6) bakımından zengin içeriği, hücre membranlarını rejenere eder ve cildi korur. İçinde yüksek miktarda E Vitamini barındıran ve bu nedenle antioksidan özelliğe sahip bulunan üzüm çekirdeği yağının, kozmetolojide cildin yaşlanmasını yavaşlatıcı onarıcı ve yatıştırıcı etkilerinden yararlanılır. Fransa’da plastik cerrahi alanında estetik operasyon sonrası rehabilitasyon sürecinde, üzüm çekirdeği yağının kullanıldığı bilinmektedir. Prof.Dr.Ulvi Zeybek Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma-Uygulama Merkezi Üzüm Çekirdegi - Grape Seed Üzüm Çekirdeği (Vitis vinifera); Fransa' da güçlü bir anti-aging maddesi olarak sunulmaktadır ve Amerika Birleşik Devletleri' nde de hızla popülerleşmektedir. Üzüm çekirdeği ekstresi, bioflavonoidlerin proanthocyanidin adlı benzersiz bir tipini içerir. Bu madde, C vitamini ile aynı yönde etki yapar ve bu vitaminin aktivitesini çok artırır. Gerçekte bazı araştırmacılar üzüm çekirdeği ekstresinin, C vitamininin hücrelere girmesine yardım ettiğini düşünür. Böylece, üzüm çekirdeği ekstresi, hücre zarlarını güçlendirir ve hücreleri oksidatif hasardan korur. Proanthocyanidinler ayrıca yabanmersininde, kola fındığında ve diğer bazı sebze ve meyvelerde de bulunur. Kanser Savaşçısı: Üzüm çekirdeği, güçlü bir antioksidan ve serbest radikal çöpçüsüdür. Serbest radikaller, normal hücrelere saldırabilen, onları harap eden ya da mutasyona uğratan dengesiz oksijen molekülleridir. Serbest radikal hasar, kansere eşlik eden bir çeşit hücre büyümesine yol açabilir. C vitamini kendi başına güçlü bir antioksidandır fakat çalışmalar üzüm çekirdeği ekstresi gibi proanthocyanidinlerle birlikte çok daha etkili olabileceğini öne sürer. Gerçekte Japonya' da Nagazaki Üniversitesi araştırmacılarına göre test tüpü çalışmaları, üzüm çekirdeği ekstresindeki bioflavonoidlerin C vitamininden daha güçlü antioksidan aktiviteye sahip olduğunu göstermiştir.(Referans9) Kalp hastalığı: Bazı çalışmalar üzüm çekirdeği ekstresi gibi antioksidanların, arterlerde plak ya da yağ birikimlerinin oluşmasına katkıda bulunabilecek düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) ya da "kötü" kolesterol gibi kan lipitlerinin oksidasyonunu önleyebileceğini doğrulamıştır. Anti-İltihapsal: Üzüm çekirdeği ekstresi, artrit ve alerjiler gibi yaygın hastalıkların tedavisinde kullanılan bir anti-iltihapsaldır. Birçok bioflavonoid, iltihaplanmayı teşvik eden bazı enzimlerin salınımını baskılar. Artrit durumunda serbest radikal hasarın, bu hastalığa eşlik eden eklem ağrısında ve şişmelerde payı vardır. Dolaşım: Kılcal damarlar, serbest radikal hasar tarafından kolayca harap edilebilecek minik kan damarlarıdır. Ek olarak hücreler yaşlanırken, kolajen (Collagen: Kılcal hücreler de dahil hücrelerin onarımında ve büyümesinde önemli olan bir protein lifi) kaybeder. Zayıflayan kılcal damarlar, kolay morarmaya ve varis geliştirmeye yatkın hale gelir. Üzüm çekirdeği ekstresi, kılcal damarları güçlendirmeye iki şekilde yardım eder. Üzüm çekirdeği ekstresi, serbest radikal saldırıdan koruyarak kılcal damarların zayıflamasını önlemeye yardım edebilir. Ayrıca C vitamini kolajenin üretimi için gerekli olduğundan ve üzüm çekirdeği ekstresi C vitamininin performansını geliştirdiğinden dolayı kolajen üretimi ile de ilgilidir. |
İncir: Bağırsakları çalıştırır, enerji verir. Cinsel güce yardımcıdır.
Elma: Böbreklerin temizlenmesine, sindirim rahatsızlıklarının kontrol edilmesine yardım eder. Kayısı: Kan yapıcıdır. Güzel bir cilt ve saça olumlu etkisi vardır. Kanserin önlenmesinde yardım eden iyi bir karotenoid kaynağıdır. Muz: Kalbe ve kas sistemine yararlıdır. Yorgunluğa ve ishale birebirdir. Vişne: Mineral ve vitamin deposudur. Koyu renkli vişneler, açık renklilere oranla daha fazla mineral içerir. Greyfurt: Sindirimi uyarır. Diş etlerinin kanamasını azaltır, soğuk algınlığına iyi gelir. Lifleriyle yenirse, kolesterolü düşürür. Portakal: Soğuk algınlığı, grip, incinme, kalp hastalığı ve felçten korunmaya yardım eder. Mandalina: Enfeksiyonlarla savaşmayı kolaylaştırır. Üzüm: Böbreklerin çalışmasını uyarıp kalp atışını düzenler. Karaciğeri temizler. Siyah üzüm kabukları ve çekirdekleriyle yenirse hücre yenileyicidir. Kavun: Endişe ve uykusuzluğa iyi gelir. Bağırsak ve cilt kanserine karşı Amerikan Kanser Topluluğu’nca tavsiye edilmiştir. Karpuz: Kabuğundaki çinko iktidarsızlığa iyi gelir. Böbreği temizler. Kiraz: Kolesterolü düşürür, özellikle sapları idrar söktürücüdür. Armut: Kalp - damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırır. Çilek: Sigara dumanının etkilerini azaltır. Sigara içilen bir odadayken gün boyunca ağza iki çilek atılması önerilir. Sivribiber: Şişkinliği azaltmada faydalıdır. Saçlara, tırnaklara ve cilde çok iyi gelir. Brokoli: Mide ve yemek borusu kanseri tehlikesini azaltır. Lahana: Yaşlanmayı önleyici mineral olarak kabul edilen selenyum sağlıklı bir cilt verir, erkeğin cinsel gücünü artırır. Havuç:Enerji verir. Karaciğerin safra salgılamasına ve kolesterolü dengelemesine yardım eder. Salatalık:Kasları gençleştirir. Deri hücrelerine elastikiyet verir. Sarmısak:Tansiyonu düşürür, kan pıhtılaşmasını azaltır. Bazı mide kanserlerini önlediği ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği kanıtlanmıştır. Ispanak:Karaciğeri, lenf bezlerini ve kan dolaşımını uyarır. Başağrısına karşı : elma ve kereviz Uykusuzluk:Havuç ve kereviz sapının suyunu karıştırın. Sakinleştirici:Havuç ve lahana suyunu karıştırın. Sindirimi kolaylaştırıcı:Karnabahar, havuç ve maydanoz suyu. Yorgunluk:Tek başına havuç ya da elma, kereviz ve maydanozdan herhangi biriyle birlikte sıkılmış meyve suyu. Grip: : Bir bardak kızılcık suyu ya da elma + kızılcık, elma + üzüm + ananas suyu. İktidarsızlık: Lahana, brokoli, kıvırcık yapraklı lahana suyu. Sigara dumanı: Kereviz yada çilek suyu. Ezilme, çürüme: Portakal suyundaki bioflavonoid kan damarını ve kılcal damarları güçlendirir. Ezik ve çürükler daha çabuk iyileşir. Kabızlık: Patates + havuç + elma + maydanoz suyu iyi bir tercihtir. En çok işe yarayan meyve suyu ise elma + armuttur. Ağrıyan kemikler: Havuç, lahana ve maydanoz karışımının suyu. Mide asidi: Havuç + salatalık + pancar suyu ya da havuç + lahana + kereviz suyu mideyi yatıştırmaya yardım eder. Hemoroid: İçinde özellikle patates bulunan içecekler öneriliyor. Patates + havuç + elma + maydanoz suyu ya da patates + elma + armut suyu. Boğaz ağrıları: Turp + limon. Mide ülseri: Lahana ya da patates suyu. Baş ağrısı: Elmayla birlikte karıştırılan kereviz suyu. |
