![]() |
Güleryüzün Şerefine
Kalp boşluğumdaki soğuk kış günleri, Ayaz yapıyordu göz bebeklerime Üşümesin diye çıplak us'um Kapalıydı tüm göz ufkum... Oysa bir gülümsemeydi güneş Hani, ısıtır da çözülür diye gün Uzanmaktaydım usulca varlığınla Sen gittin... Birikenleri de gömdüm Hiç dolaşmadığın mezarlığıma *sevdanın gür bittiği, izlerinin sele gömüldüğü bir dönemin kalanları... nisan,2006 Gülay Yıldız |
Gülücüklerinde Gizli Zaman
Sen farkında olamayanların peşinde Yaşanmışlıklarını arıyorsun deli çocuk Yarınların hasretini söndür ve aynaya bak Yangının düşündüğünden de büyük Sınırsız sevgi yüreğindeki En umulmadık imgeleri yüzüne almışsın Dünyaya gülümsüyorsun fezadan Haylazlıklarına saklanmışsın sevginin Anlayana sevgin, gülücüklerinde gizli zaman Canımın derinlerinde bir yerde kalbin Hiçkimseler sahibi olsa da bende ayrı yerin Bilmeyenlere tamaha gerek yok Vur ya da as katilini zamanın Kollarını aç ve bekle Gelecektir hak edileni sevginin Ve yarında gizli kalacak gülüşündeki gizem Bilene gülümseyeceksin bilmeyene güleceksin Kırlangıç dostuma... Gülay Yıldız |
Gülümse
Gülümsemelisin, dudaklarında güller açmalı Gidişinden bile etkilenmeli ruhum, gölgen kalmalı Marur bakışların ardındaki masumluktan Sadece ben değil, dünya yanmalı Gülay Yıldız |
Gülün Anlattıkları (Yazı)
Zamanın gerilerinden gelen aksin yansıması her şeyi birden değiştirdi... Gök, mutlu yüzünü çevirdi aniden... O güzel ve büyüleyici kokunun bunlara neden olması çok ilginç değil mi...? Sadece burnunuzdan süzülüyormuş gibi gelen o koku nerelere ulaştı ve neleri açığa çıkardı. Sanki beynimin her zerresinden geçerken yüzünü daha da belirginleştirdi, damarlarımda adım adım ilerlerken bende sana doğru koşmaya başladım. Ve işte sen! ! ! Her zaman mağrur duruşunla karşımdaydın... Bir gülün verebileceği en büyük mutluluğu yaşıyordum. Sonra kokuya alıştı ruhum, yüzün bulanıklaştı.... Hayır! Gitme! ... Beni terk ettiğin zaman gibi acımaya başladı ruhum, ya da yaşattıklarında mı beynimden kalbime süzülmeye başladı tekrar...? Sen geldin o zaman işte aklıma, bedeninde ötesine geçti hayalin... Artık fiili olarak seni hatırlıyordum... Ruhum daralmaya başladı, tıpkı son zamanlarımızdaki gibi... O zaman hatırladım işte, niye yıllardır güllerden uzak olduğumu. Bir gülü andıran teninin bana çektirdikleri, son notunu iliştirdiğin gül... Bunlardı beni senden ve o güzel güllerden uzaklaştıran.... Yaşamın en yaşanılacak yıllarını yaşanmaz hale getiren, gözümden süzülen her damlanın bile hesabını veremezken kendime, insanlarla beni burun buruna getiren senin kokundu şimdi beni bu ruh haline sürükleyen... İçimi tuhaf duygular kapladı, bir arada bulunması imkansız duygular... Nefretle özlem, pişmanlıkla suçluluk... Boğuştum... Seni hatırlamaya başlayalı, gülü koklayalı en fazla 3,4 sn. olmuştu. Tiksindim birden kendimden... İçimdeki şelale kabardı yine, taşmak, bağırmak, ağlamak istedim. Seni her korkudan uzaklaştırmışken neden şimdi, neden şimdi tekrar seni yaşıyorum? Hem de asırlar gibi 3-4 saniyede... Gül... Suçlu Gül... Ve işte o içimi en çok acıtan an... O amansız ve gereksiz panikle koparmaya başladım her yaprağını, sanki acıyan senin canındı. Bunu hissettikçe her yaprağı iki defa kopardım... Elimde sadece gülün yeşil taslağı kalıncaya kadar. Lime lime ettim her bir parçanı, tıpkı gülü paramparça ettiğim gibi... Yo. Sakinleşmedi ruhum... Sonra daha utandım kendimden sana olan nefretim yeryüzünün en nadide parçalarından birini mahvetmeme neden oldu. O zaman anladım beni de mahvedenin sen değil sana duyduğum