www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Adult eski arşiv (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=376)
-   -   Zülfikar Yapar Kaleli (https://www.cakal.net/showthread.php?t=137768)

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:08 AM

zy18) Gönül Dilencisi..-Mensuriye-
Gönül aleminin dilenciliğini yapanlar
nimet bulma sevdasından galip çıkmışlardır.
Gözlerini dünya tamahından
kurtaramamış olanlar
dış perdeden çalanlardır.


Herkes benlik aynasındadır.
Benliğin ateşi yeter derecede
bir gençlik kuvvetidir.
Kırk yaşını elde etmeyi ve durulmayı bekler.
Çünkü ancak kırk yaşına basınca
hayatın kazancı peşine dönüşür.
Kırk yıllık dersi tekrar etmenin
hiçbir değeri yoktur.


Eli uzatıp çare aramak,
masal okumaktan daha faydalıdır.
Gönül gamını dindirmek,
bu gönül gamına gam çekmiş
gönüller bulmakla mümkündür.
Gamdan anlayan dostların varsa
gam çekme.
Madem ki yarin var,
gamın boynu kırık demektir.
Dostların dostluğu
gamlı gönüller için bir dayanaktır.
İki kişi dost olunca
yüz gam eksik olur.

Vuslat gecesinden daha kıymetli,
sabahın şafağından daha değerli dost.
Sultanlar sefere çıkacakları zaman
ağırlıklarını önceden yola çıkarırlar.
Arı sonunu düşündüğü için
kovanı devamlı balla doludur.
Kimsenin himmeti
sonunu düşünmeye meyletmemiştir.
İnsanların mertebesi
sonunu düşünme mertebesidir.

Göz aldatıcı hayal perdesi bize
her an garip oyunlar gösterir.
Dünya evi nağmelerle dolu
ama oynayan yok.
Deniz mücevherlerle dolu,
fakat dalgıç yok.


Büyüklüğün mayası edeptir.
Allah sırlarının hazinesi ordadır.
İlk sabah nefes almaya başlayan insan
ikinci sabah sesini yıldızlara yükseltir.
Yalancı sabahların aydınlığı çabuk geçer.
Kişiyi dostuna,
yârine kavuşturacak sabahlar
gerçek sabahlardır.

Kişi tek başına hiçbir şey yapamaz.
Yâr aramalı, aramalı ki
aradığı her şey yârdan gelir.
Herkesin ister istemez bir dostu vardır.
Önemli olan eli tutan yârin olmasıdır.
Düşüp kalkılan dost
insana kapı aralığından daha yabancıdır.

Yâr yara yan vermiş, körpe yaşında.
Yâra uzanmaya gönül gerek.
El gönül ipine uzanacak ki,
gurur alçak gönüllülüğe dönsün.
Arşın sultanı, cihanı yarattığı zaman
huy ile canı birlikte yaratmıştır.
Marifet canı çıkarmadan
huyu çıkarmaktır.

Arkadaşları cahil,
kişide yolun acemisi ise,
gariplik kimsesizlikten daha acı olur.
Kapıdan geçmeye yol yoksa,
o daracık geçitte
korkudan dil tutulur insanın.
Aşktan başka imdada yetişecek
bir şey de yoktur.
Aşık olundu mu,
o zaman kapı çalınır.
Gelenin kim olduğu sorulunca da
artık çekinmeden: '
Eğer yer verirseniz bir ademoğludur' denir.
Kapı aralanır, içeri alınır.
Terkip perdesi ortadan kalkar,
kişi vuslata erer.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:08 AM

zy19) Karanfilli Dost...-Mensuriye-
Dostun ekşi söyleyeni var,
acı söyleyeni var.
Nasıl söylerse söylesin
Karanfilli dostun samimi olduğu muhakkak.
Nitekim dost acı söyler,
fakat doğruyu söyler.
Dostu Allah olanın düşmanı olmaz.

Kişinin yakını düşman olunca uzak sayılır,
yabancı da dost olunca onun yakını sayılır.
Bunların dostluğuna asla güvenilmez.
Zayıfların kini, dostlukları kadar tehlikeli değildir.

Yakası kirli olanın kalbi pek temiz olmaz.
Dışını temizlemesini beceremeyen,
içini hiç temizleyemez.
Kimsenin iç dünyasını göremezsin,
ama dışını görmekle, az da olsa
bir kanaat sahibi olursunuz.
İyi, temiz insanlarla sohbet edilir.
Pis, kirli ve pasaklı insanlardan ise
uzak durulur.
Çünkü onların dostluğu gırtlağının altındadır.