ENFEKSİYON HASTALIKLARINA LATİN ÇİÇEĞİ
İÇERDİĞİ yararlı maddeler arasında C vitamini,glükosilinat,hardal yağı ve ne olduğu bilinmeyen bakteri yok edici bileşikler bulunur.Bakteri enfeksiyonlarında,özellikle solunum yollarındaki rahatsızlık,bronşit,grip ve soğuk algınlığı gibi durumlarda etkilidir. Kadın üreme organlarındaki enfeksiyonlarda da etkili olduğu savunuluyor.Ayrıca saç ve tırnakların ana maddesi olan keratini güçlendirdiği,saç dökülmeleri ve tırnak kırılmalarını önlediği öne sürülüyor.1-2 tatlı kaşığı taze yaprak,çiçek ve çiçek sapı karışımı 1 bardak kaynar suyla 10-15 dakika demlenerek,günde üç kez birer bardak içilebilir. |
maydanoz
Eski Yunan ve Romalılar döneminden beri yemeklere çeşni katmak, sofra ve yemekleri süslemek üzere kullanılan maydanoz, başta C olmak üzere A, B ve K vitaminleri, demir, kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller ile apiol adlı uçucu yağ yönünden zengindir. Salatalara ve bazı yiyeceklere çiğ olarak, kimi yemeklere pişmenin son anında ya da pişme işi biter bitmez katılarak bolca tüketilir. Tibbi Etkileri ve Kullanımı Maydanozun tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir: • Terletici; balgam, idrar ve safra söktürücüdür. İdrar söktürücü etkisi kanı temizleyerek yararlı olmakla birlikte, varsa bedendeki aşın ödemin nedenleri araştırılmalıdır. • Kadınların aybaşı ağrılarını hafifletir. Aybaşını düzene sokar. • İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır. • Mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür. Karın ağrılarını da hafifletir. • Bedeni güçlendirici bir toniktir. • Afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkisi olduğu varsayılmaktadır. Bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin kazık kökü, tohum ve yapraklan bir araya getirilir. Bu karışımdan 1-2 tatlı kaşığı alınıp üzerine bir bardak kaynar su dökülür. Kabın üzeri kapatılarak 5-10 dakika demlendirilir. Elde edilen infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir. • Maydanozun sap ve yaprakları soluğun kokusunu temizlemek ve sağlıklı bir cilt elde etmek üzere çiğ olarak bolca yenilmelidir. • Ayrıca zengin ve doğal bir C vitamini kaynağı olduğundan grip ve nezlenin kolayca atılması için maydanozun yaprak ve sapları gene çiğ olarak bolca tüketilmelidir. UYARI • Maydanoz dölyatağını uyardığından, gebelikte aşırı miktarda alınmamalıdır. |
kekık
Tibbi Etkileri ve Kullanımı Bedene yararlı nitelikleri ta Antik çağlardan beri öğrenilerek kullanılagelen bütün kekik türlerinin tıbbi etkileri birbirlerine benzer. Bu etkileri ve bitkiden yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir: • Midevidir: iştahı açar, sindirimi kolaylaştırır. Dispepsi (hazımsızlık) durumunun atlatılmasında etkilidir. • Aşırı içki içilmesi sonrasında bedende meydana gelen rahatsızlıkları atlatmaya yardımcı olur. • Gaz söktürücüdür. • Yatıştırıcıdır. • İdrar söktürücüdür. • Spazm çözücüdür. • Kan dolaşımını hızlandırıp artırır. • Solucan (kurt) düşürücü etkisi vardır. • Terletici ve balgam söktürücüdür. • Soğuk algınlığı, nezle, boğaz ağrıları ve taciz edici öksürüğün atlatılmasında yararlı olur. • Saman nezlesinin iyileştirilmesinde etkilidir. • Bronşit, boğmaca ve astım tedavilerinde başarıyla kullanılır. • Doku ve damar büzücü etkileri nedeniyle çocuklarda diyare ve yatak ıslatma durumlarının iyileştirilmesinde yardımcı olur. • Bedeni güçlendirici tonik etkisi vardır. Bütün bu etkilerinden yararlanmak üzere, kekik türlerinin yaprakları kurumuş dallarının üzerinden elle sıyrılarak alınır. Bitkinin çiçekli tepeleri ise yaz başından sonuna kadar yağışsız günlerde toplanır. Bunlar, gölge ve havadar yerde özenle kurutulur, kuru yapraklarla karıştırılır. Karışımdan 2 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suya dökülür. 10 dakika süreyle demlendirilerek elde edilen infüzyon, günde üç kez birer bardak olarak içilir. Tadı acı olduğundan içine biraz bal katılarak alımı kolaylaştınlır. • Kekik ayrıca antiseptik (mikrop kırıcı) bir bitkidir. Özellikle iltihaplı yaraların temizliğinde ve iyileştirilmesinde etkili olur. • Akne tedavisinde de temizleyici ve iyileştirici etkileri görülür. Bu etkilerinden yararlanılmak için piyasada satılan ve her türlü kekiklerin damıtılmasıyla elde edilen kekikyağı, sulandırılarak yara ve aknelere dıştan uygulanır ya da yukarda anlatılan kurumuş kekik karışımdan 2-3 tatlı kaşığı alınıp suda kaynatılarak elde edilen dekoksiyon yaralara ve akneli yerlere dıştan uygulanır. • Kekik, larenjit (gırtlak iltihabı) ve tonsilit (bademcik iltihabı) durumlarında da iyileştirici olur. Bunun için yukarıda tarifi verilen dekoksiyonla ağızda derin gargara yapılır. • Kekiğin içerdiği karvakrol adlı madde bazı kişilerin cildinde yakıcı ve kızartıcı etkiler yapabileceğinden, kekikyağı sulandırılarak uygulanmalıdır. |
Böğürtlen Hafızayı Güçlendiriyor
Hafıza kaybından, ishale kadar bir çok rahatsızlığa iyi geldiği belirtilen böğürtlene olan ilgi, her geçen gün arttıyor. Uzmanlar tarafından, çiçekleri ve taze meyvesinin bir çok hastalığa iyi geldiği belirtilen böğürtlen, iklim özellikleri nedeniyle en çok Mersin ve Bursa yörelerinde yetiştiriliyor. Kozmetik sanayisi ise böğürtlen aroması bulunan duş jeli ve güzellik losyonları üretmeye başladı. Diyabet ve böbrek taşlarına faydalı Böğürtlenin sıkılarak elde edilen suyunun ishal rahatsızlıklarına, taze veya kurutulmuş 20 gram böğürtlen yaprağından yapılan çayın ise, ağız yaralarına iyi geldiğini belirten uzmanlar, antioksidanlar açısından zengin olduğunu belirttikleri meyvesinin ise yaşlılıktan kaynaklanan hafıza kayıplarına, diyabete ve böbrek taşlarına karşı kullanıldığını belirtti. Böğürtlen nelere faydalı? Böğürtlen idrar söktürür. Ayaklardaki şişlikleri indirir. Yüksek tansiyonu düşürür. Gözlerdeki zafiyeti giderir. Mesane taşlarının düşmesine yardımcı olur. Ağız, dil, diş eti ve bademcik iltihaplarını giderir. Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser. Haricen kullanıldığı takdirde ağrıları dindirir, yanıkları iyileştirir. Kökü kaynatılıp, suyu içilecek olursa kandaki şeker miktarını düşürür. |