o yoğun duyguların nefrete dönüşmüş hali olduğunu... Bu daha da canımı acıttı. Bana zarar veren sen değil, bendim... Bir gül, rabbim bir gül nelere sebep oldu! Tereddüt ettim birden bu yoğun fikir dalaşından. Beni yine ben mi sürüklüyordum amansızca istediğim yöne... Bu da seni haklı çıkartmanın, korumanın bir parçası mıydı...? Hayır... Bu gerçeğin ta kendisiydi. Beni yaşayan, bana en yakın olan, bendim. Bu kadar ağır cezaları başkasının bana vermesine izin vermezdim. Üzülmeli miyim yoksa sevinmeli mi? Birden elimde kalan son gülün parçasına gözüm ilişti. Gülü düşündüm. Onun ne suçu vardı ki! Demek ki zaman artık tüm bunların farkına varıp düşünme zamanıydı... Düşünüp gerçekleri görmenin vakti gelmişti. Kendimi sorguladım, büyüdüm, olgunlaştım adeta... Benin sınırlarını hayal ettim. Yoktu sanki. Ben! Beni ürküten bir ben. Ve tüm bunlara neden olan, güzel, mis kokulu, masum, gonca bir gül.... Zamanın bana hediye ettiği bir anın tüm analizi bunlar... Sevginin ve nefretin aynı anda hissedilebildiği o müthiş anatomimin bana sunduğu şanstı adeta... O ani iniş çıkışların ardından dinginleşti ruhum... Yüzüme hafif bir tebessüm hakim oldu... Artık beynimde de kalbimde de hissettiğim bendim... Gülay Yıldız |
Günah
Sensizliğin vurgununu yemiş gönlüm Izdırabın sızısı çökmüş yüreğime Korlara gömülmüş gibi yanan şu kalbim Yavaş yavaş süzülür gözyaşlarımdan Çok mudur gönlümün isteği? Yoksa haksızlık mı ediyorum kendime? Bir yudum sevgi içmektir arzusu elinden Birkaç tatlı söz duymak dilinden Özledim sevdiğim bekletme beni Yeter artık ağlatma seveni Günahtır bilmez misin acı çektirmek Seveni, sevgisiz, sevensiz terketmek Gülay Yıldız |
Güneşin ve Birde Rüzgarınım
Yeni bir sevinç çığlığı; Doyasıya atıyorum seni içimden Biliyorum içten değil bu gülümseme *******in karanlığında bir kalp belki taşıdığın Ve ben yine biliyorum ki, Ben o kalbi aydınlatan tek güneş olacağım Ağaçların en en üstünde duran İki tane ayrı yaprak belki hayat, Biri sende kopacak Biri bende... Değil mi ki, biz rüzgarız.. Birlikte esersek dünya yerle bir. Beklersek kendimizi Sen bitik ben bitik... Güneşin olacağım, Ve sensiz, Esen bir rüzgar Kalbini yakarken; En durgun anında, başında bir afet olacağım Her yanında benden bir esinti Kalbinde amansız bir yangın... Adım, duan olacak... Bir yakarış hem ısıtıp, hem uçuran. Beni dileyene kadar karşında, İsterken beyninde, Kalbin / de olacağım son amininde... Gülay Yıldız |
Güneşimdin
Sabahın en güzel anıdır güneş yüzümdeyken Ben sensizlikten değil, güneşsizlikten ürkerim Zira güneşimdin... Giden ışık, ısı! nefes, dokunuş değil Kalan bir yanık ten, yürek değil 09/03/04 10:30 Gülay Yıldız |
Harcanan Sevgiler
Yanlış gözlere ilişmiş gözüm Hatalı bir sevdaya kapılmışım ben Sonsuz uçurumlara gömülmüşüm Derin mutluluğu araken gönül Sahte fırtınaymış yürekte kopan Yalancı sevdaymış körelten gözümü Bunca zaman kandırmışım düşleri Bunca zaman harcamışım sevgileri Gülay Yıldız |
Hasret Rubaisi
Gökyüzü senin, güneşte Dört duvar benim, hasrette Kucaklasan denizi benim yerime Bana bir kum tanesi de olsa getirsen Boynumu bükmesen, sevindirsen... Gülay Yıldız |
Hasretsin
İlk defa gözümde yaş oldun bu gece Duyuyorum sesini ılık ılık, hece hece Yudum yudum içeceğim hasreti Bekleyerek yenik düşecek kalp bu felce Asırlar değil, saat var aramızda, Dört tekerleğe mahkumuz, yola değil aslında Gül, göreyim diye bir kere Aldırışsız koşabilmek dua oldu adağıma Gülay Yıldız |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:31 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.