Ömrünü seyahatle geçirenler
birçok otelci bulur, ama bunlarla dostluk kurmaz.
Dost odur ki,
hatırladığın şeyi yapmakta sana yardımcı olur.
Yapman gerekenleri de sana hatırlatır.
Sende olmayan meziyetleri sana söyleyen dost,
düşman olunca sende
olmayan fenalıkları da sana yükler.

Aklın bağlamadığı dostluğu,
akılsızlık kolayca çözebilir.
Dostluğundan fayda görülmeyen insanın,
düşmanlığından da zarar gelmez.
Bin kişinin dostluğuna,
bir kişinin düşmanlığı satın alınmaz.
İnsanların en biçaresi dost edinmeyen,
bundan daha kötüsü de dostlarını
hiç yok yere kaybedendir.
Bütün düşmanlıkların aslı,
kötülere dost olmakta saklıdır.

Dostları çoğaltmak
zekâ inceliğindendir.
Dostluğun amacı
kaynayan sütün koyulaştığı gibi,
kalpleri birbirine zincirlemek
suretiyle raptetmektir.
Faziletli olan ve faziletleri
birbirine benzeyen insanların dostluğu
mükemmel bir dostluktur.

Dostluk;
iki vücutta müşterek bir ruha benzer.
Dostların ayrılığının yanında,
zamanın bütün musibetlerini ve
felaketlerini değersiz kalır.

Otuz yıldır kendilerinden
ayrı düştüğüm öyle samimi arkadaşlarım var ki,
hasretleri bir an bile kalbimden çıkmaz.
Çünkü, iyi dostluklar
temiz hesaplarla kurulur.
Yalnız kendi nefsini düşünerek dost arayan,
hizmetçi arıyor demektir.

Dostluğun kolları
birbirimizi dünyanın bir ucundan
öbür ucuna kucaklayabilecek kadar uzundur.
Dostluk iyi kişiler arasında hemen kök salar,
güçlükle yıkılır.
Dertlerini dökecek dostları olmayanlar,
kendi yüreklerini kemirirler.
Dost rahatlık veren bir merhemdir.
Bu yüzden dost kötü günde belli olur,
iyi günde herkes dosttur.

Dostluk saygılı olmaktır.
Dostluktan saygıyı kaldıran onun en
büyük süsünü kaldırmış olur.
Akıllı biri can düşmanı da olsa
cahil dosttan iyidir.
Dost kazanmanın tek yolu
dost olabilmektir.
Kendisiyle yanında yüksek sesle
konuşabildiğin kişi dosttur.
Gerçek dost, onu unutanı unutmayandır.
İyi dost kişiye ayıplarını gösterendir.

İyi ve kötü günleri paylaşacak
dost bulmak nadir bir talihtir.
Dostu olmayan en yoksul insandır.
Nitekim,dostsuz hayat çekilmez.
Yürek acısını ancak bir dost eli geçirir.
Gerçek dostlukta âdi insanların
alamayacakları bir tat vardır.
Dost kazanmak isteyen kimse,
dostluğu paylaşmayı bilmelidir.

Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır.
Kişiye düşmanlık edecek kadar,
dosta kuvvet vermek doğru olmaz.
Dostluk gündüz görünmez,
o ateşböceği gibi ancak *******i parlar.
Varlığı darlıkta anlaşılır.
Büyük bir adamın dostluğu
Allah’ın bir ihsanıdır.
Dostluk,
dünyayı bir arada tutacak tek bağdır.

Dostluk, gönüller arasında
ot bitmesine müsaade etmez.
Kusursuz arkadaş aramak,
dost edinmek istememektir.
Dostlara itimat etmemek,
onlar tarafından aldatılmaktan daha ayıptır.
Dostun yumruğu acıdır.
Ve dostun kusuruna bakılmaz.
Benden söylemesi.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:09 AM

zy20) Örümcek Yuvası -Mensuriye-
İnsanların boyunun, elbisesinin,
süsünün ne değeri var.
Kalplerdeki cevher
her şeyden kıymetli değil midir?
Gönüller gül devşirme bahçeleridir.

Yürek çarpıntısı tedirginlik alâmetidir.
İsabetli karar veren insanın
kalbinde niçin çarpıntı olsun ki?
Orada gönüller saltanatı sürer gider.
Nişanlara, makamlara, servetlere ve
geçici heveslere boğulan saltanat
örümcek yuvasına benzer.
Evlerin en hafifi ve de en zayıfı
hiç şüphe yok ki örümceğin evidir.
İnsan zayıf umutların arkasında
varlığına nasıl cevap arar?
Elbette biz,
gönül sultanlığının peşinde olanlardanız.