armut
Armut saglikli beslenmenin vazgecilmez yiyecegidir.Romatizmadan sikayeti olanlara günde iki armut yemeleri tavsiye edilir.Ayrica bir bardak armut suyu,stres dönemlerinde oldukca yararlidir.Enerji verir.Yemeklerden sonra yenen armut ,bagirsak faaliyetlerini düzenler. |
kiraz
Powerful Contract Management Software Contract Assistant is affordable, feature-filled software thats easy to install, learn and use. Our Standard, PRO and Enterprise Contract Management Editions provide contract management software for any size organization or budget. With Contract Assistant you can quickly access important information, generate reports, receive automatic reminders of critical dates and more. Enterprise Contract Management System Contract Assistant Enterprise Edition, is our most comprehensive, powerful contract management solution. Scalable for Large Installations - Same Intuitive User Interface - Multi-Level Security - Email Notification of Alarms - Full-Text Searching - Custom Reporting - and More Product Information | Request a Demo | Download Free Trial Multi-user Contract Management Software Contract Assistant PRO Edition allows 5 networked users concurrent access to your companys Contract Assistant database. Additional user licenses available. Multi-User Version - Same Intuitive User Interface - More Features - More Power Product Information | Request a Demo | Download Free Trial Single-User Contract Software Contract Assistant Standard Edition provides easy-to use tools to help save time, organize contract information in one place and manage contract details with confidence. Affordable, Single-User Version - Flexible - Intuitive InterfaceBaharın en güzel habercilerinden biri olan kiraz, damar sertliği ve eklem kireçlenmesi gibi birçok hastalığa iyi geliyor. İdrar söktürücü özelliğiyle böbreklerin dostu olan kiraz, vücutta biriken zehirli maddelerin karaciğer ve böbrek yoluyla dışarıya atılmasını sağlıyor. Bu sayede yaş olarak tüketilen kiraz meyvesi, ürik asit ve ürat tuzlarının vücuttan atılmasını sağladığı için romatizma ve gut hastalıklarıyla eklem kireçlenmesi ve damar sertliğinin tedavisinde kullanılıyor. Kirazın bir diğer önemli özelliği ise kabızlık giderici olması. Özellikle bayat yenilen yemeklerin, pastırma, sucuk gibi gıdaların zararlarını önleyen kiraz, aynı zamanda kandaki zararlı maddelerin vücuttan atılmasını ve kanın temizlenmesini, yüzde oluşan sivilcelerin gitmesini sağlıyor. Kiraz suyunun yüz ve boyun kısımlarına sürülmesinin derideki bir takım kırışıklıkları önlediği ve giderdiği belirtiliyor. Karaciğerin dostu olan kiraz, hastalıklar sonucunda fazla ilaç tüketimi, nikotinin vücuttan atılması ve zehirlenmeler sonucu zorlanan karaciğerin yükünü hafifleterek iyileşmesine yardım ediyor. Kirazda bulunan levüloz adlı şekerin rahat sindirilmesi nedeniyle, şeker hastaları da rahatlıkla kiraz yiyebiliyor. İçerdiği madensel tuzlar ve vitaminler nedeniyle hastalıklara karşı dayanıklılığı artıran kiraz, yapısındaki bol fosforuyla da sinirleri kuvvetlendirerek sakinlik sağlıyor. A vitamininin önemli bir kaynağı olan karoteni içeren kiraz, göz hastaları için de tavsiye edilen meyve özelliğini taşıyor. |
Hamsi dertlere deva
GÜMÜŞHANE (İHA) - Gümüşhane Tarım İl Müdürlüğü Gıda Kontrol Şube Müdürü Mehmet Özdemir, doğal ortamda, doğal besinlerle beslenen hamsilerin bir çok hastalıklara şifa kaynağı olduğunu söyledi. Karadeniz Bölgesi'nde yaşayan insanların en ideal besin maddesi olan hamsinin yağda eriyen A ve D vitaminleri yönünden oldukça zengin olduğunu belirten Müdür Mehmet Özdemir, "Kas ve karaciğeri B, B1 (Tiamin), B2 (Riboflavin), Nikotinikritasit, B6 (Pridoksin), Pantotenikasit, B12 (Kobalamin) ve D vitaminleri için önemli bir kaynaktır. Hamsi etinde yüksek miktarda sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum, iyot ve fosfor bulunmaktadır. Bu minerallerden Kalsiyum ve Magnezyum kemik ve dişlerin gelişiminde önemli rol oynadıklarından bebek ve çocukların hamsi yemesi önem arz etmektedir" dedi. "HAMSİ YAĞINDAN KORKMAYIN" Hamside bulunan Omega-3 yağ asitlerinin kandaki kolesterolü, trigliseridi ve kan basıncını düşürerek, kalp sağlığını koruyucu etkisi ile günümüzde en fazla tercih edilmesi gereken besin maddesidir, diyen Müdür Özdemir " Omega-3 yağ asidi yağlı hamsilerde daha fazla bulunur. Aman hamsinin yağından korkmayın, yağında bol miktarda Omega-3, A ve D vitaminleri bulunur. Kutuplarda yaşayan Eskimolar da kalp damar rahatsızlığının olmamasının nedeni bol miktarda yağlı balık yemeleridir" diye konuştu. Müdür Özdemir, hamsinin faydalarını şöyle sıraladı: "Kötü kolesterolü düşürür, Trigliseridi düşürür, kan basıncını ayarlar, kalp ritim bozukluğunu önler, kanın damar çeperinde pıhtılaşmasını önler, kanı inceltir, migren ve depresyona iyi gelir, kronik obsrüktif akciğer hastalıklarının önlenmesinde olumlu etkiye sahiptir, spastik kolon ve romatoid arteriti bulunan hastalara iyi gelir, kemik erimesi hastalığına karşı iyi gelir, seratonin hormonunu artırarak sinirleri rahatlatır ve afrodizyak etkilidir, felç riskini azaltır, büyüme gelişmede çok etkilidir, zekanın artmasını sağlar, kılcığı ile birlikte iyi çiğnenerek yenilebilirse kemik ve diş sağlığı açısından çok daha önemlidir, deri ve göz sağlığı için önemlidir, kansızlığa iyi gelir, tırnak, saç ve deri sağlığı için önemlidir". "HAMSİ TAZE OLMALIDIR" Hamsinin taze olması gerektiğini de belirten Müdür Özdemir, "Taze hamsi şu özelliklere sahip olmalı; Öncelikle gözler saydam, parlak ve içeriye çökmemiş, solungaçlar parlak kırmızı renkte olmalı, balık suya bırakıldığında dibe çökmemeli, pulları parlak ve gergin