Nimetler kalplerde tanınır.
Bütün bir benlik şükrün ifadesidir.
Şükrün zevkine ancak kalbin erdiğini,
lezzetini ancak onun duyduğunu hepimiz biliriz.
Nefsi temiz etmek kulluğun bir gereğidir.
Onun temizlenmesi
şerrinden kurtulmayı beraberinde getirir.
Kalp sağlam bir yere tutunmuşsa
nefsin temizlenmesi kolay olur.

Güllerin kokusunu
burnumuzun algıladığını sanırız.
Oysa burun vasıtadan başka
bir şey değildir.
Hayat faaliyetleri kalpten başka
bir yerde meydana gelmez.
Çiçekler insana dersler verir.
Uzun bir zaman o ders halkalarına
oturanlara ne mutlu.
Onlar kalplerdeki çiçeklerin
ne demek istediğini ferasetleriyle anlarlar.
Çünkü 'mümin ferasetli insandır'.

Evlerin depremle yıkılmasından
korkmaya gerek yok.
Asıl korkulacak şey kalplerin yıkılmasıdır.
Çatlayan kalbi onarmak
yıkılan evi yapmaktan kolay olmasa gerektir.
Yeryüzündeki madenleri aramaya kalkan insan,
biraz kendi kalbine bakmaz mı?
Bahçelerin yeşerebilmesi için
bol su verilmesi gerekir.
Peki kalbimizi ne ile sulayalım ki,
yaradılış amacına uygun ürünler versin.

İnsanların en büyüğü:
“Kalpler de demirler gibi pas tutarlar,
onu ancak Kuran okumak
ve ölümü anmak parlatır”diyor.
Kalpler birbirleriyle haberleşirler.
Biz buna muhabbet diyoruz.
“Gönülden gönüle yol vardır “diyen
ne kadar doğru söylemiş.

Derler ki,
ölüm; kalbin durması olayıdır.
Oysa şu nokta unutuluyor.
Kalp ebedi hayata
açılan kapıyı aralamakla görevli.
Ve o hayatın mutluluğu
ancak kalplerle kazanılır.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:09 AM

zy21) Tuz Koktu! ! ! -Mensuriye-
Genellikle saçların dökülmüşlüğü
“maden olan dağda ot bitmez”
diye yorumlanır.
Oysa; bazıları, dağ olmasına dağ da,
zemheri soğuğu yemiş dağ.
Dışı da, içi de üşümüş.
Yaprakların dökülmesi üşütmüşlüğün sonucu.
Artık onu yeşertmeye çalışmak
taşa tohum ekmek kadar
boşuna bir emektir.

Bir yerde söylediklerini
dinleyecek kulak kalmadıysa,
hiç boşuna nefes tüketmeye gerek yok,
bulunduğun yeri değiştirmek gerekir.

Beyinler üşümüş olunca
yeşilliklerin farkına varmak bile artık imkânsızlaşır.
O kuru ve koca gövdesine bakıp hayıflanmakta,
zamansız ve mekansız çıkışlarla
etrafındakileri mahcup etmekten
çekinmemektedir.
Kıyamet günü Allah’ın
kullarından en kötülerini
iki yüzlü olanları oluşturur.
Onlar bir tarafta ayrı öbür tarafta ayrı söyler.
Bir tarafa ayrı,
öbür tarafa ayrı yüzleriyle giderler.

Devlet malını babasından miras kalmış,
öz malı gibi görmek zihniyetiyle
tasarrufta bulunmak
nasıl bir ahlâk anlayışıdır,
anlayamam.

Adamın birinin yol kenarında
iyi bir tarlası vardır.
Bir çiftte iyi öküzü.
Tarlasını sürmektedir.
Yoldan geçen birisi selam verir. Sorar:
”Bu tarla senin mi?
” Çiftçinin cevabı çok enteresan,
bir o kadar da düşündürücü.
“Hayır, sadece sırası benim.”

“Ant olsun ki ilk yarattığımız gibi yapayalnız,
teker teker huzurumuza geleceksiniz.”
Enam 6/ 94

Kendi kazancını bırak,
babasının o kıt varlığını bile
dirhem dirhem kullanmaktan korkanlar,
devlet malına gelince çok cömert oluyorlar.
onu bağışlamak suretiyle,
o kuru kafalarının idrak
edememesinden olmalı ki kendilerine
itibar edinmeye çalışıyorlar
veya öyle sanıyorlar.
Oysa bilmiyorlar ki;
“el elin eşeğini türkü çağırarak arar”.
Ve fırsat bulunca da yapacağını yapar.

Her insan kendi yaptığından
sorumlu olduğu gibi,
sorunlarını da, sıkıntılarını da
kendisi çözmek durumundadır.
Çünkü, insan genellikle
başkasına sürmek istediği çamura bulanır.