olmalı. Elinize aldığınızda kuyruğu sert durmalı, parmakla bastırdığınızda bir çukur oluşmamalı. Hamsiyi plastik bidonlarda tuzlu salamurada saklamak da sakıncalıdır. Plastik bidonlar petrolden yapılmıştır. Tuzla tepkimeye girerek hamsilere zararlı maddelerin geçmesine neden olur. Hamsi muhafaza etmenin en ideal yolu, içerisini temizledikten sonra derin dondurucuda muhafaza etmektir. Hamsi buğulama, fırınlama yöntemiyle pişirilmelidir. Fakat halkımızın büyük çoğunluğu hamsiyi yağda kızartarak yer. Hamsi tava yapacaksak, yağ olarak da zeytin yağ veya tereyağı tercih edilmelidir. Çünkü ayçiçeği gibi yağlar daha fazla Omega-6 yağ asitlerini içerir. Bu yağ hamsiye geçerek Omega-6 miktarının artmasına neden olabilir. Omega-6 yağ asitlerine de vücudumuzun ihtiyacı vardır. Omega-6 yağ asitleri daha ziyade kanın pıhtılaşmasına etki eder (yediğimiz besinlerde Omega-6/Omega-3 oranı 1/7 civarında olmalıdır). Hamsiyi limon sıkarak yiyin. Çünkü C vitamini demir, kalsiyum gibi minerallerin kana karışmasını artırır. Zaten hamsi genelde salata ile birlikte yendiğinden hem lezzet artışı ve hem de sağlık açısından daha faydalı duruma geçmesi sağlanır" şeklinde konuştu. |
Arı ürünleri ilaç gibi
SAMSUN (İHA) - Arı ürünleri olan bal, balmumu, polen, arısütü ve arı zehrinin birçok hastalık ve rahatsızlığın "ilacı" olduğu bildirildi. "Samsun'da Tarım" adlı dergide, Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Ali Korkmaz imzasıyla yayınlanan "Apiterapi" başlıklı yazıda, dünyada her geçen gün yaygınlaşan arıcılığın, arısütü, polen, arı zehri ve balmumu gibi ürünlerle de artık dikkat çektiği kaydediliyor. Yazısında, yurtdışındaki arıcılık ürünlerine olan ilginin Türkiye ile kıyaslanamayacak derecede fazla olduğu bilgisine yer veren Dr. Ali Korkmaz, günümüzde sınır tanımayan bilgi iletişimi ve global ekonomik ilişkilerin artması sayesinde Türkiye'de de arı ürünlerinin çeşitliliği ve tıbbi amaçla kullanılabilirliğinin gündeme geldiğini belirtti. Türkiye'de yıllardır bal üretimine bağlı olarak yapılan arıcılığın yapısal değişim geçirdiğine, polen ve arısütü başta olmak üzere yeni ürünlerin üretimine geçiş sürecinin başladığına dikkat çeken Dr. Korkmaz, "Bu üretime paralel olarak da halkımızın arı ürünleri tüketim tercihlerinde de önemli düzeyde değişiklik görülmektedir. Uzakdoğu ve Doğu Avrupa ülkeleri başta olmak üzere arıcılık ürünlerinin tüketimi konusunda önemli düzeyde mesafe alınmış olmakla birlikte asıl dikkat çekici konu, bu ülkelerde arı zehri, propolis ve arısütüne dayalı olarak çeşitli hastalıkların tedavisinin yapılmasıdır. Hatta yüzyıllar boyunca bu olay o kadar gelişmiştir ki, apiterapi adıyla bilinen tedavi yöntemlerinin doğmasına ve gelişmesine yol açmıştır. Özellikle bu konuda ileri gitmiş olan ülkelerde uluslararası kongreler düzenlenmektedir. Ülkemiz ise, apiterapi konusunda henüz bu konuma gelmemiş, arı ürünleri genellikle kulaktan dolma bilgilerle hastalık sağaltımında kullanılmakta ve bu konuda eğitim almış yetkili kişiler tarafından değil de tamamen bu işi ticari olarak yapan arıcı veya umut tacirleri tarafından yapılmaktadır. Bu sebepten dolayı arı ürünlerini çeşitli hastalıkların sağaltımında kullanacak olan insanların bu konuda yazılmış olan çeşitli bilimsel kaynaklardan yararlanmaları yerinde bir davranış olacaktır. Aksi halde pek çok olumsuz olayın ortaya çıkmasına zemin hazırlanacaktır" dedi. Bilimsel geçerliliği tam olarak kanıtlanmamış olmakla birlikte arı ürünlerinin pek çok hastalığın sağaltımında kullanıldığına işaret eden Dr. Ali Korkmaz, balın vücut tarafından kolay ve çabuk özümlendiğini vurguladı. "Bal, enerji veriyor, polen ise cinsel gücü artırıyor" Dr. Korkmaz, arı ürünlerinin faydalarını şöyle sıraladı: - Balın besleyici değeri yanında kan şekerini yükseltici, fiziksel ve zihinsel yorgunluğu giderici, enerji verici, canlılık kazandırıcı, cilde olumlu etkileri yanında bazı yaraların iyileştirilmesi, astım, mide, dolaşım, solunum, hazım bozukluklarında, kanser, tansiyon, damar rahatsızlıklarını giderici yararları bulunmaktadır. - Balmumu, temel petek, mum ve çadır yapımında, ilaç ve kozmetik yapımında, diş hekimliğinde kalıp hazırlamada ve marangozlukta kullanılmaktadır. - Polen, sindirimi kolaylaştırıcı, hücre yenileyici, canlılık verici, iştah artırıcı, hemoglobini yükseltici, seksüel aktivite artışı yanında soğuk algınlığı, kısırlık ve kansızlık tedavilerinde, kanser, sinirsel ve ülser gibi rahatsızlıklarda yaygın olarak kullanılmaktadır. - Arısütü, kozmetikte, fiziksel performansın uyarılmasında, öğrenme kapasitesi ve kendine güvenin sağlanmasında, cinsel sorunlarda, kansızlık, kolesterol, viral enfeksiyonlara karşı direncin artırılmasında, kanser, yüksek ve düşük kan basıncı, damar sertliği, kronik ve tekrarlayan hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. - Arızehiri, romatizma rahatsızlıkları başta olmak üzere kanserin bazı tiplerinde, adale ağrılarında, eklem ve sinirsel iltihaplarda, boğaz ağrısı, migren, astım, kolesterolün düşürülmesinde, genel bağışıklık uyarıcı, adet öncesi sendromunda kullanılmaktadır. Propolis dokuları onarıcı, damar büzücü, kanı pıhtılaştırıcı, yaraları iyileştirici, sedef, hemoroid, egzama gibi cilt rahatsızlıklarında, romatizma, bakteriyel, kanser gibi hastalıkların tedavisi yanında gıda, kozmetik alanlarında da kullanılmaktadır. Dr. Korkmaz, arı ürünlerinin bir ilaç olmayıp kullanımı esnasında bu bilinçle hareket edilmesi halinde yararlı olacağını ifade ederek, ancak uzman tıp doktorlarının gözetim, denetim ve önerileri doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini kaydetti. |
bayırturbu
Bayırturbu sindirim sistemini uyarır,iştahı açar,mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür,ağrıları dindirir.Antibiyotik etkisiyle bağırsakların çeperlerini korur.Grip ve yüksek ateşte iyileştirici etki yapar.Balgam söktürücüdür.İdrar yolları iltihaplarını iyileştirir.İyice temizlenip rendelenerek günlük diyete katılır.Ya da bitkinin ufak parçalara bölünmüş yumru kökünden 1 tatlı kaşığı alınarak üzerine 1 bardak kaynar su döküp 5 dakika demlendirilir.Günde 3 kez birer bardak içilebilir.Grip ve yüksek ateşte,miktarı artırılabilir.Gebe kadınlar ile böbrek sorunu olanlar,aşırı miktarda tüketmemelidir! |
kuzukulagı
Kuzukulağı türlerinin tadı ekşi olan yapraklan A, B ve C vitaminleriyle potasyum yönünden zengindir. Körpe yapraklan çiğ olarak salatalarda ya da ıspanak gibi pişirilip sebze olarak yenir. Tibbi Etkileri ve Kullanımı Benzer özellikler taşıyan Büyük ve Küçük kuzukulağı türlerinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir: • Yaprakları, böbrekleri çalıştırır, idrar söktürücüdür. • C vitamini yönünden zengin olduğu için iskorbit hastalığının iyileştirilmesinde yararlıdır. • Bedeni güçlendirici toniktir. • Hafif müshil etkisi vardır. Bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin yıl boyunca yeşil kalan körpe yapraklan toplanmalı, salatalara katılıp çiğ olarak bolca yenilmelidir. • Yaprakları, çıbanların iyileştirilmesinde etkili olur. • Güneş yanıklarında rahatlatıcıdır. Bu etkilen sağlamak üzere, körpe kuzukulağı yaprakları toplanır. Ezilerek yara lapası yapılır ve şikâyet edilen yerlere dıştan uygulanır. • Gene yapraklan, güneş çarpması ve bitkinlik durumlarında iyileştiricidir. |
Salatalık
Kanı temizler, karaciğeri çalıştırır. Böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürür. İdrarla birlikte vücuttaki üre asidi ve ürat tuzlarını eritip dışarı atar. Havi olduğu bol kükürdü ile kanı temizler, ciltteki ter bezlerini çalıştırır, bol vitamin ve madeni madde verir, böylece cildin taze ve pürüzsüz olmasına yardım eder. Salatalığın kendisi ya da suyu, cildimizi bir tonik kadar temizler. Et yemeklerinin verdiği susuzluğu keser. Tabii ünsülin içerirek kanda şekeri düşürür. Sıcak bir havada iç ısısı dış ısıdan 20 C daha düşüktür. Bu nedenle serinletici olarak yenir. Midesi hassas olanlar salatalığı haşlayarak ve az miktarda yemelidirler. Kabuğu koyu yeşil renkte sağlam salatalıkları satın alın. Yüzeyleri asla buruşuk, bereli olmamalı. Normal olarak suyla iyice yıkayın ve kuru, temiz salatalıkları buzdolabında saklayın |
korı ve cay
Hollanda’da yapılan bir araştırmada, birçok baharatın karıştırılmasıyla elde edilen ve Asya mutfağının vazgeçilmez baharatı köriyle çayın kilo vermeye yardımcı olduğu ortaya çıktı. Baharatların, vücut ısısı yaratan bir doğal yağ yakma süreci oluşmasına yardımcı olduklarını belirten bilim adamları, yeşil ve siyah çayın da metabolizmayı hızlandıran benzer bir etkileri bulunduğuna işaret ediyorlar. Hollanda’nın Maastricht Üniversitesinde fareler üzerinde yapılan deneylerde, özellikle karabiber, kişniş, zerdeçal, kırmızı biber, kimyon, zencefil ve soğanın bu sürece büyük etkisi olduğu tespit edildi. Baharatlı yemeklerin ağırlıkta olduğu Asya mutfağından özellikle Pakistan ve Hindistan yemeklerinin, insanlarda hızlı bir doyma hissi yarattığını ve böylece az yemelerini sağladığını, aynı zamanda sindirime de yardımcı olduğunu belirten araştırmacılar, buna karşın kilo vermek için sadece köri ve çaya bel bağlamanın “hayal kırıklığı” yaratacağı uyarısında bulunarak, “Spor salonu üyeliğinizi hemen iptal etmeyin” diyorlar. Araştırmanın sonuçları, Fizyoloji ve Davranış adlı tıp dergisinde de yayınlandı. Köri Birçok baharatın karıştırılmasıyla elde edilen köri, Hindistan ve Güneydoğu Asya’da yaygınca kullanılıyor. Serin, kuru ve karanlık yerlerde saklanması gereken körinin içinde, kimyon, biber, zerdeçal, kişniş, karanfil, kakule, zencefil, hintcevizi, demirhindi ve acı kırmızı biber bulunuyor. Köri, yoğurt, limon suyu ve sarımsakla bir karışım hazırlanarak kırmızı et veya tavuk yemeğinin üzerine sos olarak kullanılabiliyor. |
lavanta
Lavanta, içinde organik asitler bulunan uçucu yağ ile glikozitler, alkaloitler ve tanen gibi maddeleri içerir. Bu uçucu yağın damıtılmasıyla elde edilen lavanta esansı (lavantayağı) parfümeri endüstrisinde önemli bir hammadde olarak kullanılır. Ayrıca geleneksel şekilde lavantanın yaprak ve çiçekleri odalarımıza güzel koku veren potpuri tabağına, yatak odalarımızdaki güzel koku torbalarına konulur. Lavanta esansı yatak çarşaflarına serpilir. Tibbi Etkileri ve Kullanımı Sağlığa yararlı etkileri uzun zamanlardan beri bilinen ve kullanılan lavantanın tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece özetlenebilir: • Sinirleri yatıştırıcı ve spazm çözücüdür. Özellikle depresyonla ilgili aşırı sinirlilik durumunda yatıştırıcı olur. Uykusuzluk halini giderir. • Stresle ilgili baş ağrılarında etkili bir iyileştiricidir. • Bitkinlik ve güçsüzlük durumlarında, merkezi sinir sistemini ve dolayısıyla bedeni güçlendirici bir toniktir. • Saman nezlesini geçiştirmede etkili olur. • Sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri vardır, iştahı açar, sindirimi kolaylaştırır. Mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür. • Kusma refleksini bastırır. • İdrar söktürücüdür. Böbrekleri temizler. • Öksürüğü kesici ve ateşi düşürücü etkileri de vardır. Sağlığa çok yararlı bütün bu etkileri sağlamak üzere, lavantanın taze sürgünleri yaz başında ve çiçekleri iyice açtıklarında toplanır. 35 C dereceyi aşmayan sıcaklık ve gölge yerde bunlar özenle kurutulur. Birbirine karıştırılan kurumuş sürgün ve çiçeklerden 1 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek ve 10 dakika süreyle demlendirilerek bir infüzyon elde edilir. Bu infüzyondan, günde üç kez birer bardak içilir. • Ayrıca lavanta romatizma, burkulma ve kırık yerlerinin ağrılarında rahatlatıcıdır. • Akneli cildi temizler. • Duyarlı ciltler için tonik sıvı oluşturur. Bu durumlarda yararlı etkiyi sağlamak üzere, lavanta çiçeklerinin damıtılmasıyla elde edilen ve piyasada satılan lavanta esansı (lavantayağı) kullanılır. Bu yağ içilmez. Yalnızca şikayetli yerlere, elle ovularak dıştan uygulanır. Duyarlı ciltler içinse, küvette hazırlanan banyo suyuna katılır. |
papatya