Yoksulun biri İskender’e;
Az bir şey olsun ihsan etmez misin? Der.
Az şey bana layık değildir.
O halde çok ihsan ediniz.
O da sana layık değildir.
Cevabını alır.

Şurası unutulmamalıdır ki;
“eğreti ata binen tez iner.”
Elde bulunan yetkiye veya
yetki saydıklarına güvenerek,
isteklerini kolayca gerçekleştireceğini sanmak
veya yapmak en azından
bizim de içinde bulunduğumuz
toplumu rahatsız eder.

Dünyada iki yüzlü olanların,
kıyamet günü ateşten
iki dilleri olur.
İki yüzlü Allah katında emin kimse olamaz
Dünya Süleyman’a bile kalmamış.
Ki O dünyanın en güçlü ve kudretli kişisiydi.

Bazılarının altından oturağını çekiniz,
ayakta durmaya bile mecalinin
olmadığını göreceksiniz.
Yapabileceği oracıkta kıç üstüne oturmaktır.
Bu haliyle bile kendini kral sanmak
acınacak bir durumdur.

Unutmayalım ki,
bu dünyada her şey bir baş eğme karşılığıdır.
Ve yine unutmayalım ki;
diline sahip olmayanlar
kendi sonlarını kendileri hazırlamış olurlar.

Her şeye rağmen,
kendi yerini sağlam görmekten başka,
hısım ve akrabaya
kıyak yapanları varlığına üzüldük.
Ahde vefanın
bu kadar ucuzladığını bilmiyorduk.
Yazık.

Dostlar: “Et kokarsa tuzlanır,
ya tuz kokarsa,” demiş atalar.
Artık devir tuzun koktuğu devirdir.
Bazı haddini bilmezlerin yüzünden.
Unutmayalım ki:
Ağanın atı sattığı adamın elinde ölür.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:09 AM

zy22) Alçağın Karı Az Olur. -Mensuriye-
Bu satırların yazarı; önce sen,
sonra bütün mümin dostlar,
ellerinizdekilerin bir gün
kaybolup gideceğini akıldan çıkarmamalısınız.

.........Hiç kaybolmayacak şeyleri kazanmalı ki;
.........azık bol,
..........yol aydınlık,
..........arkadaş güvenli olsun.
Her insanın içinde bir ufuk vardır.
Önce onu aşmaya çalışmalıdır.

Kalpleri diriltmeden, toplumu
diriltmek mümkün değildir.
Çünkü toplumlar kalplerden meydana gelir.
Kocaman kitapları ezberlemektense,
sevmeyi bilmek daha uygun olmaz mı?

Bütün anlayışların temelinde
sevgi ve bilgi vardır.
Bunların ikisinden yoksun olanların
bu dünyada neleri kalıyor ki.
İnsanların mutluluk dedikleri
henüz bulunamamış güzellik gibidir.
Onu bulmak için onu keşfetmek gerekir.
Her önüne gelenin eli öpülmez.
Bu alışkanlık tez zamanda terk edilmelidir.

.......Tövbelerini sıkça bozanlar
.......işin gerçeğini kavrayamamış olanlardır.
.......Yolda görülen pislikler temizlenmeli ki,
.......kalplerdeki çakıl taşlarını
.......temizlemeye yol bulunabilsin.

Bir çıkar uğruna boynu eğri olmaktansa,
acından ölmek tercih edilmelidir.
Bazı şeylerin zamanla değiştiğine
inanmak istemiyorum.
Çünkü asıl değişmesi gereken
davranışlar olmalıdır.
Yoksa bunca zaman yanlışla
hemhal olduğuma yanarım.

........Dünya malını çok seven,
........asıl sevilmesi gerekeni unutur.
........Çıkar ve menfaat için koşturanlar
........çabuk yorulur.
Nefsinin isteklerine boyun eğenlerse
kişiliklerini kaybederler.
..........Sorumsuz olmak beraberinde
...........unutulmayı getirir.

Nimeti elde etmeyi düşünen,
nimeti vereni de düşünmelidir.
Alçak dağın dumanı az olur.
Ey gönlüm,
sen alçak dağ olma.
Dünyalık telaşı az olanların
yararlı işlere ayıracak zamanları çok olur.

Kısa zamanlar,
kısa zevkler için değildir.
........Öyle bir zevk peşine koşmalı ki
........kişiyi ebedi zamanlara ulaştırsın.
..............Sevgi her zaman sert iklimlerin
...............yumuşatıcısı olmuştur.
O halde insanlığı sevmeyi,
“Yaratandan ötürü sevmeyi' bilmelidir.

............Çoğunluğun peşine takılmak
.............onların yanlışlarını kabul etmeyi de
.............beraberinde getirir.
.............O halde asıl olan gerçeğe
.............uygun seçimler yapabilmektir.