Tıbbi Etkileri ve Kullanımı Alman papatyasının tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri: • Yatıştırıcı, tonik ya da boğaz ağrıları antiseptiği olarak, yaş veya kurumuş çiçeklerinden hazırlanan infüzyon, günde birkaç kez içilebilir. • Uykusuzluğa karşı aynı infüzyondan gece yatmadan önce bir bardak içilir. • Akne durumunda bu infüzyonla yüz yıkanıp kurulanırsa cildi temizler. • Romatizma ağrılarına karşı, zeytinyağında 10-15 gün kadar bekletilen çiçekleriyle elde edilen eriyiği (özütü) ağrılı yerlere uygulanır. • Saçlara çok yararlı olan bir banyo suyu hazırlamak üzere çiçekleri suda kaynatılır. Bu banyo suyuna daldırılan tarakla saçlar taranır. Köpek papatyası (A. cotula), ülkemizde çok yaygın olarak yetişen, kötü kokulu bir papatya türüdür. Ama; gaz söktürücü, uyarıcı ve adet söktürücü ilaç olarak kullanılır. Bu amaçlarla taze ya da kurumuş çiçekleriyle hazırlanan infüzyon, günde bir-iki kez içilebilir. Matricaria cinsi papatyalar içinde anayurdu Avrasya olan ve ülkemizde de çok yaygın yetişeni, Adi ya da Tıbbi papatya (M. chamomilla) türüdür. 25-50 cm. kadar boylanabilen, dayanıklı çokyıllık otsu bitkidir. Sarı renkli tüpsü çiçeklerinden oluşan çiçek başı kubbe gibi çıkıntılı ve içi boştur. Bunların çevresindeki dilsi çiçekleri beyaz renkli olur. Adi papatyanın tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri de şöyle sıralanabilir: • İştah artırıcı, yatıştırıcı; mide ve bağırsak gazları ile safrayı söktürücü, idrarı artırıcıdır. Bu etkilerinden yararlanılmak üzere iki-üç tutam taze veya kurumuş çiçekleriyle hazırlanan infüzyon günde bir-iki kez içilebilir. • Boğaz ağrılarına karşı, iki-üç tutam taze veya kurumuş çiçekleri kaynatılarak bir dekoksiyon hazırlanır. Bu dekoksiyonla günde birkaç kez derin gargara yapılır. • Yaraları iyileştirici olarak aynı dekoksiyon yaralara dıştan kompres olarak uygulanır. • Saç rengini açmak üzere, gene bu dekoksiyon kullanılır. |
Feslegen
Çok kokulu bir bitki olan fesleğen, bileşimi estragol, linelol, sineol ve pinen adı verilen maddelerden oluşan ve uçucu bir yağ olan fesleğen esansını içerir. Bu nedenle koku ve çeşni vermesi için yemeklere pişerken son anda katılır. Ayrıca sirke yapımında ve salatalarda kullanılır. Tibbi Etkileri ve Kullanımı Fesleğenin tıbbi etkileri ve onlardan yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir: • Sindirimi kolaylaştırır. Mideyi yatıştırır. • Balgam, gaz ve idrar söktürücüdür. • Uyarıcı ve spazm çözücüdür. • Baş ağrısını giderir. Bu etkileri sağlamak üzere kurutulduğunda çenelde tıbbi niteliklerini ve kokusunu yitirdiğinden fesleğenin taze yaprakları ile infüzyon hazırlanır. 25-30 gram taze fesleğen yaprağı ılınıp üzerine dört bardak kaynar su dökülerek ve 10-15 dakika süreyle demlendirilerek hazırlanan infüzyon, günde iki-üç bardak olarak alınabilir. • Fesleğen ayrıca öksürüğü keser. • Sinirleri güçlendirici etki yapar. Bu etkilerinin sağlanması için de, fesleğen tohumlarının kaynar su içinde 15-20 dakika süreyle demlendirilmesiyle hazırlanan infüzyon günde iki kez alınabilir. • Bitki, bedeni güçlendiren tonik etkisi de yapar. Bu etkinin sağlanması için taze fesleğen yaprakları şarap içinde birkaç saat bekletildikten sonra bu şaraptan içilir. |
dereotu
Dereotunun tıbbi bakımından en önemli bölümü olan tohumları, bileşiminde karvon: limonen adlı maddeler bulunan % 4 oranındaki uçucu yağ ile ayrıca pektin, reçine ve bazı mineralleri içerir. Bu tohumlar aynen ya da ezilip baharat olarak bazı yemek ve besinlere katılır. Bitkinin yaprakları, çeşni vermesi için, yemek ve salatalara konur. Tibbi Etkileri ve Kullanımı Besin ve ilaç olarak bedene yararlı nitelikleri ta Eski Mısırlılar zamanından beri bilinen dereotunun tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir: • Sinirleri yatıştırır ve bedeni rahatlatır. • Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. Özellikle küçük çocuklarda gaz söktürücü etkisi önemlidir. • Sindirimi kolaylaştırır. Karın ağrılarına iyi gelir. • Mineral yönünden zengin olduğu için tuzsuz rejimlerde yer alır. • Hıçkırığı kesici etkisi vardır. • Süt bezlerini uyardığından emzikli annelerde süt gelişini artırır. • Kusma refleksini bastırır. Bütün bu etkilerini sağlamak üzere, tohumları iyice olgunlaşmadan önce bitki kesilip çok sıkı olmayan demetler halinde bağlanarak kurutulur. Tohumları iyice olgunlaşıp renkleri esmer kahverengine dönüşünce yere temiz bez ya da kâğıt serilip üzerinde demetler dövülerek tohumlarını dökmesi sağlanır. Bu tohumlardan 1-2 tatlı kaşığı alınarak hafifçe ezilip üzerine 1 bardak kaynar su dökülür ve 10-15 dakika süreyle demlendirilir. Yemeklerden önce bu infüzyondan birer bardak içilir. • Dereotu nefesin kötü kokusunu temizler. Bunun için tohumlan ağızda çiğnenir. |
ısırgan otu
Doğanın sunduğu şifalı bitkiler arasında yer alan ısırgan otunun, kan dolaşımını artırma, bağışıklık sistemini güçlendirme, diyabete karşı koruma ve kanı temizleme gibi pek çok özelliğinin bulunduğu bildirildi. Latince'deki adı ''urtica'' (yakan) olan, koyu yeşil ve dikenli yaprakları bulunan ısırgan otu, neredeyse tüm toprak türlerinde yetişiyor. Türkiye genelinde yol kenarlarında, tarlalarda ve bahçelerde kendiliğinden yetişen ısırgan otu, ekim ve mayıs ayları arasında toplanırken, soğuk iklimlerde yaz aylarında da toplanabiliyor. Son yıllarda, kansere iyi geldiği söylendiği için adından sıkça söz edilen ısırgan otu, A ve C vitaminleri bakımından oldukça zengin. Vücutta serbest radikallerin oluşumunu engelleyen ısırgan otunun, kan dolaşımını artırma, bağışıklık sistemini güçlendirme, diyabete karşı koruma ve kanı temizleme gibi pek çok özelliği bulunuyor. Bitkinin yaprak ve saplarından çorba, salata, yemek, börek ve köfte yapılabiliyor. Genellikle yemeklerde bitkinin genç dalları ile üst kısımları kullanılırken, yemeklerin yanı sıra kavurmalara da eklenebiliyor. Isırgan otlu bulgur pilavı veya pirinç pilavı değişik yörelerde sevilerek yenen yemekler arasında yer alıyor. Isırgan otu, Karadeniz Bölgesi'nde en çok mısır unuyla yapılan lapası tüketilirken, Ege'de böreklerin baş kahramanlarından birisi konumunda. Ayrıca, bazı bölgelerde ısırgan otunun taze ve kuru yapraklarından çay da yapılıyor. |
sarımsak
Sarımsak veya sarmısak (Allium sativum L.), 25-30 cm yükseklikte, yeşilimsi beyaz veya pembe çiçekli, otsu bir kültür bitkisidir. Nadir olarak tohum bağlar. Bu nedenle soğancıkları (diş) ile üretilir. Ülkemizde “Beyaz sarımsak” ve “Siyah sarımsak” olmak üzere 2 çeşit yetiştirilmektedir. Vatanının orta Asya stepleri olduğu sanılmaktadır. Beyaz veya pembemsi renkli, az adette soğancıkdan (diş) meydana gelir. Dişlerin hepsi bir arada bir kabuk tarafından sarılmışlardır. Çok kuvvetli ve keskin bir kokusu ve yakıcı bir lezzeti vardır. Bileşim: Karbonhidratlar (sakkaroz, glikoz), vitaminler (A, B, C ve E) ve eterli uçucu yağ (alliin, allicin, ajoen) , scordein, selen ile dişilik ve erkeklik hormonlarına benzer maddeler taşımaktadır. Bu uçucu yağda özellikle allil disülfür bulunmaktadır. Bu bileşik kükürtlü bir amino asit olan alliin’in alliinaz isimli ferment etkisi ile parçalanarak allicin’i vermesi, allicin’in de, su buharı veya su karşısında, allil disülfür’e dönüşmesi sonucu meydana gelir. Sarımsağa özel koku ve lezzeti veren taşıdığı kükürtlü uçucu yağdır. Etki ve Kullanılış: Eski çağlardan beri bilinen ve kullanılan bir drog’dur. Orta çağda özellikle salgın hastalıklar (kolera, veba gibi) ile mücadelede kullanılmıştır. Antiseptik, idrar artırıcı, safra salgılarını artırıcı, solucan düşürücü (özellikle askarit ve oksiyürlere karşı), iştah açıcı, tansiyon (kan basıncı) ve kolesterol düşürücü, kanı sulandırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkilere sahiptir. Antiseptik (mikrop öldürücü) etki taşıdığı allicin’den ileri gelmektedir. Antiseptik ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi; tarihçi Herodot’a göre eski Mısırlılar tarafından da bilinmekteydi. Çünkü Mısırlılar piramitlerin yapımında çalıştırdıkları işçilere her öğün sarımsak, soğan ve turp yediriyorlardı. II. Dünya savaşı sırasında, yaralandıkları zaman yaralarının mikrop kapmasını önlemek için, ezerek yaranın üzerine konmak üzere Rus askerlerine sarımsak verilmiştir. Eğer yendikten sonra rahatsız edici bir koku oluşturmasaydı, kuşkusuz çok daha yaygın biçimde tüketilirdi. Ama onun değerli gücünden yararlanabilmek için büyük miktarlarda tüketmek gerekmez . Beklenen etki, gün boyunca 3-4 diş sarımsak yenerek sağlanabilir. Ayrıca koku problemi olmayan sarımsak tabletleri ve tentürü de aynı işi rahatlıkla görebilir. Önemli olan, aşırıya kaçmamak şartıyla kullanımdaki sürekliliktir. Kronik bronşit, sindirim problemleri, romatizma, kas ve organ ağrıları ve yüksek kan basıncı (yüksek tansiyon) öncelikli kullanım alanlarıdır. Ama erken yaşlanmaya karşı uygulanan bir tentür kürü de çok olumlu sonuçlar verir. En azından 5-6 ay sürecek olan bu kür sırasında, sabah ve öğlen saatlerinde 10-15 damla D6 inceltisi, yarım yemek kaşığı ılık suya eklenerek alınır. Böylece kişi ileri yaşlara kadar sağlıklı ve hareketli kalabilir. Et yemeyi seven, fazla kilolu, gaz şişkinliği çeken yaşlı kişileri hızlı çöküntülerden korumak için de, uzunca bir süre, sabah ve öğlen saatlerinde 10-15 damla D3 inceltisini yarım yemek kaşığı ılık suya ekleyerek kullanmaları önerilir. Sarımsağın, mide ve bağırsakları güçlendirici, mikropları ve virüsleri yok edici etkisi oldukça önemlidir. Öncelikle bacak, göz arkası ve beyin damarları olmak üzere, tüm damarları genişleterek, daha iyi beslenmelerini ve böylece, hızlı yaşlanmamalarını sağlar. Aynı zamanda tüksek kan basıncını (hiper tansiyon) başarıyla düşürebilir, kolesterol düzeyini normalleştirir ve damar iltihabı (tromboz-tromboflebit ) oluşumunu önler. Sarımsak, organizmayı ve bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara karşı korur. Kullanım Biçimleri: Kurt veya solucan düşürücü olarak, kabuğu soyulmuş olan bir sarımsak dişi bir ekmek kabuğu parçasına kuvvetle sürülür ve çıkan esansı emmiş olan ekmek parçası yenilir. Aynı amaç için sarımsak şurubu da kullanılmaktadır. 100 gr parçalanmış sarımsak, 200 gr su ve 200 gr şeker ile 1 gün bekletildikten sonra iyice karıştırılıp süzülür. Elde edilen şuruptan günde 2-3 yemek kaşığı içilir. Haricen yara iyi edici olarak, taze sarımsak lapa halinde yara üzerine konur. Aynı amaç için sarımsak usaresi de kullanılabilir. Usare hazırlamak için bir miktar sarımsak havanda ezilir, sıkılarak alınan usarenin 1 gr miktarı 10 gr su ile sulandırılır ve bu karışımın içine, usarenin bozulmasını önlemek için, 10 damla kadar etil alkol konur. Bu usare haricen bilhassa saç hastalıklarının (saçkıran vs.) tedavisinde saçlı deri kısmına sürülür. Tansiyon düşürücü olarak 10 gr sarımsak başı ezilir, üzerine 10 gr etil alkol konur, karışım 1 gün bekletildikten sonra ince bir bez veya süzgeçle süzülür. Elde edilen özsudan günde 3 defa 15-30 damla alınır. Sarımsak Sütü: 2-3 diş sarımsak ezilir veya ince kıyılır, 1 su bardağı soğuk süte eklenir ve hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. İhtiyaç duyulduğunda 1 bardak taze demlenmiş sarımsak sütü soğutulmadan içilir. |
biberıye
Tıbbi Etkileri ve Kullanımı Biberiye bitkisi sağlığa çok yararlı olduğu gibi, mükemmel bir güzelleştiricidir. Önce bitkinin tıbbi etkilerinden söz edelim: • Kan dolaşımını hızlandırır. • Sinirleri uyarır ve güçlendirir. • Mide ve bağırsakları uyarır. Böylece sindirime (özellikle yağlı yiyecek yendiğinde) yardımcı olur. • Hazımsızlıktan oluşan gazları söktürür. • Safra salgısını artırır. • İdrar söktürücüdür. • Kadınlarda aybaşını düzene sokar. Gecikmeleri önler, iyi bir adet söktürücüdür. • Etkili bir toniktir. Bu etkileri sağlamak için, biberiyenin yaprak ve taze sürgünleri yaz boyunca toplanır. Bitkinin tıbbi etkisi, çiçek açtığı zamanlarda en fazla olur. Yaprak ve ince sürgünler, aşırı sıcak olmayan, çok havadar ve gölge bir yerde ağır ağır kurutulur. Bir bardak kaynar suya l tatlı kaşığı yaprak ve taze sürgün konulup 10-15 dakika demlendirilerek yapılan infüzyon istendiği kadar içilebilir. Bitkinin öteki tıbbi etkilerini şöylece sayabiliriz: • Kas ağrılarını, siyatik ve nevraljiyi hafifletir. • Romatizma ağrılarını azaltır. • Burkulma ve eziklerde iyileştiricidir. • Saç diplerindeki bezleri uyarır. Erken saç dökülmelerini önler. Bu etkileri sağlamak üzere, biberiyenin yaprak ve genç sürgünleri suya atılıp iyice kaynatılarak bir dekoksiyon hazırlanır. Bu dekoksiyon, ağrılı yerler ya da saç dipleri elle iyice ovularak deriye yedirilir. Biberiyenin cildi güzelleştirici niteliklerini de şöylece sıralayabiliriz: • Biberiye infüzyonu ile yıkanan saçlar gürleşip güzelleşir. • Bir bez torbaya konulan biberiye yaprak ve taze sürgünleri banyo musluğunun altına asılarak üzerine sıcak su akıtılıp böylece doldurulan küvette banyo yapıldığında cildi derinden temizler, teni kayganlaştırır ve güzelleştirir. Şampuanla yıkanmaktan yıpranan saçları canlandırır. Bitkinin yaprak ve genç sürgünleri ezilerek yapılan lapa, kırışıklıkları gidererek cildi güzelleştirir. |