Adaletin kılıcının keskin olmasını arzulayanlar,
zalimin var olmazından korkmamalıdırlar.
.......Nitekim; zalimlerin varlığı,
.......mazlumların yaşama azminin kamçısıdır.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:09 AM

zy23) Özgürlüğü İçmek! ! -Mensuriye-
“Ezeli mahkûm ve mahrum kimdir? ”
diye sorulsa derim ki;
yaratılış harcının bileşenlerine yabancı,
tadına yabancı olan kişidir.
Dünyayı dünya yapan mucizedeki bu hal
insana hayat ve hürriyet bahşeden reçetedir.

Artık özgürlükle nefesleşmek,
hazzın bitmez deryasına dalmak vaktidir.

………………………Özgürlüğü içmek,
……….gönül yurdunu ziyaret etmektir.

Bütünleşmenin maviliğinde
bir engin gibi dalgalanan gönül mabedi,
yaratıcının en büyük ihsanı olan
özgürlükle birlikte insanındır.
İnsan “insan” olduğunu bildiği müddetçe
bu mabedin içinde yaşar.

Vuruldukça kuvvetlenen,
darbe yedikçe şahlanan mânânın gizemi
sonsuz maviliğini sunmakta,
hürriyet dağıtmaktadır.
Mücadele insanın çeşnisi, bedeni.
Ruhun cilası,
kalbin müptelası.
Özgürlüğün yokluğunda dâvâ düşüyor,
sorunlar eriyor, mânâ tükeniyor.
Dünya, dünya olmaktan çıkıyor.

……………………………Ey özgürlük;
sensiz bu yelkenin seyri anlamsızlaşıyor.
………………….Seni azim diye içmeli.
Çünkü azmin kamçısı sensin.
……..Kamçıyı vur, bedenlerde şaklasın.
……………….Acıma gaddar ol. Çünkü,
…………… insan “insan” olmak istiyor.

Özgürlüğün muhteşemlik simgesi,
enginliğin delili.
Bu enginde renkler ve dalgalar çizilmiştir.
Özgürlüğün çapı renklerdir, dalgalardır.
Sınırsızlık enginliğin gücüdür.
Sınırsız olmak faniliğin yenilmesidir.
İnsan bu gücün hem kendisi, hem de zerresidir.
Enginde parsellenen benim, sensin.
O enginliğin içinde zerreyiz biz.

Ben, kusurlumdan şikayetçi
bir tevazu ırmağı olmak,
akmak istiyorum.
Çirkinliklerimde güzellikler bularak
asıl güzelliğe koşmak istiyorum.
Ekmeğimin hilesiz, bereketli,
emeğimin bir derya olması çabası,
mücadeleye mecbur ediyor beni.
Mücadeleye aşına olmayanın
hamuru maya tutmaz.

…………Bizim dağımızın doruğu özgürlüktür.
………….Biz açlığa alıştık,
……………..tuzu katık ettik.
…………………Artık yeşerdiğimiz tarlalarda
……………………. özgürlük çiçeklenmeli.

Özgürlüğü içenlerin nefesleri
vasfını tarlaya aşılar.
Tarla tohum istemez olur.
Zira toprak zaten tohumdur.
Bu tarla başı dik, anlı ak,
omuzları kalkık, şahin bakışlı,
er sözlü, mazlum dostu,
zalimin başının belâsı olanların tarlasıdır.
Bu topraktan artık irfan fışkırır,
fazilet patlar. Çünkü,
zahmet çekenin mürüvvet hakkı olsa gerektir.

Yalan, hile, desise, iftira, zulüm,
soy-sop bağnazlığı ile savaşmalı, dayanmalı.
Çünkü kavga ederek sükunu kazananlar,
zahmetin değerini anlarlar.

……………………Ey özgülük,
………….sensiz bir çıplak dünya
……yaratmayan mimara hamt olsun.
………………Sen bizim servetimiz
……………………..ve nefesimizsin.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:10 AM

zy24) Kurtuluş -Mensuriye-
Susmakta sonsuz faydaların
................olduğunu bildiğim halde,
dilimin konuşmasından hoşlanıyor olmalıyım ki,
.................başıma bunca belaları
........................açmış olmasına rağmen
konuşmasını engellemiyorum
................veya engelleyemiyorum.

....Ey aklına her geleni söylemeye alışkın dilim:
…...Eğer hakkı söyleyemiyorsan
…......sus.
……….Eğer lüzumsuzluğa, küfre,
……….günaha alet oluyorsan
...............sus.
Eğer boşu boşuna,
..amaçsız gayret ediyorsan
.....................yine sus.
….Sus ki; senin susman sonucu
…….benim insanlığım ortaya çıksın,
………başım kurtulsun.

Hakka kulluk yapmayı beceremeyenler,
bundan kaçınanlar
başka ilahlara kulluk yapmaktalar.
Çoğu zaman bunun farkında bile değiller.

........Uzun emeller peşinde koşmaktan yorulduk.
...........Sonra bütün emellerin
..............bir sonu olduğunu anladık.
.......Artık Allah’ın rahmetini görmekten başka
..............bir emelimiz kalmadı.

İnsan hazırlıklı olunca
....başına geleceklere karşı önlemler alabilir.
........Her şeye boş veren,
........ömrünü de,
...........çalışmasını da
...............beyhude ziyan etmiş olur.

Yoklukta yaşamaya çalışan
varlığın kıymetini bilir.
.....İnancımız inmeyen bayrağımız olmalıdır.
İnsan üzerindeki her türlü dünyevi tasarruf
insanı köleleştirmekten öteye
hiçbir mânâ ifade etmiyor.

…… Aramızdan ayrılanların adlarını
……….tek tek sayamam ama,
…………..bu gidişin bizi mutlaka
……………..beklediğini söyleyebilirim.
…Yaratana kulluğunu bilenin
…bir tebessümü kalbimde çiçekler açtırır.
Ve her gönül
……kendi dünyasına gömülür.
Bu yüzden olacak
…..dünyaya çok özen gösterenlerin
………mezarları çok süslenir.

.......................Madem ki;
.................yerde ve gökte olanların tamamı
...........insanı uyandırmak,
......aklını düşündürmek için yaratılmıştır.

O halde;
..... gerçeği anlamak emelimiz;
............Hakkın rahmeti ümidimiz,
.................azabı korkumuz...
......Yeryüzünün çiçeklenişi sevgimiz
........ve
............güneşin gönüller üzerine doğması
..............gayretimiz olmalıdır.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:10 AM

zy25) Sana Uçmayı Öğretemedim...-Mensuriye-
..…Sevgi yalım yalım,
………aşk deli rüzgardı sende.
…………….Sana uçmayı öğretemedim.

…….Bir saksağan kadar olmayı beceremedim.
……………………Kendini nasıl koruyacak,
………………nerede gezip dolaşacak,
……………nerede kanat çırpacaktın.

………..Daha gökyüzüne hasretini gidermeden
……kanatlarını koparacaklarını hesap edemedim.

Hayat yolundaki tehlikeli uçurumlara,
…………..göz alıcı renklerle parlayan,
………..dikkatini çekecek işaretler koyamadım.
……Uçurumlar, bataklıklar insanı nasıl avlar
…………………………………gösteremedim.

…………….Bizim geleceğimiz geçmişimizdi.
……Geleceğe de öyle bakıyordum bunun için.
Ama heyhat!

…. Yine de insan aklına geleni yapma
………………özgürlüğüne sahip değildir.
….Şayet özgürlüğün anlamı bu olursa,
……..yeryüzü kan gölüne dönüşür.
……….…….Bunları anlamak zaman ister

Gönlümün dudakları
……………… cılız bir titreyişe kapıldı.
…………….Önce gözlerinde buğular
…………….iri damlalara dönüştü birden.
…………Titreyen elini bir tüy hafifliğiyle
………..gezdirdi dağınık saçların üzerinde.
……Karşılıklı baygın bakışlar oldu bir anda.
…………………………… Sessiz, derin.
………..Çok şeyler konuştu gözler.
………Birbirlerine dilin veremeyeceği
……………. sırlar verdi, aldı.
………Hülyaları geniş ufuklar açtı beyninde.

Hiç kimse sadece kendi için
………..yaşamıyordu dünyayı.
…….Bütün yanılgıların bedeli
arada kan bağı bulunan herkese çıkıyordu.
……………………Bir endam aynası gibi.
Dünya artık arada
kan bağı bulunanların müşterekleriydi.

……….Gökyüzünü koyu bulutlar istila etmişti.
………………………Amansız bir yağmur
……………hiç ara vermeksizin yağıyordu.
………Gönül şehrinin sokakları
………..yağmura tutsaktı şu an.
…..Caddelerin, sokakların perişan manzarası
…………..karışık bir dekor halinde sergileniyordu.

Bahar kocadı gönülde.
……….İçerisinin sıkıntısına karşılık,
…………….dışarının albenili manzarası
…………..onu kendine çekmeye başladı.
………..Kararsız düşünceler içerisindeydi.
……….Günlerdir beynini kemren
………………….bir sıkıntının tutsağıydı.

Baygın bakışlarında anlamsız bir
…………………….parlama meydana geldi.
Tunçtan bir heykel gibi hareketsiz,
nefes almadan bekledi çakılıp kaldığı yerde.
…………….Alevden bir el dolaştı beyninde,
sıkıntı terleri döküldü yüzünden.