roka
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri, yabanı rokanın insan sağlığına faydalarının belirlenebilmesi için araştırma başlattı. Rokanın yabani olan cinsinin sağlığa daha faydalı olduğunu söyleyen Ege Üniversitesi (E.Ü) Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dursun Eşiyok, "Birçok hastalığa iyi geldiğini biliyoruz. Özellikle yabani rokanın içinde anti kanserojen bir madde olduğunu öğrendik. Bunun haricinde saç dökülmelerinde ve idrar söktürücü olarak da kullanılabiliyor" dedi. 30 derdin devası yabani rokanın da Türkiye'de özellikle İzmir ve Göller Yöresi'nde bolca yetiştiğini ifade eden Prof. Dr. Eşiyok, "Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'yle bir çalışma yürüteceğiz. Roka ve yabani rokanın genetik haritalarını çıkartacağız. Tere, maydanoz gibi bitkilerle ne gibi özelliklerinin benzediğini araştıracağız. Buna göre daha başka hangi rahatsızlıklara iyi gelebileceğini de öğrenmiş olacağız" şeklinde konuştu. Prof. Dr. Dursun Eşiyok, İtalya'da spagettilerin içine roka eklenerek lezzetli tatlar elde edilebildiğini belirtirken, "Roka makarnaya ve pilava çok yakışıyor. İtalyanlar, rokayı çok keyif alarak yiyor. Roka, orada herkesin sevdiği bir bitkidir" diye konuştu. |
ALIÇ
ANAVATANI : Asya ve Akdeniz Ülkeleri. ÖZELLİKLERİ : Kalpi güçlendirici, damar genişletici tansiyon düşürücü, spazm çözümü, hafif uyutucu, ateş düşürücü, kandaki yüksek yağ düzeyini normale indirir ve ishali kesicidir. ÖNERİLEN HASTALIKLAR: Kalp ağrıları (koroner damarları genişleterek kan dolaşımını artırır. Böylelikle “angina” denilen kalp ağrılarını azaltır). Vasküler spazmlar, taşikardi, aritmi, miyokardit, damar sertliği, yüksek tansiyon, sinirsel kalp problemleri, uykusuzluk, ishal, idrar yolu hastalıkları |
ADAÇAYI
ANAVATANI: Akdeniz ikliminin görüldüğü yerler. ÖZELLİKLERİ : İştah açıcı, sindirim yardımcısı, kan temizleyici, gaz giderici, iltihap giderici, şeker hastalığını iyileştirici, yorgunluk ve stres giderici. ÖNERİLEN HASTALIKLAR : Gece terlemeleri, fazla terleme, el titremesi, kramplar, boğaz-bademcik, diş iltihapları, balgam, mide-bağırsak gazları, anjin, faranjit, astım, damar sertliği, felç, bedensel ve ruhsal bitkinlik, anne sütünün azalması, adet düzensizlikleri, menopoz dönemindeki sıkıntılar. |
CIVANPERCEMİ
ÖZELLİKLERİ : Regl düzenleyici, spazm çözücü, bağırsak kurtlarını düşürücü, kuvvetlendirici. ÖNERİLEN HASTALIKLAR : Gelişim bozuklukları, bayılmalar, hazım zorluğu, kas kasılmaları, regl/adet dönemindeki asabi şikayetler. |
AHUDUDU
ÖZELLİKLERİ : Kabız yapıcı, idrar söktürücü, hazmettirici, iştah açıcı, mikrop öldürücü, terletici, ateş düşürücü, sakinleştirici. ÖNERİLEN HASTALIKLAR : Bronşit, anjin, faranjit, zatürre, kronik gastrit, entenekolit, ishal. |
KARABAŞOTU
ANAVATANI : Batı Anadolu ve Akdeniz kıyıları. ÖZELLİKLERİ : Ağrı kesici, balgam söktürücü, gaz söktürücü, kalbi güçlendirici, idrar yollarında mikrop öldürücü, sinirsel baş ağırısın dindirici, uyku verici, yüksek tansiyonu düşürücü, bağırsak parazitlerini düşürücü, regl ağrılarını dindirici, egzama yaralarını iyi edici, sinirleri kuvvetlendirici. ÖNERİLEN HASTALIKLAR : Sinir, solunum, üriner sistem hastalıkları, astım, kalp ve damar rahatsızlıkları, egzama ve deri hastalıkları. |
LAVANTA ÇİÇEĞİ
ANAVATANI : Akdeniz bölgesi ülkeleri ve Fransa. ÖZELLİKLERİ: İdrar söktürücü, romatizmayı iyileştirici, kusmayı önleyici, sofra akımını sağlayıcı, safra söktürücü. ÖNERİLEN HASTALIKLAR : Egzama, sedef, sivilce, uykusuzluk. BROKOLİ |
AYNI SAFA
ANAVATANI : Ülkemizde bol miktarda yetişmektedir. ÖZELLİKLERİ: Mikrop öldürücü, temizleyici, dolaşım uyarıcı etkilere sahiptir. Yaraların kapanmasını çabuklaştırır, damar genişletici. ÖNERİLEN HASTALIKLAR : Deri kanseri, varis, meme çıbanları, mide ve bağırsak hastalıklarında, mide krampı ve mide ülserinde, kalın bağırsak iltihaplarında, ödem ve kan işemeye karşı kullanılır. |
BIBERIYE
ÖZELLİKLERİ : İdrar söktürücü, safra artırıcı, bağırsak kurdu düşürücü, sakinleştirici, sindirime yardımcı, gaz söktürücü, mikrop öldürücü. ÖNERİLEN HASTALIKLAR: Gut, romatizma, ödem, idrar yolları taşı, safra-karaciğer hastalıkları, boğmaca, astım, ruhsal yorgunluk, düşük tansiyon, yaşlılarda damar sertliğinden kaynaklanan hafıza zayıflığı, adet zamanı görülen sıkıntılar, iktidarsızlık. |
ARDINÇ
ÖZELLİKLERİ : İdrar söktürücü, terletici, mideyi kuvvetlendirici, mikrop öldürücü. ÖNERİLEN HASTALIKLAR : Böbrek-mesane kum ve taşı, idrar yolları, iltihabı, mesane iltihabı, idrar tutukluğu, soğuk algınlığı, gut, romatizma, damar sertliği, albümin, şeker hastalığı, kısırlık, ishal, bedensel ve ruhsal çöküntü. |
MELISSA
Oğulotu Limonotu, Melissa officinalis, (Labiatae). ÖZELLİKLERİ: Beyin, kalp, rahim ve sindirim sistemi üzerinde koruyucu-kuvvetlendirici, spazm çözücü, ruhsal ve fiziksel sakinleştirici, hazmı koªlaylaştırıcı, bağırsak gazlarını giderici, terlemeyi önleyici, bağırsak parazitlerini düşürücü. ÖNERİLEN HASTALIKLAR: Kötü hazımdan doğan şikayetler, nevralji (yüz, diş, kulak, baş), akciğerªden kaynaklanan kan kusmaları, sinir krizleri, depresyon, anksiete, kulak çınlaması, baygınlık, baş dönmesi, spazmlar (astım, kalp, mide), hafıza kaybı, melankoli, histeri, kansızlık. İnfuzyonu: Canlandırıcı, yara iyileştirici, mikªrop öldürücü; kalp yetmezliğinde destekleyici. Haricen: Böcek ısırıkları. |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:57 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.