Gökyüzü bu kadar puslu muydu eskiden?
……………………..Onlar da sihirli
…………..bir yalnızlık içinde mi inliyordu?
……Dallarında cıvıldaşan,
…………yapraklarda cilveleşen kuşların
….yokluğuna yas mı tutuyordu bu gariplik?

…..Karınca yuvası gibi kaynaşan caddelerde,
tek ıstırap yükü onun omuzlarında mıydı?
Gün batı yakasına aheste bir eda ile
…………………….çekilmeye başlamıştı.

Gözleri hep gelecek yolcuyu gözlemekle meşgul.
Birden yüzüne emsalsiz bir neşe yayıldı.
………..Evet yanılmıyordu,
………………………….gelen beklediğiydi.

Gamlı gönlün çırpıntıları başladı birden.
…………… Gözünden tespih taneleri gibi
……yaşlar boşalmaya başladı.

………………………Sadece sana malum ki;
………bu incinmiş gönülde gereksizliği
….. en aza indirmeye çalışarak,
..günah seli gibi akan insan güruhu arasında
………. ruhu ve bedeni kirletmeden
yaşamaya çalışan,
…..müsterih vicdanlı olmak çok zor.

Garip bir his cilveleşti yüzünde.
……Alnından ince terler söküldü,
………………gecenin yalnızlığına eş.

Gözlerini bezgin bir ifadeyle kıstı.
………..Yakın bir hedef gözleyen gamlı gözler,
…..o kararsız adımlarla yine malum noktaya doğru
………………………………..sürüklenip gitti.
Ezik duygular neşter yedi birden.
…………………..Aşinası olduğu bir sesle irkildi.

İç huzursuzlukları artıyor,
…………………….nefesi daralıyordu.
Kesin bir itirazın amansız kasırgası,
………………….dehşetli çizgiler çizerek
dudaklarında mırıltılar dökülüyordu.

Şehirlerin gökyüzünde uçuşan,
…………………..kanat çırpan kuşları yok artık.
………….Doğrusu yazık oldu onlara.
……………………….Kirlilikle zehirlendi hepsi.
…………..Kalanlar ürktü şehirden.
…………………….Artık ağaçların dalları öksüz.

….Ah! İnsanlar her şeye,
………….bütün mahlukata olduğu gibi,
gönle de bir o kadar acımasız ve gaddar.

……………….Ben peşimden el sallanmasından
………………….hoşlanmam gönül.
…….. Keşke tercihini yapmamış olsaydın.
Ben bu yükümle durulmayan
…………..adımlarla çekip gidemem artık.

…………İçim parça parça.
……Aldatıldığımdan değil.
Sizi üzdüğüm için üzgünüm.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:10 AM

zy26) Deprasyon... (Mensuriye)
İnsan kafası boş durmayı hoş görmez.
Akıp giden zaman,
.............durduğunu sandığımız
………….. bir alanda faaliyetini sürdürür.
Alemde başıboşluk yoktur.

………Hayatımızdaki boşlukları sevaplarımız
……………………..ve günahlarımız doldurur.

Gönüller neye bağlı ise;
.....................onu severler.
Sevdikleriyle
.....hayatlarının akış planını çizerler.

Gönüller belki de ıstıraplı tesadüflerden
………………………….kurtulmak için yeniden
inanma ve kabullenme ararlar.
Bir yol isterler ki
............. arzuladıklarına ulaşsınlar,
.....................korktuklarından
……………….kaçabilsinler.

Arzulanan her şey bir umuttur.
……………..Arzular, peşine neleri feda ettiğimizi
anlamakta zorlandığımız
...................bir ümit güneşidir.
……………….Gönüller o arzulara karşı zayıftırlar.
……Kavuşabilme uğruna boşluklarda
…………………dolanmayı ve hayallerden medet
……………………..ummayı tercih ederler.
İşte insanı kötü düşünceler burada yakalar.

Arzular bitmez,
...............her arzu da gerçekleşmez.
..“İnsan taşa tohum eker,
...taş biter de arzu bitmez”
…………..diyen üstat Mevlüt İhsani
…………………..çok doğru söylemiş.
………………………….Arzulara esir olan insan
………………….. onların peşlerinden ayrılamaz.
Bu ise insanın içinde
………………..boşlukların doğmasına sebep olur.
Nefis ise bitmez tükenmez arzularıyla
……………….bu boşlukların büyümesini,
çoğalmasını sağlar.

…………………Yürümekte olan günlük hayat
………………….ruhi cephede gediklerin açılmasına,
…………………çoğalmasına müsait bir durumdadır.
…………………. Bu yüzden gedikler gittikçe çoğalır,
………………..yarıklar derinleşir.

Kötülükler bu durumları kollar,
…. ruh kalesinin boşluklarından
...................insanın zihnine dolar.
.......Zihinde düzensiz durumların
doğmasına sebep olurlar.

......Varılamayacak hedefler gösterir,
sebepsiz atılımlar önerirler.

………..Zihin bu kötü duyguların yağmuru altında
………..makul düşünmeyi kaybeder.
Bu çözülme tatmin olma
..........duygusunu ortadan kaldırır.
……………………………..Umut bağlarını koparır.
Gönüldeki barış ortamını anarşiye dönüştürür.
………………..Böylece insan farklı inanışlar
……..ve bir sürü hedef arasında bocalar kalır.
………………………Arzulaması hiç bitmez.
…………………Hiçbir şeyden tatmin olmaz.
Boş hayaller peşinde koşmaya devam eder.

Geçici olanı düşünmekten
……… ebedi olanı düşünmeye fırsat bulamaz.
Asıl sevgili yerine sahte sevgililere boyun eğer.
……………..Aç gözlülük ve iştah artar,
………………………..…..kanaat azalır.
.…….Artık dünyaya daha çok
............önem vermeye başlar.
……………Ölümden korkar.
……………Bazen kimseyi beğenmez,
…………kendisini en pis hayata alıştırır.
……..Gününü gün etmeye bakar.
…………….Aklına hiçbir şey getirmemeye çalışır.
…………Böylece iç dünyayı tahrip eder.

İç düzeni bozacak,
...............tedirginliğe sebep olacak
………. iç boşluklar ancak kâmil bir imanla
………………………………doldurulabilir.
Güzel ahlak;
......... manevi hayatın dış süsü olur.
Böylece insan hayatı
...................................bir anlam kazanır.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:10 AM

zy27) Gönül Diyarı..-Mensuriye-
Gönül öyle bir yer ki,
Gök kubbenin sınırı oraya dayanmış.
Cennet bağının kokuları oraya yayılmış.
Gülün özünde yer almış,
Eteğini dikenlerin ayakları altına sermiştir.
Bülbül, tatlı tebessümler saçan gülün
Yeşil dalları üzerinde perişan bir hale gelmiş,
Taze otlardan, süt gibi çiğler damlamakta,
Ceylanlar sanki o sütün şekeriyle mest olmaktadır.

Gülün süslü yuvasında poyraz cilveleşir,
Ceylanlar gülün dallarında çiçekler toplar.
Orada birbirine karışmış çiçekler,
Yelpaze gibi titreşir.
Orada yaseminle gül el ele vermiş,
Kumru ile bülbül bir ağızdan onlara
Türküler söylemektedir.

Sabahları feryat eden keklikler,
Semayı ahlarıyla çınlatır.
Rüzgar cezbeye tutulmuş bir derviş gibi
Sultani söğüt yapraklarına şiirler yazar.
Bazen bahar çimeni selamlar,
Bazen gül dikenine teşekküre koşar.
Orada her şey şükrün niyazındadır.

Ey gönlüm,
Bu yolun ayırımları kıldan incedir.
Bu inceliklerin sırrını yakalamaya gücün de yetmiyor,
Artık kendini dışarı at.
Bu toprağın vefası yoktur.
Topraktan daha iyi bir mertebeye
Yükselme yolunu bulabilmişsen ne mutlu.
Yoksa buraya bağlanmak akıl kârı değildir.

Çünkü; bu toprakta
Her şey bir baş eğme karşılığıdır.
Her iş yüz türlü kulluk zilletinin karşılığıdır.
Hünerin varsa vezir olursun,
Hünerin yoksa rezil, unutma.

Bu yüzden gül,
Bülbülün öpücüğünden yaralanmış,
Çiğin damlasından gülün yaprağı incinmiştir.
Lalenin tepesinden dumanlar çıkıyor,
Görmez misin?
Rüzgarla dalgalanan çimen
Sanki yerinden uçmak istiyor.
Yasemin tazeliğinden akacak gibi.
Hele o sığırkuyruğunun kokusundan
Rüzgâr dile gelmiş konuşuyor sanki...

Bu diyarda her şey
Sevda sarhoşluğuyla filizlenirken,
Güller arından kızıl rengine boyanır.
Her sabah güneş yeniden doğar.
Her sabah taze bir başlangıçtır.

Bu yeşil bağın çiçekleri,
Yerin hayatıdır.
Orası gökler gibi nakışlarla bezenmiş,
Yeşillikler yetiştirmek için seçilmiş bir yerdir.
Orada seher yıldızı her sabah doğarken sana:
“Başından yeşilin eksik olmasın” diyerek dua eder.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:29 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.